Elif Ecem NALCI ALTINOVA - Blog Yazıları

Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir

Bakım verenin tutarlı, ulaşılabilir ve yatıştırıcı varlığı; bebeğin ileriki yıllarda kullanacağı duygu düzenleme kapasitesinin temellerini oluşturur. Bebek, henüz kendi kendini sakinleştirme becerisine sahip değildir; bu nedenle bakım verenin duyarlılığı, bebeğin iç dünyasında temel bir “düzenleyici sistem” gibi çalışır. Örneğin, bebek ağladığında onun yanında bulunmak, neye ihtiyaç duyduğunu anlamaya çalışmak, onu kucağa almak ya da sakin bir sesle konuşmak; bebeğin sinir sisteminin yatışmasına doğrudan yardımcı olur. Bu tekrar eden yatıştırıcı deneyimler, bebekte “dünya güvenilir bir yer” ve “ben ihtiyaç duyduğumda birisi bana ulaşır” gibi temel güven inançlarının oluşmasını sağlar. Bu süreklilik, psikanalitik bağlanma kuramında “holding” olarak adlandırılan kavramla yakından ilişkilidir. Holding, bebeğin hem fiziksel hem duygusal olarak tutulması, korunması ve anlamlandırılmasıdır. Bebeğin duygularına uygun şekilde eşlik eden, aşırıya kaçmadan fakat geri de çekilmeyen bir bakım veren; bebeğin duygularının çok büyük, bastırılamaz ya da korkutucu olmadığını ona hissettirir. Bebek zamanla, bu düzenlenmiş deneyimleri içselleştirir ve kendi duygusal kapasitesi gelişmeye başlar.Göz teması, ritmik ses tonu, yumuşak dokunuşlar ve duyarlı karşılıklar; bebeğin beyninde duygusal düzenlemeyle ilgili bölgelerin gelişmesini destekler. Özellikle sağ beyin yapılarının olgunlaşması —ki bu yapı duyguları ve ilişkisel deneyimleri işler— tamamen bu erken bakım ilişkisine bağlıdır. Bu nedenle ilk aylarda bebeğin ihtiyaçlarına zamanında cevap vermek “şımartmak” anlamına gelmez; aksine bebeğin ileride daha sakin, daha dayanıklı ve daha güvenli bir duygu düzenleme kapasitesine sahip olmasını sağlar.Ayrıca, bu dönemde yaşanan tutarlı bakım, bebeğe yalnızca rahatlama sağlamaz; aynı zamanda duygularının anlamlı ve taşınabilir olduğunu hissettirir. Bebeğin öfkesi, korkusu, huzursuzluğu ya da heyecanı; bakım veren tarafından görülüp düzenlendiğinde, bebek bu duyguların onu parçalamayacağını, ilişkide taşınabilir olduğunu öğrenir. Böylece, yıllar içinde gelişecek olan öz düzenleme becerisinin en temel taşları yavaş yavaş yerleşir.Yürümeye Başlama Dönemi (1–3 Yaş) Genellikle 1–3 yaş aralığını kapsayan bu dönem, çocuğun hem fiziksel hem bilişsel hem de duygusal gelişiminin büyük bir hız kazandığı bir süreçtir. Çocuk artık dünyayı daha etkin bir şekilde keşfetmeye başlar; hareket eder, dener, düşer, yeniden kalkar. Bu sürekli deneyimler, duygusal dünyasının da hızla çeşitlenmesine yol açar. Dil gelişiminin ilerlemesiyle çocuk artık yalnızca hissetmekle kalmaz; hissettiğini ifade etmek için kelimeler üretir, anlamaya ve anlatmaya hazırlanır. Bu nedenle, bu dönemde duyguları tanımlamak, yaşanan olaylara çocuğun anlayabileceği şekilde yansıtma yapmak büyük önem taşır. Örneğin, çocuk yere düştüğünde ağlayabilir; bu ağlama çoğu zaman sadece acıya değil, korkuya, şaşkınlığa ya da kontrol kaybına da işaret eder. Ona “Yere düştün, canın acıdı ve bu yüzden ağlıyorsun.” şeklinde geri bildirim vermek, çocuk için duygusunu ve bedeninde yaşadığı hissi anlamlandırmanın ilk adımıdır. Böyle bir açıklama, çocuğun karmaşık bir duygusal deneyimi basitleştirerek kavramasını sağlar ve sonraki düşme ya da benzer deneyimlerde ona hazırlayıcı bir iç rehberlik sunar. Bu dönemde duyguları adlandırmak kadar, hisleri yansıtmak da önemlidir. Parkta bir çocuğun öfkelendiğini gören çocuğunuza “O çocuk kızgın görünüyor. Sence neden öfkelenmiş olabilir?” şeklinde sorular yöneltmek; çocuğun yalnızca gözlem yapmasını değil, duygusal bir durumu analiz etmeyi ve anlamlandırmayı öğrenmesini sağlar.