1. Uzman
  2. Belciz KESKİ
  3. Blog Yazıları
  4. ENDİŞE Mİ, ANKSİYETE Mİ ?

ENDİŞE Mİ, ANKSİYETE Mİ ?

Endişe duygusu ve anksiyete birbirine oldukça fazla karıştırılmaktadır. Herkes zaman zaman endişe duygusunu yoğun bir şekilde hisseder. Yeni bir işe başlarken, bir gösteriye çıkmadan hemen önce veya bir sınava girerken endişe hissetmemiz kadar doğal ve sağlıklı bir durum yoktur. Endişeyi sonucu belli olmayan ancak olumsuz sonuçlanacağına inandığımız olaylar olarak tanımlayabiliriz. Endişeyi zihnimizde yaşarız. Hayatımızı, günlük aktivitelerimizi engellemeyecek düzeyde yaşamamız bunu sağlıklı boyutta tutar. Bu tür endişeler bizi tedirgin olduğumuz durumlara düzgün bir şekilde hazırlamaya teşvik eder ve dikkatli ve farkında olmamıza yardımcı olur. 


   Endişe spesifik konularda belirir. Örneğin yeni bir arkadaş grubuyla tanışırken, üniversite sınavına girerken, yeni bir şehre taşınırken endişe duygusu hissedebiliriz. Endişe duygusu problem çözmeyi tetikler. Örneğin bir proje hazırlarken yanlışlıkla silinen bir dosya endişeyi yoğun bir şekilde tetikler. Endişe duygusu ile birlikte problem çözme becerimiz de devreye girer. Ayrıca endişe kişiliğimizi ya da profesyonel becerilerimizi etkilemez, işlevselliğimize zarar vermez. Silinen projeyi kurtarmak için adım atmamıza engel olmaz. Gündelik yaşantımızda aslında bize oldukça yardımcı olur. 


   Anksiyete gerçek bir neden olmadan yaşadığımız endişe halidir. Sözlü düşünceler ve zihinsel imgelemeler içerir. Anksiyete atakları genelde aniden gelişir ve kişiden kişiye göre süresi ve atak sıklığı değişebilir. Zamana yayılmış bir devamlılık gösterir. Anksiyete tanısı alabilen için Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM - 5) ‘na göre en az altı aylık bir sürenin çoğu gününde bir takım olaylar ya da etkinliklerle ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır. Kişi, kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker. Anksiyeteyi tüm bedenimizle deneyimleriz. Hızlı kalp atışı, çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, sık nefes alma, boğulma hissi, uyuşma, karıncalanma, bulantı, karın ağrısı, halsizlik, ölüm hissi ve korkusu bazı çok görülen belirtileri arasındadır. Anksiyete endişe gibi bir çözüm sürecine neden olmaz. Kişiliğinizi ya da profesyonel becerinizi etkiler. Anksiyete kişiyi uyumaktan, konsantre olmaktan, başkalarıyla konuşmaktan, hobileri yapmaktan, hatta evden çıkmaktan bile alıkoyabilir. Anksiyete bozuklukları yaygın anksiyete, özgül fobiler, sosyal anksiyete, panik bozukluk ve agorafobi gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir.  


