
Canan RAMADAN
Uzman Psikolojik Danışman
Hakkında
Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında
Terapi:
Terapi süreci bana göre birinin hayatına ve iç dünyasına yapılan bir yolculuktur. Bu yolculuğum, bazen bir yetişkinle bazen de bir çiftle olur. Bu süreçte benim gayem: Gücünüzü size fark ettirmenin yolunu bulmak ve ulaşmak istediğiniz hedefe kadar size eşlik edebilmek. Yolculuk olarak tanımladığım terapi sürecine sadece sorun yaşayanların çıkmadığını, kendini tanımak ve hayatını anlamlandırmak için, kendini geliştirmek ya da iyi oluş halini uzun süreli koruyabilmek için de çıkılan bir yolculuk (süreç) olduğunu hatırlatmak isterim.
Terapi Süreci:
Görüşmeler 50 dakika sürmekte. Görüşme sıklığı ise çıkacağımız yolculuğun uzunluğuna yani öykünüze göre değişmektedir. Belli bir yaşam tecrübenizle birlikte terapi yolculuğuna başlıyorsunuz. Öykünüzü tek ya da spesifik şu kadar seansta tamamlayabiliriz demek, bizi sonuç odaklılığa itecektir. Terapi sonuç odaklı değil süreç odaklı bir yolculuktur ve aslında bu sürecin toplamı bir sonuçtur. Dolayısıyla bu noktada verebileceğim en iyi cevap: "Olabildiğince kısa ama ihtiyaç duyulduğu kadar uzun sürmekte." olacaktır. :)
Terapi Sıklığı:
Görüşme sıklığının ideal olanı, haftada bir olarak başlamak ve bu şekilde devam etmektir. Fakat bu sıklığı, danışanımın ekonomik koşullarına ve getirdiği problem konusuna göre birlikte belirlemeyi uygun görmekteyim.
Çalışma Alanlarım:
- İlişki ve Evlilik Problemleri
- Evlilik Öncesi Danışmanlık
- Aile İçi Çatışmalar
- Aldatma-Aldatılma
- İlişki ve Duygusal Problemler
- Boşanma Sonrası Süreç
- Kişilerarası İlişkilerde Bağlılık
- Cinsellikle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar
- Vajinismus
- Erken Boşalma
- Stres Yönetimi
- Öfke Kontrolü
- Çatışma Çözme Becerileri
- Mükemmeliyetçilik
- Özgüven Problemi
- Yetersizlik ve Değersizlik Algısı
- Varoluşsal Anlam Arayışı
- Anne-Baba Tutumları
- Ergenlik Dönemi ile İlgili Problemler
- Mesleki ve Eğitim Danışmanlığı
- Negatif Tutumlar ve Düşünceler
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
- Kaygı Bozuklukları
- Panik Bozukluk
- Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)
- Fobiler
- Yas Süreci
- Hedef Belirleme
- Odaklanma Problemi
- Depresyon ve Mutsuzluk
- Erteleme Davranışı
NOT: Cinsel Terapi ücreti ve süreci farklı değerlendirilmektedir. bu alanda destek almadan önce lütfen benimle iletişime geçiniz.
"Yalnızca bugün yaptıklarınız, bütün yarınlarınızı değiştirebilir..."
Sevgiler...
Çalışma Grupları
Terapi Yaklaşımları
Eğitimler
Sertifikalar
Blog Yazıları
Utangaç Olabilir misiniz?
Utangaçlık, aşırı bireyselleşmeyi isteme halidir. Çevrenizdeki insanlar tarafından sürekli yargılanacağınızı düşünmekle meşgul olmanız bir utangaçlık belirtisi olabilir. Kendinizi sürekli bir şeylerden geri çekerken, davet edildiğiniz bir organizasyondan ya da günlük herhangi bir aktiviteden kaçarken buluyor olabilirsiniz. Bu durum, kendinize çok güvenmiyor oluşunuzdan kaynaklıdır. Olumsuz inanç ve yargılarınız, geçmişte yaşadığınız başarısızlıklar, kötü deneyimleriniz, utangaçlığı pekiştirecek birçok yaşantı ve daha fazlası; utangaç bir yapıya sahip olmanızda etkili sebeplerdir.Temel kişilik özellikleri, çocukluk döneminde kazanılır. Dolayısıyla, utangaç olmanın bence en önemli sebebi; çocuğun aşırı koruyucu veya otoriter bir ebeveyn tutumuyla büyümesidir. Bu sebeple yanlış ebeveyn tutumuyla büyümüşseniz, yetişkinlikte bunun izlerini taşımanız kaçınılmaz olur. "Çocuğum da benim gibi bir şeylerden kendini geri çekmesin, utangaç olmasın. Bunun için neler yapabilirim." dediğinizi duyar gibiyim...Hoşgörülü-güven verici ebeveyn tutumu dediğimiz demokratik ebeveyn tutumuyla büyüyen çocuklar, özgüven ve sorumluluk sahibi gibi birçok olumlu kişilik özelliklerini kazanarak daha sosyal birer yetişkin haline gelirler. Bazı kararları çocuğunuzla birlikte alıyor olmanız, onun fikirlerine de saygı duyuyor ve sorumluluklarını tek başına gerçekleştirmesi için ona fırsat veriyor olmanız; çocuğunuzun demokratik bir ebeveyn tutumuyla büyüdüğünü gösterir.
Kendini Sev
Çevrende eşin, dostun ve/veya ailenden herhangi biri bir hata yaptığında, problem yaşadığında veya mutsuz olduğunda ona anlayışla yaklaşırsın. Hatta hemen şefkat ve anlayışla yaşadığı olumsuzluk her ne ise son bulacağını, kendisinin değerli olduğunu ve onun hep yanında olacağını ifade edersin. Onu rahatlatmak için ne gerekiyorsa elinden gelenin fazlasını yaparsın. Oysa sen benzer bir durumla karşılaştığında ya da hata yaptığında, aynı şefkati ve anlayışı kendine göstermekten kaçınırsın. Üstüne bazen de; "Ben yetersizim, beceriksizim, her şeyi mahvediyorum, hiçbir işe yaramayan biriyim." şeklinde birtakım olumsuz ifadelerle kendini eleştirirken bulursun.Diğerlerinin hata yapma ve üzülme hakkının olduğunu düşünürken; kendine neden bu kadar acımasızca davrandığını hiç düşündün mü?Unutma!Onlar kadar senin de hata yapma ve üzülme hakkın var. Hiçbir şey veya hiç kimse kusursuz değil. Mühim olan zaten kusursuz olmak değil; kendini olduğun gibi kabul edebilmek, sevebilmek... Kendini olduğun gibi sev ve acımasızca eleştirmek yerine ilk önce kendine şefkatli olmayı dene. Çünkü, kendini sevdiğin zaman, diğerlerini de gerçek anlamda sevdiğini ve hayattan daha çok keyif aldığını göreceksin. Eğer bu satırları hala okumaya devam ediyorsan tam şu an yapmaktan keyif aldığın bir şey düşün ve kendin için bir şeyler yapmaya bugünden başla. Hayatındaki en önemli kişinin "sen" olduğunu bir kez daha vurgularken, çevrendeki insanların yanlışları karşısında gösterebildiğin anlayış ve şefkati senin de fazlasıyla hak ettiğini hatırlatmak isterim.Sevgiyle kal...
Adresi
19 Mayıs, 19 Mayıs Cd., 34360 Şişli/İstanbul, Türkiye
