1. Uzman
  2. Sude ALTUN GÜNDOĞDU
  3. Blog Yazıları
  4. Panik Atakları Anlamak ve Yönetmek: Şema Terapinin Rolü

Panik Atakları Anlamak ve Yönetmek: Şema Terapinin Rolü


Panik Atak Nedir?

Panik atak, aniden ortaya çıkan ve kişinin yoğun korku, kaygı ve fiziksel rahatsızlık hissettiği bir durumdur. Genellikle belirgin bir sebep olmadan, beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve kişinin hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Panik atak yaşayan bir kişi, çoğu zaman ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme hissi veya "çıldırıyorum" düşüncesiyle mücadele eder.


Panik Atağın Belirtileri

Panik atak, hem fiziksel hem de duygusal belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler arasında şunlar bulunur:

Fiziksel Belirtiler:

  • Kalp çarpıntısı veya hızlanmış kalp atışı
  • Nefes darlığı veya boğuluyormuş gibi hissetme
  • Terleme, titreme
  • Göğüs ağrısı veya sıkışma hissi
  • Baş dönmesi, sersemlik veya bayılacakmış gibi hissetme
  • Karın ağrısı veya mide bulantısı
  • Vücudun uyuşması veya karıncalanma

Duygusal Belirtiler:

  • Gerçek dışı bir şeyler yaşanıyormuş gibi hissetme (derealizasyon)
  • Kendini bedeninden ayrılmış gibi hissetme (depersonalizasyon)
  • Kontrolü kaybetme veya akıl sağlığını yitirme korkusu
  • Ölüm korkusu

Bu belirtiler, genellikle panik atağın zirveye ulaştığı 10 dakika içinde yoğunlaşır ve sonrasında yavaş yavaş azalmaya başlar. Ancak atak sona erdikten sonra bile kişi, yeniden bir atak geçirme korkusuyla günlerini geçirebilir. Bu, hayat kalitesini olumsuz etkiler ve sosyal, mesleki veya kişisel işlevsellikte düşüşe yol açabilir.


Panik Atak ve Anksiyete Bozukluğu Arasındaki Fark

Panik atak, bir semptom veya durum olarak değerlendirilebilirken, anksiyete bozukluğu daha geniş bir kavramdır. Panik atak, anksiyete bozukluğunun bir parçası olabilir ancak tek başına da ortaya çıkabilir. Örneğin, panik bozukluğu olan kişiler sık sık ve beklenmedik şekilde panik ataklar yaşarken, genelleşmiş anksiyete bozukluğu olan kişiler sürekli bir kaygı hali içindedir.


Panik Atakların Yaşam Kalitesine Etkisi

Panik ataklar, kişinin hayatında ciddi kısıtlamalara neden olabilir. Atak yaşama korkusuyla bireyler:

  • Sosyal ortamlardan kaçınabilir,
  • İşlerini veya günlük sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanabilir,
  • Sürekli bir "tehdit altında olma" hissiyle baş etmek zorunda kalabilir.

Bu korkular zamanla, "agorafobi" adı verilen bir duruma yol açabilir. Agorafobi, kişinin atak yaşama ihtimaline karşı, yalnız kalmaktan veya kalabalık yerlere gitmekten kaçınmasıyla sonuçlanır.



Panik Atağın Kökenine İniş – Şemalar Neden Önemli?

Panik ataklar genellikle beklenmedik anlarda ortaya çıkar gibi görünse de, bu durumun kökleri, bireyin yaşamındaki derin duygusal yaralara ve öğrenilmiş düşünce kalıplarına dayanabilir. İşte bu noktada şema terapinin temel kavramları devreye girer. Şema terapide, panik atakların altında yatan tetikleyici şemalar ve bireyin temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması önemli bir yer tutar.


Şema Nedir?

Şemalar, bireyin çocukluk ve erken yaşam deneyimlerine dayanan, hayat boyu devam edebilen düşünce, duygu ve davranış kalıplarıdır. Şemalar, bir anlamda dünyayı nasıl algıladığımızı ve olaylara nasıl tepki verdiğimizi şekillendiren "zihinsel haritalar"dır.

Bir çocuk, temel duygusal ihtiyaçları olan:

  • Güvenlik,
  • Sevgi ve kabul,
  • Özgürlük ve otonomi,
  • Sınırların belirlenmesi gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılayamazsa, bu durum birtakım sağlıksız şemaların gelişmesine neden olabilir.


Panik Atakları Tetikleyen Şemalar

Panik atakların kökeninde, sıklıkla aşağıdaki gibi şemalar yer alabilir:

Dayanıksızlık/Tehlike Şeması:

Bu şema, bireyin dünya karşısında kendini kırılgan ve güvensiz hissetmesine neden olur. Panik atak geçiren kişilerde sıklıkla "Her an kötü bir şey olabilir!" gibi felaketleştirici düşünceler görülür.

