1. Uzman
  2. Melva ŞENOCAK
  3. Blog Yazıları
  4. Kriz, Travma ve Bununla İlgili Kavramlara Biraz Göz Atalım !

Kriz, Travma ve Bununla İlgili Kavramlara Biraz Göz Atalım !

Kriz hayatın normal işleyişinin kesintiye uğradığı dönemdir. İşten çıkarılmak, deprem olması, romantik ilişkinin sonlanması, eşlerin ayrılması gibi durumlar krize örnektir. Bir bireyin krizi diğer bireyin krizi olmayabilir. Kişinin başa çıkmasıyla ve o durumu nasıl anlamlandırdığıyla ilgilidir. Kriz hayatımızın içinde var olan ve var olacak da olan bir durumdur. Peki travma nedir ? Travma bireyin tehlikeli bir olayı yaşaması ya da tanık olması gibi zorlayıcı ve bireyin başa çıkma yeteneğini aşan durumlar sonrasında yaşadığı tepkilerdir. Krizlerin bazıları travmatik olayken bazıları değildir. Yani kriz anı yaşandıktan sonra bu kriz kişide travmaya sebep olabilir ya da olmayabilir. Kişi durumla başa çıkarsa kriz travmaya dönüşmeyebilir. Krizin travmaya dönüşmemesi çok bireyseldir. Kişinin yaşı, yaşantısı, kişisel özellikleri gibi birçok değişken işin içerisindedir. Psikolojik yılmazlık travmatik yaşantıya maruz kalındığında etkili ve hızlı bir şekilde durumun üstesinden gelmektir. Bu kavram bireyin kişilik özelliği olarak yılmaz/dirençli olmasıdır. Yılmazlık kavramı travmadan iyileşme olarak düşünülmemelidir, kişilik özelliği/bireyin başa çıkma stratejisidir. Herkesin dirençli olma özelliği ya da potansiyeli vardır. Dirençli olmak her bireyde farklı yollar/yöntemler izleyebilir, kişi bu yolları deneyimleyerek kendisi keşfeder. Anonovsky'nin kişinin 'Bütünlük Algısı' diye adlandırdığı kavram kişinin yılmaz/dirençli olmasında güç veren kavram olarak karşımıza çıkıyor. Nedir bütünlük algısı ? Bireyin bütünlük algısını kurmasında bazı maddeler vardır. İlk madde bireyin yaşadığı dünyayı anlamlandırıyor olması, anlamlı olmak kişiyi dirençli olmaya yaklaştırır çünkü yılmamak için neden bulmaya yardımcı olur. İkinci madde anlaşılabilir olmak, bireyin diğer insanlarla olan ilişkilerinin düzenli, kuvvetli olması ve bu sayede birey anlaşılabilir olduğunu hisseder. Üçüncü madde ise yönetilebilirlik, bireyin stresli durumlarda içsel ya da dışsal kaynaklarını (stresi kontrol edebilme, sakinleşebilme, güvenli bir ortam bulabilme) yönetebilir olması da bireyi dirençli olmaya yaklaştıracaktır. Peki