1. Uzman
  2. Hidayet ÇALIŞKAN
  3. Blog Yazıları
  4. Bipolar Hastalık nedir? Belirtileri neler olabilir ?

Bipolar Hastalık nedir? Belirtileri neler olabilir ?

bipolar-hastalik-nedir-belirtileri-neler-olabilir

BİPOLAR BOZUKLUĞUN KLİNİK BELİRTİLERİ

Bipolar hastalığın belirtileri üç ayrı dönem şeklinde ortaya çıkabilir: Mani-hipomani, depresyon ve karma dönemler.

A. MANİ DÖNEMİ

1. Duygudurum alanı: Öfori ya da irritabilite.

Hastada patolojik (gerçek durumla ve normal davranışlarıyla uygunsuz) bir şekilde kendini çok iyi hissetme, neşe, keyif, mutluluk, coşku hali (öfori) yaşantılanmaktadır. Hasta şarkılar söyleyerek, gülerek, espriler yaparak, yüksek sesle müzik dinleyerek dolaşmaya başlar. Çarpıcı renkli giyimler, aşırı makyaj ve baştan çıkarıcı tavırlar içinde olabilir. Bu duygusunu, 'Her şey bana büyük bir zevk veriyor. Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Yeniden doğmuş gibiyim. Herşeyden büyük bir zevk alıyorum, içim içime sığmıyor’ vb şekillerde ifade edebilir. Ailesi bu durumu, ‘Birden aşırı neşelendi, her şeye gülüyor, kahkahalar atıyor, sabaha kadar yüksek sesle müzik çalıyor, şarkı türkü söylüyor, dans edip oynuyor kimseyi umursamıyor’ vb şeklinde anlatabilir.

Ancak bazen, bu neşe yerine, aşırı bir sinirlilik, hırçınlık, öfke (irritabilite) görülür. Bu durum, ‘Çok çabuk sinirlenmeye, bağırıp çağırmaya, vurup kırmaya başladı, her şeye saygısızca davranıyor, küfürlü konuşmaya başladı’ şeklinde anlatılabilir.

Manik dönemde genellikle öfori ya da irritabiliteden biri baskındır, ama duygudurum bunlar arasında dalgalanan bir çizgide de olabilir. Bunlara, çok kısa süreli hüzün ve ağlama gösterilerinin eklenmesi de maniye ters bir bulgu değildir ve karma dönem tanısını gerektirmez.

Bilişsel alan: Benlik değer yükselişi (grandiyözite-megalomani), psişik hızlanma (psişik eksitasyon) ve psikotik belirtiler:

Benlik değer duygusu ve kendine güven abartmalı yükselmiştir (grandiyözite / megalomani). Hasta bunu, ‘Korkunç güçlüyüm, yapamayacağım hiç bir şey yok, verin bir değnek dünyayı yerinden oynatayım’ şeklinde yaşantılamaktadır. Aşırı bir rahatlık ve girişkenlik sergilenmektedir. Aile bunu, ‘Hiç yapmazken babası yanında ayak ayak üstüne atmaya, sigara içmeye, saygısızca konuşmaya, kendini herkesten üstün görmeye başladı’ vb şekilde anlatabilir.

Tüm zihinsel aktiviteler artmış ve hızlanmıştır (psişik eksitasyon). Hasta, ‘Sanki zihnimdeki bir pas gitti, beynim saat gibi çalışıyor, düşüncelerim hızlandı, bir çok şeyi aynı anda düşünebiliyorum’ şeklinde konuşabilir. Dikkat kolayca çelinebilir durumda olup, gereksiz bir çok şeye dikkatinin yöneldiği ama belli bir konuya odaklanamadığı (distraktibilite) farkedilir. Bellek de güçlenmiştir ve eski olaylar hatırlanıp, bunlardan dolayı başkalarını suçlamaya başlama sık görülür. Konuşma çok artmış (lögore), hızlanmış, yüksek tonda ve bazen sözü kesilemez (basınçlı konuşma) şekildedir. Çağrışımın çok hızlanması nedeniyle, konudan konuya atlayarak dağılan bir konuşma (düşünce uçuşması) sergilenebilir. Aile bu durumu, ‘Konuşması sürekli dağılıyor, daldan dala atlayarak ilişkisiz şeylerden söz ediyor’ şeklinde anlatabilir.

