1. Uzman
  2. Özge ÖZ BATIR
Psikolog Özge ÖZ BATIR Profil Fotoğrafı

Özge ÖZ BATIR

Psikolog

Uzmanlıklar:

Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresif Bozukluklar , Kişilerarası İletişim Problemleri
Online TerapiOnline Ter...
süre 50 dk
ücret 1000
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
Hizmet vermiyor

Hakkında

Lisans eğitimimi Gedik Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladım. Ergen ve yetişkin bireylerle çalışmakta, terapi sürecinde özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Şema Terapi yaklaşımlarını kullanmaktayım. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), kaygı bozuklukları, sınav kaygısı ve ergenlik dönemi sorunları üzerine yoğunlaşarak bireysel terapi hizmeti veriyorum. “Attentioner ile Dikkatimi Topluyorum” programı, Beier Cümle Tamamlama Testi ve Burdon Dikkat Testi gibi dikkat ve değerlendirme araçları konusunda uygulayıcıyım. Sultanbeyli Devlet Hastanesi, İstanbul Psikoterapi Akademisi ve Sultanbeyli Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nde edindiğim deneyimlerle danışanlarıma bütüncül bir bakış açısıyla destek oluyorum. Her bireyin kendi iç potansiyelini keşfetme sürecinde yanında olmak benim için büyük bir motivasyon kaynağıdır.

Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında

Çocuk, Ergen ve Yetişkin için terapi hizmeti vermekteyim.Terapi  olarak Bilişsel Davranışçı Terapi  yöntemini kullanmaktayım. Yetişkilerde aile ve ilişki problemleri ,kaygı bozuklukları, depresif durumlar üzerine çalışmaktayım.Çocuk ve ergenlerde Dikkati Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Kaygı bozuklukları ve Sınav Kaygısına yönelik Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ,Moxo dikkat testi ve Attentioner Dikkat Terapisi programı ile çalışmaktayım. 3-8 yaş grubu ile Çocuk Merkezli Oyun Terapisi çalışmaktayım.


Çalışma Grupları

Ergen (12-18) Çocuk (6-12) Yetişkin (18-65)

Terapi Yaklaşımları

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Çocuk Merkezli Oyun Terapisi Şema Terapi Filial Oyun Terapisi (PCIT) Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi (SFBT) EMDR Bilişsel Davranışçı Aile Terapisi

Eğitimler

İstanbul Gedik Üniversitesi - Lisans - Psikoloji

Sertifikalar

Attentioner - Gülsüm Tangız Eğitim Akademisi - 23.11.2024

Şema Terapi - İstanbul Arel Üniversitesi - 30.7.2024

Çocuk Ergen Bilişsel Davranışçı Terapi - İstanbul Psikoterapi Akademisi - 23.12.2023

Çocuk Değerlendirme Testleri - İstanbul Psikoterapi Akademisi - 17.12.2023

Moxo Adhd Test - Moxo Türkiye - 31.10.2024

Çocuk Merkezli Oyun Terapisi - Gülsüm Tangız Eğitim Akademisi - 24.11.2024

Bilişsel Davranışçı Terapi - Datem - 28.2.2025

Bilişsel Davranışçı Terapi - İstanbul Gedik Üniversitesi - 21.4.2022

Online Terapi Eğitimi - İstanbul Gedik Üniversitesi - 21.4.2022

Kum Terapisi Eğitimi - Biruni Üniversitesi - 18.11.2024

Sınav Kaygısında Kullanılan Bdt Teknikleri Eğitimi - B&s Psikoloji Psikolojik Danışmanlık Merkezi - 3.11.2024