   Panik atak birdenbire başlayan, çok kısa sürede şiddetlenen, başı ve sonu belli yoğun korku nöbeti olarak tanımlanabilir. Panik atak yaşarken belirtiler genellikle 10 dakika içerisinde yoğunlaşır ve sonrasında yavaş yavaş azalır. Yaşanan panik ataklar beklemedik zamanlarda ortaya çıkıyor ve yineliyorsa, kişi panik atak geçirmekten korkar ve nöbetlerin sonucundan endişelenir hale geldiyse, atakların sonucu olarak davranış değişikliği gözleniyor ve kaçınma davranışları sergileniyorsa panik bozukluk olarak adlandırılır. Sosyal anksiyetede kişiler günlük hayattaki aktiviteleri ve kişilerarası etkileşimleri işlevsel olmayan ve hayatlarını sıkıntıya sürükleyecek bir kaygıyla devam ettirirler. Kişilerde işlevsellik o kadar az seviyededir ki bu kişiler yeni insanlarla tanışmak, sunum yapmak, bir kafede yalnız yemek yemek gibi eylemlerden kaçınır hatta evden çıkamaz hale gelirler. Agorafobi kişinin hemen çıkamayacağı veya yardım alamayacağı yerlerde bulunma korkusu olarak tanımlanabilir. Örneğin tren, uçak gibi ulaşım araçlarında bulunmaktan, evde tek başına kalmaktan, tünel, köprü gibi yerlerden geçmekten, yoğun kalabalık yerlerde beklemekten korkabilir ve bu durumlardan kaçınırlar. Yaygın anksiyete bozukluğu bireyin bilinen bir sebep yokken aşırı kaygılı ve korku halinde olması şeklinde tanımlanabilir. Yaygın anksiyete bozukluğunda yoğun kaygı ve huzursuzluk, halsizlik gibi belirtiler dışında odaklanma sorunları, kas gerginliği, uyku ve iştahta değişimler görülmektedir. Özgül fobiler bireyin belli bir nesne veya duruma karşı beslediği yoğun korku ya da kaygı durumudur. Kişiler belirli hayvanlardan, mekanlardan (asansör, yükseklik gibi ) durumlardan (kan, iğne) yoğun şekilde korkabilir ve kaygı duyabilirler. 


   Anksiyete atağı yaşadığınızı düşündüğünüz anda sizi destekleyen kişilerle iletişime geçebilirsiniz. Bu kişilerin varlığı veya sesi sizi rahatlatacak ve anda kalmanıza yardımcı olacaktır. Rahatlama ve nefes teknikleri öğrenebilirsiniz. Doğru ve düzenli nefes almak nefes darlığına ve çarpıntıya iyi gelecektir. Kendinizi meşgul edecek aktiviteler bulabilirsiniz. Müzik dinlemek, sayı saymak, ritim tutmak gibi eylemler içinde bulunduğunuz ana odaklanmanıza yardımcı olur. Kendinizi o ana odaklamak sizi zihninizdeki düşüncelerden uzaklaştırarak atağınızın hafiflemesine yardımcı olacaktır. Düşüncelerinizin doğruluğunu kontrol edin. Uyku kalitenizi arttırın. Düzenli uyku atakları azaltabilir. Kafein, alkol gibi uyarıcı maddelerden uzak durun. Bu tarz uyarıcı maddeler atakları arttırabilir. Aynı zamanda dengeli ve düzenli beslenin. Enerji arttırıcı karbonhidratlardan uzak sağlıklı beslenmek size yardımcı olacaktır. 


   Anksiyete yaşadığınızı düşünüyorsanız mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından yardım almalısınız. Anksiyete hafife alınacak bir problem değildir. Ataklar günlük hayatınızı, işlevselliğinizi etkileyebilir. Anksiyete tedavisinde genelde kişilere bilişsel davranışçı terapi desteğiyle yardımcı olunur. Bilişsel davranışçı terapide kişiye yaşadığı olaylara ilişkin olumsuz ve işlevsiz düşüncelere karşı yeni düşüncelerin oluşması için bilişsel müdahaleler uygulanır. Bilişsel davranışçı terapi bu alanda en kısa sürede etki eden yöntemlerden biridir. Psikoterapinin yanında kişinin ihtiyacına yönelik olarak psikiyatriste yönlendirilerek ilaç tedavisi de uygulanabilir. Terapi ve ilaç tedavisinin yanında okuyabileceğiniz bazı kitapları da sizlere önermek istiyorum. Bu tarz kendine yardım kitaplarını okuyarak kaygı seviyenizi azaltabilirsiniz. "Yaygın Kaygı Bozukluğu Çalışma Kitabı" , "İyi Hissetmek", "Kaygı Döngüsünü Kırmak" gibi kitaplarla başlayarak terapi ve ilaç tedavinizi destekleyebilirsiniz. Kitap okumak aynı zamanda zihninizdeki düşünceleri uzaklaştırmanıza da yardımcı olacaktır. Anksiyete ile başa çıkmak ilk başta sizlere çok zor gibi gözükebilir. Ancak her şey sizin elinizde. Profesyonel yardım alarak hayatınızı bu kadar etkileyen, sizi zorlayan bu durumdan tamamen kurtulabilirsiniz. Yukarıda anlattığım anksiyete belirtilerinden kendinizde olduğunu düşünüyorsanız, mutlaka bir ruh sağlığı danışanından yardım alarak işlevselliğinizi ve hayatınızın kalitesini arttırabilir, anksiyeteden kurtulabilirsiniz.

