Bir duygu durum bozukluğu olan depresyon, devamlı olarak üzüntü duyma ve ilgi kaybı durumudur. Depresyon, majör depresif bozukluk ya da klinik depresyon olarak da bilinir. Depresyondaki kişilerin hisleri, düşünceleri ve davranışları da bu durumdan etkilenir ve buna bağlı olarak bazı duygusal ya da fiziksel problemler yaşayabilirler. Günlük rutinlerde bile bu sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Depresyon yanlış kanının aksine anlık gelen bir keyifsizlik hali değildir ve çözümü de çabuk gerçekleşmez. Depresyon mutlaka tedavi edilmelidir, bu süre bazı kişilerde uzun zaman alabilir. Depresyon tedavisi olan bir hastalıktır. Depresyon tedavisinde ilaçlar, psikoterapiler veya hem psikoterapi hem de ilaç tedavisi uygulanabilir.
Depresyonun bilinen kesin bir sebebi yoktur. Ancak çeşitli faktörler depresyonun oluşumunda etkili olabilmektedir. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Eğer kişinin kan bağı bulunan akrabalarında depresyon görülüyorsa, genetik olarak kişinin kendisinde de görülme oranı yükselmektedir. Hala depresyona sebep olan genlerin tespit edilmesi ile ilgili çalışmalar sürmektedir.
● Depresyondaki kişilerin beyinlerinde de birtakım fiziksel değişimler meydana gelmektedir. Araştırmacılar depresyonun sebebinin tespitinde bu değişiklerin yardımcı olduğunu düşünmektedir.
● Hormonların dengesinin değişmesi de depresyonun sebeplerinden birisidir. Özellikle doğumdan sonraki haftalar ve aylar bu açıdan önemlidir. Ayrıca tiroid problemleri, menopoz ve birtakım başka durumlar da depresyona sebep olabilmektedir.
● Nörotransmitterler gibi kimyasalların da depresyona neden olabileceği düşünülmektedir. Son araştırmalar, nörotransmitterlerin işlevlerinde meydana gelen değişimlerin ve bunların duygudurumun sabit kalmasının korunmasında önem taşıyan nöro-devrelerle nasıl etkileştiklerinin depresyon tedavisinde mühim olduğunu göstermektedir.
Bunların haricinde şu durumlar da depresyon gelişimi riskini artırabilmektedir:
● Öz saygısı düşük olma ve aşırı bağlılık problemleri, kendini aşırı eleştirmek ya da fazla kötümser olmak gibi birtakım kişilik özellikleri
● Fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmış olmak, sevdiğin birini kaybetme gibi travmatik veya stresli olaylar yaşamış olma, zor bir ilişkiden çıkmış olmak veya finansal sıkıntılar
● Yakın akrabaların alkolizm, bipolar bozukluk ve depresyon gibi problemlerinin olması ayrıca bilinen intihar öyküleri
● Lezbiyen, gey, biseksüel veya transeksüel kişilerin onları destekleyecek yakınlarının olmaması
● Anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi bozukluklara sahip olma
● Fazla alkol, sigara veya uyuşturucu kullanımı
● Bir takım ciddi kronik hastalıklara sahip olma (Kanser, felç, kronik ağrı veya kalp hastalığı)
● Yüksek tansiyon ilaçları veya uyku hapları kullanmak
Depresyon herhangi bir kişinin karşısına hayatı boyunca bir veya iki defa çıkabilmektedir. Bir depresyon nöbeti yaşandığında, birtakım belirtiler gün boyunca görülmektedir. Söz konusu depresyon belirtileri her gün tekrar edebilmekle beraber şu şekilde sıralanabilir:
● Nedensiz ağlama, üzüntü duymak veya boşlukta olmak
● Değersiz veya suçlu hissetme, geçmiş başarısızlıklardan ötürü kendini suçlama hali
● Düşünme, konsantre olma ve hatırlama zorlukları
● Konuşma ya da hareket etmede yavaşlama
● Aşırı öfke, sinirlilik hali ya da hayal kırıklığı hissi
● Hobilere, spora veya cinselliğe karşı azalan ilgi
● İştahta azalma ve kilo kaybı
● Artan yemek yeme isteği ve kilo alma
● Kaygı, ajitasyon ya da huzursuzluk
● Nedensiz fiziksel ağrılar (sırt veya baş ağrısı gibi)
● Tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri
● İntihara teşebbüs
● Uykusuzluk veya çok fazla uyumak
Bu semptomlar kişinin iş, okul ve sosyal yaşantılarında fark edilir olumsuzluklara neden olabilirler. Kişiler kendilerini sık sık sebebi belirsiz bir şekilde mutsuz ya da umutsuzluğa kapılmış hissedebilirler.
