Artikülasyon, bir diğer adıyla sesletim, kişinin konuşurken çıkardığı seslerin doğru bir sıraya sahip olması anlamına gelir.
Bireyin çıkardığı seslerin doğru sıralamayla ağızdan çıkması olarak bilinen artikülasyon konusunda herhangi bir problem yaşamayan kişilerin konuşmalarında herhangi bir problem bulunmaz ve seslerin sıralarında herhangi bir karışıklık yoktur. Artikülasyon normal durumlarda havanın ses tellerinden geçmesiyle başlar. Bu aşamadan sonra ağız, dil, dişler, damak ve çene yardımıyla bu hava biçimlendirilir ve böylelikle ses oluşur. Bu işlemler birçok kişide olağan ve düzenli bir akış içerisindedir. Ancak kimi kişilerde ise bu aşamalarda bir karışıklık meydana gelir ve kişinin çıkardığı sesler birbirine karışır. Bu durum ise artikülasyon bozukluğu olarak bilinir.
Artikülasyon bozukluğu; kişinin konuşma esnasında ses öğelerini hatalı, eksik ve zorlanarak çıkarması durumudur. Dolayısıyla artikülasyon bozukluğu yaşayan kişilerin istedikleri gibi etkin bir şekilde iletişim kurmaları kolay değildir. Kişinin konuşma esnasında yaşadığı bu güçlük diğer insanlar tarafından da fark edilebilir. Kimi durumda sadece kişinin yavaş ya da hafif bozuk konuşmasıyla başlayan artikülasyon bozukluğu, ileri durumlarda kişinin söylediği kelimelerin çoğunluğunun anlamsız gelmesine kadar ilerleyebilir. Artikülasyon bozukluğu yaşayan kişiler belirli sesleri çıkarmakta zorluk yaşayabilirler. Bununla birlikte, bozuk çıkan sesler genellikle hep bozuk çıkar. Yani kişinin hatalı ya da eksik şekilde kullandığı bir kelimeyi bir dahaki seferde doğru şekilde söylemesi beklenmez. Örneğin bir kelimedeki "g ve t" seslerinin yerine "d ve s" harflerini kullanabilir. Bu hatalı kullanım, kişinin artikülasyon bozukluğu tedavi edilmediği sürece devam etme eğilimindedir. Dolayısıyla artikülasyon bozukluğu yaşayan kişilerle anlaşmak ve artikülasyon bozukluğu olan kişilerin kendilerini sağlıklı bir şekilde ifade etmeleri oldukça zor olabilir. Böylelikle kişinin yaşam kalitesi oldukça olumsuz bir şekilde etkilenir. Artikülasyon bozukluğu yaşadığı için sosyal hayatta iletişim kurmakta zorlanan ve kendisini istediği gibi ifade edemeyen kişi çekinik bir yapıya bürünebilir ve böylelikle çeşitli psikolojik sorunlar yaşayıp içine kapanık bir kişilik yapısı geliştirebilir. Bu nedenle de artikülasyon bozukluğunun basit bir sorun olduğu düşünülmemeli ve kişinin geç kalmadan tedaviye yönlendirilmesi gerekmektedir. Zira bu bozukluk ortaya çıkarabileceği sosyal ve psikolojik sorunlara ek olarak, zamanla ilerleyip kişinin konuşmasının daha da bozulmasına ve konuştuğu kelimelerin tamamının anlaşılmaz hale gelmesine kadar varabilir.
Artikülasyon bozukluğunun birkaç karakteristik belirtisi vardır. Bunların arasında ilk sırada çocukların 5-6 yaşlarını geçmelerine rağmen hala bebeklik çağındaki döneme benzer sesler çıkarmaları gelir. Bu duruma seslerin bebeksi olmasına ek olarak bazı kelimelerin ya da seslerin telaffuz edilememesi ya da sürekli olarak yanlış telaffuz edilmesi de dahildir. Yetişkinlerde aniden ortaya çıkan artikülasyon bozukları ise genellikle bir dışsal etkenden dolayı tetiklenir. Geçirdiği çeşitli travmalar ya da nörolojik hastalıklar sonrasında konuşmasında bozulma görülen kişilerde artikülasyon bozukluğu oluştuğu kanısına varılabilir. Bu bilgiler göz önüne alınarak; artikülasyon bozukluğunun genel belirtilerinin dört temel durumdan oluştuğu söylenebilir. Bunların arasında kelimelerden ses ya da hece çıkartmak, bir kelimedeki belirli bir ses yerine başka bir ses kullanmak, bir kelimeye gereksiz bir ses eklemek ve konuşurken kelimeleri eğip bükerek konuşmak gibi durumlar yer alır.
