1. Uzman
  2. Elif BOYACI
  3. Blog Yazıları

Elif BOYACI - Blog Yazıları

Herkese merhaba, Bu yazımda hayatımızda oldukça sık kullandığımız, hatta kullanırken de çoğunlukla farkında olmadığımız bir takım mantıkdışı düşüncelerimizden bahsedelim istiyorum.Öncelikle bir konu hakkındaki duygularımızı belirleyen şey düşüncelerimizdir. Bir olay bizi üzebiliyorken, aynı olay ikinci bir kişiyi bizim kadar etkileyemez. Herkesin acısı kendine büyüktür sözü de buradan geliyor olsa gerek.. Acıyı hissetmemizi sağlayan şey, acı verici düşüncelerimizdir, o durumu bizim için acı verici olarak algılamamızdır.Şimdi de biraz gerçekten acı veren şeyler üzerine bakalım. Gerçek acı düşüncelerden de kaynaklanmaz aslında, bizim acı verici durumu algılarken ve yorumlarkenki çarpıtmalarımızdan dolayı oluşur. Dünyayı anlamlandırmada algımıza ihtiyacımız vardır, ama algımız her zaman sorunsuz çalışmayabilir. Algımız tıpkı bir saat misali duradabilir, yanlışı gösteredebilir, hatta tersine bile dönebilir. Eğer olayları normal olarak algılıyorsak hislerimiz de buna eşlik ederek normallik sınırlarını koruyacaktır. Ama algılamamız çarpıtılıyorsa eğer, yine aynı şekilde hislerimiz de bu duruma eşlik ederek aşırılıklara kaçacaktır.Ufak tanımlamalardan sonra artık bu noktada, günlük hayatta en çok kullandığımız bilişsel çarpıtmalardan birkaçına bakalım istiyorum.Kullandığımız en önemli bilişsel çarpıtmalardan bir tanesi; Ya hep ya hiç düşüncesi. Bu düşünsel çarpıtmada, bir durum ya vardır ya da yoktur. Grilikler görülmek istenmez. Mükemmel olan hedeflenir, bunun dışında kalan her ihtimal başarısızlıktır. Mutlak bir mükemmellik düzeyine ulaşılamayacağından dolayı ise, kişi kendini her daim yetersiz ve değersiz görür. Bir diğer bilişsel çarpıtma; Olayları aşırı büyütme. Olayları aşırı büyütmede yaşanan durumlar gerçeklikten koparılarak abartılır. Durum abartılınca doğru orantılı olarak duruma karşı hissedilen duygular da abartılmış olur.Bir diğer bilişsel çarpıtma ise; Olayları küçültme. Burada da abartmanın tam tersi olarak, yaşanan durum gerçeklikten koparılarak aşağılara çekilir.Burada büyütme ve küçültmeye bir örnek verecek olursak; kişi kendi yaptığı hataları büyütme, başkalarının yaptığı hataları ise küçültme eğiliminde olabilir. Yine aynı şekilde kendi başarılarını küçültme, başkalarının başarılarını ise büyütme eğiliminde olabilir.Bir diğer bilişsel çarpıtma; Kişiselleştirme. Kişiselleştirme, çarpıtılmaması dahilinde kişiye en büyük konfor alanını sunan biliş olabilir. Kişiselleştirmede, bizimle ilgili olmayan olayları üzerimize alma eğiliminde oluruz. Kontrol edemediğimiz şeylerden dolayı kendimizi suçlar, sanki yaşanan her olumsuz şey bizimle ilgiliymiş gibi düşünürüz. Örnek verelim; bir arkadaşımızla telefonda mesajlaşırken birden ondan cevap gelmediğini düşünelim. Duruma dair kişiselleştirme yapan bir kişi, cevap gelmemesini kendi davranışlarına bağlayacaktır. Suçlu arayacak ve suçu da hep kendinde bulma eğiliminde olacaktır.Bir diğer bilişsel çarpıtma örneği ise; aşırı genelleme. Aşırı genellemede, tek bir başarısızlık veya olumsuzluğa odaklanılıp, bütün gidişatı da bu gözle görme eğilimi yer alır. Tek bir terslik, bütün sürecin ters gitmesine sebep olacaktır. Tek bir başarısızlık, bütün hayatın aslında başarısız olduğunu gösteriyordur gibi..Bir diğer bilişsel çarpıtma; Sonuçlara atlama. Bizi sonuca götürebilecek somut kanıtlarımız olmadan sonucu bildiğimizi sandığımız bir çarpıtmadır. Örneğin, eşinize gün içerisinde yaşadığınız bir olayı anlatırken aslında sizi dinlemiyor olduğunu farkediyorsunuz ve aklınızdan hemen şu düşünce geçiyor; "beni dinlemeye değecek kadar değerli bulmuyor" veya "artık beni sevmiyor." Aslında eşiniz o gün çok yorucu bir gün geçirmiş veya aklında yer eden bitmemiş bir işi bulunuyor olabilir. Ama siz yine de aklınızdan geçen düşüncelerin doğru olduğunu bildiğinizden kesinlikle eminsinizdir.Bir diğeri ve son olarak bahsetmek istediğim bilişsel çarpıtma ise; Olumluyu geçersiz kılmak. Bu çarpıtmada olumlu olan bir durum, olumsuzlar tarafından çevrelenir. 3 yanlışın bir doğruyu götürmesi misali, burada da inandığınız bir yanlış tüm doğrularınızı götürebilir. Örneğin; başınıza hep olumsuz olayların geldiğini düşünüyorsanız eğer, olumlu bir olay yaşadığınızda bu durumu görmezden gelme eğiliminde olursunuz. Hep üzüleceğinizi varsayıyorsanız, mutlu bir yaşantı yaşasanız bile o mutlu anı geçersiz kılacak, belki de mutluluğun içerisinden üzülebileceğiniz bir sebep çıkarabileceksinizdir.Son olarak yine tekrar etmekte fayda görüyorum. Düşüncelerimizdir, duygularımızı ortaya çıkaran. Duygularımızın tek başına bir geçerliliği yoktur. Olumsuz bir duygu hissediyor olmak demek, olumsuz bir durumda olduğumuzu göstermez. Duygularımıza bakarak durumlar hakkında karar vermemiz, aslında o durumları çarpıtıyor olduğumuzu gösterir. Ama birlikte çalışılarak daha gerçekçi, daha farkındalıklı bir mercekle çarpıtmaları geride bırakabilmek de her daim mümkündür..Devamını oku

Yayınlanma: 26.10.2020 20:05

Son Güncelleme: 26.10.2020 20:07