İçe Bakış, Kendine Varış

Kendine Sarılmak

Merhaba güzel kızım,

Nasılsın? Öyle herkesin sana sorduğu gibi öylesine bir soru değil bu kez, gerçekten nasılsın?

Sanmışlıkların, yanılmışlıkların, arayışların, bulamayışların, çıkmaz sokaklarda kayboluşların, kendi içine bir türlü varamayışların nasıllar? Nasıldı içinde öldürmeye çalıştığın saf küçük kızı toprak altında bırakmak? Başkaları için kendini hiçe saymaklar seni çokluğa götürdü mü?


Herkese iyi olmaya çalışmaların kendine nasıl da saf kötülük oldu. Kendinden verdin ama bak hiç kalmadın. Kendini hep erteledin, kendine hiç zamanın yoktu. Hayat zordu, yol uzundu ama yönünü yokuşlara çeviren sendin. Sen yaşamaya değil ancak ölmemeye gücü yeten o solgun çiçek değilsin. Başkalarına can olayım derken kendini susuz bırakma olur mu?


Şimdi içinde susan silahların sessizliği. Biten savaşın sükuneti, belki kuzuların sessizliği. Başkalarının savaşlarında kendini onlara siper etmeler bitti küçük savaşçım, artık kendi hayatın için savaşma zamanı. Sen savaş istemezsin bilirim. Ama en azından koşmasan da yürü olur mu. Hep mektuplar yazardın, mektuplar almak isterdin; nasıl da kendini unuttun. Posta kutum acaba çalındı mı, evimin yolları unutuldu mu diye düşündüğün zamanlarda kendi kapını kendi sözcüklerinle çalmayı ihmal etme olur mu.


Ben buradayım. Seni bekliyorum, seni arıyorum, seni inşa ediyorum.




Pervane


Yanmalar, sönmemeler... kül oldum bittim sandıkça, hep yeni baştan tutuşmalar... Gözlerin itfaiye ararken bir bardak suya muhtaç kalışlar... Sonra o bir bardak suda boğulmalar... Gördüğün her kıvılcıma yangın tüpüyle koşarken kendi yangınlarında küle karışmalar... O ateşe attığın odunları hatırlayıp yardım istemeye utanmalar... Yanabilen parçaları herkes yakabilir, ben de yanmasaymışım diye hissedilen suçluluklar... Kendi acılarına kendinden prangalı hissedişler... Dört yanın alevken içinde harlanan yangınlar... Bu yangını ben başlattım, ben söndürmeliyim baskısı.


Hiçkimse yandığını görmeyebilirmiş, herkes o yangına su tutmak istemeyebilirmiş. Aynı ateşlere pervane olunabilirmiş, bile isteye basılabilirmiş o sıcak küllere. Her ateş aynı yakmazmış herkesi. Her elde yokmuş yangın tüpü, herkesten yardım beklenmezmiş. Su kendinde olsa dahi dökmek zor gelebilirmiş.


Güzel kızım,

Bitmedi mi ateş böceği gibi pervane oluşların? Yetmedi mi ateşe gözün kapalı atlayışların? Nerede kaldı deneyimlendikçe akıllanmaların?




Günebaka-mayış


Günebakan penceresindeydi ve bahar bir türlü gelmek bilmezdi. Güneş gidince günlerim kara teslim olmuştu. Kendime giden yollar kapanmıştı. İçimdeki belediye çok iyi çalışmıyormuş meğer. Bir şeylerin yokluğunun grevi ve çalışanların süresiz izni. Ama güneşimi kendi içimden doğurmayı, kendi yolumu aydınlatmayı öğrendim. Meğer bahar, ben pencereden bakmayı reddederken de geliyormuş. Ne tuhaf değil mi aynı şehirde herkesin bir başka mevsimi yaşaması. Meğer güneş saydığım mum, yatsı gelince sönüvermiş.


Fark ettim ki ben en ufak parıltıya zamansız çiçekleniveren sonra da kar altında renkleriyle kalakalan ağaç dallarıydım. Ankara ayazında baharı bekleyen bir ağaç olmak çok zor. Ama bahar geldi artık. Çiçeklerin solmuşluğu susuzluktan değilmiş. Yanılmak her şeyi yeni baştan görecek gözlerin bahşedilmesi gibiymiş.

Geldim, gördüm, şimdi ışıldıyorum.



Ağaç Kadın


Hangi mevsimi yaşamaktayız? Güz olup yapraklarımızı mı döktük birer birer yoksa bahar olup çiçeklendik mi?


