YENİ DÜZEN DÜZENİMİ BOZDU: EVE HAPSOLAN BEDENLERİMİZ Mİ YOKSA HAYALLERİMİZ Mİ?
Pandemi süreci herkesin hayatını etkiledi ve kısıtladı. Üniversiteye başlayanlar, üniversitesinin son yılı için bir sürü planı olanlar, iş yerini büyütmek isteyenler, yeni mezunlar, sağlık çalışanları, yeni iş yeri açanlar, düğün yapmayı düşünenler, gezme planları yapanlar, bütün ideallerim tepetaklak oldu diyenler…
Her insansın önceliği, önem verdiği konular farklıdır. Yukarıda yazdığım bazı şeyler kimine önemsiz gelirken kimisi için en büyük problem olabilir kimisi de benim problemimin farkında bile değiller diyebilir. Pandemi süreci herkesi yeni bir normale sürükledi ve şu an herkes bir bocalamanın içinde. Nasıl bir düzen oturtacağını, nasıl bir gelecek planlayacağını bilemez durumda.
Bu durum kimini çaresizliğe sürüklerken kimi içinse yalnız kalıp asıl isteklerini keşfettiği bir süreç oldu. Peki kendini çaresiz hissedeneler ne yapmalı? Mutsuzum, sıkıldım, bunaldım, körelip kalacağım, hiçbir işe yaramıyorum, kendimi geliştireceğim hiçbir şey yok, elim kolum bağlandı diyerek umutsuzluk havuzunda boğulmalı mı? Yoksa bu havuzdan çıkmanın bir yolunu mu bulmalı?
“Peki nasıl çıkacağım buradan?” diye sorarsanız eğer, size üzerinde düşünmenizi istediğim birkaç soru sormak istiyorum:
“Sürekli evdeyim, her günüm bir diğerinin aynı” mı diyorsunuz? Peki gerçekten öyle mi? Sizi tatmin edecek kadar büyük bir şey olmasa da günlerinizde farklı hiçbir şey yok mu? Gerçekten hiçbir şey yapmıyor musunuz? (herhangi bir ev işi, kitap okumak, müzik dinlemek, bulmaca çözmek, televizyon seyretmek vs.)
“Yapabileceğim, kendimi geliştireceğim hiçbir şey yok ki!” mi diyorsunuz? Herhangi bir eğitim, bir seminer, bir kurs… Artık her şey online’a döndü, hadi mazeret bulmayı bırakalım ve son olarak şu soru üzerine düşünelim:
Bu yazıyı okumayı bitirdikten sonra günlük yaşantınıza geri döndünüz, gece oldu ve uyumak için yatağınıza yöneldiniz. Tüm ev sessiz kaldığında ve siz huzurla uyuyorken gece bir mucize gerçekleşiyor. Probleminiz tamamen ortadan kalkıyor ama siz uyurken bu mucize gerçekleştiği için mucizenin gerçekleştiğini bilmiyorsunuz. Peki o halde soruyorum; ertesi sabah uyandığınızda gece mucizenin gerçekleştiğini nereden anlarsınız? Mucizenin gerçekleştiği gecenin sabahında gününüz nasıl geçer? Neler yaparsınız?
Terapi bir lüks değil bir ihtiyaçtır. Terapi esnasında bu soruları ve cevaplarınızı inceleyerek bu hususlar üzerine konuşabilmek için bir psikologla iletişime geçin.
Eğer ki bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız ve harekete geçmeye niyetlenmişseniz asla geç değildir, yeter ki harekete geçmek ve değiştirmek isteyin. İçinde bulunduğunuz bu süreçte yalnız değilsiniz, tüm dünya aynı süreçten geçiyor ve bu süreç bir gün sona erecek.
Yayınlanma: 19.12.2020 12:40
Son Güncelleme: 19.12.2020 12:47

Bunları da sevebilirsiniz...
