1. Uzman
  2. Merve Ece KAYHAN
  3. Blog Yazıları
  4. Duygu Regülasyonu ve Hayatımızdaki Önemi

Duygu Regülasyonu ve Hayatımızdaki Önemi

Duygu Regülasyonu ve Hayatımızdaki Önemi

Duygu regülasyonu, bireylerin günlük hayatlarında duygularını fark edebilmesi, kontrol edebilmesi, duygusal tepkilerini değerlendirebilmesi ve kendi iç dünyasında hissettiği duyguları düzenleyebilmesidir. Duygu regülasyonunu sağlayabilmek olumsuz yaşam olaylarıyla mücadele ederken yön bulmamızı sağlayan son derece kritik bir beceridir. Bu yazıda duygu regülasyonunun önemini, duygu regülasyonu için kullanılabilecek farklı stratejileri keşfedeceğiz.

Duygu Regülasyonunun Önemi

Duygular hayatımızda önemli bir rol oynar. Kendimizi ifade etmemize, ihtiyaçlarımızı dile getirmemize yardımcı olurlar ve harekete geçmemiz için bize çeşitli sinyaller gönderirler. Bununla birlikte, olumsuz duygular deneyimlediğimizde ve bu olumsuz duygular bizim için zorlayıcı veya baş etmesi güç olduğunda duygularımızı sağlıklı bir şekilde ifade edemeyebiliriz veya duygularımız doğrultusunda bizim için işlevsiz olan davranışlar sergileyebiliriz. Örneğin, kendimizi aşırı endişeli hissediyorsak, bu endişeden kurtulmak adına kaçınma davranışları sergileyebiliriz veya kendimizi kızgın - öfkeli hissedersek, sonradan pişman olacağımız şeyler söyleyebilir veya yapabiliriz.

Duygu regülasyonunun nasıl sağlanabileceğini öğrenmek ve bunu uygulamaya başlamak oldukça önemlidir. Bireyler duygularını sağlıklı bir şekilde düzenlediğinde deneyimlenen olumsuz duygular daha kolay yönetilebilir hale gelir, daha sağlıklı ilişkiler kurulabilir, diğer insanlarla yaşanan çatışmalar azabilir ve zorlu yaşam deneyimleriyle daha kolay bir şekilde başa çıkılabilir. Bunlara ek olarak yapılan araştırmalarda duygu regülasyonunun kaygı, depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik sorunlarda yaşanan semptomlarının şiddetini azaltmada önemli bir rol oynadığını göstermektedir.

Duygu Regülasyonu Stratejileri

Yapılan araştırmalara göre, duyguları düzenlemek için kullanılabilecek birçok farklı strateji vardır. En yaygın stratejilerden bazıları şunlardır:

·     Hissedilen duygu ve düşüncelerin farkına varmak. Duygu ve düşüncelere karşı farkındalık kazanmak duygu regülasyonun temel adımlarından biridir. Kişinin kendi duygu ve düşüncelerine karşı farkındalık kazanması hem kendisini daha iyi anlamasını hem de yaşadığı olayları daha işlevsel bir şekilde analiz etmesini sağlar. Kendisini ve duygularını tanıyan ve yaşadığı olayları sağlıklı bir şekilde analiz edebilen bireyler duygularını daha iyi bir şekilde yönetebilirler.

·     Alternatif düşünceler geliştirebilme. Bazı zorlu yaşam deneyimleri sonucunda duygular bireyler için oldukça zorlayıcı, baş edilmesi güç ve yıkıcı hale gelebilir. Duyguların bu denli yoğun yaşanması ise bireyde gerçekçi olmayan - olumsuz düşüncelerin oluşumuna yol açabilir. Duygu regülasyonunu sağlayabilmenin ikinci adımı gerçekçi olmayan düşünceleri tespit edebilmek ve bu düşünceleri analiz edebilmektedir.

·     Soruna odaklanabilme. Olumsuz duygular deneyimlendiğinde ve bu duygular yönetilmesi güç bir hal aldığında bu duyguları ortaya çıkaran sorun tanımlanmalı ve çözüm yolları aranmalıdır. Sorunu çözmek için harekete geçmek, bireylerde kontrolün kendisinde olduğunu hissetmesini sağlayarak, duyguların daha işlevsel bir şekilde yönetilmesine olanak sağlar.

·     Hissedilen duygudan uzaklaşmamak ve duyguyla kalabilmek. Olumsuz duygular özellikle yoğun ve şiddetli deneyimlendiği zamanlarda bireyler genellikle dikkatlerini dağıtmaya, başka bir şeye odaklanmaya veya duyguyu görmezden gelmeye çalışabilirler. Ancak bu sadece hissedilen duygunun şiddetini arttırıp, baş edilmesi daha güç bir hale getirecektir. Burada yapılması gereken şey duygudan uzaklaşmamak ve duyguyla kalabilmektir ancak bu şekilde duyguları kontrol etmeyi ve yönetebilmeyi öğrenebiliriz.

·     Nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizlerinden yararlanmak. Yapılan araştırmalar nefes ve gevşeme egzersizlerinin bedeni ve zihni regüle ederek kişinin yıkıcı veya zorlayıcı duygularla daha etkili bir şekilde başa çıkmasına olanak sağladığını göstermektedir.

Duygu Regülasyonun Bireyler İçin Faydaları Nelerdir?

·     İlişkilerinizin güçlenmesine ve çatışmaların azalmasına yardımcı olur. Duygularınızı işlevsel bir şekilde yönetebildiğinizde, bireylerle açık iletişim kurabilirsiniz. Hayatınızdaki insanlarla açık iletişim kurmak, daha sağlıklı ilişkiler geliştirmenize ve çatışma yerine daha yapıcı bir şekilde sorunların çözümüne olanak sağlar.

·     Duygularını regüle edebilen insanlar, kendilerini daha iyi tanırlar ve çevresindeki insanlara kendilerini daha iyi ifade ederler.

