1. Uzman
  2. Taha Kasım BALER
Taha Kasım BALER

Taha Kasım BALER

Psikolojik Danışman

Uzmanlıklar: Depresyon ve Mutsuzluk , Özgüven ve Yeterlilik Sorunları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları
Uzmanlıklar: Depresyon ve Mutsuzluk , Özgüven ve Yeterlilik Sorunları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları
Online Terapi
süre 45 dk
ücret 1500
Yüz Yüze Terapi
süre 45 dk
ücret 1500

Hakkında

Üniversite: GAZİ Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Tamamladığım Eğitimler= •İstanbul Üniversitesi Oyun Terapisi Eğitici Eğitimi- Dr. Öğr. Üyesi Özge Öner (48 saat) •IAF (International Accreditation Forum) akreditasyonuna sahip IAS ACCREDITED (International Accreditation Service) tarafından tescilli Bilişşel Davranışçı Terapi Eğitimi- Prof. Dr. Murad Atmaca (52 saat). •İstanbul Gedik Üniversintesi Cinsel Terapi Uygulayıcı Eğitimi- Uzm. Psk. Dan. Esra Ulubey (120 saat). •Aile Danışmanlığı Eğitimi- Uzm. Psk. Dan. Adem Gültekin (464 saat). •Çocuk ve Ergenlerde Bilişşsel Terapi Eğitimi- Doc. Dr. Sevcan Karakoç (80 saat) •EMDR (120 saat) ve Şema Terapi Uygulayıcı Eğitimi-Dr. Aydoğan Arı (120 saat). •Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi- Uzm. Pdg. Mehmet Teber •Yetişkin Psikopatolojisi- Prof. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ofis: Bey Psikoloji (Beyşehir)

Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında

Bugüne dek yapılmış yaklaşık 400 klinik çalışmayla çeşitli ruhsal rahatsızlıklarda etkisini göstermiş tek psikoterapi türü ve etkinliği üzerine en çok çalışma yapılmış terapilerden biri olan bilişsel davranışçı terapi ekolünü benimsemekteyim.


Kurucusu olduğum Bey Psikoloji kliniğinde ve online terapilerle danışan kabulune devam etmekteyim.

Çalışma Grupları

Ergen (12-18) Çift & Partner Yetişkin (18-65)

Terapi Yaklaşımları

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Çocuk Merkezli Oyun Terapisi EMDR Oyun Terapisi Şema Terapi Davranışçı Terapi Bilişsel Terapi (CPT)

Eğitimler

Gazi Üniversitesi - Lisans - Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik

Sertifikalar

Cinsel Terapi Uygulayıcı Eğitimi - İstanbul Gedik Üniversitesi - 4.4.2022 Oyun Terapisi Eğitici Eğitimi - İstanbul Üniversitesi - 23.5.2022 Bilişşel Davranışçı Terapi Eğitimi - Aktif Psikoloji Akademisi-bilişşel Davranışçı Terapi Enstitüsü - 5.6.2022 Şema Terapi Uygulayıcı Eğitimi - Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi - 1.8.2022 Emdr Uygulayıcı Eğitimi - Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi - 1.8.2022 Çocuk Ve Ergenlerde Bilişşsel Terapi Eğitimi - Kocaeli Gebze Üniversitesi - 1.8.2022 Aile Danışmanlığı - Ankara Çankaya Özel Maarif Uzaktan Öğretim Kursu-meb - 21.8.2022

Blog Yazıları

Obsesif-kompulsif bozukluk (okb): takıntıların pençesinden kurtulmak mümkün mü?