Hipnozun tarihçesi: Hipnozun tarihi oldukça eski dönemlere dayanır. İnsanlar binlerce yıldır, derin trans hallerine girerek zihinlerini değiştirme ve iyileştirme amaçlı çeşitli ritüeller uygulamışlardır. Ancak modern hipnozun tarihi, 18. yüzyıl Avusturya'sında doğan Franz Anton Mesmer ile başlar.Mesmer, "mesmerizm" olarak da bilinen bir teknik geliştirdi. Bu teknikte, hipnotik transa girmek için etkileyici bir ritüel kullanıyordu. Mesmer, demir çubuklar ve renkli camlar gibi nesneler kullanarak, vücuttaki "manyetik akımı" yönlendirdiğini iddia ediyordu.Mesmerizm, sonradan bilim adamlarının dikkatini çekti ve Avrupa'da birçok hipnotik çalışmanın temelini oluşturdu. 19. yüzyılın sonlarında, Paris'teki Salpêtrière hastanesinde Jean-Martin Charcot, hipnozu "histerik nöbetlerin" tedavisinde kullanmaya başladı. Charcot'un öğrencilerinden biri olan Hippolyte Bernheim, hipnozu psikolojik bir fenomen olarak kabul etti ve "telkin" terimini kullanarak hipnozun bilimsel bir açıklamasını yaptı.20. yüzyılın başlarında, hipnoz psikoterapide yaygın bir kullanım alanı buldu. Sigmund Freud, hipnozun bir psikanaliz aracı olarak kullanılmasına yardımcı oldu. Ancak, hipnozun rolü konusunda bazı tartışmalar yaşandı ve hipnoz yerini çeşitli psikoterapi tekniklerine bıraktı.1960'ların sonlarında, hipnoz yeniden popülerlik kazandı ve tedaviye yardımcı olmak için kullanılan bir teknik haline geldi. Hipnoz, birçok psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkta etkili bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Hipnoz nedir? Hipnoz, kişinin zihinsel farkındalığını değiştiren, derin bir trans hali yaratmak için kullanılan bir terapidir. Hipnozun amacı, bilinçaltındaki engelleri aşarak kişinin zihinsel sağlığını iyileştirmektir.Hipnoz, bir hipnoterapist tarafından yönlendirilen rahatlatıcı bir ortamda gerçekleştirilir. Hipnoterapist, kişinin zihinsel farkındalığını değiştirmek için çeşitli yöntemler kullanır, örneğin sakinleştirici müzik, görselleştirme ve telkinler gibi. Bu yöntemler, kişinin derin bir trans haline girmesine yardımcı olabilir.Hipnozun aşamaları: Hipnoz, genellikle aşağıdaki dört aşamadan oluşur:1. İndüksiyon aşaması: Bu aşama, hipnotize edilecek kişinin gevşemesini sağlamak için kullanılır. Kişi, bir hipnoterapistin yönlendirmesiyle, rahat bir pozisyonda oturur veya yatar ve sakinleştirici bir ses tonuyla konuşan hipnoterapistin yönergelerini takip eder.2. Derinleştirme aşaması: İndüksiyon aşamasından sonra, kişinin zihni derinleştirilir. Hipnoterapist, kişinin hayal gücünü kullanarak, onu daha da derin bir transa sokar. Bu aşamada, kişinin farkındalığı azalır ve rahat bir durumda olması sağlanır.3. Tedavi aşaması: Hipnoterapist, kişinin bilinçaltına mesajlar göndererek, tedavi amaçlı hedefleri gerçekleştirmeye yardımcı olur. Bu mesajlar, kişinin kendine güvenini arttırabilir, olumsuz düşüncelerini değiştirebilir ve sağlığına yönelik olumlu davranışlar sergilemesine yardımcı olabilir.4. Çıkış aşaması: Hipnozun son aşaması, kişinin hipnotik trans halinden çıkmasıdır. Hipnoterapist, kişiyi trans halinden çıkarır ve normal bilinç haline dönmesini sağlar. Bu aşamada, kişi uyanık ve dinç hisseder.Hipnozda kullanılan yöntem ve teknikler: Hipnoz, farklı teknikler kullanılarak uygulanabilen bir terapi yöntemidir. İşte hipnozda sıkça