Gül ÇOLAK - Blog Yazıları
MUTLU BİR İLİŞKİNİN SIRRI :DUYGUSAL ZEKAYA SAHİP OLMAKBir çiftin duygusal zekası ne denli yüksekse evliliğinin sonsuza dek mutlusürme olasılığı da o derece yüksektir.Duygusal Zeka; kişinin kendi duygularını ve başkalarının duygularını algılama,kontrol etme ve değerlendirme yeteneğini ifade eder.Evlilikte ise duygusal zeka, çiftin birbirlerini anlama,birbirlerine ve evliliklerinedeğer verme ve saygı gösterme yeteneği olarak karşımıza çıkar.Duygusal zeka, ilk önce ilk bakımvereniniz-anne ve babanız tarafındankazandırılması gereken bir beceri sistemi iken evlilik sürecinde de bu becerikarşılıklı olarak çiftler birbirine bu duyguyu kazandırabilir.Duygusal Zekanın varolduğu mutlu bir evlilik için bu 4 temel davranışbiçiminden uzak durun!Aile ve Çift terapisti, John Gottman (1999), uzun yıllar süren araştırmaları sonucunda ilişkilerin bitmesine yol açabilecek dört temel davranış biçimini ortaya koymuştur. Bunları da Mahşerin 4 Atlısı olarak tanımlamıştır. Bu davranış biçimleri''aşağılama, eleştiri, sürekli savunma halinde olma ve duvar örmedir'' olarak aktarır. 1)Aşağılama: Bu davranış biçiminin sergilendiği evliliklerde çatışmalar herdaim kaçınılmaz olacaktır. Çiftler ,bu davranış biçimi yerine olması gereken‘takdir edilme ve onaylanma’ dır.Örneğin; “Çok beceriksizsin” “Ben sana söylemiştim.” “Bu yaptığın tam bir aptallık.” vb. kişiliğe yönelik suçlamalar aşağılama içerir.2)Eleştiri: Eşler birbirlerinin davranışları,sözleri hakkında düşüncelerinipaylaşırken ‘sen’ dilini değil ‘ben’dilini kullanmalıdır.Örneğin; “Sürekli kendin hakkında konuşmandan bıktım, ne kadar bencilsin.” ifadesi eleştiriyken; “Sen sürekli kendin hakkında konuştuğunda ve nasıl olduğumu sormadığında kendimi önemsiz hissediyorum, lütfen bu konuda daha dikkatli olur musun?” şikâyettir.3)Sürekli savunma halinde olma : Bu davranış biçimiyle çiftler birbirineanlamak yerine sürekli kendini haklı çıkarma eğilimindedir. Problemleriçözmede en büyük engellerden biri de bu’dur. Bu davranış biçimi yerine empatikurulmalıdır.Örneğin, “Bu senin hatan.”, “Bunun sorumlusu sensin.” , “Asıl sen bunu daha çok yapıyorsun.” gibi ifadeler savunma ve aynı zamanda da suçluluk içerir.Örneğin, küsmek ya da suskun kalmak bir duvar örme davranışıdır.4)Duvar örme: Evliliklere en çok zarar veren davranış biçimidir. Bu davranışbiçimi yerine her iki tarafta sakinleştikten sonra problemler hakkındakonuşmaktır.Aşağıda yer alan 7 ipucu Duygusal Zekanın varolduğu evliliklerde altınkurallardır!İpucu 1: Eşinizle birlikte Sevgi Haritası oluşturun!Sevgi haritası; eşlerin birbirini ne kadar iyi tanıdığı ile ilgili sorulardır.Eşinizle birlikte birbirinize sorulmasını istediğiniz soruları hazırlayıppuanlayabilirsiniz.Bu sorular ve yanıtları eşlerin birbirini daha iyi tanımasına olanak sağlayacaktır.Aşağıda yer alan sorular , kendi sorularınızı yaratmanızda ipucu sağlayacaktır.1)En sevdiğim film/dizi nedir?2)En sevdiğim çicek hangisi?3)Hayatta en güven duyduğum yakın arkadaşım/akrabam hangisi?4)Umutlarım, hayallerim neler?5)En çok hangi restaurantta hangi yemeği yemeyi severim?6)Geçmişte en mutlu olduğum anlardan hatırladığın var mı?7)En sevdiğim kitap/roman/dergi hangisidir)İpucu 2: Birbirinize aşık olma nedenlerinizi kendinize ve ona hatırlatın!Eşinize nasıl aşık olduğunuzu, hangi davranışları sizi etkilediğini üzerinebirbirinizle konuşun.