kriz yaşadık, travmaya dönüştü dirençli de davranamadık. Bu durumda baş edebilmek için neler yapabiliriz? Mooli Lahad'ın 'Basic Ph' modelinden bahsedeceğim. Bu model bize baş edebilmek için bizlerde var olan bazı kanallarımızı kullanmayı bize hatırlatıyor. İnanç Kanalı: Eğer dini inanç, değer sistemi, kendimize inanç, siyasi ideoloji gibi inandığımız kaynaklar varsa bunlar durumla başa çıkmamızda bize yardımcı olacaktır. Çünkü inandığımız bir sistem var ve bu bizim hayatı anlamlandırıp devam etmemize yardımcı olacaktır. Duygu Kanalı: Duygularımızı ifade etmemiz, travmatik yaşantılarımızdan kaçmak değil de anlatmamız yükten kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Sosyal Kanal: Hepimizin de bildiği gibi biz insanlar sosyal varlıklarız. Travmatik yaşantımız olduğunda da bir gruba ait olmamız, destek almamız, mesleğimize dönmemiz bu yaşantılarla başa çıkmada bize yardımcı olur. Yaratıcılık Kanalı: Resim yapmak, yazı yazmak gibi yaratıcılığımızı ortaya çıkarabileceğimiz aktivitelerle uğraşmak da zihnimizdeki yükün azalmasına yardımcı olur. Bilişsel Kanal: Konuyla ilgili araştırma yapmak, bilgi edinmek durumun üstesinden gelmemize yardımcı olur. Fiziksel Kanal: Spor yapmak, hareket etmek hem zihnimizi hem de bedenimizi harekete geçirecektir. Bahsettiklerime benzer ya da farklı şekilde kendi başa çıkma stilini geliştiren kimi bireyler travma sonrasında büyüme yaşadıklarından söz etmişlerdir. Nedir 'Travma Sonrası Büyüme'? Travma yaşamanın bireyde fayda ya da pozitif değişimler ortaya çıkarmasıdır. Bireylerin yaşadığı travmadan sonra gelişim/büyüme göstermesi tek bir alanda değil, birçok farklı alandaki değişimler ile kendini gösterebilir. Olumlu değişim yaşamın daha fazla kıymetinin bilinmesi, daha anlamlı kişilerarası ilişkiler, artan kişisel güç duygusu, değişen öncelikler ve daha zengin varoluşsal ve manevi hayat gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu anlamda genel bir büyümeden bahsediyoruz. Büyüme kavramı kişinin deneyimiyle açığa çıkabilir. Yazıya son verirken okuduğum bir kitaptaki travma sonrasının tükenişten ziyade heyecan olduğunu belirten bir cümleye yer vermek isterim. 'Dünya parçalanmıştı ama tam da bu nedenle şimdi onunla hemen hemen her şey yapılabilirdi.'.( Sarah Bakewell, Varoluşçular Kahvesi)