·     Duygu regülasyonunu sağlayabilmek psikolojik sorunların yaşanmasının önüne geçebilir ve var olan psikolojik sorunların semptomlarının şiddetini azaltmada rol oynar.

·     Duygularınızı işlevsel bir şekilde düzenlemeyi öğrendiğinizde, zorlu yaşam deneyimleriyle daha sağlıklı ve daha kolay şekilde başa çıkmayı da öğrenirsiniz.

·     Kendinize karşı kişisel farkındalığınız artar. Kendi duygu ve düşüncelerinizin farkına vararak neye ihtiyacınız olduğunu veya nelerin sizi rahatsız ettiğini, istemediğinizi daha iyi analiz edebilirsiniz.

·     Kendi duygularınızın farkına vararak, hayatınızda daha sağlıklı sınırlar çizebilir ve bu sınırları korumayı öğrenebilirsiniz.

·     Duygularınızı yönetmeyi öğrendiğiniz zaman daha işlevsel ve sağlıklı kararlar alabilirsiniz.

Duygu regülasyonu, duyguları etkili bir şekilde yönetme ve daha sağlıklı bir hayat sürmede hayati bir role sahip olan bir beceridir. Hayatınıza çeşitli stratejileri dahil ederek ve bu konuda bir uzmandan destek alarak duygularınızı daha iyi tanıyabilir ve bu doğrultuda düzenlemeyi öğrenebilirsiniz. Hayatımız boyunca birçok zorlu yaşam deneyimiyle karşı karşıya kaldığımız gibi bu zorlu yaşam deneyimlerinin hiç bitmeyeceğinin ve hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğinden uzaklaşmamamız gerekir. Önemli olan zorlu yaşam deneyimleri değil, bizim neler hissettiğimiz ve nasıl davrandığımızdır. Duygularımızı regüle etmeyi öğrenerek, bizi rahatsız eden davranışlardan kurtulmak mümkündür.

 

Uzm. Klinik Psikolog Merve Ece Kayhan.

 

Kaynaklar

Izard, C.E. (1991). The Psychology of emotions, 1st edition, (pp.185-201). NewYork: Plenum.

Leahy, R. L., Tirch, D., & Napolitano, L. A. ( 2011). Emotion Regulation in Psychotherapy, A Practitioners‘s Guide. New York: The Guilford Press.

Lulofs, R.S. ve Cahn D.D. (2000), Conflict from theory to action. USA: Aperson Education Company

Averill, J.R. (1983), Studies on Anger and Aggression: Implications for Theories of Emotion, American Psychologist, November, 1145-1160.

Gross, J. J., & Thompson, R. A. (2007). Emotion regulation: Conceptual foundations. In J. J. Gross (Ed.) Handbook of emotion regulation. New York: Guildford Press

Eisenberg, N., Fabes, R. A., Nyman, M., Bernzweig, J., Bernzweig, J. & Pinuelas, A. (1994). The relations of emotionality and regulation to children's anger-related reactions. Child Development, 65, 109-128.

Denollet, J., Nyklicek I. & Vingerhoets, J.J.M. (2008). Introduction: emotions, emotion regulation and health. In A. M. Kring, D. M. Sloan (Ed.), Emotion Regulation and psychopathology (pp. 3-11). New York: The Guildford Press.

Frijda, N.H. (1994). Emotion require cognitions, even if simple one, Derl, Ekman,P, Davidson, J.R, The Nature of Emotion: Fundamental Questions, New York, Oxford University Press, ss.197-203.

Berkıng, M., Wupperman, P. (2012), Emotion regulation and mental health: recent findings, current challenges, and future directions. Current opinion in psychiatry. 25(2): 128-134.

Wolfe D. A., Scott K., Wekerle C., Pitman, A. L. (2001). Child maltreatment: Risk of adjustment problems and dating violence in adolescence. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry. 40(3): 282- 289.

Beck, J. S. (2014). Bilişsel davranışçı terapi: Temelleri ve ötesi. Nobel Akademik Yayıncılık.


Yayınlanma: 05.04.2023 13:56

Son Güncelleme: 05.04.2023 13:56

Psikolog

Merve Ece

KAYHAN

Uzman Klinik Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Ruhsal-Toplumsal, Kişisel ve Çevresel Diğer Koşullarla İlişkili Sorunlar
Online TerapiOnline Ter...
süre 50 dk
ücret 1500
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 50 dk
ücret 1500
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

