1. Blog
  2. Dipsomani Nedir? Dipsomani Ne Demek?
13 Temmuz, 2025

Dipsomani Nedir? Dipsomani Ne Demek?

Dipsomani, kişinin karşı koymakta son derece zorlandığı, periyodik bir biçimde ilerleyen ve nöbetler halinde kendini gösteren bir hastalıktır. Dipsomani hastalığına sahip olan kişiler dipsoman olarak adlandırılır.
Dipsomani Nedir? Dipsomani Ne Demek?

Dipsomani'ye Genel Bakış

Dipsomani terimi, kökenini Yunanca "dipsa" (susuzluk) ve "mania" (çılgınlık) kelimelerinden almaktadır. Bu etimolojik köken, durumun temelindeki yoğun ve kontrol edilemez alkol susuzluğunu açıkça yansıtmaktadır. Dipsomani, 19. yüzyılda tanımlanmış eski bir tıbbi terimdir ve o dönemde aralıklı, kontrolsüz alkol tüketimi ile karakterize edilen bir durum olarak kabul görmüştür.

Ancak günümüzde, dipsomani terimi modern tanı kılavuzlarında, özellikle Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın 5. Baskısı'nda (DSM-5) ayrı bir tanı kategorisi olarak yer almamaktadır. Bunun yerine, bu özgün semptom örüntüsü, daha geniş bir çerçeve olan Alkol Kullanım Bozukluğu'nun (AUD) "aralıklı" veya "epizodik" bir alt tipi olarak değerlendirilmektedir. Klinik pratikte ve bilimsel literatürde, bu spesifik alkol tüketim örüntüsünü tanımlamak için hala kullanılmakla birlikte, modern tıbbi sınıflandırmanın bu durumu AUD çatısı altında ele alması, tanısal tutarlılığı artırma amacı taşımaktadır.

Alkol Bağımlılığı ve Diğer Bozukluklardan Farkı

Dipsomaniyi kronik alkol bağımlılığından ayıran temel özellik, alkol tüketim örüntüsünün epizodik doğasıdır. Kronik bağımlılıkta bireyde sürekli veya düzenli alkol tüketimi görülürken, dipsomanide durum farklıdır. Dipsomani hastaları, haftalar, aylar, hatta yıllar sürebilen uzun süreli yoksunluk dönemlerini takiben, yoğun ve kontrol edilemez alkol alma nöbetleri yaşarlar. Bu nöbetler sırasında bireyde belirgin bir kontrol kaybı ve aşırı tüketim gözlenirken, nöbetler arasında alkole karşı isteksizlik veya tamamen yoksunluk hali görülebilir.

Bu döngüsel örüntü, bireyin sosyal ve mesleki yaşamının nöbetler sırasında ciddi şekilde bozulmasına neden olur. Ancak yoksunluk dönemlerinde, birey nispeten normal işlevselliğini sürdürebilir. Dipsomaninin "nadir" bir durum olarak tanımlanması, modern tanısal çerçevede yeterince tanınmadığı veya yanlış sınıflandırıldığı için mi nadir göründüğü sorusunu gündeme getirir. Eğer klinisyenler, dipsomaninin belirgin epizodik doğasını spesifik olarak aramazlarsa, bu durum gözden kaçabilir ve hastalar genel alkol kullanım bozukluğu tanısı alabilirler. Bu da, bu spesifik örüntüye özel, daha etkili tedavi yaklaşımlarının uygulanmasını geciktirebilir veya engelleyebilir. Nadirlik algısı, aynı zamanda dipsomani üzerine yapılan araştırmaların sınırlı kalmasına ve bu durumdan etkilenen bireyler için özel destek gruplarının veya kaynakların eksikliğine yol açabilir, bu da onların izolasyonunu artırabilir.

Dipsomani Nedir?

