Finansal Kaygı

Finansal Kaygının Sizin İçin Anlamı Nedir?

Günümüz dünyasında finansal kaygı, birçok insanın günlük yaşamını doğrudan etkileyen yaygın bir stres kaynağı haline gelmiştir. Ekonomik belirsizlikler, artan yaşam maliyetleri, borç yükü ve geleceğe dair maddi endişeler, bireylerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle iş güvencesizliği, gelir dalgalanmaları veya ani ekonomik krizler, insanların finansal durumlarını sorgulamalarına ve yoğun kaygı hissetmelerine neden olabilir. Para ile ilgili yaşanan bu endişeler, sadece maddi refahı değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal iyilik halini de derinden etkileyebilir.

Finansal kaygı, bireylerde sürekli bir huzursuzluk, uyku problemleri, odaklanma güçlüğü ve hatta fiziksel semptomlara yol açabilir. Maddi sıkıntılar karşısında hissettiğimiz korku ve endişe, çoğu zaman mantıklı düşünmemizi zorlaştırarak olumsuz kararlar almamıza neden olabilir. Geleceğe yönelik belirsizlik duygusu, sadece mevcut finansal durumumuz hakkında değil, aynı zamanda kendimize olan güvenimizi ve kontrol algımızı da zayıflatabilir. Ancak, finansal kaygıyı yönetmek ve bu stresle başa çıkmak mümkündür. Bilinçli bir bütçe planlaması yapmak, finansal farkındalığı artırmak ve psikolojik dayanıklılığı güçlendirmek, bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetmemize yardımcı olabilir.

Bu yazıda, finansal kaygının psikolojik etkilerini, nedenlerini ve başa çıkma stratejilerini ele alarak, daha dengeli ve sağlıklı bir mali bakış açısı geliştirmeye yardımcı olabilecek ipuçlarını paylaşacağım.

Finansal zorlukların sizin için ne anlama geldiğini keşfetmek, farkındalığınızı güçlendirmek adına iyi bir başlangıç olabilir. Kendinize, “Ekonomik olarak en kötü senaryoda beni en çok korkutan şey nedir?” sorusunu sormak ve bu sorunun yanıtını aramak, kaygınızı yatıştırırken aynı zamanda size yön gösterebilir. Aşağıda bu süreçte size rehberlik edebilecek bazı maddeleri paylaşıyorum; ancak unutmayın ki her bireyin deneyimi benzersizdir ve yaşantınızı bu çerçeveye sığdırmak zorunda değilsiniz.

Finansal kaygının temelinde şu anlamlar bulunabilir:

  • Özgürlüğümüzün kısıtlanması, 
  • Geleceğin belirsizleşmesi, 
  • Sosyal statümüzün risk altına girmesi, 
  • Mesleki doyumumuzun azalması, 
  • Yardıma muhtaç olma endişesi,
  • Yardıma muhtaç olma ve destek bulamama ihtimali,
  • Adaletsizliğe maruz kalıyor olmak,
  • Sorumluluklarımızı yerine getirme kapasitemizin daralması, 
  • Deşarj olabileceğimiz aktivitelere erişimimizin kısıtlanması, 
  • Aile içi/sosyal/romantik ilişkilerimize zarar gelebileceği düşüncesi,
  • Temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlukların ortaya çıkması, 
  • Kontrolü kaybediyor olma endişesi,
  • Tercih edilmeme endişesi,
  • Yetersizlik duygusu.


Finansal Kaygı Herkesi Aynı mı Etkiler?

Benzer mali koşullara sahip iki birey bile finansal kaygıyı farklı yoğunluklarda deneyimleyebilir. Bu noktada, kişisel başa çıkma mekanizmaları, manevi kaynaklar ve algı biçimleri önemli rol oynar. Finansal kaygıyı etkileyen faktörler arasında:

  • Ulusal ve/veya global düzeyde yaşanan ekonomik krizlerin varlığı ve şiddeti (Genel bir sıkıntı mı, sadece bizim yaşadığımız bir sıkıntı mı?), 
  • Yaşanan ekonomik krizden etkilenen kişi/grup sayısı (Sadece belirli bir kesim mi etkileniyor, hemen herkes mi?), 
  • Ekonomik krizlerin yönetilebileceğine dair güven seviyesi, 
  • Maddi zorluklara dayanan geçmiş yaşantılarımız, 
  • Bireysel iyimserlik ve karamsarlık düzeyi,
  • Baş etme gücümüze güvenimiz ve baş etme beklentilerimiz (Baş etmek, hiç zorlanmamak anlamına mı gelir?),
  • Büyüdüğümüz çevrede finansal zorlukların ele alınma biçimi, 
  • Finansal zorluklara yüklediğimiz anlamlar ve zorlukları yorumlama biçimimiz, 
  • Finansal okuryazarlık seviyemiz ile gelir ve gider dengemiz, 
  • Alternatif gelir ve giderlerin varlığı, 
  • Mobbingin varlığı ve iş yerinde geribildirim düzeyi, 
  • Rol belirsizliği ve iş yükümüzün fazlalığı,
  • Kaygımızı kabul etmeye, paylaşmaya ve yatıştırmaya dair motivasyonunumuz,
  • Zorluklarla baş eden kendimize güvenimiz,
  • Rutinimize bağlı kalabilme düzeyimiz,
  • Çevremizde bu kaygıların gündeme gelme sıklığı ve ele alınış biçimleri (Felaketleştirme mi, dayanışma mı?)
  • Toplumsal dayanışma ve destek mekanizmaları gibi unsurlar yer alabilir.