Obsesif-Kompulsif Bozukluk, toplumda genellikle yanlış anlaşılan ancak ciddi etkileri olan bir rahatsızlıktır. Türkiye'de ruh sağlığı bilincinin artması ile birlikte, OKB ve benzeri bozuklukların tedavi edilebileceği ve yönetilebileceği konusunda farkındalık artmaktadır. Ne var ki, birçok kişi hâlâ bu bozukluğu sadece "temizlik takıntısı" ya da "hassasiyet" gibi yüzeysel tanımlarla açıklamaya çalışmaktadır. Oysa OKB, bireyin düşünce ve davranış dünyasını derinden etkileyen, karmaşık bir yapı taşır. Kişi çoğu zaman bu düşüncelerin mantıksız olduğunun farkındadır; fakat buna rağmen içsel bir baskı ile aynı davranışları tekrar etmek zorunda hisseder. Bu durum yalnızca bireyin iç dünyasında değil, aile ve iş yaşamında da ciddi sorunlara yol açabilir.Hepimizin zaman zaman aklına takılan düşünceler ya da tekrar eden alışkanlıkları vardır. Ancak bu düşünceler ve davranışlar hayatımızın her alanını kontrol altına almaya başladığında, "takıntı" boyutuna ulaşabilir. Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), insanların gündelik yaşamlarını zorlaştıran ve toplumda yanlış anlaşılan bir ruh sağlığı sorunudur. Türkiye'de her 100 kişiden 2-3'ü, hayatlarının bir döneminde OKB belirtileri göstermektedir. Bu makalede, OKB'nin ne olduğunu, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini ele alacağız.Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?OKB, obsesyonlar (takıntılar) ve kompulsiyonlar (zorlantılar) ile karakterize edilen bir ruh sağlığı bozukluğudur.Obsesyonlar: Kişinin istemeden aklına gelen, rahatsız edici ve tekrarlayan düşünceler, dürtüler ya da hayallerdir. Örneğin, sürekli olarak kirlenme korkusu, başkalarına zarar verme düşüncesi veya düzen takıntısı.Kompulsiyonlar: Obsesyonların yarattığı kaygıyı azaltmak için yapılan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Örneğin, sürekli elleri yıkamak, belirli bir düzenle eşyaları sıralamak ya da belirli kelimeleri içinden tekrar etmek.OKB'ye sahip bireyler, obsesyonlarının mantıksız olduğunu bilirler; ancak bu düşünceleri kontrol etmekte zorlanırlar. Bu durum, zamanla günlük yaşamlarını olumsuz etkileyerek iş, okul ve sosyal ilişkilerde sorunlara yol açabilir.Türkiye'de OKB: Tabular ve Gerçekler:Türkiye'de ruh sağlığı üzerine konuşmak, özellikle OKB gibi daha az bilinen bozukluklar söz konusu olduğunda hala tabu olabilir. Birçok kişi, yaşadığı belirtileri "temizlik takıntısı" ya da "aşırı titizlik" olarak görmezden gelir ve profesyonel yardım aramaz.Toplumsal Önyargılar: OKB, çoğunlukla abartılı titizlik ya da mükemmeliyetçilik olarak algılanır. Ancak, OKB'nin altında yatan kaygı ve kontrol edilemeyen düşünceler, bireyin yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürebilir.Yardım Arama Davranışları: Türkiye'de psikolojik destek arayanların sayısı giderek artsa da, hala birçok kişi "delirme" ya da "zayıflık" olarak algılanacağı korkusuyla yardım almaktan çekinir.OKB Belirtileri: Kendinizde veya Sevdiklerinizde Fark EdinOKB'nin belirtileri kişiden kişiye değişebilir, ancak en yaygın belirtiler şunlardır:Kirlenme ve Temizlik Obsesyonları: Sürekli mikrop kapma ya da hastalanma korkusu ile aşırı el yıkama veya yüzeyleri dezenfekte etme.Kontrol Etme Davranışları: Kapının kilitli olup olmadığını defalarca kontrol etme, ocağın kapalı olduğundan emin olmak için tekrar tekrar bakma.Simetri ve Düzen Takıntıları: Eşyaların belirli bir düzende olmasını istemek, her şeyin mükemmel simetriye sahip olması gerektiğine inanmak.Zarar Verme Korkusu: Sevdiklerine zarar verme düşüncelerinden korkmak, bu yüzden kesici aletlerden uzak durmak.Tekrar Eden Düşünceler ve Ritüeller: Belirli bir kelimeyi, sayıyı veya hareketi tekrar etmek (örneğin, 7 kez kapıya dokunmak) aksi halde kötü bir şey olacağına inanmak.OKB ile Yaşam: Neler Yapılabilir?OKB, tedavi edilebilir bir bozukluktur. Türkiye'de de giderek daha fazla uzman, OKB'yi etkili bir şekilde yönetebilmek için farklı terapi yöntemleri sunmaktadır.Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): OKB'nin en etkili tedavi yöntemlerinden biri olarak kabul edilir. BDT, kişiye obsesyonlarını tanımayı ve bu düşüncelerin hayatını kontrol etmesine izin vermemeyi öğretir. Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) adı verilen özel bir teknik, kişinin korktuğu durumlara yavaş yavaş maruz kalmasını ve kompulsiyonlarını yapmamasını hedefler.İlaç Tedavisi: Özellikle serotonin seviyesini düzenleyen antidepresanlar, OKB belirtilerinin hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ancak ilaç tedavisi, genellikle terapi ile birlikte önerilir.Destek Grupları: OKB yaşayan diğer insanlarla bir araya gelmek, kişinin yaşadığı deneyimleri paylaşmasına ve başa çıkma stratejileri öğrenmesine olanak tanır. Türkiye'de çeşitli ruh sağlığı dernekleri ve online platformlar bu tür destek grupları sunmaktadır.OKB ile Baş Etmek İçin İpuçları: OKB'yi yönetmek zorlu olabilir, ancak bazı stratejiler bu süreci kolaylaştırabilir:Gerçekçi Hedefler Belirleyin: OKB'yi tamamen ortadan kaldırmak zor olabilir, bu yüzden küçük adımlar atarak belirtileri hafifletmeye odaklanın.Kendinize Karşı Nazik Olun: OKB, sizin kontrolünüz dışında gelişen bir durumdur. Kendinizi suçlamak yerine, iyileşme sürecinde sabırlı olun.Günlük Rutinler Oluşturun: Belirli bir günlük rutin, kaygıyı azaltabilir ve obsesyonların yoğunluğunu hafifletebilir.Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin: OKB, utanılacak bir durum değildir. Bir uzmandan yardım almak, yaşam kalitenizi artırabilir. Yakınların Rolü: Destek mi, Tetikleyici mi? OKB’li bireylerin yakın çevresinin tutumu, iyileşme sürecinde belirleyici olabilir. Aile bireylerinin farkında olmadan kompulsiyonlara eşlik etmesi, sorunu pekiştirebilir. Bunun yerine, sabırlı, anlayışlı ve sınır koyan bir tutum, hem kişiye destek olur hem de terapi sürecinin etkinliğini artırır. Yakınlar için hazırlanmış psikoeğitim programları, bu noktada önemli bir boşluğu doldurmaktadır.Ayrıca, OKB sadece bireyin kendi yaşamını değil, yakın çevresini de etkileyebilir. Aile üyeleri, kişinin ritüellerine istemeden dahil olabilir ya da çatışmalar yaşayabilir. Bu nedenle, OKB tedavisinde aile eğitimi ve aile temelli terapiler de önemli bir yer tutar.Son olarak, toplumsal farkındalığın artması ile birlikte, OKB yaşayan bireylerin damgalanmasının önüne geçilmesi büyük önem taşır. OKB’li bireylerin yaşadığı zorlukların anlaşılması, toplumsal empatiyi de beraberinde getirir. Medyada doğru temsillerin artması, bu alandaki damgalamayı azaltabilir. Aynı zamanda, okullarda ve iş yerlerinde ruh sağlığı farkındalığını artırmak, erken müdahale için fırsatlar sunar. OKB ile yaşamak zorlayıcı olsa da, doğru bilgi ve destekle yönetilebilir bir süreçtir.Unutulmamalıdır ki, her takıntı OKB değildir; ancak kişinin yaşamını kısıtlayan, tekrarlayıcı düşünce ve davranışlar profesyonel yardım gerektirir. İyileşme mümkündür ve destek almak bir zayıflık değil, cesaret göstergesidir.