Dipsomani, kişinin karşı koymakta son derece zorlandığı, periyodik bir biçimde ilerleyen ve nöbetler halinde kendini gösteren bir hastalıktır. Dipsomani hastalığına sahip olan kişiler dipsoman olarak adlandırılır. Hastalıktan muzdarip bu kişiler, belirli zaman aralıklarında yoğun bir şekilde alkol tüketme arzusu duyarlar ve bunun önüne geçemezler. Dolayısıyla bazı durumlarda dipsomani alkolizm olarak da ifade edilebilir. Nöbetlerin arasında yer alan dönemlerde, yani kişinin alkol tüketmediği dönemlerde, ise kişi bu sefer diğer durumun aksine alkole karşı bir nefret besler. Hatta bir önceki geçirdiği alkol içme nöbetinden dolayı kendisine karşı ciddi bir nefret ve hayal kırıklığı hissedebilir. Dipsoman kişilerin geçirdikleri nöbetler standart bir çizgide ilerlemez. Kişinin vücudunu yoğun bir şekilde ele geçiren alkol tüketme dürtüsü kimi zaman birkaç gün sürebilirken kimi zaman ise aylarca devam edebilir. Dipsomani nöbeti boyunca tüketilen alkolün miktarı kişiyi komaya sokacak kadar yüksek olabilir. Bu yoğun içki tüketilen dönemin sonunda ise genellikle kişi birdenbire durulduğunu hisseder. Bu durgunluğun sonucu olarak kişi bu sefer alkol tüketiminden neredeyse tamamen vazgeçer ve alkole karşı ciddi bir isteksizlik ve nefret hissi duyar. Dipsomani nöbetleri arasındaki süre birçok psikolojik faktöre ve kişinin psikolojik durumuna göre değişebilecek olmakla birlikte, genellikle 4 ila 6 ay arasındadır. Yani kişi dipsomani nöbeti bittikten sonra ortalama 5 ay boyunca alkolden uzak duracaktır. Dipsoman hastalarda görülen bir diğer durum ise dipsomani nöbeti başlamadan önce kişinin derin bir sıkıntı, stres ya da depresyon evresine girmesidir. Bu olumsuz duyguları takiben kişide dürtüsel bir şekilde alkol tüketme isteği doğar. Hasta bir süre boyunca sahip olduğu yoğun dürtüyle savaşmaya çalışır ve içki içmemek için çaba gösterir. Fakat kişi eğer halihazırda terapi almıyorsa ya da herhangi bir ilaçlı tedavi yöntemiyle desteklenmiyorsa genellikle bu çabasında başarısız olur. Bu durumun sonucu olarak kişi dürtüsünü kontrol altına alamadığı için adeta "görmemiş gibi" hırslı ve kontrol edilemez bir şekilde alkol tüketmeye başlar. Kişinin tek amacı alkol tüketmek haline gelir. Dolayısıyla zamanla kişinin zihni de bulanıklaşır. Zihnin bulanıklaşması, tüketilen alkol miktarıyla ilişkilidir. Nöbetin ilk vakitlerinde kişinin akli dengesi yerinde iken, alkol tüketimi arttıkça kişi kendisini kontrol edemez ve tamamen kontrolü kaybeder. Dolayısıyla belirli bir eşiği aştıktan sonra birçok dipsoman nöbet esnasında ne yaptığını ya da ne hissettiğini hatırlamaz. 

Dipsomani Neden Olur?

Dipsomani gelişiminde tek bir neden yerine, biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi söz konusudur. Bu çok faktörlü etiyoloji, dipsomaninin sadece bir irade zayıflığı olmadığını, aksine derinlemesine kökleri olan bir sağlık durumu olduğunu göstermektedir.

Biyolojik ve Genetik Yatkınlıklar

Genetik faktörler, dipsomani gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Aile öyküsünde alkol bağımlılığı veya diğer bağımlılık bozuklukları olan bireylerde dipsomani geliştirme riski daha yüksek bulunmuştur. Bu durum, genetik mirasın bireyin alkole karşı biyolojik yatkınlığını artırabileceğine işaret etmektedir.

Beyin kimyasındaki dengesizlikler de dipsomaninin nedeninde merkezi bir yer tutar. Özellikle dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin işlev bozuklukları, alkol isteğinin yoğunlaşmasında ve alkol tüketimi üzerindeki kontrol kaybında etkili olabilir. Bu nörokimyasal değişiklikler, alkolün ödül sistemini etkileyerek bireyin alkole karşı duyarlılığını artırabilir. Ayrıca, bazı nörolojik bozukluklar veya beyin yaralanmaları da bireyin alkole karşı duyarlılığını artırarak dipsomani riskini yükseltebilir. Bireysel metabolik farklılıklar ve alkole verilen fizyolojik tepkiler de dipsomaniye yatkınlığı etkileyen biyolojik unsurlardır.

