Diskalkuli, kelime kökü bakımından ‘’dys’’ ve ‘’calculia’’ sözcüklerinden oluşur. Bu iki sözcük ise sırasıyla "zayıf-kötü’’ ve ‘’sayma" anlamlarına gelmektedir. Matematik öğrenme güçlüğü veya matematik bozukluğu olarak da bilinen diskalkuli, kişinin herhangi bir zeka geriliği ya da IQ eksikliği bulunmamasına rağmen, matematiksel işlemlerde son derece zorlanması ve bu işlemleri anlayamaması durumu olarak tanımlanabilir. Diskalkuliden muzdarip olan bireyler sadece matematiksel işlemleri gerçekleştirmekte zorlanmazlar. Aynı zamanda işlemlerin içerisinde bulunan sayıları, sembolleri, açıları ve benzeri matematiksel değerleri de düzgün şekilde kavrayamazlar. Diskalkuli bu özellikleri sebebiyle özel öğrenme güçlüğüne sebep olan durumlar arasında yer alır. Diskalkuliye bu konuda benzeyen diğer hastalıklar ise disleksi (kişinin bir şeyleri okurken zorlanması) ve kişinin yazılı şekilde bir şeyleri ifade ederken zorlanması olarak bilinen disgrafidir. Matematik öğrenme zorluğu yaşayan çocukların temelinde yatan asıl problem matematiksel sembolleri anlamlandıramamalarıdır. Dolayısıyla diskalkulisi olan çocuklar kağıtta yazan ya da öğretmenlerinin söylediği sayıların ne olduğunu tam kavrayamazlar, noktaları ve virgülleri saymakta güçlük çekerler. Aynı zamanda çocuğun anlaması ya da okuması gereken birden fazla sayı olduğu durumlarda bu durum daha da ilerler. Örneğin eğer öğretmen çocuktan 52 ile 25'i karşılaştırmasını ve hangi sayının daha büyük olduğunu söylemesini isterse, bu basit görünen işlemde bile çocuğun yanlış seçeneği işaretlemesi oldukça yüksek ihtimaldir. Dolayısıyla diskalkuli sadece zorlu aritmetik işlemlerde değil, aynı zamanda oldukça basit ve temel seviyedeki matematiksel işlemlerde de geçerli olan bir matematiksel öğrenme zorluğu olarak tanımlanabilir. Yukarıda bahsedilen tüm tanımlamalara ve bilgilere ek olarak, matematik öğrenme güçlüğünün zeka geriliği ile herhangi bir alakasının bulunmadığı göz ardı edilmemelidir. Bu tür özel öğrenme güçlükleri yaşayan çocuklar uygun bir tedavi programıyla ve çevresinden gelecek düzenli bir destek ile tedavi olabilirler ve eksik olan yeteneklerini geliştirebilirler. Bu duruma verilebilecek en iyi örnek ise ünlü fizik profesörü Albert Einstein'dır. Zira Einstein da bir diğer özel öğrenme güçlüğü olan disleksiden muzdaripti ve 9 - 10 yaşlarına kadar normal bir şekilde konuşmakta ve öğrenmekte güçlük çekiyordu. Her şeye rağmen, düzgün bir eğitim ve ilgili bir bakım sonucunda tüm dünyanın tanıdığı bir fizikçi oldu. Dolayısıyla diskalkuli gibi öğrenme güçlüğüyle bağlantılı hastalıklar yaşayan çocuklardan ümidi kesmemek ve onları sürekli desteklemek gerekmektedir.
