Susmayan Zihinler Gergin Bedenler “Sevgili anne/baba bu mektubu sizlere yazıyorum belki beni birazcık daha iyi anlarsınız. Biliyorum benim iyiliğimi istiyorsunuz. Beni düşündüğünüzden yıllardır konuştunuz. İyi bir geleceğim olsun istediniz. Çalışmadığımda bu yüzden hep kızdın bana baba. Sürekli ‘Bu çalışmayla bir yeri kazanamazsın!’ demen hep bu yüzdendi. Ya da ‘böyle gidersen seni bu okuldan alacağız’ demeniz de bu yüzdendi anne. İlk ve ortaokul yıllarımdaki gibi sorumluluk sahibi, düzenli, akıllı, uslu bir çocuk olmamı beklediniz. Ama ben lisede başaramadım, aynı çocuk olamadım… Haklısınız… Ben de iyi bir geleceğim olsun istiyorum ama beni her gördüğünde notlarımı sormak zorunda mısın baba? Neden sadece derslerimle ilgileniyorsun? Bir gün bana günümün nasıl geçtiğini sordun mu? Ya da canımı sıkan bir şey olup olmadığını? Beni ne kadar tanıyorsun sen baba? Ben seni ne kadar tanıyorum ki? Tek gördüğüm işten canı sıkkın bir şekilde eve gelmen ve evde nedenini anlamadığım pek çok şeye sinirlenip bağırman… Ya sen anne? Görünüşte beni babamdan daha iyi anlıyorsun. Onun kadar sert değilsin. Ama ihtiyacım olduğunda sen ne kadar benim yanımdasın? Problemlerimi çözmemde ne kadar bana yardımcısın? Sende de tek gördüğüm sesini fazla çıkarmayan, mutsuz ve korkan bir kadın… Evde genelde odamdayım. Bundan hep şikâyetçisiniz. Ya ne yapayım? Buz gibi ruhsuz bir odada sizinle televizyon mu izleyeyim? Ya da okul-sınav ve ders üçlüsündeki eleştirilerinize katlanmaya mı çalışayım? Sizin mutsuzluğunuzun nedeni ben miyim? Evet odamdayım. Ama sandığınız gibi vurdumduymaz değilim. Düşündüğünüzün aksine beynim hiç susmuyor. Evet çok uyuyorum son zamanlarda çünkü huzur bulduğum tek yer uyku. Uyanıkken beynimdeki sesler sürekli konuşuyor. Ne mi diyorlar? ‘Ya kazanamazsam?’ ‘Ya olmazsa’ diye başlıyorlar. Sonra ‘Yapamayacaksın!’ ‘Rezil olacaksın!’ ‘Her şeyi mahvettin’ ‘Bu senin suçun!’ diyorlar. Bu sesleri duydukça korkuyorum. Umursamaz duruşumun ardında kocaman bir korku var. Her gün yeniden çalışmaya karar veriyorum, oturuyorum masama ama bu sesler her seferinde beni kontrolü altına alıyorlar. Aklıma bu düşünceler düşüyor ve ben kendimi dalmış, dikkati dağılmış buluyorum. Bir türlü konsantre olamıyorum. Çabuk sıkılıyorum. Ve yine çareyi uykuda buluyorum. Her gün aynı senaryoyu tekrarlıyorum. Çok uyuyorum ama sabahları yorgun kalkıyorum. Hiç bir şey yapmaya gücüm yok son zamanlarda. Kendimi çaresiz hissediyorum. Ve de çok yalnız…” Bu mektup size belki tanıdık belki yabancı. Ergenlerle yıllardır kaygı ve başarı üzerine çalışan bir uzman psikolog olarak benim için ise çok tanıdık bir hikâye. Eğer kaygılı bir çocuğunuz varsa ki bazen yukarıdaki mektupta olduğu gibi dışarıdan vurdumduymaz algılıyor da olabilirsiniz, çocuğunuzu suçlamayı bırakıp biraz da kendinizi sorgulamalısınız. Bilin ki bebeklikten itibaren mimiklerinizle, beden dilinizle, bakışlarınızla bile onun zihnine pek çok mesaj tohumu ektiniz. Siz farkında olmadan o sizin öfkelerinizi, korkularınızı içine aldı. Şuanda yaşadıkları sadece ona ait değil, pek çok zaman sizin yansımanız, sizden parçalar taşıyor. Karı koca olarak yaydığınız enerji o evde, kavga edin etmeyin, tepki versin vermesin, o her şeyi yıllardır hissetti ve duydu. ‘Susmayan Zihinler, Gergin Bedenler’ işte aynayı biraz da kendimize tutacağımız, siz anne babalar için tasarladığım bir çalışma. Sınav kaygısı yüksek bir grup gençle çalışmaya başladıktan sonra sizler olmadan olmaz dedim ve zihinden bedene yolculuğun olduğu bu çalışmayı hazırladım. İçine bir tutam nefes, bir tutam hareket de kattım ki giderken yanınızda götürün ve yeni yolculuklarınıza ışık tutsun diye…
Eğer "kendinimi değersiz hissediyorum" diyenlerdenseniz, umutsuz ve önemsiz bir duygu içine kapılabilirsiniz. Bu duygu, kendinizi suçlu, işe yaramaz ve çaresiz hissetmenize neden olabilir.
Bazen, kendinizi dünyaya sunacak hiçbir şeyiniz olmadığı düşüncesine kapılabilirsiniz.
