1. Uzman
  2. Nuray ER
  3. Blog Yazıları
  4. Sevgi Dilleri: İlişkilerin Gizli Anahtarı

Sevgi Dilleri: İlişkilerin Gizli Anahtarı

Giriş

Her çocuğun içinde, sevgiyle doldurulmayı bekleyen görünmez bir hazne vardır. Bu hazne, yalnızca fiziksel ihtiyaçların karşılanmasıyla dolmaz; asıl ihtiyaç, duygusal olarak sevilmek, değer görmek ve anlaşılmaktır. Çocuklukta sevgiyle doyurulan bir birey, ileriki yaşantısında hem kendisiyle hem de başkalarıyla sağlıklı, güvenli ve doyumlu ilişkiler kurma potansiyeline sahip olur. Sevgiyle büyüyen çocuk, ileride sevgisini daha rahat ifade edebilen ve karşısındaki insanlara da bu duyguyu sunabilen bir yetişkine dönüşür.

Ancak günümüzde birçok birey, hem çocukluk yıllarında hem de yetişkinlikte, “sevgisiz hissetme” duygusuyla mücadele etmektedir. Oysa pek çok ebeveyn çocuklarını sevdiğini söyler; birçok çift de birbirine sık sık aşkını ilan eder. Peki, o halde neden bireyler hâlâ “yeterince sevilmediğini” hisseder? Neden ilişkilerde bu kadar çok duygusal kopukluk yaşanır?

Bu sorunun yanıtı, çoğunlukla sevgiyi ifade etme ve alma biçimlerinde gizlidir. Sevgi var olabilir, ancak doğru ifade edilmezse karşı tarafa ulaşamayabilir. İşte bu noktada devreye sevgi dilleri girer.

Sevgi Neden Bazen Hissedilemez?

İletişim yalnızca sözcüklerden ibaret değildir; jestlerimiz, davranışlarımız, zaman ayırış biçimimiz ve dokunuşlarımız da karşımızdaki kişiye bir mesaj verir. Ancak bu mesajlar herkes tarafından aynı şekilde anlaşılmaz. Tıpkı farklı diller konuşan insanlar gibi, bireylerin sevgiyi anlama ve gösterme yolları da farklılık gösterir. Bazen iki insan da birbirini çok sever, ancak sevgilerini farklı şekillerde ifade ettikleri için aralarında duygusal bir kopukluk yaşanabilir. Bu durum, sevgi eksikliğinden çok sevgi dilinin uyuşmazlığından kaynaklanır.

Amerikalı evlilik danışmanı ve yazar Dr. Gary Chapman, uzun yıllar boyunca çiftlerle yaptığı çalışmalar sonucunda, bireylerin sevgiyi ifade etme ve alma biçimlerinin belirli kategorilere ayrılabileceğini fark etmiştir. Bu çalışmalar neticesinde ortaya koyduğu “Beş Sevgi Dili” kuramı, günümüzde hem kişisel gelişim hem de ilişkisel psikoloji alanında yaygın olarak kabul gören bir model haline gelmiştir.

Beş Temel Sevgi Dili

Chapman’a göre, her bireyin baskın bir ya da birkaç sevgi dili vardır. Kendi sevgi dilimizle sevildiğimizde daha çok anlaşıldığımızı, değer gördüğümüzü ve güvende olduğumuzu hissederiz. Ancak karşımızdaki kişinin dili farklıysa, sevgi ifadeleri boşa gidiyor gibi hissedilebilir.

Aşağıda bu sevgi dillerini detaylarıyla ele alalım:

1. Onay Sözleri (Sözlü Takdir ve Teşvik)

Bu sevgi dili, bireyin sözlü ifadelerle sevildiğini hissetme ihtiyacına dayanır. Takdir edilmek, güzel sözler duymak, teşvik edilmek bu kişiler için önemlidir.

Örnek cümleler:

  • “Seninle gurur duyuyorum.”
  • “Sana minnettarım.”
  • “Bu projede gerçekten harika bir iş çıkardın.”
  • “Seni çok seviyorum, iyi ki varsın.”

Bu dili konuşan kişiler için sevgiyi göstermek, çoğu zaman bir “söz” kadar yakındır. Ancak karşı taraf bu dili konuşmuyorsa, sevgisini sadece davranışla ifade etmeye çalıştığında bu kişiler kendilerini sevilmemiş hissedebilir.

