1. Uzmanlar
  2. Fatma İzel ŞAHİN KAYA
  3. Blog Yazıları
  4. Yakın İlişkilerde İşlevsiz Olan Nedir? - Gottman Mahşerin Dört Atlısı

Yakın İlişkilerde İşlevsiz Olan Nedir? - Gottman Mahşerin Dört Atlısı

İlişkilerdeki her davranış sağlıklı ya da işlevli değildir. Bazıları vardır ki ilişkiyi yıpratmakta, zorlamakta ve sonunda da hem kişiyi hem de yaşanılan ilişkiyi tüketmeye kadar götürmektedir. Peki, bu davranışlar ya da söylemler nelerdir? Bu yazımda da işlevsiz olan şeylerin neler olduğuna ve daha da önemlisi ÇÖZÜMLERİNİN nasıl olduğuna bakıyor olacağız. 


Gottman Mahşerin Dört Atlısı

İlişki araştırmalarına öncelik eden, evlilik ve ilişki uyumları üzerine yıllardır çalışmalar yürüten ünlü Amerikalı psikolog John Gottman’a göre ilişkileri işlevsiz kılan dört önemli iletişim sorunu vardır. Bunlar psikoloji alanında çokça kullanılan, aile danışmanlığı ve aile terapileri alanında sıklıkla değinilen ‘’Mahşerin Dört Atlısı’’ olarak bilinmektedir. Bu ilişki sorunları terapilerde ele alınmakta ve iletişim eğitimi verilmektedir. Çiftlerin ilişkilerindeki işlevsizliklerden kurtulabilmesi ve sağlıklı ilişki kurmayı öğrenerek kendilerini doğru ifade edebiliyor olması hedeflenmekte ve teknikler ile bu kazanımlar sağlanmaya çalışılmaktadır. Şimdi sırası ile bu dört iletişim sorununun neler olduğuna detaylı olarak bakıyor olalım.


1.    AŞAĞILAMA

Aşağılama, kişinin partnerine yönelik, iğneleme ve küçümseme davranışlarını ya da söylemlerini içermektedir. Aşağılama, bir tür duygusal istismar olarak kabul edilmektedir ve ilişkilerde bulunmaması gereken en olumsuz davranış ve iletişim sorunu olarak ele alınmaktadır. Partnerler arasında aşağılama var ise çalışması gereken ilk iletişim sorunu bu olmalıdır. Aşağılamaya maruz kalan partner zaman içerisin de duvar örme ya da saldırma davranışına geçebilir. Bu durumda ilişkiye kalıcı olarak büyük zararlar verecektir.

Aşağılama İçin Örnek Cümleler :

-Seni beceriksiz, bırak şunu, sen zaten hiçbir şey yapamazsın ki…

-Bir şeyi de yap be…

-Sen ne işe yaramaz bir insansın!

-Sen ben olmasam bir hiçsin aslında…

-Sana acıyorum… Sen zavallı bir insansın.

-Senden utanıyorum, sen ne işe yaramaz, bakımsız, beceriksiz, güçsüz vb. birisin böyle….

Çözüm Önerileri : Partnere karşı saygılı olmak ve partneri gerekli durumlarda takdir edebilmek, onu desteklemek ve onu aşağı çekici söylemler yerine motive edici söylemleri günlük yaşamın içerisine dahil etmektir. Unutmayın ki, partnerinizi aşağılama davranışı ve söylemleri sizi yüceltmez ancak sizi partnerinizi gördüğünüz noktadan daha da aşağı çeker!

‘’Beceriksizsin’’ cümlesi yerine ‘’Tekrar denemelisin bence o zaman çok daha iyi yapacaksın’’ cümlesi arasındaki fark net şekilde görülmektedir. 


2.    ELEŞTİRİ

Eleştiri, yaşanılan problemi bir kişilik problemi haline getirme sürecini kapsamaktadır. Bir problem sonrası partnerin davranışına yönelik eleştiri de bulunmak yerine onun kişiliğine yönelik eleştirilerde bulunma durumdur.

Eleştiri İçin Örnek Cümleler:

 -İşte bak gördün mü bunu da unuttun çünkü sen çok bencil bir insansın…

-Sen ne kadar da düşüncesiz ya..

-Çok duyarsızsın..

-Çok nankör birisin sen…

Çözüm Önerileri:  Sen dili yerine ben dilini kullanmak. Yani suçlayıcı ve duyguları saklayan ancak yaralayıcı olan sen dilinden uzaklaşarak duygularınızı ifade edebileceğiniz, o an ki ihtiyacınızı dile getireceğiniz, suçlayıcı olmayan ben diline yönelmek olmalıdır.                   


3.    SAVUNMA

Savunma, kişinin partnerini anlamaya çalışmak yerine sürekli olarak kendisini savunması, sorumluluk almaması ve karşısındaki insanı dilemeyerek kendini kapatması durumudur. Sorun bende değil sende alt mesajını veren bu davranış biçimi zamanla bir kısır döngü oluşturmakta ve ilişkinin tıkanmasına sebep olmaktadır.

