HAREKETE GEÇMEM LAZIM, PEKİ AMA NASIL?
📌Motivasyon bir hedefi gerçekleştirmek için harekete geçme isteğidir.
📌Motivasyonun kaynakları vardır, etkileşimli olarak bunları kullanabiliriz.
.
🎁Dışsal motivasyonda daha çok kişi alacağı ödüllere (iyi bir puan, yüksek maaş, tatmin edici bir statü vb) odaklanır.
.
🗝İçsel motivasyonda ise kişinin odağında hedefe ulaşma esnasında geçirdiği süreci en iyi şekilde geçirmek vardır. Örneğin bir ödevi gerçekten öğrenme isteğiyle yapmak.
.
💵 💵 PEKİ SEN BU YAZININ DEVAMINI OKUMAN İÇİN SANA 100 TL VERMEYİ TEKLİF EDERSEM NELER OLURDU? 🎁🎁
.
😅 Araştırmalara göre yapılan aktivite dışa dönük olursa denetim dış uyarana (100 tl) geçer. Ben bu ödülü geri çektiğimde yüksek ihtimalle sen de okumayı yarıda bırakırsın. Ancak gerçekten “motivasyon”hakkında bir şeyler öğrenmek istersen ödülden bağımsız bir şekilde yazıyı okumaya zaten devam edeceksindir. Buradan yapılabilecek çıkarım şudur: Harekete geçerken kendin için bulduğun hedefi içselleştirmek harekete geçmen ve hareketi sürdürmen için bir gereklilik. Böylece dış uyaranlar (maaş, statü vs) geri çekildiğinde ya da senin beklentini karşılamadığında yine de motivasyonunu görece daha yüksek tutabilirsin!
.
📌 Ryan ve Deci’ye göre içsel motivasyonumuz varsa eyleme geçmek için harici uyaran ya da tehdide ihtiyaç yoktur; içsel olarak motive olmak iyi oluşu, hedefle ilgili meşguliyeti ve buna bağlı olarak başarıyı arttırabilir.
.
📌 Evet, haklısın. Her zaman içsel motivasyonu sağlayamayız. Bazen yapmayı tercih etmediğimiz şeyleri de yapmak zorundayız (Ödev, ev işi vb). İşte bu gibi durumlarda içsel motivasyonumuzu arttırabilmek için Ryan ve Deci’nin belirttiği gibi üç temel ihtiyacımıza odaklanabiliriz: Bağımsızlık, yeterlilik ve ilişki potansiyeli.
.
Motivasyon kazanma ya da bu motivasyonu sürdürme konusunda problemler yaşıyorsanız profesyonel destek alabilirsiniz. Size yardımcı olmak isterim!
Yayınlanma: 02.11.2020 14:02
Son Güncelleme: 02.11.2020 14:20
Bunları da sevebilirsiniz...
Stresle Başa Çıkmanın Yolları: Psikolojik ve Pratik StratejilerStresin Psikolojik Boyutu ve EtkileriHepimiz yaşamımızın bir noktasında stresle karşılaşırız. Kimi zaman bir sınav öncesi, kimi zaman iş yerindeki yoğunluk, ailevi zorluklar ya da kişisel hedeflere ulaşmaya yönelik baskılar stres kaynaklarımız olabilir. Ancak, stres sadece dışsal faktörlerden değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal yanıtlarımızdan da beslenir. Psikolojik açıdan stres, bireyin içsel kaynaklarıyla başa çıkmada yetersiz kaldığı bir durum olarak tanımlanabilir. Stresin neden olduğu psikolojik, biyolojik ve duygusal etkiler, zaman içinde kişinin genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.Peki, stresin iyi ve kötü türleri arasındaki fark nedir? İyi stresin bizi motive edebileceğini, kötü stresin ise tükenmişliğe yol açabileceğini biliyor musunuz?İyi Stres ve Kötü StresStres yalnızca negatif olmak zorunda değildir. İyi stres (eustress), motivasyon sağlayan, yaşamda anlam ve hedefler arayışına yol açan, kişiyi daha üretken kılan bir stres türüdür. Bir iş görüşmesi öncesi yaşanan heyecan, bir sınav öncesi çalışma motivasyonu, bir sunum için hazırlıklar, bunlar iyi stres örnekleridir. Eustress, genellikle kişiyi yapıcı bir şekilde harekete geçirir, enerjisini olumlu bir hedefe yönlendirir.Kötü stres (distress) ise, aşırı baskı ve kaygı yaratır. Yüksek düzeydeki stres, tükenmişlik ve kaygı bozukluklarına yol açabilir. Uzun süreli distress, vücutta kronik hastalıklara (örneğin, kalp hastalıkları, sindirim sorunları, uykusuzluk) ve zihinsel sağlık problemlerine (depresyon, anksiyete) neden olabilir. Stresin kötüleşmesi genellikle stres kaynağının bireyin kontrolünden çıkması ile başlar.