Artikülasyon bozukluğunun ortaya çıkmasında genetik faktörler genellikle en büyük rolü oynar. Yakın kan bağı bulunan akrabalarında artikülasyon bozukluğu bulunan çocukların yaşları ilerledikçe artikülasyon bozukluğu geliştirme ihtimalleri normale kıyasla yüksektir. Bununla birlikte artikülasyon bozukluğunun en önemli sebeplerinden bir diğeri ise kişinin vücudunda bulunabilecek olan çeşitli fiziksel anormalliklerdir. Örneğin, dudaklarında veya damaklarında yarık olan, küçük dilinde ya da dilinde konuşmasını etkileyecek problemler bulunan, dişlerinin düzeninde ve yüz yapısında ciddi fiziksel ve yapısal kusurlar bulunan kişilerin artikülasyon bozukluğu geliştirme ihtimalleri bir hayli yüksektir. Artikülasyon bozukluğu beyinde ortaya çıkabilen problemlerden dolayı tetiklenebilir. Bu duruma en iyi örneklerden birisi felçtir. Kişinin beynindeki düzeni ciddi manada etkileme ihtimali bulunan felç, serebral palsi (beyin felci) ve ciddi kafa travmaları sonucunda kişi konuşma ve ses çıkartma becerisini kaybedebilir ya da bu konuda önemli problemler yaşayabilir. Beyinsel faaliyetlerden dolayı ortaya çıkan artikülasyon bozukluğu doğumdan sonra yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabileceği gibi, aynı zamanda kişinin doğduğu andan itibaren de ortaya çıkabilir. Kişinin kulağında ya da genel olarak beynin işitme fonksiyonunu kontrol eden bölgelerinde problem olması artikülasyon bozukluğunu tetikleyebilir. Konuşma yetisinin düzgün bir şekilde gelişebilmesi için kişinin öncelikle çevresinden gelen sesleri düzgün ve sorunsuz bir şekilde algılayabilmesi gerekir. Ancak işitme duyusunda çeşitli bozukluklar olan kişilerde ses algılama işlevinde problem olacağından kişinin konuşması da bu durumdan direkt olarak etkilenir. Bu durumu karşılayan en uç örnek ise sağır insanlardır. Sağır olan kişilerin büyük çoğunluğunun aynı zamanda dilsiz olmalarının sebebi çevrelerinden hiçbir ses algılayamıyor olmalarıdır. Sesleri algılayamadıkları için de kendilerine ait bir konuşma becerisi geliştiremezler. İleri zeka geriliği yaşayan kişilerde görme, duyma ve konuşma gibi fonksiyonlarda çeşitli ciddi problemler yaşanabilir. Bu durumun sonucu olarak düşük zeka kapasitesine sahip olan kişilerde artikülasyon bozukluklarının görülme ihtimali artış gösterir. Artikülasyon bozukluğu kimi zaman hiçbir sağlam sebebe bağlı olmadan da ortaya çıkabilir. Bu gruba dahil olan kişilerin neden artikülasyon bozukluğuna sahip olduklarına dair net bir biyolojik sebep yoktur. Bu türdeki artikülasyon bozukluklarının ortaya çıkmasında çeşitli psikolojik hastalıkların ya da bebeklik çağından başlayan yanlış kelime öğrenme durumunun rol oynadığı düşünülmektedir. Bu duruma ek olarak; eğer çocuğun konuşmayı öğrendiği evde birden fazla yabancı dil konuşuluyorsa ve konuşulan bu diller yeterli düzeyde uygun şekilde konuşulmuyorsa bebeğin ileriki yaşlarında artikülasyon bozukluğuna sahip olma ihtimalinde artık görülecektir.
Artikülasyon bozukluğu her insanda aynı şekilde ortaya çıkmaz. Kimi kişiler genel olarak kullandıkları kelimenin tüm sessel yapısını bozabilirler. Bununla birlikte bazı durumlarda ise kişi kelimenin içerisinden bazı sesleri ya da heceleri atar. Örneğin kişi "dolap" kelimesini söylerken istemsiz olarak "d" harfini dışarıda bırakıp "olap" sesini çıkarabilir. Bir diğer durum ise kişinin çeşitli sesleri başka seslerle karıştırmasıdır. Bu duruma örnek olarak ise "armut" kelimesini söylemek isteyen bir kişinin bunun yerine "ırmut" sesini çıkarmasıdır. Artikülasyon bozukluğu kimi zaman kişinin konuştuğu tüm kelimelerin bu şekilde bozuk olmasına yol açabilirken, kimi zaman ise sadece bazı seslerde bozukluğa yol açabilir.
