
Meryem SAMUR
Psikolojik Danışman
Hakkında
Çalışma Grupları
Terapi Yaklaşımları
Eğitimler
Sertifikalar
Blog Yazıları
Travmanın Bilgeliği, Dijital Detoks, Storyler ve Müzikler
Travmanın BilgeliğiRahimdeyken yaşadığımız ilk deneyimler;Kimliğimizi görme şeklimizi,Diğer insanlara bakış şeklimizi,Onlara güvenme derecemizi ve dünyadaki yerimizin şablonunu oluşturmaya yarar.’ diye başlıyor Travmanın Bilgeliği.Gabor Mate emekli bir tıbbi doktor. 30 yılı aşkın bir süre bağımlılık ile çalışmış ve bunun sonuncunda şöyle bir çıkarım yaptığını söylüyor:Neredeyse tüm hastalıkların, ruhsal hastalıkların, fiziksel rahatsızlıkların ardında aslında travma var.Travmatik tepkilerimizin ve izlerimizin kendimizin olmadığını, bunların üstesinden gelebileceğimizi ve böylece kendimiz olabileceğimizi fark ettiğimizde travmadaki bilgeliği fark ederiz.Pek çok insanla konuştuğumda çocukken yaşadığı travmatik deneyimleri sırtınızda taşıdığınız bir maymun gibi kendileri ile taşımakta olduklarını gördüm.Travma nasıl başa çıkacağınızı bilmediğiniz kuvvetli bir tehdittir. Travma başınıza gelen kötü şeyler değildir. Başınıza gelen şey sonucu içinizde yaşadığınız şeylere travmadenir.Travma temel olarak benlikle bağlantı kopuşu demektir. Neden kendimizle bağlantımız kopar?Çünkü kendimiz olmak acı verir. Ardından bu hayat boyu süren bir dinamik olur. Artık duygularımı kontrol etmeyi bilmiyorum. İncinmiş hissettiğim ilişkilerimde hemen geri çekiliyorum ve böylece nasıl uğraşacağımı bilmediğim o duygularla uğraşmıyorum.İçgüdüsel hislerim olduğu zaman bu hisleri takip etmiyorum. Kendime riskli durumlar yaratıyorum.Travmalar beynimizin gelişme şeklini etkilemekte. Nasıl tepki verdiğimiz, nasıl kendimizi düzenlediğimiz, stresle nasıl başa çıktığımız diğer insanlarla nasıl etkileşime girdiğimiz, ne kadar öngörü ve empatiye sahip olduğumuz beyinle alakalı bir durumdur. Mid-frontal korteksin bu işlevleri, travma tarafından sınırlandırılır ve daraltılır. Artık beynin çevre ile etkileşim içerisinde geliştiğini biliyoruz. Travma geçiren çocukların beyinleri, geçirmeyenlere göre farklı gözükür.Daha sonra hapishanede yapılan bir grup çemberi ve bağımlılıkları bulunan bir grupla terapiden örnekler veriliyor. Buradan çıkan sonuç travmaların sonucundaki duygularını görmezden gelip korunma içgüdüsü ile davranmanın nesilden nesile aktarılan bir özellik olduğu.Acı olduğunda ve bunu paylaşacak kimse olmadığında ve çocuğun bununla başa çıkmak çok sınırlı kaynakları olduğunda çocuğun yaptığı şey kendisinden kopmaktır. Kendinizden koptuğunuzda ise kendiniz olmazsınız. Kendinizi kaybedersiniz. Travmadan konuşurken genelde başına kötü şeyler gelen birinden bahsederiz. Ancak travma tam olarak bu değildir. Travma, başınıza gelen kötü şey ile ilgili olmayabilir.Yani çocuklar incindikleri için travma yaşamazlar. Çocuklar acıyla yalnız kaldıkları için travma yaşarlar.Dr. Gate bebeklerle fiziksel temasın öneminden bahsediyor sonrasında. Kuzey Amerika’da bebeklerin ağlamalarını görmezden gelerek uyumalarına yardımcı olmayı öğreten büyük bir düşünce okulu var.’ ,deyip bu düşüncenin çok yanlış olduğundan bahsediyor. Bebeklerin bağ kurmak için tutunmaya ihtiyacı vardır. Bir bebeğin ebeveynlerinin kucağında uyumasından daha doğal bir şey yoktur. Kendi bebeğinizi ağlamaya bırakacak kadar içgüdülerinize yabancılaşmayın diyor Dr. Gate. Çocuklar ilişkiye muhtaçtır.Bağımlı kişilerle yaptığı bir grup terapisinde, kişilere neden madde kullandıklarını soruyor. Oradaki kişilerden gelen cevaplar; daha özgür hissettiğim için, daha canlı hissettirdiği için, tamamlandığım için ve özgüvenimi arttırdığı için oluyor. Dr. Gate:-Bağımlılıklar kötü seçimlerin sonucudur denince öyle olmadığını biliyoruz. Bu aslında bir sorunun çözümü.Bağımlılığın öncül sorun olmadığını anlayabilirsek ve bunun aslında travmaya bir cevap olduğunu görebilirsek bağımlılığı tedavi etme yolunun travma tedavisinden geçtiğini anlayabiliriz. Yani kişiyi buna iten yarayı bulmamız gerekir. Travmatize olmuş bireyin altında kendini hayatı boyunca ifade edememiş sağlıklı bir birey vardır. Kendini ifade edememiştir çünkü kendisini ifade edecek alan ona hiç sağlanmamıştır ve kendi özgün kişiliklerini destekleyecek ilişkiler sağlanmamıştır.Pek çok kişide travmaya neden olacak sosyal bir yapı söz konusu. Bu pek çok kişi gerçeklerden kaçan bağımlılık yaratan davranışı teşvik eder.Bu iç eğilimler toplumun dışarıdan görünüşü ile aynı hizadadır.Bu durum genel hatları ile normal görülmeye başlar.Temelde mesaj şudur:Dünyayı zihnimizde oluştururuz.Eğer dünyanın berbat bir yer olduğu bakış açısına sahipsem agresif, şüpheci ve rekabetçi olan bir dünyada yaşamam gerekir. Bu yüzden büyüklenmeci ve kurnaz olmam gerekir çünkü içinde yaşadığım dünya da böyle. Bu tarz insanlar toplumumuzda GÜÇ ile ödüllendiriliyor.Travma sahibi bireyler çocukluklarındaki travmayı gördüklerinde ve etrafındaki insanları fark ettiklerinde gelişim olur. Ötekileştirme gider, insanlık devreye girer. Bu toplum olarak ulaşmamız gereken bir noktadır.Birbirimizi görmekle başlamalıyız. Ne yaşandığını görmeliyiz sorunumuz ne diye bakmamalıyız.Gabor Gate 30’lu yaşlarında işkolik başarılı bir doktorken kendi travmasını fark ettiğini söylüyor.-Neden işkolik bir doktordum? Çünkü bebekken aldığım mesaj; dünyanın beni istemediği mesajıydı. (Öncesinde bir yerde, annesinin Nazilerden kaçarken daha bebekken onu bir süre bir akrabasına bırakmak zorunda oluşundan bahsetmişti.) İstenmemek ile nasıl başa çıkarsınız? Kendini gerekli kılarsınız. Travmaya uğramışsanız ve sevilebilir olduğunuzu düşünmüyorsanız tıp fakültesine gidin.O zaman sizi hep isteyeceklerdir.’ diyerek bahsediyor kendi öyküsünden.Travmatize olmuş kişiliğin altında, bu hayatta karşılığını bulamamış sağlıklı bir birey var. Bunu görürsenizo zaman travma bilgisine sahip olursunuz. Mesele travmayı iyileştirmekya da olanlarla ilgili anılardan kurtulmak değil, tüm bu duygulara yer olması için o kişini zihnin genişlemesine yardımcı olmaktır.Gabor gate’in eşinin sözleri ile bitiyor belgesel.İkimiz için de manevi bir iş oldu ve ben bu ilişki içinde büyüdüm. İlişki içinde iyileştim ve hala iyileşiyorum. Bu benim için inanılmaz bir aşk hikayesi. Nasıl değiştiği gerçekten ilham olunası cinsten. Yaşlandıkça bir şekilde özgürleştik ve gençleştik.Dr. Gate:–Travma ömür boyu süren bir bastırmayı, muazzam bir enerji harcamasını ve acıyı hissetmemeyi içerir. İyileştikçe aynı enerji hayatımızı ve anda kalmayı kolaylaştırır.Dijital DetoksGeçmişte haber almak/haberdar olmak bir lüks ve ayrıcalık olarak görülürken günümüz dünyasında sürekli temkinli olmamızı gerektiren bir hal aldı. Nenelerimizin günlük ilgi alanı kendi köyleri, hiç olmadı şehirleriyken, bizim haberdar olma özgürlüğümüz sınırsızlaştı.Bu durum; bazı ruhların objektifliğini beslerken, bazı ruhların fanatizmini arttırdı. Haberdar olduklarımızı seçme özgürlüğümüzü sınırlandıran ise sosyal medyanın algoritmaları oldu.Bu algoritmalar sürekli veri toplama halinde. Tıkladıklarınız, izledikleriniz, sadece bakıp geçtikleriniz; her ne hareketiniz varsa, sizi o mecrada daha fazla tutmak için veri depoluyor. Zamanla bu veriler akışınızı sizin ilgileneceğiniz şekilde çıkarmayı başarıyor. Komplo teorilerine inanan biri iseniz, o grupların çoğunlukta olduğuna sizi algoritma inandırabilir, aşı karşıtı iseniz savınızı destekleyecek bir çok bilgiye ulaşmanız çok kolaydır. Herkes inandığı ve inanmak istediği şeylerin güdümünde yürütür etkinliklerini. Biz fark etmeden bizi tarikatlaştıran, sosyal medya platformlarının algoritmalarıdır.