1. Blog
  2. Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu) Nedir?
19 Mayıs, 2022

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu) Nedir?

Dissosiyatif bozukluklar, en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklar arasında yer alır. Öyle ki; Fight Club ve Kara Kuğu gibi oldukça popüler filmlerde de bu kişilik bozukluğunu yaşayan karakterler başrol olarak almaktadır. Çoğul kişilik bozukluğu olarak da bilinen dissosiyatif kimlik bozukluğu...

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu) Nedir?

Dissosiyatif bozukluklar, en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklar arasında yer alır. Öyle ki; Fight Club ve Kara Kuğu gibi oldukça popüler filmlerde de bu kişilik bozukluğunu yaşayan karakterler başrol olarak almaktadır. Çoğul kişilik bozukluğu olarak da bilinen dissosiyatif kimlik bozukluğu, kişiliğin bir nevi parçalanması ve bölünmesi durumudur. Aynı zamanda çoklu kişilik bozukluğu olarak da tanımlanabilen bu bozukluğa sahip olan kişiler, birden fazla kimliğe, kişiliğe ve duygu durumuna sahiptirler. Dolayısıyla hastanın en az iki adet farklı kişiliği bulunur. Bununla birlikte, ortaya çıkan alt kişiliklerin sayısı hastalığın seyrine göre 10'lu sayıları bile geçebilir. Dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip olan kişiler sağlıklı bir şekilde düşünmekte zorlanırlar ve olağan bir şekilde davranmakta oldukça zorlanırlar. Dolayısıyla kişinin sosyal bir ilişki kurması, belirli bir görevi ya da sorumluluğu yerine getirmesi oldukça zordur. Kişinin etrafında gelişen durumlara ya da çevresindeki insanlara karşı davranışı o an benimsediği kişiliğe göre farklılık gösterir. Örneğin söz konusu kişi, bir duruma bir gün oldukça sevecen ve yakın bir şekilde tepki verirken, ertesi gün tam tersi şekilde agresifleşip olumsuz bir tepki verebilir. Bu durum sadece hastanın kendisi için değil, aynı zamanda çevresi için de oldukça olumsuz etkilere sahiptir. Zira özellikle hastanın yakın çevresinde bulunan kişiler, hastanın hangi durumda ne tepki verebileceğini kestiremediklerinden kendilerini sürekli diken üstünde hissedebilirler. 

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Dissosiyatif kimlik bozukluğu olanlar genellikle sahip oldukları belirtilerin farkına tek başına varamazlar. Zira kişi sahip olduğu bozukluğu normal bir durummuş gibi görecektir ve hastalığın belirtilerini fark edemeyecektir. Bunun sebebi ise her kişilik tipinin hastanın kendisi tarafından içselleştirilmesi ve tamamen benimsenmesidir. Ancak bu durum hastanın yakın çevresindeki kişiler tarafından oldukça belirgin bir şekilde görülebilir. Çoğul kişilik bozukluğu belirtileri şu şekilde sıralanabilir: 

●   Kişinin farklı kimliklere sahip olması ve sahip olduğu kimliklerin davranışlarını, duygularını ve hal hareketlerini belirlemesi. 

●   Kişinin diğer kimlikleri tarafından yaptığı davranışları hatırlamaması. Hatırlanan anıların ise bir nevi "flashback" şeklinde aniden ortaya çıkması. 

●   Diğer insanlara güvenmekten çekinmek ve çevreden gelen en ufak bir olumsuz hissi ciddi bir tehdit olarak algılamak. Bu durumu takip eden genel bir agresiflik ve sinirlilik hali. 

●   Kişinin ortada net bir kanıt olmamasına rağmen eşinin, arkadaşının ya da çevresindeki diğer kişilerin kendisini aldatıyormuş ya da kandırıyormuş gibi hissetmesi. Dolayısıyla kişinin diğer insanlara karşı sürekli kin tutması ve paranoyak bir hale gelmesi. 

●   Kişinin kafasının içinde sürekli konuşan, susmak bilmeyen sesler duyması. Ancak bu durum herkesin sahip olduğu sıradan iç ses ile karıştırılmamalıdır. Zira dissosiyatif kimlik bozukluğu yaşayan kişilerin sahip oldukları iç seslerin her biri kişinin içinde bulunan farklı alt kimlikleri temsil eder ve kişi sanki farklı bir insanla diyalog kuruyormuş gibi hisseder.  

●   Hastalık çocukluk çağından itibaren gelişebilir. Dolayısıyla kişide çocukluk çağından itibaren dikkat dağınıklığı, konsantrasyon eksikliği ve tutarsız düşüncelerin görülmesi olağandır. Zira kişinin iç sesi yapılan her aktiviteye ya da düşünülen her düşünceye müdahale etmektedir. 