Terk Edilme Şeması:

Bu şema, kişinin sevdiklerini kaybetme veya yalnız kalma korkusuyla hareket etmesine yol açar. Terk edilme korkusu, duygusal yoğunluğu artırarak panik atağı tetikleyebilir.

Kusurluluk/Utanç Şeması:

Kişi kendini yetersiz, değersiz veya sevilmeye layık olmayan biri olarak algıladığında, yoğun kaygılar yaşayabilir. Bu kaygılar, "Herkes benim zayıflıklarımı görecek!" gibi düşüncelerle birleşerek bir atağı tetikleyebilir.

Onay Arayıcılık Şeması:

Başkalarının beklentilerini karşılamaya odaklanan bireyler, onay alamama korkusuyla yoğun kaygılar yaşayabilir. Bu, özellikle sosyal ortamlarda panik atak riskini artırabilir.


Şemalar ve Panik Atak İlişkisi

Şemalar, bireyin düşünce ve davranışlarını otomatik olarak yönlendirir. Örneğin, bir birey tehlike algısını aşırı büyüten bir şemaya sahipse, günlük yaşamda karşılaştığı bir olayda bu şema tetiklenebilir. Bu tetiklenme, fiziksel belirtilerle birlikte yoğun kaygıyı başlatır ve sonucunda panik atağa dönüşebilir.

Bir örnek üzerinden açıklayalım:

  • Olay: Kişi toplu taşımada sıkışık bir ortamda bulunuyor.
  • Şema: "Bu ortam tehlikeli, burada bir şey olursa kimse bana yardım edemez."
  • Sonuç: Kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve kontrolü kaybetme hissiyle panik atak başlar.


Şemalar Nasıl Oluşur?

Şemalar, çoğunlukla çocukluk döneminde tekrarlayan olumsuz deneyimlerle şekillenir. Örneğin:

  • Sürekli eleştirilen veya aşağılanan bir çocuk, kusurluluk şeması geliştirebilir.
  • Ailesi tarafından yeterince korunmayan bir çocuk, dayanıksızlık şeması geliştirebilir.
  • Sevgi ve ilgi göremeyen bir çocuk, terk edilme şeması geliştirebilir.

Bu şemalar, bireyin yetişkinlik döneminde, benzer bir durumla karşılaştığında aktive olabilir ve yoğun duygusal tepkilere neden olabilir.


Panik Atağın Kökenine İniş – Şema Terapinin Önemi

Panik atakları anlamak ve yönetmek için şemaları fark etmek çok önemlidir. Şemaların neden olduğu düşünce kalıplarını ve duygusal tepkileri fark etmek, bireyin kendi tetikleyicilerini anlamasını sağlar. Şema terapi, bireylerin bu sağlıksız kalıpları fark etmesine, yeniden değerlendirmesine ve daha sağlıklı düşünce ve davranış biçimleri geliştirmesine yardımcı olur.



Şema Terapi Nedir ve Nasıl Çalışır?

Panik atakların tedavisinde şema terapi, bireyin yaşadığı sorunların temelindeki derin yapıları anlamayı ve bu yapılar üzerinde çalışmayı hedefleyen etkili bir yaklaşımdır. Şema terapi, bireyin çocukluk döneminde şekillenmiş olan sağlıksız şemalarını fark etmesine ve bu şemaların hayatındaki etkilerini dönüştürmesine odaklanır.


Şema Terapinin Temel Kavramları

Şemalar:

Şemalar, kişinin çocukluk döneminden itibaren şekillenmeye başlayan, hayatını yönlendiren düşünce, duygu ve davranış kalıplarıdır. Şema terapi, bu kalıpların fark edilmesi ve dönüştürülmesini amaçlar.

Modlar:

Modlar, bireyin belirli bir anda sergilediği duygusal ve davranışsal tepkileri ifade eder. Bir anlamda, şemaların hayata geçiş biçimidir. Şema terapide sıkça karşılaşılan modlar şunlardır:

  • Kırılgan/Üzgün Çocuk Modu: Güvende hissetmeyen, korkmuş veya terk edilmiş hisseden yanımızdır.
  • Öfkeli Çocuk Modu: İhtiyaçları karşılanmayan yanımızın tepkisel ve öfkeli halidir.
  • Sağlıklı Yetişkin Modu: Şemaları yönetebilen, dengeli ve sağlıklı bir durumu temsil eder.

Temel Duygusal İhtiyaçlar:

Şema terapi, bireyin temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamasının şemalara neden olduğunu savunur. Bu ihtiyaçlar arasında şunlar yer alır:

  • Sevgi, kabul ve aidiyet
  • Güvenlik ve korunma
  • Özgürlük ve özerklik
  • Gerçekçi sınırlar ve özdenetim


Şema Terapide Panik Ataklara Yaklaşım

Panik atak yaşayan bireylerde şema terapi, şu adımlarla çalışır:

Şemaların ve Modların Belirlenmesi:

Terapist, bireyin panik ataklarını tetikleyen şemaları ve modları tanımlamaya yardımcı olur. Örneğin:

  • Dayanıksızlık/Tehlike Şeması: "Dünya tehlikeli bir yer ve ben bu tehlikelerle baş edemem."
  • Kusurluluk/Utanç Şeması: "Yetersizim ve insanlar bunu fark edecek."

