Söylesem tesiri yok, Sussam gönül razı değil
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
|Şeyda Sultan ZENGİN
Ortaokula başlayan kızına güzel bir öğüt vermek isteyen anne, kızını karşısına alır ve der:
“Kelimelerini başkalarının canını yakmak, küçük düşürmek, iftira etmek ve yaralamak için kullanma fırsatın olacak. Aynı zamanda kelimelerini başkalarını iyileştirmek, yüreklendirmek, ilham vermek ve sevmek için de kullanma şansın olacak. Bazen yanlış seçim yapacaksın… Kelimelerini özenle kullan Breonna. Diğerleri kelimelerini yanlış kullandıklarında sen sözlerini koru. Her sabah, ağzından hayat veren kelimelerin çıkacağı sözü ver kendine… Nezaketi ve şefkatiyle bilinen biri ol. Hayatını, buna aşırı ihtiyaç duyan bir dünyaya hayat vermek için kullan. İyiliği seçtiğin için asla, ama asla pişmanlık duymayacaksın.”
Ne güzel bir öğüt... Kelimeler ki, kimi zaman göklere çıkartır seni, kimi zaman yerle yeksân eder. Atalarımızın dediği gibi; “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı!”
İşte bu yüzden kime karşı olursa olsun kullandığımız kelimeler bizim seviyemizi belirler. Kimi zaman da suskunluklarımız seviyemizi belirler. İnsan sadece bilmediğinden susmaz, bildiğinden de susar. Edep bilir susar, saygı bilir susar, hak bilir susar, sevgi bilir susar, hatır bilir susar... Bazen de konuşsa bile birşeyin değişmeyeceğini bilir susar... Ve onların yerine melekler konuşur cevap verir.
Rivayet edilir ki; Peygamber Efendimiz (asm) birkaç sahabesi ile birlikte sohbet etmekteydi. Arsız bir adam geldi ve Hazret-i Ebu Bekir’in yüzüne karşı lâf atmaya ve hakaret etmeye başladı. Hazret-i Ebu Bekir başlangıçta çok sabretti, cevap vermedi. Fakat adam susmak bilmeyince Hazret-i Peygamber’in de (asm) yanında bu kadar arsızlığı Hazret-i Ebu Bekir’i kızdırdı. Nihayet sabredemedi ve adamın lâflarını iade etmeye ve adama karşılık vermeye başladı. Peygamber Efendimiz de (asm) kalkıp yürüdü ve onları terk etti.
Yanlış yaptığını anlayan Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Peygamberin (asm) ardı sıra koştu ve Peygamber Efendimiz’den (asm) özür diledi.
Peygamber Efendimiz (asm): “Sen sabrettiğin sürece bir melek sana duâ ediyor, adama cevap veriyordu. Sen cevap vermeye başlayınca melek gitti şeytan geldi. Ben şeytanın bulunduğu mecliste bulunmam.” buyurdu.
Buradaki ölçüt, şu âyetin ölçütüyle aynı olsa gerek: “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler.” (Furkan Sûresi, 72.)
Konuşmak ise, uygun muhatabına ve yerli yerinde yapılmalı.. İşte imtihan da burada. İnsan nefsine söz geçirebilse zaten uygun yerde susacak, uygun yerde konuşacak. Peki hangisi daha çok pişmanlık getiriyor, susman gereken yerde konuşman mı, konuşman gereken yerde susman mı?
Bazı güzel sözlere bakalım:
• Lâ Edri - Sustuğun hiçbir cümleden, konuştuğun kadar pişman olmazsın.
• Mehmet Âkif - Konuşmak bir mana ise, susmak binbir mana. Herkes konuşmasına konuşur, lâkin sükût yürekli olana!.”
• Lokman - Söz gümüş ise sükût altındır.
• Calvin Coleridge - Söylemediğim şeylerin hiçbiri, bana zarar vermedi.
• Confucius - Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.
• Confucius - Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan ise çok sık pişman olunur.
• Mevlânâ - Kargalar ötmeye başlayınca, bülbüller susar.
• Goethe - Konuşmak ihtiyaç olabilir, ama susmak bir sanat’tır.
• Hz. Ömer - Esenlik ve huzur on kısımsa, dokuzu susmaktır.
• Özdemir Asaf - Konuşmak küçülür, küçülürse adı değişir susmak olur. Ağlamak büyür, büyürse adı değişir susmak olur...