●   Hastalığı yaşayan birçok kişi oldukça dengesiz bir ruh haline sahiptir. Örneğin bir an oldukça mutlu ve neşeli bir şekilde konuşan bir kişi, aniden sinirli ve agresif bir yapıya bürünebilir. Ya da kişi aşırı sevgi dolu bir tavra sahipken birdenbire kayıtsız kalabilir. Bu da çevresindeki insanların bir bir eksilmesine ve kişinin yalnızlaşmasına sebep olur. Bunların haricinde, ileri seviye vakalarda kişi farklı kimliklerinin tecrübe ettiği davranışları hatırlayamaz. Örneğin yurtdışı seyahatine gidip kısa süre önce ülkesine döndüğünde, kendisini evinden hiç ayrılmamış gibi sayabilir. Yani kişinin hafızası belirli bölümleri tamamen yok sayabilir. Bu da verilen örnekte yurt dışına giden alt kimlikle yurt dışından dönen alt kimliğin farklı olduğunu gösterir.Dolayısıyla bu bozukluğa sahip olan kişiler mevcut günden başlayıp geçmişe doğru anılarını sıralamakta oldukça büyük bir zorluk yaşarlar ve arada hep hatırlayamadıkları büyük boşluklar bulunur. Söz konusu hafıza kaybı sadece uzun vadeli durumlarda değil, anlık olarak da gerçekleşebilir. Kişi bir diyalog esnasında karşısındakini dinlerken birdenbire ne konuşulduğunu unutabilir. Bu da diğer insanlar tarafından "dalgın" bir kişilik tipiyle özdeşleştirilir. 

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu ile ilgili destek alabileceğiniz bazı uzmanlarımız
Yaren BUDAK
Psikolog
Yaren BUDAK
Online 50 dk 800
Merve ÜÇOK
Psikolog
Merve ÜÇOK
Online 50 dk 1500
Utku ALAN
Uzman Klinik Psikolog
Utku ALAN
Online 45 dk 500
Esra KÜTLE
Psikolog
Esra KÜTLE
Online 45 dk 1000
Büşra PAMUK
Psikolog
Büşra PAMUK
Online 50 dk 800
Ayşe KARA
Psikoterapist
Ayşe KARA
Online 45 dk 1500
Gizem ŞENER
Psikolog
Gizem ŞENER
Online 50 dk 950
Ceyda ÇALIŞAL
Psikolog
Ceyda ÇALIŞAL
Online 50 dk 1200
Senem KESKE
Uzman Psikolog
Senem KESKE
Online 50 dk 1150
Buse KOMŞU
Uzman Klinik Psikolog
Buse KOMŞU
Online 45 dk 2200

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Dissosiyatif kimlik bozukluğu, yaşanılan çeşitli zorluklar ya da travmalar karşısında zihnin birkaç parçaya bölünerek baş etme stratejisinin bir sonucudur. Rahatsızlığın ortaya çıkışı genellikle çocukluk döneminde yaşanan ağır stresli durumlarla, travmalarla ya da cinsel istismar gibi durumlarla özdeşleştirilebilir. Bu duruma örnek vermek gerekirse; çocuk yaşlarında annesinin kendisini cezalandıracağından korkan bir çocuk yaptığı çeşitli davranışları örtmek için çok sevecen, kayıtsız ya da ağlamaklı davranabilir. Yani bir nevi farklı bir kişilik tipine bürünür. Eğer çocuk sergilediği bu davranışlardan sonuç aldığını fark ederse, bu alışkanlığı benimseyip içselleştirebilir ve tüm hayatı boyunca aynı alışkanlığı devam ettirebilir. Cinsel istismar, ciddi travmatik durumlar (dayak yemek, anne baba tarafından ağır hakaretler işitmek ya da tamamen ihmal edilmek vb.) gibi olaylara maruz kalan çocuklar ise kimi zaman bu olumsuz deneyimleri hafifletmek için "unutma" yolunu seçebilirler. Çocuk yaşanan kötü olayı görmezden gelmek için elinden geleni yapar ve bunda başarılı da olabilir. Fakat her ne kadar unutulsa da olayın bir parçası çocuğun zihninde yer etmeye devam eder. Bu durum; kişinin zihninde o acıyı çeken ya da olumsuz tecrübeyi yaşayan bir diğer alt kişiliğin oluşumuna sebebiyet verir. Kimi durumlarda çocuk başına gelen her olumsuz olay için aynı çözüm yolunu tercih edebilir. Bu da çocuğun birçok farklı kişilik tipi geliştirmesine sebep olur. Sonuç olarak kişide çocukluğundan itibaren başlayan ve farklı gerçeklik algılarına sahip olan alt kişilikler meydana gelir. 

