Manipülasyon aslında oldukça sinsi bir kontrol yöntemidir. Karşındaki kişi seni doğrudan zorlamaz ama kararlarını etkileyecek şekilde duygularına oynar. Özellikle romantik ilişkilerde bu çok daha karmaşık hale gelir. Çünkü aşkın doğasında bir miktar fedakârlık vardır; ama manipülasyon, bu fedakârlığı istismar eder.
Psikologlara göre manipülasyon, kişinin kendi isteklerini dolaylı yollarla karşı tarafa dayatmasıdır. Bu kişi genelde açıkça ne istediğini söylemez. Onun yerine suçluluk, korku ya da utanç gibi duyguları harekete geçirerek seni yönlendirmeye çalışır. Bu durum genellikle düşük öz saygıya sahip bireylerde daha kolay işler çünkü onay alma ihtiyacı çok yüksektir.
American Psychological Association gibi güvenilir kaynaklar da manipülasyonun sıklıkla çocuklukta yaşanan travmalarla bağlantılı olduğunu vurguluyor. Bu, davranışı haklı çıkarmaz ama neden bu kadar yaygın olduğunu açıklayabilir.
Aşk bir nevi büyü gibidir; görmek istediklerimizi görür, gerisini bastırırız. Özellikle ilişkinin başında “beni gerçekten düşünüyor” diye algıladığın bazı davranışlar zamanla sınır ihlallerine dönüşebilir. Beni arayıp “neredesin, neden geç kaldın” demesi ilk günlerde tatlı bir ilgi gibi gelir ama bu sürekli hale gelip seni kontrol etmeye başlıyorsa orada durup düşünmek gerekir.
Manipülatör biri genellikle dışarıdan çok tatlı, düşünceli ve ilgili görünür. Ama içeride işler bambaşkadır. Çünkü bu kişiler, karşısındakinin duygularını çok iyi okuyabilir ve onları kendi lehine çevirmekte ustadır. İlişki ilerledikçe seni yavaş yavaş yalnızlaştırır, kararlarını sorgulatır ve en kötüsü de seni kendinden şüpheye düşürür.
“Bunu yapmazsan beni gerçekten sevmiyorsun” gibi cümleler sana tanıdık geliyor mu? Manipülatörler genellikle karşısındakini suçlu hissettirerek kontrol kurar. Böylece sen onun için ‘doğru’ olanı yapmaya çalışırsın ama aslında kendi sınırlarını ihlal etmiş olursun. En kötüsü de bunu bir görev gibi hissetmen: Sanki onu mutlu etmek senin sorumluluğunmuş gibi.
Bu tarz kişiler, aşkı sürekli bir ispat alanı haline getirir. Her gün yeni bir test: “Benim için aileni karşıma alır mısın?”, “Benim için o arkadaşını siler misin?” gibi. Ve sen sevdiğini kanıtlamak adına sınırlarını esnetirsin. Bir bakmışsın hayatındaki her karar onun onayına bağlı hale gelmiş. İşte bu, özgürlüğün yavaş yavaş elinden alınması demek.
Manipülatörler her zaman doğrudan saldırmazlar. Hatta çoğu zaman çok nazik, duyarlı ve hatta “mükemmel partner” gibi görünürler. Ama bu maskenin altında, seni yavaş yavaş kendi isteklerine göre şekillendirmeye çalışan biri olabilir. Genelde ne söylediklerinden çok, nasıl hissettirdiklerine odaklanmak gerekiyor.
Dışarıdan bakıldığında her şey mükemmel görünür. Sosyal medyada sizin ilişkiniz tam bir “goals” gibidir. Herkes onların ne kadar şanslı olduğunu söyler. Ama sen içeride kendini boğulmuş, yalnız ve suçlu hissedersin. Çünkü manipülatör insanlar genellikle iki yüzlüdür: Dışarıda herkese karşı gülümseyen, evde seni sürekli sorgulayan biri olabilir.
Gerçek şu ki, manipülatör kişi kendini dış dünyaya hep en iyi şekilde sunar çünkü inandırıcılığı önemlidir. Böylece sen yaşadığın olumsuzlukları anlattığında bile çevrendekiler sana değil, ona inanabilir.
Manipülatör kişiler her zaman kendilerini kurban olarak gösterir. Ne yaparlarsa yapsınlar, hep başkaları yüzünden yaparlar. Kırıcı sözler mi söyledi? "Çünkü sen beni anlamadın." Seni mi aşağıladı? "Çünkü sen bana değer vermiyorsun."
Bu taktikle hem sorumluluk almazlar, hem de seni bir şekilde suçlu pozisyonuna iterler. Sen de onun kötü hissetmesini istemediğin için yine onun istediği gibi davranırsın. Ve bu kısır döngü sürekli tekrar eder.
Romantik manipülatör, aşkı bir sevgi dili olarak değil, kontrol aracı olarak kullanan kişidir. Kulağa çok ağır gelebilir ama bu kişiler sevgiyi bir pazarlık aracı gibi görür. “Eğer beni seviyorsan, şunu yaparsın” gibi söylemler bunun en belirgin örneklerindendir. Gerçek sevgi koşulsuzken, manipülatörler sevgiyi şartlı verir.
Romantik manipülatörler genelde duygusal iniş çıkışlarla ilişkiyi yönetir. Bir gün seni göklere çıkarır, ertesi gün tamamen yok sayar. Böylece sen sürekli onun onayını kazanmaya çalışırsın. İlişkinin kontrolü tamamen onun eline geçer ve sen farkında olmadan sürekli bir “yetersizlik” hissine kapılırsın.
