Panik Atakları Anlamak ve Yönetmek: Şema Terapinin Rolü
Panik Atak Nedir?
Panik atak, aniden ortaya çıkan ve kişinin yoğun korku, kaygı ve fiziksel rahatsızlık hissettiği bir durumdur. Genellikle belirgin bir sebep olmadan, beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve kişinin hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Panik atak yaşayan bir kişi, çoğu zaman ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme hissi veya "çıldırıyorum" düşüncesiyle mücadele eder.
Panik Atağın Belirtileri
Panik atak, hem fiziksel hem de duygusal belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler arasında şunlar bulunur:
Fiziksel Belirtiler:
- Kalp çarpıntısı veya hızlanmış kalp atışı
- Nefes darlığı veya boğuluyormuş gibi hissetme
- Terleme, titreme
- Göğüs ağrısı veya sıkışma hissi
- Baş dönmesi, sersemlik veya bayılacakmış gibi hissetme
- Karın ağrısı veya mide bulantısı
- Vücudun uyuşması veya karıncalanma
Duygusal Belirtiler:
- Gerçek dışı bir şeyler yaşanıyormuş gibi hissetme (derealizasyon)
- Kendini bedeninden ayrılmış gibi hissetme (depersonalizasyon)
- Kontrolü kaybetme veya akıl sağlığını yitirme korkusu
- Ölüm korkusu
Bu belirtiler, genellikle panik atağın zirveye ulaştığı 10 dakika içinde yoğunlaşır ve sonrasında yavaş yavaş azalmaya başlar. Ancak atak sona erdikten sonra bile kişi, yeniden bir atak geçirme korkusuyla günlerini geçirebilir. Bu, hayat kalitesini olumsuz etkiler ve sosyal, mesleki veya kişisel işlevsellikte düşüşe yol açabilir.
Panik Atak ve Anksiyete Bozukluğu Arasındaki Fark
Panik atak, bir semptom veya durum olarak değerlendirilebilirken, anksiyete bozukluğu daha geniş bir kavramdır. Panik atak, anksiyete bozukluğunun bir parçası olabilir ancak tek başına da ortaya çıkabilir. Örneğin, panik bozukluğu olan kişiler sık sık ve beklenmedik şekilde panik ataklar yaşarken, genelleşmiş anksiyete bozukluğu olan kişiler sürekli bir kaygı hali içindedir.
Panik Atakların Yaşam Kalitesine Etkisi
Panik ataklar, kişinin hayatında ciddi kısıtlamalara neden olabilir. Atak yaşama korkusuyla bireyler:
- Sosyal ortamlardan kaçınabilir,
- İşlerini veya günlük sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanabilir,
- Sürekli bir "tehdit altında olma" hissiyle baş etmek zorunda kalabilir.
Bu korkular zamanla, "agorafobi" adı verilen bir duruma yol açabilir. Agorafobi, kişinin atak yaşama ihtimaline karşı, yalnız kalmaktan veya kalabalık yerlere gitmekten kaçınmasıyla sonuçlanır.
Panik Atağın Kökenine İniş – Şemalar Neden Önemli?
Panik ataklar genellikle beklenmedik anlarda ortaya çıkar gibi görünse de, bu durumun kökleri, bireyin yaşamındaki derin duygusal yaralara ve öğrenilmiş düşünce kalıplarına dayanabilir. İşte bu noktada şema terapinin temel kavramları devreye girer. Şema terapide, panik atakların altında yatan tetikleyici şemalar ve bireyin temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması önemli bir yer tutar.
Şema Nedir?
Şemalar, bireyin çocukluk ve erken yaşam deneyimlerine dayanan, hayat boyu devam edebilen düşünce, duygu ve davranış kalıplarıdır. Şemalar, bir anlamda dünyayı nasıl algıladığımızı ve olaylara nasıl tepki verdiğimizi şekillendiren "zihinsel haritalar"dır.
Bir çocuk, temel duygusal ihtiyaçları olan:
- Güvenlik,
- Sevgi ve kabul,
- Özgürlük ve otonomi,
- Sınırların belirlenmesi gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılayamazsa, bu durum birtakım sağlıksız şemaların gelişmesine neden olabilir.
Panik Atakları Tetikleyen Şemalar
Panik atakların kökeninde, sıklıkla aşağıdaki gibi şemalar yer alabilir:
Dayanıksızlık/Tehlike Şeması:
Bu şema, bireyin dünya karşısında kendini kırılgan ve güvensiz hissetmesine neden olur. Panik atak geçiren kişilerde sıklıkla "Her an kötü bir şey olabilir!" gibi felaketleştirici düşünceler görülür.
Terk Edilme Şeması:
Bu şema, kişinin sevdiklerini kaybetme veya yalnız kalma korkusuyla hareket etmesine yol açar. Terk edilme korkusu, duygusal yoğunluğu artırarak panik atağı tetikleyebilir.
Kusurluluk/Utanç Şeması:
Kişi kendini yetersiz, değersiz veya sevilmeye layık olmayan biri olarak algıladığında, yoğun kaygılar yaşayabilir. Bu kaygılar, "Herkes benim zayıflıklarımı görecek!" gibi düşüncelerle birleşerek bir atağı tetikleyebilir.
Onay Arayıcılık Şeması:
Başkalarının beklentilerini karşılamaya odaklanan bireyler, onay alamama korkusuyla yoğun kaygılar yaşayabilir. Bu, özellikle sosyal ortamlarda panik atak riskini artırabilir.