Anlık Paylaşımlar ile Anı Yaşamak

Günlük yaşamımızın bir parçası haline gelen teknoloji ve sosyal medya kullanımının hayatımızın büyük bir alanını kapsamış olduğu yadsınılamaz bir gerçek. Durum böyleyken "Bağımlılık mı, ihtiyaç mı?" sorusunun cevabını çoğu kez bulmakta zorluk çekiyoruz ve çoğu kez sormaya ihtiyaç duymuyoruz. (Ertemel ve Eroğlu Pektaş) tarafından 2018 yılında Mobil Teknoloji Bağımlılığı ile ilgili 24 üniversite öğrencisiyle yapılan nitel çalışma sonucu oldukça dikkat çekici gözükmektedir. "Akıllı telefon kullanım sıklığınız nedir sorusuna katılımcıların %45’i 4-7 saat arasında cevap vermiştir. Günün 8 saat üzerindemobil internette zaman geçiren öğrenciler ise katılımcıların %20’sini oluşturmaktadır. 1 saatten az ve 1-3 saat arası vakit geçiren öğrencilerin toplamı ise katılımcıların %32’sini oluşturmaktadır." Çağımızın şartlarına bağlı olarak teknoloji ve sosyal medya hayatımızın bu kadar merkezinde iken ondan tamamen kopmak, bağımlı kategorisine girmeyen kişiler için de oldukça zor görünebilmekte. Nitekim çoğumuz henüz bağımlı hissetmiyorken sosyal medya platformlarını kullanmaya ve bu platformlara erişmeyi sağlayan teknolojik araçlara yöneldik. Birden çok sebebi olabilen bu yönelişin ana nedenleri arasına merak, ilerleyen teknolojiye ayak uydurabilme ve ihtiyaç olarak bakılabilir. (Akyürek, 2020) tarafından Lise Öğrencilerinin Telefon Kullanımına ilişkin çalışması önemli görülmektedir. "Öğrencilerin akıllı telefonu kullanım amacı olarak 'sosyal medya' %32.7 ile oran açısından en yüksek çıkmıştır. Öğrencilerin akıllı telefonu kullanım amacı olarak 'eğitim amaçlı durumlar'ise %8.2 ile oran açısından en düşük çıkmıştır. Ayrıca öğrencilerin akıllı telefonu kullanım amacı 'konuşmak' %14.9, 'mesajlaşmak' %22.5 ve 'diğer durumlar (internette sörf yapmak, müzik dinlemek, oyun oynamak, fotoğraf-video çekmek vb.)' ise %21.8çıkmıştır." Teknoloji ve sosyal medya bağımlılığın önemli diğer kullanım amacını ise mutlu olma arzusu ve günlük hayatın yoğunluğundan kaçış olarak belirtebiliriz. Bu davranışımız sonucunda andan uzaklaşarak teknolojik gerçekliği ve anlık paylaşımların getirmiş olduğu mutluluğu kabul etmiş bulunuruz. (Güney, 2017)' e göre, bireyler sosyal medya etkileşimleri sonucunda tanıdık ya da tanımadık birçok kişiyle karşılıklı iletişime girme ve karşılığında almış oldukları doyum ile bir mutluluk yaşayabilir. Kişinin hoşuna giden bu durum sonucu bir kısırdöngü zinciri başlayacak ve birey farkında olmadan kendisini bağımlılık okyanusunda bulacaktır.Özetleyecek olursak; dikkat etmemiz gereken hususlar: sosyal medya kullanım süremiz, sosyal medya kullanım amacımız ve sosyal medya platformlarının günlük hayatımız üzerindeki etkilerinin gündelik hayatımıza etkisi önem arz ediyor. Bu doğrultuda soracağımız sorulardan birkaçı şunlar olabilir: Sosyal medya kullanımı hayatımızın merkezinde şekilleniyor olabilir mi? Hayatımızdaki bazı doyurulmamış ruhsal ihtiyaçlarımızı sosyal medya üzerinden gidermeye çalışıyor olabilir miyiz? Sosyal medya kullanımı bizim günlük hayat verimimizi düşürüyor olabilir mi? Teknoloji çağında bu soruları sormak artık git gide zorlaşıyor. Dikkatimizi ve kendimizi neye odaklayacağımızı seçemeyeceğimiz kadar yoğun ve renkli seçenekler arasında kaybolurken buluyoruz. Gündelik yaşamı kaçırma korkusu ve sosyal iletişim ihtiyacımız bizi sosyal medya araçlarına bağımlı hale getirebiliyor. Bağımlı olmayı seçmiyoruz adeta kendimizi seçenekler arasında kaybolmuş ve gün sonunda ekran süremizi aşmış halde buluyoruz. Neler Yapılabilir ?Ebeveynler aile etkinlikleri düzenleyerek gerçek ortamda sosyalleşmeye öncelik verebilir. Aile buluşmaları, topluluk halinde etkinliklerin artırılması ve aile içi mini saatler ile teknolojiden uzak ortak zaman etkinlikleri oldukça kıymetli.