1. Uzman
  2. Merve Ece KAYHAN
  3. Blog Yazıları
  4. Depresyon Nedir ve Ne Değildir?

Depresyon Nedir ve Ne Değildir?

Günümüzde maalesef ki depresyonla ilgili olarak birçok bilgi yanlış veya eksik. Depresyonla ilgili doğru tanımlar yapılmadığında, gerekli yardımlar sağlanmadığında, bireylerin hayatını birçok yönden olumsuz etkiliyor. Depresyon ruhsal bozukluklar içerisinde en sık ve en yaygın olarak karşımıza çıkan sorunlardan biridir. Depresyonun ortaya çıkmasında biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler etkili olur. Bu faktörlerin hepsinin birbirleri ile etkileşime geçmesi sonucunda depresyon ortaya çıkar. Depresyon yüzyıllardır bilinen ve çözüm arayışı süren bir bozukluktur. Kimi terapi yöntemlerinde yıllarca süren ve maliyeti yüksek danışmanlıklar uygulanmaktadır. Bunların olumlu bir sonuca ulaştığı tam olarak öngörülmemektedir.


Depresyonda asıl dikkat edilmesi gereken şey, çoğu danışanın birden çok kez terapi sürecine başladığı, terapiyi olumlu bir şekilde sonlandırdığı ve daha sonraki zamanlarda yine depresyona yönelik şikayetler ile terapiye başlama kararı verdiğidir. Bunun en sık karşımıza çıkan nedeni, danışanın terapi sürecinde davranış ve düşüncelerinde kalıcı değişimler yaşanmamasından kaynaklı olarak, yeterli bir düzeyde başa çıkma becerisini öğrenememesinden dolayıdır. Bu durum bazen danışandan, bazen de terapistten kaynaklı olarak meydana gelebilir. Bu yüzden danışanların birlikte çalışacağı uzmanı seçerken oldukça dikkatli olması gerekir.

 

Depresyon ne değildir?


Depresyon zaman zaman her insanda görülen belirli yaşam olaylarına karşı hissettiğimiz üzüntü duygusundan farklı bir tepkidir. Yani kendimizi mutsuz veya üzgün hissettiğimiz her zaman depresyonda olduğumuz anlamına gelmez. Yine de hissettiğimiz bu mutsuzluk veya üzgün ruh halinin üstesinden gelmek için yardım alabiliriz. Aynı zamanda günlük hayatımızda yaşadığımız yaşam olaylarına karşı, stresin bizde oluşturduğu üzüntü, mutsuzluk, karamsarlık hali de her zaman depresyona neden olmaz. Depresyon daha çok kronikleşen ve geçmesi zaman alan bir çökkün ruh halidir. Depresyona neden olan en önemli şey, kişinin düşünüş biçimidir. Erken dönemde yardım alındığı zaman ve kişinin düşünme şeklinde değişiklikler yaratıldığı sürece depresyona yönelik kalıcı düzelmeler sağlanabilir. Bu nedenlerle depresyonda olduğunuza dair bir şüpheniz varsa, uzman görüşü almak oldukça önemlidir.

 

Depresyonun belirtileri nelerdir?

 

·     Eğer eskisine göre daha içe kapanık birine dönüştüyseniz,

·     Eskiden zevk aldığınız şeylerden artık zevk almıyorsanız,

·     İnsanlarla görüşmek yerine daha çok yalnız kalmayı tercih ediyorsanız,

·     Kendinizi eskiye nazaran daha umutsuz, üzgün ve çaresiz hissediyorsanız, depresyonda olma olasılığınız var.

 

Bunlara ek olarak, aynı zamanda depresyon bizim gibi duygu ve düşüncelerini ifade etmekte güçlük yaşayan toplumlarda, bedensel sıkıntılarla da kendini gösterebilir. Örneğin; depresyon son zamanlarda artan ağrı şikayetleri veya sürekli yorgunluk hissi olarak da kendini gösterebilir. Unutmayın, dil konuşmasa bile beden kesinlikle konuşur. Depresyonda olmanız burada yazılı olan tüm belirtilerin sizde var olacağı anlamına gelmez.