Şemalar ve Panik Atak İlişkisi
Şemalar, bireyin düşünce ve davranışlarını otomatik olarak yönlendirir. Örneğin, bir birey tehlike algısını aşırı büyüten bir şemaya sahipse, günlük yaşamda karşılaştığı bir olayda bu şema tetiklenebilir. Bu tetiklenme, fiziksel belirtilerle birlikte yoğun kaygıyı başlatır ve sonucunda panik atağa dönüşebilir.
Bir örnek üzerinden açıklayalım:
- Olay: Kişi toplu taşımada sıkışık bir ortamda bulunuyor.
- Şema: "Bu ortam tehlikeli, burada bir şey olursa kimse bana yardım edemez."
- Sonuç: Kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve kontrolü kaybetme hissiyle panik atak başlar.
Şemalar Nasıl Oluşur?
Şemalar, çoğunlukla çocukluk döneminde tekrarlayan olumsuz deneyimlerle şekillenir. Örneğin:
- Sürekli eleştirilen veya aşağılanan bir çocuk, kusurluluk şeması geliştirebilir.
- Ailesi tarafından yeterince korunmayan bir çocuk, dayanıksızlık şeması geliştirebilir.
- Sevgi ve ilgi göremeyen bir çocuk, terk edilme şeması geliştirebilir.
Bu şemalar, bireyin yetişkinlik döneminde, benzer bir durumla karşılaştığında aktive olabilir ve yoğun duygusal tepkilere neden olabilir.
Panik Atağın Kökenine İniş – Şema Terapinin Önemi
Panik atakları anlamak ve yönetmek için şemaları fark etmek çok önemlidir. Şemaların neden olduğu düşünce kalıplarını ve duygusal tepkileri fark etmek, bireyin kendi tetikleyicilerini anlamasını sağlar. Şema terapi, bireylerin bu sağlıksız kalıpları fark etmesine, yeniden değerlendirmesine ve daha sağlıklı düşünce ve davranış biçimleri geliştirmesine yardımcı olur.
Şema Terapi Nedir ve Nasıl Çalışır?
Panik atakların tedavisinde şema terapi, bireyin yaşadığı sorunların temelindeki derin yapıları anlamayı ve bu yapılar üzerinde çalışmayı hedefleyen etkili bir yaklaşımdır. Şema terapi, bireyin çocukluk döneminde şekillenmiş olan sağlıksız şemalarını fark etmesine ve bu şemaların hayatındaki etkilerini dönüştürmesine odaklanır.
Şema Terapinin Temel Kavramları
Şemalar:
Şemalar, kişinin çocukluk döneminden itibaren şekillenmeye başlayan, hayatını yönlendiren düşünce, duygu ve davranış kalıplarıdır. Şema terapi, bu kalıpların fark edilmesi ve dönüştürülmesini amaçlar.
Modlar:
Modlar, bireyin belirli bir anda sergilediği duygusal ve davranışsal tepkileri ifade eder. Bir anlamda, şemaların hayata geçiş biçimidir. Şema terapide sıkça karşılaşılan modlar şunlardır:
- Kırılgan/Üzgün Çocuk Modu: Güvende hissetmeyen, korkmuş veya terk edilmiş hisseden yanımızdır.
- Öfkeli Çocuk Modu: İhtiyaçları karşılanmayan yanımızın tepkisel ve öfkeli halidir.
- Sağlıklı Yetişkin Modu: Şemaları yönetebilen, dengeli ve sağlıklı bir durumu temsil eder.
Temel Duygusal İhtiyaçlar:
Şema terapi, bireyin temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamasının şemalara neden olduğunu savunur. Bu ihtiyaçlar arasında şunlar yer alır:
- Sevgi, kabul ve aidiyet
- Güvenlik ve korunma
- Özgürlük ve özerklik
- Gerçekçi sınırlar ve özdenetim
Şema Terapide Panik Ataklara Yaklaşım
Panik atak yaşayan bireylerde şema terapi, şu adımlarla çalışır:
Şemaların ve Modların Belirlenmesi:
Terapist, bireyin panik ataklarını tetikleyen şemaları ve modları tanımlamaya yardımcı olur. Örneğin:
- Dayanıksızlık/Tehlike Şeması: "Dünya tehlikeli bir yer ve ben bu tehlikelerle baş edemem."
- Kusurluluk/Utanç Şeması: "Yetersizim ve insanlar bunu fark edecek."
Şemaların Kaynağını Anlamak:
Bu adımda, bireyin çocukluk deneyimleri incelenir. Örneğin, aşırı korumacı bir ailede büyüyen bir birey, dış dünyayı tehlikeli algılayabilir ve bu durum panik ataklara neden olabilir.
Sağlıklı Yetişkin Modunu Güçlendirmek:
Sağlıklı yetişkin modu, bireyin şemalarını ve modlarını yönetmesine yardımcı olur. Bu mod, bireyin kendine şefkat göstermesini, panik atak anında sakin kalmasını ve durumu objektif bir şekilde değerlendirmesini sağlar.
Yeniden Yapılandırma Çalışmaları:
Şema terapide, bireyin sağlıksız şemaları ve düşünce kalıpları yeniden yapılandırılır. Terapist, bilişsel ve duygusal teknikler kullanarak bireyin daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olur.
Deneyimsel Teknikler:
Görselleştirme, sandalye çalışması gibi tekniklerle bireyin şemalarıyla yüzleşmesi sağlanır. Örneğin, birey çocukluk dönemindeki korkularını yeniden gözden geçirerek şemalarının etkisini azaltabilir.
Şema Terapinin Panik Ataklar Üzerindeki Etkisi
Şema terapi, panik atakların yalnızca semptomlarını değil, bu durumun altında yatan temel nedenleri ele alır. Birey, şemalarını fark ettikçe ve dönüştürdükçe:
- Panik atağı tetikleyen düşüncelerini daha iyi yönetebilir.