Psikolojik ve Nörobiyolojik Mekanizmalar

Psikolojik faktörler, dipsomani nöbetlerinin tetiklenmesinde veya şiddetinin artmasında kritik bir rol oynar. Stres, anksiyete, depresyon ve bipolar bozukluk gibi ruhsal durumlar, bireyin alkole yönelme eğilimini güçlendirebilir. Özellikle travmatik deneyimler, çocukluk çağı istismarı gibi olaylar, bireyin psikolojik kırılganlığını artırarak dipsomani geliştirme riskini önemli ölçüde yükseltebilir.

Stresle başa çıkma mekanizmalarının yetersizliği, bireylerin zorlayıcı durumlarla karşılaştıklarında alkole sığınmasına zemin hazırlayabilir. Bu, alkolün geçici bir rahatlama aracı olarak algılanmasına yol açar ve bir döngü oluşturabilir. İmpulsivite (dürtüsellik) veya heyecan arayışı gibi belirli kişilik özellikleri de dipsomani için bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bu özelliklere sahip bireyler, riskli davranışlara daha yatkın olabilirler. Uyku düzeni bozuklukları ve beslenme eksiklikleri gibi faktörler de beyin fonksiyonlarını ve ruh halini etkileyerek dipsomani nöbetlerinin ortaya çıkışını veya şiddetini etkileyebilir, bu da psikolojik ve biyolojik faktörler arasındaki etkileşimi gösterir.

Çevresel ve Sosyal Tetikleyiciler

Bireyin sosyal çevresi, dipsomani gelişimini ve nöbetlerin tetiklenmesini derinden etkileyebilir. Akran baskısı, alkolün kolay erişilebilirliği ve alkol tüketiminin sosyal normlar içinde kabul görmesi gibi faktörler, riski artırabilir. Sosyal izolasyon veya destek sistemlerinin eksikliği de bireyi alkole yönelmeye daha yatkın hale getirebilir, çünkü bu durumlar başa çıkma mekanizmalarını zayıflatır ve yalnızlık hissini pekiştirir.

Birçok faktör dipsomaniye yatkınlık yaratırken, stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik faktörlerin doğrudan tetikleyici olarak belirtilmesi, yetersiz başa çıkma mekanizmalarına işaret etmektedir. Bu, akut dipsomani nöbetinin başlamasının genellikle psikolojik sıkıntı ve bireyin bunu yapıcı bir şekilde yönetememesiyle ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Bu durum, stres yönetimi tekniklerinin, duygusal düzenleme becerilerinin ve başa çıkma stratejilerini geliştiren terapötik yaklaşımların kritik önemini vurgulamaktadır. Önleme ve erken müdahale çabaları sadece alkole maruz kalmayı azaltmaya odaklanmamalı, aynı zamanda risk altındaki bireyleri yaşamın stres faktörleriyle başa çıkmak için sağlam psikolojik araçlarla donatmaya da odaklanmalıdır. Bu aynı zamanda bir geri bildirim döngüsünü de işaret eder: stres nöbetlere yol açar, nöbetler ise (sonuçları nedeniyle) daha fazla strese neden olur ve bu döngüyü sürdürür.

Dipsomani Nöbetlerinin Seyri ve Belirtileri

Dipsomani nöbetleri, belirgin bir döngüsellik gösteren ve genellikle üç ana evrede incelenen karmaşık bir süreçtir: nöbet öncesi dönem, akut nöbet dönemi ve nöbet sonrası dönem. Bu evrelerin anlaşılması, hem bireyin deneyimini kavramak hem de potansiyel müdahale noktalarını belirlemek açısından kritik öneme sahiptir.

Nöbet Öncesi Dönem: Belirti ve İşaretler

Dipsomani nöbetleri genellikle aniden başlasa da, çoğu durumda öncesinde belirli uyarı işaretleri veya prodromal belirtiler görülebilir. Bu dönemde bireyde artan huzursuzluk, gerginlik, sinirlilik ve anksiyete gözlenebilir. Bu duygusal durumlar, yaklaşan nöbetin bir göstergesi olabilir. Uykusuzluk veya uyku düzeni bozuklukları da bu dönemin karakteristik belirtilerindendir. Bazı durumlarda, nöbetin başlaması stres, travma veya yoğun duygusal baskı gibi belirli bir tetikleyici olayla ilişkilidir. Bu tetikleyiciler, bireyin zaten var olan kırılganlığını artırarak nöbetin ortaya çıkışını hızlandırabilir.