kullanılan bazı yöntemler:1. Direkt telkin: Bu yöntemde hipnoterapist, kişiye açık bir şekilde telkinler verir. Örneğin, "Sizi rahatlatacağım" veya "Daha iyi hissedeceksiniz" gibi sözlerle kişiye mesajlar gönderir. Bu mesajlar, kişinin bilinçaltına işlenerek pozitif bir etki yaratır.2. İmajinasyon: İmajinasyon, kişinin hayal gücünü kullanarak hipnozun derinleştirilmesi için kullanılan bir yöntemdir. Hipnoterapist, kişiyi belirli bir senaryoya yönlendirir ve kişi hayalinde bu senaryoyu canlandırır. Örneğin, kişiye güzel bir plajı hayal etmesi söylenebilir. Bu, kişinin zihnini rahatlatarak hipnozun derinleştirilmesine yardımcı olur.3. Nörolingüistik programlama (NLP): NLP, hipnozda kullanılan bir başka tekniktir. Bu yöntemde, kişinin dil kullanımı ve düşünce kalıpları incelenir ve kişiye özel telkinler verilir. Bu telkinler, kişinin kendi kendini yeniden programlamasına yardımcı olabilir.4. Göz hareketleri: Göz hareketleri, hipnozun derinleştirilmesinde kullanılan bir başka tekniktir. Bu yöntemde, kişinin gözleri bir noktaya odaklanır ve hipnoterapist, kişinin gözlerini hareket ettirerek hipnozun derinleştirilmesine yardımcı olur.Hipnozda kullanılan bu yöntemlerin hepsi, kişinin bilinçaltına mesajlar göndererek, olumlu bir etki yaratmayı amaçlar. Hipnoterapist kişinin ihtiyaçlarına göre hangi yöntemi kullanacağını belirler. Hipnoz, farklı tekniklerle uygulanabilir ve hipnoterapistler, kişinin bireysel ihtiyaçlarına göre farklı bir yaklaşım benimseyebilirler. Ancak, genel olarak, hipnozun bu dört aşamasından oluştuğu kabul edilir.Hipnoz hakkında yanlış bilinenler: Hipnoz hakkında birçok yanlış anlaşılmalar ve mitler bulunmaktadır. İşte bazı yaygın hipnoz mitleri ve gerçekler:MİT: Hipnoz, kontrolü kaybetmek anlamına gelir.GERÇEK: Hipnoz, kontrolü kaybetmek anlamına gelmez. Hipnoz sırasında bir kişi her zaman kendisini kontrol edebilir ve hipnoterapistin yönlendirmelerine uymak zorunda değildir.MİT: Hipnoz sadece zayıf ve kolay manipüle edilebilir insanlarda işe yarar.GERÇEK: Hipnoz herkes üzerinde etkili olabilir; ancak herkes hipnoza yatkın değildir. Hipnoza yatkınlık, kişinin hipnoz öncesi algısal ve kişilik özelliklerine bağlı olabilir.MİT: Hipnoz insanları tehlikeli hale getirir.GERÇEK: Hipnoz, insanları tehlikeli hale getirmez. Hipnoz sırasında bir kişi her zaman kontrolünü kaybetmez ve hipnoterapistin yönlendirmelerine uymak zorunda değildir. Ayrıca, hipnoz terapistleri, hipnoz sırasında herhangi bir tehlike durumu yaşanmaması için eğitilmişlerdir.MİT: Hipnoz sadece sahne gösterilerinde kullanılır.GERÇEK: Hipnoz, sahne gösterilerinde kullanıldığı gibi, tıbbi ve terapötik amaçlar için de kullanılır. Hipnoterapi, birçok psikolojik ve fiziksel sorunun tedavisinde kullanılan etkili bir terapidir.MİT: Hipnoz, hatıraları değiştirebilir.GERÇEK: Hipnoz, hatıraları değiştiremez. Hipnoz sırasında bir kişinin anılarına erişmek mümkün olsa da, bu anılar değiştirilemez.Sonuç olarak, hipnoz hakkında birçok yanlış anlaşılma ve mit bulunmaktadır. Hipnozun insanları kontrolsüz hale getirmediği ve tehlikeli olmadığı, herkes üzerinde etkili olabileceği ancak herkesin hipnoza yatkın olmadığı, hipnozun kalıcı etkileri olmadığı ve hipnozun sadece sahne gösterilerinde değil, tıbbi ve terapötik amaçlar için de kullanılabileceği unutulmamalıdır.Hipnoz hangi durumlarda