Kişinin hem duygusal durumunu hem de sosyal yaşamını etkileyen duygudurum bozukluğu, bir tür akıl sağlığı sorunudur. Duygudurum bozukluğundan muzdarip birey; mani (uzun süren aşırı coşkun olma hali), depresyon (aşırı üzgün olma hali) ve bipolar (iki uçlu) durumunu deneyimler. Yaşadığı olaylara bağlı olarak kişinin ruh hali de değişir. Bir kişiye duygudurum bozukluğu tanısı koymak için belirtilerin birkaç hafta ya da daha uzun süre sürmesi gerekir. Duygudurum bozukları kişinin iş hayatını, okul hayatını ve sosyal hayatını önemli ölçüde etkileyebilir ve kişi günlük işlerini yerine getirmekte bile büyük zorluk çekebilir.
Duygudurum bozukluklarının birden fazla çeşidi vardır. Bu türleri şu başlıklar altında açıklayabiliriz:
Depresyon en yaygın görülen zihinsel bozukluklardan biridir. Depresyon kederli ve üzüntülü olma halidir. Nedenleri bir eşin ya da aile üyesinin ölümü olabileceği gibi işten atılmak ya da bir sağlık sorununa sahip olmak gibi travmatik olabilir. Eğer depresyona neden olan olaylar bitmişse ya da ortada belli bir neden kalmamasına rağmen depresyon belirtileri devam ediyorsa buna klinik ya da majör depresyon denir. Klinik depresyon tanısı konulması için ilgili belirtilerin iki haftadan uzun süre sürmesi lazımdır. Depresyon türleri birbirlerinden farklıdır. Bunları ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Doğum sonrası depresyon, adından da anlaşılabileceği gibi doğum yapıldıktan sonraki üç ay içerisinde kendini gösterir. Fakat bu durumun doğum sonrası yaşanan yorgunlukla bir ilgisi yoktur. Doğum sonrası depresyon kişinin hayatında önemli güçlüklere ve işlev bozukluklarına neden olmaktadır. Anne, bebeğiyle duygusal bağ kurmakta zorluklar yaşayabilirken aile üyeleri ile ilişkileri de durumdan kötü etkilenebilir.
Melankolik depresyonu olan kişi günlük hayatının büyük bir diliminde normalde yapmaktan zevk aldığı işlerden ve faaliyetlerden zevk almaz ve tepkisiz bir ruh halindedir. Belirtileri sabah saatlerinde kötüleşir ve kendini kilo kaybı ve şiddetli suçluluk hissi şeklindedir.
Bu tür depresyona sahip olan kişiler yanlış olduğu halde değiştiremediği düşünceler (sanrılar) ya da bazen halüsinasyon gibi psikotik olaylar görürler.
Katatonik depresyon, nadir görülse de şiddetli bir depresyon alt türüdür. Etkisi motor davranışları üzerinedir. Bu kişiler, konuşmaktan kaçınıp normalden daha fazla şekilde gün içinde hareketsiz kalabilirler. Yine bu depresyona sahip olan kişiler, amaçsızca ve tuhaf hareketlerde bulunabilirler. Şizofreni hastaları ya da manik dönem yaşayan kişilerde de görülebilirler.
Mevsimsel değişiklikler, bireyin ruhsal halini, enerji seviyesini, uyku düzenini, beslenme düzenini ve sosyal hayatını etkileyebilir. Bu depresyon türü genelde kış aylarındaki görülmekte birlikte kendini aşırı yemek yeme durumu, bununla birlikte gelişen kilo alımı, enerji düşüklüğü ve fazla uyku ihtiyacı ile gösterir. Bu belirtilerin arka arkaya yaşanmaya devam etmesi mevsimsel depresyonun başlangıç belirtileri olarak sayılabilir. Depresyonun anksiyete, sosyal izolasyon ve şikayetleri ileriki dönemlerde kendini gösterir.
Mevsimsel depresyon herkeste görülebilen bir duygudurum bozukluğudur ve kişi tedavi olmadan da kendi kendine iyileşebilmektedir. Normalde insanlarda, mevsimlere göre kilo alışları ve verişleri ve tiroit işlev değişiklikleri görülebilir. Ancak mevsimsel depresyon majör depresyonun bir alt türü olduğundan hafife alınmamalı ve ihmal edilmemelidir. Bu hastalığı sadece mevsimlerle açıklamak doğru değildir. Bu depresyon kişinin karakterine göre de özellikler içermektedir.
Distimik depresyonda klinik depresyonla aynı fiziksel ve bilişsel belirtiler görülür. Ancak bu belirtiler daha hafif yaşansa da süresi daha uzundur.