2. Nitelikli Beraberlik (Kaliteli Zaman)

Bu sevgi dili, birlikte zaman geçirmekten ve bu zamanın kaliteli olmasından beslenir. Burada önemli olan sadece fiziksel olarak aynı ortamda bulunmak değil, duygusal olarak da orada olmaktır.

Bu kişiler için;

  • Telefonu kenara bırakmak,
  • Göz teması kurmak,
  • Dinleyici olmak,
  • Ortak aktiviteler yapmak çok kıymetlidir.

Örneğin birlikte yürüyüşe çıkmak, film izlemek, derin sohbetler etmek bu bireyler için “seviliyorum” hissini besler. Kendiyle ilgilenilmeyen, göz teması kurulmadan geçen anlar ise uzaklaşmış hissettirir.

3. Armağan Alma (Hediyelerle Sevgi İfadesi)

Bu sevgi dili, yalnızca maddi değeri yüksek hediyelerle ilgili değildir. Düşünülmüş, özel, anlamlı küçük armağanlarda bu kişiler için büyük anlam taşır. Asıl önemli olan, “benim için bir şey seçti” ya da “beni düşündü” duygusudur.

Örnekler:

  • Anlamlı bir kitap,
  • Doğum gününde yazılmış bir not,
  • Beklenmedik bir zamanda alınmış bir kahve,
  • Çocukluğuna dair nostaljik bir eşya.

Bu dili konuşan biri için hediye, sevginin somutlaştırılmış halidir. Ancak bu dilin partnerinde karşılık bulmaması durumunda, sevgiyi göremediğini düşünebilir.

4. Hizmet Davranışları (Yardım ve Destekle Sevgi)

“Sevgi emektir” diyenlerin dili genellikle budur. Bu sevgi dili, karşı tarafa yardımcı olma, onun yükünü hafifletme ya da ihtiyaçlarını fark edip harekete geçme üzerine kuruludur.

Örnek davranışlar:

  • Ev işlerinde yardımcı olmak,
  • Aracını yıkamak,
  • İşe bırakmak,
  • Gün sonunda sevdiği yemeği yapmak.

Bu kişilere göre; “Seni seviyorum” demekten çok, “Senin için şunu yaptım” demek sevgi göstergesidir. Ancak partner bu dili konuşmuyorsa, bu çabaları görmeyebilir ya da sıradanlaştırabilir.

5. Fiziksel Temas (Dokunarak Sevgi İletimi)

Bazı bireyler için fiziksel temas, sevginin en etkili anlatım biçimidir. El ele tutuşmak, sarılmak, saçını okşamak, yanağına dokunmak gibi temaslar bu kişileri duygusal olarak besler.

Ancak bu temas, kişisel sınırlara saygılı biçimde olmalıdır. Fiziksel temas sevgi dili olan biri, bu dokunuşların azlığını ya da mekanikleşmesini “soğukluk” olarak algılayabilir.

Fiziksel temasın yokluğu, bu bireylerde değersizlik ya da reddedilme duygularına neden olabilir. Dolayısıyla partnerin temas konusundaki hassasiyetlerine dikkat etmek oldukça önemlidir.

Sevgi Dilimizi Nasıl Keşfederiz?

Her birey, zamanla hangi davranışlardan daha çok etkilendiğini gözlemleyerek kendi sevgi dilini keşfedebilir. Bu konuda yardımcı olabilecek bazı sorular şunlar olabilir:

  • Birisi size sevgisini gösterdiğinde nasıl daha çok etkileniyorsunuz?
  • Sizi daha çok ne mutlu eder: Güzel sözler mi, hediyeler mi, yardım mı?
  • Partnerinizin hangi davranışlarını sevgi göstergesi olarak algılıyorsunuz?
  • Hangi davranışlar sizi daha çok kırıyor ya da boşlukta hissettiriyor?

Ayrıca, sevgi dili çocukluk döneminizde sevgiye nasıl maruz kaldığınızla da yakından ilişkilidir. Çocukken hangi tür davranışlar size sevgi gibi geliyordu? Bunları düşünerek de kendi sevgi dilinizi analiz edebilirsiniz.

Sonuç: Sevgi Hep Vardı, Ama Farklı Dillerdeydi

İlişkilerdeki en temel sorunlardan biri, tarafların aynı dili konuşmadan birbirlerini anlamaya çalışmalarıdır. Sevgi de bir dildir. Ve herkes, en çok kendi sevgi diliyle sevilmek ister.