Aile Danışmanlığı Eğitimi - İstanbul Gedik Üniversitesi - 21.4.2022

Emdr Uygulama Terapisi Eğitimi - İstanbul Gedik Üniversitesi - 21.4.2022

Son Blog Yazıları

Önce Kendini Bağışla

Kendine hoşgörüsü yoktu ve başkalarını affedişleri defalarcaydı, normal olarak kabullenmişti hayatında aslında olmayan ama içindeki büyük bir stresörü.Çünkü bu algı kafasında yoktu ya da farkında değildi onun bir stresör olduğundan. Küçük görünmez alerjen gibi ara ara gelen tetikleyiciydi hayatında ve bunu onun artık anlamsız alışkanlığıydı. Ve içinde bitmeyen kızgınlık onu bu alerjene iteklemişti çünkü kendisini affedemiyordu başkalarını affetmiş, kendisini üzüyor başkalarını fazlasıyla düşünüyordu ki bu alışkanlık bu durumu görmezden geldirmişti ve hayatında gördüğü ve hayalindeki güzel tasarısının yansımasıydı; zihnindeki empatileri. Önce kendini bağışlaması gerekiyordu ve sıkışan ruhunu hiçbir yere sığdıramıyordu.12 yıl önce öğretmeninden öğrendiği sözler boğazında dizelenmiş, içinden seslendiriyordu:Ruhunu sıkıştırmışsan bir yere çıkamazsın hiçbir yere. Her şey senin kapasiten kadardır. Seçimlerin seni yansıtır. İçin sevgiden yoksun ve hoyratsa eğer sana gelen kişiler de hep sevgisiz olur. Bir yere kadar seversin. Bir yerden sonra kopuverir ilişkin küçük bir kızgınlıkla ve nefretler başlar her iki tarafı da suçlarsın karşındakini acımasızca. Oysa sendedir, içindedir asıl mesele. Verdiğin değerin azlığıdır kendine.Mütemadiyen düşünüyordu bu sözleri ve soruyordu kendim mi kendim mi ben değerli miyim n’aptım ki değer olsun!Ben, dedi. Durdu. Yalnızca geçmişte ne olduğuyla tanımlamam şimdi, ne olduğum ve geleceğe doğru hangi yöne hareketimle anlamkazanıyorsam bu sorunun cevabı bayağı uzun olmalıdır. Normal olan ne? Freud kısaca sevebilen ve çalışabilen insan normaldir demiş. Normal olarak ben sevebiliyorum ve çalışıyorum da zaten. Tek sorun kendimi affedemediğim için sevemedim çoğu kez. Bütün davranışlar zincir silsilesi gibi ardı sıra etki bırakıyor devamında yol kendini tanımayaçıkıyordu.Peki, kendini her zaman tanıması mümkün müydü?Belirli bir denge var. Yine de o dengenin bozulması halinde tekrar sorgulamamız gerek. Bu sirkülasyon devam ettiği sürece affetmekya da affetmemek de değişiyor ve kalmıyor eski halinde. Affet ya da sev. Zaten bu duygu da değişiyorsa diğer duyguların yolunu kapayarak neden o duygunun içinde kalıyoruz ve diğer duyguları kısıtlıyoruz?Duygularını tanıyamıyorsa ne yapmalıydı?Kendinden emin olmayışımız o duyguya da karar veremiyoruz hissini ortaya koyuyor bu yüzdendir ki başkalarına soruyoruz: Onaylanma gereksinimi. Onaylanma gereksinimini yıkması gerekti, kendinden emin olmaya hazır hissediyor muydu ve düşünceler kafasında yığındı.Bu kadar soru bile eminsizliğe itiyordu ve hepsini bir sıraya koymalı bir anlayış geliştirmeliydi.Değerli olmak nedir?Değerli olmak için bir şeye gerek yok kendi varlığının anlamını hissedebilme ve aynaya gülümseyebilme ile orda bir değer vardır.