1. Uzman
  2. Muhammed GÖKALP
Psikolog Muhammed GÖKALP Profil Fotoğrafı

Muhammed GÖKALP

Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk , Özgüven ve Yeterlilik Sorunları

Hakkında

Merhaba, ben Psikolog Muhammed Gökalp. Ankara Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Yüksek Onur derecesi ile mezun oldum. Lisans eğitimim süresince bireyin iç dünyasını anlamaya yönelik kuramsal altyapımı geliştirmenin yanı sıra, çeşitli psikolojik değerlendirme ve görüşme teknikleri üzerine çalıştım. Psikoloji alanındaki etik ilkelere bağlı kalarak, bireylerin yaşantılarına eşlik etmeyi ve karşılaştıkları zorluklar üzerine birlikte düşünmeyi önemsiyorum. Psikodinamik kuramsal çerçevede çalışıyor, kişinin kendilik deneyimini anlamlandırma sürecinde derinleşmeye alan açmaya odaklanıyorum. İçsel dünyanızı daha yakından tanımak ve duygularınıza dair birlikte düşünmek isterseniz, görüşmekten memnuniyet duyarım.
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir

Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında

Görüşmeler sırasında kimi zaman sakinleştirici, kimi zaman da duygusal yoğunluklara dikkatle yaklaşan bir dil kurmaya gayret ederim. Amacım; yargılamadan kişinin kendi ritmine saygı duyarak yanında olabilmek.

Çalışmalarımda, kişinin kendine ait derinlikleriyle temas kurmasına ve bu süreçte içsel örüntülerini fark etmesine eşlik etmeyi önemsiyorum. Bugünkü duyguların, ilişkilerin ve zorlanmaların çoğu zaman geçmiş yaşantıların izlerini taşıdığına inanıyor; bu bağlantıları birlikte keşfetmeye alan açıyorum.

Psikodinamik kuramsal çerçevede bireysel danışmalar yürütüyor, süreci düzenli süpervizyon ve mesleki eğitimlerle destekliyorum.

Çalışma Grupları

Yetişkin (18-65) Ergen (12-18) Çocuk (6-12) Çift & Partner Yetişkin (65+)

Terapi Yaklaşımları

Psikanalitik & Psikodinamik Terapi

Eğitimler

Ankara Üniversitesi - Lisans - Psikoloji

Sertifikalar

Freudian Teori Eğitimi - Ankara Psikanaliz Okulu - 1.9.2021

Psikolojik İlk Yardım Eğitimi - Workshop - 15.2.2023

Diksiyon & Temel Oyunculuk Eğitimi - Bolu Bölge Tiyatrosu - 10.5.2016

Öğrenci Koçluğu & Eğitim Danışmanlığı Eğitimi - İstanbul Teknik Üniversitesi - 13.6.2025