İster çocuklarla ister partnerlerle kurulan ilişkilerde, sevgi dillerinin farkında olmak, daha sağlam, şefkatli ve doyurucu ilişkiler kurmanın anahtarıdır. Sevgi dillerini bilmek, hem verilen sevgiyi daha görünür kılar hem de karşı tarafın ihtiyacına göre hareket etmemizi sağlar.

Unutmayalım ki: Sevgi, vermekle tükenmeyen bir hazinedir. Ancak bu hazineyi paylaşabilmek için önce onun dilini öğrenmemiz gerekir.

Siz de bugünden itibaren hem kendi sevgi dilinizi hem de sevdiklerinizinkini keşfetmeye ne dersiniz?

Sevgiyle…

Yayınlanma: 09.10.2025 06:39

Son Güncelleme: 09.10.2025 06:40

#ilişkiler#toksik ilişki#mutlu ilişkiler#çift terapisi#aile terapisi#mutlu evlilik
Psikolog

Nuray

ER

Uzman Klinik Psikolog

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 1500
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
Hizmet vermiyor
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

Aranmakta olan Mut-lu-luk

Son senelerde kişilerin yaptıkları işlerden, kurdukları aileden, çalıştığı yerden, arkadaş çevresinden, eğlence hayatından dahi mutlu olamadıkları ya da olmadıkları hep karşımda…Kendi hayatının zirvesinde olanda, dipte olanda mutluluktan bir haber.Mutluluk şunlara sahipseniz sizindir demek çok basma kalıplık olur. Ama mutluluk için ihtiyacınız olanlar işte onlar önemli:)Herkese merhabalar…Umarım herşey yolundadır, değilse de yoluna girmesini ümit ediyorum.Mutluluk ve mutlu olmak hakkında paylaşmak istediklerim var.Biz insanoğlunun peşinden koştuğu belli başlı şeyler var bunlardan biride, mutluluk.Son senelerde kişilerin yaptıkları işlerden, kurdukları aileden, çalıştığı yerden, arkadaş çevresinden, eğlence hayatından dahi mutlu olamadıkları ya da olmadıkları hep karşımda…Kendi hayatının zirvesinde olanda, dipte olanda mutluluktan bir haber.Mutluluk şunlara sahipseniz sizindir demek çok basma kalıplık olur. Ama mutluluk için ihtiyacınız olanlar işte onlar önemli:)İlk mutluluktan bahsedelim sonrasında mutluluk için ihtiyacımız olanlara değinelim.Mutluluk, bir durum ya da kişiye karşı duyunlar histir. Mutluluk çoğunlukla zihnimizdeki mutluluk resmi ile eşleşiyorsa hissedebildiğimizdir. Bu da nedemek? Kişi yaşamının her karesine dair zihninde bir resim oluşturmuştur. Başarıya, güvene, sevgiye, aşka, ve tabi mutluluğa dair. Zihnimizdeki resme uymayan her bir başlık eşleşmediğinde ne mutluyuz ne de başarılıyızdır. Çünkü sana gelen mutluluk zihnindeki resimle eşleşmemiştir.Neden bu kadar mutlu olmaya odaklıyız? Neden yaşamın her karesinde çok mutlu olmayı dilemekteyiz? Var olan mutluluklarımızla neden yetinmeyip dahasını istemekteyiz? Geçmişteki mutluluğumuzu gelecekte de aramak neden? Başkalarının mutluluklarıyla mutlu olmak niye bu kadar zor? Sanal dünyanın gerçek olmayan mutlulukları bizi niye bu kadar zorda bırakmakta? Ünlü, ünsüz, fenomenlerin mutluluklarına neden bu kadar özenmekteyiz? Hayat sürekli başrol dizi ya da film oyuncusu olmaktan mı ibarettir? Yan karakter olmak görülmez olmak demek midir? Ya da mutluluklarımız gösteriş mi olmak zorundadır? Sessiz yaşanan mutluluklar yeterli değil