Hasan Doğuş KARAKOÇ - Blog Yazıları
Obsesif Kompulsif Bozukluk, halk dilinde bilinen adı ile takıntı rahatsızlığı, insan hayatındaki etkinliğini uzun zamandır sürdüren ancak bilimsel hipotezleri ilk defa Sigmund Freud tarafından atılmış bir psikolojik rahatsızlıktır. OKB rahatsızlığı Freud’a göre ego-dystonic yani ego ile uyumsuz bir rahatsızlıktır. Buna göre hasta zihninde kendisine rahatsızlık verecek birçok düşünce ile uğraşmakta (obsesyon) ve bu düşüncelerin saçma olduğunun farkındadır. Obsesif düşüncelerin yarattığı anksiyetik stres ile de kompülsif davranışlar göstererek başa çıkmaktadır. Hasta her ne kadar obsesif düşüncelerin ve kompulsiyonların saçma ya da alakasız olduğunun farkında olsa da istem dışı şekilde bunları yapmaya devam eder. OKB’nin kendisi başlı başına bir savunma mekanizması olarak görülse de OKB ile gelen daha ilkel savunma mekanizlarından bazıları karşıt tepki oluşturma, yalıtma ve yap-boz (yapma bozma) savunma mekanizmasıdır. OKB’li hasta bu savunma mekanizmaları ile anal erotik ve saldırgan dürtülerini bilinç dışında tutmaya çalışır. Yapma bozma savunma mekanizmasının temelini ise iki zıt eylemden birinin diğerinin etkinliğini iptal edilmesi görülür. Bu iki evreli eylemler iki zıt dürtü arasındaki çatışmayı gösterir. Buna göre kompülsif davranışlar obsesyonun etkinliğini azaltmak üzere ortaya çıkmış ikincil eylemdir. Bir diğer yandan ise Melanie Klein’a göre obsesyonlar içsel iyi nesneye zarar verme arzusuna karşı kullanılan savunmalar şeklinde açıklanmıştır.Kompülsif davranışlar her ne kadar kısa süreli rahatlama yaratsalar da geçici olmaları ve zamanla sürelerinin uzaması ile artık hastaya yeterli gelmemeye başlamaktadır. Bunun sonucunda ise OKB’li danışanların sosyal hayatlarındaki ilişkiler zarar görmektedir. Süreç içerisinde bu davranışlar kişiye yorgunluk, bıkkınlık ve bezginlik duyguları yaratmaktadır. OKB’nin ortaya çıkmasında ödipal ve preödipal sebepler önemli rol oynarlar. Bu çerçevede ödipal dönemi iyi anlamak gerekir. Ödipal dönemde çocuğun karşı cinsi olan ebeveynine duyduğu arzu aile dışına vurulamayıp aile içine geri döndüğünde (ensestvari) ergenlik döneminde cinsel problemlere ve yetişkinlikte obsesyonlara sebebiyet verebilir. Örneğin bir kız çocuğu ödipal problemler yaşadığında annesinin beğendiği bir kişiye (dayısı, amcası, babası vs.) benzer biri ile ilişki yaşar ve seviştiği zaman bunlarla sevişmiş gibi hissedip obsesif fikirler ve kompulsif davranışlar üretebilir. Preödipal sebepler için ise çocuğun 0-2 yaş aralığındaki döneme bakmak ve bu dönemdeki travmatik olayları anlamak gerekir. Bu dönemde bebeğin kendi kişilik algısı oluşur ancak yaşanan travmalar bu kendilik algısını bozarlar. Bu sebepten kişinin hem ruhsal hem de fiziksel yapısı parçalanır. Bu travmalara anne depresyonu, tecavüze madur kalma, yangın, deprem gibi kişiyi alıştığı düzenden ayıran sorunlar örnek olarak verilebilirDevamını oku
Yayınlanma: 29.01.2021 11:00
Son Güncelleme: 29.01.2021 11:02