Şemaların Kaynağını Anlamak:

Bu adımda, bireyin çocukluk deneyimleri incelenir. Örneğin, aşırı korumacı bir ailede büyüyen bir birey, dış dünyayı tehlikeli algılayabilir ve bu durum panik ataklara neden olabilir.

Sağlıklı Yetişkin Modunu Güçlendirmek:

Sağlıklı yetişkin modu, bireyin şemalarını ve modlarını yönetmesine yardımcı olur. Bu mod, bireyin kendine şefkat göstermesini, panik atak anında sakin kalmasını ve durumu objektif bir şekilde değerlendirmesini sağlar.

Yeniden Yapılandırma Çalışmaları:

Şema terapide, bireyin sağlıksız şemaları ve düşünce kalıpları yeniden yapılandırılır. Terapist, bilişsel ve duygusal teknikler kullanarak bireyin daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olur.

Deneyimsel Teknikler:

Görselleştirme, sandalye çalışması gibi tekniklerle bireyin şemalarıyla yüzleşmesi sağlanır. Örneğin, birey çocukluk dönemindeki korkularını yeniden gözden geçirerek şemalarının etkisini azaltabilir.


Şema Terapinin Panik Ataklar Üzerindeki Etkisi

Şema terapi, panik atakların yalnızca semptomlarını değil, bu durumun altında yatan temel nedenleri ele alır. Birey, şemalarını fark ettikçe ve dönüştürdükçe:

  • Panik atağı tetikleyen düşüncelerini daha iyi yönetebilir.
  • Kendi ihtiyaçlarını daha sağlıklı yollarla karşılayabilir.
  • Kendini daha güçlü ve dayanıklı hissedebilir.


Şemaların Fark Edilmesi ve Yeniden Yapılandırılması

Panik atakları anlamanın ilk adımı, bu atakları tetikleyen şemaları fark etmektir. Şema terapide, bireylerin geçmişteki duygusal yaraları ve bu yaraların şemalar şeklinde nasıl şekillendiği üzerinde durulur. Panik ataklar, çoğunlukla şu tür şemalarla ilişkilidir:

  • Dayanıksızlık/Tehlike Şeması: "Dünya tehlikeli bir yer ve ben bunu başaramam."
  • Terk Edilme Şeması: "Kimse beni sevmez, yalnız kalırım."
  • Kusurluluk/Utanç Şeması: "Yetersizim ve bunu başkaları da fark edecek."

Bu şemalar fark edildikten sonra, terapist ve birey birlikte, bu şemaların geçmişteki deneyimlerle nasıl ilişkilendirilebileceğini keşfederler. Örneğin, geçmişte sürekli olarak dışlanmış veya küçümsenmiş bir çocuk, yetişkinlikte terk edilme korkusuyla panik ataklar yaşayabilir.


Sağlıklı Yetişkin Modunun Güçlendirilmesi

Şema terapinin bir diğer önemli adımı, bireyin sağlıklı yetişkin modunu güçlendirmektir. Sağlıklı yetişkin modu, şemaların ve modların etkilerini yönetebilen, dengeyi sağlayan bir içsel kaynaktır.

Bu mod, bireyin:

  • Şemaları fark etmesini,
  • Duygusal ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde karşılamasını,
  • Panik ataklar sırasında sakin kalabilmesini sağlar.

Sağlıklı yetişkin modu, panik atak anında devreye girerek, "Bu sadece bir düşünce, gerçek değil," gibi düşüncelerle bireyin aşırı kaygıyı dengelemesine yardımcı olur. Terapist, bu modun güçlenmesi için bireye çeşitli bilişsel ve deneyimsel teknikler sunar. Örneğin, bir panik atak sırasında derin nefes alma veya rahatlatıcı görselleştirmeler yapma gibi teknikler, sağlıklı yetişkin modunun etkili bir şekilde devreye girmesini sağlar.


Günlük Hayatta Uygulanabilecek Şema Terapi Teknikleri

Panik ataklarla başa çıkabilmek için şema terapide kullanılan bazı teknikler, günlük hayatta da kolayca uygulanabilir:

Farkındalık ve Fark Etme:

Panik atak başlamadan önce, şema terapistinin önerdiği farkındalık egzersizleriyle, birey panik atakları tetikleyebilecek düşünceleri fark edebilir. Örneğin, bir kişi "Yine yalnız kalacağım" gibi bir düşünceyle paniklemeye başladığında, bunu fark etmek ve daha sağlıklı bir alternatif düşünce geliştirmek önemlidir.

Alternatif Düşünceler Üretme:

Şema terapide, bireylerin olumsuz düşünceleri daha sağlıklı düşüncelerle değiştirmesi teşvik edilir. "Burada kalmak tehlikeli olabilir" düşüncesi yerine, "Bu durumda kontrolümü kaybetmem mümkün değil" gibi düşünceler geliştirilir.