Hangi düşünce tohumları atıldı da nerelerde yeşerdik? Nerelere uzanır köklerimiz? Kaynağımızı en çok nerelerden alırız? Yağmur suları yeter mi susuzluğumuzu dindirmeye, tamah edenlerden miyiz yoksa düzenli bakım mı gerektiriyoruz? Başkalarını yeşertmek için kendini susuz bırakanlardan mıyız yoksa?


Daha yukarılara uzansın diye kollarımız, bizi budayan neler oldu yaşamımızda? Dallarımız ne zaman kahkahalara salıncak, başlara gölgelik oldu? Hangi gönül kuşlarına yuvayız, kimlere nefesiz?


Ahlat ağacı gibi şekilsiz miyiz, kaktüs gibi dikenli mi? Çam ağacıysak dört mevsim yeşil oluşumuz mu çarpar gözlere yoksa dört mevsim dikenli oluşumuz mu?


Toprak ana doğurgandır derler. Peki biz hangi yeniliklere gebeyiz? Hangi gelişmelerin tohumları saklı içerimizde?


İnsan doğadır, doğayla var olandır. Doğada saklı parçamızı, yine doğayla anlamlandıracağımıza inanmaktayım. Kendime nefes olurken başkalarına da nefes olabilmek niyetim, hepsi bu.


Kırılan Dallar Göğe Yarasıyla Uzanır


Tutunduğum dallar,

Tutunamadığım dallar,

Tutunduğumu sandığım dallar,

Tutunuyorken kırılan dallar;

Dallarımı kıranlar...

Oysa ben yalnız çocuklar salıncak kursun isterken

Kırılmış dal hüznüyle beni bırakanlar.

Beni budayanlar,

Budamak isterken tüm bağlarımı koparanlar...

Hayatla ve elbette kendimle.

Belki en çok da kendimle...

Oysa güçlenmem gerekirmiş,

Budanıp da göğün de göğüne uzanmalıymış gövdem.

Şimdi kendi gölgeme dahi uzanamaz dallarım.

Kırılan dallar göğe yarasıyla uzanır.

Yaramı soludum, göğsümde büyüdü.

Dalım;

Kırılan,

Yarasını dost belleyip de reçineyle tutturan.



Gönlümün Mavi Kuşu


Gönlümüzde saklı o mavi kuş...

Her adımımızda bizimle olan ancak herkesten sakladığımız. Ortaya çıkarsa ocağımıza incir ağacı dikeceğinden endişe ettiğimiz yüreğimizdeki mavi kuş hani. Ne kadar dışarı çıkmaya can atsa da yalnızca geceleri yalnız kaldığımızda özgür bıraktığımız, kanat çırpmasına göz yumduğumuz. Kaçıp gider de onsuz ne yaparız bilemediğimizden pencereleri sıkıca kapattığımız.


Yaşamın şavkıması sürsün diye gözlerimizde sakladığımız o mavi kuşun ölmesine izin vermeyelim.


“Geçti artık göğsümde kuş barınmaz anladım.” dememek için belki.



Hangi müziğe kulak verip ritminde kanat çırpıyoruz? Yüzümüzü hangi yöne çevirip mavinin hangi tonunda süzülüyoruz?


Kanadımız mı kırıldı, yorgun mu düştük, rotamızı kaybettik de sonsuz mavilikte kendimizi mi yitirdik? Uzaklaşabileceğimiz yerlerde ayağımıza atılan düğümleri kördüğüm mü ettik? Bir kafesi gök belleyip üç karışa özgürlük mü dedik? Kanadımızı çırptığımızda çepeçevre kaygı ve korkularla sarılıp yerleri yurt mu edindik? Pişmanlık ve keşkeler kanadımızı kırdı da ev bellediğimiz kafesin eşiğinden mi geri döner olduk? Uçamayacağımıza inandık/ inandırıldık da kuş olduğumuzu, kanatlarımızın varlığını mı unuttuk?


Her neyse ve her nedense. Yer benmişim, gök benmişim. Uçmaklar kadar kalmaklar da bendenmiş. Uçmaklar içindeki açmazlar. Zaten uçmak, bazen de durup soluklanmaktır.


Bir kuşsam ve maviliğe aitsem kanatlarımın varlığını hatırlamam gerek. İçimdeki sese kulak, kendime el verip uçmayı seçiyorum. Ait olduğum mavilikte yola çıkıyorum bu sebepten.


Kendimden, kendime.

Maviliğe varmaklara değil; mavilikte yitirdiğim kendimi, mavilikte bulmaklara.