midir?Ve dahası sorular bizlerin kendi mutluluğumuza dair engellerimizdir.Mutluluk seninle olsun istiyorsan;1- Kanaat et!Sahip oldukların ve olacaklarına kaanat et. 1 kalbin varsa 2.sini isteme, sahip olduğunla mutluluğu ara, yetin.Bir kabiliyetin varsa onun üzerinde yoğunlaş, şu kişi bunuda yapıyor bende yapayım deme, aç gözlülük etme.Bir ailen varsa varlığına kanaat et, zenginliğini sahip olduklarınla hisset, sahip olamadıklarına hırslanıp hasetlenme, onların için çaba etmen yeterli.2-Şükret/İyiki de!Bu şükür yaratıcıya duyulan minneti dile getirmek olabilir. Yanındakinin varlığına dair şükür olabilir. Hayatın defterinde mutlaka iyikilerin yazılıdır, onları gözden geçirmeyi dene. Unuttuğun iyikilerin seni yürüdüğün yolda yaptıkların ve yapacaklarına dair inancını güçlendirecektir.3-Ne geçmişte takılı kal! Ne de geleceği yasla karşıla!Geçmişte yaşadıklarımızı, geleceğimizde biçtiğimiz hasatımızdır. ‘Ne ekersen onu biçersin‘tamda buraya uygun bir cümle diyebiliriz. Acılarımızın kaynağı, öncelikle kendi içimizde hapsolmuşluğumuzdan kendimizi nasıl kurtaracağımızı söyleyen cümlelerimiz, daha da kendimize hapsolmuş hissetmemize neden olur. Seçimlerimizi sıkıntılı yaşam seviyesinde yaptığımız sürece, çözümlerimizin kökleri sorunun içinde olacaktır. Şimdide ektiğin sağlıklı tohumun geleceğinin sağlıklı hasatıdır. Geçmişle barışmak, geçmişe öfkelenip göndermek, yeni bir geçmiş oluşturmak senin elinde. Çıkamıyorsan bu kısır döngüden psikolojik destek al ve kendini şifalandır.4-Hayatındaki kalabalıktan kurtul!Hayatındaki kişileri, mekanları, işleri, planları, yediklerini, içtiklerini, izlediklerini, tercihlerini ve seçimlerini un eleğinden ele zamanın geldi. Zaman varki bunlar arasında kendini kaybettiğin, bulamadığın kalabalıktan kendini dinleyemediğin ya da zorunlu bırakıldıklarını düşün yapmak zorunda oldukların, maruz kalmak zorunda oldukların. Hayat eleğini kullan ve yığın arasında çık. Seni hakikaten mutlu eden arkadaşın ile beraber ol, zorunda bırakıldığın sen olmadığını hissettiğin o topluluktan sıyrıl. Ait hissettiğine yönel. Seni iyiliğe teşvik eden, pozitif zihnin yaşam sürdüğü yere yönel. Bırak senelik planlar yapmayı, 12 ay 365 günün olduğunu düşün.5- Keşke demeyi bırak!‘Keşke bende, keşke sende’ başlayan cümlelerini azalt, hatta bırak. Tercihlerinin iyi yanlarınıda gör, olumsuz yanlarının seni geliştirmesine izin ver. Bırak gözünün üzerindeki kaşa söylenmeyi… Bir kerede izin ver noktalama ve yazım hataları yapmana… Keşke dedikten sonra pişman olmayı bırak. ‘Keşke’nin hayatını demoralize etmesine izin verme. Olumsuza odaklanıp, olumluyu görmezden gelme.Bunlardan biri veya birden çoğu seni anlatıyor olabilir. Hiç biride değil demek sürece direnmek demektir. Görmezden gelmek, yüzleşmek istememektir. Umutsuzca mutluluğu aramak mutsuzluğun devamıdır. Mutluluğun kendini aranması gerekmez. O kendisidir.Çok uzatmadan sonuna geldiyseniz yazının, vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Daha çok yazılar yazabilmem için desteklerinizi beklerim. Sizlerin desteği benim yazma cesaretim…Sevgiler…