Diskalkuli birçok farklı sebebe bağlı olarak ortaya çıkabilen bir özel öğrenme bozukluğudur. Bu özel durumun asıl sebebi henüz net olarak bilinememektedir. Ancak diskalkulinin ortaya çıkışını tetikleyen çeşitli faktörler bazı araştırmacılar tarafından ele alınmıştır. Bunlardan bir tanesi, diskalkulinin hafıza becerisi zayıf olan çocuklarda ortaya çıktığıdır. Bununla birlikte kimi beyin fonksiyonlarındaki yetersizlik ve tam gelişememe durumu da matematik öğrenme güçlüğüne sebep olabilir. Örneğin beyinde sayıların ne olduğunu ve ne anlama geldiğini kavrayıp işleyen bölgenin tam olarak gelişememesi diskalkuliye sebep olabilir. Bununla bağlantılı olarak, beynimizde sayısal aktiviteleri anlamlandırmamıza yardımcı olan bölge beynin parietal lobunda bulunan "intraparietal sulkus" bölgesidir. Yapılan çeşitli araştırmalara göre diskalkulisi bulunan çocukların beyinlerindeki intraparietal sulkus bölgesini tam olarak kullanılmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Tüm bu faktörlerin ortak sonucu olarak; diskalkulisi olan kişiler matematiksel işlemleri anlamakta ve en basit aritmetik işlemleri yapmakta dahi zorluk çekerler. Diskalkulinin asıl sebebi ise beyin işleyişinde ortaya çıkan olağandışı aktivitelerdir. Kimi durumlarda ise ailesinde diskalkuli ya da benzeri özel öğrenme güçlüğü bulunan kişilerde ırsi olarak diskalkuli görülebilir. Irsi olarak ebeveynlerden çocuğa aktarılan diskalkulinin ortaya çıkış sebebi ise henüz tam olarak bilinmemektedir.
Diskalkuli belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bununla birlikte, diskalkulinin ortaya çıkmasına sebep olduğu semptomlar kişinin yaşına ve öğrenim gördüğü döneme göre de değişebilmektedir. Dolayısıyla matematik öğrenme güçlüğü belirtilerini dönemlere ayırarak incelemek daha doğru olacaktır.
Okul öncesi dönemde bulunan çocuklarda diskalkulinin ilk ve en önemli belirtisi sayı saymakta zorlanmalarıdır. Bununla birlikte nesneleri belirli bir sıra ile saymak ve küçükten büyüğe, uzundan kısaya gibi sıralama yapmayı gerektiren durumlarda yaşıtlarına kıyasla oldukça başarısızdırlar.
Sadece sayılar ve nesneler değil, aynı zamanda üçgen, kare ya da dikdörtgen gibi geometrik şekilleri tanımakta ve bunları anlamlandırmakta da zorluklar görülür. Çocuk, birbirlerinden önce ya da sonra gelen sayıları karıştırabilir ve genel olarak parça bütün ilişkilerinde zorlanır.
İlkokul döneminde matematik öğrenme güçlüğü belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:
● Sayıları ritmik bir şekilde saymakta zorlanmak.
● Sayıları normal bir şekilde okumak yerine tersten okumak.
● Çarpım tablosunu uzun uğraşlara rağmen öğrenememek ve bununla birlikte çarpma ve bölme işlemlerini yaparken zorlanmak.
● Çıkartma, toplama, bölme, çarpma ve benzeri basit matematiksel sembolleri birbiriyle karıştırmak.
● Aritmetik işlemleri birbiriyle karıştırmak. Örneğin toplama yerine çıkartma, çıkartma yerine toplama yapmak.
● Problem çözme işlemlerinde verilen eksiği, fazlası, katı, yarısı vb. kavramları birbiriyle karıştırmak ve bunun sonucunda yanlış işlem yapmak.
● Basit matematiksel işlemleri akıldan ya da kağıt kalem kullanarak yapmak yerine parmak hesabı ile yapmayı tercih etmek.
Ayrıca çocuklar, bu dönemde hangi işlemin daha önce geleceğini anlamakta zorlanırlar. Örneğin, matematiksel işlemlerde önce çarpma ve bölme, daha sonra ise toplama ve çıkartma yapılır. Diskalkulisi olan çocuklar ise bu sırayı anlamlandırmakta zorlanırlar ve dolayısıyla verilen işlemleri yanlış yapabilirler.
Ortaokul döneminde matematik öğrenme güçlüğü belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
● Matematiksel problemleri çözmek için plan yapmakta ya da hazır bir planı çözüme dökme konusunda zorlanmak.
Akıldan işlem yapma konusunda zorlanmak.