Finansal Kaygının Belirtileri

  • Duygusal Belirtiler

Sürekli para konusunda endişe ve huzursuzluk  

Gelecekle ilgili belirsizlik hissi 

Özgüven kaybı ve yetersizlik duygusu 

Sinirlilik ve tahammülsüzlük  

Karamsarlık ve umutsuzluk  

  • Bilişsel Belirtiler

Parayla ilgili olumsuz düşünceler ve senaryolar kurma  

Sürekli borçları veya faturaları düşünme  

Karar vermekte zorlanma (örneğin, harcamalar veya yatırımlarla ilgili)  

Kendi finansal durumunu başkalarıyla kıyaslayarak daha kötü hissetme  

  • Davranışsal Belirtiler 

Gereksiz harcamaları azaltamama veya aşırı cimri olma  

Para ile ilgili konuşmalardan kaçınma 

Finansal durumu kontrol etmekten kaçınma (banka hesaplarını kontrol etmeme, faturaları görmezden gelme)  

İş değişikliği veya ek gelir kaynakları bulma konusunda sürekli kararsızlık  

Sosyal aktivitelerden kaçınma (parasal nedenlerden dolayı)  

  • Fiziksel Belirtiler

Uyku problemleri (uykusuzluk veya aşırı uyuma)  

Baş ağrısı, mide problemleri gibi stresle bağlantılı fiziksel şikayetler  

Yorgunluk ve halsizlik  

Kas gerginliği ve vücutta ağrılar 


Düzenlenemeyen Finansal Kaygının Olası Etkileri

  • İşe devamlılığınız, işe ve iş yerine bağlılığınız, iş doyumunuz azalmış olabilir. Tükenmişlik, depresyon, kaygı bozuklukları gibi zorlukların riski artabilir.
  • Aile içi ilişkilerinizde, romantik ilişkilerinizde, sosyal ilişkilerinizde mesafelere ve problemlere yol açarak sosyal açıdan izole olmanıza neden olabilir.
  • Finansal kaygısından “kurtulmak” için ilgilerinize, yeteneklerinize, hayallerinize uymayan kariyer hedefleri belirleyebilir veya doyum sağlayamamanıza rağmen iş değişikliğinden kaçınabilirsiniz.
  • Kas ağrıları, migren, nefes darlığı gibi fiziksel sıkıntılar yaşayabilirsiniz.
  • Yaşadığınız kaygıyı kendi başarısızlığınız veya yetersizliğiniz olarak yorumlayabilirsiniz.
  • Aşırı tasarrufa veya aşırı harcamaya yönelebilirsiniz.


Finansal Kaygıyla Baş Etme Yolları

  • Finansal kaygınızla olan ilişkinizi değerlendirebilirsiniz: Onu yok etmek için savaşıyor musunuz, yoksa onu dinliyor musunuz? Onu inkâr etmek mi içinizden geliyor, yoksa ona bir alan açabiliyor musunuz? Şimdiye kadar denediğiniz yolların içsel ve dışsal dünyanızda etkileri neler olduğunu değerlendirmeyi düşünebilirsiniz.
  • Finansal kaygınızın temelinde yatan düşünce ve duyguları keşfedebilirsiniz: Finansal zorluklar başlı başına bir problem olabilir; ancak bu problemi içinden çıkılmaz hâle getirebilen ve baş etme kapasitemizi zayıflatan bazı psikolojik dinamikler söz konusudur.
  • Öz şefkat pratikleri yapabilirsiniz: Finansal kaygıyı taşımak zordur. Bu zor zamanlarda kendinize anlayışla, kabullenici ve kucaklayıcı yaklaşmak ihtiyaç duyduğunuz desteği sağlamanıza alan açabilir.
  • Rutinlerinize mümkün olduğunca bağlı kalmaya çalışabilirsiniz: Yaşadığınız zorluklardan dolayı her hafta sinemaya gidemiyor olabilirsiniz; bu durumda evde film gecesi yapmayı düşünebilirsiniz. 
  • Bir bütçe planı oluşturabilirsiniz: Gerçekçi bir perspektifle mali durumunuzu değerlendirmek tehlike algımızı etkileyebilir.
  • Uzun ve kısa vadeli hedefler belirleyebilirsiniz: Ulaşabileceğiniz ek gelir kaynakları, giderlerinizde daha ekonomik yolları tercih etmek bir örnek olabilir.
  • Destek sistemlerinizi değerlendirebilirsiniz: Zorluklarla baş etme gücünüzü çevrenizden gelen geri bildirimlerle değerlendirmek, göz ardı etmiş olabileceğimiz kaynaklarımızı gün yüzüne çıkarabilir veya bizi destek kaynağı arayışına teşvik edebilir.
  • Gerekirse profesyonel destek alabilirsiniz: İhtiyaç duyduğunuzda bir uzmana danışmaktan çekinmeyin.


