Asrın felaketi olarak anılan ve 10 ilimizi etkileyen bu son depremde afetin büyüklüğü dolayısıyla tüm Türkiye’nin hatta dünyanın tek yürek olup yardıma koştuğu, acılarımızı sarmaya çalıştığımız zor günler yaşıyoruz. Bu arada depremzede olsun olmasın deprem travmasını birincil veya ikincil olarak deneyimleyen çocuklarla iletişim kurarken yetişkinlerin dikkat etmesi gereken bazı önemli konulardan bahsetmek istedik. Travmatik yaşam olayları kişinin hayatını tehdit eden güvenlik algısını zedeleyen ve kişilerde korku kaygı gibi problemlere sebep olan zorlu olaylardır. Psikolojik travma ise bu olaylar sonrasında kişilerde görülen yoğun stres tepkileridir. Deprem de birçok kayba neden olduğundan sıklıkla kişiler üstünde travmatik bir etkisi olur. Kişinin yaralanması, bir uzvunu kaybetmesi, evinin yıkılması, şehir değiştirmek zorunda kalması travmaya sebep olabilir. Eğer çocuk hala deprem bölgesindeyse fiziksel güvenlik ve barınma olanağı öncelikle sağlanmalıdır. Yetişkinin depremden hemen sonra çocukla konuşması iyi gelmeyebilir önce kişi kendini hazır hissetmelidir. Çünkü çocuk iyi bir gözlemcidir yetişkinin sakladığı duygu ve düşünceleri hissedebilir. Sakinliğini henüz koruyamamış yetişkin kişi çocukla konuşmada acele etmemelidir.
Çocuk kaygısından bahsediyorsa yetişkin elindeki şeyle ilgilenmeyi bırakıp onu dinlemelidir. Bu durumda yetişkin birey bitti gitti, korkma boşver zaten deprem de geçti gibi umursamaz söylemlerde bulunmamalıdır.Aksine, bu doğal afet karşısında endişelenmenin normal olduğunu belirtmeli, çocuk dinlendiğini önemsendiğini hissetmelidir. Çocuğun soruları geçiştirilmemelidir. Yetişkinlerin çocukla konuşurken çok dikkat etmesi gerekiyor. Sakin ve yumuşak bir ses tonuyla, kısa ve net cümlelerle göz teması kurarak, çömelip çocuğun göz hizasına gelip iletişim kurulmalıdır. Çocuğun ne düşündüğünü hissettiğini sormalı ve onunla gerçekten ilgilenmeli. Duygularını düşüncelerini paylaşma ihtiyacı varsa mutlaka dinlenmeli ama çok soru sormamalı, anlat diye ısrar etmemeli, beklemeli ve bazen o sessizliğe eşlik etmeliyiz. Endişeyi ortadan kaldırmak, yok saymak, bastırmak, değil işlemlenebilir hale getirmek lazım. Konuşmak işlemleyebilmeye yarar. Çocuk korktuğunu üzüldüğünü söyleyebilir bu normal bir süreçtir ve bu duygular beklenen tepkilerdir. Korktuğunu hissediyorum biliyorum gibi ifadelerle duygularını anladığımızı ve kabul ettiğimizi gösterebiliriz. Çocuğun duygularını reddedici cümlelerden kaçınmalıyız. Bir süre tepki vermeme görmezden gelme doğal bir stres reaksiyonudur ama zamanla farklı tepkiler gelişebilir bunlar mutlaka dikkate alınmalıdır. Çocuk gözlemlenmelidir. Gerekli durumda bir uzmana başvurulmalıdır. Öncelikle çocukları şimdi ve buradaya odaklamaya çalışmalı şu an neye ihtiyacın var diye sorulup ihtiyacı karşılanmalı.
Okul öncesi çocuklar için olay açıklanırken basit, anlaşılır ve somut bir dil kullanılmalıdır. Çocuk kendini suçlu hissedebilir bu durumda yetişkin kişi çocuğa ‘’bu başımıza gelenlerin seninle bir ilgisi yok, senin bir suçun yok, bu bir doğal afet ve ben hep senin yanındayım’’ deyip ona güvende olduğunu hissettirmelidir. Yetişkinin güvenle dolduramadığı boşluk çocukta kaygıyla dolar. Evin veya okulun sağlamlığını belirtmek çocuğa daha güvende hissettirebilir. 9 yaşından küçük çocuklara açıklama yaparken deprem de yağmur kar gibi bir doğa olayı ama daha nadiren görülür denebilir. Dünyamız bazen rahatlamak için kendisini gerer ve bunun sonucunda da sallanırız şeklinde basitçe açıklanabilir. Bilgi verirken video veya fotoğraf açılmamalıdır özellikle de televizyondan uzak durulmalıdır. Çünkü neye maruz kalacağını bilemeyiz ağlayan biri mi var enkazdan çıkarılan bir çocuk mu var acaba, bu görüntüler kaygıyı arttırabilir. Biz de çok üzüldük ama anne baban olarak yanındayız birlikteyiz güvendeyiz gibi sakinleştirici şeyler söylenebilir. Belirsizlik duygusu hepimizde olduğu gibi çocukta da kaygı yaratır bu yüzden rutin hayatı sürdürmek iyi gelebilir. Yetişkin her şeyi biliyor gibi davranmak yerine bilmediğinde bilmiyorum ama öğrenip sana sonra açıklayacağım olur mu diyebilir veya birlikte araştırıp öğrenmeyi önerebilir bu aynı zamanda aralarında bağ kurmalarına da yardımcı olur. Eğer yetişkin bir konuyu nasıl açıklanacağını bilmediğini düşünüyorsa bir uzmandan yardım alabilir.
Küçük yaştakilerde korku ve kaygı kabuslar, altını ıslatma, yalnız yatmaktan korkma, parmak emmek, irritabilite, uyku ve beslenme problemi, öfke nöbeti şeklinde görülebilir. Bunun yanında küçük çocuklar duygularını çok fazla ifade edemediklerinden bunların yansıması bazen beden üzerinden görünebilir. Somatik yakınma dediğimiz bedensel problemler baş ve karın ağrısı gibi şeyler görülebilir. Ergenlerde ise içe kapanmak, okul motivasyonunun düşmesi, ilişkiden kaçma, konsantrasyon problemi, akademik başarıda düşüş, odadan çıkmak istememe, arkadaşlarıyla konuşmak istememe uyku ve yemek problemi veya riskli davranışlar olarak görülebilir. Bazı çocuklar haftalar hatta aylar sonra travmatik belirtiler sergileyebilir: tırnak yemek, yalnız kalmaktan, kapalı alandan, karanlıktan korkmak, saldırgan davranışlar gibi. Bu durumda travma tedavisi için mutlaka çocuk alanında uzman bir psikoloğa ve/veya psikiyatriste başvurulmalıdır.