 

Vücudumuz ve zihnimiz her koşulda bir denge arayışı içindedir. Olumsuz olaylar karşısında bu dengeyi bulduğumuzda süreci atlatabiliriz. Ancak bazı zamanlarda bu dengeyi bulmakta zorluk yaşarız. Bu durumda depresyon ortaya çıkabilir. Bu süreçte olumsuz olaylar yaşayan bireyler kendilerine, çevrelerine ve geleceklerine yönelik olumsuz düşünceler, inançlar geliştirebilir. Bu olumsuz düşünce ve inançlar; en çok sevilmeme, çaresizlik ve değersiz hissetme üzerine yoğunlaşır. Terapistin buradaki rolü, danışanın olumsuz düşüncelerini saptamak ve bunlara yönelik gerekli çalışmaları yapmaktır.

 

Depresyonu yenmek için neler yapılabilir?

 

·     Eskiden size keyif veren şeyleri düşünün ve bunları bir kağıda yazın. Daha sonrasında bunlara yönelik en önce yapmak istediğinizden başlayarak bunları sıralayın. Unutmayın bireylerin bazen kendilerini zorlayarak harekete geçmeleri fayda sağlayabilir.

·     Depresyon sırasında en sık görülen sorunlardan biri de uyku problemleridir. Kişiler ya çok uyur ya da hiç uyumaz. Kendinize bir uyku düzeni oluşturmak oldukça fayda sağlayabilir.

·     Yakın çevrenizle daha çok vakit geçirmeye çalışın, elinizden geldiğince yalnız kalmamaya özen gösterin.

·     Duygularınızı ifade etmekten çekinmeyin. Özellikle yakın çevrenizle neler yaşadığınızı ve nasıl hissettiğinizi paylaşın. Onlardan destek isteyin.

·     Geçmiş üzerine fazla odaklanmayın, düşünceler arasına dalıp gitmemeye çalışın.

·     Bu süreçte zaman zaman kendinizi daha iyi hissederken, zaman zaman da daha depresif belirtiler yaşayabilirsiniz. Bunu bir sorun olarak görmeyin, normal karşılayın.

·     Ev dışında yapabileceğiniz size iyi gelecek daha çok aktiviteler planlayın. Yakın çevrenizi de mutlaka buna dahil edin.

·     Egzersiz ve spor yapmak sizi çok daha iyi hissettirebilir. Kendi içinizde var olan gücü toplayarak gün aşırı yürüyüşlere çıkın.

·     Yatakta geçirdiğiniz süreyi azaltmak için kendinize ev içinde yapabileceğiniz işleri bir liste haline getirip, bu işlerini yapın.

·     Son olarak depresyon sisli bir hava gibidir. Bireyler içinde bulundukları durumlara olumsuz bir penceren bakarlarsa gerçeği tam olarak doğru değerlendiremeyebilirler. Bu da depresyonun kronikleşmesine neden olabilir. Her zaman olaylara karşı farklı pencerelerden bakmayı başaramayabiliriz. Bu durumda bir uzmandan yardım almak, bu süreci daha kolay atlatmamızı sağlar.


Depresyonla ilgili anlatılacak birçok şey var. Ancak bu yazıda anlatmaya çalıştığım, depresyonla başa çıkmanın en önemli yolunun bireyin düşüncelerini değiştirmekten geçtiğidir. Bizler düşüncelerimizi fark edip, değiştirebilirsek hayatımızdaki bir çok şeyi de değiştirebiliriz. Bir çok yaşam olayına farklı pencerelerden bakabiliriz. Eğer olumsuz bir süreçten geçtiğinizi hissediyorsanız kendinize şunları hatırlatın;

 

·     Ben sorunları çözecek güce sahibim.

·     Ben elde etmek istediğim şeylere ulaşabilirim. Bu güç bende var.

·     Benim hayatımın bir anlamı ve amacı var.

·     Kendi hayatımı kontrol edebilirim.

·     Daha önce başarmıştım, yine başarabilirim.

·     Bu duygular sonsuza dek sürmeyecek.

·     Böyle hissetmem çok normal, zamanla geçecek.

·     Şu an zor bir durum yaşıyorum ama geçecek.

 

Son olarak depresyonda olan bireyler sıklıkla hayattan zevk alamama, çaresizlik, umutsuzluk, değersizlik, ilgi kaybı ve istek kaybı yaşamalarından dolayı hayatı anlamsız bulabilirler. Yaşamlarına son vermeyi düşünebilirler ve zihinlerinden intihar düşünceleri geçirebilirler. Eğer sizinde intihar düşünceleriniz varsa mutlaka bir psikiyatristle / hekimle iletişime geçin.