Şikayetçi olmak yetmez, adım atabilmeli ve alternatifler üretebilmek kıymetli. Evet odaklarımız dağılıyor ancak elimiz telefona gitmeden önce diğer seçenekleri taramak ve eğlenceli olan gerçek hayata dair bir etkinlik seçmek mümkün. Bireysel etkinlikler için bahsedecek olursak: yürüyüş saati, okuma saati, gezi saati, spor saati, vb.Çocuklar için kısıtlamalar önemli. Maalesef günümüzde çocuklar tablet ve telefonla bir arada büyüyor ve 0-6 yaş gelişim döneminde sosyal etkileşim ve özellikle anne - baba ile çocuk etkileşimi çok kıymetli. Kişilik oluşumu başta olmak üzere çocuğun hayatındaki algılarının en açık olduğu bu dönemlerde birebir etkileşim ve aktivitelere öncelik vermek yine ebeveynlerin kontrolünde. Çocuklar anne ve babalarını rol model alırlar. Çocuğunuzun istediği bir alışkanlığı kazanması için çabalıyorsanız ve buna rağmen çocuğunuz ekran başından kalkmıyorsa sizi model alıyor olabilir mi? Çocuğunuzla ortak kitap okuma saati, hobi etkinlik saati, çalışma ve yürüyüş saatleri gibi farklı etkinlikler yapıyor olmanız çocuğunuzun alışkanlıklarını etkileyecektir. Her çocuk ebeveyninin aynasıdır.Diğer önemli olan ise zaman kısıtlaması. Sınırlar ebeveynler ve çocuklar arasında önemli bir etki alanı oluşturur. Kurallar ve sınırlar varsa iletişim saygı ve sevgi çerçevesinde olgun bir karakter gelişimini destekler. Teknoloji ve sosyal medya için de sınırlar etkilidir. Eğer “hayır” derken izin vermeyi sürdürüyorsanız ya da “hayır” demenin çocuğunuza baskı oluşturacağını düşünüyorsanız sağlıklı sınırlardan söz edilemez. Süre sınırını çizmek ve bunu düzenli şekilde uygulamak çocuğunuzun erken yaşta bağımlı olmasının önüne geçebilir ve alternatiflere yönelmesini sağlayabilir.Kendi hayatınıza öncelik vermek. Sosyal medya hayatınızın merkezi haline gelmişse eğer sorgulamakta fayda var. Keyif aldığım etkinlik ve faaliyetler neler? Sosyal medyayı bu kadar yoğun kullanmamın arka planında başka etkenler olabilir mi? Uzman desteğine ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz. Bazen zor zamanlar geçirirken kendimizi boşlukta hissederiz ve bu boşluğu doldurabilecek kolay faaliyetler ile vaktimizi geçiririz. Geçici bir çözüm yoludur ve sorunlarımızın daha da büyümesine sebep sunabilir. Bir uzmana başvurarak destek almaktan çekinmeyin.KAYNAKÇAErtemel, A. V., & Eroğlu Pektaş, G. Ö. (2018). Dijitalleştiren Dünyada Tüketici Davranışı Açısından Mobil Teknoloji Bağımlılığı: Üniversite Öğrencileri Üzerine Nitel Bir Araştırma (Mobile Technology Addiction in Terms of Consumer Behavior in the Digitizing World: A Qualitative Research on University Students). Yıldız Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2(02), 18-34.AKYÜREK, M. İ. Lise Öğrencilerinde Akıllı Telefon Kullanımı ve Bağımlılığı. Turkish Journal of Educational Studies, 7(2), 42-63. Güney B. Dijital Bağımlılığın Dijital Kültüre Dönüşmesi: Netlessfobi. Yeni Medya Elektron Dergi. 2017;1(2)Ayas, T. ve Horzum, M. B. (Ed.). (2016). Teknolojinin Olumsuz Etkileri. Ankara: Vize Yayıncılık.