Görselleştirme Teknikleri:

Birey, panik atak esnasında rahatlatıcı bir yer veya durum hayal edebilir. Örneğin, bir plajda dinlenme ya da doğada yürüyüş yapma gibi, zihinsel olarak güvenli bir yer yaratmak, anksiyetenin azalmasına yardımcı olabilir.

Duygusal Şemaların Yüzleşme:

Panik atakların altında yatan duygusal şemalarla yüzleşmek de önemlidir. Terapist, bireye geçmişteki yaralı çocuk modunu anlaması ve bu modu güvenli bir şekilde kabul etmesi için rehberlik eder. Bu, kişinin şemalarının gücünü azaltır ve daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesini sağlar.


Şema Terapi ile İleriye Yönelik Adımlar

Panik atakların tedavisinde şema terapi, yalnızca semptomları değil, aynı zamanda bu semptomların nedenlerini de ele alır. Şema terapinin amacı, panik atakları tamamen ortadan kaldırmak değil, bunları tetikleyen şemaları dönüştürerek, daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemektir. Bireyler, terapi sürecinde öğrendikleri becerilerle, panik atakları daha az sıklıkla ve daha az yoğunlukla deneyimlemeye başlarlar.



Şema terapi, panik atakların tedavisinde derinlemesine bir yaklaşım sunar. Bu terapi, panik atakları yalnızca geçici semptomlar olarak ele almak yerine, bu semptomların temelindeki şemaları, yani kişinin geçmişteki duygusal deneyimlerinden kaynaklanan düşünce ve davranış kalıplarını anlamaya çalışır. Şema terapinin amacı, bireylerin bu sağlıksız şemaları fark etmeleri ve dönüştürmeleri yoluyla, panik ataklarla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmelerini sağlamaktır.

Panik atakları tetikleyen yaygın şemalar, güven eksikliği, terk edilme korkusu ve yetersizlik gibi derin duygusal yaralarla bağlantılıdır. Şema terapide, bu şemaların kaynağına inilerek, bireylerin sağlıklı düşünce ve davranış kalıplarını geliştirmeleri sağlanır. Terapinin süreci, küçük adımlar ve sabır gerektirir. Zorluklarla karşılaşılsa da, şema terapinin sağladığı derin dönüşüm ve iyileşme, bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine olanak tanır.

Şema terapi, bireylere yalnızca panik atakları yönetme konusunda yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda yaşamın diğer zorluklarıyla başa çıkabilmek için de güçlü bir içsel kaynak oluşturur. Terapinin etkili olabilmesi için terapist ile güvenli bir ilişki kurulması, şemaların fark edilmesi ve sağlıklı yetişkin modunun güçlendirilmesi büyük önem taşır.

Sonuç olarak, şema terapi, panik atakların temelindeki duygusal yaraları iyileştirerek, bireylerin kendilerini daha güçlü, huzurlu ve denge içinde hissetmelerine yardımcı olabilir. Bu terapötik süreç, panik atakların sadece semptomlarını değil, bu semptomların kökenindeki derin nedenleri ele alarak, bireylerin daha sağlıklı bir zihin ve bedenle hayatlarını sürdürebilmelerine olanak tanır.

Yayınlanma: 18.01.2025 20:12

Son Güncelleme: 18.01.2025 20:12

#şematerapi#panik atak#anksiyete#i̇yileşme#kaygı#stres
Psikolog

Sude

ALTUN GÜNDOĞDU

Psikolojik Danışman

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Depresyon ve Mutsuzluk, İlişki / Evlilik Problemleri
Online TerapiOnline Ter...
süre 60 dk
ücret 1200
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 60 dk
ücret 2000
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