Yayınlanma: 25.12.2021 14:32

Son Güncelleme: 18.08.2022 12:18

Merve Ece KAYHAN
Merve Ece KAYHAN
Uzman Klinik Psikolog(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri, Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Ruhsal-Toplumsal, Kişisel ve Çevresel Diğer Koşullarla İlişkili Sorunlar
Merhaba ben Klinik Psikolog Merve E Devamını oku
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 650
Yüz Yüze Terapi
süre 50 dk
ücret 800
Bunları da sevebilirsiniz...
neden-telefonumuzu-elimizden-birakamiyoruz

Her şey internet kullanımının hızla artması, yaygınlaşmasıyla başladı. Eskiden zor ulaştığımız internet artık iki parmağımızın ucunda. İnternetin erişilebilir olmasıyla önce Facebook ardından twitter, instagram vb. hayatımıza girdi. Yaygınlaşan sosyal medya kullanımı ile telefonumuzla dakikalar, saatler geçiriyoruz. O küçücük ekranda tüm bilgilerimizi görüyoruz. Bazen zamanı geçirmek için, bazen dinlenirken telefonlarımızı elimize alıyoruz. Hatta farkında olmadan bile elimiz telefona gidiyor.Sosyal medya kullanımı giderek artarken zamanla zorunluluk haline geldi. Sosyal medya üzerinde aktif olarak kalmak, katılım sağlamak gerekliymiş izlenimi toplum üzerine yerleşti. 7'den 70'e herkes sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Bu kadar aktif olarak kullanılmasının altında şüphesiz andan haberdar olmak yatıyor. Aslında günümüz şartlarında aktif bir kullanıcı olmamız bireylere şartlanıyor. Sosyal medya kullanmayan kişiler garipseniyor. Onlara "Senin İnstagram hesabın yok mu?" diyerek şaşkınlığımızı dile getiriyoruz.İnsanlar başka hayatları sosyal medya ile daha da tanır oldu. Kolay erişilebilir hale geldi. Yeni meslek grupları ortaya çıktı. Fenomenler bu ortamın en fazla para kazananları arasında yer aldı. Sosyal medya ortamı kalabalık ve eğlenceli gelirken aslında kaçırdığımız önemli bir nokta var, insanların yalnızlaştığı. Sosyal hayatlarımızdan koparak daha fazla telefonumuzla vakit geçirdiğimizde yalnızlaşıyoruz, sosyal hayatımızdan geri kalıyoruz, insanlarla diyalog kurmuyoruz. Peki sonra ne oluyor? İçe dönük bir yaşam, yalnızlaşma... Bu durum giderek bireyin ev içinde kalmasına, sosyal olarak geri kalmasına, arkadaşlarından uzaklaşmasını getiriyor. Depresyon ve artan bilgisayar, tablet, cep telefonu kullanımı.Evet yaşadığımız çağda internetsiz yaşamak çok zor. Sınırlı ölçüde ailemizden, arkadaşlarımızdan uzaklaşmadan sosyal medya kullanımını sağlamalıyız. Hayatımızın tamamen sosyal medyadan ibaret olmadığını bilerek yaşamalıyız. Başka yaşam becerileri ile sosyal medya bağımlılığına engel olmalıyız. Aktiviteler, egzersizler, sosyal hayat mutlu olmamızı, hayatta aktif olmamızı sağlar. Doğru sosyal medya kullanımı ile hayatımızı daha aktif yaşayabiliriz. Yazıyı Oku