Yayınlanma: 30.11.2021 23:27

Son Güncelleme: 30.11.2021 23:27

Aslı Nurhan SEÇİR
Aslı Nurhan SEÇİR
Uzman Psikolojik Danışman(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri , Depresyon ve Mutsuzluk , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları
Merhaba, ben Uzman Psikolojik Danış Devamını oku
Online Terapi
süre 60 dk
ücret 1500
Yüz Yüze Terapi
süre 60 dk
ücret 1500
Bunları da sevebilirsiniz...
pekistirebildiklerimizden-misiniz

Kişiler arası ilişkilerimizde, diğerinin bize yönelik davranışları ve tercihleri nedeniyle olumsuzluklar yaşayabiliyoruz. Romantik partnerimizin bizi arama sıklığının daha çok olmasını, bizimle daha az tartışmamasını ya da daha sık bizimle buluşmasını isteyebiliyor; fakat bu isteğimize partnerimize bunu açıkça ve defalarca ifade etmemize rağmen karşılık bulamadığımız zamanlarla karşılaşabiliyoruz. Öte yandan; çocuğumuz bir yaramazlık yaptığında nasıl davranırsak bu davranışının azalmasını sağlayabileceğimize ilişkin birtakım soru işaretlerimiz olabiliyor. Ona bir ceza mı vermeli, ödüllendirmeli mi, nötr mü kalmalı, nötr kalınırsa ne olmalı gibi birçok soruyla yani iç sesimizle cebelleşebiliyoruz. Aferin demek önemli biliyoruz, sınırlar olmalı biliyoruz. Son zamanlarda cezanın kötü bir şey olduğunu da öğrendik, kimi zaman uyguluyor kimi zaman uygulayamıyoruz ve pek ayırt edemiyor, ne yapacağımıza karar veremiyoruz sanki. Bilişlerimizi, motivasyonumuzu ve inançlarımızı bir kenara koyduğumuzda, her konuda işimize yarayacak Pavlov formüllerini iyice sindirmek,21. Yüzyılda halen oldukça önemli. Tam da bu noktada bahsetmek istediğim önemli bir yaklaşım var: Uygulamalı Davranış Analizi (UDA). UDA, davranışçılık yaklaşımının aile, arkadaşlık ve romantik ilişkilerimizde olumlu ve olumsuz pekiştirme yoluyla işleri nasıl daha kolay yoluna koyabileceğimizi gösteriyor. Bu yöntem, kişiler arası iletişimlerinizdeki diğerinden kaynaklı istenmeyen davranışlara bir ket vurmak, azaltma eğilimine ön ayak olmak gibi. Kişilik değişikliği yapmamızın ve bir başkasının tercihlerini tümüyle değiştirmemizin imkansız olduğu ve değiştiremeyeceklerimiz kümesinde olduğundan da hareketle; bir diğerine karşılık kendi davranışlarımızı düzenlediğimizde diğerinin de davranışının değişiminde rol almamız mümkün. Önce kendimiz; ve sonra diğeri.Size biraz bu yöntemden ve ilişkilerinize nasıl uygulayabileceğinizden bahsedeceğim.Bilmemiz gereken ilk bilgi, evet, ceza vicdani gelişimi azalttığı gerekçesiyle kaçınmamız gereken bir şey.Ceza, var olan istenmeyen davranışı kısa vadede azaltsa da, cezayı koyan otoritenin olmadığı durumlarda istenmeyen davranışın sürdürülmesi ya da daha sık gerçekleşmesi sonucunu ortaya çıkarabilir. Çünkü ceza verilen kişi, kendini suçlu ve öfkeli hissedecek, isyankar davranma arzusunda olacaktır. Örneğin; arkadaşını ısırdığını gördüğümüz çocuğumuza duvar kenarında tek ayak üzerinde durma cezası verirsek, arkamızı döndüğümüzde çocuğumuzun arkadaşını ısırmak için fırsat kollaması oldukça olasıdır. Burada var olan sisteme negatif ve suçlayıcı “Tek ayak üzerinde durma eylemi” nin eklendiği, uzun vadede ise bu davranışın istenmeyen davranışı arttırmaya neden olması olası olacaktır. Bir diğer örnekle; erkek arkadaşınıza sizi arayıp sormadığı için trip atmak da sisteme negatif ve suçlayıcı bir unsurun eklenmesini içerir. Erkek arkadaşınız, şikayet ettiğiniz arayıp sormama davranışını, bir süre gerginlikten kaçınma kaynaklı olarak bırakabilir ve ilgisini sürdürebilir. Fakat; uzun vadede erkek arkadaşınızın uzaklaştığını ve ilişkiden koptuğunu görmeniz oldukça olasıdır. Yani siz