Şimdiye kadar ne istemişti?Etrafımdaki insanların karşılıklı saygı ve sevgi içerisinde olması yorulmadan anlaşılmak. Kendi geçmişinin sorgusundan kurtarmak.Bedeninde bu duygular olunca ne hissediyordu?Bir süre ağlamaklı durumlarının olması.Duygunun verdiği fiziksel etkilerle nasıl baş etti?Sadece düşündü, aynı duruma katlanarak alışkanlığın verdiği durumun aynı şekilde değişmeyeceğine inanarak.Karşılıklı saygı ve sevgi her zaman olamayabiliyor ki çoğu iletişimsizliğin nedeni beklentilerimizi bir usule dayandırıyor, belirli kalıp olsun ve sorgulamadan yorulmayışlarımız mevcut, yoksa ne önemi var diyoruz. Ağlayarak olumsuzluğu kabullenmeye gerek var mı bilmiyorum ama bütün dolu hüznü derinlemesine boşaltan ya da o soğuk suyun gidişinde ferahlatması bu duygu boşaltımı ile huzurun başlangıcı hissindeyim. Devamlı ağlayışlarla, vazgeçme alışkanlıkları ile duyguları görmezden gel dedirtmesiyle çoğu kez yanlış anladığımız algılar devam etti.Değişmeyeceğine inanmak görmezden gelmek o duygunun hep aynı duygunun köşede yeşillensin demek değil ben görmesem de o içimde var, değişmese de.Buna rağmen özür dilerim kendim diyebilmeyi devamında şefkatimi kendimden esirgemeyişimle sakin bir uyku dalışına varmadır önce kendimizi sonra başka affedemeyişlerimizi affedebilmenin huzurunda..Psikolog Özge Öz BatırÇare de Zaman Çaresizlik teHer şey zamanla olsun deriz daha güzel şeyler için ya da daha kötü bir durumdan çıkmak için ilerleyen zamanlarda bekleyiş içinde oluruz. Hızla geçsin dediğimiz zamanları sonra geriye çekmeye çalışıyoruz. Bugünün anlamını düşünürsek hep geriye çekmeye çalıştığımız anda kıymetini anlıyoruz. Bu kadar hızla ilerleyen durumları ya da zamanımızı tutamamanın kıymetini çaresiz hissettiğimiz şeylerde buluyoruz. Kırılan kalbimizin hüznü, ölümcül hastalık mevcudiyeti durumlarında vs. çaresizliğimiz iyileşen durumlara hemen ve hızla dönüşmüş olsaydı geriye dönmek istemezdik ve zamanı geriye götürmek düşüncesi hatta zaman kavramını bile dile getirmek azlaşırdı, vakit nakittir sözünün anlamına varamayabilirdik. Gelecek zamanın olumsuzluklarını hesaplayabilseydik belki şuanın kıymetini daha iyi anlayabilirdik desem de her an biz aynı değiliz ki aynı düşünen beyne sahip değiliz; gelişim içinde o aşamada bir sonraki anları yaşantılarımızla birikimimizle görebiliyoruz önce kapıyı açıyoruz odaya giriyoruz basamakları bir bir çıkıp eve varmak istediğimiz yollardan geçiyoruz bir yol diğerini daha iyi keşfetmemizi yorumlayabilmemizi sağlıyorsa hiçbir yolu atlamadan geçmek daha iyi değil mi, o yollar her birinin mihenk taşı görevini görmüyor mu ? Yaşamımızın her anı birbirinin mihenk taşı olması bir bütünlük hissiyle tamamlanması her an bir fırsat demenin güzelliğini hissettiriyor. Oyun değil hayatımız yapboz parçası gibi eksiksiz olamaz da değil ve devamlı düzenleme fırsatımız var. Elimizde olamayan durumlarda çaresiz dediğimiz hastalıklarda bile çabalarımızla durumumuzu değiştirmeye çalışıyoruz ve yineen son çare zaman bekleyişidir. Bütün yapboz biziz, değiştirebileceğimiz ya da değiştiremeyeceğimiz kendimizde mevcuttur. Zaman yegane sevgilimiz ve her an onuyeni tanıyor gibibugünümüz ve her günümüz başlangıcımızsa:Bugün Güzel MeselaBiliyoruz zaman hızlı ve yeni tanışıyoruz. Kısa sürede mutlu oluyoruz ve daha hızla uzun süre tanışıklığımız olsun istiyoruz fakat sonra düşünüyoruz daha uzun yıllar geçireceksek eğer bu anlar da kıymetli, geri getirmek istediğimiz zamanı özlersek geri getiremeyeceğimiz için şu anlar da kıymetli ve yavaş geçsin..Her an kıymetli,Bugün güzel mesela…