Yayınlanma: 16.11.2020 13:01

Son Güncelleme: 16.11.2020 13:01

Melva ŞENOCAK
Melva ŞENOCAK
Psikolog
Uzmanlıklar: Kişilerarası İletişim Problemleri, Sınav Kaygısı ile İlgili Sorunlar, Ruhsal-Toplumsal, Kişisel ve Çevresel Diğer Koşullarla İlişkili Sorunlar
Merhaba Psk. ve Aile Danışmanı Melv Devamını oku
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 200
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...
hipnoz-ve-hipnoterapi-hakkinda-her-sey

Hipnozun tarihçesi: Hipnozun tarihi oldukça eski dönemlere dayanır. İnsanlar binlerce yıldır, derin trans hallerine girerek zihinlerini değiştirme ve iyileştirme amaçlı çeşitli ritüeller uygulamışlardır. Ancak modern hipnozun tarihi, 18. yüzyıl Avusturya'sında doğan Franz Anton Mesmer ile başlar.Mesmer, "mesmerizm" olarak da bilinen bir teknik geliştirdi. Bu teknikte, hipnotik transa girmek için etkileyici bir ritüel kullanıyordu. Mesmer, demir çubuklar ve renkli camlar gibi nesneler kullanarak, vücuttaki "manyetik akımı" yönlendirdiğini iddia ediyordu.Mesmerizm, sonradan bilim adamlarının dikkatini çekti ve Avrupa'da birçok hipnotik çalışmanın temelini oluşturdu. 19. yüzyılın sonlarında, Paris'teki Salpêtrière hastanesinde Jean-Martin Charcot, hipnozu "histerik nöbetlerin" tedavisinde kullanmaya başladı. Charcot'un öğrencilerinden biri olan Hippolyte Bernheim, hipnozu psikolojik bir fenomen olarak kabul etti ve "telkin" terimini kullanarak hipnozun bilimsel bir açıklamasını yaptı.20. yüzyılın başlarında, hipnoz psikoterapide yaygın bir kullanım alanı buldu. Sigmund Freud, hipnozun bir psikanaliz aracı olarak kullanılmasına yardımcı oldu. Ancak, hipnozun rolü konusunda bazı tartışmalar yaşandı ve hipnoz yerini çeşitli psikoterapi tekniklerine bıraktı.1960'ların sonlarında, hipnoz yeniden popülerlik kazandı ve tedaviye yardımcı olmak için kullanılan bir teknik haline geldi. Hipnoz, birçok psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkta etkili bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Hipnoz nedir? Hipnoz, kişinin zihinsel farkındalığını değiştiren, derin bir trans hali yaratmak için kullanılan bir terapidir. Hipnozun amacı, bilinçaltındaki engelleri aşarak kişinin zihinsel sağlığını iyileştirmektir.Hipnoz, bir hipnoterapist tarafından yönlendirilen rahatlatıcı bir ortamda gerçekleştirilir. Hipnoterapist, kişinin zihinsel farkındalığını değiştirmek için çeşitli yöntemler kullanır, örneğin sakinleştirici müzik, görselleştirme ve telkinler gibi. Bu yöntemler, kişinin derin bir trans haline girmesine yardımcı olabilir.Hipnozun aşamaları: Hipnoz, genellikle aşağıdaki dört aşamadan oluşur:1. İndüksiyon aşaması: Bu aşama, hipnotize edilecek kişinin gevşemesini sağlamak için kullanılır. Kişi, bir hipnoterapistin yönlendirmesiyle, rahat bir pozisyonda oturur veya yatar ve sakinleştirici bir ses tonuyla konuşan hipnoterapistin yönergelerini takip eder.2. Derinleştirme aşaması: İndüksiyon aşamasından sonra, kişinin zihni derinleştirilir. Hipnoterapist, kişinin hayal gücünü kullanarak, onu daha da derin bir transa sokar. Bu aşamada, kişinin farkındalığı azalır ve rahat bir durumda olması sağlanır.3. Tedavi aşaması: Hipnoterapist, kişinin bilinçaltına mesajlar göndererek, tedavi amaçlı hedefleri gerçekleştirmeye yardımcı olur. Bu mesajlar, kişinin kendine güvenini arttırabilir, olumsuz düşüncelerini değiştirebilir ve sağlığına yönelik olumlu davranışlar sergilemesine yardımcı olabilir.4. Çıkış aşaması: Hipnozun son aşaması, kişinin hipnotik trans halinden çıkmasıdır. Hipnoterapist, kişiyi trans halinden çıkarır ve normal bilinç haline dönmesini sağlar. Bu aşamada, kişi uyanık ve dinç hisseder.Hipnozda kullanılan yöntem ve teknikler: Hipnoz, farklı teknikler kullanılarak uygulanabilen bir terapi yöntemidir. İşte hipnozda sıkça kullanılan bazı yöntemler:1. Direkt telkin: Bu yöntemde