Bağlanma Türleri ve İlişkilerimizi Üzerindeki Etkisi; Etkileriyle Nasıl Baş Ederiz?

Bağlanma Türleri ve İlişkilerimizi Üzerindeki EtkisiBağlanma Teorisi (Bağlanma Kuramı), 1950’lerde İngiliz Psikanalist John Bowlby tarafından yaratılan ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından genişletilen bir teoridir. Bağlanma Teorisine göre bebeklikten itibaren birincil bakım verenle yaşanan ilişkisel deneyimler ve kurulan bağ; kişinin gelecekteki yaşantısında ilişkileri nasıl geliştireceği, ne gibi tutum ve davranışlar göstereceğini belirlemektedir. Bakım veren ile erken yaşamda edilen tecrübeler ile oluşan bağlanma türü,yetişkinlik hayatında da ilişkilerde etkili olmaya devam eder. Bu teoriye göre 4 adet bağlanma stili tanımlanır; Güvenli Bağlanma Kaçıngan Bağlanma (Güvensiz Bağlanma)Kaygılı Bağlanma (Güvensiz Bağlanma) Düzensiz Bağlanma(Güvensiz Bağlanma)Hadi gelin birlikte bu stilleri inceleyelim. Güvenli Bağlanma Çocukluk döneminde birincil bakıcısıyla arasında yakın ilişki olan, herhangi bir koşula bağlanmadan onaylanma ve güvence isteyebilen bireyler; gelecekte güvenli bağlanma stili geliştirirler. Güvenli bağlanmada bakım veren (ebeveyn) çocuğun ihtiyaçlarını (fiziksel, duygusal)mümkün olan en kısa sürede koşulsuzca cevaplar. Peoples’e göre; “Çocuklar birincil bakıcılarından güveni, güvenli bağlanmayı almanın yanı sıra birincil bakıcıların bizzat kendisini de model alır ve yetişkinlik döneminde ortaya çıkacak olan güvenli bağlanma böylece filizlenmeye başlar.”Güvenli Bağlanma ÖzellikleriDuygusal Erişilebilirlik Yakınlık Kurabilme KapasitesiÇatışma YönetimiYalnızlıkla Barışık OlmakSınır ÇizebilmekÖz sevgi ve Öz saygı Etkili İletişim Becerileri Güven Duygusuna Sahip Olmak Duygu DüzenleyebilmekYardım Arayabilme Kapasitesi Kendi OlabilmePeki Güvenli Bağlanmanın ilişkiye yansıması nasıldır? Çocukluğunda güvenli bağlanan kişiler kendiyle de hayatla da güvenli bağlanır. Hem romantik ilişkilerinde hem de hayatında kurdukları diğer ilişkilerde güvenli bağlanırlar.Güvenli bağlanma stiline sahip kimseler sağlıklı ilişkiler kurma eğilimindelerdir. Sorun çözme becerileri gelişmiştir. Dışarıdan gözlemlendiğinde pozitif, güvenilir ve partnerlerine karşı sevgi dolu olduklarını fark ederiz. Güvenli bağlandıkları için ilişkilerinde kıskançlık ve güven problemleri pek açığa çıkmaz. Güvenli bağlanan kişiler sevilebilir olduklarına inanırlar. Bu inanç sayesinde dış bir onaylanmaya ihtiyaç duymazlar. Güvenli bağlanan kişiler duygu ve düşüncelerini ifade etmekte problem yaşamazlar. İlişkilerindeki sorunları dile getirmek ve çözüm üretmek konusunda problem yaşamzlar. Sevgiyi ifade etmek ve kabul etmekten çekinmezler.Kaçıngan Bağlanma Çocukluk döneminde, katı veya duygusal olarak mesafeli veya etrafta pek olmayan bakım verene sahip kişiler kaçıngan bağlanma geliştirirler. Bakım verenin eksikliği veya yetersizliği çocukta ileriye dönük bağlanma ve güven problemleri ortaya çıkarmaktadır. Çocukluklarında ihmal edildikleri için kendi kendilerine yetmeyi öğrenmek mecburiyetinde kalırlar. Bu sebeple güçlü bir bağımsızlık duygusuna sahip olurlar. Çocuklukta güçlü bir bağımsızlık duygusu benimsemekten kaynaklı insan ilişkilerinde kişi problem yaşar.Kaçıngan Bağlanma Özellikleri İlişkilerde belirgin bir mesafe koymaYakınlıktan kaçınma Güçlü bir bağımsızlık duygusuFiziksel ve duygusal yakınlıktan kaçınmaBaşkalarını küçümser tavırlarDuygularını ifade etmekte güçlük çekmeGüven duymakta zorlanmaKimseye ihtiyaç duymadığı ve duymayacağı inancıYalnızlığı tercih etmek Bağlanma korkusuPeki Kaçıngan Bağlanmanın ilişkiye yansıması nasıldır? Kaçıngan bağlanan kişi, partnerine ihtiyaç duymaktan ve bağlanmaktan