- Kendi ihtiyaçlarını daha sağlıklı yollarla karşılayabilir.
- Kendini daha güçlü ve dayanıklı hissedebilir.
Şemaların Fark Edilmesi ve Yeniden Yapılandırılması
Panik atakları anlamanın ilk adımı, bu atakları tetikleyen şemaları fark etmektir. Şema terapide, bireylerin geçmişteki duygusal yaraları ve bu yaraların şemalar şeklinde nasıl şekillendiği üzerinde durulur. Panik ataklar, çoğunlukla şu tür şemalarla ilişkilidir:
- Dayanıksızlık/Tehlike Şeması: "Dünya tehlikeli bir yer ve ben bunu başaramam."
- Terk Edilme Şeması: "Kimse beni sevmez, yalnız kalırım."
- Kusurluluk/Utanç Şeması: "Yetersizim ve bunu başkaları da fark edecek."
Bu şemalar fark edildikten sonra, terapist ve birey birlikte, bu şemaların geçmişteki deneyimlerle nasıl ilişkilendirilebileceğini keşfederler. Örneğin, geçmişte sürekli olarak dışlanmış veya küçümsenmiş bir çocuk, yetişkinlikte terk edilme korkusuyla panik ataklar yaşayabilir.
Sağlıklı Yetişkin Modunun Güçlendirilmesi
Şema terapinin bir diğer önemli adımı, bireyin sağlıklı yetişkin modunu güçlendirmektir. Sağlıklı yetişkin modu, şemaların ve modların etkilerini yönetebilen, dengeyi sağlayan bir içsel kaynaktır.
Bu mod, bireyin:
- Şemaları fark etmesini,
- Duygusal ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde karşılamasını,
- Panik ataklar sırasında sakin kalabilmesini sağlar.
Sağlıklı yetişkin modu, panik atak anında devreye girerek, "Bu sadece bir düşünce, gerçek değil," gibi düşüncelerle bireyin aşırı kaygıyı dengelemesine yardımcı olur. Terapist, bu modun güçlenmesi için bireye çeşitli bilişsel ve deneyimsel teknikler sunar. Örneğin, bir panik atak sırasında derin nefes alma veya rahatlatıcı görselleştirmeler yapma gibi teknikler, sağlıklı yetişkin modunun etkili bir şekilde devreye girmesini sağlar.
Günlük Hayatta Uygulanabilecek Şema Terapi Teknikleri
Panik ataklarla başa çıkabilmek için şema terapide kullanılan bazı teknikler, günlük hayatta da kolayca uygulanabilir:
Farkındalık ve Fark Etme:
Panik atak başlamadan önce, şema terapistinin önerdiği farkındalık egzersizleriyle, birey panik atakları tetikleyebilecek düşünceleri fark edebilir. Örneğin, bir kişi "Yine yalnız kalacağım" gibi bir düşünceyle paniklemeye başladığında, bunu fark etmek ve daha sağlıklı bir alternatif düşünce geliştirmek önemlidir.
Alternatif Düşünceler Üretme:
Şema terapide, bireylerin olumsuz düşünceleri daha sağlıklı düşüncelerle değiştirmesi teşvik edilir. "Burada kalmak tehlikeli olabilir" düşüncesi yerine, "Bu durumda kontrolümü kaybetmem mümkün değil" gibi düşünceler geliştirilir.
Görselleştirme Teknikleri:
Birey, panik atak esnasında rahatlatıcı bir yer veya durum hayal edebilir. Örneğin, bir plajda dinlenme ya da doğada yürüyüş yapma gibi, zihinsel olarak güvenli bir yer yaratmak, anksiyetenin azalmasına yardımcı olabilir.
Duygusal Şemaların Yüzleşme:
Panik atakların altında yatan duygusal şemalarla yüzleşmek de önemlidir. Terapist, bireye geçmişteki yaralı çocuk modunu anlaması ve bu modu güvenli bir şekilde kabul etmesi için rehberlik eder. Bu, kişinin şemalarının gücünü azaltır ve daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesini sağlar.
Şema Terapi ile İleriye Yönelik Adımlar
Panik atakların tedavisinde şema terapi, yalnızca semptomları değil, aynı zamanda bu semptomların nedenlerini de ele alır. Şema terapinin amacı, panik atakları tamamen ortadan kaldırmak değil, bunları tetikleyen şemaları dönüştürerek, daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemektir. Bireyler, terapi sürecinde öğrendikleri becerilerle, panik atakları daha az sıklıkla ve daha az yoğunlukla deneyimlemeye başlarlar.
Şema terapi, panik atakların tedavisinde derinlemesine bir yaklaşım sunar. Bu terapi, panik atakları yalnızca geçici semptomlar olarak ele almak yerine, bu semptomların temelindeki şemaları, yani kişinin geçmişteki duygusal deneyimlerinden kaynaklanan düşünce ve davranış kalıplarını anlamaya çalışır. Şema terapinin amacı, bireylerin bu sağlıksız şemaları fark etmeleri ve dönüştürmeleri yoluyla, panik ataklarla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmelerini sağlamaktır.
Panik atakları tetikleyen yaygın şemalar, güven eksikliği, terk edilme korkusu ve yetersizlik gibi derin duygusal yaralarla bağlantılıdır. Şema terapide, bu şemaların kaynağına inilerek, bireylerin sağlıklı düşünce ve davranış kalıplarını geliştirmeleri sağlanır. Terapinin süreci, küçük adımlar ve sabır gerektirir. Zorluklarla karşılaşılsa da, şema terapinin sağladığı derin dönüşüm ve iyileşme, bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine olanak tanır.