Savunma İçin Örnek Cümleler :

-Bu senin suçun, senin hatan…

-Senin yüzünden …. Böyle oldu.

-Benim ile ne alakası var şimdi.

-İlk sen başlattın.

-Ben böyleyim! Bu senin problemin...

Çözüm Önerileri: Var olan sorunu kabul etmek, sorumlulukları paylaşmak ve kendini kapatmak yerine konuşarak duygularını partnere aktarmak, konuyu geçiştirmeden ele almak ve değişime açık olabilmek önemli çözümler arasında yer almaktadır.


4. DUVAR ÖRME

Duvar örme, kişinin partneri ile gerçekleşen bir tartışma sırasında fiziksel ya da ruhsal anlamda orada olmama, iletişim kurmama ve başka şeyler ile uğraşma ya da düşünme durumudur. Küsmek ve suskun kalma davranışı en sık kullanılan duvar örme örneklerindendir.

Duvar Örme İçin Örnek Cümleler:

-Hala konuşuyor mu cidden... , ne anlatıyor acaba ?

-Sana soruyorum.. cevap versene… ( o sıra da partner cevap vermiyor)

-(Konuşurken odayı terk etmek ya da konuşma sırasında telefonu kapatmak vb. )

-(Konuşulan konu dışında başka şeylere yönelmek, dikkati konuya verememek, aslında o an için orada olamamak vb.)


Çözüm Önerileri: Tartışma sırasında ara vermek oldukça önemlidir. Tartışma sırasında kalp atışının yükselmesi ile birlikte ana odaklanmak, söylenenleri anlayabilmek, sağlıklı şekilde düşünebilmek ve eyleme geçebilmek zor hale gelir. Bu sebep ile sakinleşmek için öncelikle nefes ve kas egzersizleri yapmak önemlidir. Sakinleştikten sonra konunun üstünü örtmek ya da iletişimi koparmak yerine sakin şekilde sorunu konuşmak ve konuyu askıda bırakmak yerine bir çözüme ulaştırmak gerekmektedir.


!!! İlişkilerde suçlayıcı dil olan sen dili yerine duygularınızı anlatan ben dilini kullanmak, iletişime açık olmak, kişiyi değersiz hissettirmemek ve kişinin kişiliğine yönelik zedeleyici eleştiride bulunmamak ilişkilerin sağlıklı şekilde sürebilmesi için gerekli olan ön koşullarıdır.


Peki, sizce MAHŞERİN DÖRT ATLISI sizin hayatınızda ne kadar var?

Eğer, sizler de ilişkilerinizde bu ve benzeri sorunlar yaşıyorsanız ve bu sorunları tek başınıza çözmek konusunda yetersiz kaldığınızı hissediyorsanız daha fazla bilgi sahibi olmak, kendinizi keşfetmek ve farkına varabilmek için yardım almaktan çekinmeyin. Bir uzmana danışmak ve aklınızdaki soruları sormak isterseniz bana buradan ulaşabilir, istediğiniz zaman randevu oluşturabilirsiniz. Sevgi ve Sağlıcakla...


FATMA İZEL ŞAHİN

PSİKOLOG & AİLE DANIŞMANI


Kaynakça:


Gottman, J. ve Siver, N. (2017). Evliliği sürdürmenin yedi ilkesi.( çev. Ezgi Deniz). ( Orijinal basım: 1999). Varlık Yayınları.


Nichols,M. P. (2013). Aile Terapisi Kavramlar ve Yöntemler. (çev. Okhan Gündüz). (Orijinal basım: ). Kaknüs Yayınları.

Yayınlanma: 12.03.2022 12:04

Son Güncelleme: 12.03.2022 12:11

#ilişki#gottman#mahşerindörtatlısı#çiftterapisi#aileterapisi#ailedanışmanlığı#eleştiri#aşağılama#duvarörme#suçlama#savunma#sağlıklıiletişim#sendili#bendili#ilişkisoruları#çatışma
Psikolog

Fatma İzel

ŞAHİN KAYA

Uzman Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)
9 Yorum
Depresyon ve Mutsuzluk
Stres / Kriz Yönetimi
Öfke Kontrolü
Kişilerarası İletişim Problemleri
+7
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 1500
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 45 dk
ücret 2500
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

ÖZŞEFKAT NEDİR? NASIL ÖZŞEFKATLİ OLUNUR?