Manik dönemlerin yarıdan fazlasında psikotik belirtiler de bulunur. Bu durumda, sanrı (delüzyon) ve varsanılar (hallüsinasyon) tabloya eklenir. Bunların teması tipik olarak megalomanik niteliktedir: 'Erdim, peygamberim, Tanrı'yım, Atatürk'üm, padişah soyundan geliyorum, milyarderim, başbakanım, dünyanın kralıyım, herkesi ben yönetiyorum, Tanrı tarafından özel görevlerle seçilmiş bir kişiyim, dünyayı kurtaracağım, bana kurşun işlemez, bunları bana söyleyen sesler var, bunları ima eden mesajlar, işaretler alıyorum’ gibi. Bazen psikotik belirtiler, megalomanik temayla ilişkili görünmeyen, paranoid-şizofrenik özellikte de olabilir: ‘Beni izliyorlar, kötülük yapacaklar, düşmanlarım komplo kuruyor, cihazlarla dinliyorlar, zehirliyorlar’; ya da ‘Bana emir veren, beni yöneten sesler var’ gibi.

3. Motor alan: Hareketlerin artma ve hızlanması, riskli davranışlar.

Hastanın enerji ve hareketleri çok artmış ve hızlanmıştır. Bu durum, ‘Yerinde duramıyor, hiç durmadan gezmek istiyor, evden kaçıp gitmiş haftalar sonra haber geldi ki uzak bir şehirdeki bir akrabamızı ziyaret etmiş, yorulmak bilmeden gece gündüz anormal bir enerjiyle çalışmaya, yazıp çizmeye başladı’ vb şekilde anlatılabilir.

Hastadaki aşırı büyüklük hissi (grandiyözite) nedeniyle, o an için zevk verici görünen davranışlar, sonuçları düşünülmeksizin sergilenebilir (riskli davranışlar). Örneğin, aşırı ve gereksiz para harcama, eşyalarını herkese dağıtma, tanımadığı kişilerlerle özel hayatını konuşma, kendini ilgilendirmeyen şeylere müdahale etme, kavga etme, aşırı alkol alma, aşırı hızlı araba kullanma, rastgele ilişkilere girme, düşünmeden girdiği saçma iş yatırımlarıyla büyük paralar kaybetme vb gibi.

4.Bedensel belirtiler: Uykuya gereksinim azalması, libido artışı.

Uyku çok azalmış olmasına rağmen uykusuzluk hissedilmemektedir. Cinsel istek ve performans artmıştır. Uygunsuz ortamlarda cinsellikle ilgili konuşma, espri ve davranışlar sergilenebilir.

TANI

Manik dönemde yukarda anlatılan belirtilerden hepsi ya da bazıları çeşitli şiddetlerde sergilenebilir. Tablo bazen psikotik ve çok ağır şiddette ortaya çıkarken, bazen oldukça hafif (hipomanik) nitelikte olabilir. Hipomani, manidekinden farklı olarak, işlevselliğin büyük ölçüde bozulmadığı bir durumu anlatır. Ancak, hipomanin sınırının nerde bittiği ve hafif maninin nerde başladığı sorusu tam yanıtlanabilmiş değildir. Ayrıca, hipomani hafif bir durum gibi görünse de, riskli davranışlara ve dolayısıyla ciddi sorunlara yol açma kapasitesi yüksek bir durumdur. Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi (DSM)’nin son versiyonu (DSM-IV) manik dönem tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir.

MANİK DÖNEM BELİRTİLERİ

A.En az 1 hafta süreyle (ya da hastaneye yatış gerekiyorsa süreye bakılmaksızın) anormal ve sürekli bir şekilde öforik, irritabl ya da taşkın (her türlü aktiviteye girmeye yatkın) bir duygudurum döneminin varlığı.

B.Bu dönem sırasında aşağıdaki belirtilerden en az 3’ü̈nün (duygudurum yalnızca irritabl ise 4’ünün) belirgin bir derecede ve sürekli varlığı:

1.Abartılı yükselmiş benlik değer duygusu ya da grandiyözite

2.Uyku gereksiniminde azalma

3.Her zamankinden daha konuşkan olma ya da baskılı konuşma

4.Düşünce ucuşması ya da öznel olarak düşüncelerinin cok hızlandığını hissetme

5.Distraktibilite

6.Amaca yönelik aktivite artışı (sosyal, iş, okul ya da cinsel aktivitede) ya da psikomotor taşkınlık

7.Önemli zararlar yaratabilecek zevk verici etkinliklere kolayca girme (Örn.sonucları düşünülmeksizin girilen cinsel ilişkiler, iş yatırımları ve aşırı harcama)

(Ayrıca, belirtilerin sosyal, iş, kendine bakım vb işlev alanlarında önemli bozulmaya neden olması gerekir.)