Online Terapi: Bilmeniz Gerekenler

Online Terapi: Bilmeniz GerekenlerOnline terapi, son yıllarda hem zamandan hem de mekandan bağımsız olarak psikolojik destek almak isteyenler için giderek daha popüler hale geldi. Türkiye'de de bu alanda sunulan hizmetler çeşitleniyor. Ancak, yüz yüze terapiye kıyasla daha yeni bir yöntem olması nedeniyle, akıllarda birçok soru işareti oluşabiliyor. Bu yazıda, online terapiye başlamadan önce bilmeniz gereken en önemli noktaları derledim.Güvenilir Bir Platform ve Terapist Nasıl Bulunur?Online terapiye adım atarken en kritik konulardan biri, doğru ve güvenilir bir platform seçimi yapmaktır. Bu platformlar, genellikle lisanslı psikolog, psikiyatrist veya psikolojik danışmanları bünyelerinde barındırır. Bu platformun veri gizliliği politikalarını ve güvenlik önlemlerini mutlaka inceleyin, güvenilir olduğunu kendi gözlerinizle görün.. Kişisel bilgilerinizin ve seans kayıtlarınızın nasıl korunduğunu net bir şekilde anlamanız önemlidir.Platformun güvenilirliğini sağladıktan sonra, terapistin kendisinin de yetkinliğini sorgulamak gerekir. Türkiye'de bir psikoloğun mesleğini icra edebilmesi için gerekli lisanslara sahip olması şarttır. Terapi alacağınız kişinin diplomasının olduğunu kontrol etmek, çok çok önemlidir.. Çoğu güvenilir platform, terapistlerin eğitim bilgilerini, uzmanlık alanlarını ve lisans numaralarını açıkça paylaşır. Bu platform ise bu bilgileri uzmanlarından e-devlet onaylı mezuniyet belgesi talep edip kontrollerini sağlayarak kayıtlarını oluşturuyor. Yani burada lisanslı terapistler olarak sizlere güvenli hizmet sağladığımızdan emin olabilirsiniz. Fakat elbette terapistlerin yetkinliğini ancak deneyimleyerek anlayabilirsiniz. Bunun için uzmanlık almak istediğiniz konulara dair uzmanınızın ek sertifikalar alıp almadığına bakabilirsiniz. Bu sertifikaları bu platformun sertifikalar kısmından inceleyebilmeniz mümkündür. Seans Ücretleri ve Ödeme YöntemleriOnline terapinin maliyeti, yüz yüze terapide olduğu gibi terapistin deneyimine, uzmanlık alanına ve seansın süresine göre değişebilir. Türkiye'deki online terapi platformları genellikle seans başına ücretlendirme yapar ve bu ücretler geniş bir aralıkta seyredebilir. Terapistin size seans başı alacağı ücreti hangi aralıkta tuttuğu tamamen kendisiyle ilgili bir durumdur. Pahalı olan iyidir gibi bir düşünce doğru olmadığı gibi ekonomik koşulları göz önünde bulundurduğunuzda değerinin çok altında seans ücretleri talep edilmesini de sorgulayabilirsiniz. Bu platform, belirli aralıklarla taban seans fiyatı belirlemektedir. Bundan dolayı ödeyeceğiniz ücretlerin uzmanın kendi eğitim-uzmanlık-titr-mesleki deneyim yılına göre çok çeşitli faktörlerle belirlediğini unutmayınız. Ödeme yöntemleri de platformdan platforma farklılık gösterir. Kredi kartı, banka havalesi veya online ödeme sistemleri en yaygın kullanılan yöntemlerdir. Ödemenin platform üzerinden güvenli bir şekilde yapıldığından emin olmanız, olası sorunların önüne geçmenize yardımcı olur. Bu platform için herhangi bir sorun yaşamadan güvenli bir şekilde ödeme yapacağınız ve 24 saatten fazla olması koşuluyla seanslarınızı iptal etmek ya da değiştirmek istediğinizde yüzde yüz para iadesi alabileceğinizi hatırlatmak isterim. Seanslara gelmeden önce ödeme yapmanız hem sizin seans saatinizi güvence altına almanız hem de terapistinizin o saati size özel kullanmak üzere seans oluşturması için elzemdir. Kimi özel durumlar haricinde son dakika iptalleri terapistleri zor duruma sokabilmektedir. Bundan dolayı katılamayacağınız ihtimali olan seanslar için terapistinizi zor duruma sokmamak adına seansınızı ertelemek ya da yeni seans gün ve saati oluşturmak gibi yollara baş vurabilirsiniz. Online Terapinin Avantaj ve DezavantajlarıOnline terapinin en büyük avantajı, zaman ve mekan esnekliği sunmasıdır. Büyük şehirlerde yaşayanlar için trafik derdini ortadan kaldırır. Aynı şekilde, fiziksel hareket kısıtlılığı olanlar veya yurt dışında yaşayanlar için de psikolojik destek almayı kolaylaştırır. Kendinizi en rahat hissettiğiniz ortamda, evinizin konforunda seanslara katılabilirsiniz.Ancak, online terapinin bazı dezavantajları da olabilir. Teknik aksaklıklar (internet bağlantı sorunları, ses kesintileri) seansın akışını bozabilir. Bundan dolayı lütfen seanslardan önce sessiz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir odada olduğunuzdan ve internet hızınızın en az 16 Mbps olduğundan emin olunuz. Görüntünüzün uygun bir şekilde terapistiniz tarafından görülebilmesi için de mümkünse cep telefonunuzdan değil tablet ya da bilgisayarınızdan bağlanmanız ve belinizden yukarısının görünüyor olabildiği bir pozisyonda oturuyor olmanız önemlidir.Bazı insanlar için yüz yüze iletişimin sunduğu beden dili ve mimiklerin tam olarak anlaşılamaması bir eksiklik olarak görülebilir. Bu nedenle, ilk seansı deneme amaçlı kullanarak online terapinin size uygun olup olmadığına karar verebilirsiniz. Şunu akılda tutmakta fayda var. Terapistinizle kuracağınız ya da kuramayacağınız ilişki tamamen yolda belli olacaktır. Kimi zaman terapistin mizacının size uygun olmadığını düşünebilirsiniz. Kimi zaman terapistin uyguladığı terapi ekolünün sizin hayat görüşünüzü yansıtmadığını düşünebilirsiniz. Bu ve benzer tüm durumlar için terapistinizle terapötik ilişki kuramadığınızı ya da yargılandığınızı hiissettiğinizi veya rahatlıkla konuşamadığınızı fark ettiğini düşünüyorsanız başka terapistler aramanız gerektiğini belirtmek gerekir. Bu her zaman terapistin iyi ya da kötü oluşuyla ilgili olmayabilir. Doğru ekol, doğru uzmanlık ve danışan ilişkisi kurulabildiğini ya da kurulamadığını görmek ancak seanslar devam ederken anlaşılabilir.İlk Seansa Nasıl Hazırlanmalıyım?İlk seans, genellikle tanışma ve ihtiyaçlarınızı konuşma seansı olur. Seans öncesi, kendinize sessiz, rahat ve mahremiyetinize özen gösteren bir alan ayarlayın. İyi bir internet bağlantınızın olduğundan emin olun ve kulaklık kullanmak, daha iyi bir ses kalitesi sağlayabilir.Terapistinize kendinizi tanıtın, terapiye başlama nedenlerinizi ve beklentilerinizi açıkça ifade edin. Hatta aklınızdaki soruları (terapinin süreci, yöntemleri vb.) not alarak seansa girmek, daha verimli bir başlangıç yapmanızı sağlar. Fakat bunları yapmanız için zaten terapistiniz size uygun soruları sorup yönledirecektir. Ne anlatacağım diye endişelenmenize hiç gerek yoktur.Unutmayın, terapi bir maraton değil, bir süreçtir. Online terapi, bu süreci size daha ulaşılabilir ve esnek bir şekilde sunar. Önemli olan, kendinize en uygun yolu ve terapisti bulmaktır.SİZ DE ONLİNE TERAPİYLE KENDİNİZE YATIRIM YAPMAYA BAŞLAMAK İÇİN ŞİMDİ TAKVİMİMDE BELİRTTİĞİM SEANS SAATLERİNDEN BİRİNİ AYIRTARAK BENİMLE GÖRÜŞMEYE BAŞLAYABİLİRSİNİZ.
Fatma MISIR 03.09.2025