İpucu 3: Sorunları çözüme kavuşturmayı ertelemeyin!Sorunlara karşı bu adımlarla ilerlemelisiniz.1-Başlangıç konuşmanız ‘sen’ dilinde değil ‘ben’ dilinde olmalıdır. Çünkü,sendili her daim suçlayıcı konuşmaya zemin hazırlar. Örneğin: '’Hoşumagitmeyecek davranışlarda bulunuyorsun’’ demek yerine ‘’Bu davranışların benikırdığını hissediyorum’’ demek iyi bir gidişat için iyi bir adımdır.2 –Yanlış anlaşılmalar olabilir , eşinizin kendini anlatmasına izin verin veonarma girişimlerini kabul edin.3 –Tartışma anında önce kendinizi sonra da birbirinizi yatıştırmaya çalışın vevücudunuzun strese verdiği tepkilerin düzene girmesi için 20 dk beklenmelidir.Bilimsel araştırmalar, stres anında nabzın 100’ün üzerine çıktığındakarşınızdakini anlamanın güç olduğunu aktarıyor.4–Uzlaşmak önemlidir.Birlikte yapacağınız bu uygulama uzlaşma konusunda sizlere yardımcıolacaktır.Uygulama:Büyük bir daire çizip dairenin içine daha küçük bir daire çizin. Küçük dairedetartışılamaz noktalarınızın bir listesini yapın. Büyük olan daireye ise ödünverebileceklerinizin listesini yapın. Onları birbirinizle paylaşın ve ortak birzemin arayın. Hangi konular üzerinde anlaştığınızı, ortak planlarınızın nelerolduğunu ve bu planlara nasıl ulaşabileceğinizi düşünün.5– Affedilebilecek hatalara karşı hoşgörülü olun.İpucu 4: Eşinizin sizi etkilemesine izin verin!Hatalar,yanlış anlaşabilmeler ilişkilerde olabilecek durumlardır. Bu gibidurumlarda eşinizin gönlünüzü almasına izin verin.İpucu 5: Sorun yaşadığınız vakit birbirinizden uzak durmak yerineyakınlaşın!Sorunlar başladığında yıkıcı olmak yerine yapıcı davranmak çatışmalara karşıtampon işlevi görür.İpucu 6:Kilitlenmelerin üzerinden gelin!Eşler birbirlerini hayallerini ve beklentilerinin anlaşılmadığını anladığındakilitlenme neredeyse kaçınılmaz olur. Kilitlenmenin üstesinden gelebilmek içinöncelikle bunun nedenini anlamanız gerekir. Bunu anlamak için;–Hayallerinizi ve beklentilerinizi birbirinize belirtin .Hayallerini ve beklentilerinizi karşı tarafa aktarmadan onun anlamasınıbeklemek kilitlenmiş bir çatışma şeklinde yeniden yüzeye çıkar.–Kilitlenmiş bir sorununuz üzerinde durunBirbirinizin hayallerini ve beklentilerini kabul edip saygı göstermek, evliliğikurtarmanın anahtarıdır.– Kendinizi ve birbirinizi yatıştırın.–Kilitlenmelere son verin ve amacın tartışmaları önlemek değil sağlıklıtartışabilmeyi benimsemektir.-Eşiniz teşekkür edin.İpucu 7:Ortak anlam yaratın!Evliliğinizde ne kadar ortak paylaşabileceğiniz durumlar varsa evliliğiniz oderece güçlü olacaktır.Eşinize vakit ayırın!Yapılan araştırmalar sonucunda ; mutlu evlilikte çiftlerin haftada toplam 5saat fazladan birlikte vakit geçirerek ilerleme sağladığını göstermektedir.Gün içerisinde bu noktalara dikkat etmek mutlu giden evliliğeadımlardandır; Sabah birbirinizden ayrılırken gün içerisindeki program akışınızdaneşinize bahsedin. Günün sonunda , birbirinize gününün nasıl geçtiğini sorun. Her gün eşler birbirini sevdiğini hissettirmeli,takdir etmeli. Birbirinize şefkat gösterin. Sevgi haritanızı haftada bir gün düzenleyin.Devamını oku
Yayınlanma: 03.02.2024 12:23
Son Güncelleme: 03.02.2024 12:23