hipnoterapist, kişiye açık bir şekilde telkinler verir. Örneğin, "Sizi rahatlatacağım" veya "Daha iyi hissedeceksiniz" gibi sözlerle kişiye mesajlar gönderir. Bu mesajlar, kişinin bilinçaltına işlenerek pozitif bir etki yaratır.2. İmajinasyon: İmajinasyon, kişinin hayal gücünü kullanarak hipnozun derinleştirilmesi için kullanılan bir yöntemdir. Hipnoterapist, kişiyi belirli bir senaryoya yönlendirir ve kişi hayalinde bu senaryoyu canlandırır. Örneğin, kişiye güzel bir plajı hayal etmesi söylenebilir. Bu, kişinin zihnini rahatlatarak hipnozun derinleştirilmesine yardımcı olur.3. Nörolingüistik programlama (NLP): NLP, hipnozda kullanılan bir başka tekniktir. Bu yöntemde, kişinin dil kullanımı ve düşünce kalıpları incelenir ve kişiye özel telkinler verilir. Bu telkinler, kişinin kendi kendini yeniden programlamasına yardımcı olabilir.4. Göz hareketleri: Göz hareketleri, hipnozun derinleştirilmesinde kullanılan bir başka tekniktir. Bu yöntemde, kişinin gözleri bir noktaya odaklanır ve hipnoterapist, kişinin gözlerini hareket ettirerek hipnozun derinleştirilmesine yardımcı olur.Hipnozda kullanılan bu yöntemlerin hepsi, kişinin bilinçaltına mesajlar göndererek, olumlu bir etki yaratmayı amaçlar. Hipnoterapist kişinin ihtiyaçlarına göre hangi yöntemi kullanacağını belirler. Hipnoz, farklı tekniklerle uygulanabilir ve hipnoterapistler, kişinin bireysel ihtiyaçlarına göre farklı bir yaklaşım benimseyebilirler. Ancak, genel olarak, hipnozun bu dört aşamasından oluştuğu kabul edilir.Hipnoz hakkında yanlış bilinenler: Hipnoz hakkında birçok yanlış anlaşılmalar ve mitler bulunmaktadır. İşte bazı yaygın hipnoz mitleri ve gerçekler:MİT: Hipnoz, kontrolü kaybetmek anlamına gelir.GERÇEK: Hipnoz, kontrolü kaybetmek anlamına gelmez. Hipnoz sırasında bir kişi her zaman kendisini kontrol edebilir ve hipnoterapistin yönlendirmelerine uymak zorunda değildir.MİT: Hipnoz sadece zayıf ve kolay manipüle edilebilir insanlarda işe yarar.GERÇEK: Hipnoz herkes üzerinde etkili olabilir; ancak herkes hipnoza yatkın değildir. Hipnoza yatkınlık, kişinin hipnoz öncesi algısal ve kişilik özelliklerine bağlı olabilir.MİT: Hipnoz insanları tehlikeli hale getirir.GERÇEK: Hipnoz, insanları tehlikeli hale getirmez. Hipnoz sırasında bir kişi her zaman kontrolünü kaybetmez ve hipnoterapistin yönlendirmelerine uymak zorunda değildir. Ayrıca, hipnoz terapistleri, hipnoz sırasında herhangi bir tehlike durumu yaşanmaması için eğitilmişlerdir.MİT: Hipnoz sadece sahne gösterilerinde kullanılır.GERÇEK: Hipnoz, sahne gösterilerinde kullanıldığı gibi, tıbbi ve terapötik amaçlar için de kullanılır. Hipnoterapi, birçok psikolojik ve fiziksel sorunun tedavisinde kullanılan etkili bir terapidir.MİT: Hipnoz, hatıraları değiştirebilir.GERÇEK: Hipnoz, hatıraları değiştiremez. Hipnoz sırasında bir kişinin anılarına erişmek mümkün olsa da, bu anılar değiştirilemez.Sonuç olarak, hipnoz hakkında birçok yanlış anlaşılma ve mit bulunmaktadır. Hipnozun insanları kontrolsüz hale getirmediği ve tehlikeli olmadığı, herkes üzerinde etkili olabileceği ancak herkesin hipnoza yatkın olmadığı, hipnozun kalıcı etkileri olmadığı ve hipnozun sadece sahne gösterilerinde değil, tıbbi ve terapötik amaçlar için de kullanılabileceği unutulmamalıdır.Hipnoz hangi durumlarda kullanılabilir? Hipnoz, psikolojik problemlerin tedavisi için kullanılabilir. Bu problemler arasında fobiler, kaygı bozuklukları, depresyon ve post travmatik stres bozukluğu gibi durumlar yer alabilir. Hipnoz ayrıca kronik ağrı, uyku bozuklukları ve bağımlılık tedavisi için de kullanılabilir. Birçok araştırma, hipnoterapinin fobiler, kaygı ve kronik ağrı gibi durumlarda etkili olduğunu göstermektedir. Hipnoterapi, psikolojik problemlerin tedavisi için diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir ve birçok kişi için etkili bir seçenek olabilir. Yazıyı Oku

Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI

Yayınlanma: 01.05.2023

Belirsizlik DuygusuNe Zaman ve Neden Olur?Belirsizlik duygusu, hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir ve çoğu insanın hissettiği yaygın bir duygudur. Bazen, belirsizlik duygusu belli bir durumla ilgili net bir cevap veya sonuç alamadığımızda ortaya çıkar. Diğer zamanlarda, hayatımızda büyük bir değişiklik olacağı zamanlarda, belirsizlik duygusu daha da baskın hale gelebilir.Belirsizlik duygusu, endişe, stres ve hatta korkuya neden olabilir. Örneğin, bir iş değişikliği yapmak, bir ilişkiyi sonlandırmak, mahkeme süreçleri veya kendimizin veya sevdiğimiz bir kişinin sağlık sorunları yaşaması gibi hayatımızı önemli ölçüde etkileyecek herhangi bir durumda, belirsizlik duygusu yaşamak oldukça yaygındır.Belirsizlik duygusuyla mücadele etmekte zorlanan kişilerin genel özellikleri arasında şunlar yer alır:Kontrol ihtiyacı: Belirsizlik duygusu hissedildiğinde, kişi olayların kontrolünü kaybettiğini hisseder. Bu nedenle, bu duyguyu hisseden kişiler, yaşanan durumlar üzerinde kontrol sağlama ihtiyacı hissedebilirler.Riskten kaçınma: Belirsizlik duygusu yaşayan kişiler, riskli durumlardan kaçınma eğiliminde olabilirler. Çünkü riskli durumlar, belirsizlik duygusunu daha da artırabilir.Kararsızlık: Belirsizlik duygusu, karar verme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, bu duyguyu hisseden kişiler karar vermede zorlanabilirler.Endişe: Belirsizlik duygusu, gelecek hakkında endişe duymaya neden olabilir. Bu endişeler, kişinin günlük hayatında işlevselliğini azaltabilir.Duygusal tepkiler: Belirsizlik duygusu, kişilerde duygusal tepkilere neden olabilir. Örneğin, kaygı, korku, öfke gibi duygular belirgin hale gelebilir.Bu özellikler, belirsizlik duygusu yaşayan kişilerde farklı şekillerde kendini gösterebilir. Ancak, belirsizlik duygusu normal bir duygu olduğu için, bu özelliklerin ortaya çıkması da normaldir. Önemli olan, bu duyguyu yönetebilmek ve yaşam kalitesini koruyabilmektir.Belirsizlik Duygusuyla Nasıl Başa Çıkılır?Belirsizlik duygusuyla başa çıkmak herkes için farklı olabilir, ancak bazı yöntemler insanların genellikle hissettikleri stresi azaltmalarına yardımcı olabilir.Kendinize güveninizi yeniden inşa edin: Belirsizlik duygusu, kendimize olan güvenimizi sarsabilir. Kendimize ve yeteneklerimize güvenmek, stresi azaltmanın bir yoludur. Olumlu düşünceler geliştirerek ve kendimize başarılı olduğumuz konularda hatırlatmalar yaparak kendimize olan güvenimizi yeniden kazanabiliriz.Kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanın: Kontrol edemediğimiz şeyler üzerinde düşünmek yerine, elimizde olan şeylere odaklanmak bize daha fazla kontrol duygusu verir. Kendimizle ilgili kararlar vermek ve belirli hedeflere odaklanmak, belirsizlik duygusunu azaltabilir.Meditasyon ve nefes egzersizleri yapın: Meditasyon ve nefes egzersizleri, stresi azaltmanın etkili yollarıdır. Bu teknikleri kullanarak zihninizi sakinleştirebilir, stresi azaltabilir ve belirsizlik duygusundan kurtulabilirsiniz.Kendinize zaman tanıyın: Belirsizlik duygusu, hayatımızdaki değişikliklerden dolayı kaygılandığımız zamanlarda ortaya çıkabilir. Kendinize zaman tanıyarak ve yeni duruma uyum sağlamak için yavaşça ilerleyerek, belirsizlik duygusunu azaltabilirsiniz.Sosyal destek arayın: Aile, arkadaşlar veya profesyonel bir danışman gibi güvenilir kişilerle konuşmak, belirsizlik duygusundan kurtulmanın etkili bir yoludur. Bu kişiler size destek olabilir, farklı perspektifler sunabilir ve endişelerinizi hafifletebilirler.Geçmişteki deneyimlerden öğrenin: Hayatımızda daha önce belirsizlik duygusu yaşamışızdır ve bu deneyimlerden