kullanılabilir? Hipnoz, psikolojik problemlerin tedavisi için kullanılabilir. Bu problemler arasında fobiler, kaygı bozuklukları, depresyon ve post travmatik stres bozukluğu gibi durumlar yer alabilir. Hipnoz ayrıca kronik ağrı, uyku bozuklukları ve bağımlılık tedavisi için de kullanılabilir. Birçok araştırma, hipnoterapinin fobiler, kaygı ve kronik ağrı gibi durumlarda etkili olduğunu göstermektedir. Hipnoterapi, psikolojik problemlerin tedavisi için diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir ve birçok kişi için etkili bir seçenek olabilir. Yazıyı Oku
Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLIYayınlanma: 01.05.2023
Depresyon Nedir?Depresyon, kişinin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkileyen yaygın bir ruhsal bozukluktur. Her insan zaman zaman kendini üzgün ya da mutsuz hissedebilir, ancak depresyon bu duyguların ötesinde, sürekli bir umutsuzluk, değersizlik ve çaresizlik hislerini içeren bir durumdur. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmeyi zorlaştırır ve hayat kalitesini olumsuz etkiler.Belirtileri Nelerdir?Depresyonun belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genellikle şunları içerir:Sürekli üzgün, karamsar veya boş hissetmekİlgi ve zevk kaybı: Önceden keyif alınan aktivitelerden artık keyif alamamaYorgunluk ve enerji kaybıUyku bozuklukları: Uykusuzluk ya da aşırı uyumaKonsantrasyon güçlüğü ve karar verme sorunlarıDeğersizlik, suçluluk veya kendini eleştirme düşünceleriİştah değişiklikleri: Aşırı yeme ya da iştahsızlıkİntihar veya ölüm düşünceleriDepresyon Neden Ortaya Çıkar?Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu sonucu ortaya çıkar:Biyolojik Faktörler: Genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler ve beyin kimyasallarındaki dengesizlikler depresyona yol açabilir.Psikolojik Faktörler: Çocukluk travmaları, düşük özgüven ve stresle başa çıkma becerilerindeki zayıflık depresyon riskini artırabilir.Çevresel Faktörler: Sosyal izolasyon, maddi zorluklar, ilişkilerde yaşanan sorunlar ve yaşam olayları (iş kaybı, ölüm, ayrılık vb.) depresyonu tetikleyebilir.Depresyonun Tedavisi Mümkün Mü?Evet, depresyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Tedaviye yanıt veren birçok yöntem bulunmaktadır:Psikoterapi: Depresyon tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle dinamik psikoterapi, bireyin geçmiş yaşam deneyimlerini ve bilinçdışı süreçlerini inceleyerek depresif duyguların kaynağına inmekte yardımcı olabilir.İlaç Tedavisi: Antidepresan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olur. Ancak ilaç tedavisinin etkili olabilmesi için genellikle psikoterapi ile desteklenmesi önerilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve uyku düzeni depresyonun hafifletilmesine katkı sağlayabilir.SonuçDepresyon, bireyin yaşamını derinden etkileyen ciddi bir durum olsa da, doğru tedavi yöntemleriyle iyileşme mümkündür. Eğer kendinizde ya da çevrenizde birinde depresyon belirtileri fark ediyorsanız, bir uzmana başvurmak büyük önem taşır. Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir ve destek almak bu yolda atılacak en önemli adımdır.Bu blog yazısı, depresyon hakkında temel bir farkındalık yaratmayı hedefler. Daha derinlemesine bilgi ve destek için bir uzmana başvurmanız önemlidir.Depresyonda olup olmadığınızı anlamak, hissettiğiniz ruh halini ve davranış değişikliklerini dikkatlice gözlemlemeyi gerektirir. Herkes zaman zaman kendini kötü hissedebilir, ancak depresyon, geçici bir üzüntü halinden çok daha fazlasıdır. İşte depresyonda olup olmadığınızı anlamanıza yardımcı olabilecek bazı işaretler:1. Sürekli Üzgün ve Karamsar HissetmeDepresyonda olan kişiler genellikle haftalar, hatta aylar boyunca kendilerini üzgün, boş veya umutsuz hissederler. Bu duygular günün büyük bir bölümünü kapsar ve yaşamın diğer alanlarını etkiler.2. İlgi ve Zevk KaybıEğer önceden keyif aldığınız etkinliklere, hobilerinize veya sosyal aktivitelere karşı ilginizi kaybettiyseniz, bu depresyonun bir işareti olabilir. Özellikle sevdiğiniz şeylere karşı artık aynı heyecanı veya isteği duymamak yaygın bir belirtidir.3. Yorgunluk ve Enerji EksikliğiDepresyondaki kişiler, günlük işleri yapmak için gereken enerjiyi bulmakta zorlanırlar. Sabah uyanmak zor gelir, sürekli bir bitkinlik hissi yaşanır ve sıradan işler bile büyük bir çaba gerektirir.4. Uyku ProblemleriDepresyon, uyku düzeninizi önemli ölçüde etkileyebilir. Uyuyamama (insomnia) veya aşırı uyuma (hipersomnia) gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Uyuduğunuzda bile dinlenmiş hissetmemeniz de depresyonun belirtisi olabilir.5. Konsantrasyon ve Karar Verme ZorluklarıDepresyon, düşünceleri odaklamayı ve karar vermeyi zorlaştırabilir. Bu durum iş yerinde, okulda ya da günlük hayatta zorlanmalara yol açabilir. Zihinsel bulanıklık, unutkanlık ve karar verme zorluğu sıkça görülür.6. Kendini Değersiz HissetmeDepresyondaki kişiler genellikle kendilerini değersiz, yetersiz ya da suçlu hissederler. Bu tür olumsuz düşünceler kişinin kendine olan güvenini zedeler ve gelecekle ilgili umutlarını azaltır.7. İştah ve Kilo DeğişiklikleriDepresyon iştahı da etkileyebilir. Bazı kişilerde iştah kaybı görülürken, bazıları ise daha fazla yemek yeme eğiliminde olabilir. Bu da kilo kaybına ya da kilo alımına yol açabilir.8. Sinirlilik ve HuzursuzlukDepresyon her zaman sadece üzüntü ya da karamsarlıkla sınırlı değildir. Bazı insanlar kendilerini sinirli, huzursuz veya sabırsız hissedebilirler. Küçük şeylere bile aşırı tepki vermek bu duruma işaret olabilir.9. İntihar veya Ölüm DüşünceleriDepresyonun en ciddi belirtilerinden biri, ölüm ya da intihar düşünceleridir. Bu tür düşünceler ciddiye alınmalı ve acilen bir uzmana başvurulmalıdır. Eğer bu tür düşünceleriniz varsa, yalnız olmadığınızı unutmayın ve profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.Depresyon Testi Yapabilir miyim?Birçok online test ya da anket depresyon belirtilerini değerlendirmenize yardımcı olabilir, ancak bu testler kesin bir tanı koymaz. Depresyondan şüpheleniyorsanız, mutlaka bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmalısınız.Ne Yapmalısınız?Eğer bu belirtilerden birkaçını yaşıyorsanız, depresyonda olma olasılığınız yüksek olabilir. Depresyonla başa çıkmak zorlayıcı olsa da, yardım almak ve tedavi sürecine başlamak mümkündür. Bir psikolog veya psikiyatrla görüşmek, durumunuzu anlamanıza ve tedavi seçeneklerini değerlendirmenize yardımcı olacaktır.Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir bir durumdur ve yalnız değilsiniz. Yardım almak, iyileşme yolunda atılacak en önemli adımdır.Depresyon ve İyileşmeDepresyon yaşayan birçok insan, doğru tedavi ve destekle tamamen iyileşir veya önemli ölçüde iyileşir. İyileşme süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve tedavi yöntemleri kişinin ihtiyaçlarına göre şekillendirilir.Depresyonun İyileşme Süreci Nasıldır?Psikoterapi: Psikoterapi, depresyon tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle dinamik psikoterapi, depresyonun kökenindeki bilinçdışı süreçleri anlamaya ve çözmeye odaklanarak kişinin depresif hislerinin nedenini keşfetmesine yardımcı olur. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeyi hedefler. Psikoterapi, kişinin duygusal farkındalığını artırarak depresyonla başa çıkma becerilerini geliştirir.İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda, özellikle orta veya şiddetli depresyonda antidepresan ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek depresyon belirtilerini hafifletebilir. İlaç tedavisi, genellikle psikoterapi ile birlikte kullanıldığında daha etkili olur.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek depresyonla başa çıkmada önemli rol oynar. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stres yönetimi, depresyonun iyileşme sürecine katkı sağlar. Egzersiz, beyinde endorfin salgılayarak ruh halini iyileştirir. Ayrıca, sosyal destek almak ve sevdiklerinizle zaman geçirmek de önemlidir.Kendi Kendine Yardım: Kendi duygularınızı ve düşüncelerinizi anlamak, farkındalık geliştirmek ve stresle başa çıkma teknikleri öğrenmek depresyonun üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Meditasyon, nefes egzersizleri ve farkındalık çalışmaları (mindfulness) depresyon belirtilerini hafifletebilir.İyileşme Ne Kadar Sürer?Depresyonun iyileşme süresi kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar birkaç ay içinde büyük bir ilerleme kaydederken, diğerleri daha uzun sürede iyileşebilir. Önemli olan, sürecin kişiye özel olduğunu unutmaktır. Tedaviye erken başlamak, iyileşme sürecini hızlandırabilir.Tekrarlama Riski Var mı?Depresyon tekrarlayabilen bir hastalık olabilir, ancak tedavi sürecinde sağlanan destek ve öğrenilen başa çıkma becerileri, tekrarlama riskini azaltabilir. Düzenli terapi seansları, stres yönetimi ve yaşam tarzı değişiklikleri, depresyonun tekrar etme olasılığını minimize edebilir.Sonuç:Depresyon, doğru tedaviyle iyileşebilir ve birçok insan sağlıklı ve dengeli bir yaşama geri dönebilir. Önemli olan, depresyon belirtilerini göz ardı etmemek ve profesyonel yardım almaktır. Yardım almakta tereddüt etmeyin; çünkü depresyon tedavi edilebilir ve iyileşme mümkündür. Yazıyı Oku
Uzman: Esra KÜTLEYayınlanma: 11.10.2024
Belirsizlik DuygusuNe Zaman ve Neden Olur?Belirsizlik duygusu, hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir ve çoğu insanın hissettiği yaygın bir duygudur. Bazen, belirsizlik duygusu belli bir durumla ilgili net bir cevap veya sonuç alamadığımızda ortaya çıkar. Diğer zamanlarda, hayatımızda büyük bir değişiklik olacağı zamanlarda, belirsizlik duygusu daha da baskın hale gelebilir.Belirsizlik duygusu, endişe, stres ve hatta korkuya neden olabilir. Örneğin, bir iş değişikliği yapmak, bir ilişkiyi sonlandırmak, mahkeme süreçleri veya kendimizin veya sevdiğimiz bir kişinin sağlık sorunları yaşaması gibi hayatımızı önemli ölçüde etkileyecek herhangi bir durumda, belirsizlik duygusu yaşamak oldukça yaygındır.Belirsizlik