KİTLE PSİKOLOJİSİ ANALİZİ

KİTLE PSİKOLOJİSİ Geçmişten günümüze insanlar kitleler halinde varlığını devam ettirmiş ve bu kitleler toplumsal değişimlerin sağlanmasında büyük rol oynamıştır. Dönemsel değişimlerde toplumsal düzen devam ederken kitleler yerleşik toplumsal düzene ve değerlerine yıkıcı etkilerde bulunmuşlardır. “Ortalama sağduyu”tanımı bize kitle eylemlerinin bazen tehlikeli olduğunun mesajını vermektedir. Kitle davranışlarını açıklarkenyardımcı olan psikoloji bilimi sosyal psikoloji alanın doğumunda nesnesi konumunda olmuştur ( Kayaoğlu, 2003).Sosyal psikoloji ya da kitle psikolojisi ile bireysel psikoloji arasında yakın bağ olsa da çoğu zaman zıtlık vardır. Bu zıtlık bize sosyal psikolojinin diğer insanlarla olan ilişkisineönem verdiği kadar bireysel psikolojinin daha az önem verdiğidir. Çünkü bireye rakip olan diğer bir birey vardır ve onun ruhsal yaşamında sosyal etkisi ile sosyal psikolojide kimliğini yansıtırak sosyal kimliğini oluşturur. Bireysel psikoloji bireyin diğer bireyle olan ilişkisini sevdiği kişi , dostu, arkadaşı, akrabası gibi tek kişi olarak değerlendirken sosyal psikoloji çok sayıda kişinin birbiriyle olan ilişkisinden eş zamanlı olarak etkileşiminden bahseder. Çoğu bireyin bir kitle dahilinde diğer bireylerle olanortak etkileşiminde ortak bir amaç ile kuvvetli bir bağ oluşmaktadır. En küçük kuvvetli bağ denilen akrabalık ilişkisinden doğan aile kavramı oluşmaktadır. Kitleler daha çok sayıda kişi olan ilkel olarak kabile , ulus ,sınıf ve kurum gibi üyeler olarak tanımlanır. Topluluk ne kadar büyük olursa kitle ruhunun , sürü iç güdüsünün o kadar farklılaşması ile karmaşık problemler ,değerlendirmeler getirecektir.Kitle KavramıKitle, herhangi bir ulustan, meslekten ya da cinsiyetten bireylerin onları bir araya getiren olasılıklar ne olursa olsun toplanması demektir. Psikolojik bakış açısında ise belirli koşullar altında bir insan topluluğu, onu oluşturan bireylerin davranış modellerinden pek çok farklı özellikler sunar. Topluluk içindeki herkesin duyguları ve fikirleri bir olup aynı yöne döner ve bilinç kaybolur. Geçici bir durum olsa da oldukça bariz bir biçimde tanımlanmış karakteristiklere sahip kolektif bilinç biçimlenir. Böylece topluluk örgütlü bir kitle olur ve tek varlık halini alıp kitlelerin zihin birliği yasasına tabi olur. Örgütlü bir kitle kazara yan yana bulunan belirli sayıdaki bireylerin bir araya gelmesiyle oluşmaz. Bu kalabalığı bir arada tutan bir yatkınlık zemini olmalıdır. Binlerce izole birey belirli bazı anlarda ve belirli bir güçteki duyguların etkisiyle psikolojik kitle karakteristiklerine bürünebilir. Ortada gözüken bir topluluk olmasa bile bütün bir ulus, belirli etki unsurlarının eylemleriyle kitle halini alabilmektedir (Bayındır, (2022).Freud’a Göre Kitle PsikolojisiKitle psikolojisi (massenpyschologie) kavramı , Freud , 1921 ‘de yayınladığı Massenpscychologie und Ich-Analyse adlı ( Kitleler Psikolojisi ve Ben’in Analizi) kitabında , kendisinden önce Le Bon (1895) ve MacDougall (1920) tarafından ele alınan bir konuyu , daha açıkçası kalabalık veya kitle içerisinde bireylerin