Doğal ve sağlıklı gelişim süreci yaşayan bebekler konuşma yetilerini 2 - 3 yaşlarında kazanmaya başlarlar. Bununla birlikte, her ses aynı anda çıkmaz. Örneğin bir bebeğin "aa" "ee" gibi sesleri çıkartması ilk aşamalardan itibaren oldukça kolaydır, ancak "ç - k - p" gibi sert ünsüzleri çıkartmaları biraz daha fazla zaman alır. Genellikle çocuğun konuşmasının gelişim süreci 7 - 8 yaşlarında olgunluğa ulaşır. Bu yaşlara gelen bir çocuğun etrafında duyduğu neredeyse her sesi düzgün bir şekilde telaffuz edebilmesi beklenir. Fakat kimi çocuklarda konuşma kabiliyeti düzgün şekilde gelişememiş olabilir. Eğer çocuk bu yaşlara gelmiş olmasına rağmen konuşmasında çeşitli aksaklıklar varsa, bazı kelimeleri ve ses gruplarını düzenli olarak yanlış çıkarıyorsa ya da konuşurken zorlanarak konuştuğu belli oluyorsa daha fazla vakit geçmeden uzman bir terapiste danışılmalı ve çocuğun durumu üzerinde bir değerlendirme yapılmalıdır.
Artikülasyon bozukluklarının tanımlanması genellikle ilk olarak kişinin çevresinden gelen bildirimlerle başlar. Konuşmasında bozukluk olduğu fark edilen bir çocuk anne ve babasının bu durumu fark etmesiyle bir terapiste yönlendirilir. Dil terapisti, öncelikle başvuran kişinin yaşını, konuşma yeteneğini ve tıbbi geçmişini inceler. Bunun ardından kişiye bir artikülasyon testi yapılır. Yapılan testin sonucuna göre kişide artikülasyon sorunu olup olmadığı teşhis edilebilir. Bununla birlikte kişiden aktif olarak bazı sesleri çıkarması ve kendi hayatında bu konuyla ilgili yaşadıklarını anlatması istenir. Doktor kişinin sahip olduğu belirtileri inceleyip teyit ettikten sonra kişiye artikülasyon bozukluğu tanısı koyabilir.
Artikülasyon bozuklukları tedavi edilmedikleri durumlarda kişinin sosyal hayatına büyük darbe vururlar. Hatta sadece sosyal hayatla kalmayıp kişinin iş hayatında ve akademik hayatında problemler yaşamasında da sebep olabilirler. Zira kişi düzgün konuşamadığını hissettiği için sürekli kendisinden kaygı duyma eğiliminde olacaktır. Bununla birlikte artikülasyon bozukluğuna sahip olan kişilerle iletişim kurmak diğer insanlar için de zor olacaktır. İş hayatında da yapılacak çeşitli mülakatlarda kişi problemler yaşayabilir. Örneğin ciddi bir firmada yüksek bir pozisyonda çalışmaya aday olan kişinin kendisini düzgün ifade edememesi o kişinin işi kapamamasına sebep olabilir. Bu durumların sonucu olarak ise kişide çeşitli psikolojik problemler gelişebilir ve yetersizlik, özgüvensizlik ve değersizlik gibi duygular hissedilebilir. Bu sebeple artikülasyon bozuklukları mutlaka tedavi edilmelidir. Böylelikle kişinin yaşam kalitesi önemli miktarda iyileşecektir.
Artikülasyon bozukluğu tedavisinin ilk aşamasında kişinin tıbbi öyküsü detaylı bir şekilde incelenir. Kişinin artikülasyon bozukluğunun hangi sebepten kaynaklandığı tespit edilmeye çalışılır. Örneğin artikülasyon bozukluğu fiziksel bir sebepten kaynaklanıyor olabilir ve bu durumda o fiziksel kusur mümkün olduğunca düzeltilmeye çalışılır. Bununla birlikte, kişinin hangi sesleri çıkarmakta zorluk yaşadığını anlamak ve artikülasyon bozukluğunun seviyesini belirlemek amacıyla kişiye artikülasyon testi yapılır. Muayene sırasında kişinin düzgün çıkaramadığı her ses artikülasyon bozukluğu kapsamına girmeyebilir. Zira eğer artikülasyon bozukluğu şüphesiyle doktora başvuran kişi eğer henüz çocuk yaşlarındaysa, bazı sesleri olması gerektiği gibi çıkaramaması normal bir durum olabilir. Bu noktada doktor kişinin durumuna ve yaşına göre kararını verir. Yapılan bu ön inceleme sonucunda kişiye detaylı bir terapi planı hazırlanır ve tedaviye başlanır. Ancak bu tedavi sürecinin kısa sürmesi beklenmemelidir. Zira artikülasyon bozukluğu ciddi ve önemli bir problem olduğundan, kişide bulunan bu bozukluğu düzeltebilmek ancak düzenli ve hasta - doktor iş birliğine dayalı olan bir terapi süreciyle mümkün olacaktır. Genellikle kişinin her hafta bir ya da birden fazla kez terapiye gelmesi ve terapisti ile birlikte artikülasyon çalışmaları yapması önerilir. Bununla birlikte kişiye evde tekrar etmesi için çeşitli artikülasyon egzersizleri de verilir. Doktorlarının belirlediği tedavi planına düzgün şekilde uyan kişilerin yaşadıkları artikülasyon problemleri ciddi oranda azalacaktır. Bu noktada ise sadece kişiye değil aynı zamanda kişinin ebeveynlerine de önemli bir görev düşmektedir.