Bu duygu, hayatınızda her şeyin yanlış olduğunu ve olumlu hiçbir şeyin olmadığını düşündürebilir.
Olumsuzluklar yerine hayatınızın olumlu yönlerine odaklanmak zor olabilir.
Genellikle düşük öz saygı, yani kendiniz hakkında olumsuz bir görüşe sahip olma durumu, değersizlik hissine neden olabilir. Bu durumda, kendinize karşı aşırı eleştirel olabilir, zorluklardan kaçınabilir, ilişkilerde sorunlar yaşayabilir ve hatta sosyal olarak izole olabilirsiniz.
Dış görünüşünüze dikkat etmeme, alkol veya uyuşturucu kullanma gibi tepkiler de gösterebilirsiniz. Eğer bu duyguları yaşıyorsanız, bir uzmana danışmak önemlidir.
Değer hissetmeme duygusu, bazen hayatınızın tehlikede olduğunu düşünmenize yol açabilir.
Bu durumda, acil yardım hattını arayarak ya da bir uzmandan yardım almanız önemlidir.
Değersizlik hissi, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir.
Bir ilişkinin bitmesi, sevilen birinin kaybı, iş kaybı gibi olaylar ya da sürekli zorbalık, okulda düşük performans, istismar veya mali sıkıntılar gibi sürekli stresli durumlar bu hissi tetikleyebilir.
Özellikle genç yaşlarda sürekli eleştirilen biri, kendini değersiz hissetme eğilimine sahip olabilir. Bu, çocukluk deneyimlerine dayanan derin bir inanç şeklinde ortaya çıkabilir. Bu inançlar, otomatik düşüncelerimizi etkiler.
Eğer sürekli düşük öz saygıya sahipseniz, bu durum özgüveninizi zayıflatabilir ve kendinizi güvensiz, motivasyonsuz ve değersiz hissetmenize yol açabilir.
Değersizlik hissi, pek çok farklı etkenden kaynaklanabilir. Kişinin yetiştirilme tarzı, sosyal deneyimleri, stresli olaylar ve ruh sağlığı koşulları bu duygunun oluşumunda rol oynayabilir. İçsel bu mücadelede etkili olan bazı temel sebepler şunlar olabilir:
Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimler, kalıcı izler bırakabilir. İhmal, istismar veya kötü muamele gibi durumlar, değersizlik duygularının gelişmesinde etkili olabilir. Bu tür travmatik olaylar, bireyin yetişkinlik döneminde değersizlik hissini taşımasına yol açabilir.
Araştırmalar, bu erken dönem travmalarının ileriki yaşlardaki değersizlik duygularıyla ilişkili olduğunu göstermektedir.
Bazı kişiler olumsuz olayları, kendi eylem veya özelliklerine bağlayabilirler. Bu tutum sergileyen bireyler, depresyon belirtileri dahil olmak üzere değersizlik duygularını daha yoğun yaşama eğilimindedirler.
Geçmişte başkaları tarafından eleştirilmek, kişinin kendini değersiz hissetmesine neden olabilir. Başkalarının aşağılayıcı tavırları veya eleştirileri, bireyin değer algısını olumsuz etkileyebilir.
Stresle başa çıkma yeteneğinde zorlanmak, kişinin kendine dair algılarını etkileyebilir. Özellikle ciddi stres kaynaklarına maruz kaldıktan sonra, finansal sorunlar, boşanma veya iş kaybı gibi durumlar değersizlik hissini artırabilir.
Bazı ruh sağlığı sorunları, kişinin kendini değersiz hissetmesine sebep olabilir. Depresyon gibi duygudurum bozuklukları, genellikle utanç, suçluluk, umutsuzluk ve değersizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu tür belirtiler günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir ve yönetmeyi zorlaştırabilir.
Bir insan kendini değersiz hissetmesinin pek çok sebebi olabilir. Özsaygı eksikliği, başkalarıyla karşılaştırma yapmak, başarısızlık duyguları, olumsuz deneyimler veya kişisel geçmişten kaynaklanan etkenler, değersizlik hissine neden olabilir.
Değerli hissetmeyi destekleyen aktivitelere odaklanmak önemlidir. Kendi yeteneklerinizi keşfetmek, kendini kabul etme ve olumlu düşünme alışkanlıkları edinmek, terapi veya danışmanlık desteği almak yardımcı olabilir.
Kendini değerli hissetmek için içsel çalışmalar yapmak gerekir. Kendi başarılarınızı tanımak, kişisel hedefler belirlemek ve bunlara adım adım ilerlemek, kendini ifade etme becerilerini geliştirmek ve olumlu düşünme alışkanlıkları edinmek önemlidir.
Empati kurarak, destekleyici ve olumlu ifadeler kullanmak önemlidir. Onların duygularını anladığınızı ifade etmek, onları dinlemek ve değerli olduklarını hissettirecek olumlu geri bildirimler vermek yardımcı olabilir. Ayrıca, yardım aramaları veya profesyonel destek almak konusunda cesaretlendirmek de önemlidir.
Uzmanlıklar:
İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Depresyon ve MutsuzlukAkran Zorbalığını Önlemek
Barış AYTAÇ 28.05.2025
Dijital Dünya ve Etkileri
Pelin BAYIN 26.05.2025
Duygularımız, İçinde Büyüdüğümüz Dünyadan İzler Taşır: Kültürel Bağlam
Hidayet ÇALIŞKAN 26.05.2025