Bütüncül Yaklaşım Süpervizyon - Psikoloji Balat - 25.5.2025

Beck Depresyon Ölçeği - İhsan Onur Kızılkan - 15.6.2023

Beck Anksiyete Ölçeği - İhsan Onur Kızılkan - 15.6.2025

Psikoeğitim Semineri - Psikoloji Balat - 18.6.2025

Mmpı Uygulama - İhsan Onur Kızılkan - 15.6.2023

Formasyon Eğitimi - Ankara Üniversitesi - 15.2.2024

Son Blog Yazıları

Hayır deme sanatı

Sağlıklı sınırlar huzurlu bir zihin getirir.İletişimlerde hayır diyememenin bazı getiri ve götürüleri vardır. Örneğin, karşımızdaki kişiyi kırmamak ve ilişkinin sarsılmaması bizim için bir yarardır. Öte yandan lüzumsuz bir durumun içerisine girmek veya bir sohbeti bitirip yapmamız gerekenlerle ilgilenmek istediğimizi söyleyemediğimiz için bir yerde mahsur kalmak da hiç kuşkusuz bir götürüdür. Acaba bu yarar ve zararları gözetirken bazen kendi önceliklerimizin bulanıklaştığı kendimizi istemediğimiz bir durumda ikinci plana attığımız oluyor olabilir mi?İnsan birçok durumda hayır deme zorunluluğundadır, örneğin karnı tokken bir yiyecek ikramına, vakti yokken bir sohbete, yorgunken fiziksel bir yardıma veya mali olarak bütçesini sarsacak bir borç vermeye... Uzaktan bakıp düşündüğümüz zaman bunlar epey bariz örneklerdir ancak yaşarken kendi zihnimiz bazen karşı tarafın neler düşünebileceğine gereğinden fazla odaklanır, ben ona şuan katılmazsam benimle bir daha bu kadar samimi olmayabilir gibi düşüncelere girer. Buna eşlik eden bir kaygı ortaya çıkar ve kişi pasif bir onaylama haline girip kendisini karşı tarafa teslim eder. Ancak burada daha yakından baktığımız zaman karşı tarafın talebini tam anlamıyla anlamamış olduğumuzu görürüz. Çünkü karşımızdaki kişi yalnızca ufak bir sorunu çözmek için yardım arayışında olabilir ve bunu çözebilecek çeşitli insanları zihninden geçirip onlardan sırayla yardım isteyecek ve müsait olan ve ona yardımcı olmaya istekli bir kişiyi bulana kadar devam edecektir. Burada yardım talebi de gayet insanidir, hayır demek de öyle. Burada dönüp dolaşan olay kendisine soru sorulmuş olan kişinin zihnindedir.Hayır demekte zorlanan kişinin zihnini incelediğimizde birkaç şey gözümüze çarpar. Bunlar:Karşıdaki kişiyi incitmekten korkmak: İnsanların karşısındaki kişiyi anlamak için yapacağı ilk iş kendi anlayış biçimine onun da sahip olduğunu düşünmek ve onu kendisi gibi bilmektir. Bir kişi eğer ki reddedilmeye karşı büyük bir hassasiyete sahip ise karşısındaki kişinin de bu konuda hassas olacağını düşünür ve bir konuda hayır derse onu kırmış olacağını düşünür (bunun bilinçli bir düşünme olması gerekmez).Hayır demenin kendisine bir yaptırım olarak döneceğine olan abartılı bir inanç: Yetiştiği ailede diktatörlük olan kişiler kendi gelişimlerinde herhangi bir şeye hayır diyememiş ve bu becerisini geliştirememiş kişilerdir. Bu kişiler kendi ihtiyaç veya isteklerini belirttikleri vakit bencil olmakla suçlanmış, herhangi bir şeye akıllarının ermeyeceği şeklinde cesaretleri kırılmış kişilerdir ve o aile