• Fuzuli - Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Evet söylenince tesir olmayacaksa, nefse inat susmak gerekir. Maharet de burada işte. Gönül ehli olmak kolay değil. Bırakın kalp kırmak konuşanlara münhasır olsun, biz gönül ehli olalım...
Yayınlanma: 25.09.2020 10:57
Son Güncelleme: 01.10.2020 09:27

Bunları da sevebilirsiniz...
Pandemi süreci herkesin hayatını etkiledi ve kısıtladı. Üniversiteye başlayanlar, üniversitesinin son yılı için bir sürü planı olanlar, iş yerini büyütmek isteyenler, yeni mezunlar, sağlık çalışanları, yeni iş yeri açanlar, düğün yapmayı düşünenler, gezme planları yapanlar, bütün ideallerim tepetaklak oldu diyenler… Her insansın önceliği, önem verdiği konular farklıdır. Yukarıda yazdığım bazı şeyler kimine önemsiz gelirken kimisi için en büyük problem olabilir kimisi de benim problemimin farkında bile değiller diyebilir. Pandemi süreci herkesi yeni bir normale sürükledi ve şu an herkes bir bocalamanın içinde. Nasıl bir düzen oturtacağını, nasıl bir gelecek planlayacağını bilemez durumda. Bu durum kimini çaresizliğe sürüklerken kimi içinse yalnız kalıp asıl isteklerini keşfettiği bir süreç oldu. Peki kendini çaresiz hissedeneler ne yapmalı? Mutsuzum, sıkıldım, bunaldım, körelip kalacağım, hiçbir işe yaramıyorum, kendimi geliştireceğim hiçbir şey yok, elim kolum bağlandı diyerek umutsuzluk havuzunda boğulmalı mı? Yoksa bu havuzdan çıkmanın bir yolunu mu bulmalı?“Peki nasıl çıkacağım buradan?” diye sorarsanız eğer, size üzerinde düşünmenizi istediğim birkaç soru sormak istiyorum: “Sürekli evdeyim, her günüm bir diğerinin aynı” mı diyorsunuz? Peki gerçekten öyle mi? Sizi tatmin edecek kadar büyük bir şey olmasa da günlerinizde farklı hiçbir şey yok mu? Gerçekten hiçbir şey yapmıyor musunuz? (herhangi bir ev işi, kitap okumak, müzik dinlemek, bulmaca çözmek, televizyon seyretmek vs.) “Yapabileceğim, kendimi geliştireceğim hiçbir şey yok ki!” mi diyorsunuz? Herhangi bir eğitim, bir seminer, bir kurs… Artık her şey online’a döndü, hadi mazeret bulmayı bırakalım ve son olarak şu soru üzerine düşünelim:Bu yazıyı okumayı bitirdikten sonra günlük yaşantınıza geri döndünüz, gece oldu ve uyumak için yatağınıza yöneldiniz. Tüm ev sessiz kaldığında ve siz huzurla uyuyorken gece bir mucize gerçekleşiyor. Probleminiz tamamen ortadan kalkıyor ama siz uyurken bu mucize gerçekleştiği için mucizenin gerçekleştiğini bilmiyorsunuz. Peki o halde soruyorum; ertesi sabah uyandığınızda gece mucizenin gerçekleştiğini nereden anlarsınız? Mucizenin gerçekleştiği gecenin sabahında gününüz nasıl geçer? Neler yaparsınız?Terapi bir lüks değil bir ihtiyaçtır. Terapi esnasında bu soruları ve cevaplarınızı inceleyerek bu hususlar üzerine konuşabilmek için bir psikologla iletişime geçin.Eğer ki bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız ve harekete geçmeye niyetlenmişseniz asla geç değildir, yeter ki harekete geçmek ve değiştirmek isteyin. İçinde bulunduğunuz bu süreçte yalnız değilsiniz, tüm dünya aynı süreçten geçiyor ve bu süreç bir gün sona erecek. Yazıyı Oku
Uzman: Sümeyye YILDIRIMYayınlanma: 19.12.2020
Panik bozukluk, beklenmedik ve tekrarlayıcı panik ataklarla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu ataklar, ani ve yoğun korku hissi, nefes alma güçlüğü, kalp çarpıntısı, titreme ve terleme gibi belirtilerle kendini gösterir. Panik bozukluğu olan bireyler, ataklarından sonra gelebilecek tekrarlayan ataklar korkusuyla yaşayabilirler, bu da günlük yaşam aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebilir.Panik Atağın BelirtileriPanik ataklar genellikle ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkar. Belirtiler şiddetli olabilir ve kişi tarafından kontrol edilemez. Tipik belirtiler arasında şunlar bulunabilir:Nefes Alma