Psikolojik Danışman

Belciz Keski


Yayınlanma: 11.07.2023 14:20

Son Güncelleme: 11.07.2023 14:25

Belciz KESKİ
Belciz KESKİ
Psikolojik Danışman
Uzmanlıklar: Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Depresyon ve Mutsuzluk, Travma ve İlişkili Bozukluklar
Merhaba, ben Psikolojik Danışman Be Devamını oku
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 600
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...
anksiyete-bozuklugu-gunluk-yasami-etkileyen-korku-ve-endisenin-ic-dunyasi

Anksiyete bozukluğu, bireyin günlük yaşamını etkileyen aşırı korku ve endişe duygularını içeren yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Bu bozukluk, kişinin normal yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir, sosyal ilişkilerini zayıflatabilir ve işlevselliğini azaltabilir. Bu yazıda, anksiyete bozukluğunun ne olduğunu, semptomlarını, nedenlerini, türlerini ve tedavi seçeneklerini derinlemesine inceleyeceğiz.Anksiyete Bozukluğunun Tanımı: Anksiyete bozukluğu, kişinin belirli durumlar, nesneler veya etkinlikler karşısında aşırı endişe, korku ve gerilim hissettiği kronik bir durumdur. Bu endişe ve korku duyguları, kişinin normal işlevselliğini etkiler ve genellikle mantıklı bir neden olmaksızın ortaya çıkar. Anksiyete bozukluğu olan kişiler, endişe ve korkularının kontrolünü kaybederler ve sıklıkla bu duyguların etkileriyle başa çıkmakta zorlanırlar.Semptomlar: Anksiyete bozukluğu semptomları kişiden kişiye değişebilir ve genellikle fiziksel, duygusal ve davranışsal belirtiler içerir. Bu semptomlar arasında sürekli endişe, huzursuzluk, sinirlilik, uyku bozuklukları, kas gerginliği, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, mide rahatsızlığı ve panik ataklar bulunabilir.Nedenler ve Risk Faktörleri: Anksiyete bozukluğunun nedenleri karmaşıktır ve birden fazla faktörün etkileşimiyle ortaya çıkabilir. Genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki dengesizlikler, çocukluk travmaları, stresli yaşam olayları, kronik hastalıklar, yanlış öğrenilmiş davranışlar ve zorlu yaşam koşulları gibi birçok faktör anksiyete bozukluğunun gelişimine katkıda bulunabilir.Anksiyete Bozukluğu Türleri: Anksiyete bozukluğu, farklı alt tiplere sahip olabilir. Bu alt tipler arasında genelleşmiş anksiyete bozukluğu (GAD), panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve özgül fobiler bulunmaktadır. Her alt tip, belirli semptomlarla ilişkilendirilir ve farklı tedavi yaklaşımları gerektirebilir.Tedavi Seçenekleri: Anksiyete bozukluğunun tedavisi, bireysel ihtiyaçlara ve semptom şiddetine bağlı olarak değişir. Tedavi genellikle bir kombinasyon yaklaşımını içerir ve şunları içerebilir:Psikoterapi (bilişsel davranışçı terapi, kabul ve kararlılık terapisi, duygusal odaklı terapi)İlaç tedavisi (antidepresanlar, anksiyolitikler)Stres yönetimi teknikleri (derin nefes egzersizleri, meditasyon, yoga)Yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, uyku düzeni)Sonuç: Anksiyete bozukluğu, bireyin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve günlük işlevselliği azaltan ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Ancak, uygun tedavi ve destekle, anksiyete bozukluğu olan bireyler genellikle semptomları yönetebilir ve yaşamlarını iyileştirebilirler. Önemli olan, bireylerin bu konuda yardım istemekten çekinmemesi ve uygun tedavi seçeneklerini araştırmalarıdır.Bu yazı, anksiyete bozukluğunun tanımını, semptomlarını, nedenlerini, türlerini ve tedavi seçeneklerini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Ancak, anksiyete bozukluğu gibi ciddi bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalan bireylerin bir uzmana danışmaları ve profesyonel destek almaları önemlidir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024