Şema terapi, bireylere yalnızca panik atakları yönetme konusunda yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda yaşamın diğer zorluklarıyla başa çıkabilmek için de güçlü bir içsel kaynak oluşturur. Terapinin etkili olabilmesi için terapist ile güvenli bir ilişki kurulması, şemaların fark edilmesi ve sağlıklı yetişkin modunun güçlendirilmesi büyük önem taşır.
Sonuç olarak, şema terapi, panik atakların temelindeki duygusal yaraları iyileştirerek, bireylerin kendilerini daha güçlü, huzurlu ve denge içinde hissetmelerine yardımcı olabilir. Bu terapötik süreç, panik atakların sadece semptomlarını değil, bu semptomların kökenindeki derin nedenleri ele alarak, bireylerin daha sağlıklı bir zihin ve bedenle hayatlarını sürdürebilmelerine olanak tanır.
Yayınlanma: 18.01.2025 20:12
Son Güncelleme: 18.01.2025 20:12
Bunları da sevebilirsiniz...
Hayal kırıklığı yaşamak, insanların hayatlarında zaman zaman karşılaştıkları bir duygudur. Genellikle insanların beklentilerinin karşılanmaması veya umdukları sonucun gerçekleşmemesi sonucu ortaya çıkan bu duygu psikolojik sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Hayatımızın her alanında hayal kırıklığı yaşamış ya da yaşayacak olabiliriz. Örneğin, İlişkilerde: İlişkilerdeki beklentiler, genellikle hayal kırıklığına neden olabilecek en yaygın faktörlerden biridir. Özellikle romantik ilişkilerde, beklentilerin karşılanmaması, ortaya çıkan sorunlar veya ayrılıklar, insanların hayal kırıklığı yaşamasına neden olabilir. İş hayatında: İş hayatında, terfi beklentileri veya maaş artışı beklentileri karşılanmadığında, işlerin yolunda gitmemesi veya işyerinde haksızlıklar yaşanması durumlarında da hayal kırıklığı yaşanabilir.Eğitim hayatında: Eğitim hayatında, sınav sonuçlarının beklenenden düşük olması, başarısızlık yaşanması veya okul seçimleri gibi beklentilerin karşılanmaması, öğrencilerde hayal kırıklığına neden olabilir.Sağlıkla ilgili durumlarda: Sağlıkla ilgili durumlarda, hastalıkların tedavi edilememesi veya umulduğu gibi sonuçlanmaması, kişilerde hayal kırıklığına neden olabilir.Spor ve hobilerde: Spor ve hobilerde, bir yarışmada veya etkinlikte başarısız olunması veya beklenen sonuçların elde edilememesi, hayal kırıklığına neden olabilir.Hukuksal alanda: Mahkemeye gitmek, genellikle insanların haklarını koruma veya adaleti sağlama amacıyla yaptığı bir eylemdir. Bu nedenle, bir kişi mahkemeye gittiğinde, kazanmak için bir beklentiye sahip olabilir. Ancak, mahkemeyi kaybetmek, bu beklentiyi karşılamadığında, kişide büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir. Bu durum, kişinin kendine veya avukatına güveni sarsabilir, maddi veya manevi kayıplara neden olabilir ve hatta uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Bununla birlikte, hayal kırıklığı yaşamak, aslında olumlu bir şey de olabilir: Kendimizi ve beklentilerimizi yeniden değerlendirme fırsatı yakalarız: Hayal kırıklığı, kendimizi ve hedeflerimizi yeniden değerlendirmemize, gerçekçi olmayan beklentilerimizi düzeltmemize yardımcı olabilir. Bu süreçte, hangi beklentilerin gerçekçi olduğunu ve hangilerinin olmadığını anlayabiliriz. Öğrenme fırsatı ediniriz: Hayal kırıklığı, yaşadığımız durumu analiz edip, nedenlerini anlamamıza yardımcı olabilir. Bu sayede, gelecekte benzer bir durumla karşılaştığımızda, daha iyi hazırlanabiliriz. Kişisel büyüme fırsatı elde ederiz: Hayal kırıklığı, kişisel büyüme fırsatı da sunabilir. Bu süreçte, duygusal zorluklarla başa çıkmayı, esnekliği, sabrı ve dayanıklılığı öğreniriz. Olumsuz duygularımızı ifade etme fırsatımız olur: Hayal kırıklığı yaşadığımızda, olumsuz duygularımızı ifade etme fırsatı buluruz. Bu, sağlıklı bir duygusal çıkış yoludur ve bizi daha rahatlatıcı bir duruma getirebilir. Hayal kırıklığı ile başa çıkmak bazen zor olabilir. Bu nedenle, hayal kırıklığı yaşadığınızda şunları deneyebilirsiniz:Kendinize zaman tanıyın: Hayal kırıklığı yaşadığınızda, duygularınızı anlamak için zaman ayırın. Bu duyguları bastırmaya çalışmak veya görmezden gelmek, duygularınızın daha da kötüye gitmesine neden olabilir.Kendinize iyi bakın: Kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapın. Kendinize vakit ayırın, sevdiğiniz bir şey yapın veya dinlenin. Kendinizi iyi hissetmek, hayal kırıklığı yaşamanıza rağmen, pozitif bir perspektif sağlayacaktır.Gerçekçi olun: Hayal kırıklığı yaşamamak için, beklentilerimizi gerçekçi hale getirmeliyiz. Bu, gelecekte benzer durumlarla