Sevilen kişinin ölümü her birey için acı vericidir. Her insan bu acıyı kendine özgü yaşar ve bu yüzden yas tutmada birçok farklılık görülebilir. Bu yazıda kayıp ve yas kavramlarının tanım ve özellikleri, yasın boyutları, yas çeşitleri, yas belirti ve tepkileri, yas tedavisi konularına değineceğiz.
Ölüm deneyimine ilişkin yas tutma ikiye ayrılır. Bu ayrım ise komplike ve komplike olmayan yas şeklindedir. Komplike olmayan yas, birey için önemli ilişkinin yitimi sonucu yaşanan normal süreçtir. Komplike yas ise kişinin uyumsuz davranışlara başvuracak derecede yoğun keder hissetmesidir. Bununla birlikte hayatın her aşamasında bireyler, bir ayrılık ve kayıp sonrasında yas ile yüzleşirler.
Yas kavramı her zaman için “ölüm” sonrası yaşanan duyguyu tanımlamamaktadır. Yas duygusuna sevilen kişiyi kaybetmek, yakın bir bağın söz konusu olan ilişkinin bitimi (eş, sevgili, aile) , organ kaybı ya da iş kaybı gibi manevi değerlerin yitimi de örnek verilebilir. Ancak geri dönülemezliği ve bir bitiş olması açısından ölüm, yaşanabilecek en acı verici somut kayıptır.
Kayıp sonrası yaşanan sürecin sonunda bireyler kurdukları yeni bağlar sayesinde yaşamını yeniden şekillendirebilir. Böylece yası bir gelişim için bir araç haline getirebilirler. Ancak bu doğal süreç aksi yönde işlerse, yas süreci tamamlanamaz ve kişinin işlevselliğinde bozulmalar meydana gelir.
Kayıp sonrası yaşanan süreci açıklamak için üç farklı kavram vardır.
(1) Kayıp yaşama ; bireyin “sevilen ve bağlanılan birinin” kaybı yüzünden yaşanılan durumdur.
(2) Matem ; sevilen kişinin ölümü yüzünden üzüntü duyulan zamandır.
(3). Yas (grief); ölüm nedenli kayıp yaşayan bireylerde, kayba karşı verilen uyum tepkileridir.
Yas; kayba karşı tamamlanmamış planları, istek ve hayalleri içermektedir. Yukarıdaki üç kavramın ortak noktası ise yasın bireyin verdiği öznel bir tepki olmasıdır.
Kayıp kavramı ise bireyi farklı şekilde etkileyen iki türe ayrılmaktadır.
Olağan kayıp, ani olmayan kayıptır ve birey şok, keder ve iştah kaybı, uyku problemleri gibi tepkiler içeren yas sürecini yaşamaktadır.
Olağan dışı kayıp ise, ani yaşanan, kayba sürekli maruz kalınan ya da kaybın travmatik şekilde algılanmasıyla oluşmaktadır.
Yasın Boyutları
Yas, birçok farklı insanda birçok farklı tepkilere sebep olmaktadır. Bu tepkiler bireysel farklılıklara, kişinin kaybı algılayış şekline ve kişinin kayıpla arasındaki bağın niteliğine göre çeşitlilik göstermektedir. Bireysel farklılıklar göz önüne alındığında yasın boyutları da dört farklı boyutta çeşitlenmektedir. Bu boyutlar;
- Bilişsel boyut; bilgiye ihtiyaç duymak ve realiteyi anlamaya çalışmaktır.
- Duygulanım boyutu, duygu dışavurumu için ihtiyaç duyulmaktadır.
- Davranış boyutu, dış uyaranların etkisiyle ölümü fark etmeye ve anlamlandırmaya çalışmaktır.
-Değer biçme boyutu, kayıpta bir mana bulmaya çalışmaktır.
Yas Çeşitleri
a) Karışık Yas: Kişinin kaybının ardından en az 6 ay geçmesine rağmen yaşamdaki işlevselliğinin giderek bozulmasıdır.
b) Engellenmiş Yas: Yasa verilen tepki ya hiç yoktur ya da normalden azdır.
c) Uzamış Yas: Yas tepkilerinin kayıp yaşantısından hemen sonra değil de uzun bir süre geçtikten sonra görülmesidir.
d) Hipertrofik/Aşırı Büyüyen Yas: Çok büyük bir duygusal acı yaşanması söz konusudur ve bu acının süresinin kestirilmesi zordur.
e) Kronik Yas: Birey tekrar tekrar üzüntü ve özlem duymakta ve kaybı yüceltmekten kendini alamamaktadır.
f) Komplike Yas: Bireyin ruhsal yapısı üzerinde kalıcı etki bırakan olağan dışı bir kayıptan kaynaklanan rahatsızlık durumudur.
Yas Belirtileri
Tıpkı bireysel farklılıklara göre yas boyutlarının çeşitlenmesi gibi yas belirtileri de duygusal, bedensel, bilişsel ve davranışsal olmak üzere çeşitlenmektedir.
Duygusal belirtiler; öfke, üzüntü, suçluluk, şok, özlem, güvensizlik gibi duygulardır.
Fiziksel belirtiler; ağızda kuruluk, nefes darlığı çekme, kalpte çarpıntı, midede boşluk hissetme, uyku problemleri, iştahsızlık ve yorgunluk.
Zihinsel belirtiler; genellikle yas sürecinin ilk zamanlarında görülmekte ve kısa süre sonra kaybolmaktadır. Ancak devam edip depresyona da sebebiyet verebilmektedir.