İşinde, okulunda ya da özel hayatında başarısız olan hatta deyim yerindeyse işleri berbat eden yakın bir arkadaşınıza ne tepki verirdiniz, neler söylerdiniz, ona nasıl hitap ederdiniz? Peki siz aynı durumda kaldığınızda kendinize neler söylerdiniz? Böyle durumlarda kendimize verdiğimiz tepkiler diğerlerine verdiğimiz tepkilerden çok daha sert eleştiriler olabiliyor. Özşefkat en çok ihtiyaç duyduğumuz anda kendimize iyi bir arkadaş olmayı, bir iç düşmandan ziyade iç müttefik olmayı öğrendiğimiz yaklaşımdır. Kendinize, yakın bir arkadaşınıza davrandığınız nezakette, anlayışta ve destekleyicilikte davranmanızdır.ÖZŞEFKAT BİLEŞENLERİÖZ NEZAKET: Başarısız olduğumuzda, hata yaptığımızda kendimizi destekleyici bir iç konuşma yapmak yerine acımasızca eleştirmeye daha meyilliyiz. Öz nezakat bu davranışımıza karşı çıkar. Evet eksikliklerimiz olabilir fakat bu eksikliklerle ilgili kendimizi daha da aşağı çekmek yerine eksiğimizle, yanlışımızla kendimizi kabul edip kendimize karşı umut verici davranmamız öz nezaket anlamına gelmektedir.ORTAK İNSANLIK HALİ: Hatalarımız karşısında çoğu zaman bu hatayı yapan tek kişi kendimizmiş gibi hissederiz. Hatta zaman zaman kendimize ''Bu aptallığı da benden başkası yapmaz zaten'' deriz. Gerçek ise bunun tam tersidir, her insan zaman zaman hatalar yapar, başarısız olur. Tüm insanlar gelişmekte olan kusurlu varlıklardır, hatalarımız bizi insan yaptığı kadar birbirimize de bağlar. Birbirine bağlı olma duygusu, özşefkatin temelinde yer alır.FARKINDALIK: Farkındalık ''şimdi ve burada'' olup bitenin, andaki deneyimlerimizin bilinçli bir şekilde farkında olmamız anlamına gelmektedir. Peki bunu özşefkat gösterirken nasıl kullanırız? Hatalar yaptığınızda ya da kendinizle ilgili rahatsız olduğunuz durumlarda hemen eleştiren sesinizi dinlemek yerine o an sizi rahatsız eden durumu anlayıp, kendinizi ne kadar kötü hissettiğinizi kabul etmeniz, duygularınızı fark edip o duyguya bir isim verip onun yaşanmasını ve geçmesini beklemek özşefkatli farkındalık göstermek demektir.NEDEN KENDİMİZİ ELEŞTİRİRİZ?Kendimizi eleştirdiğimizde vücudumuzdaki tehdit-savunma sistemi ile bağlantı kurarız. Bu sistem tehlike karşısında tehditle karşılaştığımızda verebileceğimiz en hızlı tepkileri oluşturur. Yani bir zorluk karşısında ilk tepkimizin kendimizi eleştirmek olması hızlıca o zorluğa tepki vermek için bu sistemi etkinleştirmeye yönelik evrimleşmiş olmamızdır. Kendimizi yetersiz hissettiğimizde tehdit altında hissederiz ve hızlıca tehdit-savunma mekanizmasını devreye sokmak için problemi anlamak yerine problemin kaynağına saldırırız, yani kendimize. Buna özeleştiri adı verilir. Yani kendimizi tehdit etmeye başlarız, Özeleştiri tehdit altında hissetmemize, strese, kaygıya neden olur. Tehditi hem oluşturan hem de maruz kalan oluruz. Kısaca bir döngüye gireriz. Bu döngüyü kırmanın yolu ise özşefkatten geçer.ÖZELEŞTİRİYE KARŞI ÖZŞEFKATPeki hatalarımız, başarısızlıklarımız karşısında evrimsel olarak gelişen ilk tepki olan özeleştiri yerine özşefkati nasıl yerleştireceğiz? İnsanlar bir tehditle karşılaştığında üç temel tepki verir bunlar savaşmak, kaçmak ve donakalmaktır. Bunu kendimize yönelttiğimiz durumlarda ise savaş tepkisinin yerini özeleştiri, kaçmanın yerini izolasyon, donmanın yerini ise ruminasyon alır. Yani sorunun kaynağı olarak gördüğümüz kişiye yani kendimize karşı ya acımasız eleştiriler yöneltiriz ya kendimizden, duygularımızdan uzaklaşırız ya da devamlı aynı noktalara takılıp anda olup bitenin farkına varamayız. Bu tepkiler yerine özşefkatli tepkiler geliştirdiğimizde ise bizi sonsuz döngüye sokan tehdit-savunma sistemini devre dışı bırakmış oluruz.Stres Tepkisi______İçedönük Stres Tepkisi_____Özşefkatli TepkiSavaş_____________Özeleştiri_________________Öz nezaketKaç_______________İzolasyon_________________Ortak insanlık haliDon______________Ruminasyon_______________FarkındalıkÖZŞEFKATE DAİR TEREDDÜTLERZaman zaman insanlar özşefkatin yararlı olmadığını, özşefkatin onların motivasyonlarını bitireceğini, tembelliğe sürükleyeceğini, özşefkatin kendini kandırmak olduğunu düşünür. Bu düşünceleri, özşefkatin ne olduğunu ve ne olmadığını birlikte inceleyelim.