karşılaştığımızda hayal kırıklığı yaşama olasılığımızı azaltacaktır.Olumlu düşünün: Hayal kırıklığı yaşadığınızda, olumsuz düşüncelerinizi pozitif düşüncelere dönüştürmeye çalışın. Kendinize şunu sorun: "Bu hayal kırıklığı bana ne öğretebilir?" Hayal kırıklığından ders çıkararak, gelecekte daha başarılı bir kişi haline gelebilirsiniz.Kendinizi suçlamayın: Hayal kırıklığı yaşadığımızda, genellikle kendimizi suçlarız. Ancak, hayal kırıklığı yaşamanın sorumluluğu sadece bizde değildir. Hayatımızdaki birçok faktör, hayal kırıklığına yol açabilir. Kendinizi suçlamak, durumun daha da kötüye gitmesine neden olabilir.Destek alın: Hayal kırıklığı yaşadığınızda, kendinize destek sağlamak için ailenizden, arkadaşlarınızdan veya bir psikologdan yardım alabilirsiniz. Konuşmak, duygularınızı paylaşmak ve başkalarının bakış açısını dinlemek, kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.Yaşadığınız hayal kırıklığı ile ilgili olarak bir psikolog veya terapist ile çalışmak, duygusal destek sağlama ve ilişkiyle ilgili sorunları ele alma konusunda faydalı olacaktır.İlişkilerdeki zorlukları anlamanıza ve başa çıkma stratejileri geliştirmenize yardımcı olacaktır. Terapinin size sağlayabilecekleri bazı faydalar şunlardır:Duygusal Destek: Bir terapist, duygusal sıkıntılarınızı dinleyecek ve anlayışla karşılayacaktır. Size güvenli bir ortam sağlayacak ve duygusal yükünüzü hafifletmek için yeni yöntemler geliştirmenize sağlayacaktır.İlişki Dinamiklerini Anlama: Terapistiniz, ilişki dinamiklerini anlamanıza yardımcı olacaktır. İlişkideki sorunların kökenini ve nasıl geliştiğini anlamak, sağlıklı bir ilişki için önemlidir. Bu anlayış, gelecekteki ilişkilerde benzer sorunları önlemek için size rehberlik edecektir.İletişim Becerileri: İlişkilerde iletişim, sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Bir terapist, iletişim becerilerinizi geliştirmenize ve anlaşmazlıkları daha sağlıklı bir şekilde çözmenize yardımcı olacaktır. İyi bir iletişim ile hayal kırıklığına neden olan ya da hayal kırıklığınız sonrası yaşanan çatışmaları azaltabilir ve duygusal bağları güçlendirebilir.Kendi Kendine Değerlendirme: Terapistiniz, deneyimlerinizi anlamanıza ve kendinizle ilgili farkındalık geliştirmenize yardımcı olacaktır. Kendi değerlerinizi, ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı tanımak, hem hayal kırıklığınızı onaracak hem bir daha bu sorundan minimum düzeyde etkilenmenizi sağlayacaktır.Problem Çözme Stratejileri: Bir terapist, hayal kırıklığınız akabinde ortaya çıkan sorunları çözme becerileri kazandırır. Sorunları ele almak, esneklik göstermek ve çözüm odaklı olmak, sağlıklı bir hayatın sürdürülmesinde önemlidir.Psikolog veya terapist seçerken, uyumlu bir ilişki kurabileceğiniz, sizinle çalışma konusunda deneyimli birini bulmaya özen gösterin. Kendinizi rahat hissettiğiniz, güvendiğiniz ve anlayışlı bir uzmanla çalışmak, terapi sürecinin verimli olmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak, hayal kırıklığı normal bir duygu olsa da, bu duyguya kapılmak zor olabilir. Ancak, hayal kırıklığından ders çıkarmak ve gelecekte daha iyi hazırlanmak için, kendinize zaman tanıyın, kendinize iyi bakın, gerçekçi olun, olumlu düşünün, kendinizi suçlamayın ve destek alın. Hayatın bazen bizi hayal kırıklığına uğratabileceğini unutmayın, ancak bu durumda ne yapacağımızı kontrol edebiliriz. Yaşadığınız hayal kırıklığı ile mücadele etmekte zorlanıyorsanız bir psikologdan mutlaka destek alın. Sağlıklı bir iletişim yakaladığınız bir psikolog size bu mücadele için ihtiyacınız olan desteği sağlayacaktır. Yazıyı Oku
Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLIYayınlanma: 05.07.2023
Stres hayatımızda olağan ve bizi tehlikelere karşı tetikte tutan bir etmendir. Günlük rutinimizde ara sıra yaşadığımız endişe, duyduğumuz kaygı normal olarak nitelendirilse de bu durumu kontrol etmekte zorluk çekebiliyoruz. Kaygıyı kontrol etmek için çabalarken zihnimizde oluşan olumsuz, çarpık düşünceler ya da bedenimizin verdiği tepkiler işlevselliğinizi etkileyecek şekilde kendini gösteriyorsa kaygı bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz.Kaygıyı korkudan ayırmak gerekmektedir. Korku, kaygının daha yerleşik bir biçimidir. Korku yaşanan ortamda, gerçekçi bir fiziksel tehdit söz konusudur. Örneğin; ayıdan kaygılanmayız, korkarız. Bunun aksine, kaygı yaşanan durumlarda yorumlara dayalı, benliğe yönelik soyut bir tehdit vardır. Bilgimizin