Özetle, iyi stres büyümeyi teşvik eder ve kişisel gelişimi destekler. Kötü stres, tükenmişlik, kaygı ve fiziksel hastalıklara yol açar.Stresin Kaynakları ve NedenleriStresin kaynağı ve nedeni her bireyde farklılık gösterebilir, ancak genel olarak stresin birkaç temel kaynağını belirlemek mümkündür.Dışsal Faktörler: İş, okul, finansal baskılar, ailevi problemler gibi dışsal faktörler, stresin temel sebeplerindendir. Yoğun iş temposu, ailevi sorumluluklar veya toplumsal beklentiler, kişiyi bu tür dışsal streslerle karşı karşıya bırakabilir.Bireysel Faktörler: Kişisel özellikler, stresle başa çıkma tarzı ve genel psikolojik durum, stresin şiddetini etkileyebilir. Mükemmeliyetçilik, aşırı sorumluluk duygusu ve kontrol takıntıları, stresin artmasına neden olabilir. Ayrıca güvensizlik ve düşük özsaygı gibi içsel faktörler de stresin şiddetini artırabilir.İlişkiler ve Sosyal Faktörler: İlişkilerde yaşanan sorunlar, yalnızlık veya dışlanmışlık hissi, bireyin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Sosyal destek eksikliği ve yalnızlık, stresin daha kötü hale gelmesine neden olabilir.Fiziksel Sağlık: Kronik hastalıklar, yetersiz uyku, kötü beslenme alışkanlıkları ve yetersiz egzersiz, bireyin stresle başa çıkmasını zorlaştırabilir.Stresin Nedenleri:Bilinçaltı korkular ve endişeler: Gelecek hakkında duyulan belirsizlik veya geçmiş travmalar, sürekli bir kaygı hali yaratabilir.Zaman baskısı: Çoğu zaman iş veya kişisel yaşamda yapılması gereken çok iş olması, zaman baskısına yol açar.Kendi sınırlarını zorlamak: Kişinin sınırlarını zorlaması ve sürekli performans beklentileri, stresin artmasına neden olabilir.Hızlı Çözümler: Stres Anında Uygulanabilecek YöntemlerZor bir durumda stresle başa çıkmak için bazı hızlı çözüm yöntemleri mevcuttur. Bu teknikler, kısa vadede rahatlama sağlar ve kaygıyı azaltabilir.Derin Nefes Alma Egzersizleri (Bilinçli Nefes Alma): Stresli bir an yaşadığınızda, 4-4-4 tekniği ile derin nefes almayı deneyin: 4 saniye nefes alın, 4 saniye tutun, 4 saniye verin. Bu teknik, kalp atışını düzenler ve sakinleşmenizi sağlar.Fiziksel Aktivite: Hızlı bir yürüyüş, koşu veya esneme hareketleri, stres hormonlarını düşürerek rahatlamanıza yardımcı olabilir.Kısa Meditasyon veya Farkındalık Egzersizleri: 5-10 dakikalık bir meditasyon veya farkındalık uygulamaları yaparak, zihninizi şu anki zamanla bağlayabilir ve kaygıyı azaltabilirsiniz.Zihinsel Yeniden Çerçeveleme: Stresli bir durumu yeniden değerlendirerek, bilişsel yeniden yapılandırma yapın. Örneğin, bir iş görüşmesinde heyecan yerine, bu heyecanı başarıya giden motivasyonel bir işaret olarak görebilirsiniz.Uzun Vadeli Çözümler: Stresle Başa Çıkma StratejileriUzun vadede, stresle başa çıkmayı sürdürülebilir bir hale getirmek için daha derinlemesine stratejiler gereklidir.Zaman Yönetimi ve Planlama: Günlük, haftalık ve aylık planlar yaparak, yapılacak işler üzerinde kontrol sahibi olabilirsiniz. İşlerinizi öncelik sırasına koymak ve belirli zaman dilimlerinde odaklanarak çalışmak, stres düzeyinizi önemli ölçüde azaltabilir.Psikolojik Dayanıklılığı Geliştirmek: Duygusal esneklik geliştirmek