● Grafikleri ya da tabloları okumakta zorlanmak. Bunun sonucu olarak grafiklerdeki yön çizgilerinin ne anlama geldiğini anlayamayıp grafikleri tersten okumak ya da tablolarda verilen değerlere bakarken kafa karışıklığı yaşayıp hiçbir şey anlamamak.
● Basit seviyedeki dört işlemlerde dahi sonuca ulaşmak için parmak hesabı yapmak.
● Sayıların basamak değerlerini (birler basamağı, onlar basamağı, yüzler basamağı, kavrayamamak.
● Yüzdelik, kesirli ve virgüllü işlemleri yapmakta ya da anlamakta zorluk yaşamak. Örneğin ¼ ifadesinin %25 olduğunu kavrayamamak.
Bu dönemde ortaya çıkabilecek belirtiler ise şu şekilde sıralanabilir:
● Matematiksel hesaplama gerektiren işlerde kişinin oldukça yavaş olması.
● Normalde basit sayılabilecek aritmetik işlemleri akıldan yapmak yerine hesap makinesi aracılığıyla yapmak istemek.
● Sıradan sayı tahminleri yaparken zorlanmak.
● Mesafe ya da uzunluk gibi değerleri tahmin etmeye çalışırken zorlanmak ve gerçeğe uzak tahminler yapmak.
Diskalkuli temel özelliklerine bağlı olarak birden fazla alt türe ayrılmaktadır. Bunlar sözel, praktognostik, anlamsal, grafiksel, fikirsel ve işlemsel diskalkuli olarak sıralanabilir. Aşağıda diskalkuli çeşitleri tek tek detaylarıyla açıklanmıştır:
Sözel diskalkuli problemi bulunan kişiler, sözlü şekilde belirtilen matematik kavramlarını kavramakta ve isimlendirmekte zorlanırlar. Bu durumun ayırt edici özelliği; kişinin yazılı şekilde bulunan sayıları okuyup anlayabilmesi fakat sözlü şekilde söylendiğinde anlama yetisinin kaybolmasıdır. Sözlü olarak söylenen sayılar ya da matematiksel işlemler kişiye son derece karmaşık gelir.
Bu durumu yaşayan kişiler soyut şekilde bulunan matematiksel kavramları ya da sembolleri gerçek kavramlara dönüşmekte zorlanırlar. Daha basit şekilde anlatmak gerekirse; kişi toplama, çıkartma, çarpma ve bölme gibi matematik kavramlarını anlar, ancak bu kavramlarla bir işlem yapma konusunda problem yaşar. Aynı şekilde denklemlerin sıralandığı ya da karşılaştırıldığı işlemlerde de zorluk yaşanması muhtemeldir.
Anlamsal diskalkuliye sahip kişiler sözel diskalkuliden farklı olarak sözlü şekilde söylenen matematiksel kavramları anlayabilirler. Fakat kavramları yazma ve ne olduklarını kavrama konusunda problem yaşarlar.
Bu diskalkuli tipine sahip olan kişiler matematiksel sembolleri yazmakta ve okuyup anlamlandırma konusunda zorlanırlar. Kişi teoride matematiksel kavramların ne işe yaradığı hakkında bilgi sahibidir. Ancak bu kavramları hayalinde canlandırıp yazıya dökemez, kullanamaz ya da tahtaya ve deftere yazıldığında bunları okuyamaz. Örneğin “3 + 3 = ?” şeklinde bir soru ile karşılaşan çocukta eğer grafiksel diskalkuli varsa çocuk büyük ihtimalle aradaki toplama işaretinin ne ifade ettiğini anlayamayacaktır.
Bu tipteki diskalkuliye sahip olan kişiler matematiksel kavramları öğrenebilirler fakat bir süre sonra bu kavramları hatırlamakta zorluk çekebilirler. Ek olarak, sayıları bir kağıda yazarak ya da zihinden işlem yaparak hesaplamak yerine parmak hesabıyla işlem yapmaya yatkındırlar. Dolayısıyla sadece zihinlerini kullanarak aritmetik işlem yapma yetenekleri gelişmemiştir.