Devamını Oku

Etiketlenmiş Bir Kalp: Değersizlik Temel İnancı

İnsanın psikolojik varoluşu yalnızca hayatta kalma çabasına değil, aynı zamanda anlamlı, sevilmeye layık ve değerli hissetme ihtiyacına da dayanır. Bu, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde “saygı” düzeyinde karşılık bulur. Ancak bu ihtiyaç karşılanmadığında birey yalnızca dışsal olarak zorlanmaz; içsel bir çatışmaya, derin bir “yetersizlik” ve “değersizlik” hissine gömülür.Değersizlik duygusu; bireyin benlik algısını, insan ilişkilerini, yaşamdan aldığı doyumu ve karar verme mekanizmalarını doğrudan etkileyen bir psikolojik deneyimdir. Genellikle dile dökülmeyen, ancak kişinin tüm varoluşunu şekillendiren bir “sessiz inanç” biçimindedir:“Ben önemli değilim.”“Ben sevilecek biri değilim.”“Ne yaparsam yapayım yeterli olmayacağım.”Bu tür inançlar, zamanla bireyin yaşamını pasifçe yöneten bir arka plan senaryosuna dönüşür.Değersizlik Duygusunun Psikolojik KaynaklarıModern psikoterapi kuramları değersizlik duygusunun genellikle erken dönem yaşantılardan beslendiğini ve çoğunlukla çocuklukta temellendiğini kabul eder. Şema Terapi kuramına göre, “kusurluluk/utanç şeması”, “onay arayıcılık şeması” ve “duygusal yoksunluk şeması” gibi yapılar, bu duygunun temelini oluşturur.Peki bu şemalar nasıl gelişir?Koşullu Sevgi:“Seni ancak başarılıysan, yeterliysen, usluysan severim.”Bu mesajı alan çocuk, değerinin koşullara bağlı olduğunu öğrenir. Kendi içsel varlığıyla değil, davranışlarıyla kabul gördüğünü hisseder.Kıyas ve Eleştiri:“Sen neden abin gibi değilsin?”Sürekli eleştirilen ve başkalarıyla kıyaslanan çocuklar, kendilerini hep bir adım geride hisseder. Bu da öz-değerin zedelenmesine yol açar.Duygusal İhmal:Duygularının görülmediği, önemsenmediği, yok sayıldığı ortamlarda büyüyen birey, varlığının “bir anlamı olmadığını” düşünmeye başlar.Travmatik Yaşantılar:İstismar, ihmal, alay edilme ya da terk edilme gibi olaylar, bireyin öz-değerini doğrudan hedef alır. Birey, başına gelen olumsuzlukların kendi yetersizliğinden kaynaklandığını sanarak derin bir değersizlik duygusu geliştirir.Bu yaşantılarla şekillenen birey, yetişkinlik döneminde de aynı döngüyü sürdürme eğilimindedir. Sevilmek, onaylanmak, görünür olmak için bir şey yapmak zorunda hisseder. Ama insanın temel değeri, yalnızca "var olmasıyla" ilgilidir. Bu, sadece terapötik değil, varoluşsal bir ilkedir.Değersizlik Duygusunun Yaşama Etkileri:Değersizlik duygusu, zamanla bireyin sadece iç dünyasında değil, dış dünyayla kurduğu ilişkilerde de belirleyici olur:İlişkilerde Aşırı Özveri:Sınır koyamayan, “hayır” diyemeyen birey, karşısındakini memnun ederek değer kazanacağını sanır.Onay Bağımlılığı:Karar verirken, seçim yaparken, hatta ne hissedeceğini belirlerken bile başkalarının onayını gözetir. Kendi iç sesi kısılmıştır.İlişkisel Geri Çekilme:Samimi ilişkilerden kaçınır çünkü “beni sevecek, olduğum gibi kabul edecek biri olmaz” düşüncesiyle kendini sabote eder.İş Yaşamında Aşırı Performans:Sürekli bir şey başarma ihtiyacı hisseder. Bu, zamanla tükenmişliğe ve duygusal yorgunluğa yol açar.Bedensel Yansımalar:Yapılan araştırmalar, kronik değersizlik hissinin depresyon, anksiyete bozuklukları, psikosomatik hastalıklar ve stresle ilişkili fizyolojik sorunlarla bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur (APA, DSM-5, 2013).Psikoterapi Sürecinde Değersizlikle Çalışmak:Değersizlik hissi bir duygudan ziyade bir “inanç sistemi” gibi işler. Bu inanç, bireyin kimliğine entegre olmuş, çoğu zaman sorgulanmaksızın kabul edilmiştir. Bu nedenle terapi sürecinde amaç, sadece bireyin kendini iyi hissetmesini sağlamak değil, bu inanç sistemini sorgulatmak ve alternatif bir benlik algısı geliştirmektir.Bazı Terapötik Yaklaşımlar:Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):“Ben değersizim” gibi otomatik düşünceler sorgulanır ve alternatif düşünceler geliştirilir.