Anksiyete (Kaygı) Nedir? Kaygı; bunaltı, sıkıntı ve endişe anlamlarına gelir. Psikiyatride anksiyete olarak da tanımlanan kaygı; insanın temel duygularından birisidir. Bizi tehlikelerden koruyan bir sinyal görevi görür ve vücudun alarm sistemidir. Korku duygusu gerçek bir tehdit karşısında ortaya çıkarken; kaygı potansiyel tehdit algısıyla oluşur. Kaygı yaşayan kişi bu durumu "kötü bir şey olacakmış hissi",“huzursuz edici bir endişe" ya da"nedensiz bir korku" diye ifade edebilir.Kaygı BozukluğuBelli bir düzeyde kaygı yaşamsaldır, insanı hayatta tutar, tehlikelerden korur ve öğrenmeye yardımcı olur. Fakat aşırı düzeyde kaygı, bedensel ve ruhsal birçok sorunu beraberinde getirir. Kişinin yaşam kalitesini düşüren, işlevselliğini ve başa çıkma becerilerini bozan kaygıya, kaygı bozukluğu denir. Kaygı bozuklukları toplumda en yaygın görülen psikolojik sorunlardan biridir. Yaşam boyu yaygınlığı %13 ile %28 arasında değişmektedir.Kaygı Bozuklukları Nelerdir?Panik bozukluğu, Agarofobi, Yaygın kaygı bozukluğu, Özgül fobi, Sosyal kaygı bozukluğu (sosyal fobi), Ayrılma kaygısı bozukluğuKaygı Bozuklukları BelirtilerBelirtileri kişiye ve kaygı bozukluğunun türüne göre değişir. Kaygı bozuklukları belirtilerini genel olarak üç başlıkta toplayabiliriz.Bedensel belirtilerÇarpıntı, terleme, titreme, sıcak ve soğuk hisleri, baş dönmesi ve sersemlik hissi, halsizlik, kas ağrıları, uykusuzluk, nefes alamama hissi, boğazda veya göğüste sıkışma hissi, ishal, karın ağrısı, hazımsızlık hissi, sık idrar yapma hissi, cinsel isteksizlik.Zihinsel belirtilerDikkat ve hafıza sorunları, tehlike algısına yönelik dikkat artışı, endişeli düşüncelerle aşırı meşguliyet, kalp krizi geçirme ve ölüm korkusu, çıldırma ve kontrolü kaybetme korkusu, kendisine yabancılaşma hissi, bulunduğu ortama yabancılaşma hissi.Davranışsal belirtilerKaygıyı artıran ortamlardan kaçma, kaçınma veya böyle ortamlara girerken güvenlik arama davranışları.Kaygı Bozuklukları Neden Olur?Hem genetik yatkınlık hem de çevresel nedenlerle bu sorun oluşabilir. Fakat yapılan çalışmalar öğrenmenin ve çevrenin etkisinin, genetikten daha fazla etkili olabileceğini gösteriyor. Öte yandan kişilik özellikleri ve stres verici yaşam olayları da kaygı bozukluğuna yatkınlık oluşturabilir. Freud, kaygıyı bilinçdışında bir tehlikenin uyarısı olarak kabul etmiştir. Davranışçı kuramlar ise kaygının belirli çevresel uyaranlara karşı koşullu yanıt olduğunu savunur. ‘’Kaygı bozuklukları neden olur?’’ sorusunun cevabı bilimsel araştırmalarla gösterilmiş olsa da; kişinin kendi penceresinden cevabı çok farklı olabilir. Kaygıyı ve endişeyi kontrol edilemez bir içsel olay olarak da görebilir, kendini hayata hazır halde tutan sinyaller olarak da görebilir.Kaygı Bozuklukları Nasıl Tedavi Edilir?Öncelikle bilinmesi gereken şey; kaygı bozuklukları tedaviye iyi yanıt verir. Tedavide psikoterapiler ve ilaç tedavileri kullanılır. Her iki yöntem de etkili bulunmuştur. Hekim ve danışan iş birliği içinde psikoterapi veya ilaç tedavilerinden uygun olanı seçer. Kişiye ve sorun alanına göre her iki tedavi birlikte de uygulanabilir.