ÖZŞEFKAT KENDİNE ACIMAKTIR: Özşefkat kendimize acıdığımız için yalandan kendimizi avutmamız değil tam tersi bazen eleştiren sesimiz bile ''zavallı ben'' derken kendimizi yaptıklarımızın, yapmadıklarımızın sorumluluğunu alan bir birey olduğumuzu bize hatırlatan güçlü yönümüzdür.ÖZŞEFKAT PISIRIKLARA GÖREDİR: Kimileri dünyanın zorlu ve acımasız bir yer olduğunu, burada ayakta kalmak için acımasız özeleştirilerle kendimizi hırpalamamız gerektiğini düşünür. Aslında özşefkat zorluklarla karşılaştığınızda sizi destekleyen hiçkimse yoksa bile her zaman dayanıklı ve güçlü olduğunuzu kendinize hatırlatmanızdır.ÖZŞEFKAT BENCİLCEDİR: Kimileri şefkatin başkalarına verilmesi gerektiğini kişinin kendisine şefkat vermesinin bencilce olduğunu düşünür. Gerçek şudur ki kendisine şefkat gösteren bireyler çevresine de daha nazik ve destekleyicidir.ÖZŞEFKAT MOTİVASYONUMU KAYBEDİP TEMBELLEŞMEME NEDEN OLUR: Sık karşılaşılan düşüncelerden birisi de acımasızca özeleştirinin başarılı olmak için gerekli olduğu, özşefkatin ise bu motivasyonu kaybedip tembelleşmeye neden olduğudur. Aslında özşefkat bizi kısa vadeli başarılardan çok uzun vadeli başarılara hazırlar. Şefkatli bir anne çocuğunun başarılı olması için şefkatle birlikte ona doğru yolu göstermeye çalışacak, başarıya ulaşması için yapması gereken çalışmaları ona hatırlatacaktır. Silikon vadiside mühendis olan Bill başarılı olmak için kendisine acımasız eleştiriler yapar bunlar sayesinde daha çok çalıştığını düşünürdü. Son zamanlarda Bilal, işinde ne zaman ilerlemeye çalışsa yoğun kaygı hissetmeye başladı, özeleştirileri onu o kadar kaygılandırmaya başlamıştı ve başarısızlıktan o kadar korkmuştu ki yalnızca başaılı olma hayalinden vazgeçtiğinde rahatlayabilmişti. Özşefkat çalışmaları ise Bilal'e yapabileceğini, başarabileceğini hatırlatmaya başlamış ve motivasyonunu kazanmasını sağlamıştı.ÖZŞEFKAT HATALARIMI GÖRMEMİ ENGELLER: Aslında özşefkat hatalar için başkalarını ya da şartları suçlamaktansa bu hatanın bize ait olduğunu kabul edip buna rağmen kendimize güvenmemizi sağlar. Özşefkatli kişilerin eylemlerinin sorumluluğunu daha çok aldığı görülmüştür.ÖZŞEFKAT UYGULAMASI ÖRNEĞİİnsanların da içinde bulunduğu memeliler evrimsel ilerleme sonucu bebekleri güvende tutmak için memeli bakım sistemini geliştirdi, Bu sistemin önemli bileşenleri yatıştırıcı temas ve nazik sestir. Özşefkat uygulamalarında bu temas ve sese önem verilir. Buraya örnek bir yatıştırıcı temas uygulaması ekleyeceğim. Burada önemli olan gerçekten destekleyici hissettiren fiziksel teması bulabilmek. Böylece stres altında hissettiğinizde bu çalışma ile güvende rahat duruma geçebilirsiniz.Öncelikle kendinize sizi kimsenin izleyemeyeceği özel ve rahat bir alan bulun, yönergeleri takip edip sizin için en destekleyici, en şefkat hissetiğiniz teması bulmaya çalışın.Rahat bir pozisyonda yatabilir ya da oturabilirsiniz.Tüm kaslarınızı gevşetin.Bacaklarınız gevşek, ayaklarınız, omuzlarınız, kollarınız ve yüz kaslarınız gevşek.Birkaç derin nefes alın,Şimdi bir eliniz kalbinizin üzerindeİki eliniz kalbinizin üzerindeYumuşak ve nazikçe göğsünüzü okşayınBir eliniz kalbiniz bir eliniz karnınızın üzerindeİki eliniz karnınızın üzerindeBiir eliniz yanağınızdaElinizle yüzünüzü tutunYumuşak ve nazikçe kollarınızı okşayınKendinize sarılınBir elin diğerini nazikçe tutmasıSizi gerçekten rahatlatan bir temas bulana kadar araştırmaya devam edin. Örneğin bir elinizle kolunuza sarılırken diğer elinizle yüzünüzü tuttuğunuz temas biçimi sizi iyi hissettirebilir ya da başka bu temaslar arasından başka birisi size şefkatli hissettirebilir. Eğer kendize dokunup sarılırken tuhaf hissediyorsanız bir yastığa sarılabilirsiniz. Ayrıca bu rahatsızlık hissi ile ilgili profesyonel bir yardım da alabilirsiniz.
Esma PEHLIVAN 18.05.2021