B. MAJOR DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ

Aşağıda anlatılacak olan depresif belirtilerden bazıları, hafif şekilde ve yaşam olaylarına tepkisel olarak herkeste, kısa süreli olarak, zaman zaman yaşantılanabilir. Bu depresyon hastalığı var anlamına gelmez. Hastalık anlamı taşıması için, ‘major’ denen bir nitelik ve şiddette ortaya çıkması ya da bu minor depresif belirtilerin sürekli bir hal almış olması gerekir.

1. Duygudurum alanı: Çökmüş (deprese) duygudurum, ilgi ve zevk yitimi.

Hasta kederli, hüzünlü, hiç bir şeyden zevk alamaz, mutsuz, ağlama eğilimli ya da tümüyle donukluk, hissizlik ve boşluk duygusundadır (depresif duygudurum). Ya da tüm istek, ilgi ve dürtülerini kaybetmiş bir durumdadır (ilgi ve zevk yitimi).

Duygularını 'Hiç bir şeyden zevk alamıyorum, hiçbir istek, ilgi ve dürtüm kalmadı, yaşam anlamsız, boş. Sürekli bir keder, ruhsal acı, sıkıntı içindeyim. En basit şeyler bile dağ gibi büyüyor gözümde, zor geliyor. Yaşamak bir yük ve işkence gibi geliyor. Odun gibi oldum, hislerim öldü. Sürekli bir korku ve çaresizlik içindeyim’..vb şekilde anlatabilir.

2.Bilişsel alan: Benlik değer çöküşü, kendini-dış dünyayı ve geleceği olumsuzlama, psişik yavaşlama (psişik retardasyon) ve psikotik belirtiler:

Hastanın kendine güveni kaybolmuş, kendini değersiz, başarısız, yetersiz, çirkinleşmiş, aşağılık, hatalı, suçlu hissetmektedir. Geçmiş davranışlarını abartılı ve yersiz suçluluk duygularıyla anımsar (benlik değer çöküşü-kendini olumsuzlama). Dış dünyaya bakışı da her şeyin olumsuz olduğu, daha kötüye gittiği şeklindedir (dış dünyayı olumsuzlama); bu olumsuzlukları da kendi suç, hata ve günahkarlığıyla bağlantılama eğilimlidir. Geleceği de karamsar görmekte, hiç bir şeyin düzelmeyeceğini, herşeyin daha kötüye gideceğini, hiç bir umut ve çare kalmadığını düşünmektedir (geleceği olumsuzlama). Bu nedenlerle de, yaşamayı hak etmediği, ölmesi gerektiğini düşünüp, özkıyım (intihar) plan ve girişimlerine yönelebilir. Ayrıca, hastanın konuşması çok azalmış ve yavaşlamıştır, suskun, durgun, zihin karışıklığı içersinde, şaşkın, anlama kavrama güçlüğünde, karar veremeyen, unutkan, konsantre olamayan, düşünemeyen, beyninin çalışmadığını düşünen bir durumdadır (psişik retardasyon).

Bu düşünce ve duygular, 'Çok değersiz, işe yaramaz, beceriksiz, aşağılık, tiksinilecek bir yaratığım; bütün yaşamım bir hatalar, beceriksizlikler zinciri, şimdiye kadar hiç bir şey başaramadım; gelecek yok, en ufak bir umut yok, her şey bitti benim için; yaşamayı hak etmiyorum, ölmem gerek; çirkinleştim, vücudum yüzüm bozuldu; suçluyum, başkalarını da üzüp yük oluyorum, onlara da kötülük yapıyorum; her şeyi unutuyorum, dikkat edemiyorum, konsantre olamıyorum, anlayamıyorum, kavrayamıyorum, beynim durdu, bunadım, kafamın içi saman dolu gibi çalışmıyor' vb şekillerde ifade edilebilir.

Bu tabloya psikotik belirtiler de eklenirse, bu gerçek dışı algı ve inançların, tipik olarak ‘depresif temalarda’ olması beklenir (değersizlik, suçluluk, günahkarlık, cezalandırılma ve felaket beklentisi, yoksulluk, yadsıma). Bunlar ‘Suçluyum, günahkarım, bu hastalık da Allah’ın bana verdiği bir ceza, cehennemliğim, savaş çıkacak, kıyamet kopacak, sevdiklerim ölecek, mahvolduk, iflas ettik, evimiz yandı yıkıldı, aç kalıp sokaklara düşeceğiz, öldüm, ben yokum, iç organlarım çürüdü’ vb şekillerde anlatılabilir. Bu inançlara uygun gaipten sesler ve görüntüler gibi hallüsinasyonlar bulunabilir. Bazen ise, psikotik belirtiler paranoid, şizofrenik özellikte ortaya çıkar: Bana kötülük etmek isteyen, komplo kuran, işkence yapan, zehirleyen, takip eden düşmanlarım var; bana emir veren, beni yöneten, davranışlarımı yorumlayan sesler var' gibi.