için bilinçli olarak stresli durumlarla karşılaşma becerilerinizi artırın. Zorluklarla başa çıkabilmek için geçmişteki başarılarınızı ve kişisel gücünüzü hatırlayın.Düzenli Egzersiz ve Sağlıklı Yaşam Tarzı: Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterli uyku almak, stresle başa çıkma yeteneğinizi artırır. Egzersiz, endorfin salgılar, bu da ruh halinizi iyileştirir.Sosyal Destek Ağı Oluşturmak: Sosyal bağlar kurmak, stresli zamanlarda destek almak önemlidir. Aile üyeleri, arkadaşlar veya destek grupları, duygusal iyileşmeye yardımcı olur.Bilişsel Davranışçı Yöntemler: Düşünce Kalıplarınızı DeğiştirinBilişsel Davranışçı Terapi (BDT), stresle başa çıkmanın en etkili yollarından biridir. Bilişsel çarpıtmalar (negatif düşünce kalıpları), çoğu zaman stresin temelini oluşturur. Örneğin, "Her şey çok kötü olacak" veya "Ben bunu başaramam" gibi düşünceler, kaygıyı artırarak daha fazla stres deneyimlemeye sebep olur.BDT, bu olumsuz düşünceleri tanıyıp değiştirmeyi hedefler. Kişilerin, daha mantıklı ve sağlıklı düşünce kalıplarına yönelmesini sağlar. Kognitif yeniden yapılandırma, stresli durumlarda daha etkili kararlar almanıza ve duygusal tepkilerinizi kontrol etmenize yardımcı olur.Uygulama:Olumsuz düşünceleri yazın ve sorgulayın: Bilişsel çarpıtmalar söz konusu olduğunda düşüncelerimiz çoğu zaman mantıklı bir temele dayanmaz ve otomatiklerdir. Kendinize, "Bu düşünce gerçekten mantıklı mı?" veya "Elimde bu düşünceye inanmak için mantıklı gerekçeler, kanıtlar var mı?" gibi sorular sorarak düşüncelerinizi yeniden değerlendirin.Alternatif düşünceler geliştirin: Olumsuz bir düşüncenin yerine daha dengeli ve mantıklı bir alternatif düşünce oluşturun.Profesyonel Yardım: Psikoterapi ve DanışmanlıkStresle başa çıkarken, bazen kendi başımıza uzun vadeli olarak yeterince ilerleyemeyebiliriz. Klinik psikologlar ve terapistler, stresin altında yatan derin psikolojik nedenleri anlamanızı sağlayabilir ve size uygun başa çıkma stratejilerini geliştirebilir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), mindfulness terapileri ve bilişsel yeniden yapılandırma gibi terapi teknikleri stresin yönetilmesine yardımcı olur.Unutmayın, profesyonel yardım almak, güçsüz ya da zayıf olduğunuz anlamına gelmez. Aksine, bu, duygusal sağlığınızı önemseyen ve iyileşmek için adımlar atan cesaretli bir yaklaşımın göstergesidir.Stresle Başa Çıkma, Bir YolculukturStres, hayatımızın ayrılmaz bir parçası olabilir, ancak onu sağlıklı bir şekilde yönetmek mümkündür. İyi stres, bizi motive edebilirken, kötü stres uzun vadede psikolojik ve fiziksel sağlık sorunlarına yol açabilir. Stresle başa çıkmanın yolları kişiden kişiye farklılık gösterebilir; ancak farkındalık, zihinsel esneklik, sağlıklı alışkanlıklar ve gerektiğinde profesyonel destek almak, stresin etkilerini yönetmek için güçlü araçlardır.Kendi stres yönetim stratejilerinizi keşfederek, daha dengeli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirsiniz. Eğer stres çok yoğun hale gelmişse, sinir sisteminizi, sosyal yaşantınızı ve işlevselliğinizi önemli ölçüde olumsuz yönde etkiliyorsa profesyonel bir destek almak, bu süreci daha kolay atlatmanızı sağlar.Hayatın streslerinden fazlaca yıpranmadığınız, ufak heyecanlarla dolu günleriniz olsun. 🌿 Yazıyı Oku
Uzman: Melisa YENERYayınlanma: 27.12.2024