Akut Nöbet Dönemi: Yoğun İstek ve Kontrol Kaybı

Bu evre, dipsomaninin en belirgin ve yıkıcı fazıdır. Karşı konulamaz ve yoğun bir alkol alma isteğiyle karakterizedir; birey, bu isteği durdurmakta veya kontrol etmekte güçlük çeker. Nöbet sırasında kişi, genellikle birkaç gün veya hafta süren, kontrolsüz bir şekilde aşırı miktarda alkol tüketir. Tüketilen alkol miktarı, kişinin normalde tükettiğinden çok daha fazladır ve bu durum genellikle ciddi alkol zehirlenmesine yol açar.

Bu dönemde bireyin sosyal ve mesleki işlevselliği ciddi şekilde bozulur; kişi işe gidemeyebilir, sosyal sorumluluklarını yerine getiremeyebilir veya kişisel hijyenini ihmal edebilir. Nöbetler genellikle gizlice veya izole bir şekilde gerçekleşir, bu da bireyin utanç ve suçluluk duygularını pekiştirebilir ve yardım arayışını zorlaştırabilir. Şiddetli alkol zehirlenmesi nedeniyle hafıza kaybı (blackout) yaşanabilir, bu da nöbet sırasında yaşanan olaylara dair anıların kaybolmasına neden olur. Nöbetin sonlanması genellikle fiziksel tükenme, alkolün bitmesi veya dış müdahale ile olur.

Nöbet Sonrası Dönem: Tükenmişlik ve Pişmanlık

Akut nöbetin sona ermesinin ardından, bireyde yoğun bir pişmanlık, utanç ve suçluluk hissi yaşanır. Bu duygusal yük, genellikle fiziksel tükenmişlik ve alkol yoksunluk belirtileriyle birlikte görülür. Fiziksel belirtiler arasında titreme, mide bulantısı, baş ağrısı ve dehidrasyon yer alabilir. Bu dönemde şiddetli depresyon ve hatta intihar düşünceleri ortaya çıkabilir, bu da acil psikolojik destek gerektiren kritik bir evredir.

Nöbetler arasında uzun süreli yoksunluk dönemleri bulunur; bu süre zarfında birey alkolden uzak durabilir ve normal işlevselliğini sürdürebilir. Nöbetlerin sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye büyük ölçüde değişebilir, bu da her birey için özelleştirilmiş bir yaklaşımın önemini vurgular.

Dipsomani nöbetlerinin döngüsel doğası ve belirgin evreleri, potansiyel müdahale fırsatları sunar. Özellikle nöbet öncesi dönemdeki uyarı işaretlerinin tanınması, proaktif önlemlerin alınmasına olanak tanır. Bireyler, aileleri veya sağlık profesyonelleri bu erken belirtileri fark ettiklerinde, artırılmış terapötik destek, ilaç ayarlamaları veya tetikleyici ortamlardan uzaklaşma gibi adımlar atarak yaklaşan bir nöbetin şiddetini önleyebilir veya hafifletebilirler. Bu döngüsel yapı, tedavinin sadece akut içki dönemini durdurmakla kalmayıp, aynı zamanda tüm döngüyü yönetmeyi, yoksunluğu sürdürmeyi ve bir sonraki prodromal fazı önlemeyi hedeflemesi gerektiğini gösterir. Nöbetler arasındaki uzun yoksunluk dönemleri, yanlış bir güvenlik hissi yaratabilir ve bu da bir sonraki atağa karşı uyanıklığı sürdürmeyi zorlaştırabilir.

Nöbet sonrası dönemde yaşanan yoğun psikolojik sıkıntı, sadece bir alkol sonrası sendromu olmaktan öte, iyileşme süreci için kritik bir kırılganlık dönemidir. Bu durum, bireylerin utanç nedeniyle yardım aramalarını engelleyebilir veya kendine zarar verme riskini artırabilir. Etkili tedavi planları, bu nöbet sonrası psikolojik durumu açıkça ele almalı, bu ciddi duygusal sonuçları hafifletmek için acil destek ve terapötik müdahaleler sunmalıdır. Bu dönem aynı zamanda, sonuçların acısı en yoğun olduğu için, uzun vadeli iyileşme motivasyonunu pekiştirmek için de hayati olabilir. Utanç ve suçluluk döngüsü, bir sonraki nöbetin tetikleyicisi haline gelerek kısır bir döngü yaratabilir.