Cinsel Terapiye İhtiyacım Var Mı?

Cinsel Terapi Nedir ve Ne Zaman Cinsel Terapiye Baaşvurmalıyım?Cinsel terapi, bireylerin ve çiftlerin cinsel işlev bozuklukları, cinsel kimlik veya yönelim sorunları, ilişki dinamikleri ve cinsel yaşamla ilgili diğer zorlukları aşmalarına yardımcı olan bir psikoterapi dalıdır. Bu terapi, bireylerin cinsel sağlıklarını ve genel refahlarını iyileştirmeyi hedefler. Cinsel terapi, genellikle alanında uzmanlaşmış bir psikolog tarafından uygulanır. Cinsel terapiye başladığınız ilk seanstan itibaren psikoloğunuz sizden partnerinizle cinsel perhiz uygulamanızı yani uzmanınız söyleyene kadar cinsel ilişkiye kesinlikle girmemenizi söyler. Bu perhize uymanız, psikoloğunuzun sizlere vereceği ev ödevlerini uygulamak ve seansların sizin lehinize gitmesi için çok önemlidir. Cinsel Terapiye Ne Zaman Başvurulmalıdır?Cinsel terapiye başvurmak için birçok sebep olabilir. Eğer cinsel yaşamınızda veya ilişkinizde aşağıdakine benzer sorunlar yaşıyorsanız, bir uzmana danışmayı düşünebilirsiniz:Cinsel İşlev Bozuklukları: Cinsel isteksizlik, sertleşme sorunu, vaninismus, erken veya geç boşalma, orgazm olamama, ağrılı cinsel ilişki gibi durumlar.İlişki Sorunları: Partnerle cinsel uyumsuzluk, cinsel iletişim eksikliği, aldatma sonrası yaşanan güven sorunları veya cinsel yaşamın rutinleşmesi.Psikolojik Faktörler: Cinsellikle ilgili anksiyete, depresyon, özgüven eksikliği, cinsel travma geçmişi veya vücut algısı sorunları.Cinsel Kimlik ve Yönelimle İlgili Sorunlar: Cinsel kimlik veya yönelimle ilgili kafa karışıklığı, kabul görmeme hissi veya toplum baskısı.Cinsel İşlev Bozukluklarının Kısaca TanımıVajinismus: Vajinismus, vajina girişindeki kasların, cinsel ilişki veya vajinal penetrasyonu engelleyecek şekilde istemsiz ve tekrarlayıcı bir şekilde kasılması durumudur. Bu kasılmalar, kişinin kendi kontrolü dışında gerçekleşir ve genellikle ağrı, yanma, batma veya gerilme hissine neden olur. Vajinismus, cinsel ilişkiyi, jinekolojik muayeneyi, tampon kullanımını veya diğer vajinal penetrasyon gerektiren eylemleri imkansız hale getirebilir veya son derece zorlaştırabilir.Vajinismusun psikolojik ve fiziksel olmak üzere birçok nedeni olabilir. Genellikle, cinsel ilişkiye veya vajinal penetrasyona dair korku, kaygı, travmatik deneyimler, yanlış bilgiler veya yetiştirilme tarzından kaynaklanır. Ancak, fiziksel bir rahatsızlık (örneğin enfeksiyon veya kist) nedeniyle ağrı hissetme korkusu da vajinismusa yol açabilir.Tedavisi genellikle cinsel terapi, psikoterapi ve fiziksel egzersizleri içerir. Terapist, bireyin vajinismusa neden olan korku ve kaygılarını anlamasına yardımcı olurken, aynı zamanda vajinal kasları gevşetmeye yönelik özel egzersizler ve teknikler öğretir. Doğru bir uzmandan destek almak, bu sorunun üstesinden gelmek için atılan en önemli adımdır.Erken Boşalma:Erken boşalma (prematüre ejakülasyon), cinsel aktivite sırasında kişinin veya partnerinin istediğinden daha kısa sürede, genellikle penetrasyondan hemen sonra veya hemen önce boşalması durumudur. Bu durum, bireyin kontrol mekanizmasının dışında gerçekleşir ve genellikle cinsel yaşamda sıkıntıya, kaygıya, utanç duygusuna ve özgüven kaybına yol açar.Erken boşalma psikolojik ve biyolojik faktörlerin birleşiminden kaynaklanabilir. Yaygın nedenleri arasında cinsel performans kaygısı, stres, depresyon, ilişki sorunları ve cinsel travma geçmişi yer alabilir. Biyolojik faktörler ise hormonal düzensizlikler, tiroid sorunları veya prostat iltihabı gibi durumları içerebilir.Bu durumun tedavisi genellikle multidisipliner bir yaklaşımla ele alınır. Cinsel terapi, psikoterapi, ilaç tedavisi veya davranışsal teknikler (örneğin dur-başla veya sıkma tekniği) gibi yöntemler uygulanabilir. Önemli olan, bu durumu bir hastalık olarak görmek yerine, uzman bir profesyonelden yardım alarak aşılabilecek bir sorun olduğunu bilmektir.Geç Boşalma:Geç boşalma (gecikmiş boşalma), cinsel aktivite sırasında kişinin arzu etmesine ve yeterli cinsel uyarılmaya rağmen boşalamaması veya boşalmanın normalden çok daha uzun sürmesi durumudur. Bu durum, bireyin veya partnerinin cinsel tatminini engelleyebilir ve hem kişide hem de ilişkide hayal kırıklığına, endişeye ve strese yol açabilir. Geç boşalmanın altında yatan nedenler genellikle psikolojik, fiziksel veya farmakolojik faktörlerin bir kombinasyonudur.Psikolojik Nedenler: Cinsel performans kaygısı, partnerle yaşanan ilişki sorunları, cinsel fantezilere aşırı odaklanma veya cinsel birleşmeyi 'doğru' yapmaya dair mükemmeliyetçi düşünceler bu duruma yol açabilir. Ayrıca, çocuklukta veya geçmişte yaşanan cinsel travmalar da geç boşalmanın psikolojik kökenlerinden biri olabilir.Fiziksel Nedenler: Diyabet, sinir hasarı, hormonal dengesizlikler, prostat ameliyatı gibi tıbbi durumlar geç boşalmaya neden olabilir. Bu nedenle, bir uzmana başvurulduğunda öncelikle tıbbi bir değerlendirme yapılması önemlidir.Farmakolojik Nedenler: Antidepresanlar, yüksek tansiyon ilaçları veya alkol gibi bazı maddelerin kullanımı da geç boşalmaya yol açabilir.Geç boşalma tedavisinde en etkili yöntemlerden biri, duruma özel olarak tasarlanmış bir cinsel terapiprogramıdır. Bu terapi, bireyin cinsel performans üzerindeki kaygılarını azaltmasına, cinsel fantezilerini anlamasına ve partneriyle daha açık iletişim kurmasına yardımcı olur. Gerekli durumlarda, ilaç tedavisi veya yaşam tarzı değişiklikleri de (alkol tüketiminin azaltılması gibi) tedavi planına dahil edilebilir. Önemli olan, bu sorunun üstesinden gelinebileceğini ve yalnız olmadığınızı bilmektir. Bir cinsel terapistten veya ürologdan destek almak, hem kişisel hem de ilişkisel refahınız için atılacak en doğru adımlardan biridir.Anorgazmi:Anorgazmi, yeterli cinsel uyarılma olmasına rağmen kişinin cinsel ilişki veya mastürbasyon yoluyla orgazm olamaması veya orgazmın belirgin bir şekilde gecikmesi durumudur. Bu durum, bireyin cinsel yaşamında hayal kırıklığına, kaygıya ve tatminsizliğe yol açabilir. Anorgazmi genellikle iki ana kategoriye ayrılır:Birincil Anorgazmi: Bireyin hayatı boyunca hiç orgazm deneyimlememiş olması durumudur.