DEPRESYON

Depresyon Nedir?Depresyon, kişinin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkileyen yaygın bir ruhsal bozukluktur. Her insan zaman zaman kendini üzgün ya da mutsuz hissedebilir, ancak depresyon bu duyguların ötesinde, sürekli bir umutsuzluk, değersizlik ve çaresizlik hislerini içeren bir durumdur. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmeyi zorlaştırır ve hayat kalitesini olumsuz etkiler.Belirtileri Nelerdir?Depresyonun belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genellikle şunları içerir:Sürekli üzgün, karamsar veya boş hissetmekİlgi ve zevk kaybı: Önceden keyif alınan aktivitelerden artık keyif alamamaYorgunluk ve enerji kaybıUyku bozuklukları: Uykusuzluk ya da aşırı uyumaKonsantrasyon güçlüğü ve karar verme sorunlarıDeğersizlik, suçluluk veya kendini eleştirme düşünceleriİştah değişiklikleri: Aşırı yeme ya da iştahsızlıkİntihar veya ölüm düşünceleriDepresyon Neden Ortaya Çıkar?Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu sonucu ortaya çıkar:Biyolojik Faktörler: Genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler ve beyin kimyasallarındaki dengesizlikler depresyona yol açabilir.Psikolojik Faktörler: Çocukluk travmaları, düşük özgüven ve stresle başa çıkma becerilerindeki zayıflık depresyon riskini artırabilir.Çevresel Faktörler: Sosyal izolasyon, maddi zorluklar, ilişkilerde yaşanan sorunlar ve yaşam olayları (iş kaybı, ölüm, ayrılık vb.) depresyonu tetikleyebilir.Depresyonun Tedavisi Mümkün Mü?Evet, depresyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Tedaviye yanıt veren birçok yöntem bulunmaktadır:Psikoterapi: Depresyon tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle dinamik psikoterapi, bireyin geçmiş yaşam deneyimlerini ve bilinçdışı süreçlerini inceleyerek depresif duyguların kaynağına inmekte yardımcı olabilir.İlaç Tedavisi: Antidepresan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olur. Ancak ilaç tedavisinin etkili olabilmesi için genellikle psikoterapi ile desteklenmesi önerilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve uyku düzeni depresyonun hafifletilmesine katkı sağlayabilir.SonuçDepresyon, bireyin yaşamını derinden etkileyen ciddi bir durum olsa da, doğru tedavi yöntemleriyle iyileşme mümkündür. Eğer kendinizde ya da çevrenizde birinde depresyon belirtileri fark ediyorsanız, bir uzmana başvurmak büyük önem taşır. Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir ve destek almak bu yolda atılacak en önemli adımdır.Bu blog yazısı, depresyon hakkında temel bir farkındalık yaratmayı hedefler. Daha derinlemesine bilgi ve destek için bir uzmana başvurmanız önemlidir.Depresyonda olup olmadığınızı anlamak, hissettiğiniz ruh halini ve davranış değişikliklerini dikkatlice gözlemlemeyi gerektirir. Herkes zaman zaman kendini kötü hissedebilir, ancak depresyon, geçici bir üzüntü halinden çok daha fazlasıdır. İşte depresyonda olup olmadığınızı anlamanıza yardımcı olabilecek bazı işaretler:1. Sürekli Üzgün ve Karamsar HissetmeDepresyonda olan kişiler genellikle haftalar, hatta aylar boyunca kendilerini üzgün, boş veya umutsuz hissederler. Bu duygular günün büyük bir bölümünü kapsar ve yaşamın diğer alanlarını etkiler.2. İlgi ve Zevk KaybıEğer önceden keyif aldığınız etkinliklere, hobilerinize veya sosyal aktivitelere karşı ilginizi kaybettiyseniz, bu depresyonun bir işareti olabilir. Özellikle sevdiğiniz şeylere karşı artık aynı heyecanı veya isteği duymamak yaygın bir belirtidir.3. Yorgunluk ve Enerji EksikliğiDepresyondaki kişiler, günlük işleri yapmak için gereken enerjiyi bulmakta zorlanırlar. Sabah uyanmak zor gelir, sürekli bir bitkinlik hissi yaşanır ve sıradan işler bile büyük bir çaba gerektirir.4. Uyku ProblemleriDepresyon, uyku düzeninizi önemli ölçüde etkileyebilir. Uyuyamama (insomnia) veya aşırı uyuma (hipersomnia) gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Uyuduğunuzda bile dinlenmiş hissetmemeniz de depresyonun belirtisi olabilir.5. Konsantrasyon ve Karar Verme ZorluklarıDepresyon, düşünceleri odaklamayı ve karar vermeyi zorlaştırabilir. Bu durum iş yerinde, okulda ya da günlük hayatta zorlanmalara yol açabilir. Zihinsel bulanıklık, unutkanlık ve karar verme zorluğu sıkça görülür.6. Kendini Değersiz HissetmeDepresyondaki kişiler genellikle