SİZİN İLİŞKİ TÜRÜNÜZ/AŞK STİLİNİZ HANGİSİ?

Bu yazımda, yüksek lisans konum olan romantik ilişki doyumunu araştırırken öğrendiğim, incelemesi oldukça keyifli olan aşk stillerini iki bakış açısından anlatmak istiyorum. Sizler de halihazırdaki romantik ilişkinizi değerlendirmek veya önceki ilişkilerinizi göz önüne almak, farkındalık kazanmak isterseniz bu yazıdan faydalanabileceğinizi düşünüyorum. Öyleyse ilk bakış açımız olan Üçgen Aşk Kuramı ile başlayalım.Robert Sternberg’ün (1986) 1980’lerin sonlarında geliştirdiği Üçgen Aşk Kuramı’nda yakınlık, tutku ve bağlılık olmak üzere üç ana öğe bulunmaktadır ve bu üç ana öğe temelinde yaptığı sınıflamada sekiz farklı grup tanımlanmıştır: hoşlanma, delicesine aşk, boş aşk, romantik aşk, arkadaşça aşk, aptalca aşk, mükemmel aşk ve aşksızlık. Karşılıklı duygusal destek, sağlıklı iletişim, partnere duyulan sevgi, bağlanma ve kendini açma gibi özellikler içeren yakınlık bileşeni olarak tanımlanmaktadır. Tutku bileşeni romantizm, fiziksel çekicilik, cinsellik, beğeni, yoğun duygularla karakterize olmaktadır. Bağlılık bileşeni ise, bireyin aşık olmaya ve ilişkiyi sürdürmeye ilişkin kararlarını ve çabalarını içermektedir (Eren, 2019; Sternberg, 1986). Hoşlanmada, tutku ve bağlılık bileşenleri yoktur, yalnızca yakınlık bileşeni bulunur; birey partnerine sıcaklık hissetmektedir fakat ötesinde duygulara sahip değildir. Delicesine/çılgınca aşk, genellikle ilk görüşte aşk olarak tanımlanmaktadır, yakınlık ve bağlılık öğelerini içermez yalnızca tutku vardır, psikososyal uyarılmalar fazladır. Boş aşkta tutku ve yakınlık bileşenleri yoktur, yalnızca bağlılık bileşeni bulunmaktadır; fiziksel ve duygusal çekimin zaman içinde kaybolduğu uzun süreli ilişkilerde veya düzenlenmiş evliliklerde görülmektedir. Romantik aşkta, yakınlık ve tutku vardır, fiziksel ve duygusal çekim bulunur ancak bağlılık yoktur, bu yüzden ilişki uzun sürmeyebilir. Arkadaşça aşkta, yakınlık ve bağlılık ön plandadır; tutku geri planda kalmıştır, genellikle uzun süreli ilişkilerde başlangıçta var olan tutkunun azalması veya ortadan kalkmasıyla görülmektedir. Aptalca aşkta ise tutku ve bağlılık vardır ancak yakınlık henüz gelişmemiştir ve oluşan bağlılık ise genellikle tutkuya dayalıdır. Zaman içinde tutku azaldığında yakınlık gelişmediği için stres ortaya çıkmaktadır. Mükemmel aşk ise aşkın bütün bileşenlerini içinde barındırır, ideal aşk tipi olarak görülür ancak ulaşılması ve sürdürülmesi zordur. Aşksızlık ise aşkın hiçbir bileşenini içinde barındırmaz, arkadaşlık gibi görünmektedir ancak nedenselliğe dayandığı için tam olarak arkadaşlık olarak da tanımlanamaz; basit ya da zorunlu ilişkiler buna örnek olarak verilebilir (Sternberg, 1986; 1988; 1998; Sternberg ve Grajek, 1984; Atak ve Taştan, 2012). Şimdi ise ikinci yaklaşımımız olan Aşk Stilleri'ni (Aşkın Renkleri) inceleyelim.John Alan Lee, aşkın her insan için farklı anlamlar ifade edebileceği düşüncesini savunmaktadır. Bireyin partnerine karşı duygularının kişiye ve ilişkiye göre değişebileceğini vurgulamaktadır. Diğer bir deyişle kişi aynı olsa bile kurduğu farklı ilişkilerde farklı aşk stillerine sahip olabilmekte yani kişinin karşısındakine ve yaşamakta olduğu ilişkiye göre aşk biçimlerinin farklılaşabileceğini söylemektedir (Akturan, 2021). Lee (1973), aşkı tanımlarken renk analojisinden yararlanarak birincil ve ikincil stiller olmak üzere altı aşk stilini renklere göre kategorize etmiştir. Doğadaki ana renkler olan kırmızı, mavi ve sarı birincil aşk stilleri; diğer renkler ise kırmızı, mavi ve sarının birbiriyle karışması sonucunda olan mor, yeşil ve turuncu olacak şekilde ikincil aşk stilleri olarak ifade edilmiştir. Birincil aşk biçimleri; eros, storge ve ludus olarak adlandırılmaktadır. Eros, yani tutkulu aşk kırmızı renkle belirtilmekte, fiziksel çekime odaklanmayı ifade etmekte ve