Motor alan: Konuşma ve hareketlerin azalması ve yavaşlaması (motor retardasyon) ve huzursuzluk (ajitasyon)

Hareketler çok azalmış ve yavaşlamış, baş öne eğik, ses çok hafif, konuşma ürkek ve kararsızdır. Konuşmayı başlatamıyor ya da hemen hiç konuşmuyor, sorulara ancak ısrar edilirse sıkıntı ve tereddütle ve bir kaç sözcükle yanıt verme eğiliminde, konuşma monoton, ifadesiz, yanıt ancak uzun bir suskunluk ardından gelebiliyor durumdadır. Lokmaları uzun süre ağzında tutarak, yavaş çiğneyerek yutabiliyor, gözlerini seyrek kırpan, donuk-boş bakan, cümleleri yarım bırakan ve kendine bakımı bozuk görünümdedir (motor retardasyon). Ayrıca, huzursuz, çok sıkıntılı, eliyle saçını ya da vücudunu sürekli oğuşturuyor, saçlarını yoluyor, elbiselerini çekiştiriyor, yerinde duramayıp kıpırdanıyor, geziniyor, inliyor, ofluyor, ağlıyor, çığlık atıyor bir durumda da olabilir (motor ajitasyon).

Çevresi bu durumu, 'Durgunlaştı ve suskunlaştı, yatağından ve odasından çıkmak istemiyor, kimseyle görüşmüyor, sessiz, zorla konuşuyor, kendine ve evine bakımı bozuldu, işe gitmiyor, evden çıkmıyor, sıkıntılı, huzursuz, inliyor, ölmek istediğini söylüyor, yerinde duramıyor, ağlıyor' vb şekilde anlatabilir.

4.Bedensel belirtiler: Uykusuzluk, iştahsızlık, cinsel isteksizlik, bitkinlik.

Hasta uykusuzluktan yakınmakta, uykuya dalamadığını, uykusunun kesikli olduğunu, çok erken uyanıp bir daha uyuyamadığını, ya da sabaha kadar hiç gözünü kırpmadığını söyleyebilir. İştahsızdır, yediklerinden tad almıyor, pek az yiyebiliyor ya da zorla yedirilebiliyor olup, ciddi kilo kaybı içindedir. Cinsel istekleri azalmış ya da kaybolmuştur. Şiddetli bir bitkinlik ve enerjisizlikten yakınmaktadır.Ancak, uyku ve iştahın azalma yerine arttığı, kişinin günü uyuyarak ve sürekli yiyerek geçirmeye başladığı bir depresyon tipi de vardır (atipik depresyon).

TANI

Major depresif bir dönemde, yukarda anlatılan belirtilerden hepsi ya da bazıları çeşitli şiddetlerde sergilenebilir. Tablo bazen psikotik ve çok ağır şiddette ortaya çıkarken, bazen oldukça hafif ama gene de major depresyon ölçütlerine uyan, yaşamı önemli derecede bozan bir nitelikte olabilir. Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi (DSM)’nin son versiyonu (DSM-IV) major depresif dönem tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir.

Major depresif dönemler hem bipolar bozuklukta hem de major depresif bozuklukta görülür. Depresif hastalıkların depresyonları ile bipolar hastalığın depresyonları arasında bir farklılık olup olmadığı sürekli bir tartışma konusu olmuştur. Başlangıçta böyle bir farklılığın olmadığı düşünülmüştü. Bugünkü bakışla da, bir çok hastada bu iki tip depresyon arasında pek fark olmadığı görülmektedir. Ancak, son dönemlerde, bazı hastalarda gözlemlenen bazı farklılıklar, bu iki tip depresyonu ayırt etmek açısından ipuçları sunmaktadır. Bu konu önemlidir, çünkü bipolar hastalık da bir depresif dönemle başlamış olabilir (aslında sıkılıkla da böyle olur) ve hastaya yanlışlıkla major depresif hastalık tanısı konarak buna göre bir koruma uygulanır. Daha sonra (belki bir kaç depresyon dönemi ardından), bir manik, hipomanik ya da karma dönem ortaya çıkarak, tanının aslında bipolar bozukluk olduğu anlaşılır. Oysa bu iki hastalığın koruyucu tedavileri temelde farklıdır. Bu nedenle, bipolar hastalık olasılığından erken dönemde kuşkulanarak hastayı izlemek, olası bazı riskleri azaltmak anlamına gelecektir.