öğrenebiliriz. Önceki deneyimlerimizi hatırlayarak, benzer durumlarda nasıl başa çıktığımızı ve nelerin işe yaradığını düşünebiliriz.Kendinize zaman ayırın: Belirsizlik duygusuyla başa çıkmak zaman ve sabır gerektirir. Kendinize zaman ayırın, kendinizi tanıyın ve hangi yöntemlerin size en uygun olduğunu belirleyin. Kendinize şefkatli olun ve kendinizi zorlamayın.Olumlu düşünceler geliştirin: Olumsuz düşünceler ve endişeler, belirsizlik duygusunu artırabilir. Bunun yerine, olumlu düşünceler geliştirerek, olaylara daha iyimser bir bakış açısıyla yaklaşabilirsiniz. Bu, zihninizi sakinleştirebilir ve stresi azaltabilir.Belirsizlik duygusu herkesin hayatında bir kez bile olsa ortaya çıkan yaygın bir duygudur. Ancak, belirsizlik duygusundan kurtulmak için yukarıda bahsedilen yöntemleri kullanarak stresi azaltabilir, kendinize güveninizi yeniden inşa edebilir ve daha olumlu bir bakış açısı geliştirebilirsiniz. Kendinize zaman tanıyın, sabırlı olun ve kendinize şefkatli olun. Unutmayın ki, bu duygular normaldir ve sizinle aynı duyguları yaşayan birçok insan var.Hangi aşamada uzman desteğine başvurulmalıdır?Belirsizlik konusunda sıkıntı yaşayan kişiler terapi veya psikolog desteğine başvurmayı düşündüklerinde, genellikle belirsizlik duygusunun yaşam kalitelerini önemli ölçüde etkilemeye başladığını veya belirsizlik duygusunu yönetmede güçlük yaşadıklarını fark ederler. Terapi veya psikolog desteği, belirsizlik duygusuyla başa çıkmakta zorlanan kişilere destek sağlamak, bu duyguyla ilgili kaygılarını hafifletmek ve yaşam kalitelerini artırmak için etkili bir yöntem olabilir.Terapi ya da psikolog desteği, belirsizlik konusunda kişilere yardımcı olmak için bir dizi yöntem kullanabilir. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır:Bilişsel davranışçı terapi: Bu terapi, belirsizlik duygusunu yönetmek için düşünce ve davranış değişikliği yoluyla çalışır. Bu terapi, kişinin düşünce ve inanç kalıplarını belirlemeye ve değiştirmeye odaklanır. Kişinin duygu ve davranışları üzerinde olumsuz bir etkisi olan düşünce ve inanç kalıpları, bu terapi ile değiştirilerek, belirsizlik duygusu daha iyi yönetilebilir.Kabul ve farkındalık terapisi: Bu terapi, belirsizlik duygusunu kabul etmek ve farkındalık yaratmak için çalışır. Kişiye, belirsizlik duygusunu inkar etmek yerine, kabul etmeyi ve farkındalık yaratmayı öğretir. Bu terapi, kişinin belirsizlik duygusuyla daha iyi başa çıkmasına ve stresi azaltmasına yardımcı olabilir.Duygusal odaklı terapi: Bu terapi, kişinin belirsizlik duygusuna neden olan duygusal yaraları ve sorunları keşfetmesine ve ele almasına yardımcı olur. Bu terapi, kişinin kendini daha iyi anlamasına ve belirsizlik duygusunu yönetmesine yardımcı olabilir.Terapi ya da psikolog desteği, belirsizlik konusunda kişilere farklı yöntemlerle yardımcı olabilir. Terapi süreci, kişinin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir ve kişinin belirsizlik duygusunu daha iyi yönetmesine yardımcı olmak için tasarlanabilir. Terapi veya psikolog desteği, kişinin belirsizlik duygusuyla başa çıkmasında etkili bir yöntem olabilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.KAYNAK:Hassler, C. (2018). The power of not knowing: How to thrive in uncertainty. New World Library.Fleming, J. E., & Kocovski, N. L. (2007). Mindfulness and acceptance-based group therapy for social anxiety disorder: A treatment manual. New Harbinger Publications.Center for Research on Environmental Decisions. (2013). The uncertainty handbook: A practical guide for climate change communicators. Columbia University.Tan, V. (2021). The uncertainty mindset: Innovation insights from the frontiers of food. Columbia University Press. Yazıyı Oku

Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI

Yayınlanma: 12.04.2023

benim-neyim-var-psikolojik-check-up

“Son zamanlarda içimde bir durgunluk var gibi hissediyorum. Günlük rutinimde bile eskisi kadar keyif alamıyorum. İşte, evde, arkadaşlarla geçirdiğim zamanlarda bile bir boşluk hissediyorum. İçimde bir huzursuzluk var gibi, sürekli bir endişe ve gerginlik duyuyorum. Anlamıyorum, aslında hayatımda büyük sorunlar yok gibi görünüyor; ama bir türlü kendimi iyi hissedemiyorum.""Geçmişte, stresle başa çıkma konusunda daha iyiydim gibi sanki. Ama son zamanlarda, her şeyi kontrol altında tutmakta zorlanıyorum. Uykusuzluk başladı, geceleri sürekli olarak dönüp duruyorum. İştahım azaldı ve enerjim düşük. İşte, bu belirtiler beni rahatsız etmeye başladı. İçimde bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyorum.""Bazen kendime, 'Belki bu sadece geçicidir, kendimi toparlarım' diyorum ama her geçen gün daha da kötü hissediyorum. Artık kendi başıma üstesinden gelebileceğimi düşünmüyorum.”Bu veya benzeri cümleleri siz de kuruyor musunuz?·Kendinizde iyi gitmediğinizi düşündüğünüz bir şeyler mi var?·Kendinize doğru soruları sorabiliyor musunuz?·Peki cevapları sağlıklı verebiliyor musunuz?·Hayatınızın gidişatını etkileyecek kararları doğru aldığınızı düşünüyor musunuz?Belki de hayatınızın en kötü dönemini yaşıyorsunuz. Geceleri iyi uyuyamıyor, düzensiz yemek yiyor, panik atak krizleri ya da öfke sorunları yaşıyorsunuz… Çevrenizde ya da ailenizde kimse sizi dinlemiyor ve anlamıyor.Belki de bir uzmana danışma zamanının gelmiştir. Bir psikolojik check-up yaptırmak içinizdeki bu karmaşayı anlamanıza ve çözmenizde size yardımcı olabilir.Psikolojik Check-up Nedir?İnsanlar kendilerinde neyin yolunda gitmediğini tanımlamakta zorlanabilirler. Çoğu zaman bir sorun olduğunu bile hissetmezler. Psikolojik check-up mevcut sorunların tespit edilmesi ve çözüm yollarının oluşturulması için bir psikoloji uygulamasıdır. Bireylerin ruh sağlığını değerlendirmeye ve olası sorunları belirlemeye yardımcı olan bir süreçtir.Psikolojik Check-up’ın Avantajları Nelerdir?•Psikolojik sorunların ortaya çıkartılmasını sağlar.•Uygulanan farklı test ve görüşme teknikleri sayesinde olgulara çok yönlü yaklaşılır.•Yapılandırılmış üç görüşme sonrasında sonuç elde edilir.•Check-up sonrası görüşmelerde sorunlarıyla başa çıkması için danışana yol haritası çizilir.Psikolojik Check-up’ın Nasıl Uygulanır?İlk görüşme:•İlk görüşmede danışanla ilk temas kurulur, danışana süreç hakkında bilgi verilir.•Danışanın anamnezi yani yaşam hikâyesi alınır. Anamnez alırken, kimlik bilgileri, danışanın yaşam hikayesi, geçmişte yaşadığı olaylar, sağlık durumu, aile geçmişi, sosyal ilişkileri, aile yapısı, eğitim geçmişi, iş deneyimleri, hobileri, ilişkileri ve yaşamındaki önemli dönüm noktaları, duygusal durumu ve mevcut şikayetleri gibi birçok konu ele alınır ve hepsi hakkında detaylı bilgiler alınır.•Anamnez sürecinde, danışanın duygusal durumu, stres faktörleri, kaygı düzeyi, depresyon belirtileri gibi önemli psikolojik ve duygusal bilgiler de incelenir. Bu bilgiler, danışmanın danışanın ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmesine ve psikolojik danışmanlık sürecinin şekillendirmesine yardımcı olur.•Varsa danışanın talepleri dinlenir; süreç bu ihtiyaca göre uyarlanabilir.•Görüşme ortalama 75-90 dakika arası sürer.İkinci Görüşme: •Check-up için danışanlara geçerlik ve güvenirliği yüksek ölçek ve projektif testler uygulanır. Amaç bilimsel bir şekilde var olan sorunların ortaya konmasıdır.•İlk görüşme sırasında elde edilen verilere göre uzman psikolog danışanın ihtiyaç duyduğu sorun alanına göre uygulanacak ölçek ve testlere karar verir.•Uygulamalar boyunca danışana bir psikolog eşlik eder ve öncesinde, sırasında ve sonrasında sorularını yanıtlar.•Ortalama 3-3,5 saat sürer.