kendilerini değersiz, yetersiz ya da suçlu hissederler. Bu tür olumsuz düşünceler kişinin kendine olan güvenini zedeler ve gelecekle ilgili umutlarını azaltır.7. İştah ve Kilo DeğişiklikleriDepresyon iştahı da etkileyebilir. Bazı kişilerde iştah kaybı görülürken, bazıları ise daha fazla yemek yeme eğiliminde olabilir. Bu da kilo kaybına ya da kilo alımına yol açabilir.8. Sinirlilik ve HuzursuzlukDepresyon her zaman sadece üzüntü ya da karamsarlıkla sınırlı değildir. Bazı insanlar kendilerini sinirli, huzursuz veya sabırsız hissedebilirler. Küçük şeylere bile aşırı tepki vermek bu duruma işaret olabilir.9. İntihar veya Ölüm DüşünceleriDepresyonun en ciddi belirtilerinden biri, ölüm ya da intihar düşünceleridir. Bu tür düşünceler ciddiye alınmalı ve acilen bir uzmana başvurulmalıdır. Eğer bu tür düşünceleriniz varsa, yalnız olmadığınızı unutmayın ve profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.Depresyon Testi Yapabilir miyim?Birçok online test ya da anket depresyon belirtilerini değerlendirmenize yardımcı olabilir, ancak bu testler kesin bir tanı koymaz. Depresyondan şüpheleniyorsanız, mutlaka bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmalısınız.Ne Yapmalısınız?Eğer bu belirtilerden birkaçını yaşıyorsanız, depresyonda olma olasılığınız yüksek olabilir. Depresyonla başa çıkmak zorlayıcı olsa da, yardım almak ve tedavi sürecine başlamak mümkündür. Bir psikolog veya psikiyatrla görüşmek, durumunuzu anlamanıza ve tedavi seçeneklerini değerlendirmenize yardımcı olacaktır.Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir bir durumdur ve yalnız değilsiniz. Yardım almak, iyileşme yolunda atılacak en önemli adımdır.Depresyon ve İyileşmeDepresyon yaşayan birçok insan, doğru tedavi ve destekle tamamen iyileşir veya önemli ölçüde iyileşir. İyileşme süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve tedavi yöntemleri kişinin ihtiyaçlarına göre şekillendirilir.Depresyonun İyileşme Süreci Nasıldır?Psikoterapi: Psikoterapi, depresyon tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle dinamik psikoterapi, depresyonun kökenindeki bilinçdışı süreçleri anlamaya ve çözmeye odaklanarak kişinin depresif hislerinin nedenini keşfetmesine yardımcı olur. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeyi hedefler. Psikoterapi, kişinin duygusal farkındalığını artırarak depresyonla başa çıkma becerilerini geliştirir.İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda, özellikle orta veya şiddetli depresyonda antidepresan ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek depresyon belirtilerini hafifletebilir. İlaç tedavisi, genellikle psikoterapi ile birlikte kullanıldığında daha etkili olur.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek depresyonla başa çıkmada önemli rol oynar. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stres yönetimi, depresyonun iyileşme sürecine katkı sağlar. Egzersiz, beyinde endorfin salgılayarak ruh halini iyileştirir. Ayrıca, sosyal destek almak ve sevdiklerinizle zaman geçirmek de önemlidir.Kendi Kendine Yardım: Kendi duygularınızı ve düşüncelerinizi anlamak, farkındalık geliştirmek ve stresle başa çıkma teknikleri öğrenmek depresyonun üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Meditasyon, nefes egzersizleri ve farkındalık çalışmaları (mindfulness) depresyon belirtilerini hafifletebilir.İyileşme Ne Kadar Sürer?Depresyonun iyileşme süresi kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar birkaç ay içinde büyük bir ilerleme kaydederken, diğerleri daha uzun sürede iyileşebilir. Önemli olan, sürecin kişiye özel olduğunu unutmaktır. Tedaviye erken başlamak, iyileşme sürecini hızlandırabilir.Tekrarlama Riski Var mı?Depresyon tekrarlayabilen bir hastalık olabilir, ancak tedavi sürecinde sağlanan destek ve öğrenilen başa çıkma becerileri, tekrarlama riskini azaltabilir. Düzenli terapi seansları, stres yönetimi ve yaşam tarzı değişiklikleri, depresyonun tekrar etme olasılığını minimize edebilir.Sonuç:Depresyon, doğru tedaviyle iyileşebilir ve birçok insan sağlıklı ve dengeli bir yaşama geri dönebilir. Önemli olan, depresyon belirtilerini göz ardı etmemek ve profesyonel yardım almaktır. Yardım almakta tereddüt etmeyin; çünkü depresyon tedavi edilebilir ve iyileşme mümkündür.
Esra KÜTLE 11.10.2024