Bu iki hastalığın depresyonları arasında saptanan farklılıklar şöyle sıralanabilir:

1.Bipolar depresyonda atipik depresyon özellikleri (özellikle uykunun azalma yerine artması, aşırı uyumaya başlama) daha sık görülür.

2.Bipolar depresyonda psikotik özelliklerin eşlik etmesi daha sıktır.

3.Bipolar depresyonda maniyi çağrıştıran bazı özelliklerin (hareket artışı, düşünce hızlanması, hırçın-huzursuz olma gibi) görülmesi daha sıktır.

4.Bipolar depresyonda birinci derece akrabalarda (anne-baba-kardeşler) bipolar bozukluk bulunma oranı çok daha fazladır.

5.Bipolar depresyon çok daha erken yaşlarda başlayabilir.

6.Bipolar depresyonlar daha kısa sürme ve daha sık yineleme eğilimlidir.

7.Hastanın “normal” kişilik yapısının çok aktif, enerjik çizgide olması (hipertimi) bipolar depresyonda daha fazla görülür.

8.Kadın hastada depresyon lohusalık döneminde ortaya çıkmışsa, bipolar depresyon olma olasılığı fazladır.

MAJOR DEPRESİF DÖNEM TANISI

Tanı ölçütleri için bkz. “Depresif Bozuklukların Klinik Belirtileri” bölümü.

C.KARMA DÖNEM

Manik ve depresif belirtilerin karışık şekilde birlikte bulunduğu dönemlere karma dönem adı verilir. Bu belirtiler ayni anda sergileniyor olabilir. Örneğin, çok konuşma, düşünce uçuşması ve aşırı hırçın-öfkeli olma yanında suçluluk ve özkıyım (intihar) düşünceleri bulunabilir. Ya da, manik ve depresif tablolar kısa süreyle ardarda dalgalanıyor olabilir. Karma dönem tanı ölçütleri konusunda henüz tam bir fikir birliğine varılamamış görünmektedir. Bu dönemler, psikotik olma ve tedaviye daha geç yanıt verme eğilimli olup, özkıyım riski de yüksektir.

kaynak

http://www.olcayyazici.com.tr/hastalik/belirtiler/20/


Yayınlanma: 20.11.2023 11:16

Son Güncelleme: 16.08.2024 17:43

Hidayet ÇALIŞKAN
Hidayet ÇALIŞKAN
Psikolog(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Depresyon ve Mutsuzluk
Merhabalar, Ben Psikolog & Psikoter Devamını oku
Online Terapi
süre 45 dk
ücret 1799
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...
tukenmislik-sendromu-nedirbelirtileri-asamalari-ve-tedavisi