Finansal kaygılar, hepimizin yaşamında zaman zaman karşılaşabileceği doğal bir durumdur. Bu kaygıyı nasıl yönettiğimiz ve ona nasıl yanıt verdiğimiz önemlidir. Kaygıyı tamamen ortadan kaldırmak yerine, onunla sağlıklı bir ilişki kurmak, gerçekçi çözümler üretmek ve duygusal dayanıklılığımızı artırmak sürecin en kıymetli adımlarıdır.

Kendi finansal durumunuzu anlamaya çalışmak, duygularınızı kabul etmek ve bilinçli adımlar atmak kaygınızı hafifletebilir. Unutmayın ki her bireyin finansal kaygılarla başa çıkma süreci farklıdır ve sizin için en uygun yöntemleri keşfetmek zaman alabilir. Gerekirse bir uzmandan destek alarak, kaygınızı yönetme sürecinizi daha sağlıklı bir şekilde ilerletebilirsiniz. Finansal belirsizlikler her zaman var olacak olsa da, siz bu belirsizlikler içinde kendinize güvenli bir alan yaratabilir, duygusal ve zihinsel olarak güçlenebilirsiniz.

Yayınlanma: 13.02.2025 20:37

Son Güncelleme: 13.02.2025 21:11

#finansal kaygı #ekonomik kaygı #online psikolojik destek #çevrimiçi psikolojik danışmanlık #psikolojik danışman #psikolojik danışma #online terapi #çevrimiçi terapi #ekonomik kriz #finansal kaygıyla baş etme #para yönetimi #maddi endişe #bütçe yönetimi
Psikolog

Zeynep

UYUMAZER ÖZDEMİR

Psikolojik Danışman

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri , Ruhsal-Toplumsal, Kişisel ve Çevresel Diğer Koşullarla İlişkili Sorunlar , Kişilerarası İletişim Problemleri
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 800
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...