sınandığı sınavlardan korkmayız, kaygılanırız. Tüm bunlara ek olarak, korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir, biz sadece bildiğimizi zannederiz. Korku, kaygıdan daha kısa sürelidir. Yani, korku duygusuna vesile olan durum ya da obje ortadan kalktığında kişi rahatlar. Fakat kaygı daha genel bir durumdur, belisizliğe dayalıdır ve uzun süre devam eder.Sınav kaygısının bazı durumlarda otoriteyle çatışma gibi ciddi dinamik nedenleri olabilmektedir. Bireyin güven duygusunun arttırılması, kendinin önemli, başarılı ve değerli görmesi, rahatlıkla başarabileceğini düşünmesi gerekir. Bunu aile ve sosyal çevre desteği ile sağlayamıyorsa uzman desteği alınmalıdır.Sınav Kaygısının Nedenleri·Başarılı Olma Baskısı,·Özgüven Eksikliği,·Aile Tutumları,·Mükemmeliyetçi Bakış Açısı,·Zaman Yönetimi Problemi,·Sınav Tecrübesinin Olmaması,·Sosyal Çevre Baskısı,·Değerlendirme Ölçütleri,·Sınav Sonuçlarının Geleceğe Etkisi,·Olumsuz Deneyimler,Sınav Kaygısı Yaşadığımız Nasıl Anlaşılır?Sınav kaygısını 4 farklı şekilde inceleyebiliriz.1.Fiziksel Belirtiler·Terleme ile beraber görülen vücutta titreme·Mide bulantısı·Karın ağrısı·Nefes alıp vermede güçlük yaşama·İdrar yolu ve boşaltım problemleri,·İştahta artış veya iştahta azalma·Kalp çarpıntıları·Baş ağrısı2.Duygusal Belirtileri·Sinirlilik ve ani gergin tepki verme hali·Huzursuz hissetme·Öfke veya ağlamanöbetleri ·Umutsuzluk·Karamsarlık ve depresyon hali·Özsaygı ve eksikliği3.Davranışsal Belirtileri·Uykusuzluk yaşama veya aşırı uyuma hali·İştahta artış veya azalma·Sınavdan kaçınma veya sınavla ilgili sorumlulukları erteleme·Normalinden çok daha fazla çalışmakBilişsel Belirtileri·Sürekli şekilde zihinde dolaşan olumsuz düşünceler·Başarısızlık yaşayacağına dair endişe ve telaş hali·Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon güçlüğü·Sınavla ilgili felaket senaryoları kurmaSınav anında ya da sınav öncesinde stresi yönetemezsek yapabileceğimiz soruları dahi yapamayacak duruma gelebilir elbette ki bu tüm performansımızı etkileyebilir. Bu yüzden sınav stresi yönetebilmek; ders çalışmak kadar önemlidir çünkü ne kadar ders çalışırsak çalışalım stresten kaynaklı bir tutulma yaşarsak gerçek performansımızı sergileyemeyiz. Bu kaygıyı yaşamak normal olduğu gibi bizi engellemeden, etkisi altına almadan kontrol etmenin birçok yolu vardır. Bu makalemde size sınav kaygısını kontrol altında tutmak için uygulanan bedensel ve zihinsel birkaç kolay ama etkili teknikten bahsedeceğim. 1.BEDENSEL TEKNİKLERa.Nefes EgzersiziStres anında vücudumuzda oluşan el titremesi, terleme, kalp çarpıntısı, hızlı hızlı nefes alıp verme, mide ya da bağırsak problemleri gibi belirtiler doğal tepkilerdir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda ‘neden bana böyle oluyor’ diye düşünmeyin ve kendinizi çaresiz hissetmeyin bu duruma bir anlam veremediğimizde etkisini daha büyük hissetmeye başlarız. Bu tepkiler çok normal ve kontrol altına almak da mümkündür.İlk olarak kaygıyı yatıştırmanın en kolay ve en kısa yolu nefesimizi kontrol altına almaktır. Stres anında yüzeysel ve kısık kısık nefes almaya başlarız ve nefesimiz yeterli düzeyde olmaz. Eğer nefesimizi derinleştirmeye yavaşlatmaya başarırsak dakikalar içinde bedenimizdeki gerginliğin yatışmaya başladığını görürüz. Peki nasıl yapacağız?1.Burnunuzdan 4 saniye derin bir şekilde nefes alın.2.2 saniye nefesinizi tutun3.6 saniye de nefesi ağzınızdan nefesi verin.b.Kelebek Kucaklaması Sınav anında stres yaşamaya başladığınızda nefes egzersizi ile uygulayabileceğimiz bu teknik sağ ve sol beynimizi uyarır ve beynimize ‘sorun yok’ sinyalini gönderir. Yapması kolay etkisi ise büyük olan bu teknik şu şekildedir.1.Sağ eliniz ile sol kolunuzu, sol elinizle sağ kolunuzu göğsünüzü kapatacak şekildetutun.2.Daha sonra önce sağ elinizle sol kolunuza, sonra sol elinizle sağ kolunuza hafifçe vurun.3.İki dakika boyunca tekrarlayın.c.Dik Dur ve GülümseSınav anında çoğumuz masa başında kamburlaşırız. Halbuki kambur oturduğumuzda beyne stres salgılayan hormonları aktive etmiş oluruz. Bu yüzden gergin hissettiğimiz anda dik oturursak ve hafifçe gülümsersek beyne ‘her şey yolunda tehlikede değilsin’ sinyali göndermiş oluruz. Gülümsediğimizde beyinden yüzümüze uzanan sinirler bizi olumlu şekilde etkiler.2.ZİHİNSEL TEKNİKLER a.Odak DeğiştirmeSınavda strese girmemizin en temel sebebi aslında ‘ya başaramazsam’korkusudur. Bu durumda kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik ‘ya başaramazsam’ düşüncesinden odağımı ‘başaracağım ve başardığım da ne olacak’ düşüncesine kaydırmak olacaktır. Olumsuz düşünce yerine olumlu düşünceyi getirdiğimizde sınav kaygısını en temelinde olan başarırsak düşüncesini bertaraf etmiş oluruz.b. Düşünce Hatalarını Fark Et.