özellikle güzelliğe, dış görünüşe ve cinsel yakınlığa değer vermektedir. Romantik bir tutum sergileyen bu bireylerde partnerinin dış görünüşü hakkında konuşmaktan oldukça zevk alırlar ancak ilişkileri bittiğinde ciddi sorunlar yaşamazlar (Eren, 2019; Russell ve Oswald, 2002). Storge, yani arkadaşça aşk sarı renkle belirtilmekte, genellikle daha yavaş gelişmekte; bireylerin ortaklaştığı ilgi alanları ve zaman içinde gelişen güven ve kabul, bu aşk stilinin temel özellikleridir. Arkadaşça aşk içinde olan kişiler karşılıklı olarak birbirlerinin gereksinimlerini karşılamaya özen gösterirler ve uzun süreli ilişki beklentileri vardır. Genellikle sevecendirler ve ilişkilerinde fiziksel etkileşim ve cinsellik birincil öncelik değildir (Cassepp-Borges ve Ferrer, 2019; Eren, 2019). Coşku azdır; fakat iniş çıkışlar, üzüntüler ve şiddetli tartışmalar da azdır (Ercan, 2008). Ludus, yani oyun gibi aşk mavi renkle belirtilmekte, partnerlerine bağlanmak konusunda isteksizlik, sık ve kısa süreli ilişkiler yaşamak, oyunun eğlencesini bozacağı için kıskançlığa yer vermemek, çok eşliliğe açık olmak, cinselliğe derin anlamlar yüklememek gibi özelliklerle karakterize edilmektedir. Beklenti oluşturacağını düşündüğü davranışlardan uzak dururlar ve temelde fiziksel çekiciliğe önem verseler de hoşlandıkları belirli bir fiziksel özellik yoktur, önemli olan güzel vakit geçirebilmektir. Partnerleriyle yaşadıkları krizlerde, krizin çözümü yerine yeni bir partner arayışına girmek daha sık yaptıkları davranışlardandır (Büyükşahin, 2006; Cassepp-Borges ve Ferrer, 2019; Goodboy ve Booth-Butterfield, 2009). İkincil aşk biçimleri ise; mania, pragma ve agape olarak olarak adlandırılmaktadır. Mania, yani sahiplenici aşk, tutkulu ve oyun gibi aşkın birleşimidir ve mor renkle ifade edilmektedir. Kıskançlığın, güvensizliğin, takıntının ve kaybetme korkusunun baskın olduğu göreceli olarak patolojik bir aşk biçimidir ve ilişki ne kadar sorunlu olursa olsun genellikle bitirilmemektedir. Gerçekleşen bir ayrılık durumunda ise bu süreci oldukça zor atlatmaktadırlar. His yoğunluğu ve ideal bir sevgili arayışı konusunda tutkulu âşıklara benzese de özgüven eksikliği, duygu kontrolü ve isteklerini ifade etme konusunda onlardan ayrılmaktadırlar (Eren, 2019; Tüfekçi, 2008). Pragma, yani mantıklı aşk, oyun gibi ve arkadaşça aşkın birleşimidir ve yeşil renk ile ifade edilmektedir. Mantıklı aşıkların bir ilişkide birlikte olduğu kişilerin din, eğitim, aile, dünya görüşü, maddi geliri gibi özellikleri ile uyumluluğu çok önemlidir ve ilişkilerin üzüntü veya fedakarlık kaynağı olmaması gerektiğini düşünürler(Beştav, 2007; Woll, 1989). İlişkiye başlamadan önce kriterleri bellidir ve partnerlerini buna göre seçerler bu yüzden beklenmedik sürprizlere kapalı oldukları ve ilişkilerini de karşılıklı bağlılık ve anlayışa göre ilerlettikleri söylenebilir (Beştav, 2007). Agape, yani özgeci aşk, tutkulu ve arkadaşça aşkın birleşimidir ve turuncu renkle ifade edilmektedir. Özgeci aşkta, partnerinin ihtiyaçları ve istekleri çok önemlidir ve partnerlerini kusurlarıyla birlikte kabul ederler, bağlılık düzeyleri oldukça yüksek ve partnerlerinden beklentileri olabildiğince düşüktür çünkü herkesin sevilmeyi hak ettiğine dair inançları vardır; bu yüzden de aşklarının karşılık bulup bulmaması onlar için hayati önem taşımaz (Dasdamirov, 2010; Kaya ve Karahasanoğlu, 2019; Lee, 1977). Sizce bahsettiğimiz aşk türlerinden/renklerinden hangisi sizin ilişkinizi temsil etmektedir? İlişkinizi bu bakış açısı ile değerlendirdiğinizde ne gibi farkındalıklar kazandınız? İlişkinizle ilgili profesyonel yardım almak için pskdan.berikaaslan@gmail.com adresinden iletişime geçebilir veya sistem üzerinden randevunuzu oluşturabilirsiniz. Hepinize mutlu ilişkiler ve günler dilerim. :) Uzman Psikolojik Danışman Berika ASLAN
Berika ASLAN 25.04.2023