Stres

Stres, günlük yaşamda karşılaşılan olayların, insan ilişkilerindeki baskının sonucu hissedilen sıkıntı ya da zorlanma durumudur (Newbury-Birch ve Kamali,2001) . Stres, bireyin kendisini tedirgin hissetmekten çok heyecanlı hissettiği ve çözülmesi gereken bir sorun şekli olarak durumu olumlu şekilde algıladığı pozitif özelliklere sahip olabilmesine rağmen, fiziksel ve psikolojik iyi oluşun yanısıra, yaşam kalitesine karşı bir tehdit oluşturduğu şeklinde betimlenmektedir (Duman, 2016) . Stres karmaşık bir konudur ama genelde bir bireyin çevresel gerilimlere, çatışmalara, baskılara ve benzer uyaranlara verdiği tepkiden kaynaklanan fiziksel, zihinsel ya da duygusal bir reaksiyon olarak tanımlanmaktadır (Newbury-Birch ve Kamali, 2001). Stres, bireyin yaşadığı anla, istediği yaşam arasındaki farka gösterdiği tepki olabilir. Ayrıca stres,tehdit ve istenmedik olarak algılanan uyaranlara ve olaylara karşı bireyin gösterdiği fiziksel ve psikolojik tepkilerdir (Madenoğlu, 2010; akt. Duman,2016). “DSM-5 tanı ölçütleri ve klinisyenler için DSM-5”e göre ise, stres;anksiyete,gelişimsel ya da uyum bozukluğu şeklinde sıralanan belirli tanıları içerir. Semptomların kendini göstermesinde, bireyin geçmişteki travmatik ya da stres yaratan bir yaşantısının tamamen olmasa da etkin rol alması gerekir. Stres yaşantısı, iç ve dış ortamdan kaynaklanan etkenlerin, birey tarafından tehdit edici ya da zararlı olarak değerlendirilmesi sonucunda, bedensel ve psikolojik boyutlarda ortaya çıkan aşırı uyarılma halidir. Maraşlı’ya (2005) göre stres, çevrenin beklentileri ile kişinin yapabileceği şeyler arasında dengesizlik olduğunda ortaya çıkar. Kişi başlangıçta strese karşı atağa geçer, daha sonra direnir ve sonunda tükenmişlik duygusu ile stres ciddi boyutlara ulaşabilir. Stres,iyi oluşu tehdit eden bir olgudur. Stres, organizmada psikolojik ve biyolojik değişimlere yol açan, organizmanın çevrenin beklentilerine yönelik uyum kapasitesini aştığında da ortaya çıkan bir süreçtir (Abdel Wahed ve Hassan,2016). Stres yaratan bir durumdan bahsederken, o durumdan çok bireyin o durumu nasıl algıladığını ve yorumladığını, kullandığı savunma mekanizmalarını ve stresle başa çıkma becerilerini göz önünde bulundurmak gerekir (Aydın ve İmamoğlu,2001). Stresin nedenleri arasında ise şunlar vardır (Aydın,2010): 1. Kontrol edilebilirlik 2. Yordanabilirlik 3. Sınırların zorlanması, baskı 4. İçsel çatışma 5. Engellenme 6. Tehdit 7. Değişme Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan bir durumdur. Stres, onu zihninde taşıyan kişiye aittir. Stres tepkisi, ortamda ne olduğuna bağlı olarak değil, insanın olana nasıl tepki verdiğine bağlı olarak ortaya çıkar (Gibbons, 2012) . Stres endişe,gerginlik, çatışma, duygusal çöküntü, ağır dış şartlar, benlik tehdidi,engellenme, güvenliğin tehdidi, uyarılma vs. terimler yerine kullanılmaktadır(Baltaş ve Baltaş, 2012). Stres, akla ve bedene zarar veren aşırı uyarılmanın bir sonucu olabilir (Schafer 1992, s.14; akt. Gibbons, 2012). Stres yaşayan bireyde baş ağrısı, yüksek tansiyon, sindirim sorunları, nefes almada güçlük, aşırı terleme gibi fiziksel belirtiler görülebilir. Stresli bir birey, kaygılı olabilir,kendini öfkeli, gergin, keyifsiz, alıngan hissedebilir, bir şeye odaklanmada zorlanabilir, karamsar olabilir, bir şeye karar vermede güçlük yaşayabilir,bireyde düzensiz yemek yeme ve uyuma durumu olabilir (Demir,2014). İnsanların stresli veya zor durumlarla karşılaştıklarında kullandıkları iki temel başa çıkma stratejisi vardır. Problem odaklı başa çıkma, kişinin stresli durumu tanımladığı ve bunun üstesinden gelmek için etkin adımlar attığı stratejidir. Duygu odaklı başa çıkmada ise, kişi durumla uğraşmak veya durumu değiştirmekten çok durumu çevreleyen duygularla uğraşmaya odaklanma eğilimindedir (Hefferon ve Boniwell, 2014) . Duygu odaklı başa çıkma,başkalarına yönelme ve sosyal destek arayışı içinde olmayı içerir. Bu tür başa çıkma, kişinin mevcut durumu görmezden gelmesini ve problem çözmek adına herhangi bir etkileşimden kaçınmasını içerir (Hefferon ve Boniwell, 2014) .Üstelik temel yaşam stresörleri özellikle kişilerarası stres ve sosyal reddetme depresyon için en güçlü sorunlardır. Depresyonla ilgili birçok kuramın merkezinde stres, bozukluk riskini arttıran bilişsel ve biyolojik süreçleri başlattığı görüşü vardır (Blatt, 2004). Bu kuramlarla tutarlı olarak, temel stresli yaşam olayları depresyonun en önemli belirleyicilerindendir (Kendler,Karkowski, ve Prescott, 1999; Kessler, 1997). Sosyal reddi de kapsayan bazıyaşam olayları majör depresif bozukluk riskini %21.6 arttırmaktadır (Kendler vediğ., 2003; akt. Slavich ve Irwin,2014). Kişilerarası stres, romantik ilişki kurulan insanlarla, akranlarla, aileyleproblemler olarak adlandırılırken, kişilerarası olmayan stres genelde mesleki,akademik ya da sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilir (Shortt ve diğ., 2013).Kişilerarası stres, genç bireylerin aileden ayrı bireyselleştiği ve yeni sosyal destek ağları oluşturmaya çalıştığı ergenlikten yetişkinliğe geçiş sürecinde özellikle şiddetli olabilir. Stresli yaşam olayları sınırlı bir zaman zarfında meydana gelen ayrı ve psikolojik olarak endişe verici yaşantılar olarak kavramsallaştırılmaktadır (Sheets ve Craighead, 2014). Stresle başa çıkmanın ise üç temel amacı vardır (Yaşar, 2008; akt. Duman, 2016): • Kısa vadede: stresi her yönüyle öğrenerek strese karşı etkin davranmak amacıyla izlenecek bütün yöntem ve kuralları öğrenmek. • Orta vadede: stresin zararlarını ve nedenlerini öğrenerek stresin belirtilerinin önceden farkına vararak stresin zararlı yönlerinin etkilemeyeceği bir yaşam biçimi şekillendirmek, stresin olumlu yönlerini gerektiği yerde kullanabilmek. • Uzun vadede: Stresin kontrol altına alındığı, huzur dolu, sağlıklı, düzen içerisinde ve verimli bir yaşam sürebilmek.Ayrıca stres; bireyin çevreye uyum göstermesi içsel ve dışsal unsurlarca zor halegetirilirse, birey fiziksel ve psikolojik sınırının üstünde çabalamaya başladığındasergilediği tepkidir. Ayrıca, stres bireyin beklemediği anda ortaya çıkan ve kriz yaratan bir olaydır (Erdoğan, 2015). Problemler ise, tamamlanmamış çözümlerdir. Stres altındaki birey problem olarak algıladığı bir durumun farkına varabilir ve onunla ilgilenebilir ancak bu yeterli olmayan bir çözümdür. Çözüm odaklı yaklaşım, bireylerin problemlerine çözüm olabilecek işaretlerin izini sürer(O’Connell, 2004). Dolayısıyla, çözüm odaklı düşünce biçimini edinen, yapıcı bir şekilde olumsuzluklardan sıyrılıp olumluya yönelebilen bir birey yaşadığı strese hakim olabilir.