İkincil Anorgazmi: Bireyin geçmişte orgazm yaşayabilmişken, daha sonra orgazm olma yeteneğini kaybetmesidir. Bu durum, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, stres, ilişki sorunları veya tıbbi durumlar gibi bir tetikleyici faktörle ilişkilidir.Anorgazmi, tek bir nedene bağlı olmayabilir ve genellikle psikolojik, fizyolojik ve farmakolojik faktörlerin birleşiminden kaynaklanır.Psikolojik Nedenler: Cinsel performans kaygısı, stres, depresyon, cinsel travma, utanç veya suçluluk duyguları, partnerle iletişim sorunları ve cinsel mitler anorgazmiye yol açabilir.Fizyolojik Nedenler: Hormonal dengesizlikler, sinir sistemi rahatsızlıkları, diyabet, pelvik bölgeye uygulanan ameliyatlar veya kronik ağrılar orgazm yeteneğini etkileyebilir.Farmakolojik Nedenler: Antidepresanlar, yüksek tansiyon ilaçları ve bazı antipsikotik ilaçlar gibi maddeler anorgazmiye neden olabilir veya durumu kötüleştirebilir.Anorgazmi tedavisinde, altta yatan nedenlerin doğru bir şekilde teşhis edilmesi çok önemlidir. Tedavi planı, duruma özel olarak tasarlanır ve genellikle şunları içerir:Cinsel Terapi: Bireyin veya çiftin cinsel kaygılarını, yanlış inançlarını ve iletişim sorunlarını ele almasına yardımcı olur. Terapist, cinsel uyarılma ve orgazm hakkında doğru bilgileri sağlayarak danışanın kendi vücudunu keşfetmesine destek olur.İlaç Tedavisi ve Tıbbi Müdahale: Fizyolojik bir neden saptanması halinde, altta yatan tıbbi durumun tedavisi veya kullanılan ilaçların değiştirilmesi gerekebilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Alkol ve sigara kullanımının azaltılması, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi yaşam tarzı değişiklikleri de genel cinsel sağlığı olumlu yönde etkileyebilir.Anorgazminin üstesinden gelmek mümkündür ve bir cinsel terapistten destek almak, cinsel yaşam kalitenizi artırmak için atabileceğiniz en önemli adımlardan biridir.Sertleşme Bozukluğu:Sertleşme bozukluğu (erektil disfonksiyon), cinsel ilişki için yeterli sertliğe ulaşamama veya bu sertliği sürdürememe durumudur. Bu durum, yalnızca penisin fiziksel bir tepkisi olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir erkeğin özgüvenini, benlik saygısını ve partneriyle olan ilişkisini de derinden etkileyebilir. Sertleşme bozukluğu, karmaşık bir durumdur ve genellikle tek bir nedene bağlı değildir. Hem fiziksel hem de psikolojik faktörler rol oynayabilir.Fiziksel Nedenler: Bu durumun en yaygın nedenlerinden biri fiziksel sağlık sorunlarıdır. Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve hormonal dengesizlikler, sertleşme için gerekli olan kan akışını etkileyebilir. Ayrıca, bazı ilaçların yan etkileri, sigara ve alkol kullanımı da sertleşme bozukluğuna yol açabilir.Psikolojik Nedenler: Stres, anksiyete, depresyon, cinsel performans kaygısı ve ilişki sorunları, sertleşme bozukluğunun önemli psikolojik nedenlerindendir. Bazen sorun, fiziksel bir nedenden başlar ancak zamanla psikolojik bir kaygıya dönüşerek durumu daha da kötüleştirebilir.Sertleşme bozukluğunun tedavisi, altta yatan nedenlere göre değişiklik gösterir. İlk adım, bir ürolog veya androloji uzmanına başvurarak kapsamlı bir tıbbi değerlendirmeden geçmektir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigarayı bırakma ve alkol tüketimini azaltma gibi değişiklikler kan akışını iyileştirerek duruma olumlu etki edebilir.İlaç Tedavisi: Oral yolla alınan ilaçlar (fosfodiesteraz-5 inhibitörleri) kan akışını artırarak sertleşmeye yardımcı olabilir.Cinsel Terapi: Sertleşme bozukluğunun psikolojik nedenleri varsa veya durum fiziksel bir sebepten kaynaklansa bile psikolojik kaygılar yaratıyorsa, cinsel terapi çok etkili bir yöntemdir. Terapist, performans kaygısını azaltmaya, özgüveninizi yeniden kazanmaya ve partnerinizle sağlıklı iletişim kurmaya yardımcı olur.Sertleşme bozukluğu, tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur ve utanç duyulacak bir durum değildir. Bu sorunla başa çıkmak için doğru adımları atmak, hem cinsel sağlığınız hem de genel yaşam kaliteniz için büyük önem taşır.Cinsel İsteksizlik:Cinsel isteksizlik (hipoaktif cinsel istek bozukluğu), kişinin cinsel aktiviteye karşı devamlı veya tekrarlayan bir şekilde ilginin veya fantazilerin azalması veya tamamen yok olması durumudur. Bu durum, bireyin kendisi veya partneri için önemli bir sıkıntı kaynağı olduğunda klinik olarak tanımlanır. Cinsel istek, oldukça karmaşık bir konudur ve birçok farklı faktörden etkilenir. Bu faktörler psikolojik, fiziksel ve ilişkisel olarak gruplandırılabilir.Psikolojik Faktörler: Stres, anksiyete, depresyon, özgüven eksikliği, geçmiş cinsel travmalar veya vücut algısı sorunları cinsel isteği doğrudan etkileyebilir. Özellikle yoğun iş temposu, finansal sorunlar gibi günlük yaşam stresi, cinsel isteksizliğin yaygın bir nedenidir.Fiziksel Faktörler: Hormonal dengesizlikler (tiroid sorunları, testosteron seviyesindeki düşüş), diyabet, kalp hastalıkları veya kronik yorgunluk gibi tıbbi durumlar cinsel isteği azaltabilir. Ayrıca, bazı antidepresanlar, tansiyon ilaçları veya doğum kontrol hapları gibi ilaçların yan etkileri de isteksizliğe yol açabilir.