değişmesi olgusunu kendi perspektifinden yorumlamıştır. Freud bu eserinde konu hakkında bu iki yazarın öne sürdüğü görüşleri gözden geçirdikten sonra fikir birliğine varmış, kitlenin bireyi değiştiği düşüncesinde kendi analizini yapmıştır. Freud’a göre kişinin kitle içerisndeki değişimi, heyacanların, duyguların kabarması ve aklın, düşüncenin gerilemesinde somutlaşır; telkin kelimesi yerine libido kavramını tercih eder.Bu iki yazardan farklı olarak Freud kitlenin sürükleyicisi olarak şefin, önderin rolüne büyük önem verir. Ona göre öndersiz olan kitle psikolojisi doğal ve önderli olan kilise , ordu gibi yapaydır. Kitleler iki yapay eksendedir: Şefle üyeler arası dikey, üyelerin kendi arasında yatay eksen. Bu eksenler ilişkilerin örgütlenmesini sağlar. İlişkiler olarak tanımlanan kavram sevgi ilişkileridir: Şefinüyeleri denetlediği ilişki ve üyenin diğer bir üyeye kendini ifade etmesi ilişkisidir. Şef eşit sevgiyle üyelerine yaklaşır , kitlenin dağılması halinde terk edilmişlik hissi ve de kitleden olmayanlara karşı düşmanlık hissi ; kitleyi oluşturan bağlardır ve libidinal niteliktedir. Kitle de şefin olması kitlenin varlığının devamı için zorunludur bu yüzden dikey ilişki daha önemlidir. Yatay eksende diğer üyelerle kollektif bilinçte olmak, özdeşleşmesi bireyin dönüşümünü beraberinde getirir. Dikey eksende birey egosu yerine şefin egosunu tercih ederek narsisisizmini sınırlandırarak dönüşüm yaşanmaktadır ( Bilgin, 2016).Kitle RuhuKitle ruhu, psikanalistlerin kaynağını bulgulayıp belirli bir yere yerleştirmekte güçlük çekmekle birlikte tek bir noktaya koyulamamaktadır. Bir kitle , dürtüleri doğrultusunda hareket eder, değişken ve aşırı derecede hassastır. Neredeyse sadece bilinçdışında hareket etmektedir. Hiçbir kişisel çıkar kaygısı hissettirmedenkahramanca ya da korkakça olabilir. Arzularının yerine getirilmesinde ve ufacık bir gecikmeye tahammül edemez. Bir kitleye dahil olan birey için imkansızlık için diye bir kavram yoktur. Bu bakımdan ilkel insanlara veya bir çocuk ruhuna benzemektedir. Kitle içinde birey kitle üzerinde etki bırakması zor olmamakla bir savı tekrarlayıp abartması yeterli görülmektedir. Kitle ruhu toplumsal yapıda ilerlemekte zorlanır ve muhafazakar bir yapısı vardır. Bireyin tek başına yapmakta zorlandığı ya da yapmayacağı davranışlarda kitle içinde özgürlük hissinden dolayı içgüdülerinin serbest doyum etkisinde birey harekete geçmektedir. Aynı zamanda telkin etkisinde olan kitleler feragat, özgeci veya kendini bir ideale de adamış olabilmektedir. Gerçeklik yetisi hipnozda olduğu gibi bilinçdışına itilmektedir ( Freud, 1921).KaynakçaKayaoğlu, A. (2003). Kitlenin Psikolojisi Ya da Sosyal Psikolojinin Kitle’si: Kitlede Yeni Bir Anlayışa Doğru. Kurgu Dergisi s: 20;205-218.Bayındır, O. (2022). Gustave Le Bon ve Kitleler Psikolojisi. Kültürel Çalışmalar ve Medya Dergisi: 2, 1; 114-118.Bilgin, N. (2016). Sosyal Psikoloji Sözlüğü: Kavramlar, Yaklaşımlar (ss.209-210).İstanbul: Bağlam Yayıncılık.Freud, S. ( 921). Kitle Psikolojisi ve Ego Analizi.(Çev.) Elif Yıldırım. İstanbul. Oda Yayınları Turizm San. Tic. ve Ltd. Şti.