Tükenmişlik çok uzun süre fiziksel, duygusal ve ruhsal bitkinlik halini ifade etmektedir. Daha çok işle ilgili olsa da farklı konularda da kendisini gösterebilir ve sağlığı olumsuz etkileyebilir. Uzun süreli stres hissettiğinizde tükenmişlik ortaya çıkabilmekle birlikte, bu durum herkesin başına hayatının bir dönemde gelebilmektedir.Stresten kaynaklı olsa da tükenmişlik stres ile aynı anlamı taşımamaktadır. Tükenmişlik daha çok bir süre birikmiş olan stresin bir sonucu olarak deneyimlenir. Tükenmişliği bu nedenle stresin daha büyüğü ve var olmak için strese ihtiyaç duyan bir durum olarak düşünebilirsiniz. Stres geçicidir, stres faktörü ortadan kalktığında veya durumla baş edildiğinde problem ortadan kalkar. Tükenmişlik ise daha uzun süreli olabilir, stres sona erse de devam edebilir. Tükenmişlik üretkenliğinizi engeller, umutsuzluğa neden olur. Duygusal olarak daha tükenmiş olup neşe veya tatmin duygusunu deneyimleyemezsiniz. Ancak stres daha çok kaygı ve sinirlilik duyguları ile deneyimlenmektedir. Fiziksel olarak da etkileri farklı olabilmektedir. Stres daha çok kas ağrısı, baş ağrısı ve sindirim sorunlarına neden olabilirken tükenmişlik kronik yorgunluk, bağışıklık sisteminde zayıflama veya kardiyovasküler hastalık gibi problemlerle karşılaşmaya neden olmaktadır.Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri Nelerdir?Tükenmişlik sendromu zamanla ve aşama aşama ilerleyen bir süreçtir. Tükenmişlik sendromunun belirtileri stres, depresyon veya kaygı ile karıştırılabileceğinden fark edilmeyebilir ve ele alınamayabilir. Belirtileri tanımak için aşağıdaki kriterler size yardımcı olabilir:Fiziksel Belirtiler:Çoğu zaman yorgun veya bitkin hissetmekTekrarlayan uykusuzluk ve uyku bozukluklarıSık sık baş ağrısıKas veya eklem ağrısıMide bulantısı veya iştahsızlık gibi sorunlarBağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle sık sık hastalanmaYüksek tansiyonNefes alma sorunlarıDuygusal Belirtiler:Çaresiz, sıkışmış hissetmekKendinden şüphe duyma, başarısız veya değersiz hissetmeDünyada kopuk ve yalnız hissetmekBunalmış hissetmekMotivasyon eksikliği hissetmek, alaycı/olumsuz bir bakış açısına sahip olmakTatmin ve başarı duygusunun eksikliğiİlgi ve zevk kaybıSürekli korku, endişe ve kaygı duygularıDavranışsal Belirtileri:Erteleme ve bir şeyleri tamamlamanın daha uzun sürmesiKonsantrasyon zorluğuİnsanlardan, sorumluluklardan vb. uzaklaşmak ve izole olmakBaşa çıkmak için yiyeceğe, maddeye veya alkole bağımlı olmakSinirli ve çabuk sinirlenen, patlamaya meyilli ve hayal kırıklıklarını başkalarından çıkaranArtan geç kalma, işe geç kalma ve/veya daha yüksek devamsızlıkTükenmişlik Sendromunun Aşamaları:Tükenmişlik sendromu birden ortaya çıkmamakta, yavaş yavaş ilerlemektedir. İki psikolog Freudenberger ve Gail North başlangıçta tükenmişliğin gelişimini 12 aşamalı bir modelde özetlemiş olsalar da basitleştirilmiş 5 aşamalı bir model artık günümüzde araştırmalarda yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır:Balayı Evresi: Yeni bir işe, göreve veya role başlarken yüksek enerji ve coşku hissedebilirsiniz. Bu aşamada iyimser olmak daha kolaydır. İşe olan bağlılık, heyecan ve kendinizi kanıtlama isteği bazen daha fazla sorumluluk üstlenmeye ve daha fazla çalışmaya yol açabilir. Uykusuzluk, stres önemsiz görünebilir.Stresin Başlangıcı: Balayı aşaması azaldıkça bazı günler daha zorlu gelmeye başlar. İş hala ödüllendirici gelir ancak stres kendini göstermeye başlar. İyimserliğinizin üretkenliğinizin azaldığını fark edebilirsiniz. Bununla birlikte yorgunluk, sinirlilik, kaygı , odaklanmayı daha kolay kaybetme, iştahta değişiklikler, uyku sorunları ve baş ağrısı gibi hoş olmayan stres semptomlarını da fark edebilirsiniz . Bazı stresler sizi motive etmek ve harekete geçirmek için iyi olsa