Antisosyal Kişilik Bozukluğu B kümesi kişilik bozukluğu kategorisinde yer alır. Temel olarak bazı belirtilerle kendisini gösterir. Bu tanıya sahip bireyler genel olarak başkalarının haklarını ihlal eder. Çevresine karşı saldırgan bir tutum sergiler. Topluma karşı davranışlarıyla karşısındaki kişileri yok sayar. Bir nevi dürtüsel olarak nitelendireceğimiz kategoride yer alır. Kişilerin hukuki haklarını ya da sınırlarını ihlal etmek onlar için bir özellik olarak görülür. Şöyle düşünelim, sokakta yürüyoruz ve birden birisi karşımıza çıkıyor. Tehdit ediyor. Şiddet uygulamaya çalışıyor.
Eğer kişi bunu sürekli tekrar ediyorsa Antisosyal Kişilik Bozukluğu belirtilerinden şüphelenebiliriz. Topluma uyum sağlayamamak en büyük eksiklikleri olarak göze çarpar.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanı kriterleri 15 yaşından beri süregelir. En temelde başkalarının haklarını ihlal etme olarak karşımıza çıkar. Aşağıdaki belirtilerden üçü ya da daha çoğu mevcuttur.
Bu tür belirtilerden en az üçü ya da daha fazlası varsa genel olarak Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı konulur. Tabii ki tanı koyma süreci uzun bir takip gerektirir. Bu konuda tek yetki psikiyatristlerdedir. Lütfen burada yazılanları okuyup kendinize tanı koymayın.
Duruma yönelik bir şüpheniz varsa sitemizde yer alan online psikolog ve psikolojik danışmanlardan anında online terapi alabilirsiniz.
Bu bireyler genelde narsistik eğilimler gösterir. Yaptıkları davranışların altında bencil istekleri yer alır. Bu yüzden ego ve süper ego genelde sessiz kalır. Dürtüselliklerin altında kendilerini aşırı değerli görmeleri yatar. Bu tür kişiler ilk başta çok cana yakın ve samimi gelir.
Gözü açık diye kullandığımız bir deyim vardır. Aslında bu kişilerin gözü açıktır. Çevresindeki kişileri çok çabuk analiz eder. Kimi nasıl kullanacağını, nasıl sömüreceğini hemen aklında planlar. Bu yüzden kısa sürede dostluk ve yakınlık kurar. Çocukluk yaşantısında örselenmiş kişilerle romantik ilişki kurarlar. Çünkü bu kişiler ilişkilerinde bu tür tepkileri normal karşılar. Cinsel ilişki esnasında zorlayıcı isteklerde bulunurlar. Manipülatif olma ya da istismar edici olma en karakteristik özellikleri arasında yer alır.
Çocukluk döneminde sık sık okuldan kaçarlar. İlkokul çağımızı düşünelim. Öğretmene sık sık karşı gelen, sınıftan kaçan, ailesine karşı cephe almış olan en az bir arkadaşımız vardır. Şu an onların nerede ne yaptıklarını biliyor musunuz? Pek çoğu başını belaya sokmuş olabilir. Çünkü bu belirtiler çocukluk çağında kendisini gösterir. Özellikle küçük yaşta sık sık yalan söylemeye başvururlar. Hırsızlık, erken yaşta sigara ve alkol kullanımı, madde kullanımı, kavgaya karışma gibi özelliklerle kendisini gösterir. Diğer bir dikkat çeken nokta ise çevresindeki hayvanlara zarar verme girişimidir.
Nedenlerini ele alındığında genetik, biyolojik, psikodinamik, bilişsel ve psikososyal faktörler önümüze çıkar. Bu durumların hepsinin bir araya gelmesi kişideki belirtilerin artmasına neden olur. Eğer ki akraba çevresinde Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı almış birisi varsa , eğilimi diğer insanlara göre daha yüksektir diyebiliriz.
Diğer bir özelliği ise çevresel faktörlerdir. Ebeveynleri bu tür davranış gösteren çocuklar antisosyal davranışlara daha eğilimli olarak yetişirler. Bu yüzden erken tanı ve teşhis hayat kurtarır!
Sosyalleşme en büyük neden olarak kabul edildiği için araştırmalar bu alanda daha da sıklaşmıştır. Bu yüzden ilk etmen olarak aile ele alınır. Aile içinde yoğun şiddet belirtilerin artmasına neden olur.