ortamındaki eleştirel sesi içselleştirmişlerdir. Karşılarına çıkan kişilere de zihnindeki kalıplara uygun roller biçmiş ve hayır dediği vakit (kendi isteğini belirttiğinde) kendisini buna pişman etmek için fırsat kollamaya başlayacağını düşünmeye başlayacaktır.Bir şeye karşı çıktığı vakit artık sevilmeyeceğine inanmak: Aile içinde belki de duygusal olarak en temel ihtiyaçlardan birisi koşulsuz sevgidir. Koşulsuz sevgi bir kişinin kendini sevebilmesi için en temel ihtiyaçtır. Sevgi ve sevilmek düşüncelere, tercihlere, başarılara, zenginliğe göre artıp azalan bir şey değildir. Ancak sevginin bir ifadesi olan ilgi düzenli olarak koşullara bağlı olarak gösteriliyorsa kişi kendisini ilgi göreceği, sevileceği koşulları yarattığı müddetçe sevilebilir bir varlık olarak görecektir. Bu durum ise kişinin kendisini sevmesini her zaman koşullara bağlı kılacaktır. Koşullara bağlı sevilmeye inanmış kişi ise kendisini o koşullar içinde tutacak, ihtiyaçlarını belirtmeyecek ve hayır diyemeyecektir.Karşıdaki kişinin her zaman kendinden daha yetkin olduğuna dair inanç: Çocukluğundan itibaren fikri sorulmayan, kendisine bir ifade alanı tanınmayan kişiler ruhunun fikir üreten, anlayan, çözüm üreten ve tercih eden yanını ötekilere devretmiştir. Bu o kişinin kendisini aşağılanmadan koruma yoludur. Hangi yemeği yiyeceğinden evleneceği kişiyi seçmeye kadar kendi kararını başkalarına devreden insanları görürüz hayatta. Bu kişiler için karşıdaki kişiye hayır demek çok büyük bir hale gelmiştir ve çoğunlukla ötekilerin buyrukları katlanılmaz hale geldiğinde herkesle iletişimi kesme, çılgınca tepkiler verme hatta insanlara ve kendine zarar verme şeklinde ortaya çıkabilir. Oysaki yerinde söylenmiş sade ve net bir hayır bazen kişiyi içinden yıllarca çıkamayacağı dertlerden kurtarabilir.Bu gibi durumların örnekleri çoğaltılabilir ancak şuan bu konuyu daha teorik bir şekilde ele almak istiyorum. Sigmund Freud' un psikanalitik gelişim teorisinde ikinci gelişim evresi olan anal dönem çocuğun ben ve hayır kelimesini öğrendiği dönemdir. Bu dönemde çocuğun ilk kez kendi kontolü altında olan unsurun ortaya çıktığı dönemdir. Dışkılama kontolü gelişir ve tutma bırakma becerisi kişilik için bir dönüm noktasıdır. Bu şekilde başlayan yeni beceri ben ve hayır demektir. Çocuk karşısındakinin kontrolüne karşılık kendi kontrol duygusunu geliştirir. Bu yanlızca bir tuvalet eğitimi meselesi değildir. Kendi istekleri ile dünyanın kuralları, ötekinin beklentisi arasında bir köprü kurma becerisini geliştirme yolculuğudur. Temel kargaşa ötekinin dediğine tamamen teslim olmak ile yalnızca kendi istediklerini yapmak arasında bir yer bulabilmektir. (1) Çocuğun kendi işlerini yapmaya karşı olan arzusu, yapacaklarına dair karar verme becerisi oluşmaya başlar. Burada ebeveynlerinden iki uç tepki arasında bir tepkiyle karşılaşır; mutlak kontrolcülük ve tamamen serbest bırakmak. Bu iki uçtan mutlak kontrolcülüğe yakın olan ebeveynler