Bu tipteki matematik öğrenme bozukluğuna sahip olan kişiler ise aritmetik işlemlerde ve matematiksel hesaplamalarda sürekli zihinsel bir karışıklık yaşarlar. Kişi sayıları, kavramları okuyabilir ve bunların ne anlam ifade ettiğini anlayabilir. Fakat anladığı şeyleri matematiksel bir işlem gerçekleştirirken kullanmakta zorlanır.
Beynin diskalkuli özelliğini nasıl geliştirdiği henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu yüzden diskalkuliyi ortaya çıkaracak net bir laboratuvar testi ya da görüntüleme yöntemi belirlenememiştir. Dolayısıyla kişiye diskalkuli teşhisi koymak için başvurulan asıl yol hastanın tıbbi öyküsünü ve günlük hayattaki şikayetlerini dinlemektir. Kişinin sahip olduğu olumsuz semptomlar değerlendirilerek diskalkuli teşhisi konulabilir. Bu değerlendirme esnasında kişinin yaşının ya da cinsiyetinin bir önemi yoktur. Zira diskalkuli genellikle çocuk yaşlarda başlayan bir durum olsa da, yetişkinlerde ya da yaşlı bireylerde de görülebilmektedir. Kişideki diskalkuli belirtilerini tespit etme amacıyla diskalkuli testi olarak adlandırılan çeşitli yazılı ve görsel testler oluşturulmuştur. Söz konusu testlerin ne şekilde uygulanacağı ise diskalkuli şüphesi bulunan kişinin yaşına göre değişiklik gösterir. Diskalkuli kimi zaman disleksi gibi diğer özel öğrenme güçlükleriyle bir arada olabileceği için kişiye aynı anda disleksi testi de yapılabilmektedir. Doktor tarafından matematik öğrenme güçlüğüne sahip olduğuna dair tanısı konmuş kişiler çeşitli özel eğitim kurumlarından yardım alabilirler, sınavları özel olarak düzenlenebilir ve sahip oldukları durum göz önüne alınarak sınavlarda hesap makinesi gibi yardımcı aletler kullanmalarına izin verilebilir. Yalnız diskalkuli tanısı konulurken çok önemli bir ayrıntı dikkate alınmalıdır. Bir kişinin matematik işlemlerde zorlanması ve matematiği "zor" bir ders olarak görmesi diskalkuli tanısının konması için yeterli bir sebep değildir. Zira bu tür kişiler çalışmaya teşvik edildiklerinde, özel ders aldıklarında ya da basitçe derslerine daha sıkı çalıştıklarında matematiği daha iyi öğrenebilirler. Fakat diskalkulisi bulunan çocukların matematik işlemlerini yapabilmeleri için "matematiği zor bulan" çocuklara kıyasla dışarıdan çok daha fazla yardım almaları gerekmektedir.
Diskalkuli durumunu kesin olarak çözen bir tedavi yöntemi henüz geliştirilememiştir. Dolayısıyla bu durumun ilaçlı tedavisi de söz konusu değildir. Ancak diskalkulisi olan kişiler bu alanda uzmanlaşmış profesyonel bir doktordan yardım alıp matematik öğrenme güçlüğü ile en iyi şekilde başa çıkabilirler. Doktorun tavsiyeleri sonucunda kişiye çeşitli öneriler verilir ve temel becerileri olabildiğince öğrenmesi amaçlanır. Bununla birlikte, matematik bozukluğunun ortaya çıkardığı problemlerin azaltılmasında asıl görev ebeveynlere ve öğretmenlere düşmektedir. Diskalkulisi olan çocuk ödevler ve testler konusunda sıkıştırılmamalı ve zorlanmamalıdır. Gerektiği durumlarda hesap makinesi kullanmalarına izin verilmeli ve her şeyi hemen öğrenecekleri varsayılarak zor görevler verilmemelidir. Bunlara ek olarak, öğrencinin çeşitli matematiksel kavramları daha iyi hatırlaması için posterlerden ya da çıkartmalardan yardım alınabilir. Uzman bir ruh sağlığı doktorunun, ebeveynlerin ve öğretmenin yapacağı bu iş birliği sonucunda kişinin mümkün olduğunca temel becerilerini geliştirmesi, özgüvenini kaybetmemesi ve günlük hayatının matematik bozukluğu yüzünden kötü etkilenmemesi amaçlanır.