İlaç Tedavileri Nelerdir?Antidepresanlar (Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri, Serotonin Noradrenalin Geri Alım İnhibitörleri, Monoamin Oksidaz İnhibitörleri) ve Benzodiyazepinler en sık kullanılan ilaç grubudur.Psikolojik Tedaviler Nelerdir?Davranışçı tedavilerMaruz kalma tedavileri, farkındalık ve dikkat çalışmaları, gevşeme egzersizleri, sosyal beceri eğitimleriBilişsel Davranışçı TerapiDavranış tedavilerine ek olarak Psikoeğitim, bilişsel yeniden yapılandırma(bireyin kendisi, dış dünya ve diğer insanlarla ilgili düşünce algı ve inançları belli tekniklerle çalışılması) yapılır. Davranış deneyleriyle gerçek hayatta ve hayali olarak kişinin inançları test edilir. Kişinin işlevsiz baş etme yöntemleri bırakıp, işlevsel stratejiler kazanmasını hedefler. Bilimsel etkinliği en yüksek terapi yöntemidir.Çözümleyici(analitik) psikoterapiKaygının bilinçdışı kaynaklarını incelemeyi ve içgörü kazandırarak kişinin köklü çözüm yolları bulmasını amaçlayan psikoterapidir.Kendine yardım kitaplarıSon yıllarda bilişsel davranışçı terapi temelli kendine yardım kitapları hakkında da önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu kitaplar okura doğru bilgiler sunduğu gibi, kendi kendine uygulayabileceği teknikler de anlatmaktadır. Önerdiğimiz kitaplardan bazıları şunlardır; Fark Et Düşün Hisset Yaşa (Hakan Türkçapar), Eyvah! Kötü Bir Şey Olacak (Hasan Alp Karaosmanoğlu), İyi hissetmek (David Burns)Bu kitaplar elbette tedavi yerine geçmez. Kaygı sorunlarınız hafif bile olsa, kendi başınıza üstesinden gelemiyorsanız bir uzman desteğine başvurmaktan çekinmeyin. Eğer orta ve ileri düzeyde kaygı sorunlarınız varsa geciktirmeden tedaviye başlamak en sağlıklı yoldur.Kaygı ve Endişeyi Nasıl Yönetebiliriz?Gerçekte olmayan, gelecekteki olası tehditlere karşısında hissettiğimiz duyguya kaygı denir. Kaygının eşlik ettiği olumsuz düşünce ve imgelere endişe diyoruz. Endişeler yapıcı olabildiği gibi yıkıcı da olabilmektedir. Yıkıcı endişeler aşırı, kronik ve gerçekle orantınızdır.Düşünen varlıklar olarak endişe etmek kadar doğal bir süreç olamaz sanırım. Fakat endişeler bazen hedefini şaşırır, üretken olmaktan çıkar ve problemin kendisine dönüşür. NE hakkında endişe ettiğimiz kadar(hatta daha da önemlisi) NEDEN endişe ettiğimiz de önemli. Bunun için endişe hakkındaki inançlarımıza bakmak ve onların ne kadar gerçekçi ve işlevsel olduğunu çalışmak bize katkı sunabilir.Düşünceyle kaynaşmakDışsal olaylara verdiğimiz anlamlar gibi içsel olayları da (Düşünce, duyum, his) kendi iç gözlüklerimizle görüyoruz. Bu gözlükler bazen bizi, içsel olaylarla adeta birleştiriyor. Mesafe koyamadığımız için kaynaşıyoruz. Düşünceler bizi alıp başka yerlere götürüyor. Örneğin kötü bir şey düşünüyorsam "ya kötü bir şey oldu ya da olacak!" diye inanıyorum. Veya kendimi değersiz hissettiğimde "ben değersiz biriyim" diye inanmaya başlıyorum.Düşünceler gerçek değil ve sandığımız kadar da güçlü değiller. Tabi ki biz davranışlarımızla sürekli güçlendirmiyorsak...Düşünceye mesafe almakZihin sürekli düşünce üretir ve tabiki bizi tehlikeden korumak için tahminlerde bulunur, sınıflama yapar, kıyaslar, endişe eder vs. Peki bizi rahatsız eden, köşeye sıkıştıran düşünceleri ne yapacağız? Görmezden mi gelelim? Bastıralım mı? Onlar ne diyorsa yapıp esir mi olalım? Yoksa başka bir yolu var mı?Bilişsel Terapinin babası Aaron Beck düşündüğümüz şeyi tarafsizca farketme sürecini 'mesafe alma' diye tanımlamıştı. Act ekolündeki 'gözlemleyen benlik' deneyimi, mkt ekolündeki mesafeli kendindelik uygulamaları mesafe almayı hedefliyor.Dr. Mustafa İspir Yazıyı Oku