çocuklarının her yapıp ettiğini kontrol etme, yönlendirme eğiliminde olur ve çocuk buna karşı bir mücadele içerisine girer. Ağlar, bağırır, vurur, istenilenin tam tersini yapar... Ancak bir zaman sonra bu güçle mücadele edemeyeceğini anladıktan sonra buna teslim olur ve kendi davranışlarını anormal bir düzeyde karşısındakine kendini beğendirmek için yapar hale gelir. Belki dışarıdan uslu bir çocuk olarak görünür ancak kend yaşantısını ötekileri memnun etmek için yaşayan bir insan haline gelir. İşte bu kişi ebeveyni ile kurduğu bu ilişikinin zihninde oturması sonucu yetişkinlik hayatında hayır demeye kendinde güç bulamaz, hem karşısındakine gücü yetmez hiçbir zaman hem de karşısındakinin gazabını uyandırmaktan korkar. Oysa ki sağlıklı olan çocuğun kendi ihtiyaçları için çoğunlukla kendisinin yol bulmasına izin vermek ve rehberliğe ihtiyacı olduğunda veya zarar gördüğünde çocuğa destek olunmasıdır. Bu şekilde yetişen bir çocuk durumları değerlendirirken hem kendisini hem de karşısındakini önemser. Terapi buna sahip olamamış kişilerin sonradan bu güvenlik duygusuna sahip olmasını sağlar. Bir diğer başlık olaraksa nezakete uygun olarak hayır demenin yollarını öğrenmektir. Bunun içinse size Türk kültüründe net ve kibar reddetme stratejilerinden bazılarını sıralayacağım (2):Açık ve kesin bir dille reddetme: Muhatabınızı hayır, olmaz, istemez, olmaz ifadeleri ile reddetmektir. X: Nedir bu halin? Gel biraz dinlen, çay içelim. Y: Olmaz, şuan başka bir yere gidiyorum.Açıklama yaparak reddetme: Muhatabınızın isteğini bir gerekçe bildirerek reddetmektir. X: Gece kalsanıza. Y: Bir işim var, bu akşam İstanbul'da olmalıyım.Kibar dille reddetmek: Karşıdaki muhatabın isteğini ona rahatsızlık vermemek yolu ile reddetmek. X: Gideceğiniz yere ben bırakayım sizi. Y: Zahmet vermeyelim size, gideceğimiz yer yakın zaten.Tercih belirterek reddetmek: Reddettikten sonra tekliften başka neyi tercih ettiğimizi belli etmektir. X: Ben de seninle geleyim. Y: Olmaz, yalnız gitmek istiyorum.Konuyu değiştirerek reddetme: Teklife ufak bir cevap verdikten sonra başka bir yöne yönelmektir. X: Benim şu işi bi hallediversek? Y: Şuan bunun yeri değil. Bir bardak su alabilir miyim?Teşekkür ederek reddetme: İyi niyetli olduğunu bildiğiniz bir teklife teşekkürle yanıt verip sonrasında reddetmektir. X: Sizin hastane işlerinizi halledelim isterseniz? Y: Teşekkür ederim ancak biz o işi hallettik.İşte bu ve buna benzer basit ama etkili yollarla karşıdaki kişileri incitmeden ve kendimiz de istemediğimiz şeylere dahil olmadan iletişime devam edebiliriz. Hayır demenin hayattaki önemi bazen kendimizi çok alakasız durumlarda bulduğumuzda aklımıza gelir ancak hayır demek evet demek kadar normaldir.Kaynakça:Freud, S. (2000). Cinsellik üzerine üç deneme (A. Yalçıntan, Çev.). Payel Yayınları.Çürük, M. S. (2014). Türkiye Türkçesindeki reddetme stratejilerine bir bakış. Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, 33, 1–19.