duygusuyla mücadele etmekte zorlanan kişilerin genel özellikleri arasında şunlar yer alır:Kontrol ihtiyacı: Belirsizlik duygusu hissedildiğinde, kişi olayların kontrolünü kaybettiğini hisseder. Bu nedenle, bu duyguyu hisseden kişiler, yaşanan durumlar üzerinde kontrol sağlama ihtiyacı hissedebilirler.Riskten kaçınma: Belirsizlik duygusu yaşayan kişiler, riskli durumlardan kaçınma eğiliminde olabilirler. Çünkü riskli durumlar, belirsizlik duygusunu daha da artırabilir.Kararsızlık: Belirsizlik duygusu, karar verme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, bu duyguyu hisseden kişiler karar vermede zorlanabilirler.Endişe: Belirsizlik duygusu, gelecek hakkında endişe duymaya neden olabilir. Bu endişeler, kişinin günlük hayatında işlevselliğini azaltabilir.Duygusal tepkiler: Belirsizlik duygusu, kişilerde duygusal tepkilere neden olabilir. Örneğin, kaygı, korku, öfke gibi duygular belirgin hale gelebilir.Bu özellikler, belirsizlik duygusu yaşayan kişilerde farklı şekillerde kendini gösterebilir. Ancak, belirsizlik duygusu normal bir duygu olduğu için, bu özelliklerin ortaya çıkması da normaldir. Önemli olan, bu duyguyu yönetebilmek ve yaşam kalitesini koruyabilmektir.Belirsizlik Duygusuyla Nasıl Başa Çıkılır?Belirsizlik duygusuyla başa çıkmak herkes için farklı olabilir, ancak bazı yöntemler insanların genellikle hissettikleri stresi azaltmalarına yardımcı olabilir.Kendinize güveninizi yeniden inşa edin: Belirsizlik duygusu, kendimize olan güvenimizi sarsabilir. Kendimize ve yeteneklerimize güvenmek, stresi azaltmanın bir yoludur. Olumlu düşünceler geliştirerek ve kendimize başarılı olduğumuz konularda hatırlatmalar yaparak kendimize olan güvenimizi yeniden kazanabiliriz.Kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanın: Kontrol edemediğimiz şeyler üzerinde düşünmek yerine, elimizde olan şeylere odaklanmak bize daha fazla kontrol duygusu verir. Kendimizle ilgili kararlar vermek ve belirli hedeflere odaklanmak, belirsizlik duygusunu azaltabilir.Meditasyon ve nefes egzersizleri yapın: Meditasyon ve nefes egzersizleri, stresi azaltmanın etkili yollarıdır. Bu teknikleri kullanarak zihninizi sakinleştirebilir, stresi azaltabilir ve belirsizlik duygusundan kurtulabilirsiniz.Kendinize zaman tanıyın: Belirsizlik duygusu, hayatımızdaki değişikliklerden dolayı kaygılandığımız zamanlarda ortaya çıkabilir. Kendinize zaman tanıyarak ve yeni duruma uyum sağlamak için yavaşça ilerleyerek, belirsizlik duygusunu azaltabilirsiniz.Sosyal destek arayın: Aile, arkadaşlar veya profesyonel bir danışman gibi güvenilir kişilerle konuşmak, belirsizlik duygusundan kurtulmanın etkili bir yoludur. Bu kişiler size destek olabilir, farklı perspektifler sunabilir ve endişelerinizi hafifletebilirler.Geçmişteki deneyimlerden öğrenin: Hayatımızda daha önce belirsizlik duygusu yaşamışızdır ve bu deneyimlerden öğrenebiliriz. Önceki deneyimlerimizi hatırlayarak, benzer durumlarda nasıl başa çıktığımızı ve nelerin işe yaradığını düşünebiliriz.Kendinize zaman ayırın: Belirsizlik duygusuyla başa çıkmak zaman ve sabır gerektirir. Kendinize zaman ayırın, kendinizi tanıyın ve hangi yöntemlerin size en uygun olduğunu belirleyin. Kendinize şefkatli olun ve kendinizi zorlamayın.Olumlu düşünceler geliştirin: Olumsuz düşünceler ve endişeler, belirsizlik duygusunu