Halk dilinde ‘Takıntı Hastalığı’ olarak adlandırılan ; Obsesif Kompulsif Bozukluk , kişinin zihninde durduramadığı , sürekli tekrar eden düşünce , dürtü ve davranışların tümüne verilen isimdir.Kişinin zihnine gelmesine engel olamadığı,sürekli tekrar eden ve genellikle mantık dışı olan bu düşüncelere Obsesyon adını veriyoruz.Kişi zihninde durduramadığı bu düşüncelerin kaygısını ve gerginliğini bastırmak için birçok tekrarlayıcı davranış geliştirir bunlar da kompulsiyonlar.En sık rastlanan takıntı temizlikBulaşma korkusu ve Temizlik kompulsiyonu en sık karşılaştığımıztakıntı türüdür.Kişi; mikroptan ,kirden dolayı hasta olabileceğini düşüncesi hakim olur. Bu düşüncesi onu sürekli temizlik yapmaya iter. Kirli olsun olmasın bir yere dokunan kişi sürekli zihninde ‘ellerim kirlendi’ ‘şuan çok kirliyim’ düşünceleri hakim olur bunlar obsesyonlardır. Bu obsesyonlar kişide kaygı,endişe ve gergin bir ruh hali yaratır.Kişi bu kavgı veren durdurulamaz düşünceleri zihninden uzaklaştırmak adına ellerini defalarca yıkar.Ellerini gereğinden fazla yıkama olayı kompulsiyondur.Diğer takıntılı davranışlara baktığımızda, gün içerisinde kıyafetleri gereğinden fazla değiştirmek, banyoda kalma süresinin çok uzun olması, çamaşır vu bulaşıkları tekrar tekrar yıkama bunların en başlıcalarıdır.Defalarca kontrol ediyor musunuz?Kontrol etmenize rağmen hala kapıyı kitleyip kitlemediğinizi, açık olan ocağın altını söndürüp söndürmediğinizi veya kilitli olan bir şeyin kilitli olup olmadığını birden fazla şekilde kuşku duyup kontrol etme ihtiyacı duyuyorsanız bu düşünceler takıntılı davranış olarak değerlendirilir.Cinsel içerikli takıntı da olurKişi, zihnine gelen cinsel içerikli düşünceleri kontrol etmede zorlanır ve kendini suçlar. Bu takıntı türüne sahip olan birey yoğun sıkıntı,endişe ve utanma duygusu yaşar. En sık rastlantılan düşünce ise, Cinsel yolla hastalık bulaşabilir endişesidir. Kişi gerekli önlemleri almış olsa bile bu obsesif düşünceden kendini alıkoyamaz böylelikle cinsel hayatı da bu endişeli düşünceden etkilenir.Simetri ve düzen kıstasıSimetri gereksinimi ve düzen takıntıları da ensık görülen belirtilerdendir. Kişinin tüm yaşamında simetri gereksinimi ve düzenlilik hakimdir . En tipikler arasında Kütüphanesindeki kitapların boyutlarına, kalınlığına, inceliğine, renklerine göre düzenleyebilirler. Mutfakta aynı renk tabakları ve aynı boyutta bardakları bir düzen içerisinde dizip sıralayabilirler.Genel olarak simetri gereksinimi ve düzen takıntısına hakim olanbirey evinde,işinde ve bulunduğu her yerde bir şeyleri düzeltme ihtiyacı hissedecektir.Bu ihtiyacın sürekli hissedilmesi kişinin hayatını ve sosyal yaşamını oldukça zorlar.İş yaparken sayı sayar mısınız?Sayı sayma takıntısı olarak adlandırılan bu tür’de kişi gördüğü ya da düşündüğü şeyi saymaya başlar. Örneğin merdiven inip çıkarken, yolda yürürken üzerine bastığı taşları sayarken vb. Her şeyi saymaya çalışır ve bu sayma sırasında da ciddi olarak yorulur.OKB'nin altındaki nedenler:1) Genetik özellikler:Aile psikyatrik öykü bulunan birinin varlığı, obsesif kompulsif bozukluğa sahip birinci derece akrabaların varlığı bu rahatsızlığa sahip olmada 6 kat etkili olduğu bilinmektedir.2) Çocuklar travmaları:Çocukluk çağı döneminde ebeveynin çocuk üzerinde tutum ve davranışları çocuğun kişiliği üzerinde ki etkisi oldukça önemlidir. Bu dönemde anne ve babanın aşırı otoriter,sıkı ve disipli olması önemli bir nedendir.3) Fizyolojik nedenler:Genetik faktörlere bağlı olarak veya sonradan gelişen beyin kimyasındaki bozulmalar, obsesif kompulsif bozukluğa yol açan diğer faktörler arasındadır.