Adresi

Çukurambar, Kızılırmak, 1446. Cd. No:12, 06510 Çankaya/Ankara, Türkiye

Uzmanın Adresi

Danışan Yorumları

yaptıktan sonra uzman hakkında yorum bildirebilirsiniz.
Zero
(*)(*)(*)(*)(*)
Zero - 2 ay önce

Vakit ayırıp dinlediğiniz için teşekkürler.

Teşekkürler
(*)(*)(*)(*)(*)
... - 3 ay önce

Bilgilendirmeniz için teşekkür ederim faydali bilgiler edindim

Yetkin iletişim
(*)(*)(*)(*)(*)
mrvgklp - 3 ay önce

Uzmanla görüştüğümde beni yönlendirmesinin ve tavsiyelerinin hayatıma önemli açıda etki ettiğini hissediyorum.

Toplam 4 yorum.

Soru - Cevap

yaptıktan sonra uzmana ücretsiz soru sorabilirsiniz.

Ne yapacağımı bilmiyorum

KullanıcıNisa - 30 gün önce
Normalde günlük hayatım normal ama tetiklenince çok değişiyorum. • Kendimi hissetmiyorum gibi oluyorum. • Bazen çok yiyorum hızlı kilo alıyorum, bazen hiç yemiyorum. • “Nasılsın?” sorusunu anlamakta zorlandığım oluyor. • Stresliyken kendi kendime mimik yapıp güldüğüm anlar oluyor, hayal kurarken oluyor. Bunun hayal olduğunu biliyorum. • İnsanlarla kavga edince herkes benden nefret ediyor gibi geliyor. • Bazen izleniyormuşum gibi hissediyorum. • Stres anında duygularım çok hızlı değişiyor • İlişkilerimde aşırı bağlanıyorum, sürekli ilgi ve kontrol istiyorum. Çok alttan alıyorum ama sonra aniden kopuyorum. • Tetiklenince dürtülerim artıyor (para harcama vs. Rahatlamis hissediyorum ). • Uzun saatler hayal kuruyorum, şarkı açıp odada dönerek hayal kuruyorum. Hayalde biriyle konuşuyormuşum gibi mimik yapıyorum ama bunun hayal olduğunu biliyorum. Ama durduramıyorum da Takıntılar: • Sayı sayma, yazıları tekrar tekrar okuma, dolabı defalarca kontrol etme ama yine emin olamama • Telefon sesini önce kısıp sonra açmazsam kötü bir şey olacak gibi hissediyorum. • Yazıları İngilizce’ye çevirip tekrar okuyorum. • 7 ve 8 sayısına takıyorum • Kirpik koparma davranışım var Aynı seyler tekrar tekrar söylüyorum farkında olmadan Yeme-Kilo: • Yemekleri gram gram tartıyorum, kalorisini hesaplıyorum. • 1000 kalori aldıysam mutlaka 1100 yakmam gerektiğini düşünüyorum. • Aç kalma, kusma girişimi, demir ilacı kullanmama (kilo alırım diye). • Reglim kesildi, saçlarım döküldü. • Kilo alınca kirlenmiş gibi hissediyorum. • Aşırı spor yapıp sakatlandım. Panik Atak: • Çarpıntı, baş dönmesi, terleme, göz kararması. Nabzım 181’e çıktı. • Yemek yerken bile kalbim hızlanıyor, uykuda çarpıntıyla uyanıyorum. • Melatonin işe yaramadı, aylarca 3-4 saat uyudum. Disardan izleme • Ortamdan kopmuş gibi hissediyorum, vücudum bana ait değil gibi. • Çocukluğumun çoğunu hatırlamıyorum, bazı anıları 3. kişi gözünden hatırlıyorum. • Yazıları okurken boş okuyormuşum gibi hissediyorum. Ani Duygu Değişimleri: • Bir anda özgüvenli hissedip sonra çıldırıyorum • Gün içinde defalarca kendimden nefret edip sonra aşırı seviyorum. İlişki/İlgi: • Birine bağlanınca semptomlar azalıyor ama ilgi azalırsa panik atak geçiriyorum. • İlgi çekmek için garip şeyler yaptım. Bazen böyle anlık olarak tuhaf düşüncecelerm oluyor Böyle kişilik değiştiriyorum ben kimim diye sorguluyorum böyle her ortama uyum sağlayabiliyorum Kontrolsüz Davranışlar: • Ani para harcama, saç bakımı için para harcama, yüksek ağırlık denemek. İnsanların ilgilendiği şeylere göre hareket etmek Fiziksel Belirtiler: • Kaslarım kasıldı, 1 ay yürüyemedim, tekerlekli sandalye kullandım. • 4 kutu kas gevşetici işe yaramadı. • Bağırsaklarım tamamen durduğu oldu. • Bacak kasılmalarından günlerce okula gidemedim. Düşünce: • Bazen deliriyormuşum gibi hissediyorum. • Mantıklı düşünme kapanıyor, okuduğumu anlayamıyorum. • Düşüncelerim içinde saatlerce kayboluyorum. ⚪️Ailemden uzaklaştığımda ya da birine sarılınca böyle beni koruyabilecek anlayabilecek terk etmeyecek sevecek biri olunca veya hastane gibi güvende hissettiğimde semptomlar azalıyor okbden kurtuluyor gibi oluyorum .⚪️ 🔴Travmatik bir olay sonrası beden birini seçiyor ve ona aşırı bir şekilde konuşmaya başlıyorum rahatsız edicek kadar sürekli sonra çok konuştuğum için vicdan azabi çekiyorum mahvediyorum kendimi o kisiyide kendimden uzaklastiriyorum aynı zamanda mantıklı düşünme algım kapanıyor kendimi hissetmiyorum ve çok hızlı kilo almaya başlıyorum çok hızlı ruh hali değişimlerim oluyor 🔴 • Evde ve okulda kaygım çok artıyor, panik atak geçiriyorum. • Ani duygu değişimleri ve kişilik dışı davranmalarım OKB tetiklendiğinde oluyor, o zaman kilo alıyorum. Trk Hocam merhabalar ever bu gerçekten problem çıkardı bana bağlandığım kişiyi çok boğdum aylardır 700-800 mesaj birden sürekli kendi içimi döktüm ama ona sürekli bak abartırsam lütfen söyle diyordum bak yanbana asla söylemedi sonra bir anda kırıcı bir şekilde konuşmaya başladı ve sürekli aynı seyleri söyledğümi söyledi evet bu doğru okbden dolayı güven arıyorum ama yeni farkettim ne yapacağım bilmiyorum Ama öncesinde de o beni abartı paylasim yaptıgım icin instagramdan çıkarmıştı bende dedim ki keşke bana söyleseydin sonra işte diyordum hep hatta hergün bak abartı konuşursam söyle o da söylerim zaten diyordu sonra bir anda böylr patladı onu suçlamaya başladığımda Gerçekten çok suçlu ve kötü hissediyorum ne yapacağım bilmiyorum