·Bu sene sınav çok zor olacakmış.·Bu sınavda başarılı olamazsam mahvoldum.·Kesin yapamayacağım.Bu ve bunun gibi düşünce hatalarını fark ettiğinizde hemen bir kağıda yazın ve karşısına bu düşüncenin benim hayatıma zararı ve negatif etkilerini ekleyin. Daha sonra bu düşünce hatalarının yerine koyabileceğiniz daha akılcı, rasyonel, sağlıklı ve olumlu düşünce ne olabilir bunu yazın. Örneğin;·Hayatın sonu değil.·Hayat bir sınavdan ibaret değil.·Bu sınavın bir telafisi var.Hayatımızda stresten, kaygıdan kaçmak pek de mümkün değildir bunun yerine onu kontrol altında tutmayı başarırsak hem istediğimiz performansı sergileyebilirhem de duygularımızın hissettiklerimizin farkında olmaya başlarız. Eğer bu durum ile ilgili sorun yaşıyor ve baş etmekte zorlanıyorsanız psikolojik destek almaktan çekinmeyin, Unutmayın ki yalnız değilsiniz. Psikolog Emine SIKAN Yazıyı Oku
Uzman: Emine SIKANYayınlanma: 04.08.2024
PANDEMİ VE STRESPandemi sürecinde kimimiz evde kalmaya özen gösteriyoruz, kimimiz iş gereği kimimiz ise canı istediği için dışarı çıkıyor. Fakat hepimizin tek endişesi sağlığımız ve yaşamımız oluyor. Buna ekonomik sorunlar, belirsiz gelecek ve sosyal izolasyon gibi faktörler eklendiğindeise stres düzeyimiz çok fazla yükseliyor.Yaşanan stresten etkilenme düzeyi herkes için aynı olmuyor örneğin risk grubunda bulunan yaşlılar ve kronik hastalar normal hücrelere sahip bireylere göre daha çok strese giriyor. Burada stresin işlevsel olup olmadığı önemlidir. Stresin belirli düzeyde olması bizim yaşamsal olarak kendimizi hayatta tutmamız için gereklidir. İnsan olarak belirli kaygılar neticesinde belirli davranışları yapıyoruz, bunu örnek üzerinden anlatmak gerekirse örneğin sınavı olan bir öğrenci başarılı olmak konusunda bir strese girmezse ya da bir başarı kaygısına sahip değilse bu durumda ders çalışmaz ancak belirli bir stres seviyesine sahip olan öğrenci eksiklerini tamamlama yoluna gider ve planlı programlı şekilde ders çalışır. Fakat bu stres düzeyi çok yüksek olursa konsantrasyonu bozulur, planlama kabiliyeti sekteye uğrar, derslerine çalışamaz hatta belki de çok yüksek stres seviyeleri yüzünden bayılmalar, terleme ve titreme gibi fiziksel belirtilere yol açan sorunlarla karşılaşabilir.Stresin hem fiziksel hem de zihinsel belirtileri vardır.ZihinselBelirtileriKonsantrasyon düzeyinde azalmaUnutkanlıkPlanlamada bozukluk yaşamaKarar verme güçlüğüAğlama ve içe kapanmaÇabuk öfkelenmek ve sinirlilik hali gibi belirtilerdir.Burada dikkat edilmesi gereken bunların bireyi anksiyete bozukluğu ve depresyon gibi patolojik durumlar ile karşı karşıya getirmesidir.Fiziksel BelirtilerUyku bozukluklarıYeme bozukluklarıAğrılar ve kas kasılmaları gibi durumlar ile karşımıza çıkmaktadırAncak hepimiz ekstrem bir durum içinde bulunmaktayız. Tüm bu belirtiler içinde olduğumuz bu dönem için normal kabul edilebilir. Çünkü ansızın tüm yaşam düzenimiz değişmiş bulunmakta ve bu değişen yaşam şekli bireyleri strese sürüklemektedir.Bu değişen yaşam tarzına uyum sağlamak stres düzeyinizi kontrol etmekte çok önemlidir.Çünkü uyum sağlamak stresi azaltacaktır.Peki Bizler Bu Yeni Hayata Uyum Sağlamak Adına Neler Yapabiliriz?Öncelikle yapmamız gereken en önemli şeylerden biri pandemi hakkındaki bilgi akışını sınırlandırmak olacaktır. Çünkü zihnimizi sürekli bu haberler ve bilgilerle meşgul etmek stres seviyemizi yükseltecektir.Ancak sadece bilgi alma seviyesini kısıtlamak yeterli olmamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken takip edeceğiniz haber kanallarını, bilgi kaynaklarını ve yeni gelişmeleri nereden alacağımızı belirlemektir. Çünkü bu dönemde en çok karşılaşılan durumlardan biri de yalan haberler ve komplo teorileridir. Bu yalan haberler, komplo teorileri ve asılsız gerçekler gibi faktörler maalesef bizim stres seviyemizi yükseltmektedir. Bu yüzden sadeceyaptığımız gözlem ve bilgi alma süresinikısıtlamak yetmeyecek aynı zamanda edindiğimiz bilgilerin doğru kaynaklardan geldiğini ve kanıtlı olduklarını bilmemiz gerekecektir. Böylece zihnimiz gereksiz korku faktörlerinden uzak kalacaktır.Başka bir stresle başa çıkma yöntemi ise strese girdiğimizi hissettiğimizde düşünce ve