Manik-depresif bozukluk adıyla da tanımlanan bipolar bozukluk, iki uçlu duygudurum bozukluğu olarak da bilinmektedir. Bipolar bozukluk, ayrıca manik depresyon olarak da tanımlanan bir rahatsızlıktır. İki uçlu duygu durum bozukluğu kişinin ruh halinde meydana gelen değişimlerle karakterize edilir ve dünyada her 50 kişiden birini etkilemektedir. Kişinin duygu durumunda aşırı yükselmeler görülürken daha sonraki süreçte bu yükselmeler çöküşlere döner. Bu iki zaman arasında normal duygudurum da görülebilir.
Bipolar bozukluk, semptomlar bakımından klinik bir depresyon tablosuna benzer. Ancak bu depresif dönemleri sürekli manik dönemler takip eder ve bu döngü tedavi edilmediği takdirde sonsuza kadar sürebilir. Manik dönem yaşadığı sırada kişi kendini aşırı mutlu ya da huzursuz hissedebilir. Bu döneminde kişi kontrol edemediği davranışlar sergiler.
Ancak bu durum kişiden kişiye büyük farklar gösterir. Yaşanan ataklar arasında kişinin ruh hali genellikle dengeli ve iyidir. Ancak bu atakların ne zaman yaşanacağı belirsizdir. Bazen ataklar yıllar sonra görülürken aynı yıl içerisinde birden fazla atak da görülebilir. Bazı hastalar yaşamları süresince sadece bir kere manik atak yaşarken bazıları ise birkaç manik atağa ilave olarak depresif ataklar da geçirebilmektedir.
Bipolar bozuklukların da semptomların durumuna göre farklılık gösteren alt türleri bulunur:
Bipolar I, en şiddetli geçen türüdür. Yaşanan manik ataklar yedi günden uzun sürer ve bazı durumlarda gidişat hastanede tedavi görmeyi gerektirebilir. Depresif dönemler genellikle bu alt türde pek görülmez. Ancak yaşanırsa iki hafta kadar sürebilir.
Bu alt türde de depresyon ve mani dönemler bir döngü halindedir. Bipolar II dönemindeki kişi hipomani de yaşamaktadır. Hipomani, daha az şiddetli bir mani türüdür. Bu dönemler daha az rahatsızlık verici olarak kabul edilir. Kişi bipolar II’de günlük hayatında fazla bir işlev bozukluğu yaşamaz ve hastaneye yatışı gerekmez.
Bu türdeki bozukluk, diğer alt türlerin belirtileri ile uyuşmamaktadır. Yine de kişinin gündelik hayatı etkilenir ve ruh hali normal değildir.
Siklotimik bozukluk, psikiyatride tanımlanması en güç olan ve ayırt edilmesi de diğer bozukluklara göre daha zor olan bir alt türdür. Siklotomide genelde erken yaşlardaki kişide depresyon ve hipomani ile başlar ve bu sık ve kısa döngülerle devam eder. Kişinin normal ve dengeli ruh hali ancak kısa sürelidir. Yetişkin kişilerde teşhisini konulması için ilgili belirtilerin iki yıldan uzun sürmesi gerekir.
Atipik depresyon, gülümseyen depresyon adıyla da bilinir. Atipik depresyonu olan kişi, içinde fırtınalar kopsa dahi çevresine karşı mutlu gözükme eğilimindedir. Kişinin morali bozuktur ve yapması gereken işlerden zevk almaz. Yine de bu iç durumunu dışarıya karşı belli etmez. Gülümseyen depresyonu olan kişi, günlük hayatında adeta bir maske takıyor gibidir. İç dünyalarında yoğun umutsuzluk ve çaresizlik hissi vardır. Kişi bunların hepsine son vermek bile isteyebilir. İnsanlar bazen iyi gününde olmayabilir, kişinin başına bazı kötü olaylar ve sıkıntılar gelebilir ve insan bu durumda kötü hissedebilir. Bunlar tamamen normal ve her insanın karşı karşıya kaldığı zorluklardır. Bu yüzden bu tür ruh hali yaşayan kişilere depresyon tanısı konması için ilgili belirtilerin iki haftadan uzun sürmesi şarttır. Atipik depresyonda (gülümseyen depresyon) semptomlar çoğunlukla normal depresyonun semptomlarına benzer. Kişi gülümseyen depresyon (atipik depresyon) yaşıyorsa hayatından zevk duymaz. Gülümseyen depresyon tedavisi hem ilaçlarla hem de terapilerle yapılır. Tedavi programı uzman psikiyatrist tarafından belirlenir.