Bazı manipülatörler bunu aşırı romantik cümlelerle yapar. “Ben sensiz yaşayamam”, “Sen gidersen ölürüm” gibi sözler ilk başta tutku gibi gelebilir ama bunlar aslında oldukça toksik cümlelerdir. Bu şekilde karşı tarafın üzerinde duygusal baskı kurulur. Kendi ihtiyaçlarını düşünmek bile bir “ihanet” gibi hissettirilir.
Belki de en kafa karıştıran sorulardan biri bu: Peki ya manipülasyon bilerek yapılmıyorsa? Gerçek şu ki, her manipülatör kötü niyetli olmayabilir. Bazıları çocukluk travmaları, güvensizlik ya da terk edilme korkusu nedeniyle bu davranışları sergiler. Ama sonuç değişmez: Manipülasyon, manipülasyondur.
Bazı insanlar kontrolü ellerinde tutmadıklarında büyük bir panik yaşarlar. Bu da onları karşı tarafı sürekli sorgulamaya, yönlendirmeye ve hatta suçlamaya iter. Yani yaptıklarının çoğunu farkında olmadan yaparlar. Ancak bu, seni üzmelerini, sınırlarını ihlal etmelerini haklı çıkarmaz.
İlişkide bir taraf sürekli korku, kaygı ya da suçluluk duygusu taşıyorsa orada duygusal denge bozulmuştur. Ve bu, zamanla iki taraf için de yıpratıcı olur.
Evet, kesinlikle verebilir. Kimi zaman partnerin seni korumak, seni kaybetmemek ya da daha çok sevmek için bu davranışları sergileyebilir. Ama bunun adı hâlâ manipülasyondur. Çünkü gerçek sevgi, kontrol etmez. Gerçek sevgi, seçimlere alan tanır.
İlişkilerdeki manipülasyon çoğu zaman sessiz gelir. Büyük tartışmalarla değil, küçük şüphelerle başlar. Bu yüzden belirtilerini tanımak çok önemli. Eğer aşağıdaki hisler ve davranışlar sana tanıdık geliyorsa, ilişkiyi bir adım geri çekilip değerlendirmenin zamanı olabilir.
Ne yaparsan yap hep bir eksiklik duygusu taşıyorsan, “Acaba onu mu kırdım?” diye her şeyi kendine yüklüyorsan, bu manipülasyonun açık bir işaretidir. Özellikle o sana hiç açıkça “hatalısın” demese bile, laf arasında ima ediyor ve seni kötü hissettiriyorsa dikkat et. Suçluluk, bir ilişkiyi ayakta tutan değil, çökerten duygulardan biridir.
Manipülasyonun en zor kısmı da budur: Ne olduğunu bir türlü net göremezsin. Bir gün sevildiğini hissedersin, ertesi gün dışlanmış gibi olursun. Seni bir gün ilahlaştırır, ertesi gün yok sayar. Bu iniş çıkışlar seni duygusal olarak sersemletir. Düşünme yetin zayıflar, karar almakta zorlanırsın. Bu kafa karışıklığı, seni manipülasyona daha da açık hale getirir.
Kendine şu soruyu sormak iyi bir başlangıç olabilir: “Bu ilişkide ben kendim olabiliyor muyum?” Cevap net değilse, orada bir dengesizlik var demektir.
Aşk; özgürlük, güven ve karşılıklı saygı üzerine kurulmalı. Eğer bir ilişkide sen kendin olmaktan uzaklaşıyor, sürekli tetikte yaşıyor ve hep bir şeyleri ispat etmeye çalışıyorsan... Bu aşk değil, bu bir hapishanedir.
Manipülasyonu fark etmek ilk başta acı verir. Çünkü bazen sevdiğimiz insanlar, canımızı en çok acıtanlar olabilir. Ama unutma: Gerçek sevgi seni tüketmez. Seni tamamlamaya çalışmaz. Seni sen olduğun için sever.
Eğer bu yazıyı okurken bir şeyler sende yer değiştirdiyse, o his boşuna değildir. Şimdi geçmişi suçlamak yerine kendin için bir adım atma zamanı. Bu bir ayrılık olmak zorunda değil; ama sınır koymak, “hayır” diyebilmek ve kendi duygularını merkeze almak artık senin hakkın.
Ve unutma, yalnız değilsin. Psikolog Merkezi olarak, hayatın bu zor dönemlerinde yanında olacak terapiler sunuyoruz. İlişkiler zor olabilir ama kendin olmak her zaman öncelikli olmalı.
“Sen abartıyorsun”, “Ben böyleyim, seni seviyorum ama değişemem”, “Sana böyle davranıyorum çünkü çok seviyorum” gibi ifadeler duygusal manipülasyon örneklerindendir. Amaç genellikle seni suçlu hissettirmektir.
Sessiz manipülasyon, konuşmamak, görmezden gelmek veya duygusal geri çekilmeyle karşı tarafı cezalandırma yöntemidir. Açıkça bir şey söylenmez ama hissettirilir.
Flört manipülasyonu, özellikle ilk dönemlerde aşırı ilgi gösterip sonra bir anda uzaklaşma, karşındakini duygusal olarak bağımlı hale getirme taktiğidir. “Gaslighting”, “ghosting” gibi davranışlar buna dahildir.