Yasin KÖKMEN 06.06.2021

Çevrimiçi Psikolojik Danışma

Online terapi, e-terapi, çevrimiçi terapi gibi pek çok isimle daha anabildiğimiz çevrimiçi psikolojik danışma; pandemi dönemiyle birlikte yaygın hâle gelse de tarihi, Sigmund Freud’un mektup aracılığıyla gerçekleştirdiği terapilere kadar uzanır. "Mektup mu? Nasıl yani?" dediğinizi duyar gibiyim... Çocuklukta Fobininin Analizi adlı kitabıyla öğrendiğimiz Küçük Hans Vakası'nda Freud da aslında geleneksel terapi yöntemlerinin dışına çıkıyor. Neyse ki günümüzde, terapistimize mektup gönderip günlerce yanıtını beklemek zorunda değiliz. Artık görüntülü görüşmeler sayesinde daha akıcı, hızlı, verimli ve eş zamanlı olacak şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Hatta seanslarımızı; seyahat, taşınma, hastalık gibi durumlarda dahi sürdürebiliyoruz.Çevrimiçi psikolojik danışma, yüz yüze psikolojik danışmayla benzer etkiye sahip olmasına rağmen, yaygınlaşmaya ilk başladığı zamanlarda, hem kimi uzmanlar hem de kimi danışanlar tarafından ön yargıyla karşılandı. Dürüst olmak gerekirse; ilk öğrendiğimde ben de fayda sağlamanın pek mümkün olmadığını düşünmüştüm. Sonrasında hem danışan hem de danışman olma deneyimlerim ön yargılarımı boşa çıkardı. Psikoterapi dendiğinde zihnimizde beliren "Freud'un Divanı" imgesinin de bunda bir etkisinin olabileceğini düşünüyorum. Çevrimiçi psikolojik danışma, bu geleneksel imgenin epey uzağında olsa da muhtemelen yıllar içinde kendi geleneğini oluşturacak.Hem danışanlarımız hem de biz uzmanlar tarafından gizliliğin sağlanabileceği, internet bağlantılarımızın mümkün olduğunca istikrarını sürdürebileceği, danışanlarımızın güvende hissedebileceği ve danışanımızın seanslara taşımak istediği problemin uygunluğu göz önünde bulundurulduğunda, çevrimiçi psikolojik danışma pekâla fayda sağlayabilir.Çevrimiçi Psikolojik Danışma Etkili mi?Barak, Hen, Boniel-Nissim ve Shapira (2008)’nın 9764 danışanı ele alarak yaptıkları bir araştırma gösteriyor ki; çevrimiçi psikolojik danışma ile empati, koşulsuz kabul, danışan-terapist ilişkisi bakımından yüz yüze psikolojik danışma ile aynı sonuçlar elde ediliyor. Elbette hem danışan hem danışman olarak, sözel olmayan ifadeleri algılamamız nispeten zorlaşıyor; ancak açık ve etkili bir iletişimle kapanmayacak bir açık değil gibi... Hatta danışanların pek çoğu çevrimiçi ortamda kendilerini daha rahat açabiliyorlar; zannediyorum ki burada, danışanların kendi ortamlarında bulunmalarının önemli bir etkisi var. Sonuçta evimizdeki herhangi bir nesneyi görmek, düşünürken gözlerimizin daldığı perdeyle bakışmak, bir sesi duymak; duygularımızı, anılarımızı ve düşüncelerimizi canlı tutabileceğinden daha derin bir ilişkiyi ve iletişimi yakalamak da mümkün.Eh, elbette burada bireyselliği göz ardı etmiyoruz. Kimi danışanlarımızın kendilerini açabilmeleri için veya başka sebeplerden ötürü evlerinden, ev ahalisinden veya bulundukları yerden uzaklaşmaya ihtiyaçları olabiliyor. Bu gibi durumlar danışman ve danışanın işbirliğiyle değerlendirilmeye açık olup, danışana en yüksek fayda sağlayacak müdahalenin uygulanmasını gerektirir.Yüz yüze psikolojik danışma süreci yürüttüğümüz danışanlarımızla, ihtiyaç hâlinde online seanslar da gerçekleştirebiliyoruz. Deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki; bu bir kopukluğa mahal vermemekle birlikte, sürecimiz için destekleyici etki de gösterebiliyor.Yani… Hiç mi Dezavantajı Yok?Çevrimiçi psikolojik danışmanın bir dezavantajı varsa da bence bu, olası internet kesintileridir. Seans esnasında yaşanan kesintiler, odakta kopmaya yol açabiliyor olsa da, bu kopuklukların çözümleri de bulunuyor. Örneğin bulunulan konumu değiştirmek, seansı başka bir platform üzerinden devam ettirmek, sesli görüşme sürdürmek veya son çare olarak seansı ertelemek mümkün. Bununla birlikte istikrarlı bir internet bağlantısına sahip olmayan danışanlarımıza yüz yüze psikolojik danışma alternatiflerini bir kez daha düşünmelerini öneriyoruz.