Duygudurum bozukluklarının nedenleri genetik ve biyolojik olabileceği gibi, çevresel ya da diğer faktörlerden dolayı da olabilir. Söz konusu risk faktörleri genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
● Ailede hali hazırda duygudurum bozukluğu teşhisi konmuş üyelerin olması
● Travma, stres veya kişinin hayatındaki büyük çaplı değişimler
● Fiziksel hastalığa sahip olmak ya da bazı ilaçları kullanmak
Duygudurum bozukluğu belirtileri, bozukluğun türüne göre değişkenlik gösterir. Bu semptomlar belli başlı şekilde baş gösterebilir. Ayrıca duygudurum bozuklukları kendi içinde çeşitlere ayrıldığı için, her bozukluğun kendine has belirtileri vardır.
Örneğin, majör depresyon belirtileri şu şekildedir:
● Sıklıkla ve hatta neredeyse sürekli üzgün hissetmek
● Enerji azlığı ya da normalin üstünde halsizlik
● Kendini çaresiz görmek ya da umutsuz düşünceler düşünmek
● Yemek yemek istememe veya aşırı yemek yeme
● Önceden zevk veren aktivitelerden haz alamamak
● Aşırı uyumak veya uyuyamamak
● Ölüm yahut intihara dair devamlı tekrar eden düşünceler
● Konsantrasyonda veya odaklanmada güçlük
Bipolar bozuklukta ise depresif dönemlerde yaşanan belirtilerin yanı sıra, manik dönemlerde şu tür belirtiler görülebilir:
● Aşırı enerji, coşkunluk ya da mutluluk hali
● Hızlı konuşmak
● Ajitasyon, huzursuzluk ya da gerginlik
● Aşırı para harcamak, dikkat etmeden araba sürmek gibi riskli hareketler
● Aktivitede anormal derecede artış veya aynı anda çok fazla aktivite yapma isteği
● Birbirini peşi sıra izleyen düşünceler silsilesi
● Uykusuzluk veya uyku problemleri
● Ortada bir neden olmasa dahi gerginlik hali
Duygudurum bozukluklarına her yaştan kişide rastlanabilir. Ancak genellikler 20’li yaşların başında ortaya çıkarlar. Bununla birlikte her 100 insandan 1 veya 2 tanesinde bipolar bozukluğa rastlanır. Ayrıca bu durum, kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülmektedir.
Kişinin her yaşadığı duygusal dalgalanmalar bir duygudurum bozukluğu değildir. Bunlar çoğu zaman günlük hayatta meydana gelen değişiklikler sonucu yaşanması normal olan durumlardır. Bunun yanı sıra duygudurum bozuklukları benzer akıl hastalıkları ile karıştırılabilir. Duygudurum bozukluğunu teşhis ederken, benzer semptomlara neden olan tiroit ve vitamin eksikliği olup olmadığına bakmak gerekir. Fiziksel muayenenin yanı sıra ruh sağlığı ile ilgili değerlendirmeler de yapılır. Muayene sırasında hastanın kullandığı bir ilaç varsa bu da sorulur. Psikologlar ya da psikiyatristler danışanlarından anketler yapmasını isteyebilir. Doktorlar kişinin uyku ve yemek yeme alışkanlıkları gibi bilgileri sorarak semptomları da değerlendirmesiyle birlikte bir teşhis koyar.
Öncelikle eğer kendinizde bipolar bozukluk olmasından şüphe ediyorsanız, mutlaka uzman bir hekimle durumu görüşüp muayene olmalısınız. Bipolar bozukluğun tanısını koyacak belli bir psikolojik test ya da laboratuvar testi yoktur. Yani tanının konması hızlı ve basit olmayabilir. Hekim hem önceki yaşamınızdan bilgilere hem de yakın süreçte başınıza gelenleri bilmelidir. Ancak yine de duygudurum bozukluğu hakkında fikir verecek bazı testler vardır. Yine de bu testler tanı koymak için değil, fikir vermek içindir.
Tedaviler duygudurum bozukluğunun türüne ve belirtilerine göre yapılmaktadır. Duygudurum bozuklukları genellikle ilaçların yanı sıra psikoterapiler ile tedavi edilmektedir. Terapiler bir psikolog ya da psikiyatrist tarafından yürütülebilir. Duygudurum bozuklukları yıllarca sürebilir ve bazı dönemlerde yok olup daha sonra kişinin hayatına yeniden girebilirler. Bu yüzden kişiler semptomları tanımalı ve kendinin farkında olmalıdır.Tedavide çoğunlukla antidepresanlar kullanılır. Ancak antidepresan kullanımı mutlaka uzman doktor tarafından belirlenmelidir. Antidepresanların etkileri kendini genellikle bir aydan biraz uzun sürede gösterir. Tedavide antidepresanların yanı sıra duygudurumu dengeleyici ilaçlar da kullanılabilir. Böylece anormal olan beyin aktiviteleri azalır. Bunlara ek olarak eğer kişide başkalarına ya da kendine zarar verme eğilimi varsa ya da kişinin bu tür düşünceleri süreklilik halinde ise hastanede tedavi gerekli olabilir.