Koronavirüsten Koronafobiye - Koronafobiyle Başa Çıkmak

Dünya insanlık tarihi boyunca, tarihin seyrini değiştiren birçok salgın hastalığa tanıklık etti. Bunlardan sonuncusu da Kovid-19 virüsünün neden olduğu ve içinde yaşadığımız toplumu sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan etkileyen koronavirüs pandemisi.İçinde bulunduğumuz süreç toplumun her bireyini ister istemez farklı yönlerden etkiledi. Öğrenciler okulların kapanmasıyla beraber uzaktan eğitim sürecine başladı. Bu durum hem aileleri hem de öğrencileri ilk etapta kaygılandırsa da sonrasında birçoğu uzaktan eğitime adapte olmaya başladı. Bu süreçte birçok iş yeri faaliyetini bir süreliğine ya da kalıcı olarak durdurdu. Yaşanılan bu durum birçok çalışanda ekonomik kaygıları tetikledi. Birçoğumuzu koronavirüse yakalanmak ya da bu virüsü sevdiklerimize bulaştırmak ve bununla beraber sevdiklerimizi kaybetme düşüncesi kaygılandırdı ve kaygılandırmaya devam ediyor.Anormal bir süreçten geçtiğimiz için bu süreçte kaygı ve korku duymak aslında son derece normal. Fakat bu yaşadığınız koronavirüse yönelik kaygılar ve korkular sizi günlük hayatınızı sürdüremeyecek duruma getiriyorsa hayat artık çekilmez olmaya başlayabiliyor. Bir noktadan sonra bireyler yaşadıkları bu kaygılara o kadar çok kapılıyorlar ki artık çözüm yolu üretmeyi bırakıp sadece kaygılanmakla meşgül oluyorlar. İşte tam da burada karşımıza yepyeni bir kavram çıkıyor; koronafobi. Peki, koronafobi nedir? Koronafobi, Kovid-19 virüsünün bulaşma ihtimaline karşı mantık dışı, yoğun, sürekli ve nedensiz korkulardır. Genel olarak fobiler insanların sosyal hayatını kısıtlar, onları kaçınma davranışına iterek günlük rutinlerine devam etmesine engel olabilirler. Koronavirüse yönelik bu korkular bireylerin kontrol edemeyeceği bir hal aldıysa insanlar ‘kaçınma’ davranışlarına yöneliyor ve bu durum günlük rutinlerini kısıtlıyor. Örneğin koronafobiye sahip bireyler tüm önlemler alınmış olsa dahi (doğru şekilde maske kullanımı, siperlik kullanımı, sosyal mesafe, elleri doğru yıkamak/dezenfektan kullanmak, elleri yüze götürmemek vb.) açık havada bile arkadaşlarıyla ya da aileleriyle buluşmaktan kaçınıyorlar.Koronafobiye karşı farklı bir bakış açısından daha söz etmek mümkün. O da Kovid-19 virüsün henüz tam olarak yan etkilerini bilemediğimiz, kesin tedavisini ve aşısını bulamadığımız için koronavirüsü bilinmez olarak görmemiz. İnsanoğlu yapısı gereği her zaman bilmediğinden ve bilemediğinden korkar. Bunun altında yatan sebep de bilinmeyeni kontrol edemeyeceğimiz düşüncesi. Örneğin karanlık korkusunu ele alalım. Karanlıktan korkan bireyler aslında ışığın yokluğuyla oluşan bilinmezlik hissinden korkar diyebiliriz. Bu nokta da yine bilinmeyeni kontrol edememe, bilinmeyene karşı kendini koruyamama kavramları devreye geliyor.Koronafobi kavramını açıklığa kavuşturduğumuza göre gelelim asıl soruna. Peki, biz koronafobiyle nasıl mücadele edeceğiz?İlk olarak doğru tedbir almayı öğrenin ve doğru tedbirleri aldığınızda herşeyin olumlu olacağını düşünün. Maskenizi ağzınızı ve burnunuzu örtecek şekilde takarsanız, sosyal mesafenizi korursanız, ellerinizi doğru ve yeteri kadar yıkayıp dışarıda dezenfektan kullanımına önem verirseniz virüsün bulaşmasına karşı kendinizi oldukça iyi bir şekilde koruyabileceğinizi bilmeniz gerek. Koronavirüse karşı mantıklı yaklaşmaya çalışmalıyız. Örneğin her koronavirüs hastasının entübe edilmediğini, bu hastalığı hastanede atlatmadığını ve sonucunda ölmediğini anlamanız gerek. Bu süreçte kendinizi sürekli dinlemeyin. Bazı koronavirüs hastaları bile semptom göstermeyebiliyorken ya da bu hastalığı çok hafif semptomlarla atlatabiliyorken, hayali semptomlar üretmeyin. Dozunda önlemler alın. Bağışıklığı güçlendirdiğini düşündüğünüz bir yiyeceği aşırı miktarda tüketmeyin. Örneğin bu süreçte sarımsak tüketimindeki artışa şahit olduk. Fakat sarımsak aşırı tüketildiğinde mide sıkıntılarına yol açabiliyor. Koronavirüs ile ilgili arama motorlarında sürekli araştırma yaparak doğruluğu kesin olmayan bilgililere inanmayın. Son olarak yemek ve uyku düzeninize dikkat edin. Düzenli uyumak sizi hem psikolojik olarak iyi hissettirecektir hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir. Eğer yapabiliyorsanız günlük rutininize 25-30 dakikalık açık havada hafif tempolu yürüyüşler ekleyebilirsiniz. Yürüyüş yapmak size endorfin yani mutluluk hormonun salgılatacaktır ve stresle baş etmek için oldukça faydalıdır.Koronafobi baş edemeyeceğimiz bir kavram değil. Fakat uzmanlar eğer bu süreç uzarsa koronafobinin koronavirüs kadar hızlı yayılacağı konusunda bizleri uyarıyor. Eğer sizin de zihniniz sürekli koronavirüs temelli korkularla meşgulse ve bu durum sizi kaçınma davranışına iterek günlük rutininizi yerine getirmenize engel oluyorsa bir uzmandan destek alabilirsiniz.Uzman Klinik PsikologAyça TÜRKYILMAZ