Bilişsel belirtiler; inkar, dikkat dağınıklığı, şaşkınlık, işitsel ve görsel varsanımlar, kaybedilen kişi ölmemiş gibi hissetme, kaybedilen kişi hakkında aşırı biçimde zihinsel meşguliyet yaşama.
Davranışsal belirtiler ise; ağlama, aşırı hareketlilik, sosyal ilişkilerde bozulma ve içe kapanma, kayıpla ilgili rüyalar görme, kayıpla ilgili eşyaları saklama, kaybı hatırlatan şeyler yapmak ya da aksine hatırlatıcılardan kaçınmak şeklindedir.
Yas Tepkileri
Bireyin tepkileri, sakinlik ve kabulden ciddi kriz tepkilerine kadar değişkenlik gösterebilmektedir. Bazı bireyler açıkça tepkilerini ortaya koyabilmektedirler ancak bazıları bu tepkileri saklamaktadır. Bu yas tepkileri her bireyde farklı olmakla birlikte ortak birçok tepki de görülmektedir. Normal yas süreci genelde 6-24 ay sürmekte ve zamanla yatışmaktadır. Sürecin ilerleyen evrelerinde bu tepkilerin sürmesi patolojik yasın belirtisi olabilmektedir.
Yas Süreci
Yas, geri dönüşü olmayan kayba verilen olağan tepkidir. Bu tepki bireyin enerjisini kayıp dışı yaşama aktardığında tamamlanmış olur. Yas sürecinde bireysel farklılıklar olmasına rağmen, 3 dönemden oluşan bir süreç modeli öne sürülmektedir. Bu dönemler:
1- Şok ve inkâr
2- Sıkıntı, huzursuzluk hali ve sosyal geri çekilme
3- Yeniden yapılanmadır.
Yas süreci, bireyin kişilik özelliklerinden, önceki deneyimlerinden, kaybın algılama biçiminden, kayıpla arasındaki ilişkinin niteliğinden ve sağlık durumundan etkilenmektedir. Yas sürecine ait genel beş özellik vardır. Bunlar; bedensel sıkıntılar, ölene ait şeylerle uğraşmak, suçluluk, düşmanca tepkiler ve davranış örüntülerinin değişmesidir. Aslında olağan işleyen yas süreci müdahaleyi gerektirmez ancak hiçbir yas sürecinin olağan olup olmayacağını kestirmek imkânsızdır.
Yas Sürecini Etkileyen Faktörler
1- Ölen kişinin kimliği
2- Ölen kişi ile ilişkinin doğası
3- Ölüm biçimi
4- Geçmiş kayıpların varlığı
5- Bireysel özellikler
6- Sosyal destek
7- Yas sürecinde meydana gelen sıkıntılar
Bunlarla birlikte 4 temel etken bireyin yas tutmasına engel olmaktadır. Birincisi, çocuklukta yeterince ihtiyaçları karşılanmayan kişilerin duygusal yapılarıdır. İkincisi, bireyin kayba aşırı bağımlı olması ve bitmemiş işlerin söz konusu olmasıdır. Üçüncüsü, kaybın ani olmasıdır. Dördüncüsü ise, bireyin toplumsal kısıtlama yüzünden tepkilerini bastırmasıdır.
Yas Tedavisi
Yas tedavisi konusunda birçok uzman farklı tedavi ve terapi yöntemi tanımlamışlardır. Bunlar ilaç tedavisi, destekleyici terapi, kısa dinamik terapi, bilişsel terapi, bilişsel davranışçı terapi, kişiler arası ilişkiler psikoterapisi, oyun terapisi, yazma terapisi, internet uygulamalı terapi ve hipnozdur.
Yas tedavisinin amacı, ayrılıkla ilgili çatışmaları çözümlemek ve yas sürecinin uyumuna ilişkin görevlerin tamamlanmasıdır. Tedavi genellikle bireysel görüşmelerle yürütülmektedir. Terapi zamanı sınırlıdır ve haftada bir defa gerçekleştirilerek 8-10 haftada sonlandırılmaktadır.
Peki çevremizde yas tutan insanlar var ise onlar için neler yapabiliriz?
Öncelikle bireyin yaşadığı kaybı idrak etmesini sağlamalıyız. Yaşadığı duyguları ifade edebilmesine elimizden geldiğince destek olmaya çalışmalıyız. Her bireyin duygularını yaşama ve ifade ediş şekli farklıdır. Bizim istediğimiz gibi değil de kendisini en rahat nasıl ifade ediyorsa bu şekilde duygularını açmasına izin vermeliyiz. Ağlayarak, susarak ya da kaybedilen kişi hakkında sürekli konuşarak vb. Kişinin yasını yaşadıktan sonra hayatına devam edebilmesini mümkün olduğunca desteklemeliyiz. Özellikle de kayıp sonrası ilk yıl olmak üzere, yıl dönümü gibi önemli zamanlarda kişilerin yanında ve onlara destek olmalıyız.
Eğer bir kayıp yaşadıysanız ve durumla baş etmekte zorlanıyorsanız veya kaybınızın ardından uzun bir süre geçmesine rağmen üzerinizdeki etkileri halen sürüyorsa profesyonel bir destek almaktan çekinmeyiniz.
Uzm.Psk.Dan. M.Behice AL CANKI
Kaynak
Tetikleyiciler: Travmatik Belleğin Yeniden Canlanması ve Kendini Koruma Stratejileri
Öz Şefkat: Kendinle Barışmanın Gücü ve Psikolojik Dayanıklılığın Anahtarı
İlişkilerde Bağımlılık ve Kendi Olma Hakkı: Özerklikten Ortak Büyümeye