ASKB en önemli belirtilerinden biri de şiddet uygulama sıklığıdır. Diğer bir açıdan ise ailede var olan sevgi ve şefkat eksikliği de çocuğun saldırgan tavırlar sergilemesine neden olur. Bu yüzden aile içinde duygusunu ifade edemeyen çocuklar kelimelerle kendisini anlatmak yerine şiddete başvurur.
Winnicott, neden salgırdan tavır sergileriz sorusuna değer eksikliği olarak cevap verir. Çocuklar çevreye karşı kendilerini ön plana çıkarmak ister. Bu davranış örüntüsü yetişkinlik çağında da kendisini tekrarlar. Bu yüzden belli davranışları tekrar tekrar sergileyerek dikkat çekmeye çalışır. Yani kişi kendisinde var olan değer ve ilgi eksikliğinin farkındadır. Ancak nasıl ifade edeceğini ya da nasıl değiştireceğini bilemez. Bu yüzden sık sık dürtüsel davranışlar ortaya çıkar. Buradaki temel duygu zarar vermek değildir.
Winnicott, kişinin zarar verdiği insandan kabul görmek istediğini ifade etmiştir. Yani kurban faili ne kadar kabul ederse kişinin kendilik değeri de o kadar artar. Çünkü öğrenmiş olduğu ilişki kurma biçimi budur. Yapılan nörobiyolojik çalışmalarda ASKB tanısı almış kişilerin erken dönem cinsel ve fiziksel istismara uğradı belirlenmiştir. Bu tür kişilerin talamus hacimlerinde küçülme görülmüştür. Talamus , kişilerin duygusal bilgilerini filtreler.
Yine benzer şekilde prefrontal korteksin inferior frontal bölgesinde de ters bir ilişki görülmüştür. Bu bölge kişinin davranışlarını kontrol etmeyi sağlar. Buradaki işlevsel bozukluk kişinin kontrol ve plan yapmasını olumsuz etkiler.
Madde bağımlılığı ve antisosyal kişilik bozukluğu arasında da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Sık sık madde kullanan bireylerde aşırı güvensizlik, bağımlılık, ego zayıflığı gibi durumlar ortaya çıkar. Engellenmeye karşı toleransları düşüktür. Başarısızlığı göstermek istemezler.
Bu yüzden güçlü görünmeye çalışırlar. Kuralları yok sayma eğilimleri de yüksektir. Yapılan çalışmalarda ASKB tanısı almış kişilerin yoğun şekilde alkol ve madde kullandığı ifade edilir. Ancak bu oran erkeklerde kadınlara göre daha yüksektir.
ASKB olan kişilerin tedavi süreçleri uzun sürebilir. Sergiledikleri davranışları normal olarak algıladıkları için genelde terapi desteği talep etmezler. Bu yüzden zorlama olmadan psikolojik destek almazlar. Ancak zorla alınan ruh sağlığı hizmeti de faydalı olmaz. Bu yüzden tedavi arayışlarına kolay kolay girişmezler.
Bu tür belirtiler gösteren kişilerde çocukluk çağı yaşantıları özellikle dikkat çeker. Fiziksel ve duygusal şiddet en sık rastlanan istismar türüdür. Babanın fiziksel eksikliği bu durumlarda oldukça etkilidir. Diğer yandan babanın çocuğa uyguladığı yoğun fiziksel şiddet duygusal bağ kurulmasının önüne geçer.
Bu nedenle çocuk şiddet aracılığıyla ilişki kurmayı öğrenir. Güç ihtiyacı giderilmemiş kişi, bu ihtiyacını saldırgan tavırlarla sergiler. En çok tercih edilen tedavi yöntemi ilaçlı tedavidir. SSRI grubu antidepresanlar, lityum ve antikolvülzan gibi çeşitli ilaçlar tercih edilir. Bunun yanında ASKB tanısı almış kişilere psikoterapi de önerilir.
Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikodinamik Terapi en çok tercih edilen terapi yöntemleridir. Bu noktada kişide etkili olan olumsuz inançlar ele alınır. Bu irrasoyonel düşüncelerin yerine daha olumlu inançlar koyulmaya çalışılır. Bilişsel mekanizmanın ele alınması Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı alan kişinin düşünce sistemini yeniden düzenler.