EMDR Terapisi Nedir?EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing), yani Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme terapisi, travma ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde kullanılan yenilikçi ve etkili bir psikoterapi yöntemidir. 1987 yılında Amerikalı psikolog Francine Shapiro tarafından geliştirilen EMDR, özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisinde büyük başarı elde etmiştir. Peki, EMDR nedir ve nasıl çalışır? Bu yazıda, EMDR'nin ne olduğunu, nasıl uygulandığını, etkinliğini ve faydalarını detaylı bir şekilde ele alacağız.EMDR'nin Tarihçesi ve GelişimiEMDR, 1980'lerin sonunda Dr. Francine Shapiro tarafından keşfedildi. Shapiro, yürüyüş yaparken rahatsız edici düşüncelerinin azaldığını ve göz hareketlerinin bu düşünceleri nasıl etkilediğini fark etti. Bu gözlem, Shapiro'yu EMDR'nin temellerini atmaya yönlendirdi. Daha sonra yapılan klinik çalışmalar, EMDR'nin özellikle travmatik anıların işlenmesinde ve duygusal rahatsızlıkların azaltılmasında etkili olduğunu gösterdi.EMDR'nin Temel PrensipleriEMDR terapisi, travmatik anıların beynimizde uygun şekilde işlenememesi ve bu nedenle rahatsız edici semptomlara yol açması prensibine dayanır. Travmatik anılar, beynin normal işleme süreçlerinden geçmez ve bu nedenle sıkışmış kalır. Bu durum, bireyde yoğun stres, anksiyete, depresyon ve diğer psikolojik sorunlara neden olabilir.EMDR, bu sıkışmış anıların yeniden işlenmesini sağlar. Bu süreçte, danışanın göz hareketleri veya diğer çift yönlü uyarımlar kullanılarak beyin yarımkürelerinin senkronize çalışması sağlanır. Bu sayede, travmatik anılar yeniden işlenir ve duygusal yoğunluğu azalır.EMDR'nin Sekiz AşamasıEMDR terapisi, belirli bir protokol dahilinde sekiz aşamada uygulanır. Bu aşamalar, terapinin sistematik ve etkili bir şekilde yürütülmesini sağlar.Tarihçe ve Tedavi Planlaması: Terapist, danışanın geçmişini ve mevcut sorunlarını değerlendirir. Tedavi planı oluşturulur ve hedef anılar belirlenir.Hazırlık: Danışana EMDR'nin nasıl çalıştığı açıklanır. Danışanın rahatlaması ve güvenli bir terapötik ilişki kurulması sağlanır.Değerlendirme: Danışanın hedef anıları ve bu anılarla ilgili olumsuz inançları belirlenir. Olumlu inançlar da tanımlanır.Duyarsızlaştırma: Danışan, hedef anıyı düşünürken göz hareketleri veya diğer çift yönlü uyarımlar kullanılır. Bu süreç, anının duygusal yoğunluğunu azaltır.Yerleştirme: Danışanın olumsuz inançları yerine, belirlenen olumlu inançlar güçlendirilir.Tarama: Danışanın vücudundaki duygusal tepkiler değerlendirilir ve bu tepkilerle çalışılır.Kapanış: Seansın sonunda danışanın rahatlaması sağlanır ve destekleyici stratejiler kullanılır.Yeniden Değerlendirme: Gelecek seanslarda önceki çalışmaların etkileri değerlendirilir ve gerekirse ek çalışmalar yapılır.Bilateral Uyarım ve Anıların İşlenmesiEMDR'nin temelinde bilateral uyarım yer alır. Bu uyarım, genellikle danışanın gözlerini sağa ve sola hareket ettirmesiyle sağlanır. Alternatif olarak, dokunsal (örneğin, ellerin hafifçe vurulması) veya işitsel uyarımlar (kulaklıklardan gelen sesler) kullanılabilir. Bilateral uyarım, beynin her iki yarımküresinin aynı anda aktive olmasını sağlar. Bu durum, travmatik anıların beynin doğal işleme sistemleri tarafından yeniden işlenmesine yardımcı olur.Beynimiz, normalde günlük anıları işlerken bu anıların duygusal yükünü azaltır ve anlamlandırır. Ancak travmatik anılar, bu işleme sürecinden geçemez ve yoğun duygusal yükle birlikte sıkışır kalır. EMDR, bu süreci hızlandırarak anıların daha sağlıklı bir şekilde işlenmesini sağlar.EMDR'nin Etkinliği ve AraştırmalarEMDR'nin etkinliği üzerine yapılan birçok araştırma, bu terapinin travma ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde oldukça başarılı olduğunu göstermektedir. 