kaçınırlar. Birilerine bağlı olmayı kontrol kaybı ve zayıflık olarak yorumlayabilirler. Kaçıngan bağlananlar duyguları noktasında çok net değildirler ve iletişime genellikle kapalıdırlar. Sevgiyi bir kol mesafesinde tutarlar. Partnerin duygularıyla baş etmek ve karşılık vermekte zorlanırlar.Bu bağlanma stili, bireylerin ilişkilerinde sağlıklı ve güvenli bir bağ kurmalarını zorlaştırır.Kaygılı BağlanmaÇocuklukta ihtiyaçlarına karşılık vermeyen tutarsız bakım verenlere sahip kişiler kaygılı bağlanma geliştirirler. Ebeveynlerinden aldıkları tutarsız mesajlar yüzünden ne istemeleri, ne beklemeleri konusunda sorun yaşayan, kafası karışık çocuklardır. Bu tutarsızlık yetişkin ilişkilerinde terk edilme ve reddedilme korkusu yaşamalarına neden olur. Yakın ilişkilerde bağımlı bir tavır sergilerler. Düşük öz sevgiye sahip olduklarından kendilerine laik görmedikleri o sevgiyi duymaya ihtiyaç duyarlar. Sevildiğinin onaylanmasına ihtiyaç duyarlar. İlişkilerinde kaygı ve kıskançlığı yoğun şekilde yaşarlar.Kaygılı Bağlanma Özellikleri Yoğun kıskançlıkDüşük özgüvenYalnız kalmakta zorlanmaBaşkalarından onay alma ihtiyacıGüven problemleriTerk edilme korkusuReddedilme korkusuKendini sevilmeye değer biri görmemeEleştiri kaldıramamaDüzensiz BağlanmaDüzensiz bağlanmaya sahip kişiler yakın ilişkilerinde güven problemi yaşarlar ve son derece tutarsız davranışlar gösterirler. İki uç noktada seyrederler; bağımsız ve mesafeli ya da duygusal ve yapışkan. Birincil bakım vereni tutarsız kişilerdir. Çocuk için hem rahatlık hem de korku kaynağıdırlar. Bu nedenle çocuklarda düzensiz davranışlar gözleniyor. Çocukluk travmaları, ihmal ve istismar bu bağlanma türüne neden olan başlıca etmenlerdir.Düzensiz Bağlanma ÖzellikleriGüven problemiYüksek anksiyeteKafa karıştırıcı davranışlarReddedilme korkusuDuyguları düzenlemede problemKaçıngan ve kaygılı bağlanma stillerinin belirtilerini gösteriyor olmaSonuç olarak ; Çocuklukta geliştirilen bağlanma stilinin ilerideki ilişkilerimiz için kesin bir belirleyici olarak düşünmek yanlış olur. Çocukluk döneminde geliştirilen bağlanma biçimi yetişkinlikte farklılaşabilir. Güvenli bağlanan bir çocuk yetişkinlikte ilişkilerinde kaçıngan bağlanma gösterebilir. Kişinin mizacı ve geçirdiği ilişki deneyimleri veya gözlemleri de bağlanma türlerinde etkili olabilmektedir. Sonuç olarak erken dönem bağlanma stilimiz yetişkin hayatımızda ilişkilerimizde birebir etkili olmasa da katkı payının olduğu yadsınamaz.Çocukluğumuzda bağlanma figürümüz ebeveynlerimiz yani bakım verenlerimizdir. Gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde ise bağlanma figürü romantik partnerler ve arkadaşlar olarak gözlenir. Yaşamın farklı dönemlerinde farklı bağlanma figürleri ortaya çıktığı için çocukluk çağındaki bağlanma stili kalıcı ve telafi edilemez değildir. Çocukluktaki bağlanma şeklimiz, ilerideki kuracağımız tüm ilişkilerimizde aynı tipte ve düzeyde gözlenecek kadar belirleyici değildir. Ancak tabii ki etkilidir; kişi, bağlanma stiline uygun bir partner seçmeye meyillidir. O nedenle, bu konuda farkındalık kazanmak ve üzerine çalışmak ilişkilerimiz için faydalı olacaktır. Psikolojik danışmanlık almak bakım vereniniz ile kurduğunuz bağlanma stilinizi keşfetmeyi ve bunun üzerine çalışarak güvenli bağlar geliştirmenize ve daha sağlıklı ilişkiler kurmanıza olanak sağlar. Bağlanma stilinizi keşfetmek ve daha sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenmek için benimle iletişim kurabilirsiniz. Kaynakça Here is How to Identify Your Attachment Style,psychcentral.com, 2021Çankaya,T.(2022).Bağlanma Stilleri Nelerdir? Bağlanma Stilleri ve Romantik İlişkilere Etkisi. Hiwellapp.com
İrem EROL 11.12.2024