Çocuklarda ve gençlerde depresyon semptomları yetişkinler ile benzerdir. Yine de aralarında birtakım farklar bulunmaktadır. Çocuklarda depresyon belirtileri olarak; üzüntü ve sinirlilik hali, devamlı bir arada olmaya çalışma, endişe, sebepsiz ağrılar, okula gitmek istememe gibi durumlar sayılabilir. Gençlerde görülen depresyon belirtileri olarak ise; üzüntü, sinirlilik, kendini değersiz hissetme, okul notlarda düşüş, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol tüketme, aşırı yeme, uyku problemleri, kendine zarar verme, günlük aktivitelere karşı ilgi kaybı gibi durumlar sayılabilir.
Depresyon, yaşlanmayla ortaya çıkan normal bir durum değildir ve ciddiye alınmalıdır. Yaşlı erişkin bireylerde depresyonu tespit etmek güçtür ve dolayısıyla tedavisi de zordur. Yaşlı bireyler yardım istemekten kaçınabilmektedirler. Yaşlı bireylerde depresyon semptomları gençlere göre farklılık gösterebilir veya onlara göre daha az belirgin olabilir. İleri yaşta bireylerde görülen bu semptomlar arasında:
● Herhangi bir nedeni olmayan yorgunluk, iştahsızlık, uyku problemleri,
● Cinsel istekte azalma,
● Hafıza problemleri,
● Kişilik değişimleri,
● Özellikle yaşlı erkeklerde intihar düşünceleri,
● Sosyalleşmek veya yeni şeyler yapmak istememek,
● Sebebi olmayan fiziksel ağrılar bulunur.
1. Majör Depresyon Nedir?
İki haftadan fazla süren duygusal çöküklük durumuna majör depresyon denir. Uzun zaman boyunca gerçekleşen kilo kaybı ve yeme problemleri, halsizlik, uyku problemleri, suçluluk duyguları, kendini değersiz hissetme, odaklanma sorunları, ölüm düşünceleri ve kararsızlık belirtileri arasında sayılabilir. Bunların haricinde sosyal becerilerde düşme ve sosyalleşmeye olan ilginin azalması da örnek verilebilir.
Majör depresyonun belirtileri her kişide farklı olarak kendini gösterir. Depresyonun türünü anlamak için niteliklerin iyice taranması gerekmektedir. Depresyon teşhisinin doğru yapılmasıyla birlikte tedavi süreci de başarılı olabilir. Depresyon türleri genel olarak aşağıdaki gibidir:
Anksiyete Sıkıntısı: Huzursuzluk ve gerçekleşmemiş olaylara karşı endişe ile kendini gösteren depresyon türüdür.
Atipik Özellikler: İştahta fazlalaşma, normalde ihtiyaç duyulandan fazla uyku ihtiyacı, duygusal olarak aşırı hassasiyet ve vücutta ağırlık hissi ile kendini gösteren depresyon türüdür.
Mevsimsel Özellikler: Mevsim değişiklikleri ile beraber güneşe gereğinden az maruz kalındığında kendini gösteren depresyon türüdür.
Katatoni: Kontrol dışı motor aktivitesi ile sebepsiz hareketlere neden veya sabit duruşlarla ortaya çıkan depresyon.
Melankolik Özellikler: Önceden sevilen bir şeye karşı soğuma ile meydana gelen depresyon türüdür. Ayrıca erken uyanma zamanlarında kötüleşen ruh hali, devam eden yorgunluk veya ajitasyon ile birlikte kendini gösterebilir.
Peripartum Başlangıç: Gebelikte veya doğum sonrasında meydana gelebilen bir depresyon türüdür.