Adresi

Battalgazi, Deva Sk. No:12, 34935 Sultanbeyli/İstanbul, Türkiye

Uzmanın Adresi

Danışan Yorumları

yaptıktan sonra uzman hakkında yorum bildirebilirsiniz.
Henüz yorum bildirilmemiş.

Soru - Cevap

yaptıktan sonra uzmana ücretsiz soru sorabilirsiniz.

Kendimi iyi hissetmek

KullanıcıLUNA - 36 gün önce
Merhaba doktor, iyi ve itaatkar olmaktan çok yoruldum. O zamanlar panik atak geçiriyordum. Bunun sadece nefes alamadığımdan kaynaklandığını düşünüyordum. Son zamanlarda başka bir panik atak geçirdim ve neden bu semptomları yaşadığımı bilmek istedim. Ne zaman başladığını bilmiyorum, muhtemelen çocukluğumdan kalma. O zamanlar anlamadım ve kendime zarar verdim. Neden yaptığımı bilmiyorum ama yaptığımda duygularımla kendime geliyorum. Ailemle de iyi bir ilişkim yok ama artık küçük bir kız değilim. Güçlü olmalıyım sanırım onu kendime söylüyorum.

Kaygi depresyon ve iliskiler

KullanıcıPamuklu - 4 ay önce
Merhaba ben es.....x kullaniyorum kaygi bozuklugu depresyon tesisi konuldu ama 10mg hap 5 mg seklinde kullandim ilac alerjisinden dolayi sonrada iyi geldi ama ben duzedikce arkadasimin garip baskilari oldugunu manipasyoncu oldugunu fakettim depresyon sisi araladi sanirim onun bpd kisilik bozuklugu var bu yuzden sinir cizebilem lazim kaygimi o soyledikleri mi arrtiriyor eski isyerimde calisirkende bana gaz verip yazdirmisti kotu kotu davraniyordum sahte hesap acip bana orda merhaba demedikce arkadasimin yonlendirmjs gibi geliyor tamam bende hoslaniyordum ama travma kaldi benim o kiz oldugumu resmimi gonderdim yanlisljkla baska kiz resmi yada yuzu kesip yolluyordum o zaman 10 yil silme sansi yoktu fotoyu beni rezil etti arkadasim ben aglarken gulmustu onun hasta oldugunu bilsem anlatmazdim isimden oldum ordaki kiz lise arkasimdi ondan oldum sonra bu manipilatif kiz arkadasimla bikac gun konusmuyorum mesajina donmuyorum aradi acmiyorum aslinda ozunde iyi biri benim eski sevgilim telefonumu gasp ettiginde o telefonu vermisti bilgisayarini verdi sonraki telefonum bozuldugunda ben simdi nasil onu birakirim ama tedavi olacak iyilesmesini kendimden cok istiyorum bende ise girmek icim nasil iyilesebilirim depresyon yuzundenmi ise giresim yok halbuki yeni eve tasindik kiraya babamin butun maasi gidyor evin erzagini kardeslerim aliyor kursa gidiyorum inanin o yolu yuruyuyorum en son ayakkabi vurdu ayagjm su topladi arkadasimi yurutmeye hakkim yok onu zorlamis gibi hissediyorum kurs boncuk taki kursu ogrenmeyi seviyorum hoca pahali boncuklarla yaptiriyor ben alamiyorum ucuz boncuk kullaniyorum hoca yetenegimi tebrik ediyor bu boncukla nasil yaptin zordur herkes yapamaz bravo diyor arkadasim simdi sikildigi icin gelmek istemiyor soz konusj gezmeye gelince enerjik sabah sabah kalkmak istemiyor halbuki o saate kendinide benide kaydettirmisti taplam zaten 7 hafta jaldi bitmesine bende simdi onka gexmek istemiyorum ben aradigimda hemen acmami mesajlrina geri donmemi bekliyor ama eski sevgilisi ole yapsa umrunda olmaz ben ortadan kaybolsam kaybetme korkusu yasiyorum diyor onda yasamiyor kontrol ddebiliyor ya diye dusinuyorum yuzune diyemiyorum empati yaptigimi bildigi icin eski arkadasimi kaybetmis eski isyerimde rezil oldugum yerde beni engellemisti

Bakışma

KullanıcıS... M... - 5 ay önce
Dün iftar sofrasında henüz vakitte 5 10 dakika kala sofranın kenarında birisiyle diğerlerinin sanırım biraz fazla saygı durduğu birisi bana bakıyordu yanına yaklaşıp ne olduğunu sorduğumda doğal bir şekilde benden yaşlı birisi 30 dan yukarı tahmin ediyom eğer yalnız başına olsaydı sıkışık bir duruma düşebilirdi ama diğerinin yani arkadaşının desteğiyle cevapsız bir cevap verdi yani asılsız bir oyalamaca soruya soruyla cevap yani aynen şunun gibi yeni gelen bir öğrenciye sınıfın dokunulmazlığı yani zor balığı zorbalığını yapan birisinin ona baktığı gibi bir rol ortaya çıktı konu o yana doğru anlaşılıyordu diyelim ki iftar sofrasıni o kişi teşkil yapıyor ve kendince haklı yanlış birisinin oraya gitmesini istemiyor o zaman da konuş şuraya çıkıyor ki minnet böyle olmalı değil mi

Toplam 3 soru.