Çocukluk çağı dönemde streptokok bakterisinin neden olduğu enfeksiyonlara verilen reaksiyonlar ya da fiziksel travmaların da obsesif kompulsif bozukluk ile bağlantılı olabileceğini gösteren çalışmalar karşımıza çıkmaktador.4) Kişilik özellikleri:Aşırı titiz,sürekli kontrolcü bir kişilik yapısına sahip olmak kişide takıntılara sahip olmasınaneden olmaktadır. Sürekli stres altında çalışmak, kaygı verici durumlarla baş başa kalmak da önemli faktörlerdendir.100 kişinin 3'ünde var"OKB’nin görülme oranı genel nüfusta %2 kadardır; erkekler ve kadınlarda görülme oranı eşittir. Yüksek sosyoekomik düzeye ve yüksek zekaya sahip insanlarda daha fazla görüldüğü belirtilmiştir. OKB’li hastaların ebeveynlerinde ve diğer birinci derece akrabalarında OKB’nin sık olarak görülmesi hastalığın genetik olabileceğini düşündürmektedir. Birinci derece akrabalar arasında okb tanısına sahip bireyinrisk oranı normalin 6 katıdır. "Çocukluk çağında belirleyici konumda"Çocukluk çağı travmalarına maruz kalanlarda ileri ki yaşamlarında stresli bir yaşantıyla karşılaştığında OKB’nin ortaya çıkması muhtemeldir. Kişilik yapısı olarak mükemmeliyetçi,kuralcı ve ayrıntıcı bir yapıya sahip olan kişilerOKB’ye yatkn kişiler olarak değerlendirilmektedir."Depresyon eşlik ediyor"OKB kronik bir hastalık ve kişiyi zayıf düşürür. Dönem dönem hastalığın semptomları azalıp artsa da bu semptomlar, kişiyi ilişki ve aile içi sorunlar açısından riske sokar ve okulda ki ve işte ki performanslarını da düşürür.OKB’ye sahip olan bireylerin üçte ikisi majör depresyon yaşar.%15 oranında intihar girişimi yaşanmaktadır."Terapi şart!+Obsesyon(tekrarlayan düşünce yapıları) ve Kompulsiyonlara(tekrarlayan davranış biçimleri) her ikisine veya birine sahip olmak,+Takıntılı düşüncelerle günün belli bir kısmını(günde 1 saatten fazla) geçiriyorsanız,+Takıntıların varlığı kişinini zihinin sürekli meşgul ediyor ve bu yüzden kişi sosyal açıdan kendini kısıtlayıp izole ediyorsa+Kirlenmemek, pislenmemek için bir yere dokunmamak için çaba harcıyorsanız,+Bir şeyleri yaparken belli bir sayıda veya düzende yapmak için uğraşıyorsanız,+Sürekli el yıkamak, duş almak gibi eylemlerle çok fazla vakit geçiriyosanız"Bilişsel ve davranışçı terapiler hem hastalığın tedavisinde hem de özelikle nükslerin önlenmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır.Obsesif hastalar kaygı verici düşüncelerden kaçarak başa çıkmaya çalışırlar, ne kadar başa çıkılmaya çalışılsa da bu düşünceler kısır döngü içerisinde tekrar eder.Bilişsel ve Davranışcı Terapi Yöntemi ile kişiye kaygı oluşturan ve bundan dolayı kişiyi kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle(obsesyonlarla) karşı karşıya getirerek kişiye bu düşüncelerin gerçek gibi algılamasını azalttırmak ve bu düşüncelerin oluşturduğu davranış şekillerini(kompulsiyonları) kişiye bu terapi ile terk ettirmektir."Devamını oku
Yayınlanma: 03.02.2024 12:14
Son Güncelleme: 03.02.2024 12:14