Beyin yapısındaki nörogelişimsel bozukluklara bağlı bir şekilde ortaya çıkan Otizm Spektrum Bozukluğu küçük yaşlardan itibaren çocuklarda görülebilen ve bazı davranış kalıplarıyla kendini belli edebilen sosyal bir bozukluktur. Bireyin hem sosyal hemde bireysel çevresini etkileyen bu durumda bireyin ve ailesinin bu konuda bilinçli bir şekilde hareket edebiliyor olması oldukça önemlidir. Otizmli bireyler, bazı durumlarda kaçınma ve tepkisel davranışlarda bulunma gibi eylemleri gerçekleştirebilirler. Örneğin bir alışveriş merkezinde çok fazla gürültü ve ses olması otizmli birey için oldukça rahatsızlık verici ve ortamdan kaçınmak isteyeceği bir olgu haline gelebilmektedir. Otizm Spektrum Bozukluğu’na sahip bireyler hayatları boyunca bu durumu devam ettirirler. Tedavi edilmesi gereken bir durumdan ziyade uyum sağlanması ve buna bağlı şekilde sosyal ve bireysel becerilerin kişisel olarak geliştirilmesi gereken bir durumdur. Otizm spektrum bozukluğuna sahip bireylerin her biri bu durumdan farklı düzeylerde etkilenebilmektedir. Bu yüzden her birey bu süreçte farklı düzeyde desteğe ihtiyaç duyarlar. Otizmli bireyler aynı zamanda genel olarak belirli semptomlarıda sergilemektedirler.
Otizmli bireylerde genel olarak görülen belirtiler onun çevresel, davranışsal, iletişimsel ve sosyal olarak verdiği tepkilere bağlı bir şekilde gözlemlenebilir.
· Karşısındaki insanla göz teması kurmakta zorlanabilirler.
· Tekrar eden sallanmalar gerçekleştirebilirler.Sağ elini sürekli sallamak, başını sürekli sallamak, ayaklarını sürekli sallamak gibi.
· İsmiyle seslenildiğinde seslenilen yöne ve kişiye doğru bakmayabilr, duymazlıktan gelebilir ve başka şeylerle ilgilenmeye devam edebilirler
· Bazı davranış biçimlerinde takıntı bir biçimde hareketler sergileyebilir. Bir şeyleri rutin haline getirip yapılmadığında çok fazla rahatsızlık hissi duyabilirler.
· İletişim kurmakta ve sürdürmekte zorluk yaşayabilirler.
· Bir şeyin geneline odaklanmaktansa ayrıntılarını takılabilirler.
· Sosyal iletişim becerilerinde yaşıtlarına göre daha geride kalabilirler. Örneğin yaşıtlarının çok rahat bir şekilde oyun kurup birbirleriyle oynadığı bir dönemde çocuğun kendini oyun sürecinden geri çekmesi.
· Konuşma sırasında kelime hataları yaşayabilirler.Hep aynı kalıpları kurmayı tercih edebilirler.
· Düzenlerinin bozulması onlar için bir sorun haline gelebilir.
· Belirli nesnelere karşı aşırı bağlılık hissi yaşayabilirler. Örneğin bir kalemi hiç elinden bırakmayıp sürekli ona karşı bir bağlılık hissi duyması ve her gitmek istediği yere onuda götürmek istemesi.
· Karşısındaki kişinin sözel ve sözel olmayan ifadelerini anlamakta güçlük çekebilir.
· Soyut kavramları anlamakta zorlanabilirler. Deyimler onların zihinsel dünyalarında çok farklı bir anlam haritası oluşturabilir.
· Nesnelere insanlardan daha fazla ilgi duyarlar.
· Dönen şeylere karşı aşırı ilgi gösterebilirler. Örneğin dönen çamaşır makinasını saatlerce izlemek onun için bir mutluluk kaynağıdır.
Bu süreçte kişilerin belirtilen semptomları göstermesi durumunda bunun için neler yapılabilir ve bu alanda nasıl bir yol izlenmelidir düşüncesine sahip olup davranış kalıplarını ve düşünce biçimlerini farkındalık kazanarak şekillendirmeleri onlara bu süreçte oldukça büyük bir zaman kazandıracaktır. Otizmli bireylerin sahip oldukları semptom çerçevesi genel olarak belli olsada bazı bireyler toplumsal yaşantıya daha hızlı bir şekilde uyum sağlarken bazıları için bu durum daha zor bir şekilde gerçekleşebilmektedir. Dünya’yı algılama biçimleri tamamen her otizmli birey için farklılık gösterebilmektedir. Sosyal becerilerin zayıf olması durumunda bu beceriler toplumsal düzene uyum sağlayabilmek adına zamanla geliştirilebilir ve bunun için adımlar atılabilir. Bu süreç hem otizmli birey hemde çevresindeki bireyler için oldukça emek ve zaman isteyen bir süreçtir. Alışkanlıkları ve davranış biçimlerini değiştirmek hepimiz için çoğu zaman zordur. Özellikle otizmli bireyler sahip oldukları rutinsel davranışlarını değiştirmekten veya yapılmasına engel olunmasından rahatsızlık duyarlar. Böyle bir durumda otizmli birey için davranışsal terapi ile ona zarar verebilecek durum ve davranışlardan korunması amaçlanabilir. Aynı şekilde bu terapi biçimi onun gündelik yaşantısında iletişim kurmakta zorluk yaşıyorsa, sosyal ortamlarda sosyal becelerini nasıl ve ne şekilde kullanması gerektiğini bilmiyorsa onun daha pozitif bir şekilde değişim göstermesinde yardımcı olacaktır. Bu tedavi sürecinde bireyin yakınlarının olabildiğince ona destek sağlaması ve süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetilmesine özen gösterilmesi süreç için önemlidir.