Zorluğu: Kişi nefes almakta güçlük çekebilir, hatta nefes alamayacağını hissedebilir.Kalp Çarpıntısı veya Hızlı Nabız: Kalp atışlarının hızlanması veya düzensizleşmesi, kişiyi daha da endişelendirebilir.Terleme: Eller, koltuk altları veya alın gibi bölgelerde aşırı terleme olabilir.Titreme veya Sarsıntı: Kaslarda titreme veya vücutta sarsıntı hissedilebilir.Baş Dönmesi veya Sersemlik: Kişi başının döndüğünü, sersemlediğini veya bayılacak gibi hissettiğini söyleyebilir.Mide Rahatsızlığı: Bulantı, karın ağrısı veya sindirim sorunları gibi mide rahatsızlıkları görülebilir.Gerçeklikten Kopma Duygusu: Kişi olayların gerçek dışı olduğunu veya kendisinin gerçeklikten kopmuş gibi hissettiğini belirtebilir.Ölüm veya Delirme Korkusu: Kişi, öleceklerini veya akıl sağlıklarını yitireceklerini düşünebilir.Panik Atak ve Panik Bozukluk Arasındaki FarkBirçok kişi zaman zaman panik ataklar yaşayabilir, ancak panik bozukluk tanısı, bu atakların sıklığı ve etkisiyle belirlenir. Panik bozukluk, tekrarlayan panik ataklarla birlikte, bu ataklardan sonra kişinin normal yaşamını etkileyecek derecede belirgin endişe, korku veya davranış değişikliklerini içerir.Panik Bozukluğunun NedenleriPanik bozukluğu karmaşık bir durumdur ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Potansiyel nedenler arasında genetik yatkınlık, biyolojik faktörler, kimyasal dengesizlikler, travmatik olaylar, stresli yaşam olayları ve beyin kimyası bulunabilir.Panik Bozukluğunun TedavisiPanik bozukluğunun tedavisi, birçok farklı yaklaşımı içerebilir ve genellikle kişinin bireysel ihtiyaçlarına ve semptomlarına göre belirlenir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:İlaç Tedavisi: Antidepresanlar, anksiyolitikler veya beta blokerler gibi ilaçlar panik atak semptomlarını hafifletebilir.Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi (BDT) panik atakları yönetmek için etkili bir yaklaşım olabilir. Bu terapi, kişinin düşünce ve davranışlarını değiştirerek anksiyeteyi azaltmaya odaklanır.Nefes ve Rahatlama Teknikleri: Derin nefes alma, kas gevşeme egzersizleri, meditasyon ve yoga gibi teknikler, panik atak sırasında kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stresten kaçınma, panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.SonuçPanik bozukluk, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen ciddi bir anksiyete bozukluğudur. Ancak uygun tedavi ve destekle, birçok insan panik ataklarını yönetmeyi ve günlük yaşamlarını daha iyi bir şekilde yaşamayı öğrenebilir. Panik bozuklukla mücadele eden kişilere destek ve anlayış göstermek, tedavi sürecinde önemli bir rol oynayabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku
Uzman: Eray ARSLANYayınlanma: 19.04.2024
Depresyon Nedir?Depresyon, kişinin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkileyen yaygın bir ruhsal bozukluktur. Her insan zaman zaman kendini üzgün ya da mutsuz hissedebilir, ancak depresyon bu duyguların ötesinde, sürekli bir umutsuzluk, değersizlik ve çaresizlik hislerini içeren bir durumdur. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmeyi zorlaştırır ve hayat kalitesini olumsuz etkiler.Belirtileri Nelerdir?Depresyonun belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genellikle şunları içerir:Sürekli üzgün, karamsar veya boş hissetmekİlgi ve zevk kaybı: Önceden keyif alınan aktivitelerden artık keyif alamamaYorgunluk ve enerji kaybıUyku bozuklukları: Uykusuzluk ya da aşırı uyumaKonsantrasyon güçlüğü ve karar verme sorunlarıDeğersizlik, suçluluk veya kendini eleştirme düşünceleriİştah değişiklikleri: Aşırı yeme ya da iştahsızlıkİntihar veya ölüm düşünceleriDepresyon Neden Ortaya Çıkar?Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu sonucu ortaya çıkar:Biyolojik Faktörler: Genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler ve beyin kimyasallarındaki dengesizlikler depresyona yol açabilir.Psikolojik Faktörler: Çocukluk travmaları, düşük özgüven ve stresle başa çıkma becerilerindeki zayıflık depresyon riskini artırabilir.Çevresel Faktörler: Sosyal izolasyon, maddi zorluklar, ilişkilerde yaşanan sorunlar ve yaşam olayları (iş kaybı, ölüm, ayrılık vb.) depresyonu tetikleyebilir.Depresyonun Tedavisi Mümkün Mü?Evet, depresyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Tedaviye yanıt veren birçok yöntem bulunmaktadır:Psikoterapi: Depresyon tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle dinamik psikoterapi, bireyin geçmiş yaşam deneyimlerini ve bilinçdışı süreçlerini inceleyerek depresif duyguların kaynağına inmekte yardımcı olabilir.İlaç Tedavisi: Antidepresan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olur. Ancak ilaç tedavisinin etkili olabilmesi için genellikle psikoterapi ile desteklenmesi önerilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve uyku düzeni depresyonun hafifletilmesine katkı sağlayabilir.SonuçDepresyon, bireyin yaşamını derinden etkileyen ciddi bir durum olsa da, doğru tedavi yöntemleriyle iyileşme mümkündür. Eğer kendinizde ya da çevrenizde birinde depresyon belirtileri fark ediyorsanız, bir uzmana başvurmak büyük önem taşır. Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir ve destek almak bu yolda atılacak en önemli adımdır.Bu blog yazısı, depresyon hakkında temel bir farkındalık yaratmayı hedefler. Daha derinlemesine bilgi ve destek için bir uzmana başvurmanız önemlidir.Depresyonda olup olmadığınızı anlamak, hissettiğiniz ruh halini ve davranış değişikliklerini dikkatlice gözlemlemeyi gerektirir. Herkes zaman zaman kendini kötü hissedebilir, ancak depresyon, geçici bir üzüntü halinden çok daha fazlasıdır. İşte depresyonda olup olmadığınızı anlamanıza yardımcı olabilecek bazı işaretler:1. Sürekli Üzgün ve Karamsar HissetmeDepresyonda olan kişiler genellikle haftalar, hatta aylar boyunca kendilerini üzgün, boş veya umutsuz hissederler. Bu duygular günün büyük bir bölümünü kapsar ve yaşamın diğer alanlarını etkiler.2. İlgi ve Zevk KaybıEğer önceden keyif aldığınız etkinliklere, hobilerinize veya sosyal aktivitelere karşı ilginizi kaybettiyseniz, bu depresyonun bir işareti olabilir. Özellikle sevdiğiniz şeylere karşı artık aynı heyecanı veya isteği duymamak yaygın bir belirtidir.3. Yorgunluk ve Enerji EksikliğiDepresyondaki kişiler, günlük işleri yapmak için gereken enerjiyi bulmakta zorlanırlar. Sabah uyanmak zor gelir, sürekli bir bitkinlik hissi yaşanır ve sıradan işler bile büyük bir çaba gerektirir.4. Uyku ProblemleriDepresyon, uyku düzeninizi önemli ölçüde etkileyebilir. Uyuyamama (insomnia) veya aşırı uyuma (hipersomnia) gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Uyuduğunuzda bile dinlenmiş hissetmemeniz de depresyonun belirtisi olabilir.5. Konsantrasyon ve Karar Verme ZorluklarıDepresyon, düşünceleri odaklamayı ve karar vermeyi zorlaştırabilir. Bu durum iş yerinde, okulda ya da günlük hayatta zorlanmalara yol açabilir. Zihinsel bulanıklık, unutkanlık ve karar verme zorluğu sıkça görülür.6. Kendini Değersiz HissetmeDepresyondaki kişiler genellikle kendilerini değersiz, yetersiz ya da suçlu hissederler. Bu tür olumsuz düşünceler kişinin kendine olan güvenini zedeler ve gelecekle ilgili umutlarını azaltır.7. İştah ve Kilo DeğişiklikleriDepresyon iştahı da etkileyebilir. Bazı kişilerde iştah kaybı görülürken, bazıları ise daha fazla yemek yeme eğiliminde olabilir. Bu da kilo kaybına ya da kilo alımına yol açabilir.8. Sinirlilik ve HuzursuzlukDepresyon her zaman sadece üzüntü ya da karamsarlıkla sınırlı değildir. Bazı insanlar kendilerini sinirli, huzursuz veya sabırsız hissedebilirler. Küçük