
Cem DOĞAN
Psikolog
Hakkında
Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında
Uygulayıcı sertifikasına sahip olduğum terapi ekolleri Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çözüm Odaklı Terapi'dir. Her iki terapi ekolü, danışanın sorunlarını hızla çözmek için programlanmıştır. Her seans, ayrıntıyla planlanmış, süreci şansa bırakmayan, etkililiği bilimsel olarak da kanıtlanmış uygulamalar içermektedir. Her iki uygulamada da danışana açık olmak esastır. Manipülasyon yahut sezgiler bu ekollerde kullanılmaz. Her iki ekolde de, danışanın sorununu kendi başına çözebileceği yöntemler kullanılmaktadır. Çünkü yaşam sorunları asla bitmez. Ve bizler de insanların sürekli olarak bize gelip, terapi almalarını istemeyiz. Bu bir bakıma bizim kötü bir psikoterapist olduğumuzu gösterir. Psikoterapide amaç bireyin kendi zihninin ona oynadığı oyunları, esasında ona ait olmayan ama aitmiş gibi hissettiği düşüncelerle başa çıkmaktır. Bu durumlar harici Bilişsel Davranışçı Terapi'de terapiler 14-16 seans arası sürer. Bazı danışanlar için 6-10 görüşme gibi kısa bir süre yeterli olabilir. Daha uzun süreli sorunları olan kimi danışanlar için aylarca hatta bir yılı geçen bir süre boyunca tedaviyi sürdürmek gerekli olabilir. Terapi sona erdikten 3, 6 ve 12 ay sonra birer "destekleme" seansı yapılır. Bu seansların amacı, elde edilen kazanımların sönmesini engellemek, kişinin gelişimi hakkında konuşmaktır. Bu seanslar tıpkı diğer tüm seanslarda olduğu gibi kişi açısından bir zorunluluk oluşturmamaktadır. Keza Çözüm Odaklı Terapi de 4 ile 10 seans arasında hatta bazen daha da kısa sürebilmektedir.
Ancak psikoterapi esnasında kimi danışanların sorunu, göründüğünden daha karmaşık olabilir. Söz gelimi depresyon şikayeti ile gelmiş bir kişi, esasında depresyonda olmayabilir. Örneğin Borderline Kişilik Yapısına sahip bireyler, sıklıkla depresif belirtilerden şikayetçi olabilirler. Ancak burada depresyon, yaşadıkları problemin sebebi değil bir sonucudur. Bu durumda depresyonu çözmeye çalışmak, hem psikoterapist hem de danışan için boşa kürek çekme hissi verebilir. Eğer böyle bir durum varsa, bu durum danışana bildirilir ve sürecin daha uzun olabileceği hakkında konuşur. Bunun yanında kimi sorunlar, örneğin depresyon, sanıldığı gibi kişinin düşüncelerinden değil bedensel-fizyolojik bir durumundan oluşuyor da olabilir. Örneğin hipotiroidi ile depresyon tanısı ayırt edilemez. Ya da hipotiroidi olan çocuklara dikkat eksikliği teşhisi konulabilir ve yine bu konuda yapılacak psikoterapiler maalesef boşa kürek çekmektedir. Dolayısı ile ben, ilk seanslarımızda tıbbı geçmişinizi, kullandığınız ilaçları da sormakta, gerekirse hastanede bazı tetkikleri doktorunuzla konuşmanız için teşvik etmekteyim.
İstisnai olarak, eğer kişinin hiçbir tıbbi sorunu yoksa, ancak yaşamında ciddi bir anlamsızlık, felsefi bir çıkmaz hissediyorsa, uzun süredir yaşadığı ve sorunu çözmek için giriştiği eylemler bir çözüm getirmediyse, bu durumlarda Hümanist ekolden faydalanmaktayım.