Şizofreni, madde ve alkol bağımlılığı gibi durumlarda çevrimiçi psikolojik danışma uygun olmayabiliyor. Bunun yerine ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan yüz yüze destekler ve gerekiyorsa yatılı bir tedavi süreci çok daha faydalı olabiliyor. Bunların dışında kalan hemen hemen her problem için çevrimiçi psikolojik danışma yeterli süre, terapist-danışan işbirliği ve çaba sonucunda etkisini gösterebiliyor.Danışanlarımızın teknolojiyle ne kadar içli dışlı olduğu da çevrimiçi psikolojik danışma alternatifini değerlendirirken göz önünde bulundurduğumuz bir nokta. Elbette üstün bir beceri ve yetenek gerektirmiyor; ancak tercih edilen cihazın temel kullanım becerilerini edinmiş olmak süreç içerisinde kolaylaştırıcı olabiliyor.Peki Avantajları Neler?Çevrimiçi psikolojik danışmanın belki de en büyük avantajları ekonomik, konum ve zaman bakımlarından sunduklarıdır. Takdir edersiniz ki psikoterapistlerin, ofislerinde görüşmelerini yapabilmeleri için kira, fatura, sekreter gibi pek çok gideri de bulunmaktadır. Çevrimiçi ortam bunları gerektirmediğinden, çevrimiçi psikolojik danışmanın ücreti çoğunlukla daha düşüktür.Özellikle küçük şehirlerde veya farklı bir ülkede yaşayan danışanlarımız, kendilerine yakın buldukları terapistlerle çevrimiçi ortamlar aracılığıyla bağ kurabilmektedirler. Bu da terapist tercihinde bulunurken alternatiflerin artması anlamına gelmektedir. Alternatiflerin çokluğu da istediğiniz terapistin nerede yaşadığı fark etmeksizin ondan psikolojik destek alabilme imkânı sunmaktadır. Farklı ülkelerde yaşayan ve aramızda saat farkı olan danışanlarımızla da her ikimiz için de uygun olan bir zaman dilimi için randevu oluşturabiliyoruz.Yüz yüze psikolojik danışma hizmeti almak için terapistimizin ofisine ulaşmak için çoğunlukla belli bir yol katetmemiz gerekmektedir; çevrimiçi psikolojik danışma bu yönde de bir rahatlık sunmaktadır. İşten çıktıktan sonra, hastalandığımızda veya başka nedenlerle evden çıkamadığımızda bize seans zamanları açısından avantaj sağlar. Örneğin; evden çıkmasına olanak sunmayan bir özel gereksinimi bulunan, evde ilgilenmesi gereken biri olan, evden çıkma konusunda kaygı duyan, işten geç çıkan ve bu nedenle terapistinin ofis saatlerine yetişemeyen, işten çıktığında farklı bir istikamete gidemeyecek kadar yorgun hisseden danışanlarımız için de çevrimiçi psikolojik danışma imdada yetişebiliyor.Tüm bunların yanı sıra Psikolog Merkezi'nin de sunmuş olduğu "Anında Terapi" seçeneği sayesinde danışanlarımız veya danışan adaylarımız, özellikle kriz anlarında, hemen psikolojik desteğe ulaşabilmektedirler. Pek çok danışanımın, bu alternatiften fayda sağladığına şahit olma şansı elde ettim.Ne Fark Ediyor Öyleyse?Hem yüz yüze hem de çevrimiçi psikolojik danışma hizmetlerinin pek çok faydası bulunmaktadır. Danışanlarımızın önceliklerine ve koşullarına bağlı olarak iki alternatiften birini veya hibrit yöntemi birlikte değerlendirmeyi önemseriz. Araç ne olursa olsun; en büyük amacımız, danışanımızın maksimum fayda ve ihtiyaç duyduğu kadarıyla süreklilik sağlamasına yardımcı olmaktır. Danışanımızın ihtiyacını ve beklentilerini hangi yöntem en iyi şekilde karşılayacaksa, elbette ki en sağlıklısı da odur.Yararlanılan Kaynaklar:Özdemir, M. B. & Barut, Y. (2020). Psikolojik Danışma Uygulamalarında Post Modern Bakış Açısı: Çevrimiçi Psikolojik Danışma . Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi , 2 (3) , 192-199 . DOI: 10.35365/ctjpp.20.03.24Zeren, Ş. G. & Bulut, E. (2018). Çevrimiçi Psikolojik Danışmada Etik ve Standartlar: Bir Model Önerisi . Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal , 8 (49) , 63-80 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/tpdrd/issue/40627/487343