Şema Terapi:Çocuklukta oluşmuş kusurluluk, yetersizlik, dışlanma gibi şemalar yeniden yapılandırılır. Özellikle “yeniden ebeveynlik” çalışmaları bu süreçte önemli rol oynar.İnsancıl Terapi (Carl Rogers):Koşulsuz kabul ve empatik dinleme yoluyla bireyin içsel değer duygusunun yeniden inşa edilmesi hedeflenir.Varoluşçu Yaklaşımlar (Frankl):Kişiye “değerli olmak için neden yaşıyorsun?” sorusunu sordurarak, yaşamla kurduğu ilişkiyi yeniden anlamlandırmasına yardımcı olur.Toplumun Değersizlik Hissine Katkısı:Bireyin yaşadığı değersizlik duygusu, yalnızca kişisel geçmişiyle değil; içinde bulunduğu toplumla da ilgilidir. Performansın değerle, dış görünüşün sevgiyle, itaâtin güvenle karıştırıldığı bir kültürel ortamda, insan kendini koşulsuz değerli hissetmekte zorlanır.Özellikle sosyal medya kültürü, bu değersizlik duygusunu daha da pekiştirmektedir. Görünmeyen, beğenilmeyen, etkileşim almayan birey, içsel olarak “yetersizim” mesajını alır.Sonuç Yerine: Değersizlikten Değere Yolculuk:Değersizlik duygusu, sadece bireysel bir yara değil; insani varoluşun en temel mücadelelerinden biridir. Bu duygu, bizi başkalarının gözüyle kendimize bakmaya zorlar. Ancak iyileşme, başkasının aynasında değil, kendi iç sesimizde saklıdır.Terapötik süreç, bir “yeniden görme” sürecidir. Birey, yıllarca kendisine yüklenmiş anlamları sorgular, atfedilen rollerden sıyrılır ve kendini yalnızca var olduğu için değerli hissetmeye başlar. Bu, kolay değildir. Ancak mümkündür.Çünkü insan, sadece olduğu için değerlidir.Ve bu değeri fark etmek bazen bir ömür sürebilir.Ama o değer görüldüğünde, yaşam da dönüşür.Bu noktada, bireyin değersizlik duygusuyla başa çıkabilmesi için yalnızca terapiye değil, aynı zamanda anlamlı insan ilişkilerine, destekleyici çevrelere ve içsel bir dönüşüm sürecine ihtiyacı vardır. İyileşme; sadece eski inançların sorgulanmasıyla değil, aynı zamanda yeni deneyimlerin yaşanmasıyla da mümkün olur. Birey, zamanla koşulsuz kabul gördüğü ilişkilerde, sınır koyabildiği deneyimlerde ve kendi iç sesine kulak verebildiği anlarda yeni bir benlik algısı inşa etmeye başlar. Bu, geçmişin izlerini silmek anlamına gelmez; aksine, o izlerle birlikte kendini kabul etmeyi öğrenmek anlamına gelir.Aynı zamanda kişinin kendilik hikâyesini yeniden yazması, kendine dair daha gerçekçi ve şefkatli bir anlatı oluşturması önemlidir. Travmalarla örülmüş bir geçmiş bile, anlamlandırıldığında onarıcı bir güce dönüşebilir. Çünkü insan yalnızca yaşadıklarıyla değil, yaşadıklarını nasıl yorumladığıyla da şekillenir.Buna ek en büyük özgürlük, başkalarının gözlerinden kurtulup kendimize çıplak bir dürüstlükle bakabildiğimizde başlar. Çünkü hakikat, çoğu zaman en içte gizlidir.Sonuç olarak, değersizlik hissiyle yüzleşmek cesaret ister. Ama bu yüzleşme, bireyin kendine ait en derin gerçekliğiyle temas kurmasına ve kendiyle barışmasına zemin hazırlar. İşte bu barış, dönüşümün başlangıcıdır.

Devamını Oku

Adresi

Dalyan, Ali Musa Sk. No:2, 42700 Beyşehir/Konya, Türkiye

Uzmanin Adresi

Danışan Yorumları