Psikotik özellikler: Kendini yeterli bulmama ve halüsinasyonlarla beraber görülen depresyon çeşididir.
Depresyon türlerinden biri de manik depresyondur. Manik depresyon, iki uçlu duygu durum bozukluğu olarak da bilinmektedir. Bu hastalık iki ayrı dönem ile meydana gelir. Bu durumun iki ayrı döneminden birisi mani dönem, diğeri de depresyon dönemidir. Kişi bu iki dönem arasındaki zaman aralığında iyiye gidiyor gibi görünür. Ayrıca bu iki dönem birbiriyle tamamen alakasız ve zıt bir dönemdir. Hasta, mani döneminde çok neşeli ve mutlu olmaktadır. Ancak mutluluk ve neşe hali anormal derecede fazladır. Kişi depresyon dönemine geçtiğinde ise mutsuz, üzgün ve çaresiz düşüncelerin etkisindedir.
Depresyonun tedavisi ilk olarak fizik muayene ile başlar, ardından hekim bireyin sağlığı hakkında bazı sorular sorar. Bazı durumlarda, altta yatan bir fiziksel sorun olabilir. Ardından gerekirse hekim tarafından kan testi veya tiroit testi gibi bir takım laboratuvar testleri istenebilir. İlgili aşamaların ardından psikiyatrik muayene safhasına geçilir. Uzman, kişinin düşünceleri ve duygularını öğrenmek adına birtakım sorular yöneltir. Bunlara ek olarak kişiden bir anket doldurması da istenebilir.
Depresyonu engellemek için belli bir yol yoktur. Yine de stres durumunu kontrol altına alma ya da benlik saygısını güçlü tutma gibi yollarla depresyondan uzak durulabilir. Ancak ortada hali hazırda bir depresyon varsa, kötüleşmesini engellemek adına yapılması gereken şey vakit kaybetmeden uygun bir tedaviye başlamaktır. Eğer kişi özellikle zor dönemlerden geçiyorsa yakınlarına başvurabilir. Belirtilerin tekrar ortaya çıkmasına engel olmak için uzun dönemli bakım tedavisi de değerlendirilebilir.
Depresyon tedavisi söz konusu olduğunda, genel olarak ilaçlar ve psikoterapi etkili olmaktadır. Uzmanlar çoğunlukla ilk olarak, belirtileri hafifletmek için birtakım ilaçlar yazabilir. Bunlara ek olarak ikinci yöntem de psikoterapilerdir. Bazı durumlarda ise depresyon çok şiddetli olabilir, bu durumlarda ise hastaneye yatmak gerekebilir.
Depresyon tedavisi için alınacak olan ilaçlar kesinlikle bir uzman tarafından seçilmelidir. İlaçların birtakım olası yan etkileri olabilmektedir. Depresyon tedavisinde aşağıdaki birtakım ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçları şu şekilde sıralayabiliriz:
● Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar)
● Serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri
● Atipik antidepresanlar
● Trisiklik antidepresanlar
● Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI'ler)
Diğer İlaçlar: İki antidepresanı birleştirerek kullanmak, ruh hali stabilizatörleri veya antipsikotikler.
Bazen birkaç ilacı veya ilaç kombinasyonunu denemek gerekebilir. Bu süre zarfında sabırlı olunmalıdır çünkü ilaçlar etkilerini genellikle birkaç haftadan sonra göstermektedir. Kalıtsal özellikler de antidepresanların etkileri üzerinde etkilidir. Bazen bazı kişilerde kandan veya ağız içinden alınan örneklerle kişinin bir antidepresana nasıl tepki vereceği anlaşılabilir. Doktor söyleyene kadar antidepresan kullanımı kesilmemelidir. Bu durumda ortaya yoksunluk benzeri semptomlar çıkabilir veya depresyon kötüleşebilir. Antidepresanlar çoğunlukla bağımlılığa yol açmasa da bazen fiziksel bağımlılığa neden olabilir. Bazı antidepresanlar hamile veya emziren kadınlarda çocuk için riskli olabilmektedir. Bu gibi durumlarda hekim kontrolünde ve önerisinde ilaçlar kullanılmalıdır. Antidepresanlar genel olarak güvenilir ancak bazen gençler ve yetişkinlerde kullanımdan birkaç haftaki süreçte veya doz değişimlerinde, intihar düşüncelerinde artış olabilir. Bu yüzden antidepresan kullanan kişilerin, özellikle de yeni bir ilaca geçen kişilerin doz değişikliği yaptığı zamanlarda davranışlarında normalden farklı bir kötüleşme yaşanıp yaşanmadığını anlamak için yakından izlenmeleri gerekmektedir. Uzun vadede antidepresanlar intihar riskini düşürmektedir.