TOXIC İLİŞKİLER

Zehirli ilişkiler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir ve kişinin duygusal ve zihinsel sağlığına zarar verebilir. İşte toksik bir ilişkinin bazı belirtileri: Sürekli eleştiri ve olumsuzluk: Partneriniz sizi sürekli eleştiriyor, başarılarınızı küçümsüyor veya yalnızca kişiliğinizin olumsuz yönlerine odaklanıyorsa, bu toksik bir ortama yol açabilir.Kontrol ve manipülasyon: Partneriniz hayatınızın her yönünü kontrol etmeye çalışırsa, bu toksik bir ilişkinin işareti olabilir. Ayrıca istediklerini elde etmek için suçluluk duygusu uyandırma veya gaslighting gibi manipülasyon taktikleri kullanabilirler.Güven ve saygı eksikliği: Partneriniz size güvenmiyorsa veya sınırlarınıza saygı duymuyorsa, bu toksik bir ilişkiye yol açabilir. Duygusal ve fiziksel taciz: partneriniz, isim takma veya tehdit etme gibi duygusal taciz veya vurma veya itme gibi fiziksel tacizde bulunursa, bu, toksik bir ilişkinin açık bir işaretidir.Sürekli dram ve çatışma: İlişkiniz sürekli dram ve çatışma ile karakterize ediliyorsa, bu bir toksiklik işareti olabilir. Bu, küçük meseleler üzerindeki kavgaları, patlayıcı tartışmaları veya barışma ve ayrılma döngüsünü içerebilir.Zehirli bir romantik ilişki, eşlerden birinin veya her ikisinin, duygusal veya fiziksel zarara yol açan, zararlı, kontrol edici veya manipülatif davranışlarda bulunduğu ilişkidir.Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu düşünüyorsanız, yardım ve destek aramanız önemlidir. Bu, güvenilir bir arkadaş veya aile üyesiyle konuşmayı, terapi aramayı veya aile içi şiddet yardım hattı veya destek grubuyla iletişime geçmeyi içerebilir. Unutmayın, sağlıklı ve sevgi dolu bir ilişki içinde olmayı hak ediyorsunuz ve sizin için mevcut yardım var.Zehirli bir ilişki içindeyseniz, ilk adım ilişkinin sağlıksız olduğunu ve size saygı ve nezaketle davranılmayı hak ettiğinizi kabul etmektir. İlişkinin toksik olduğunu kabul ettikten sonra atabileceğiniz birkaç adım vardır:Sınırlar belirleyin: Eşinize hangi davranışların kabul edilemez olduğunu ve neye müsamaha göstermeyeceğinizi bildirin. İletişiminizde net ve kararlı olun ve sınırlarınıza bağlı kalın.Destek arayın: Destek için arkadaşlarınıza, aile üyelerinize veya bir terapiste ulaşın. Konuşacak birine sahip olmak, duygularınızı işlemenize ve ilerlemek için bir plan yapmanıza yardımcı olabilir.Danışmanlığı düşünün: Eşiniz istekliyse, ilişkiniz üzerinde çalışmak için birlikte danışmanlığa gitmeyi düşünün. Nitelikli bir terapist, ilişkinizdeki sorunları belirlemenize ve çözmenize yardımcı olabilir.İlişkiyi sonlandırın: Toksik davranış devam ediyorsa ve partneriniz değişmek istemiyorsa, ilişkiyi bitirmenin zamanı gelmiş olabilir. Bu zor bir karar olabilir, ancak bazen kendi iyiliğiniz ve güvenliğiniz için gereklidir.Zehirli ilişkiler ve ortaklar, duygusal olarak tüketebilir ve refahınız için zararlı olabilir. Toksik bir partner veya ilişkinin bazı yaygın belirtileri şunlardır:Saygı eksikliği: Toksik bir partner, sınırlarınıza, fikirlerinize veya hislerinize saygısızlık edebilir. Sizi küçük görebilir, eleştirebilir ya da kendinizi aşağılık hissetmenize neden olabilirler.Kontrol ve manipülasyon: Toksik bir partner, davranışınızı kontrol etmeye veya yapmak istemediğiniz şeyleri yapmanız için sizi manipüle etmeye çalışabilir. İstediklerini elde etmek için suçluluk duygusu, tehditler veya başka taktikler kullanabilirler.Sahtekârlık: Toksik bir partner yalan söyleyebilir veya sizden sır saklayabilir, bu da ilişkideki