*Anamnez görüşmesi ile uygulanan ölçeklerin değerlendirilmesi ve raporlanması 7-10 gün sürmektedir ve sürecin sonunda sonuçların danışana sunulmasından bir gün önce danışana iletilmektedir.(İhtiyaç duyulan sorun alanına göre uygulanacak ölçekleri yazının sonunda inceleyebilirsiniz.)Üçüncü Görüşme:•Alanında uzman psikologlar tarafından tahlil edilen ve yorumlanan sonuçlar üçüncü görüşmede danışana detaylı bir şekilde sunulur.•Tespit edilen sorunlarla ilgili neler yapabileceği konusunda danışana yol gösterilir.•Sonuçların açıklanması ortalama 75 dakika sürmektedir.ÖNEMLİ!•Tüm görüşmeler psikolog-danışan gizliliğinde gerçekleşmektedir.•Online olarak uygulanabilir.•Danışanın takvimine uygun biçimde farklı zamanlara bölünebilir.•Hem özel hayatı hem de iş hayatını ilgilendiren sorunlar tespit edilir.ÖZETLE...•Psikolojik check-up toplam 3 parçadan oluşmakta olup 6-7 saat arası sürmektedir.•18 farklı ölçek ve testten uygun olanları uygulanmaktadır.•Danışan ruhsal durumu hakkında bilgi sahibi olur ve sorunlarıyla mücadele için yol haritası oluşturulur.•Online olarak Türkiye’nin her şehrinde veya dünyanın herhangi bir ülkesinde uygulanabilir.•Psikolog-danışan gizliliğinde yürür•Hem iş hem de özel hayata yönelik tespitlerde bulunulur.•Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçebilirsiniz.ÖLÇEKLERAile Değerlendirme Ölçeği: Ailenin problem çözme, iletişim, aile içi roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterme ve davranış kontrolü işlevlerini değerlendiren ve işlevsiz kaldığı alanları değerlendiren bir kendi bildirim ölçeğidir.Algılanan Stres Ölçeği: İnsanların hayatlarındaki stresin algısının ölçülmesiyle ilgili önemli bir ölçüm aracıdır.Kendini Tanıma Testi: Bireyin kişisel özelliklerinin farkına varmasını ve kendini tanımasını sağlamayı amaçlamaktadır.Maudsley Obsesif Kompulsif Testi (Takıntı hastalığı): Obsesyon (takıntı) ve kompulsiyonların yani takıntıların yarattığı kaygıyı gidermek için uygulanan davranışların belirti düzeylerini ölçmektedir.Mükemmeliyetçilik TestiÖfke Kontrolü Testi: Öfkenizi ne ölçüde kontrol edebildiğinizi, öfke kontrol problemi yaşayıp yaşamadığınızı ölçmeyi amaçlamaktadır.Özgüven Testi: Bireylerin kendilerine ve yeteneklerine olan inançlarını ölçmeyi amaçlar.SCL-90 Psikolojik Belirti Taraması: Belli bir psikolojik durumlar sebebiyle gelen kişilere uygulanarak bu durumun dışında başka ne tür psikolojik durumların olduğunu ortaya çıkarmak ve ortaya çıkan psikolojik durumların ne derecede olduğunu gösteren bir test türüdür.Sosyotropi ve Otonomi Ölçeği: İnsanlara bağımlı ve insanlardan özerk kişilik özelliklerini saptamak ve insanların insanlarla olan etkileşim biçimini/tarzını belirlemek amacıyla uygulanan bir ölçektir.U.C.L.A. Yalnızlık Ölçeği: Kişinin yalnızlık duygusundan yakınmasını değerlendiren bir ölçektir.Yakın İlişkilerde Yaşantılar Ölçeği: Anne, baba, romantik partner, yakın arkadaş ve genel bağlanmaya ilişkin kaçınma ve bağlanmaya ilişkin kaygı durumlarını değerlendiren bir ölçektir.Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ÖlçeğiErteleme ÖlçeğiSürekli Öfke ve Öfke Tarzı Ölçeği (SÖÖTÖ): Bireyin hissettiği öfke duygusunun yoğunluğu ve bu duyguyu gösterme biçimini analiz eden bir ölçektir.Üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği: Bireyin ilişkilerindeki bağlanma stillerini belirleyen bir ölçektir.Barratt Dürtüsellik Ölçeği: Dürtüselliğin görünümü değerlendiren 30 maddelik bir öz bildirim ölçeğidir.MMPI – Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri: Kişilik özelliklerini bilimsel ve objektif olarak ortaya koyan, bireyin kişisel ve toplumsal uyumunu nesnel açıdan değerlendirmeyi hedefleyen bir testtir. Değerler ve davranışların yanında psikopatolojik belirtiler hakkında da doğru ve farklı bilgiler sağlar. Yazıyı Oku

Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI

Yayınlanma: 05.03.2024