şeylere bile aşırı tepki vermek bu duruma işaret olabilir.9. İntihar veya Ölüm DüşünceleriDepresyonun en ciddi belirtilerinden biri, ölüm ya da intihar düşünceleridir. Bu tür düşünceler ciddiye alınmalı ve acilen bir uzmana başvurulmalıdır. Eğer bu tür düşünceleriniz varsa, yalnız olmadığınızı unutmayın ve profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.Depresyon Testi Yapabilir miyim?Birçok online test ya da anket depresyon belirtilerini değerlendirmenize yardımcı olabilir, ancak bu testler kesin bir tanı koymaz. Depresyondan şüpheleniyorsanız, mutlaka bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmalısınız.Ne Yapmalısınız?Eğer bu belirtilerden birkaçını yaşıyorsanız, depresyonda olma olasılığınız yüksek olabilir. Depresyonla başa çıkmak zorlayıcı olsa da, yardım almak ve tedavi sürecine başlamak mümkündür. Bir psikolog veya psikiyatrla görüşmek, durumunuzu anlamanıza ve tedavi seçeneklerini değerlendirmenize yardımcı olacaktır.Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir bir durumdur ve yalnız değilsiniz. Yardım almak, iyileşme yolunda atılacak en önemli adımdır.Depresyon ve İyileşmeDepresyon yaşayan birçok insan, doğru tedavi ve destekle tamamen iyileşir veya önemli ölçüde iyileşir. İyileşme süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve tedavi yöntemleri kişinin ihtiyaçlarına göre şekillendirilir.Depresyonun İyileşme Süreci Nasıldır?Psikoterapi: Psikoterapi, depresyon tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle dinamik psikoterapi, depresyonun kökenindeki bilinçdışı süreçleri anlamaya ve çözmeye odaklanarak kişinin depresif hislerinin nedenini keşfetmesine yardımcı olur. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeyi hedefler. Psikoterapi, kişinin duygusal farkındalığını artırarak depresyonla başa çıkma becerilerini geliştirir.İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda, özellikle orta veya şiddetli depresyonda antidepresan ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek depresyon belirtilerini hafifletebilir. İlaç tedavisi, genellikle psikoterapi ile birlikte kullanıldığında daha etkili olur.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek depresyonla başa çıkmada önemli rol oynar. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stres yönetimi, depresyonun iyileşme sürecine katkı sağlar. Egzersiz, beyinde endorfin salgılayarak ruh halini iyileştirir. Ayrıca, sosyal destek almak ve sevdiklerinizle zaman geçirmek de önemlidir.Kendi Kendine Yardım: Kendi duygularınızı ve düşüncelerinizi anlamak, farkındalık geliştirmek ve stresle başa çıkma teknikleri öğrenmek depresyonun üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Meditasyon, nefes egzersizleri ve farkındalık çalışmaları (mindfulness) depresyon belirtilerini hafifletebilir.İyileşme Ne Kadar Sürer?Depresyonun iyileşme süresi kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar birkaç ay içinde büyük bir ilerleme kaydederken, diğerleri daha uzun sürede iyileşebilir. Önemli olan, sürecin kişiye özel olduğunu unutmaktır. Tedaviye erken başlamak, iyileşme sürecini hızlandırabilir.Tekrarlama Riski Var mı?Depresyon tekrarlayabilen bir hastalık olabilir, ancak tedavi sürecinde sağlanan destek ve öğrenilen başa çıkma becerileri, tekrarlama riskini azaltabilir. Düzenli terapi seansları, stres yönetimi ve yaşam tarzı değişiklikleri, depresyonun tekrar etme olasılığını minimize edebilir.Sonuç:Depresyon, doğru tedaviyle iyileşebilir ve birçok insan sağlıklı ve dengeli bir yaşama geri dönebilir. Önemli olan, depresyon belirtilerini göz ardı etmemek ve profesyonel yardım almaktır. Yardım almakta tereddüt etmeyin; çünkü depresyon tedavi edilebilir ve iyileşme mümkündür. Yazıyı Oku
Uzman: Esra KÜTLEYayınlanma: 11.10.2024