güveni aşındırabilir.Kıskançlık ve sahiplenme: Toksik bir partner, kiminle vakit geçireceğinizi veya ne yaptığınızı kontrol etmeye çalışarak kıskanç veya sahiplenici olabilir.Duygusal veya fiziksel istismar: Aşırı durumlarda, toksik bir partner, zihinsel ve fiziksel sağlığınız üzerinde kalıcı etkileri olabilecek duygusal veya fiziksel istismara girebilir.Toksik bir ilişki içindeyseniz, sağlığınızı korumak için adımlar atmanız önemlidir. Bu, sınırlar koymayı, arkadaşlardan veya bir terapistten destek almayı veya gerekirse ilişkiyi bitirmeyi içerebilir. Unutmayın, tüm ilişkilerinizde saygı ve nezaketle davranılmayı hak ediyorsunuz.Sağlıklı ilişkiler karşılıklı saygı, güven, iletişim ve destek üzerine inşa edilir. İşte sağlıklı bir ilişkinin bazı temel özellikleri:Saygı: Her iki taraf da birbirlerinin sınırlarına, görüşlerine ve duygularına saygı duyar. Birbirlerine nezaket ve anlayışla davranırlar.Güven: Her iki ortak da birbirine güvenir ve iletişimlerinde açık ve dürüsttür. İlişkide kendilerini güvende hissederler ve yargılanma korkusu olmadan düşüncelerini ve duygularını paylaşabilirler.İletişim: Her iki taraf da etkili ve açık bir şekilde iletişim kurar, ihtiyaçlarını ifade eder ve birbirlerinin bakış açılarını dinler. Çatışmaları yapıcı ve saygılı bir şekilde çözebilirler.Destek: Her iki ortak da birbirlerinin hedeflerini ve isteklerini destekler. Büyümek ve gelişmek için birbirlerini cesaretlendirirler ve zor zamanlarda duygusal destek sunarlar.Bağımsızlık: Her iki taraf da kendi çıkarlarını ve arkadaşlıklarını ilişki dışında sürdürür. Birbirlerinin bağımsızlık ve özerklik ihtiyaçlarına saygı duyarlar.Sağlıklı bir ilişkide, her iki taraf da kendilerini değerli, desteklenmiş ve saygı duyulmuş hisseder. Hem bireysel olarak hem de bir çift olarak büyüyebilir ve gelişebilirler. Sağlıklı bir ilişki içindeyseniz, onu açık iletişim, güven ve karşılıklı saygı yoluyla beslemeye devam etmeniz önemlidir.Sağlıklı bir ilişki kurmak ve sürdürmek, her iki partnerin de çaba göstermesini gerektirir. Sağlıklı bir ilişkiyi desteklemek için yapabileceğiniz bazı şeyler şunlardır:İletişim: İlişkinizde iletişimi bir öncelik haline getirin. Birbirinize karşı açık ve dürüst olun, ihtiyaçlarınızı ve duygularınızı ifade edin ve birbirinizin bakış açılarını aktif olarak dinleyin.Saygı: Partnerinize saygı ve nezaketle davranın. Sınırlarına, görüşlerine ve duygularına saygı gösterin. Onları eleştirmekten veya küçümsemekten kaçının.Güven: Dürüst, güvenilir ve güvenilir olarak ilişkinizde güven oluşturun ve sürdürün. Partnerinizden yalan söylemekten veya sır saklamaktan kaçının.Kaliteli zaman: İkinizin de keyif aldığı şeyleri yaparak birlikte kaliteli zaman geçirin. Bu, daha güçlü bir bağlantı kurmanıza ve yakınlığınızı derinleştirmenize yardımcı olabilir.Destek: Birbirinizin amaçlarını ve özlemlerini destekleyin. Tutkularınızın ve hayallerinizin peşinden koşmak için birbirinizi cesaretlendirin.Uzlaşma: Uzlaşmayı öğrenin ve çatışmaların üstesinden yapıcı ve saygılı bir şekilde gelin. Her iki ortak için de işe yarayan çözümler bulmaya odaklanın.Unutmayın, sağlıklı bir ilişki kurmak zaman ve çaba gerektirir. Güçlü ve tatmin edici bir ilişki kurmak için açık bir şekilde iletişim kurmak ve bir ekip olarak birlikte çalışmak önemlidir.Unutmayın, herhangi bir ilişkide kendi sağlığınıza ve güvenliğinize öncelik vermeniz önemlidir. Taciz edici veya tehlikeli bir durumdaysanız, aile içi şiddet yardım hattına ulaşın veya kolluk kuvvetlerinden yardım isteyin.