Psikolojik Danışmada İlk Seans

Psikolojik danışma süreci, kapalı kapılar veya gizli çevrimiçi toplantılar ardında başlar, sürer ve sonlanır. Bazı gizemleri içinde barındırıyor olabilir. Bu nedenle de pek çok soru işareti hem sürece hem de sürecin içindeki karakterlere yönelik oluşabilir. Bu blog yazımda, sık karşılaştığım soruların bir kısmına yanıt vermeye çalışıyor olacağım.Psikolojik danışma sürecinin ne olduğu, Psikolojik Danışmanın ve Psikoloğun kim oldukları, süreçten beklenmesi ve beklenmemesi gerekenler, doğru bilinen yanlışlar gibi farklı başlıklara değinme gayretindeyim.Eğer bu soruların dışında ek bir sorunuz var ise; “soru sor” butonundan bana ulaşabilirsiniz.Keyifli okumalar dilerim! 😊Psikolojik Danışma Nedir? Psikolojik Danışman Kimdir? Psikolog Kimdir?Psikolojik Danışman; 4 yıllık Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü başarıyla tamamlayan ruh sağlığı profesyonelidir. Lisans eğitimlerinde psikolojik danışma kuram ve uygulamaları kapsamında süpervizyon destekli eğitim alır. Özel eğitim kurumlarında, aile danışmanlık merkezlerinde, kamuda, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görev alabilir, bağımsız olarak çalışabilir.Psikolog; 4 yıllık Psikoloji bölümünü başarıyla tamamlayan ruh sağlığı profesyonelidir. İnsan davranışını anlama ve açıklamayı temele alan eğitimlerden geçerler. Psikoterapiye yönelik teorik ve uygulamalı eğitimlerini tamamladıklarında psikoterapi uygulamalarını gerçekleştirebilir. Aile danışmanlık merkezlerinde, kamuda, eğitim kurumlarında ve özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinde görev alabilir, bağımsız olarak çalışabilir.Psikolojik Danışma; psikolojik danışman ile danışan arasında profesyonel bir ilişkinin kurulduğu, danışanın iyiliğinin ve faydasının gözetildiği bir etkileşim sürecidir. Amerikan Psikolojik Danışma Derneği’nin tanımına göre ise; psikolojik danışma, farklı özelliklere sahip birey, aile ve grupları ruh sağlığı, iyilik hali, eğitim ve kariyer amaçlarına ulaşmaları yolunda yetkinleştiren profesyonel bir ilişkidir.”Psikolojik Danışmaya Dair Doğru Bilinen YanlışlarPsikolojik danışma, kendimizi tanımanın ve iyileşmenin yegâne yoludur.Hayır, kendimizle ilgili farkındalıklar kazanmamızın ve yaralarımıza bakım vermemizin pek çok yolu vardır. Psikolojik danışma daha çok bu yolları da kapsayan, hem bir alan hem bir yol haritası olarak görülebilir.Psikolojik destek alıyor olmak, iyileşmek için yeterlidir.Hayır, psikolojik danışma bir süreçtir ve bu süreçte danışanın aktif katılımı, gönüllülüğü gerekmektedir. Seanslarda sadece bulunuyor olmak, dönüşümü desteklemeyecektir.Psikolojik danışma, sadece sohbetten ibarettir.Hayır, sohbetler karşılıklı paylaşımı ve iyiliği gözetir. Psikolojik danışma seanslarında odak, danışan ve danışanın anlattıklarındadır.Psikolojik danışma sürekli bana destek olarak beni zayıflatabilir.Tam aksine, psikolojik danışma süreci bireysel güçlenmeyi hedefler ve amacı her zaman iyi hissettirmek değildir. Aksine, bazı seansların içerikleri bizim için bir miktar rahatsızlık verici unsurlar barındırabilir.İlk Seansta Neler Olur?İlk seans, eğer öncesinde bir ön görüşme yapılmadıysa, psikolojik danışmanın ve danışanın ilk kez doğrudan etkileşime girmesiyle başlar. Yaklaşımlara göre farklılıklar içerebilir.Bu seans, iki taraf için de bir miktar kaygıyı içinde barındırıyor olabilir ve bu oldukça normaldir.İlk seansta psikolojik danışman kendi akademik ve mesleki geçmişinden, etkilendiği yaklaşımlardan ve psikolojik danışma sürecinin çerçevesinden bahseder. Sürecin etkililiği ve güvenliği açısından hem danışanın hem psikolojik danışmanın uyması gereken bazı ilkeler ve kurallar vardır. Anlatılanların ve kimliğin gizliliği, seansların süresi, gönüllülük esası, ücretlendirme ve ödeme planı, seans dışında iletişim kurulması, süreci sonlandırmayı gerektiren durumlar gibi başlıklar bu aşamada ele alınabilir ve netleştirilmesi gereken noktaların üzerinde durulabilir.Ardından psikolojik danışman, danışanın yaşam öyküsünü dinlemeye koyulur.Zaman zaman danışanlar “ne anlatacaklarını bilmedikleri” düşüncesiyle kaygılanabilirler ve elbette bu da