Uzman: Mustafa İSPIR

Yayınlanma: 05.12.2021

surekli-aglama-istegi-nedir-ve-nasil-gecer

Sürekli ağlama isteği, duygusal bir tepki olarak ortaya çıkan ve kişinin yoğun bir üzüntü, çaresizlik veya acı hissettiği durumlarda ortaya çıkabilir. Bu duygusal tepki, stresli olaylar, kayıplar, travmatik deneyimler, ilişki sorunları, depresyon, anksiyete gibi birçok faktörden kaynaklanabilir. Sürekli ağlama isteğinin altında yatan nedenler ve nasıl geçebileceği konusunda bazı öneriler:Nedenleri Anlama: Sürekli ağlama isteğinin altında yatan nedenleri anlamak önemlidir. Stresli bir olay, kayıp, travmatik deneyim veya duygusal zorluklar, ağlama isteğinin tetikleyicileri olabilir.Duyguları İfade Etme: Ağlama, duyguları ifade etmenin doğal bir yolu olabilir. Bununla birlikte, sürekli ağlama isteği, duyguları işlemekte veya ifade etmekte zorlanmanın bir işareti olabilir. Duygularınızı ifade etmek için yazma, çizme, konuşma terapisi veya sanat terapisi gibi yöntemler kullanılabilir.Destek Almak: Sürekli ağlama isteği, depresyon, anksiyete veya diğer ruh sağlığı sorunlarının belirtisi olabilir. Bu nedenle, bir sağlık uzmanından yardım almak önemlidir. Bir terapist veya danışman, duygusal zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmenize ve duygusal iyilik halinizi yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir.Stres Yönetimi Teknikleri: Stres yönetimi teknikleri, duygusal dengeyi yeniden sağlamak için faydalı olabilir. Derin nefes egzersizleri, meditasyon, yoga veya gevşeme teknikleri gibi uygulamalar, stres seviyelerini azaltabilir ve duygusal dengenizi korumanıza yardımcı olabilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı, duygusal iyilik halinizi destekleyebilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve sosyal destek ağınızı güçlendirmek, duygusal dayanıklılığınızı artırabilir.Olumlu Aktiviteler: Olumlu aktiviteler ve hobiler, duygusal iyilik halinizi artırabilir. Sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırmak, keyif aldığınız şeylere odaklanmak ve duygusal olarak besleyici deneyimlere katılmak, sürekli ağlama isteğini azaltabilir.Kendine İyi Bakım: Kendinize iyi bakmak, duygusal sağlığınızı desteklemenin önemli bir parçasıdır. Kendinizi şımartmak, dinlenmek, kendinize nazik davranmak ve kendi ihtiyaçlarınıza öncelik vermek, duygusal iyilik halinizi artırabilir.Sürekli ağlama isteği, altta yatan nedenlerin anlaşılması ve uygun tedavi veya destek alınması ile genellikle azaltılabilir. Ancak, ciddi veya kronik ağlama isteği durumunda bir sağlık uzmanından yardım almak önemlidir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024