da, yönetmek için negatif başa çıkma stratejilerine başvuruyorsanız ve kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmeye başlarsanız, bu aşama bir sonrakine yol açabilir.Kronik Stres: Stres kalıcı hale gelir. Küçük şeylere öfkelenebilir, sürekli yorgun hissedebilir ve daha sık hastalanabilirsiniz. Kronik stres, ilgisizlik, kızgınlık, alaycılık ve güçsüzlük duygularına yol açabilir. Sosyal ilişkilerden uzaklaşabilirsiniz. Sorunu inkar edebilir ve tükenmişliğe doğru ilerleme görülebilir.Tükenmişlik: Tükenmişlik belirtileri kritik hale geldiğinde bu gerçekleşir. İş ve yaşam sorumlulukları ile başa çıkmak ve içinde bulunduğunuz koşullardan bir çıkış yolu bulmak daha zordur. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak bitkinlik hissedebilirsiniz. Hayata veya işe karşı giderek daha fazla karamsar olabilirsiniz. Boşluk hissi, kendinden şüphe etme ve başkalarından izole olma isteği artabilir. Fiziksel belirtileriniz de yoğunlaşabilir veya artabilir. Çevrenizdeki insanlar davranışlarınızda değişiklikler fark edebilir. Bu aşamada gerekli değişiklikleri yapmazsanız, belirtiler devam ettikçe iyileşmeniz daha da zor olabilir.Alışkanlık Halindeki Tükenmişlik: Tedavi edilmezse tükenmişlik belirtileri hayatınıza yerleşebilir. Kronik üzüntü veya depresyon gibi önemli ve devam eden zihinsel, fiziksel ve duygusal sorunlar yaşarsınız. Yaşadığınız kronik zihinsel ve fiziksel yorgunluk, çalışmayı ve kendinizi toparlamayı bırakmanıza neden olabilir. Bir uzmandan destek alma ihtiyacı meydana gelebilir.Tükenmişliğin Nedenleri Nelerdir?Olumsuz duygu, düşünceler ve davranışlar stresin şiddetlenmesine neden olabilir ve bu da tükenmişliğe yol açabilir. Olumsuz içsel konuşma, gerçek dışı beklentiler ve mükemmeliyetçilik, sürekli bir baskı hissi yaratarak ve öz saygıyı zayıflatarak tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Yalnızlık ve sosyal bağlantı eksikliği umutsuzluğa ve yorgunluğa neden olabilir. Duygusal destek sunabilen aile üyelerinden, arkadaşlardan uzak kalmak tükenmişliğin tetiklenmesine ve sürmesine neden olabilir. Güçlü bir destek sistemi ise tükenmişliğe karşı koruyucu bir rol oynamada önemlidir. Yanı sıra gergin ilişkiler de tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Diğerlerinin ihtiyaçlarını düşünürken kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmek bir süre sonra yorgunluğa ve zamanla tükenmişliğe yol açabilir.İş yerinde mutsuz hissetmek kronik strese yol açabilmektedir. Aynı zamanda amaç eksikliği yaşamak, desteklenmediği ve değer görmediği düşüncesine sahip olmak tükenmişliğe neden olabilir.Sevdiğiniz birinin ardından üzüntü yaşamanız normaldir. Yas sürecinin depresyon, kendini suçlama veya kronik strese dönüşmesi duygusal ve fiziksel olarak yorucu olabilir ve tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Kronik bir hastalıkla mücadele etmek umutsuz ve stresli hissetmeye yol açabilir. Bu sebeple kişinin tükenmişlik sendromuna yakalanma ihtimali vardır.Tükenmişlik Sendromu İle Mücadele EtmekTükenmişlikle mücadele etmek için şu yöntemleri deneyebilirsiniz:Kendinize zaman ayırın, egzersiz, meditasyon, doğada yürüyüşe çıkmak gibi aktivitelere yönelebilirsiniz.Sınırlarınızı belirleyerek üstesinden gelemeyeceğiniz görevleri başkasına devredin veya hayır diyebilin. Gerçekçi hedefler belirlemek ve iş yükünüzü önceliklendirmek önemlidir.Biri ile nasıl hissettiğinizi konuşmak bazen iyi gelebilir. Bu nedenle sevdiklerinizle iletişim halinde olun.Yeterince uyumak, dengeli beslenmek, alkol ve kafeini sınırlamak gibi sağlıklı alışkanlıklar kazanmak ktükenmişliği önlemenize yardımcı olabilir.Tükenmişlik sendromu ile baş etmek için terapi desteği almak yardımcı olabilir. Psikolog ile sorunlarınızı konuşabilir ve üzerinde çalışabilirsiniz. Yazıyı Oku