Uzman: Çağla KÖSE OK

Yayınlanma: 28.09.2020

Son senelerde kişilerin yaptıkları işlerden, kurdukları aileden, çalıştığı yerden, arkadaş çevresinden, eğlence hayatından dahi mutlu olamadıkları ya da olmadıkları hep karşımda…Kendi hayatının zirvesinde olanda, dipte olanda mutluluktan bir haber.Mutluluk şunlara sahipseniz sizindir demek çok basma kalıplık olur. Ama mutluluk için ihtiyacınız olanlar işte onlar önemli:)Herkese merhabalar…Umarım herşey yolundadır, değilse de yoluna girmesini ümit ediyorum.Mutluluk ve mutlu olmak hakkında paylaşmak istediklerim var.Biz insanoğlunun peşinden koştuğu belli başlı şeyler var bunlardan biride, mutluluk.Son senelerde kişilerin yaptıkları işlerden, kurdukları aileden, çalıştığı yerden, arkadaş çevresinden, eğlence hayatından dahi mutlu olamadıkları ya da olmadıkları hep karşımda…Kendi hayatının zirvesinde olanda, dipte olanda mutluluktan bir haber.Mutluluk şunlara sahipseniz sizindir demek çok basma kalıplık olur. Ama mutluluk için ihtiyacınız olanlar işte onlar önemli:)İlk mutluluktan bahsedelim sonrasında mutluluk için ihtiyacımız olanlara değinelim.Mutluluk, bir durum ya da kişiye karşı duyunlar histir. Mutluluk çoğunlukla zihnimizdeki mutluluk resmi ile eşleşiyorsa hissedebildiğimizdir. Bu da nedemek? Kişi yaşamının her karesine dair zihninde bir resim oluşturmuştur. Başarıya, güvene, sevgiye, aşka, ve tabi mutluluğa dair. Zihnimizdeki resme uymayan her bir başlık eşleşmediğinde ne mutluyuz ne de başarılıyızdır. Çünkü sana gelen mutluluk zihnindeki resimle eşleşmemiştir.Neden bu kadar mutlu olmaya odaklıyız? Neden yaşamın her karesinde çok mutlu olmayı dilemekteyiz? Var olan mutluluklarımızla neden yetinmeyip dahasını istemekteyiz? Geçmişteki mutluluğumuzu gelecekte de aramak neden? Başkalarının mutluluklarıyla mutlu olmak niye bu kadar zor? Sanal dünyanın gerçek olmayan mutlulukları bizi niye bu kadar zorda bırakmakta? Ünlü, ünsüz, fenomenlerin mutluluklarına neden bu kadar özenmekteyiz? Hayat sürekli başrol dizi ya da film oyuncusu olmaktan mı ibarettir? Yan karakter olmak görülmez olmak demek midir? Ya da mutluluklarımız gösteriş mi olmak zorundadır? Sessiz yaşanan mutluluklar yeterli değil midir?Ve dahası sorular bizlerin kendi mutluluğumuza dair engellerimizdir.Mutluluk seninle olsun istiyorsan;1- Kanaat et!Sahip oldukların ve olacaklarına kaanat et. 1 kalbin varsa 2.sini isteme, sahip olduğunla mutluluğu ara, yetin.Bir kabiliyetin varsa onun üzerinde yoğunlaş, şu kişi bunuda yapıyor bende yapayım deme, aç gözlülük etme.Bir ailen varsa varlığına kanaat et, zenginliğini sahip olduklarınla hisset, sahip olamadıklarına hırslanıp hasetlenme, onların için çaba etmen yeterli.2-Şükret/İyiki de!Bu şükür yaratıcıya duyulan minneti dile getirmek olabilir. Yanındakinin varlığına dair şükür olabilir. Hayatın defterinde mutlaka iyikilerin yazılıdır, onları gözden geçirmeyi dene. Unuttuğun iyikilerin seni yürüdüğün yolda yaptıkların ve yapacaklarına dair inancını güçlendirecektir.3-Ne geçmişte takılı kal! Ne de geleceği yasla karşıla!Geçmişte yaşadıklarımızı, geleceğimizde biçtiğimiz hasatımızdır. ‘Ne ekersen onu biçersin‘tamda buraya uygun bir cümle diyebiliriz. Acılarımızın kaynağı, öncelikle kendi içimizde hapsolmuşluğumuzdan kendimizi nasıl kurtaracağımızı söyleyen cümlelerimiz, daha da kendimize hapsolmuş hissetmemize neden olur. Seçimlerimizi sıkıntılı yaşam seviyesinde yaptığımız sürece, çözümlerimizin kökleri sorunun içinde olacaktır. Şimdide ektiğin sağlıklı tohumun geleceğinin sağlıklı hasatıdır. Geçmişle barışmak, geçmişe öfkelenip göndermek, yeni bir geçmiş oluşturmak senin elinde. Çıkamıyorsan bu kısır döngüden psikolojik destek al ve kendini şifalandır.4-Hayatındaki kalabalıktan kurtul!Hayatındaki kişileri, mekanları, işleri, planları, yediklerini, içtiklerini, izlediklerini, tercihlerini ve seçimlerini un eleğinden ele zamanın geldi. Zaman varki bunlar arasında kendini kaybettiğin, bulamadığın kalabalıktan kendini dinleyemediğin ya da zorunlu bırakıldıklarını düşün yapmak zorunda oldukların, maruz kalmak zorunda oldukların. Hayat eleğini kullan ve yığın arasında çık. Seni hakikaten mutlu eden arkadaşın ile beraber ol, zorunda bırakıldığın sen olmadığını hissettiğin o topluluktan sıyrıl. Ait hissettiğine yönel. Seni iyiliğe teşvik eden, pozitif zihnin yaşam sürdüğü yere yönel. Bırak senelik planlar yapmayı, 12 ay 365 günün olduğunu düşün.5- Keşke demeyi bırak!‘Keşke bende, keşke sende’ başlayan cümlelerini azalt, hatta bırak. Tercihlerinin iyi yanlarınıda gör, olumsuz yanlarının seni geliştirmesine izin ver. Bırak gözünün üzerindeki kaşa söylenmeyi… Bir kerede izin ver noktalama ve yazım hataları yapmana… Keşke dedikten sonra pişman olmayı bırak. ‘Keşke’nin hayatını demoralize etmesine izin verme. Olumsuza odaklanıp, olumluyu görmezden gelme.Bunlardan biri veya birden çoğu seni anlatıyor olabilir. Hiç biride değil demek sürece direnmek demektir. Görmezden gelmek, yüzleşmek istememektir. Umutsuzca mutluluğu aramak mutsuzluğun devamıdır. Mutluluğun kendini aranması gerekmez. O kendisidir.Çok uzatmadan sonuna geldiyseniz yazının, vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Daha çok yazılar yazabilmem için desteklerinizi beklerim. Sizlerin desteği benim yazma cesaretim…Sevgiler… Yazıyı Oku