(Love Bombing)- Sen Seç, Sevgi mi yoksa Bombardıman mı?

Love bombing, Türkçe karşılığı ile sevgi bombardımanı ya da sevgi bombalaması anlamına gelmektedir. Love bombing bir tür duygusal manipülasyon olarak kabul edilir.İstismarcı, istismar edilen tarafın hayatına aşırı düzeyde müdahale ederek istismar edilen tarafın bağımsız bir birey olma potansiyelini elinden almaya çalışır ve kendisine bağımlı olan bir bireye dönüşmesini ister.Bu terim psikoloji açısından ele alındığında narsist bir bireyin karşı bireyi kontrol edebilmek adına gösterdiği istismarcı ve aşırı düzeydeki ilgi gösterme davranışı olarak kabul edilir.Burada söz edilen ilgi sağlıklı değildir, istismarcı aşırı ilgi altında istismar edilen tarafın hayatına karşı kısıtlamalar koymaya başlar. Gideceği yer, yiyeceği yemek, giyeceği kıyafet, buluşma saati, buluşulacak mekân ve görüşülecek insanlara kadar her şeyi istismarcı kendi belirliyor ve yönetiyor olmak ister. Bunu partnerini çok sevdiği ve ilişkisine çok değer verdiği için yapıyor gibi görünse de zamanla kişiye karar verme hakkı tanımamaya başlar.Love bombing yaşanan ilişkilerde istismara uğrayan taraf ilk zamanlarda gösterilen aşırı ilgi ve övgüleri cazip görmekte, çok mutlu hissetmekte, sevildiği ve önemsendiğini düşünmektedir. Ancak zamanla kişi ilişki içinde kendisini güvende hissetmek yerine manipüle edilmiş ve kontrol altında kalmış hissetmeye başlayabilir. Çok ilgi dolu gözüken bir istismarcı partnerin esas amacı genellikle kontrol ve güç elde etmektir. İstismarcı, kurulan bu yoğun ve hızlı ilişkiyi kullanarak istismar edilen tarafın duygusal bağımlılığını artırmaya çalışır. İstismar edilen taraf, istismarcının yoğun ilgisi nedeniyle mantıksız bir şekilde bağlanabilir, istismarcının gösterdiğini düşündüğü ilgi ve sevgiyi kaybetmemek için istismarcının istediği şekilde davranan bir birey haline gelir. Zamanla bağımsızlığını ve sınırlarını iyiden iyiye kaybeden istismar edilen taraf tümüyle istismarcısına farkında olmadan gücü ve kontrolü verir.Kısaca özetlemek gerekirse, love bombing, aşırı sevgi gösterme taktiği ile başlayan, sağlıklı bir ilişki biçimi olmaktan çok uzak bir istismar ve manipülasyon biçimidir. Bu manipülasyona uzun süre maruz kalan partner duygusal ve psikolojik sağlığında bozulmalar yaşayacağı için bu ilişki döngüsünden tek başına çıkabilmesi güçtür. Bu süreçte ruh sağlığını korumak için bir uzmandan destek alması önerilir.Love Bombing (Sevgi Bombardımanı ) Belirtileri Nelerdir?Aşırı İlgili Davranışlar: İstismarcı durmadan gece-gündüz mesaj atma, telefonla arama, buluşma teklif etme ve her detaya hâkim olma gibi davranışları ilişkinin başındayken de sıkça tekrarlayabilir. Açılmayan telefonların hesabını sorma, ihmal edildiğine yönelik algı oluşturma, her dakika hesap verilmesini talep etme vb. davranışlar istismarcının bazı davranışlarına örnek olarak düşünülebilir.Sürekli Övgüler: İstismarcı, istismar edilen tarafı sürekli övebilir. Kendisini küçülten, istismar edilen tarafı büyüten sözlerin altında istismar edilen tarafı kendisine bağlama gerçeği bulunmaktadır. Sağlıklı ilişkilerin dinamiği içerisinde de partnerlerin birbirine güzel sözler söylemesi kıymetlidir ancak burada istismarcı taraf süreci fazla ileriye götürmekte her an her dakika istismar edilen tarafı olumlu mesajlar ile uyararak sürece karşı şartlanma oluşturmaktadır.Diğer İnsanlara Karşı Değişlik Talepleri: İstismarcı, istismar edilen tarafın çevresindeki insanlar ile iletişimini kesmesini veya diğer ilişkilerini azaltmasını isteyebilir. Bu sebeple istismar edilen taraf sosyal