İşin bu tarafını bir pencere olarak açık bırakıp bir de şu açıdan yaklaşmak istiyorum:Sosyal medya genel olarak insanların iyi ruh hallerini, gezdiklerini, gördüklerini, yediklerini, içtiklerini paylaştığı bir platform. Bir hesap açarken bunun farkında olarak açıyoruz ve ‘Güzel anılar biriktiriyorum.’ cümlesine çoğumuz aşinayızdır. Fakat diğer insanlardan çok fazla haberdar olmak ve kendimiz sıkıntılı bir haldeyken sürekli yiyen ve gezen insanların paylaşımlarını takip etmek sıkıntılı ruh haline bir de kıskançlık duygusunu ekleyebiliyor. Yok canım ne kıskançlığı; ‘gezsin görsün, yesin yarasın’ gibi savunmalar dilinize vursa da, içinizi bir süre dinlediğinizde; herkes geziyor sen evdesin, millet neler yiyor sen bir cafeye gidemedin. Şunun düğününe bak nasıl cafcaflı, ötekinin doğum günü kutlamasının organizasyonuna bak! Aa işte en özel evlilik teklifi bu olmalı!Farkında olmadan, hayattaki beklentilerinizi sosyal medya şekillendirir hale geliyor. Sürprizli evlilik teklifiniz, deliler gibi eğlendiğiniz kına geceniz, bebeğinizin doğumunda süslü loğusa terlikleriniz ve her anı kayda alan bir fotoğrafçınız, çocuğunuz her doğum gününde ayrı bir konseptiniz olmazsa hayatınızı eksik kalacakmış gibi geliyor.İnsanın bazen bu mecraları birkaç günlüğüne de olsa kapatıp habersiz kalma özgürlüğünü yaşaması gerekiyor. Diğerleri ne yapıyor bilmeden, kendinize ve gününüze odaklanarak vakit geçirmeniz, günün boş anlarında hemen elinizin sosyal mecralara gittiği zamanlara, birkaç günlüğüne ara verip; o zamanların nasıl değerlendirildiğine bakılması lazım.Bu mecraların bir kullanım kılavuzu olsaydı şu maddeyi eklerdim:‘’Beyninizin ve kalbinizin iyiliği için senenin 365 günü kullanmaktan kaçının.’’Storyler ve MüziklerKüçükken dizi izlerken arka fonda birden çıkan duygusal müziklere bayılırdım. Keşke, derdim biz yaşarken de böyle arkadan durumlara uygun müzikler çıksa. Uzaktan bir kamera çekse hayatımı. Üzüldüğümde ağlatmalı bir fon çalsa, neşeliyken kahkahalar patlasa derdim. Kendi hayatımın dizisini görecek olmak heyecanlandırırdı beni. İnstagram sağolsun. O zamanlar hayal ettiklerimi şimdi yaşıyorum.Dün karın yağmasıyla birlikte mesela, storyler izledik. Herkes hikâyesini paylaştı kendince. Hikâyelerin olmazsa olmazı; mutluluk, çay ve kahveydi. Çayın ve kahvenin hayatımızın keyifli anlarında bize eşlik etmesi ve kalabalık güzellikler hatırlatması, İnstagram storylerinin baş rolü kılıyordu onları. Sonra herkes sevdiği müzikleri yerleştiriyordu hayatının arkasına. ‘’Sevdiğim müzikler, sevdiğim eşlikçiler ve sevdiğim anlarla, işte ben de buradayım arkadaşlarım!’’ diyorduk. Sosyalleşiyorduk.Şimdi buradan ‘’Ah eskiler!’’ demeyeceğim. Yaşadığım çağın en iyi çağ, yaşadığım anın tek anım olduğunu düşünüp arkaya güzel bir müzik açacağım ve mutluluğumu paylaşacağım arkadaşlarımla. Çünkü sosyalleşerek mutlu oluyoruz, mutlu olmak için de sosyalleşiyoruz. Gerçeklerden kopmadığımız müddetçe ne zararı olsun. Yaşamıiyi ve kötüsüyle kabullendiğim gibi, iyi ve kötüsünü bilerek kullanıyorum instagramı. Zamanımın küçük bir kısmı olarak kalsın, mutluluk amacım olmasın yeter.
Adresi
Soğuksu, Sümer Oral Cd., Alaşehir/Manisa, Türkiye