azalmasını beklerken, trip atma cezasının istenmeyen davranışın sıklığının artmasına neden olduğunu görebilirsiniz. Var olan sisteme unsur ya da unsurların eklenmesi; böylece istenen davranışın sıklığının artması diye bir olasılığımız da vardır. Bu olasılığa “Olumlu pekiştireç” diyoruz. Olumlu pekiştireçler, sisteme unsur eklemeyi ve bu unsurun da etkisiyle istenen davranışın azalmasını sağlayan; yanı sıra arkamızı döndüğümüzde davranış değişikliğine neden olmayacağını bildiğimiz değişimi yaratan, asıl faydalanmamız gereken olarak ifade edilebilirler. Çocuğunuzun kazanmasını düşündüğünüz davranışlar için pekiştireçleri kullanabilirsiniz. Örneğin; çocuğunuzun alnına başarıyla tamamladığı ödevin ardından yıldız yapıştırmak, onu bu başarısı için birlikte dondurma yemeye götürmek ya da sinemaya götürmek olumlu pekiştireç örneğidir. Böylece bir sonraki başarısında, çocuğunuzun ödevi yapmak için daha motive olduğunu görebilirsiniz. Bir başka örnekle; eşiniz romantik ihtiyaçlarınıza tam da sizin istediğiniz ölçüde karşılık verdiğinde, mesela romantik bir ortam hazırlayıp size yemek yaptığı bir durumda; sizin de onun romantik ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde davranmanız bir ödül olabilir. Bir sonraki yemeği siz hazırlayabilir, hep şikayetçi olduğunuz maç gününde şikayet etmekten vazgeçerek onun konfor alanına katkı sunabilirsiniz. Böylece bu olumlu davranışın sıklığının artmasına katkı sunabilirsiniz.Olumsuz pekiştireç kullanımı ise, sistemden bir şeyler eksilterek istenmeyen davranışı azaltmayı hedefleyen, istenen davranışın sürdürülmesine hizmet eden bir yöntemdir. Örneğin; çocuğunuz ödevini tamamlamayı reddettiğinde rutininde severek yapmakta olduğu bir etkinliğin süresini azaltmanız ya da sistemden çıkarmanız; ödevi yapma eğilimini arttıracaktır. Bu bağlamda, ebeveynlerin tutarlı olması, yapılması istenen davranışa ilişkin sürekli olmayan, yeterli ölçüde ve uygun açıklamalar sunmaları, dürüst olması, karşılaştırma yapmaması gibi pek çok faktörün etkili olabileceğini hatırlatmakta da fayda var. Bir başka örnek; her aradığınızda telefonlarınıza çıkmayan arkadaşınızın bu istenmeyen davranışına, bu sefer onu aramayı azaltarak karşılık vermeniz ya da yerine başka bir arkadaşınızı aramayı seçmeniz, onu cezalandırmadığınız, var olan sistemi bağlama ve koşullara uygun olarak düzenlediğiniz anlamına gelir. Arkadaşınızla görüşmeyi sürdürür; fakat onun bu davranışı çerçevesinde özsaygınızı da koruma ihtiyacınızın bir neticesi olarak var olan davranışınızı düzenlersiniz. Burada da kişilerin doğru iletişim kurmaları, duygulanımları, bilişleri, duygu düzenlemeleri gibi birçok faktör söz konusu olacaktır.Bir diğer önemli olan da, ödül olarak algılamasını istediğimiz şeyleri belirlemektir. Ödül olarak belirlediğimiz şeyler, bireyler için daha değerli ve arzulanan şeyler olacağı için neyi arzulamalarını istiyorsak uygun ölçüde bu şeyleri ödül olarak seçebiliriz. Örneğin; eğer fazladan televizyon izlemeyi ya da bilgisayarda oyun oynamayı çocuğunuza ödül olarak sunarsanız, aynı zamanda televizyon izlemeyi ya da bilgisayar oyunu oynamayı onlar için istenen haline getirmiş olursunuz. Davranışçılıktan şimdilik bu kadar. Pekiştiremediklerimiz için gelsin bilişler, gelsin duygular! Sizlere Notum: Uygulamalı Davranış Analizi (UDA)' ni, yaşamınıza aktardığınızda yaşamlarınızda nasıl bir farklılık yaratacağını siz de göreceksiniz. Bu yöntem bağlamında, ilişkilerinizdeki istemediğiniz davranışlara dokunuşlarda bulunmak isterseniz, hadi randevu oluşturalım, analiz edelim, farkı hissedin.Uzm. Psk. Özge Engin Yazıyı Oku