Dipsomani Nelere Yol Açar?

 Dipsomani kişinin nöbetler halinde aşırı miktarda alkol tüketmesi durumudur. Bu sebeple “alkolik” olarak sınıflandırılabilecek kişilere kıyasla daha ağır sorunlar yaşayabilirler. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir: 

●   Kişinin karaciğer fonksiyonlarında bozulma görülebilir. Karaciğer yağlanması ya da siroz gibi yaşamı tehdit eden hastalıklar ortaya çıkabilir. 

●   Kişinin kan basıncı yükselebilir (hipertansiyon) ve bu da kalpte çeşitli hastalıklara sebep olabilir ve beyin kanaması görülme ihtimalini arttırır. 

●   Kan pıhtılaşmasında kayda değer bir azalma görülür. 

●   Kişinin gözlerinde tahribat meydana gelebilir. Bununla birlikte sürekli devam eden yoğun bir baş ağrısı görülür. 

●   Kişinin uyku düzeni tamamen raydan çıkabilir. Kişi uzun süre boyunca uyuyabilir ya da tam tersi uykuya dalmakta büyük güçlükler çekebilir. Aynı zamanda uyku bölünmesi problemine de sık sık rastlanır. Ya da kişi alakasız yerlerde uyuya kalabilir. Örneğin aniden bir banka ya da kaldırım köşesine uzanıp uyuyabilir.

●   Kişi alkol tüketiminin etkisiyle hayatında mantıklı kararlar veremez. Sosyal hayatında, partneriyle olan ilişkilerinde ya da profesyonel iş hayatında ciddi problemler yaşar ve büyük bir yıkıma uğrayabilir. 

●   Kişinin denge mekanizmasında problemler ortaya çıkabilir. Bunun sonucunda araba kazası, yüksek bir yerden ya da merdivenden düşme gibi durumlar yaşanabilir. 

●   Yemek borusu, gırtlak, mide ya da pankreas gibi bölgelerdeki hücrelerin yapısı bozulabilir. Bunun sonucu olarak kişide kansere sebebiyet veren mutasyon geçirmiş hücreler ortaya çıkabilir. 

Bu durumların haricinde söz konusu kişi, etraftan içki bulmak için aklına gelen her yola başvurabilir. Bu da kişinin diğer insanlara karşı fiziksel şiddet uygulamasına, kumar oynamasına, elindeki maddi varlığını çar çur etmesine ya da hırsızlık, gasp ve soygun gibi suçları işlemesine sebep olabilir. Dolayısıyla dipsomani sebebiyle kişi yasal, sosyal, maddi, psikolojik ve fiziksel olmak üzere birçok farklı alanda olumsuz sonuçlarla yüzleşebilir. 

Dipsomani Tedavi Yöntemleri

Farmakolojik Tedaviler

İlaç tedavileri, alkol isteğini azaltma veya alkol tüketimini caydırma yoluyla dipsomani yönetiminde önemli bir rol oynar. Naltrekson ve akamprosat gibi ilaçlar, alkol isteğini azaltmaya yardımcı olarak nüks riskini düşürebilir. Naltrekson, alkolün ödüllendirici etkilerini bloke ederek etki gösterirken, akamprosat beyindeki kimyasal dengeleri düzenleyerek yoksunluk semptomlarını hafifletmeye yardımcı olur. Disülfiram ise, alkol tüketildiğinde mide bulantısı, kusma, baş ağrısı ve çarpıntı gibi hoş olmayan reaksiyonlara neden olarak caydırıcı bir etki yaratır. Nöbetlerin şiddeti ve sıklığına göre ilaç dozları ayarlanabilir.

Psikoterapötik Yaklaşımlar

Psikoterapi, dipsomani tedavisinin temel taşlarından biridir ve bireyin alkol tüketimini tetikleyen düşünce ve davranış kalıplarını anlamasına ve değiştirmesine yardımcı olur.

