‘’Günlerce polisi peşinden koşturan ve gazetelerde sık sık haber konusu olan bir yankesici, yakalandıktan sonra gazetecilere kendisinin toplumun bir eseri olduğunu, asıl toplumun yargılanması gerektiğini söylemişti’’ Psikopatik, sosyopatik kişilik bozukluğu ile eş anlamlıdır. En temel özelliği vicdan yokluğu olarak adlandırılabilir. Bu bireylerin orta beyinlerinde bulunan empati merkezleri az gelişmiştir. Toplumsal kurallara ters düşen, suç sayılan davranışlar gösteren kişiler bu tanı sınıfına girerler. Bu bireyler çocukluk çağında yalancılık, hırsızlık, evden kaçma, kavgacılık, evden kaçma davranışları göstermiş kişilerdir. Başkalarına zarar verme eğilimi olduğu gibi kendine de zarar verebilir; üzerinde sigara söndürme, jiletle kesikler açma gibi. Çocukluk çağında bu davranışları gösteren kişilere davranım bozukluğu tanısı konulur. Eğer belirtiler 18 yaşından sonra devam ediyorsa anti sosyal kişilik bozukluğu tanısı konulur. Kanuna karşı çıktıkları için bu kişilerin sık sık cezaevine girdikleri, karakola düştükleri görülür. Anti sosyal kişilik bozukluğu olan bireyler aldıkları cezalardan ders çıkarmazlar. 40-50 yaşlarında kısmen belirtiler azalır fakat bencillik ve sorumsuzluk devam eder. Kavgacılık, sahtecilik, hırsızlık, alkol ve madde kullanımı, kumara düşkünlük, toplum içinde ve aile yaşamında çeşitli sorumsuz davranış örnekleri gösterirler. Sürekli ve tutarlı ilişki kuramazlar, kurdukları ilişkilerde aldatmaya meyilli olurlar. Dürtülerini engelleyemezler. Denetimsiz, saldırgan davranışlar gösterirler. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin zeki ve daha başarılı olanları da vardır. Bu bireyleri politikada, büyük banka hortumlama, yolsuzluk gibi olaylarda sık sık görebiliriz.
İnsan ilişkilerinde, başlangıçta girişken, canlı, ilgili ve bilgili gibi görünebilirler fakat; bencil ve sorumsuz davranışlar nedeniyle ilişki kısa sürede kopar. Kendilerini haklı çıkarmak için sürekli olayları kendi mantıklarına göre derlerler. Kendilerini haklı olduklarına ikna ettikleri gibi başkalarını da buna ikna etmeye çalışırlar. Otorite karşısında aşırı itaatkâr görünebilirler fakat otorite arkasını döndüğü anda kendinden zayıf olana hiçbir suçluluk duymaksızın zarar verebilir. Uzun süreli ilişki kuramayan bireyler zamanla ailelerinden dahi kopabilirler. Kısa süreli ilişkiler kurarak hayatlarına devam edebilirler. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler empatiden yoksun oldukları için kendilerine ait tepkiler vermezler. Çevresindekilerin tepkilerini taklit ederek kendini ifade eder. Nerede ne konuşacağını bilmediği için taklit ettiği kişi ortadaki en yüksek statüdeki kişidir. Kişilik bozukluğu olan birey kendini ifade edemediği durumlarda şiddete başvurabilir.
Sevgi ve ilgi yoksunluğu içinde büyüyen çocuklar kadar aşırı ilgi ve imkanlara sahip olan çocuklarda da bozukluk gelişebilmektedir. Her istediğine kolayca hiçbir çaba sarf etmeden ulaşma çocuklarda anti sosyal gelişim bozukluğunun gelişmesini sağlayabilir. Her istediğini elde eden çocuk, diğer insanların ona borçlu olduğunu düşünür ve onlara karşı hiçbir sorumluluk hissetmez. Eğer çocuk ‘’beni dünyaya getirdiniz, dolayısıyla istediğim her şeyi yapacaksınız’’ demeye başladıysa bir uzmana danışmak doğru olacaktır. Çocuklukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gösterenlerde antisosyal kişilik bozukluğu görülme ihtimali daha yüksektir. Genellikle alkolizme, kumara suça yönelimli, aşırı dayak atan ana-babanın bulunduğu düzensiz, dengesiz parçalanmış ailelerden gelirler. Bir bölümü de yuvalarda, kimsesizler yurdunda yetişmişlerdir. Sıklıkla çocuklarda bedensel kötü muamele öyküsüne rastlanmıştır.
Antisoyal kişilik bozukluğun tedavisi diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi direkt tedavi edilebilen bir süreç değildir. Aynı zamanda kişilik bozukluğu olan kişi kendinde bir problem olduğunu düşünmez çevresindekiler bundan şikâyet eder. Kişinin kendisine ve çevresine zarar verememesi için ağır disiplinli yaşam tarzları etkili olabilmektedir. Hastaneye yatış sadece eşlik eden bulgular üzerinde etkili olacaktır; madde bağımlılığı, alkol bağımlılığı gibi. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin vicdan ve empatiden yoksun olmaları kalıcı bir hal almıştır. Hasta hasta olduğunu kabul etmez, kendinde bir sorun görmez ve sorumluluk hissetmez. Tedaviye çoğunlukla çevresindekiler sebebiyle başvurur. Kişi hastalığını kendi çıkarları için kullanabilmektedir. Tedaviye tamamen açık olup olmadığı kesin olarak anlaşılmalıdır. İlaçlar da çok etkili değildir, en etkili yöntem uzun süreli psikoterapilerdir. Uzun süreli psikoterapiler yardımıyla sorumluluk bilinci geliştirilebilir ve kişinin davranışlarının sonucunu anlamlandırabilmesi sağlanabilir. Grup terapileri sosyal beceri kazanımı için etkili olabilmektedir. Eğer çevrenizde ya da kendinizde bu tarz belirtiler görüyorsanız bir uzmana başvurmanız sizin ve çevrenizin hayat kalitesini arttırmak için oldukça önemlidir. Ayrıca çocuğunuzda davranım bozukluğu belirtileri (öfke patlamaları, yalan söyleme, sorumsuzluk, evden kaçma vb.) görüyorsanız yardım almanız çocuğunuzun tüm hayatını olumlu yönde etkileyecektir. Küçük yaşlarda davranım bozukluğuna müdahale edilmesi ilerde bir kişilik bozukluğu gelişmesini önleyebilmektedir. Ebeveynlerin çocuklarıyla yakın iletişim halinde olması ve bir sorun olduğunda yardım alması en sağlıklı çözüm yoludur. Psikologmerkezi.com adresinden bir uzmana şu an danışabilir, sorularınızı sorabilirsiniz.