Uzman: Özge ENGİN

Yayınlanma: 11.05.2021

hayal-kirikligi-yasamak

Hayal kırıklığı yaşamak, insanların hayatlarında zaman zaman karşılaştıkları bir duygudur. Genellikle insanların beklentilerinin karşılanmaması veya umdukları sonucun gerçekleşmemesi sonucu ortaya çıkan bu duygu psikolojik sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Hayatımızın her alanında hayal kırıklığı yaşamış ya da yaşayacak olabiliriz. Örneğin, İlişkilerde: İlişkilerdeki beklentiler, genellikle hayal kırıklığına neden olabilecek en yaygın faktörlerden biridir. Özellikle romantik ilişkilerde, beklentilerin karşılanmaması, ortaya çıkan sorunlar veya ayrılıklar, insanların hayal kırıklığı yaşamasına neden olabilir. İş hayatında: İş hayatında, terfi beklentileri veya maaş artışı beklentileri karşılanmadığında, işlerin yolunda gitmemesi veya işyerinde haksızlıklar yaşanması durumlarında da hayal kırıklığı yaşanabilir.Eğitim hayatında: Eğitim hayatında, sınav sonuçlarının beklenenden düşük olması, başarısızlık yaşanması veya okul seçimleri gibi beklentilerin karşılanmaması, öğrencilerde hayal kırıklığına neden olabilir.Sağlıkla ilgili durumlarda: Sağlıkla ilgili durumlarda, hastalıkların tedavi edilememesi veya umulduğu gibi sonuçlanmaması, kişilerde hayal kırıklığına neden olabilir.Spor ve hobilerde: Spor ve hobilerde, bir yarışmada veya etkinlikte başarısız olunması veya beklenen sonuçların elde edilememesi, hayal kırıklığına neden olabilir.Hukuksal alanda: Mahkemeye gitmek, genellikle insanların haklarını koruma veya adaleti sağlama amacıyla yaptığı bir eylemdir. Bu nedenle, bir kişi mahkemeye gittiğinde, kazanmak için bir beklentiye sahip olabilir. Ancak, mahkemeyi kaybetmek, bu beklentiyi karşılamadığında, kişide büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir. Bu durum, kişinin kendine veya avukatına güveni sarsabilir, maddi veya manevi kayıplara neden olabilir ve hatta uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Bununla birlikte, hayal kırıklığı yaşamak, aslında olumlu bir şey de olabilir: Kendimizi ve beklentilerimizi yeniden değerlendirme fırsatı yakalarız: Hayal kırıklığı, kendimizi ve hedeflerimizi yeniden değerlendirmemize, gerçekçi olmayan beklentilerimizi düzeltmemize yardımcı olabilir. Bu süreçte, hangi beklentilerin gerçekçi olduğunu ve hangilerinin olmadığını anlayabiliriz. Öğrenme fırsatı ediniriz: Hayal kırıklığı, yaşadığımız durumu analiz edip, nedenlerini anlamamıza yardımcı olabilir. Bu sayede, gelecekte benzer bir durumla karşılaştığımızda, daha iyi hazırlanabiliriz. Kişisel büyüme fırsatı elde ederiz: Hayal kırıklığı, kişisel büyüme fırsatı da sunabilir. Bu süreçte, duygusal zorluklarla başa çıkmayı, esnekliği, sabrı ve dayanıklılığı öğreniriz. Olumsuz duygularımızı ifade etme fırsatımız olur: Hayal kırıklığı yaşadığımızda, olumsuz duygularımızı ifade etme fırsatı buluruz. Bu, sağlıklı bir duygusal çıkış yoludur ve bizi daha rahatlatıcı bir duruma getirebilir. Hayal kırıklığı ile başa çıkmak bazen zor olabilir. Bu nedenle, hayal kırıklığı yaşadığınızda şunları deneyebilirsiniz:Kendinize zaman tanıyın: Hayal kırıklığı yaşadığınızda, duygularınızı anlamak için zaman ayırın. Bu duyguları bastırmaya çalışmak veya görmezden gelmek, duygularınızın daha da kötüye gitmesine neden olabilir.Kendinize iyi bakın: Kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapın. Kendinize vakit ayırın, sevdiğiniz bir şey yapın veya dinlenin. Kendinizi iyi hissetmek, hayal kırıklığı yaşamanıza rağmen, pozitif bir perspektif sağlayacaktır.Gerçekçi olun: Hayal kırıklığı yaşamamak için, beklentilerimizi gerçekçi hale getirmeliyiz. Bu, gelecekte