Panik Bozukluk Belirtileri

Panik bozukluk belirtileri kişilerde benzerlik gösterse de her kişide farklı belirtiler görülür. Her panik bozukluğa sahip birey aynı belirtilere sahip değildir. Panik bozukluğu olan her birey her zaman aynı belirtileri göstermez, belirtileri değişebilir. Örneğin; bir kişide önceleri kalp krizini taklit eden panik nöbetler varken, daha sonra aklını kaybetme korkularını içeren panik nöbetler gelişebilir. Bu nedenle her kişinin bazı belirtilerini yaşadığı bu sendromun, belirtilerinin çok daha detaylı aktarılması gerekir. Ancak panik bozukluğun göründüğünden çok daha fazla açık ya da gizli belirtileri vardır. Aşağıdaki en çok görülen belirtiler sıralanmıştır. Sizin yaşadığınız fakat bu listede bulunmayan belirtiler de olabilir.1. Beden Belirtileri:Bedende gerçekten yaşanan ama olduğundan abartılı ve yüksek algılanan duyumlardır. -Hızlı ve şiddetli kalp atışları -Düzensiz kalp atışları ve göğüste sıkışma hissi -Tansiyonun yükselmesi, başta basınç ve boyunda gerginlik hissi -Her tarafta sıcaklık hissetmek-Hızlı nefes alıp verme-Göğüste basınç -Hava açlığı nefes alma zorluğu -Ağız kuruluğu -Boğazda yumru hissi -Ellerde titreme-Diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik -Ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma -Avuç içlerinde terleme -Soğuk ve ıslak eller -Kısmi felce uğramışlık duygusu -Baş dönmesi, sersemlik, göz kararması -İç titremesi, titreme duygusu-Bayılacakmış hissi -Bulantı veya ishal -Ani şiddetli mide gazı ve midede basınç hissi -Mideye bir şey çöküyor ya da yanma hissi -Midede titreme, heyecan -Bulanık görme -Gerçek dışılık hissi (rüyada gibiyim) -Çevreyi ya da bedeni değişmiş algılama hissi. 2- Düşünce Belirtileri:Düşünce belirtileri yukardaki fiziksel belirtilere ve algılara eşlik eden kötümser yorum ve inançlardır. -Ölmek üzereyim. -Aklımı yitirmek üzereyim. -Kontrolümü kaybediyorum. -Bu hiç bitmeyecek. -Diğer insanlar benim aklımı kaçırdığımı düşünecek. -Ben gerçekten korku içindeyim. -Kalp krizi geçiriyorum. -Kendimden geçmek üzereyim. -Buradan çıkmam mümkün olmayacak. -Diğer insanlar ne düşünecek bilemiyorum. -Bana ne olduğunu anlamıyorum. -Ben hep böyle kalacağım. -Midemdekileri çıkartmak üzereyim. -Beyin tümörüm olmalı. -Nefes alamayıp öleceğim. -Tıkanma yüzünden öleceğim. -Aptalca davranışlar sergileyeceğim. -Kör olacağım. -Birisine zarar vereceğim. -İnme inecek, felç olabilirim. -Çığlık atacağım. -Saçmalayacağım ya da komik konuşacağım. -Rezil olacağım. -Korkudan felç olacağım. -Bende gerçekten fiziksel bir problem var. -Nefes almam mümkün olmayacak. -Çok kötü bir şey olacak, olay çıkaracağım. 3-Kaçınma Belirtileri:-Tek başına kalamıyorum. -Tek başına evden uzaklaşamıyorum. -Berbere, kuaföre gidemiyorum. -Diş hekimine gidemiyorum. -Alışveriş merkezlerine gidemiyorum. -Dışarda yemek yiyemiyorum. -Tiyatroya, sinemaya gidemiyorum. -Pazara çıkamıyorum. -Kalabalık yollarda yürüyemiyorum. -Spor yapamıyorum. -Denize giremiyorum. -Toplantıya gidemiyorum. -Yolculuğa çıkamıyorum. -Köprüden geçemiyorum. -Tünelden geçemiyorum. -Evden uzağa gidemiyorum. -Tek başıma otomobil kullanamıyorum. -Tek başıma parka gidemiyorum. -Tek başıma alışverişe gidemiyorum. -Trende seyahat edemiyorum. -Asansöre binemiyorum. -Otobüste seyahat edemiyorum. -Metroya binemiyorum. -Uçak ile seyahat edemiyorum.4- Beklenti Endişesi ve İlişik BelirtilerBu belirtiler duygusal belirtiler olarak da tanımlanabilir. Beklenti sıkıntısı, panik atağa yakalanmış olmakla ilgili genel kötümser duygu hali, nöbetleri tekrar geçireceği endişesi içinde yaşama, sık sık bedenden olumsuz işaret alma ve bedenle ilgili kaygılar yaşama halidir. Buna ilişik olarak, -Gün içinde sık sık nedensiz endişeli olma hali, -Sık sık nedensiz huzursuz ve gergin olma hali, -Sık sık nedensiz öfkeli olma hali, -Diğer duygusal sıkıntılar, duygusal oynamalar yaşama halidir.