Uzman: Tuğba ÖZYÜREK

Yayınlanma: 21.09.2020

agrilariniz-mi-var,-psikolojik-olabilir

Ağrılarınız mı var, psikolojik olabilir!Şeyda Sultan ZENGİN27 Ocak 2019, PazarTakotsubo kardiyomyopatisi; aşırı üzüntü sonucu kalp kasının aniden zayıflaması hastalığıdır. Diğer adı; kırık kalp sendromu.Kalbinizi korumanın yollarından biri balık-ceviz gibi besinler tüketmek iken, bir yolu da kalbinizi üzmemekten geçer. Fizikî ağrılar ve duygular birbiriyle ilişkilidir. Vücudumuzda hem ağrıyı hem de duyguları kontrol eden nörotransmiterler vardır; ‘serotinin ve norepinefrin’dir. Bu transmitterlerdeki bozukluklar hem depresyona hem de fizikî ağrılara sebep olabilmektedir.İnsanın ruh hâlindeki değişmeler; migren, kalp çarpıntısı, sırt ağrısı ve eklem ağrısı gibi fizikî belirtilerin görülmesine sebep olabilir. Veya var olan hastalıkları arttırabilir. Dahası bu belirtiler büyük ihtimalle kendi kendilerine geçecek değillerdir. Tam aksine, depresyon ve benzeri hâl tedavi edilmediği takdirde bu belirtiler de tehlikeli boyutlara ulaşabilir. 2007 yılında Norveç’te yapılan bir araştırma ciddî depresyon rahatsızlığı olan insanların, kalp rahatsızlıkları, inme, solunum yolu rahatsızlıkları, sinir sistemi ile ilgili rahatsızlıklar gibi belli başlı durumlardan hayatlarını kaybetme oranlarının diğer insanlara göre daha fazla olduğunu belirtmiştir.Depresyonun bedene etkisi daha çok stres hormonlarının aşırı salgılanması yoluyla olur. Depresyonda iki stres hormonu vardır ve ikisi de artar. Bunlar adrenalin ve kortizondur. Bu hormonların artmasına bağlı olarak da bazı fizikî değişiklikler olur. Meselâ kortizon hormonu fazla arttığında kişinin kan yağlarında artış söz konusudur. Yine kortizonun etkisi olarak şekerin gereksiz yere kana fazla salgılanması ve buna bağlı şeker yükseklikleri oluşur. Yani şeker hastalığı..Araştırmalardan faydalanarak bu fizikî belirtileri şöyle sıralayabiliriz;• Göğüs ağrısıEn başta kalp, akciğer veya mide problemlerinin bir belirtisi olabilir, bu yüzden doktora gitmekte fayda var. Bazen de, bu bir depresyon belirtisidir. Depresyonda adrenalin ve stres hormonlarının fazla salgılanması kalbin gereksiz yere aşırı hızlanmasına ve yorulmasına sebep olabilmektedir. Hatta depresif bir insan sabahları kalp atış sesine bile uyanabilir. Hani denir ya, “onun kalbi var onu üzmeyin” Çünkü stres kalbi tetikler. Tansiyon da aynı şekildedir. Depresyon damarlarda büzüşmeye sebep olduğu için tansiyonun yükselmesine sebep olabilir.• Yorgunluk ve tükenmeÇok yorgunluk hissediyorsanız, günlük görevleriniz için enerjiniz yoksa, (yeterince uyuduğunuzda veya dinlendiğinizde bile), depresyonda olduğunuzu gösteren bir işaret olabilir. Depresyon ve yorgunluk bir araya geldiğinde, her durumun daha kötü görünmesini sağlar. Depresyonunuz daha dikkat çeker.