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireylerin alkol isteğini tetikleyen durumları tanıma ve bunlarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine odaklanır. Özellikle nöbet öncesi dönemdeki tetikleyicileri ele almada etkili olduğu görülmüştür. Bu terapi, bireyin alkol tüketimine yol açan düşünce hatalarını ve inançlarını sorgulamasını sağlar.
  • Motivasyonel Görüşme (MG): MG, bireyin değişim motivasyonunu artırmayı hedefleyen, işbirlikçi ve danışan odaklı bir yaklaşımdır. Bireyin alkol kullanımını bırakma konusundaki kararsızlığını ele alarak, içsel motivasyonunu güçlendirir.
  • Aile Terapisi: Aile terapisi, aile üyelerinin tedavi sürecinde destekleyici bir rol oynamasını sağlar. Aile içi dinamikleri iyileştirerek, bireyin iyileşme sürecine olumlu katkıda bulunur ve aile üyelerinin bağımlılıkla başa çıkma becerilerini artırır.
  • Sosyal Beceri Eğitimi: Sosyal izolasyonu azaltmaya ve bireyin sağlıklı sosyal etkileşimler kurmasına yardımcı olabilir. Bu, özellikle nöbetler sırasında sosyal işlevselliği bozulan bireyler için önemlidir.

Destek Grupları ve Rehabilitasyon Programları

Destek grupları, dipsomani tedavisinde önemli bir tamamlayıcı rol oynar. Adsız Alkolikler (AA) gibi gruplar, deneyim paylaşımı ve karşılıklı destek yoluyla bireylerin ayıklıklarını sürdürmelerine yardımcı olur. Bu gruplar, bireylerin yalnızlık hissini azaltır ve benzer deneyimler yaşayan diğer kişilerle bağlantı kurmalarını sağlar.

Yatarak tedavi veya ayakta tedavi programları, dipsomani hastalarına yoğun destek ve yapılandırılmış bir ortam sağlar. Yatarak tedavi, özellikle ciddi yoksunluk belirtileri veya komorbid psikiyatrik sorunları olan bireyler için uygundur. Ayakta tedavi programları ise, bireylerin günlük yaşamlarına devam ederken yoğun terapi ve destek almalarına olanak tanır. Mesleki rehabilitasyon programları, bireylerin işe geri dönüşünü destekleyerek topluma yeniden entegrasyonlarına yardımcı olur.

Bütüncül Yaklaşım ve Uzun Dönem Yönetim Stratejileri

Dipsomani tedavisinde multidisipliner bir ekip yaklaşımı en etkili yöntem olarak kabul edilir. Bu ekip, psikiyatristler, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, hemşireler ve diğer sağlık profesyonellerinden oluşabilir. Komorbid psikiyatrik bozuklukların (depresyon, anksiyete gibi) tedavisi, dipsomani tedavisinin başarısı için kritik öneme sahiptir.

Beslenme danışmanlığı ve düzenli fiziksel aktivite, genel sağlığı iyileştirir ve iyileşme sürecini destekler. Stres yönetimi teknikleri (meditasyon, yoga gibi) nöbet sıklığını azaltabilir, çünkü stres dipsomani nöbetlerinin önemli bir tetikleyicisidir. Kriz müdahale planları, nöbet anında acil yardım sağlamak için önemlidir, bu da bireyin güvenliğini sağlamaya ve zararı azaltmaya yardımcı olur. Tedaviye uyum, başarı için kritik bir faktördür.

Dipsomaninin döngüsel doğası göz önüne alındığında, tedavi statik olamaz; dinamik ve "faz-spesifik" olmalıdır. Nöbet öncesi dönemde stres yönetimi ve tetikleyici tanıma odaklanılırken, akut nöbet sırasında kriz müdahalesi ve zarar azaltma ön plandadır. Yoksunluk dönemlerinde ise nüks önleme, altta yatan psikolojik sorunların ele alınması ve başa çıkma becerilerinin geliştirilmesi esastır. Bu, yüksek düzeyde esnek ve uyarlanabilir bir tedavi planı gerektirir.

Uzun süreli takip ve nüks önleme stratejileri hayati öneme sahiptir. Dipsomani, uzun süreli remisyonun düzenli terapi ve destekle mümkün olduğu kronik bir durumdur. Tedavi, akut bir atağı durdurmaktan ziyade, gelecekteki ataklara karşı direnç oluşturmaya ve sürdürülebilir, alkolsüz bir yaşam tarzı geliştirmeye odaklanmalıdır. Bireyler ve destek sistemleri, uzun yoksunluk dönemlerinde bile nüks riskinin her zaman mevcut olduğunu unutmamalıdır. Bu, sürekli psikolojik destek, potansiyel devam eden farmakolojik yönetim ve güçlü sosyal destek sistemleri gerektirir.

Nurdan YAZICI UNAL
Uzman Psikolog
#dipsomani