duygularımızı paylaşmaktır. Duygularımızı aile bireyleri ve arkadaşlarımızla paylaşmak yükümüzü hafifletecektir. Eğer çevrenizde bu şekilde güvendiğimiz kendinizi açabileceğiniz kimseniz yoksa bir kağıda veya bir deftere hislerinizi yazabilirsiniz. unutulmamalı ki yazmak yani duygu ve düşüncelerinizi yansıtmak sizin zihinsel olarak rahatlamanızı sağlayacaktır.Mizah ve gülmek stres için iyi bir ilaçtır bazı mizah yayınlarına ilgi duymak, şakalaşmak, arkadaşlarımızla komik olan konulardan ve anılardan bahsetmek, komedi filmleri izlemek gibi sizi güldürebilecek konulara yönelmek stres ile başa çıkmada fayda sağlayacaktır.Stres seviyesini düşüren durumlardan biri ise fiziksel aktivitelerdir. Hazır şekilde youtube'da bulunabilecek ekipmansız antrenmanlar denenebilir.Yoga yapmak rahatlamak adına yapılan yaygın aktivitelerdendir ve iyi bir stres savaşçısıdır. Ancak hepimizin günlük rutinleri vardır. Örneğin çalışan birisi eve yorgun argın gelebilir ve spor yapmaya vakit veya enerji bulamayabilir ama en azından günün beş dakikasında bir müzik açarak dans etmek yapabileceğiniz en basit fiziksel aktivitelerden biri olacaktır.Son olarak size stresle başa çıkmada önerebileceğimyol isebir hobi edinmenizdir. Bu çok geniş bir yelpazedir. Mesela bir sanat alanına ilgi duymak, yarım bırakılmış bir hobiye devam etmek örneğin lisedeyken öğrenmek için hevesle alınıp bir kenara bırakılmış kemanınızı tekrar elinize almak, bitki bakımı yapmak, kişisel bakım ile uğraşmak evcil hayvan edinmek gibi aktiviteler hem zamanımızın dolu geçmesini hem de stresinizin sağlıklı bir düzeyde kalmasını sağlayacaktır.PANDEMİ VE OKBPandemi sürecine temizliğe önem veren kişilerin virüsten korunmak amacıyla davranışlarında abartmalar gözlenebilir. Korku ve endişe nedeniyle yapılanlar bir takıntı haline gelebilir kişiyi obsesif kompulsif bozukluğa itebilir.Virüs ortaya çıktığından beri temizlik en önde gelen ihtiyaçlarımızdan biri oldu hepimiz pandemi öncesinden çok daha fazla elimizi yıkıyoruztemizliğimize dikkat ediyoruz vehijyeni önemsiyoruz.obsesif kompulsif bozukluk sahibi birisinin elini uzun süreler boyunca birden fazla kez yıkama eğiliminde olduğunu gözlemlemişizdir ancak şu dönemde normal bir sağlık çalışanı ya da örneğin bir esnaf bile artık ellerini uzun süreli yıkama alışkanlığına sahip oldu bu yüzden okb ve normal günümüz davranışlarının birbirinden ayrılması gerekiyor.Peki okb'li bireyler nasıl davranır, onların tanısının konulmasındaönem verilen faktörler nelerdir bunlara bir bakalımEğer takıntı haline gelmiş davranışlar kişinin kendi yaşamsal işlevselliğine zarar veriyorsa. Örneğin işe geç kalmasına neden oluyorsa ve görevlerini yerine getirmesini engelliyorsa,Sağlıklı olmayan, sık sık tekrarlayan düşüncelere sahip ise örneğin acaba şu an üzerimde virüs var mı temiz miyim gibi düşünceler tekrarlı olarak yaşanıyorsaTakıntıya dönüştüğüne inanılan davranışlar bir ritüel halinde ise mesela ellerini 15 kere yıkama dezenfektanı 5 kere sıkmak veya duşta her zaman 40 dakika vakit geçirmek gibi değişmez kuralları varsaBu davranışlar günlük yaşamındaki zamanını ciddi anlamda çalıyorsabir okb durumundan şüphe edilebilir ve en kısa zamanda bir psikoterapi hizmeti alınmalıdır. Eğer okb tanısı konulursa da ilaçlı tedavi ve psikoterapi hizmeti birlikte yürütülebilir veya şiddetine göre sadece terapi hizmet verilebilir.Okb riski taşıyan davranışları gördük peki biz bunlara sahip değilsek ama kendimizi de bu bozukluktan korumak istiyorsak neler yapmalıyız?Hijyene gerekli kurumların önerdiği şekilde dikkat etmeliyiz bunun dışında yapılan örneğin ellerimizi fazla fazla uzun uzun yıkamak gibi davranışlardan kaçınmalıyız.Covid-19 temalı konuşmalardan uzak durmalıyız. Arkadaş ve aileler ile sohbet esnasında bu konulardan uzak durmak aklımıza bu düşüncelerin gelme sıklığını azaltacaktır.Yine stres yönetiminde de bahsettiğim gibi asılsız olabilecek kaynaklardan gelen haberleri dikkate almamak, kanıtlı doğru ve güvenilir haberlere itimat etmek tekrarlayan düşüncelerden bizi uzak tutacaktır.Aklımızı bu konulardan uzak tutabileceğimiz fiziksel antrenmanlar, sanatsal uğraşlar gibi yine stres yönetiminde bahsetmiş olduğum hobi etkinlikleri ile zamanımızı değerlendirmek bizi koruyacaktır.Daha fazla bilgi almak ve randevu oluşturmak adına profilimde bulunan seçeneklerden benimle iletişime geçebilirsiniz. Psikolog Ahmet Furkan Yürür. Yazıyı Oku
Uzman: Ahmet Furkan YÜRÜRYayınlanma: 01.02.2021