İlişkisel Faktörler: Partnerle yaşanan iletişim eksikliği, çatışmalar, aldatma veya cinsel yaşamın monotonlaşması, cinsel isteksizliğe neden olabilir. İlişkideki sorunlar, genellikle cinsel isteğe de yansır.Cinsel isteksizlik, doğru yaklaşımla üstesinden gelinebilecek bir durumdur. Öncelikle bir uzmana (ürolog, jinekolog veya cinsel terapist) başvurmak ve altta yatan tıbbi veya psikolojik nedenleri belirlemek önemlidir. Tedavi genellikle şunları içerir:Cinsel Terapi: Bir cinsel terapist, bireyin veya çiftin cinsel isteksizliğin altında yatan psikolojik veya ilişkisel nedenleri anlamasına yardımcı olur. Terapist, açık iletişimi teşvik eder, cinsel mitleri yıkar ve cinsel yaşama dair yeni yaklaşımlar sunar.İlaç ve Hormon Tedavisi: Tıbbi bir neden saptanması durumunda, doktorunuz uygun ilaç tedavisine başlayabilir veya hormon seviyelerini düzenlemeye yönelik tedaviler önerebilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Stres yönetimi teknikleri (meditasyon, yoga), düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku gibi yaşam tarzı değişiklikleri de cinsel isteği artırmaya yardımcı olabilir.Cinsel isteksizlik, bireysel veya ilişkisel bir problemden kaynaklanabilir. Önemli olan, bu durumu açıkça konuşmak ve bir uzmandan yardım alarak cinsel yaşam kalitenizi artırmak için adımlar atmaktır.Cinsel Terapi Süreci Nasıl İşler?Cinsel terapi süreci, danışanın ihtiyaçlarına göre şekillenir. Terapi genellikle aşağıdaki aşamalardan oluşur:İlk Görüşme ve Değerlendirme: Terapist, danışanın veya çiftin sorunlarını, cinsel geçmişini ve beklentilerini anlamak için kapsamlı bir değerlendirme yapar. Bu aşamada, sorunların fiziksel mi yoksa psikolojik mi olduğunu anlamak için gerekli durumlarda tıbbi muayeneye yönlendirme de yapılabilir. Bundan dolayı eğer orgazm olamama, vajinismus, erken ya da geç boşalma ve ağrılı ilişkiden yakınıyorsanız önce üroloji/jinekoloji doktoruna görünmeniz; doktorunuzu organik sebepli değil psikolojik kaynaklı bir sorununuz olduğunu belirttiğinde cinsel terapi için psikoloğa başvurmanız uygun olacaktır. Terapi Planı: Terapist, elde ettiği bilgilere dayanarak kişiye özel bir tedavi planı oluşturur. Bu plan, bireysel veya çift seanslarını içerebilir ve çeşitli terapi tekniklerini kapsar. Sizlere çift olarak hem ilişkinizdeki uyumu hem cinsel hayatınızdaki uyumu bulmanız yolunda danışmanlık verilir.Terapi Seansları: Seanslar sırasında, terapist ve danışan, sorunların kökenlerini anlamaya çalışır. Bu, cinsel mitleri ve yanlış inançları yıkmak, cinsel iletişim becerilerini geliştirmek veya travmatik deneyimlerle yüzleşmek gibi konuları içerebilir.Ev Ödevleri: Terapist, seanslar arasında danışanlara cinsel yaşamlarına yönelik "ev ödevleri" verebilir. Bu ödevler, partnerle daha fazla iletişim kurmayı, yeni cinsel deneyimler denemeyi veya rahatlama egzersizleri yapmayı içerebilir. Fakat planlanmış bu ödevlerde cinsel perhiz kuralını unutmamanız gerektiği de hatırlatılır. Cinsellik yalnızda cinsel organların birleşimi değildir ve bunu kavramak, bedenlerinizi keşfetmekle başlayacaktır.Cinsel Terapide Neler Yapılır ve Neler Yapılmaz?Neler Yapılır:Gizlilik ve Güven: Cinsel terapi seansları tamamen gizlidir. Terapistinizle açık ve dürüst bir şekilde konuşmaktan çekinmemelisiniz. Bilgileriniz kesinlikle başka taraflarla paylaşılmaz.Eğitim ve Bilgilendirme: Terapist, cinsel işlevler, vücudun anatomisi ve cinsel tepki döngüsü hakkında doğru bilgileri sağlar. Bunları bilmiyor olmanız gayet doğaldı. Ülkemizde cinsel anatomi dersleri verilmemektedir. İletişim Becerileri: Çiftler arasındaki cinsel iletişim eksikliğini gidermek için danışanlara pratik yöntemler öğretilir.Kabul ve Adanmışlık Terapisi Teknikleri: Sorunlara yol açan olumsuz düşünce kalıpları ve inançlar üzerinde çalışılır; onlar dönüştürülmeye çalışılmaz. Bedensel farkındalıkla onlara verilen tepkileri dönüştürme üzerinde çalışılır. Neler Yapılmaz:Fiziksel Temas: Terapist ve danışan arasında hiçbir şekilde fiziksel temas yaşanmaz. Cinsel terapi, konuşmaya dayalı bir süreçtir. Çiftler birbirine ancak oturur pozisyonda temas edilecek kadar temas eder. Terapistiniz sizden cinsel terapi esnasında cinsel temasa dair pratikleri sergilemenizi kesinlikle isteyemez.Yargılama: Terapist, danışanların cinsel tercihleri, deneyimleri veya sorunları hakkında yargılayıcı bir tutum sergilemez. Cinsel yöneliminiz ve bu doğrultuda deneyimlediğiniz bozukluklar için de terapistinize başvurmaktan çekinmemelisiniz.Sihirli Çözüm Beklemek: Cinsel terapi, sorunları bir anda çözen sihirli bir yöntem değildir. Başarı, danışanın sürece olan katılımına ve çabasına bağlıdır. Belirlenmiş formülasyonlar olsa bir bozukluğun tedavisi; çiftlerin ne kadar dönüşmeye gönüllü olduğuyla ilgili olarak kısa ya da uzun sürebilir. Net bir seans sayısı vermek pek mümkün değildir.SİZDE YUKARIDA SIRALADIĞIM SORUNLARDAN BİRİNE SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYORSANIZ ÇİFT OLARAK CİNSEL TERAPİ İÇİN BİREYSEL OLARAK CİNSEL DANIŞMANLIK İÇİN İLK SEANSINIZI OLUŞTURABİLİRSİNİZ.
Fatma MISIR 03.09.2025