2007 yılında yapılan bir meta-analiz, EMDR'nin TSSB tedavisinde diğer terapilere kıyasla daha hızlı ve etkili sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur. Ayrıca, EMDR'nin anksiyete, depresyon, fobiler ve diğer psikolojik sorunların tedavisinde de etkili olduğu belirlenmiştir.Birçok kişi, EMDR seanslarından sonra travmatik anılarının duygusal yoğunluğunun azaldığını ve bu anıları hatırladıklarında daha az rahatsızlık hissettiklerini bildirmiştir. Bu durum, EMDR'nin beynin doğal iyileşme süreçlerini hızlandırdığını ve travmatik anıların daha sağlıklı bir şekilde işlenmesine yardımcı olduğunu göstermektedir.EMDR'nin FaydalarıEMDR terapisi, birçok psikolojik sorunun tedavisinde çeşitli faydalar sağlar:Hızlı İyileşme: EMDR, diğer terapi yöntemlerine göre daha hızlı sonuçlar verebilir. Kısa süreli tedavilerle bile belirgin iyileşmeler görülebilir.Travmatik Anıların İşlenmesi: EMDR, travmatik anıların duygusal yükünü azaltarak bu anıların daha sağlıklı bir şekilde işlenmesini sağlar.Duygusal Rahatlama: EMDR, anksiyete, depresyon ve stres semptomlarının azalmasına yardımcı olur.Pozitif İnançların Güçlenmesi: EMDR, bireyin kendisi hakkındaki olumsuz inançları yerine daha pozitif ve destekleyici inançlar geliştirmesine yardımcı olur.Geniş Uygulama Alanı: EMDR, TSSB dışında fobiler, anksiyete bozuklukları, depresyon, yas, kronik ağrı ve daha birçok durumda etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.EMDR Kimler İçin Uygundur?EMDR, travma yaşamış bireyler için özellikle etkili bir tedavi yöntemidir. Bununla birlikte, anksiyete, depresyon, fobiler, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), yeme bozuklukları, kronik ağrı ve yas gibi çeşitli psikolojik sorunlar yaşayan bireyler için de uygundur. EMDR, çocuklar, ergenler ve yetişkinler dahil olmak üzere geniş bir yaş aralığında uygulanabilir.SonuçEMDR, travmatik anıların ve duygusal rahatsızlıkların tedavisinde devrim niteliğinde bir terapi yöntemidir. Bilimsel araştırmalar, EMDR'nin etkinliğini ve güvenilirliğini desteklemekte ve birçok kişi bu terapi sayesinde yaşam kalitelerinde önemli iyileşmeler sağlamaktadır. EMDR'nin anılarımızı silmediğini, ancak bu anıların duygusal yoğunluğunu azaltarak daha sağlıklı bir şekilde işlenmesine yardımcı olduğunu unutmamak önemlidir. Eğer travmatik anılarla başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir EMDR terapistiyle görüşmek sizin için faydalı olabilir.EMDR Terapisi Sonucunda Ne Olur?EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) terapisi, birçok insan için travmatik anıların ve duygusal rahatsızlıkların üstesinden gelmede etkili bir yöntemdir. Peki, EMDR terapisi süreci sonunda neler olur? İşte EMDR terapisi sonucunda beklenebilecek etkiler ve sonuçlar:1. Travmatik Anıların İşlenmesi ve Duygusal Yükün AzalmasıEMDR terapisi, travmatik anıların duygusal yükünü azaltır. Travmatik olaylar sırasında beynin normal bilgi işleme süreci kesintiye uğrayabilir, bu da bu anıların yoğun duygusal yükle birlikte sıkışmasına neden olabilir. EMDR terapisi, bu anıların yeniden işlenmesini sağlar ve duygusal yoğunluğu azaltır. Terapi sonunda, danışanlar travmatik anıları