destekten yoksun kalarak istismarcıya daha çok bağımlı hale gelmektedir. İstismarcı, birbirlerine daha çok vakit ayırabilmeleri ve ilişkilerinin iyiliği için bunu yaptığını belirtse de burada sınır koyabilmek oldukça önemlidir. İstismarcıdan sık sık sorun biz değiliz çevredeki insanlar bu sebeple onlardan uzaklaşmalısın/ uzaklaşmalıyız gibi ifadelerini duyabilirsiniz. İstismar edilen tarafın zamanla çevresinden soyutlanması ruh sağlığı için tehdit niteliğinde olabileceği için bu talepler konusunda çok dikkatli olmak gerekir.Sıkça Hediyeler Alma ve Jestler Gerçekleştirme: İstismarcı, ilişkinin henüz çok başlarında iken de sık sık ve pahalı hediyeler veriyor, romantik jestler yapıyor olabilir. Bu şekilde istismar edilen tarafı kendine bağlamaya çalıştığı unutulmamalıdır. Hediyeleşmek güzeldir ancak orada kıymetli olan düşünülmektir. Pahalı ve kişiye zor duruma sokacak hediyeler istismarcı bir partnere işaret edebilir.Çatışma ve Olumsuzlukları Reddetme: İlişkinin başlangıcında yaşanan veya yaşanabilecek olumsuzlukları, çatışmaları kabul etmemek, bu tür konuları yok saymak ya da hızlıca geçmek, istismarcının sık kullandığı bir davranış biçimidir. Örneğin: Şimdi ne gerek var bu konuları konuşmaya, biz anı yaşayalım, şimdi hiç tadımızı kaçırmayalım, sonra konuşuruz şimdi acelesi yok, bir aradayken zamanımızı bunlar ile geçirmeyelim’’ gibi örnek cümlelere sık sık rastlamak mümkündür. İlişkilerde hiçbir konunun halı altına süpürülmediğinden emin olmak ilişkinin sağlığı için önemli bir kriterdir.Love Bombing bir İlişkinin İçinde Neler Yapılmalıdır? Öncelikle love bombing sadece yakın-romantik ilişkiler ile sınırlı olmadığını tüm yaşamımızda kurduğumuz ilişki dinamiklerimiz için genellenebildiğini unutmamamız gerekir. Aile, arkadaş ve iş ortamında da love bombing ile karşı karşıya kalabilmek mümkündür. Peki, love bombing ile karşı karşıya kalındığında neler yapılmalıdır?-İlişkilerinizde sınırlarınızı belirlemek ve bunu karşınızdaki kişiye açık bir şekilde belirtmek ilk yapılması gereken davranıştır. Bunun için insanlara gerekli durumlar karşısında ‘’hayır‘’ diyebiliyor, sınır koyma noktasında bir çekince yaşamıyor olmanız gerektiğini hatırlatırım. Eğer sınır koyma ile ilgili bir yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bir uzmana başvurabilirsiniz.-Hoşunuza gitmeyen ve sizi rahatsız eden tüm davranışları açık bir şekilde dillendirmelisiniz. Örneğin; kıyafetinize karışması, sosyal medya hesaplarınızı yönetmek istemesi gibi sizin kişisel alanınıza müdahale etmeye çalıştığı her noktada istismarcıya ‘’dur’’ diyebilmeli ve bu durumun sizde oluşturduğu hissi paylaşabilmelisiniz.-Ailenizin ve çevrenizdeki insanların ilişki içinde olduğunuz kişi hakkındaki yorumlarını dinleyin ve değerlendirin.Unutmayın ki, love bombing istismarcının isteği doğrultusunda hareket eder ve genellikle istismarcının kontrolünü artırmaya hizmet etmektedir. Bu tür davranışlara karşı dikkatli olmak ve sağlıklı sınırlar belirlemek önemlidir. Yaşadığınız bu travmatik ilişki zamanla yaşam kalitenizi ciddi düzeyde etkileyerek psikolojinize zarar verir. Sevgi bombardımanına maruz kaldığınızı fark ettiğiniz zaman psikolojik destek almayı ihmal etmeyin.Seans randevu almak isterseniz randevu takvimimden bana ulaşabilir ya da sorunuz var ise her zaman sorunuzu sorabilirsiniz.Sevgi ve sağlıcakla,Uzm. Psk. & Aile Danışmanı Fatma İzel ŞAHİNKaynakça: https://www.psikoterapi.pro/makaleler/sevgi-bombardimanihttp://www.izmirpsikolojimerkezi.com/news/70/ask-mi-ask-bombardimani-mi/https://saripsikoloji.com/blog/love-bombing-nedir