artırabilir. Bunun yerine, olumlu düşünceler geliştirerek, olaylara daha iyimser bir bakış açısıyla yaklaşabilirsiniz. Bu, zihninizi sakinleştirebilir ve stresi azaltabilir.Belirsizlik duygusu herkesin hayatında bir kez bile olsa ortaya çıkan yaygın bir duygudur. Ancak, belirsizlik duygusundan kurtulmak için yukarıda bahsedilen yöntemleri kullanarak stresi azaltabilir, kendinize güveninizi yeniden inşa edebilir ve daha olumlu bir bakış açısı geliştirebilirsiniz. Kendinize zaman tanıyın, sabırlı olun ve kendinize şefkatli olun. Unutmayın ki, bu duygular normaldir ve sizinle aynı duyguları yaşayan birçok insan var.Hangi aşamada uzman desteğine başvurulmalıdır?Belirsizlik konusunda sıkıntı yaşayan kişiler terapi veya psikolog desteğine başvurmayı düşündüklerinde, genellikle belirsizlik duygusunun yaşam kalitelerini önemli ölçüde etkilemeye başladığını veya belirsizlik duygusunu yönetmede güçlük yaşadıklarını fark ederler. Terapi veya psikolog desteği, belirsizlik duygusuyla başa çıkmakta zorlanan kişilere destek sağlamak, bu duyguyla ilgili kaygılarını hafifletmek ve yaşam kalitelerini artırmak için etkili bir yöntem olabilir.Terapi ya da psikolog desteği, belirsizlik konusunda kişilere yardımcı olmak için bir dizi yöntem kullanabilir. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır:Bilişsel davranışçı terapi: Bu terapi, belirsizlik duygusunu yönetmek için düşünce ve davranış değişikliği yoluyla çalışır. Bu terapi, kişinin düşünce ve inanç kalıplarını belirlemeye ve değiştirmeye odaklanır. Kişinin duygu ve davranışları üzerinde olumsuz bir etkisi olan düşünce ve inanç kalıpları, bu terapi ile değiştirilerek, belirsizlik duygusu daha iyi yönetilebilir.Kabul ve farkındalık terapisi: Bu terapi, belirsizlik duygusunu kabul etmek ve farkındalık yaratmak için çalışır. Kişiye, belirsizlik duygusunu inkar etmek yerine, kabul etmeyi ve farkındalık yaratmayı öğretir. Bu terapi, kişinin belirsizlik duygusuyla daha iyi başa çıkmasına ve stresi azaltmasına yardımcı olabilir.Duygusal odaklı terapi: Bu terapi, kişinin belirsizlik duygusuna neden olan duygusal yaraları ve sorunları keşfetmesine ve ele almasına yardımcı olur. Bu terapi, kişinin kendini daha iyi anlamasına ve belirsizlik duygusunu yönetmesine yardımcı olabilir.Terapi ya da psikolog desteği, belirsizlik konusunda kişilere farklı yöntemlerle yardımcı olabilir. Terapi süreci, kişinin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir ve kişinin belirsizlik duygusunu daha iyi yönetmesine yardımcı olmak için tasarlanabilir. Terapi veya psikolog desteği, kişinin belirsizlik duygusuyla başa çıkmasında etkili bir yöntem olabilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.KAYNAK:Hassler, C. (2018). The power of not knowing: How to thrive in uncertainty. New World Library.Fleming, J. E., & Kocovski, N. L. (2007). Mindfulness and acceptance-based group therapy for social anxiety disorder: A treatment manual. New Harbinger Publications.Center for Research on Environmental Decisions. (2013). The uncertainty handbook: A practical guide for climate change communicators. Columbia University.Tan, V. (2021). The uncertainty mindset: Innovation insights from the frontiers of food. Columbia University Press. Yazıyı Oku
Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLIYayınlanma: 12.04.2023