benzer durumlarla karşılaştığımızda hayal kırıklığı yaşama olasılığımızı azaltacaktır.Olumlu düşünün: Hayal kırıklığı yaşadığınızda, olumsuz düşüncelerinizi pozitif düşüncelere dönüştürmeye çalışın. Kendinize şunu sorun: "Bu hayal kırıklığı bana ne öğretebilir?" Hayal kırıklığından ders çıkararak, gelecekte daha başarılı bir kişi haline gelebilirsiniz.Kendinizi suçlamayın: Hayal kırıklığı yaşadığımızda, genellikle kendimizi suçlarız. Ancak, hayal kırıklığı yaşamanın sorumluluğu sadece bizde değildir. Hayatımızdaki birçok faktör, hayal kırıklığına yol açabilir. Kendinizi suçlamak, durumun daha da kötüye gitmesine neden olabilir.Destek alın: Hayal kırıklığı yaşadığınızda, kendinize destek sağlamak için ailenizden, arkadaşlarınızdan veya bir psikologdan yardım alabilirsiniz. Konuşmak, duygularınızı paylaşmak ve başkalarının bakış açısını dinlemek, kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.Yaşadığınız hayal kırıklığı ile ilgili olarak bir psikolog veya terapist ile çalışmak, duygusal destek sağlama ve ilişkiyle ilgili sorunları ele alma konusunda faydalı olacaktır.İlişkilerdeki zorlukları anlamanıza ve başa çıkma stratejileri geliştirmenize yardımcı olacaktır. Terapinin size sağlayabilecekleri bazı faydalar şunlardır:Duygusal Destek: Bir terapist, duygusal sıkıntılarınızı dinleyecek ve anlayışla karşılayacaktır. Size güvenli bir ortam sağlayacak ve duygusal yükünüzü hafifletmek için yeni yöntemler geliştirmenize sağlayacaktır.İlişki Dinamiklerini Anlama: Terapistiniz, ilişki dinamiklerini anlamanıza yardımcı olacaktır. İlişkideki sorunların kökenini ve nasıl geliştiğini anlamak, sağlıklı bir ilişki için önemlidir. Bu anlayış, gelecekteki ilişkilerde benzer sorunları önlemek için size rehberlik edecektir.İletişim Becerileri: İlişkilerde iletişim, sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Bir terapist, iletişim becerilerinizi geliştirmenize ve anlaşmazlıkları daha sağlıklı bir şekilde çözmenize yardımcı olacaktır. İyi bir iletişim ile hayal kırıklığına neden olan ya da hayal kırıklığınız sonrası yaşanan çatışmaları azaltabilir ve duygusal bağları güçlendirebilir.Kendi Kendine Değerlendirme: Terapistiniz, deneyimlerinizi anlamanıza ve kendinizle ilgili farkındalık geliştirmenize yardımcı olacaktır. Kendi değerlerinizi, ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı tanımak, hem hayal kırıklığınızı onaracak hem bir daha bu sorundan minimum düzeyde etkilenmenizi sağlayacaktır.Problem Çözme Stratejileri: Bir terapist, hayal kırıklığınız akabinde ortaya çıkan sorunları çözme becerileri kazandırır. Sorunları ele almak, esneklik göstermek ve çözüm odaklı olmak, sağlıklı bir hayatın sürdürülmesinde önemlidir.Psikolog veya terapist seçerken, uyumlu bir ilişki kurabileceğiniz, sizinle çalışma konusunda deneyimli birini bulmaya özen gösterin. Kendinizi rahat hissettiğiniz, güvendiğiniz ve anlayışlı bir uzmanla çalışmak, terapi sürecinin verimli olmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak, hayal kırıklığı normal bir duygu olsa da, bu duyguya kapılmak zor olabilir. Ancak, hayal kırıklığından ders çıkarmak ve gelecekte daha iyi hazırlanmak için, kendinize zaman tanıyın, kendinize iyi bakın, gerçekçi olun, olumlu düşünün, kendinizi suçlamayın ve destek alın. Hayatın bazen bizi hayal kırıklığına uğratabileceğini unutmayın, ancak bu durumda ne yapacağımızı kontrol edebiliriz. Yaşadığınız hayal kırıklığı ile mücadele etmekte zorlanıyorsanız bir psikologdan mutlaka destek alın. Sağlıklı bir iletişim yakaladığınız bir psikolog size bu mücadele için ihtiyacınız olan desteği sağlayacaktır. Yazıyı Oku

Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI

Yayınlanma: 05.07.2023

benim-neyim-var-psikolojik-check-up

“Son zamanlarda içimde bir durgunluk var gibi hissediyorum. Günlük rutinimde bile eskisi kadar keyif alamıyorum. İşte, evde, arkadaşlarla geçirdiğim zamanlarda bile bir boşluk hissediyorum. İçimde bir huzursuzluk var gibi, sürekli bir endişe ve gerginlik duyuyorum. Anlamıyorum, aslında hayatımda büyük sorunlar yok gibi görünüyor; ama bir türlü kendimi iyi hissedemiyorum.""Geçmişte, stresle başa çıkma konusunda daha iyiydim gibi sanki. Ama son zamanlarda, her şeyi kontrol altında tutmakta zorlanıyorum. Uykusuzluk başladı, geceleri sürekli olarak dönüp duruyorum. İştahım azaldı ve enerjim düşük. İşte, bu belirtiler beni rahatsız etmeye başladı. İçimde bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyorum.""Bazen kendime, 'Belki bu sadece geçicidir, kendimi toparlarım' diyorum ama her geçen gün daha da kötü hissediyorum. Artık kendi başıma üstesinden gelebileceğimi düşünmüyorum.”Bu veya benzeri cümleleri siz de kuruyor musunuz?·Kendinizde iyi gitmediğinizi düşündüğünüz bir şeyler mi var?·Kendinize doğru soruları sorabiliyor musunuz?·Peki cevapları sağlıklı verebiliyor musunuz?·Hayatınızın gidişatını etkileyecek kararları doğru aldığınızı düşünüyor musunuz?Belki de hayatınızın en kötü dönemini yaşıyorsunuz. Geceleri iyi uyuyamıyor, düzensiz yemek yiyor, panik atak krizleri ya da öfke sorunları yaşıyorsunuz… Çevrenizde ya da ailenizde kimse sizi dinlemiyor ve anlamıyor.Belki de bir uzmana danışma zamanının gelmiştir. Bir psikolojik check-up yaptırmak içinizdeki bu karmaşayı anlamanıza ve çözmenizde size yardımcı olabilir.Psikolojik Check-up Nedir?İnsanlar kendilerinde neyin yolunda gitmediğini tanımlamakta zorlanabilirler. Çoğu zaman bir sorun olduğunu bile hissetmezler. Psikolojik check-up mevcut sorunların tespit edilmesi ve çözüm yollarının oluşturulması için bir psikoloji uygulamasıdır. Bireylerin ruh sağlığını değerlendirmeye ve olası sorunları belirlemeye yardımcı olan bir süreçtir.Psikolojik Check-up’ın Avantajları Nelerdir?•Psikolojik sorunların ortaya çıkartılmasını sağlar.•Uygulanan farklı test ve görüşme teknikleri sayesinde olgulara çok yönlü yaklaşılır.•Yapılandırılmış üç görüşme sonrasında sonuç elde edilir.•Check-up sonrası görüşmelerde sorunlarıyla başa çıkması için danışana yol haritası çizilir.Psikolojik Check-up’ın Nasıl Uygulanır?İlk görüşme:•İlk görüşmede danışanla ilk temas kurulur, danışana süreç hakkında bilgi verilir.•Danışanın anamnezi yani yaşam hikâyesi alınır. Anamnez alırken, kimlik bilgileri, danışanın yaşam hikayesi, geçmişte yaşadığı olaylar, sağlık durumu, aile geçmişi, sosyal ilişkileri, aile yapısı, eğitim geçmişi, iş deneyimleri, hobileri, ilişkileri ve yaşamındaki önemli dönüm noktaları, duygusal durumu ve mevcut şikayetleri gibi birçok konu ele alınır ve hepsi hakkında detaylı bilgiler alınır.•Anamnez sürecinde, danışanın duygusal durumu, stres faktörleri, kaygı düzeyi, depresyon belirtileri gibi önemli psikolojik ve duygusal bilgiler de incelenir. Bu bilgiler, danışmanın danışanın ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmesine ve psikolojik danışmanlık sürecinin şekillendirmesine yardımcı olur.•Varsa danışanın talepleri dinlenir; süreç bu ihtiyaca göre uyarlanabilir.•Görüşme ortalama 75-90 dakika arası sürer.İkinci Görüşme: •Check-up için danışanlara geçerlik ve güvenirliği yüksek ölçek ve projektif testler uygulanır. Amaç bilimsel bir şekilde var olan sorunların ortaya konmasıdır.•İlk görüşme sırasında elde edilen verilere göre uzman psikolog danışanın ihtiyaç duyduğu sorun alanına göre uygulanacak ölçek ve testlere karar verir.•Uygulamalar boyunca danışana bir psikolog eşlik eder ve öncesinde, sırasında ve sonrasında sorularını yanıtlar.•Ortalama 3-3,5 saat sürer.