hatırladıklarında eskisi kadar rahatsızlık hissetmezler.2. Pozitif İnançların GelişmesiEMDR terapisi, olumsuz inançların yerine pozitif inançların gelişmesine yardımcı olur. Örneğin, "Ben yetersizim" gibi olumsuz bir inanç, terapi sürecinde "Yeterliyim ve değerliyim" gibi pozitif bir inanca dönüşebilir. Bu, danışanların kendilerine olan güvenini ve özsaygısını artırır.3. Duygusal ve Fiziksel RahatlamaEMDR terapisi, anksiyete, stres ve depresyon semptomlarını azaltarak duygusal ve fiziksel rahatlama sağlar. Danışanlar, daha az stresli ve daha huzurlu hissederler. Bu, genel yaşam kalitesini artırır ve günlük işlevselliği iyileştirir.4. Gelişmiş Başa Çıkma BecerileriEMDR terapisi, danışanların stresle başa çıkma becerilerini geliştirir. Terapi sürecinde, danışanlar daha sağlıklı ve etkili başa çıkma stratejileri öğrenirler. Bu, gelecekteki stresli durumlarla başa çıkma yeteneklerini artırır ve duygusal dayanıklılığı güçlendirir.5. Daha Sağlıklı İlişkilerEMDR terapisi, bireylerin kendileri ve başkaları ile daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olabilir. Travmatik deneyimlerin ve olumsuz inançların işlenmesi, bireylerin ilişkilerinde daha açık, güvenli ve sevgi dolu olmalarını sağlar. Bu, hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerde iyileşmelere yol açar.6. Artan İçsel Huzur ve MutlulukEMDR terapisi, bireylerin içsel huzur ve mutluluk düzeylerini artırır. Travmatik anıların ve duygusal rahatsızlıkların işlenmesi, bireylerin daha dengeli ve huzurlu bir zihinsel duruma ulaşmalarını sağlar. Bu, genel yaşam memnuniyetini ve mutluluğu artırır.7. Kişisel Gelişim ve Kendini GerçekleştirmeEMDR terapisi, bireylerin kişisel gelişimlerini destekler ve kendilerini gerçekleştirme yolunda ilerlemelerine yardımcı olur. Travmatik anıların ve olumsuz inançların üstesinden gelmek, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmeleri için gerekli olan içsel özgürlüğü sağlar.8. Uzun Süreli İyileşme ve DayanıklılıkEMDR terapisi, uzun süreli iyileşme ve duygusal dayanıklılık sağlar. Terapinin etkileri kalıcıdır ve bireylerin yaşamlarının geri kalanında daha sağlam ve dirençli olmalarına yardımcı olur. Bu, bireylerin gelecekte karşılaşabilecekleri zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmalarını sağlar.SonuçEMDR terapisi, travmatik anıların ve duygusal rahatsızlıkların üstesinden gelmede güçlü bir araçtır. Terapi süreci sonunda, bireyler travmatik anılarının duygusal yoğunluğunu azaltarak, daha pozitif inançlar geliştirir, duygusal ve fiziksel rahatlama yaşar, daha iyi başa çıkma becerileri kazanır, daha sağlıklı ilişkiler kurar, içsel huzur ve mutluluğa ulaşır, kişisel gelişimlerini destekler ve uzun süreli iyileşme ve dayanıklılık elde ederler. EMDR, bireylerin daha sağlıklı, dengeli ve mutlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olur. Yazıyı Oku
Uzman: Esra KÜTLEYayınlanma: 09.06.2024
Öz-Şefkat Nedir?Hepimiz zaman zaman zorlayıcı duygular yaşar, hatalar yapar ya da beklentilerimizi karşılayamayabiliriz. Bu anlarda kendimize karşı nasıl davrandığımız, ruhsal sağlığımızı büyük ölçüde etkiler. İşte burada öz-şefkat devreye girer.