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Seviyeleri Nelerdir?

 Dissosiyatif kimlik bozukluğu, kişinin sahip olduğu belirtilere göre “oldukça hafif”, “hafif”, “orta”, “ağır” ve “oldukça ağır” olmak üzere farklı seviyelere ayrılabilir. Oldukça hafif kategorisine giren hastalar genellikle kendileriyle sürekli konuşan farklı iç seslere sahiptirler. Genellikle bir ses olumlu düşünceleri desteklerken diğer ses ise kişiyi olumsuz düşüncelere doğru iter. Ancak bu durum hafif seviyede kaldığı için kişinin davranışlarını büyük oranda etkilemez. Bununla birlikte, kişi kimi zaman bir kenara oturup kendi iç sesiyle diyalog kurabilir. Dolayısıyla iç sesin bir nevi psikolog – danışman rolü gördüğü söylenebilir. Bu alışkanlık çocukluk çağından beri süregeldiği için kişi bu davranışı normal olarak varsayar ve diğer insanların da benzer bir iç sese sahip olduğunu düşünür. Hafif seviyedeki vakalarda ise kişinin iç sesi daha baskın bir hale gelmiştir. Dönem dönem bir ses daha baskın hale gelir ve bu doğrultuda kişinin davranışlarında da değişme görülür. Değişimin seviyesi bu seviyede sınırlıdır. Ancak yine de kişinin zaman zaman sahip olduğu davranış farklılıkları yakın çevresindeki insanlar tarafından tespit edilebilir. Bir ileri seviyede ise kişinin yaşadığı kimlik değişimleri daha belirgin hale gelmiştir. Davranışlar sürekli bir kimliğin etkisi altındadır. Kişi kendisini tamamen kaybetmemiştir, fakat artık çevresindeki insanlar kimlik değişimini rahatlıkla fark edebilirler. Bu seviyeden itibaren kişinin sahip olduğu psikolojik durum kişinin sosyal ilişkilerini de olumsuz bir şekilde etkilemeye başlar. Ağır seyreden vakalarda kişi tamamen zihninde yer eden “alter kişilikler”in kontrolü altındadır. Kişinin çok kısa süre içerisinde duyguları, düşünceleri ve davranışları değişebilir. Aynı zamanda sahip olduğu alt kişilikler arasında da bir iletişim vardır. Kişi bedeni üzerindeki kontrolü büyük oranda kaybetmiştir. Kişi alter kişilikleri üzerinde herhangi bir kontrole sahip olmasa da, geçmişte yaptığı davranışları hatırlayabilir. En ileri derecedeki vakalarda ise kişi kimlik değişimi geçirdiği zaman bir önceki kimliğinde nasıl davrandığını, ne yaptığını ya da ne hissettiğini hatırlayamaz. Kendisini tamamen yeni bir insana dönüşmüş gibi hisseder. Kişinin sahip olduğu tüm alter kimlikler kendine özgü ve bağımsız bir şekilde davranırlar. Bu tür vakalarda kişinin çalışması ya da sosyal bir ilişki kurması neredeyse imkansızdır. Kişi oldukça basit görevleri bile yerine getiremeyebilir. Çünkü görevi alan, göreve başlayan, göreve devam eden ve hatta görevi bitiren alt kişiliklerin her biri farklı bir anlayışa sahip olabilir. Örneğin eğer kişiye bir miktar para verilip marketten peynir ve yoğurt alması istenirse, kişi eve döndüğünde poşetinde tavuk ve yumurta bulabilir. Çünkü bir diğer alt kişiliği kendisine verilen görevi farklı yorumlamış, unutmuş ya da tamamen kafasına göre bir ürün satın almaya karar vermiştir. 

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanı Yöntemleri Nelerdir?

