Travma, hayatımızın herhangi bir döneminde meydana gelebilecek kontrol edilemeyen ağrılı durumlar olarak adlandırılır. Düzenli bir durumda ortaya çıkan düzensizlik olarak tanımlayabiliriz. Doğal afetler, fiziksel saldırı ve taciz, işkence, çocukluk zor durumları, zorla kaçırma, ölüm tehdidi, trafik kazaları veya bu durumlara tanık olma-işitme olarak duruma maruz kalma gibi nedenler bireylerin travma yaşamasına neden olur. Kişinin zayıflıkla yüz yüze geldiği durum budur. Travma anında kişi karşı konulmaz bir güç tarafından çaresizlik hisseder. Birey bu psikolojik çöküşü desteksiz bırakırsa, travma TSSB’ye dönüşebilir. Olay ne olursa olsun, durumun karar verme sürecimizi etkilemesi veya yoğun öfke, korku, üzüntü yaratması durumunda travma geçirir. Kişi ne kadar genç olursa travma o kadar etkilenir. Kriz patolojik bir durum değildir. Her birey hayatının belirli dönemlerinde stres altında olabilir. Bu, bireyin durumu nasıl algıladığına bağlı olarak değişebilen bir sonuçtur. Durum mutlaka yaşanmak zorunda değildir. Hayatı tehdit etme riski
hatta bireyi travmatize edebilir. Birey yoğun korku ve çaresizlikle yalnız kalabilir. Kötü durum bir anda yaşanmış olsa da ya da sadece bir tanık olsa bile, uzun süre etkili olabilir.
Travmatik Kriz Dönemleri
Genel olarak, travma yaşayan insanlar aynı dönemlere maruz kalırlar. Süreç travmatik krizlerde 4 dönemden oluşur. İlk aşama şok aşamasıdır. Olayın hemen arkasından gelir. Bu aşamada, kişi olayları tam olarak anlamaz. Birey mümkün olduğunca durumdan kaçar. Dışarıdan, her şey yolunda gibi görülebilir. Kişiyi felç edebilir. Bazı bireylerde soğuk davranışlar görülür. Bu aşamada, bireyin sıkı bir güvenlik duygusuna ve etrafındaki kişilerin kontrollü davranışına ihtiyacı vardır. Bireyler olaydan sonra bu dönemi hatırlamazlar. Eğer gerileme aşırı ise, birey gerçeklikten kopabilir. Bireylerin bilişinde bazı zayıflıklar olabilir. Bu nedenle, birey yavaş ve sakin bir şekilde konuşulmalıdır. İkinci faz reaksiyon fazıdır. Bu aşamada kişi olayı anlamaya çalışacak ve sorgulama başlayacaktır. Bununla birlikte, tam bir yüzleşme yoktur. Burada savunma mekanizmaları devreye giriyor. Zihin olayı reddedebilir ve tuhaf hatalara neden olabilir. Bu aşamada, bireye mantığa göre talimatlar verilmelidir. Destek çok önemlidir, çünkü doğru yönetilmezse bu dönemde fiksasyon meydana gelebilir. Anımsama her an kullanılabilir. Normal bir konuşma bile size bunu hatırlatabilir. İlk başta korkunç bir şekilde ortaya çıkar, ancak daha sonra farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genellikle birey duyulmak ister. Korkmuş. Suçlayacak birine ihtiyacı var. Deli olduğunu düşünebilir. Konuşma, iyileşme süreci için çok önemlidir. Başkalarının desteği, bireyin duygusunu anlamasını kolaylaştırır. Çünkü konuşma terapisi kişinin duruma farklı açılardan bakmasına yardımcı olur. Üçüncü aşama süreç aşamasıdır. Kişi durumu anlayacak ve reddetmeyi bırakacaktır. Her şeyin gerçek olduğunu algılar. Olayla yüzleşmek için tamamen hazırdır. Öfke ve odaklanma sorunu olabilir, ancak gerçekle bir bağlantısı vardır. Bu aşamada, birey kendi kimliğini ve inançlarını anlamaya ve incelemeye çalışıyor. Olayın ötesinde düşünmeye çalışıyor. Dördüncü aşama, yeniden yönlendirme aşamasıdır. Bu dönemde olay yavaş yavaş kimliğin bir parçası haline gelir. Kişi kendi yaşamına adapte olmaya başlayacaktır. Bazen, aklınıza gelse bile, hayatınız sürekli bir kriz içinde değildir. Sevinç var. Hayata olan güvenini tekrar kazanmıştır. Bunu önemli bir olay olarak görüyor, ama hayatını olduğu gibi bırakmıyor. Deneyim sağladığı için belirli konularda daha güçlü hissedecek. Kişinin karakterini değiştirebilir. Görünüşünü değiştirmiş olabilir. Bu dönemleri bir örnekle açıklayabiliriz. Karısını kaybeden bir adam düşünelim. Kaybettikten sonra birey durumu düşünmez ve kabul etmez. Her şey sıradan ve normal gibi davranıyor. Rutin bir gün geçiriyor. Olay hakkında düşünmüyor ve neşeli bir tavır sergiliyor. Bu dönem bir şok dönemidir. Daha sonra ikinci faz reaksiyon fazına geçer. Birey, eşinin yokluğunu fark eder, ancak durumu reddeder. Bazı durumlarda, karısının sesini duyabilir ve etrafında hissedebilir. Bunu genellikle rüyalarında yaşar. Dayanamaz gibi hissedebilir. Deli olduğunu düşünebilir. Belki de titreme ve bulantı gibi hisleri vardır. Sonra üçüncü aşamaya geçer. Durum anlaşılabilir ve kabul başlar. Kabul var. Son aşamada, olay geçmeye başladı. Birey yeni sosyal ilişkiler kurar ve hayata adapte olur.
Uzmanlıklar:
Cinsel İşlev Bozuklukları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , İlişki / Evlilik ProblemleriAkran Zorbalığını Önlemek
Barış AYTAÇ 28.05.2025
Dijital Dünya ve Etkileri
Pelin BAYIN 26.05.2025
Duygularımız, İçinde Büyüdüğümüz Dünyadan İzler Taşır: Kültürel Bağlam
Hidayet ÇALIŞKAN 26.05.2025