oldukça normaldir. Böyle zamanlarda psikolojik danışmandan bir çerçeve çizmesi talep edilebilir veya yaklaşıma bağlı olarak danışmandan yönlendirme istenebilir. Psikolojik danışman, kendi yaklaşımı doğrultusunda, danışanın yaşamının belli başlı dönemlerine ve alanlarına odaklanarak süreci devam ettirebilir.Psikolojik danışman; yakın olduğu yaklaşımı çerçevesinde danışana birtakım sorular yöneltebilir. Örneğin; yalnızca yaşanan problem ve şimdiye kadarki çözüm girişimleri, çocukluk yaşantıları, problemle kurulan ilişki, problemin yaşamdaki işlevi, aile öyküsü, danışanın güçlü yönleri ve kaynakları gibi farklı başlıklar, farklı ekollerin ilgi odağında olabilir. Elbette psikolojik danışman; hepsini mümkün olduğunca kapsayan bir yaklaşımı da benimsemiş olabilir.Sürece dair hedeflerin üzerinde durulur ve bu hedeflerin ulaşılabilir, gerçekçi ve somut olmasına özen gösterilir. Bu kısım, sürecin etkililiğinin değerlendirilebilmesi açısından çok önemlidir ve bazen birden fazla seans sürebilir.İlk seansın sonunda, eğer ödevlendirme yapılmasına karar verilmişse ödevler üzerine anlaşmalar yapılabilir. Sonraki seansın planlamasına geçilebilir ve, tekrardan, psikolojik danışmanın yaklaşımı farklı bir noktayı gerektirmiyorsa seans sonlandırılabilir.İlk Seansta Neler Beklenebilir?Her seans gibi ilk seansta beklenebilecekler ve beklenemeyecekler; ruh sağlığı profesyonelinin yaklaşımına, danışanın ihtiyacına göre değişkenlik gösterebilir. Psikolojik danışmanla ve süreçle ilgili ilk izlenimlerin oluşması beklenebilir. Bu izlenimler, bazı soruları doğurabilir ve seanslar da bu sorularınızı sormanız için biçilmiş kaftandır.Öz farkındalığa giden yolda, özellikle ilk kez psikolojik destek alıyorsak, bir miktar kaygının oluşması beklenebilir. Kendimizi şimdilik yabancı olan bir insana açıyor olmak, tüm odağın bizim üzerimizde olması ve “mercek altına alınmış gibi” hissetmek… Elbette başlangıçta kaygı verebilir. 😊(Ekolden ekole değişiyor olsa da) Aile, isim, romantik ilişki, sosyal yaşam, akademik, kariyer, psikolojik destek girişimleri, sağlık alanlarını da içeren öykümüze dair soru yağmuruna tutulmak beklenebilir. Bazen de psikolojik danışman büyük bir sükunetle, seansın gidişatını danışanının akışına bırakabilir.Hikâyemize dışarıdan bir gözle baktığımızda, mikro düzeyde farkındalıklar yaşamak beklenebilir. Sık sık tekrarladığımız isimler, ihtiyaçlar, engeller bu noktada bize bazı alanları işaret edebilir.Sonraki seansla ilgili ödevlendirmeler beklenebilir. Bu ödevlendirmeler duygu günlüğü tutmak, ölçek doldurmak, düşünceleri kaydetmek gibi çeşitlendirilebilir.İlk Seansta Neler Beklenmez?Derdimize derman olacak sihirli sözcükler beklenmez; çünkü bu sözcükler aslında hiç var olmamıştır. Keşşşşşke olsa.Arka arkaya yaşanan aydınlanma anları beklenmez. Elbette belli başlı farkındalıklar oluşabilir; ancak çoğunlukla “ışık yanma” anları bu seansta gerçekleşmez. İstisnaları bulunabilir, insan etkileşiminden bahsediyoruz 😊.Üç seans sonrasında neler olacağının netleşmesi beklenmez; yapılandırılmış seanslarda dahi birkaç seans sonrasında bizi nelerin beklediğini söylemek kolay değildir. Öyle ki; yaşamın bize neler getireceğini bilemiyoruz. Belki de ileriyi berrak bir şekilde görmeye dair güçlü isteğimiz üzerine konuşmalıyız 😊.Problemimizi tüm detaylarıyla çözümlemek ve problemimizin detaylarına inmemiz beklenmez. Ele aldığımız konu günlük yaşamımızı ve ruh hâlimizi böylesine yakından etkiliyorken, onu sadece bir seansta ele alıp çözmeye çalışmak, şimdiye kadarki deneyimlerimize haksızlık olabilir.Hayal kırıklığı yaratan bir gerçek: Tavsiye beklenmez. Tavsiye genellikle hiçbir zaman beklenmez; çünkü tavsiye ve öneriler kişisel görüşleri içinde barındırabilir. Psikolojik danışman ise -her ne kadar kişisel özelliklerinden çok fazla şey de öğreniyor olsa- profesyonel kimliğiyle seansta bulunmaktadır ve bilimsel bilgiler ışığında danışanına destek olmaya çalışmaktadır. Bu destek de danışanın kendi kaynaklarını, koşullarını, değerlerini keşfetmesi ve bu yönde karar verme cesaretini desteklemeyi içerir.***Kapak fotoğrafı Uzman Psikolog Evrim Dursun'un web sitesinden alınmıştır.