*Anamnez görüşmesi ile uygulanan ölçeklerin değerlendirilmesi ve raporlanması 7-10 gün sürmektedir ve sürecin sonunda sonuçların danışana sunulmasından bir gün önce danışana iletilmektedir.(İhtiyaç duyulan sorun alanına göre uygulanacak ölçekleri yazının sonunda inceleyebilirsiniz.)Üçüncü Görüşme:•Alanında uzman psikologlar tarafından tahlil edilen ve yorumlanan sonuçlar üçüncü görüşmede danışana detaylı bir şekilde sunulur.•Tespit edilen sorunlarla ilgili neler yapabileceği konusunda danışana yol gösterilir.•Sonuçların açıklanması ortalama 75 dakika sürmektedir.ÖNEMLİ!•Tüm görüşmeler psikolog-danışan gizliliğinde gerçekleşmektedir.•Online olarak uygulanabilir.•Danışanın takvimine uygun biçimde farklı zamanlara bölünebilir.•Hem özel hayatı hem de iş hayatını ilgilendiren sorunlar tespit edilir.ÖZETLE...•Psikolojik check-up toplam 3 parçadan oluşmakta olup 6-7 saat arası sürmektedir.•18 farklı ölçek ve testten uygun olanları uygulanmaktadır.•Danışan ruhsal durumu hakkında bilgi sahibi olur ve sorunlarıyla mücadele için yol haritası oluşturulur.•Online olarak Türkiye’nin her şehrinde veya dünyanın herhangi bir ülkesinde uygulanabilir.•Psikolog-danışan gizliliğinde yürür•Hem iş hem de özel hayata yönelik tespitlerde bulunulur.•Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçebilirsiniz.ÖLÇEKLERAile Değerlendirme Ölçeği: Ailenin problem çözme, iletişim, aile içi roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterme ve davranış kontrolü işlevlerini değerlendiren ve işlevsiz kaldığı alanları değerlendiren bir kendi bildirim ölçeğidir.Algılanan Stres Ölçeği: İnsanların hayatlarındaki stresin algısının ölçülmesiyle ilgili önemli bir ölçüm aracıdır.Kendini Tanıma Testi: Bireyin kişisel özelliklerinin farkına varmasını ve kendini tanımasını sağlamayı amaçlamaktadır.Maudsley Obsesif Kompulsif Testi (Takıntı hastalığı): Obsesyon (takıntı) ve kompulsiyonların yani takıntıların yarattığı kaygıyı gidermek için uygulanan davranışların belirti düzeylerini ölçmektedir.Mükemmeliyetçilik TestiÖfke Kontrolü Testi: Öfkenizi ne ölçüde kontrol edebildiğinizi, öfke kontrol problemi yaşayıp yaşamadığınızı ölçmeyi amaçlamaktadır.Özgüven Testi: Bireylerin kendilerine ve yeteneklerine olan inançlarını ölçmeyi amaçlar.SCL-90 Psikolojik Belirti Taraması: Belli bir psikolojik durumlar sebebiyle gelen kişilere uygulanarak bu durumun dışında başka ne tür psikolojik durumların olduğunu ortaya çıkarmak ve ortaya çıkan psikolojik durumların ne derecede olduğunu gösteren bir test türüdür.Sosyotropi ve Otonomi Ölçeği: İnsanlara bağımlı ve insanlardan özerk kişilik özelliklerini saptamak ve insanların insanlarla olan etkileşim biçimini/tarzını belirlemek amacıyla uygulanan bir ölçektir.U.C.L.A. Yalnızlık Ölçeği: Kişinin yalnızlık duygusundan yakınmasını değerlendiren bir ölçektir.Yakın İlişkilerde Yaşantılar Ölçeği: Anne, baba, romantik partner, yakın arkadaş ve genel bağlanmaya ilişkin kaçınma ve bağlanmaya ilişkin kaygı durumlarını değerlendiren bir ölçektir.Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ÖlçeğiErteleme ÖlçeğiSürekli Öfke ve Öfke Tarzı Ölçeği (SÖÖTÖ): Bireyin hissettiği öfke duygusunun yoğunluğu ve bu duyguyu gösterme biçimini analiz eden bir ölçektir.Üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği: Bireyin ilişkilerindeki bağlanma stillerini belirleyen bir ölçektir.Barratt Dürtüsellik Ölçeği: Dürtüselliğin görünümü değerlendiren 30 maddelik bir öz bildirim ölçeğidir.MMPI – Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri: Kişilik özelliklerini bilimsel ve objektif olarak ortaya koyan, bireyin kişisel ve toplumsal uyumunu nesnel açıdan değerlendirmeyi hedefleyen bir testtir. Değerler ve davranışların yanında psikopatolojik belirtiler hakkında da doğru ve farklı bilgiler sağlar. Yazıyı Oku

Uzman: Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI

Yayınlanma: 05.03.2024