Otizmli spektrum bozukluğuna sahip kişiler belirtileri çok küçük yaştan itibaren göstermeye başladıkları için gelişimsel dönemlerine göre hareket edip etmediklerini gözlemlemek adına ebeveynlerin bu süreçlerde çocuğu takip etmesi gerekir. Yaşıtlarının parkta kolayca oynayıp sosyal ilişkiler kurabildiği bir dönemde onun parkta oynamakta ve sosyal ilişki kurmakta zorluk yaşaması o dönem çocuğu için belirleyici bir faktör olabilir. Çok küçük yaşlardan itibaren çocuğun davranış biçimlerini gözlemleyerek anlayabileceğiniz bu süreç çocuğun ilerleyen yaşlarında okula ve sosyal çevresinin genişlemeye başlamasıyla daha belirgin bir şekilde anlaşılabilmektedir. Bu süreçte çocuk derslerine odaklanmakta güçlük yaşayabilirken bazı durumlarda okul ortamında arkadaşlarıyla sosyal ilişkiler kuramadığı için okula gitmek istemeyebilir ve okuldan kaçınma eylemleri de gösterebilir. Bu durumda çocuğu öğretmeniyle birlikte okul sürecinde de gözlemleyebilirsiniz. Otizm Spektrum Bozukluğu’na sahip çocukların ilgi duydukları alanı onlar için yararlı ve eğitici bir durum haline getirerek bu süreçten maksimum düzeyde verim sağlamasında ona yardımcı olabilirsiniz.Hangi alanlara ilgisi varsa ve hangi alanda kendini geliştirmeyi ve çalışmayı daha çok seviyorsa bu noktada ona destek olabilirsiniz. Örneğin bazı Otizmli bireyler için resim yapmak bir tutkudur.Saatlerce resim yapabilme özelliğine sahip olabilmektedir. Diğer çocuklar resim yapmaktan normal seviyelerde hoşlanırken bu durum onun için tek ve en değerli bir etkinlik hali alabilmektedir. Bu durumda çocuğun kendini geliştirmesi ve bu alanda farklı deneyimler kazanması teşvik edilebilir. Hatta bu alanda bir çok başarıya imza atması da ona sağladığınız destek sayesinde ilerleyen dönemlerde mümkün bir hale gelebilir. Böyle bir süreçte tek bir alanda çok iyi olmak yada sadece bir şeye odaklı yaşamak bir dezavantaj değil avantaj haline getirilebilir.
Erken teşhis bu süreçte çocuğun sosyal ve bireysel anlamda uyum sürecini hızlandırmak ve buna bağlı bir şekilde çocuğun otizm spektrum bozukluğuna karşı nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmek için önemlidir. Bu hem çocukların hemde ailenin bu süreçte ne kadar bilinçli bir şekilde hareket edilirse daha farklı olumlu sonuçlar alması için gerekli bir adımdır. Bu süreçte çocukların bu aşamada alacakları desteğin önemi kadar anne ve babanın çocuk üzerinde ki davranış ve tutumuda çocuğun sürece uyum sağlaması açısından değerlidir. Bu süreçte bazı Otizm Spektrum Bozukluğu’na sahip bireyler için sadece kısa dönem destek alması yeterliyken bazı durumlarda bu durum daha uzun bir süreci kapsayabilmektedir. Bu durumun nedeni bireyler kendisini tek başına kaldıkları zaman kolay ve rahat bir biçimde ifade edemez ve toplumsal becerileri oldukça zayıftır. Odaklanmakta ve değişen koşullara uyum sağlamakta zorluklar yaşarlar. Böyle bir durumda çocuğun desteğe ihtiyacı zorunluluk kazanır. Sadece fiziksel bağlamda değil psikolojik bağlamda da bu destek hem otizmli birey için hem de ona destek sağlayan yakınları için daha sağlıklı ve sağlam adımlar atmak adına önemlidir. Otizm Spektrum Bozukluğu’na sahip bireylerde aynı zamanda uyku bozuklukları, anksiyete problemleri, depresyon gibi psikolojik problemler de görülebilmektedir. Bu bir uyum sürecidir. Bu süreçte doğru adımlar her zaman size daha güzel kapılar açacaktır. Psikolojik destek bu adımlar için gideceğiniz kapının en doğru anahtarıdır.