 Dissosiyatif kimlik bozukluğu tanı kriterleri arasında en önemli koşul, kişinin en az 2 farklı kişiliğe, davranış modeline ya da duygu düşünce durumuna sahip olmasıdır. Bununla birlikte, kişinin söz konusu farklılıklardan haberdar olmaması da bir tanı kriteridir. Nitekim, hastalığın tanısını koymak genellikle pek kolay olmamaktadır. Oldukça farklı koşullarda farklı semptomlarla ortaya çıkabilen bir durum olduğu için, kişinin birkaç kez detaylı bir şekilde muayene olması ve incelenmesi gerekebilir. Bu uzun inceleme sürecinin bir diğer önemli sebebi ise disosiyatif kimlik bozukluğunun temelde şizoid kişilik bozukluğu, narsistik kişilik bozukluğu gibi farklı hastalıklarla benzer belirtiler göstermesinden kaynaklanır. Kişide bulunan durumun tam tespiti amacıyla teferruatlı bir gözlemleme süreci gerekir. Söz konusu kişilik bozukluğunun kişide mevcut olup olmadığını anlamak için kullanılabilecek herhangi bir dissosiyatif kimlik bozukluğu testi ise bulunmamaktadır. Kişinin duygu düşüncelerini, davranış yapısını ve eğilimlerini anlamak amacıyla çeşitli anketler kullanılsa da, bunlar hastalığın tanısının tam olarak konulabilmesi için yeterli değildir.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tedavisi Nasıl Olur?

Öncelikle bu bozukluğa sahip olan kişiler genellikle durumlarının farkında olmadıklarından, yakın çevrelerindeki kişiler tarafından tedaviye yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bozukluğun tedavisinde erken tanı oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Zira erken tanı konulan hastaların tedavi süreçleri daha kısa ve sancısız bir şekilde ilerler. Ancak kişinin kendi durumunun farkında olamaması sebebiyle hastalığa erken tanı koymak zordur. Tedavinin ilk aşamasında kişinin sahip olduğu semptomlar doktor tarafından detaylı bir şekilde incelenir. Daha sonra hastaya özel bir tedavi planı oluşturulur. Dissosiyatif kimlik bozukluğunun tedavi edilmesi için kişinin mutlaka psikoterapi alması gerekmektedir. Bu da düzenli olarak terapi seanslarına katılmayı ve tedavi sürecinde aktif bir rol almayı gerektirir. Tedavi süreci ilerledikçe kişi artık diğer kişilikleri hakkında öz bilince sahip olur ve sahip olduğu semptomları fark eder. Dissosiyatif kişilik bozukluğu kısa sürede tedavi edilebilen bir durum değildir. Zira kişi bir seansa X alt kişiliğiyle gelirken diğer seansa Y alt kişiliğiyle gelebilir. Psikolog ise karşısına gelen alt kişiliğe göre farklı bir konuşma planı hazırlar. Her alt kişilikle ayrı ayrı terapi yapılır ve en sonunda bu alt kişiliklerin birleştirilmesi amaçlanır. Hastalığın tedavisi için belirli bir ilaç tedavisi yoktur. Ancak çoklu kişilik bozukluğuna diğer psikolojik rahatsızlıkların eşlik ettiği durumlarda kişinin durumunun kötüleşmesini engellemek amacıyla duruma yönelik ilaçlar reçete edilebilir. Dissosiyatif kişilik bozukluğu aslında tedaviye oldukça iyi bir şekilde yanıt veren bir hastalıktır. Ancak durumları oldukça ilerlemiş olan hastaların ise çevrelerine ya da kendilerine zarar verecek davranışlarda bulunmamaları için hastaneye yatırılarak tedavi edilmeleri de söz konusu olabilir. 

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Hakkında uzmanlarımıza sıkça sorulan sorulara buradan göz atabilirsiniz.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Genetik mi?

Çoklu kişilik bozukluğuna sahip olan hastaların çok büyük bir kısmı çocukluğunda ciddi bir travmatik olay yaşayan kişilerden oluşur. Dolayısıyla hastalığın herhangi bir genetik sebepten kaynaklandığını söylemek güçtür. Yukarıda da belirtildiği gibi, hastalık genellikle cinsel taciz, şiddet, yoğun stres ve benzeri travmatik olaylar sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu İyileşir mi?

Birçok psikolojik rahatsızlık için çeşitli ilaç tedavileri geliştirilmiş olsa da, dissosiyatif bozuklukların tedavisinde kullanılabilecek herhangi bir ilaç bulunmamaktadır. Ek semptomların yatıştırılması için antidepresanlar ya da sakinleştiriciler kullanılabilecek olsa da, bunların direkt olarak kimlik bozukluğuna etki etme kapasiteleri bulunmamaktadır. İlaç tedavisi her ne kadar başarısız olsa da, psikoterapi yöntemleriyle hastalığın tedavisi mümkündür. Hasta - doktor iş birliğinin sağlandığı ve hastanın tedavi olmayı reddetmediği durumlarda psikoterapinin oldukça etkili olduğu ve çoğul kişilik bozukluğunun tamamen ortadan kalkmasını sağladığı tespit edilmiştir.

Melike Şura ENTEZ
Uzman Psikolog
#dissosiyatifkimlikbozukluğu