Psikoterapi kişinin bir ruh sağlığı uzmanı ile konuşup görüşerek gerçekleştirdiği bir depresyon tedavisidir. Psikoterapi, aynı zamanda konuşma terapisi ya da psikolojik tedavi olarak da bilinmektedir. Bilişsel davranışçı terapi ya da kişilerarası terapi gibi psikoterapi türleri de vardır. Psikoterapiler aşağıdaki konularda yardımcı olabilmektedir:
● Diğer insanlarla olumlu ilişkiler, deneyimler ve etkileşimler geliştirmek,
● Kriz durumlarına veya zorluklara ayak uydurmak,
● Depresyonu kötüleştiren durumları belirleyip onları değiştirmek.
● Gerçekçi hedefler belirleyebilmek,
● Hayata dair memnun olabilmek ve kontrolü eline almak,
● Olumsuz inanç ve davranışları değiştirmek,
● Var olan sorunları çözmek ve onlarla nasıl başa çıkabileceğini öğrenmek,
● Umutsuzluk ve öfke gibi semptomları hafifletmeye destek olmak.
Yüz yüze yapılan terapilere alternatif depresyon terapileri de bulunmaktadır. Bu terapiler bazı hastalarda etkili sonuçlar verebilmektedir. Terapi, çalışma kitaplarıyla yapılabileceği gibi, çevrimiçi olarak veya videolar yoluyla da yapılabilmektedir. Bunlar, terapist tarafından yönlendirilebileceği gibi bağımsız da olabilir. Ancak bu programları kullanmadan önce bir uzmana danışmak şarttır. Ancak depresyon ile ilgili destek veren mobil sağlık uygulamaları, yani akıllı telefonlar veya tabletler gerçek bir terapistin yerini tutmayacaktır.
Depresyonun şiddetli seyrettiği bazı vakalarda hastaneye yatış gerekebilmektedir. Eğer kişi kendisine gerektiği gibi bakamıyor, kendisi veya başkası için tehdit oluşturuyorsa bu durumda hastaneye yatması gerekebilir. Bu sebeple hastanede gerçekleşen tedavi, bireyin tedavisi bitene kadar onun güvende kalmasına yardımcı olur. Günlük tedavi programları da buna ek olarak tercih edilebilir. Bu programlar sayesinde kişi ayakta tedavi alabilir.
Depresyon hakkında uzmanlarımıza sıkça sorulan sorulara buradan ulaşabilirsiniz.
Depresyon sıklıkla 20-30 yaş aralığında başlamakla birlikte her yaş aralığında görülebilir.
Kadınlar erkeklere oranla daha fazla depresyon sorunu yaşamaktadır. Bunun nedeni olarak kadınların erkeklere oranla daha sık olarak tıbbi yardım istemesi olarak düşünülmektedir.
Depresyonda olan kişi öncelikle yaşamdan zevk almaz ve kötü bir ruh hali içerisinde olur. Bu kişi karamsar, umutsuz ve mutsuz hisseder. Bu durum sık sık tekrarlanır. Kişi gitgide çevresinden uzaklaşır ve iç sıkıntılarıyla boğuşur.
Atipik depresyon, dışarıdan fark edilmeyen bir depresyon türü olduğundan ötürü en tehlikeli depresyon türü olarak bilinmektedir.
Depresyon, ruh halinin kötülüğünün ve ilgi kaybının uzun süre kendini göstermesi olan bir duygudurum bozukluğudur. Bu yüzden 6 ay ile 8 ay arasında sürebilmekle beraber, bu süre kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.