Çocuk süreç üzerine düşür ve kendi süreçleri ile de ilişki kurabilir. Bu bir çeşit duygusal prova sürecidir ve psikanalitik açıdan çocuğun zihinsel temsil kapasitesinin gelişmesine katkı sunar. Aynı zamanda sosyal olarak gelişimini destekler ve empati kurabilmesine zemin hazırlar.Ayrıca 1–3 yaş döneminde sosyal öğrenme en güçlü şekilde devrededir. Çocuk yalnızca söylenenleri değil, gördüklerini, izlediklerini ve maruz kaldığı duygusal iklimi içselleştirir. Bu nedenle ebeveynin kendi duygularıyla kurduğu ilişki, çocuğun duygularına nasıl yaklaşacağını belirleyen en güçlü modeldir. Ebeveyn öfkesini bastırmadan ve hem kendisine hem de etrafa zarar vermeden ifade edebiliyorsa, çocuk da öfkenin korkunç bir duygu olmadığını her duygu gibi yaşanabilecek ve deneyimleyeckek bir olgu olduğunu öğrenir. Ancak ebeveyn duygularını bastırıyor, inkâr ediyor veya aşırı tepkisel bir şekilde dışarı vuruyorsa, çocuk da benzer örüntüleri geliştirebilir.Özetle, bu dönemde çocuğa rol model olmak; duygularını tanımlamasına, ne yaşadığını anlamasına ve ifade etmesine yardımcı olmak büyük önem taşır. Çocuk ne hissettiğini bildiğinde, onu düzenlemesi de daha kolay hale gelir. Öfke, kızgınlık gibi duyguları bastırmak yerine “Öfkeli görünüyorsun, bu sinirlenmene sebep olmuş.” gibi açıklamalarla çocuğu desteklemek ve aynı zamanda kendi duygularımızı da doğru şekilde ifade ettiğimizden emin olmak gerekir.Duyguları fark etmek ve farkındalığa dönüştürmek bir zayıflık değil; aksine çocuğa içsel dayanıklılık kazandıran güçlü bir adımdır. Ne yazık ki toplumsal olarak bazı duygular özellikle erkek çocuklarda bastırılır. “Ağlama”, “Üzülmek sana yakışmaz”, “Erkek adam korkmaz” gibi ifadeler çocuğun doğal duygusal deneyimini kesintiye uğratır ve zamanla duygularını ifade edecek sağlıklı yollar bulamamasına neden olur. Bastırılan duygular ise ilerleyen yaşlarda öfke patlaması, saldırganlık, içe kapanma gibi davranışlarla kendini gösterebilir.Bu nedenle, çocuğunuza duygularını yaşayabileceği ve duygularının kabul edildiği güvenli bir ortam sunmak; yalnızca çocukluk döneminde değil, yetişkinlikte de düzenleme kapasitesi yüksek, kendini ifade edebilen bireyler olarak gelişmelerine katkı sağlar. Duyguların özgürce ancak sınırlar içinde yaşanabildiği bir ortam, çocuğun sağlıklı bir iç dünya oluşturmasının en güçlü zeminidir.KaynakçaPelini, S. (2018, Ocak 16). An Age-By-Age Guide to Helping Kids Manage Emotions. The Gottman Institute A RESEARCH-BASED APPROACH TO RELATIONSHIPS. https://www.gottman.com/blog/age-age-guide-helping-kids-manage-emotions/ZEMAN, J., CASSANO, M., PERRY-PARRISH, C., & STEGALL, S. (2006). Emotion Regulation in Children and Adolescents. Developmental and Behavioral Pediatrics, 27(2), 155-168.

26.11.2025

Psikolog

Elif Ecem

NALCI ALTINOVA

Uzman Klinik Psikolog

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri, Ruhsal-Toplumsal, Kişisel ve Çevresel Diğer Koşullarla İlişkili Sorunlar, Fobiler
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 2500
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
Hizmet vermiyor