Kendim

KullanıcıGgg - 42 gün önce
Merhaba,biraz çekinerek yazıyorum çünkü daha önce yüz yüze terapi de aldım ve hep bir alaya alınma,geçiştirme söz konusuydu. Bu yüzden artık yüz yüze terapilerden kaçıyorum ama bir yandan yardıma ihtiyacım olduğunu da hissediyorum. Şöyle ki; bir genç hayatı boyunca başarısıyla kabul görülmüş olsun. Başarılı oldukça daha çok sevilip, değer verildiğini görünce daha çok daha çok çalışsın. Çok çok başarılı olsun, ailesi ve öğretmenleri gurur duysun,arkadaşları saygı duyup,imrensin. En iyi o olsun. Ama bir gün başarısızlığı da tatsın. Notlar,sınavlar vasat hâlde,genç tüm hayatı boşvermiş olsun. Saygınlığı kaybetsin, ailesi ona bir hayal kırıklığı gibi baksın. Çok prestijli bir okulda okuduğu için çevresindeki herkes çok "başarılı" ama o artık bir "başarısız" olduğu için dışlansın. Hatta artık düşünceleri bile ciddiye alınmasın. Ailesi tarafından,çevresi tarafından kabul görülmesin hatta en acısı o bile artık kendini kabul göremesin.O bile kendini küçümsesin,kendinden nefret etsin. Ne yaparsa yapsın asla eskisi gibi başarılı da olamasın. Arada bir küçük yükselişleri olsun ama eski başarısının yanında bunlar hiç kaldığı için kimse ciddiye almasın. Artık gencin durduramadığı bir düşüş başlasın. Sadece başarısı değil, özgüveni de düşüşe geçsin. Aynaya bakmaktan nefret etsin. Kendisi hakkında konuşmaktan nefret etsin. Çalışmak istediğinde içindeki onlarca ses konuşsun,paranoyaklaşsın,tam somut olmayan hayaller görsün,beyninin içinde fısıltılar duysun,uyku ve beslenme düzeni alt üst olsun,hiçbir şeye odağını veremez hâle gelsin. Kaygı ve stres tüm kontrolü eline alsın yani. Genç olup bitenin farkında,kendini iyileştirmek için çabalasın. Bir yıldan fazla bir süre bu böyle devam etsin. Ve artık canına tak etsin çünkü ne kadar çabalarsa çabalasın insanlar onu görmüyor. Görseler bile dikkat etmiyor,umursamıyor. O bile artık kendini görmek istemiyor. Bir kısır döngü başlıyor ve kurtulamıyor. Zamana bırakmak istiyor ama zaman çok hızlı geçiyor ve artık geleceğini belirleyecek olan bir sınav duruyor önünde. Çabalayamıyor çünkü bir yanı çabalamak istemiyor artık. Bir yanı ise hâlâ kabul görülmek için can atıyor. Peki bu gencin çıkış noktası neresi olur? Ne yapması gerekir, içindeki onlarca sesten hangisini dinlemesi gerekir?

Depresyondan çıkamıyorum

Kullanıcısevgiseli - 49 gün önce
Merhaba hocam, ben 24 yaşındayım. Uzun zamandır kendimi mutsuz ve depresyonda hissediyorum. Hayattan hiç keyif alamıyorum, derslerime odaklanamıyorum, hiçbir şeye motive olamıyorum. Arkadaşlarımla görüşmek istemiyorum, çoğu zaman odamda yalnızım. Çevremde çoğu insanın bir ilişkisi var. Sanki hiçbir zaman kimse beni sevmeyecekmiş gibi düşünüyorum. Özgüvenim yok, kendimi yetersiz görüyorum, kendimi beğenmiyorum. Hiçbir erkeğin beni seveceğine inanmıyorum. Bu depresyonumu daha da arttırıyor. Ailemde beni hiç anlamıyor. Ne zaman üzülsem anlamak yerine üstüme geliyorlar. beni hiç anlamaya çalışmıyorlar sürekli bağırarak bastırmaya çalışıyorlar. Herkesten nefret ediyorum. Anlayacağınız bu yolda ailemden destek yok. Yalnız başıma depresyondan kurtulabilir miyim? Ailem beni anlamıyorken bu duygularla nasıl başa çıkabilirim? Şu an varlığımın bile boş olduğu düşüncesiyle boğuşuyorum. Terapi alsam ne kadar sürede etki eder?

Toplam 11 soru.