Öz-şefkat, kişinin kendine karşı nazik, anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi olarak tanımlanır. Dr. Kristin Neff, öz-şefkat kavramını üç temel unsurla açıklar:Kendine Karşı Nazik Olma:Kendi hatalarınıza ve kusurlarınıza karşı eleştirel olmak yerine, nazik ve anlayışlı bir yaklaşım benimsemek. Örneğin, bir hata yaptığınızda kendinizi sertçe eleştirmek yerine, "Bu durum herkesin başına gelebilir, önemli olan bundan ne öğrendiğim" diyebilmek.Ortak İnsanlık Deneyimi:Hepimizin insan olduğumuzu ve bu yüzden zaman zaman başarısızlık, hata ya da zorluklar yaşayabileceğimizi kabul etmek. Bu bakış açısı, yalnız olmadığımızı ve yaşadıklarımızın insan olmanın bir parçası olduğunu hatırlatır.Mindfulness (Bilinçli Farkındalık):Zor duygularla savaşmak yerine, onları yargılamadan kabul etmek ve bu duyguların gelip geçici olduğunu fark etmek. Bu, acıyı reddetmek ya da abartmak yerine dengeli bir şekilde gözlemlemeyi sağlar.Öz-Şefkatin Yanlış Anlaşılan YönleriÖz-şefkat sıklıkla bencillik, tembellik ya da zayıflıkla karıştırılır. Ancak bu yanlış bir algıdır. Öz-şefkat, kendine karşı nazik olmanın yanı sıra sorumluluklarını yerine getirmek ve kendini geliştirmek için motive olmayı da içerir. Kendine anlayış göstermek, kişinin hayatına daha dengeli ve sağlıklı bir perspektiften yaklaşmasına olanak tanır.Öz-şefkat, sadece zor anlarda değil, günlük yaşamda da uygulanması gereken bir tutumdur. Bu yaklaşım, kişiye hem içsel huzur hem de yaşamla daha uyumlu bir ilişki kurma fırsatı sunar. Unutmayalım ki, kendimize ne kadar şefkatli davranırsak, başkalarına da o kadar şefkat gösterebiliriz.Öz-Şefkatin Faydaları1. Psikolojik Sağlığa KatkılarıÖz-şefkat, kişinin kendine karşı yargılayıcı bir tutumdan uzaklaşarak daha dengeli bir ruh hali geliştirmesini sağlar. Araştırmalar, öz-şefkatin kaygıyı ve depresyonu azalttığını, psikolojik dayanıklılığı artırdığını göstermektedir.Kaygıyı Azaltır: Kendimize anlayışlı davranmak, hata yaptığımızda ya da zor bir dönemden geçtiğimizde kaygının etkilerini hafifletir. Kendimizi eleştirmek yerine, durumu kabullenmek ve çözüm odaklı düşünmek mümkün hale gelir.Depresyonu Hafifletir: Öz-şefkat uygulayan bireyler, geçmiş hatalarına ve olumsuz deneyimlerine takılıp kalmak yerine, bunları insan olmanın bir parçası olarak kabul eder. Bu tutum, karamsar düşüncelerden uzaklaşmayı destekler.Özgüveni Artırır: Kendine karşı nazik olmak, kendini değersiz hissetme eğilimlerini azaltır. Öz-şefkat sayesinde kişi, kusurlarıyla barışır ve kendini olduğu gibi kabul eder.2. İlişkilere EtkileriÖz-şefkat, yalnızca bireyin kendisiyle olan ilişkisini değil, başkalarıyla olan etkileşimlerini de olumlu etkiler.Empatiyi Güçlendirir: Kendi zorluklarınıza anlayış göstermek, başkalarının yaşadığı sorunlara karşı daha empatik ve duyarlı olmanızı sağlar.Sağlıklı Sınırlar Koymayı Destekler: Öz-şefkatli bireyler, ilişkilerinde kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmez. Bu, hem kendi ihtiyaçlarını ifade etme hem de başkalarına destek olma dengesini kurmayı kolaylaştırır.İletişimi İyileştirir: Kendi hatalarınızı kabul edebilmek, başkalarının hatalarına da daha hoşgörülü olmanızı sağlar. Bu da ilişkilerde daha samimi ve açık bir iletişim ortamı yaratır.3. Kişisel Gelişim Üzerindeki RolüÖz-şefkat, bireyin kendi potansiyelini daha iyi anlamasını ve geliştirmesini destekleyen önemli bir araçtır.Kendine Karşı Daha Anlayışlı Olmak: Öz-şefkat, başarısızlıklar karşısında kendini yargılamaktansa, bunları bir öğrenme fırsatı olarak görmeyi öğretir. Bu, kişisel gelişimi destekleyen bir bakış açısıdır.Hata Yapma Korkusunu Azaltır: Hata yapmanın insan olmanın bir parçası olduğunu kabul etmek, yeni şeyler deneme cesaretini artırır. Bu da bireyin gelişimine katkıda bulunur.