• Ağrıyan kaslar ve eklemlerDevam eden ağrı ile yaşadığınızda, depresyon riskinizi arttırabilir. Depresyon aynı zamanda acıya da yol açabilir, çünkü her iki şartta beyindeki kimyevî habercileri paylaşır. Depresyonda olan insanların düzenli olarak ağrıya yakalanma ihtimali sağlıklı insanlara göre üç kat daha fazladır. Meselâ fibromiyalji (eklemlerin ağrıması) hastalığı, biraz da psikolojiktir, strese bağlıdır.• Baş ağrısıBir çalışma, majör depresyonu olan kişilerin migren geçirme ihtimalinin üç kat daha fazla olduğunu ve migrenli kişilerin depresyona girme ihtimalinin beş kat fazla olduğunu göstermektedir.• İştah veya kilodaki değişikliklerBazı insanlar depresif olduklarında daha az acıkırlar. Bazıları ise yemeyi bırakamaz. Sonuç, enerji eksikliği ile birlikte kilo alımı veya kaybı olabilir.• Sırt ağrısıSırt ağrısı düzenli olarak tekrar ettiğinde, depresyona katkıda bulunabilir. Sırtınız veya beliniz her daim kendini hatırlatacak derecede ağrıyorsa ve doktorunuz bir sorun göremiyorum diyorsa, hayatınızdaki stres faktörlerini bir gözden geçirmenizde fayda var.• UykuDepresyondayken kişinin uyku düzeni bozulabilmektedir. Uykuya dalma sorunu, dalamama, dalsa da sık sık uyanma tarzında sorun söz konusu olabilir. Aşırı derecede fazla uyuma da kendini gösterebilmektedir.• Nefes darlığıKişi aşırı stres altında kaldığında yeterince oksijen alamıyormuş gibi hisseder. Derin derin nefes alma ihtiyacı duyar, ama alamaz. Nefesi yarım kalır.• Heyecanlı ve huzursuzUyku problemleri veya diğer depresyon belirtileri sizi bu şekilde hissettirebilir. Yerinde duramama, veya tam tersi hiç hareket etmeden yatma/oturma davranışı gözlemlenir.• Sindirim problemleriBeynimiz ve sindirim sistemimiz güçlü bir şekilde bağlantılıdır, bu yüzden stresli veya endişeli olduğumuzda çoğumuz karın ağrısı veya mide bulantısı çeker.Depresyon bağırsaklarınızda da baş gösterebilir. Bulantı, hazımsızlık, ishal veya kabızlığa sebep olur. Strese bağlı olarak birçok insan kabızlık sorununu çekmektedir. Her seferinde farklı besinlerle kendini iyi etmeye çalışır, ancak stresini azaltmaya çalışmak aklına gelmez. Eğer bu belirtiler uzun süre sizde varsa ve doktorunuz bir sorun yok diyorsa, kendinizi iyi etmeye bakın.Depresyon öyle bir rahatsızlıktır ki kendisini sadece ruhî ve zihnî olarak göstermez. İnsan bedenine de etki eder. Ve bunun bir sebebi stres hormonlarının aşırı salgılanmasıdır. Bediuzzaman diyor ya, ‘fıtrat ve vicdan yalan söylemez’ diye. Aynen öyle, bir sorun varsa fıtrat bunun üstünü örtmüyor hemen söylüyor. Biz zihnen kendimizi iyiyim diye kandırmaya çalışsak da, vücudumuz bir şeylerin ters gittiğini yukarıdaki belirtilerle haber verir.Tavsiyemiz, hiçbir şey sizden daha önemli değil, emanetleriniz olan kalbinize ve ruhunuza iyi bakın. Onları amaçları doğrultusunda kullanın, gereksiz streslerden kaçınmaya çalışın. Vücudunuzu iyi dinleyin ve kendinizi iyi etmenin yollarını bulun.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Şeyda Sultan ZENGİN

Yayınlanma: 25.09.2020