İçsel Motivasyonu Artırır: Öz-şefkat, dışsal onay yerine, kişinin kendi içsel değerlerine ve hedeflerine odaklanmasını sağlar. Bu, daha sürdürülebilir bir motivasyon kaynÖz-Şefkat Nasıl Geliştirilir?Öz-şefkat, doğuştan sahip olduğumuz bir beceri değil, zamanla geliştirebileceğimiz bir alışkanlıktır. Kendimize daha anlayışlı ve nazik bir yaklaşım benimsemek için bazı pratik yöntemler mevcuttur.1. Kendinize Nazik Bir Mektup YazınZorlayıcı bir dönemden geçtiğinizde, kendinize bir arkadaşınıza yazıyormuş gibi destekleyici bir mektup yazmayı deneyin. Bu mektupta:Hatalarınız ya da zorluklarınızı açıkça ifade edin.Kendinizi suçlamadan, anlayışla yaklaşın."Bunu herkes yaşayabilir, önemli olan buradan ne öğrendiğim" gibi cesaret verici ifadeler kullanın.Bu egzersiz, kendinize karşı daha şefkatli bir dil geliştirmenize yardımcı olacaktır.2. Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) PratikleriMindfulness, duygularınızı yargılamadan fark etme ve kabul etme pratiğidir. Öz-şefkati geliştirmek için mindfulness yöntemlerini günlük hayatınıza entegre edebilirsiniz:Duygularınızı Fark Edin: Kendinizi kötü hissettiğinizde, bu duygularınızı bastırmak yerine kabul edin. Örneğin, "Şu anda üzgün hissediyorum ve bu gayet normal" diyebilirsiniz.Anda Kalın: Geçmişteki hatalar veya gelecekteki olası sorunlar yerine, şu an ne hissettiğinize ve düşündüğünüze odaklanın.Küçük bir mindfulness egzersizi:Gözlerinizi kapatın ve 1-2 dakika boyunca sadece nefesinize odaklanın.Nefes alıp verirken vücudunuzda hissettiğiniz değişiklikleri fark edin.Zihniniz başka yerlere kayarsa, nazikçe nefesinize geri dönün.3. Kendinizi Eleştirmek Yerine DestekleyinKendi kendini eleştirme, çoğu zaman öz-motivasyon için kullanılsa da uzun vadede zararlıdır. Bunun yerine:Hata yaptığınızda, kendinize bir arkadaşınıza yaklaşır gibi yaklaşın.Olumsuz bir iç ses duyduğunuzda, bu sesi olumlu ve destekleyici bir sesle değiştirin.Örneğin:Eleştiri: "Bu işi asla beceremeyeceğim."Şefkatli Ses: "Şu anda zorlanıyorum ama bu bir öğrenme süreci, daha iyi olacağım."4. Günlük Hayatta Öz-Şefkati Uygulama YollarıÖz-şefkati günlük rutininize eklemek, bu alışkanlığı kalıcı hale getirir:Kendinize Zaman Ayırın: Gün içinde sadece kendinize odaklandığınız kısa bir zaman dilimi belirleyin. Bu, bir kahve molası, kısa bir yürüyüş ya da sevdiğiniz bir etkinlik olabilir.Küçük Hedefler Belirleyin: Mükemmeliyetçilik yerine, yapılabilir ve gerçekçi hedefler koyun. Bu, üzerinizdeki stresi azaltır.Şefkat Günlüğü Tutun: Günün sonunda kendinize karşı şefkatli olduğunuz bir durumu yazın. Bu, bu davranışı daha sık tekrarlamanıza yardımcı olabilir.5. Öz-Şefkat Geliştiren Meditasyonlar ve EgzersizlerMeditasyon, öz-şefkati artırmanın en etkili yollarından biridir. Aşağıdaki basit meditasyonu deneyebilirsiniz:Sessiz bir yere oturun ve birkaç derin nefes alın.Gözlerinizi kapatın ve kendinize şu cümleleri birkaç kez tekrarlayın:"Kendime nazik ve anlayışlı olmayı seçiyorum.""Zor anlarımda kendime destek olabilirim.""Tüm kusurlarımla birlikte değerliyim."Bu meditasyonu 5-10 dakika boyunca uygulayın.Unutma, hayatın zorlukları karşısında en büyük destekçin yine sensin. Kendine biraz daha nazik ve anlayışlı davrandığında, her şeyin daha kolaylaştığını göreceksin. Çünkü en çok hak ettiğin şefkat, kendinden gelen şefkattir. 💛 Yazıyı Oku
Uzman: Sude ALTUN GÜNDOĞDUYayınlanma: 16.01.2025