Uzman: Pelin KABAR

Yayınlanma: 03.03.2025

toksik-iliski-ne-demektir-toksik-iliskide-oldugunuzu-nasil-anlayabilirsiniz

Sıkça partneriniz tarafından aşağılandığınızı hissediyor musunuz? Peki ya desteklenmediğinizi, değersizleştirildiğinizi hissediyor musunuz? Uyarı işaretlerini fark edip toksik ilişki içinde olup olmadığınızı anlamaya ne dersiniz? Duygusal, zihinsel ya da fiziksel olarak kendinizi koruyabilmek, toksik ilişkiyi fark edebilmek için gelin önce “toksik ilişki”nin ne olduğuna bakalım.Toksik ilişki, güven hissedemediğiniz, sıkışmışlık, ilişkinin istikrarsızlığı sebebi ile bunalmışlık hissettiğiniz bir ilişki türüdür. İlk kez 1996 yılında Lillian Glass tarafından “Toxic People” kitabında kullanılan bu kelime günümüzde de karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Sağlıklı bir ilişki yaşayabilmek için bu kavramı anlayabilmek önem taşımaktadır. Toksik ilişkinin özellikleri içerisinde genellikle şunlar yer alır:Sıklıkla değersizlik hissine rastlanabilir. İlişkide aldığınızdan daha fazla veren kişi olmak değersiz hissetmenize yol açabilir.Sıkça eleştirildiğinizi ve suçlandığınızı fark edebilirsiniz. Karşı tarafın hatası olduğunu düşünürken okların tarafınıza çevrildiğini ve suçlandığınızı görebilirsiniz.Güvensizlik hissi yaşayabilirsiniz.Karşı tarafı mutlu etmek için çabalasanız da mutlu edemediğinizi görebilirsiniz.İletişim sorunları sıklıkla yaşanabilir ve çiftler birbirini sıkça yanlış anlayabilir. Sürekli kavga çıkacağı ile ilgili tetikte hissedebilirsiniz ve kaçmak için çaba gösterirsiniz.Saygısızlık görebilir ve ihtiyaçlarınızın karşılanmadığını fark edebilirsiniz.Özgüveninizin zamanla zedelendiğini hissedebilirsiniz.Toksik İlişkiler Sadece Romantik İlişki ile Mi Sınırlıdır?Toksik ilişkiden bahsedildiğinde aklınıza öncelikle romantik ilişkiler gelebilir. Ancak toksik ilişki arkadaşlıklar, aile ilişkileri ya da iş ilişkileri gibi pek çok ilişkide kendisini gösterebilir. Örneğin toksik bir arkadaş sürekli sizi aşağılayabilir, sizi kendi çıkarları için kullanabilir. Aile üyelerinden birisi sizi manipüle edebilir. İster partnerinizle, ister aile üyenizle, ister arkadaşınızla ya da meslektaşınızla olsun, toksik bir ilişkiyi tespit etmek olumsuz etkileri ile baş edebilmek için oldukça önemlidir.Toksik Bir İlişki İçinde Olabilir Misiniz?Toksik bir ilişkide olup olmadığınızı anlamak için öz değerlendirme yapmanız ve duygularınızı fark etmeniz gerekmektedir. Örneğin iletişim sonrası bitkin, aşağılanmış hissedip hissetmediğinizi takip edebilirsiniz. Gerçek kendinizi ortaya ne kadar koyabildiğinizi düşünebilirsiniz. Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız “Bu ilişkide saygı görüyor muyum, duygularımı ne kadar ifade ediyorum ve duygularımı ve düşüncelerimi ilişkimde bastırmalıymışım gibi düşünüyor muyum?” sorularına cevap aramak da size yardımcı olabilir.Zehirli ve Sağlıklı Bir İlişkiyi Birbirinden Nasıl Ayırt Edebiliriz?Bir ilişkinin toksik mi sağlıklı mı olup olmadığını ayırt ederken ilişkide hangi davranışların sık sergilendiğini inceleyebilirsiniz. Sağlıklı bir ilişkide özgürlük, aidiyet hissetme, özerklik, sınırlara saygı, birbirinin ve kendinin ihtiyacını gözetme gibi konularda özen gösterilmesi gerekir. Ancak toksik bir ilişkide bunlar eksiktir. Bu konuların yanı sıra toksik bir ilişki ile sağlıklı bir ilişkiyi ayırt etmenize yardımcı olan diğer ipuçları şunlar olabilir:Toksik bir ilişkide güvensiz hissederken sağlıklı bir ilişkide güven hissedersiniz.Toksik bir ilişkide kıskançlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide sevgi dolu hissedersiniz.Toksik bir ilişkide bencillikle sıklıkla karşılaşırken sağlıklı bir ilişkide ihtiyaçların karşılandığını hissedersiniz.Toksik bir ilişkide saygısızlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide saygı vardır.Toksik bir ilişki taciz edici iken sağlıklı bir ilişki şefkat doludur.Toksik Bir İlişkinin Olumsuz Etkileri Nelerdir?Toksik ilişkiler hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. İlişki içinde genellikle mutsuz hissetmeye yol açar. Toksik bir ilişki diğerleriyle ilişkinizi de olumsuz etkleyerek sevdiklerimizden bizi uzaklaştırabilir ve yalnız hissetmenize yol açabilir. Hem yalnızlaşmak hem de toksik bir ilişki yeme sorunlarına, bağışıklık sistemi sorunlarına, iştah problemlerine ve depresif hissetmeye yol açabilir. Daha öfkeli ve mutsuz birine dönüştüğünüzü fark edebilirsiniz. Toksik ilişkinin getirdiği kaygı ve stres ile baş etmek için sağlıksız baş etme yollarının denendiği de gözlemlenmektedir. Zamanla kendinize bakış açınızda negatif değişimler görülebilir ve özgüveniniz ile öz saygınız olumsuz etkilenebilir. Duygusal yeme ile alkol ve madde kullanım bozuklukları bu sağlıksız baş etme yollar arasındadır.Toksik İlişkiler Neden Sürdürülür?Kendinizle olan ilişkiniz sizi toksik ilişkide kalmaya mecbur bırakıyor olabilir. Düşük öz saygı ve öz sevgi toksik ilişkiye bağlılığınızı korumaya neden olabilir. “Ya benim hakkımda dedikleri doğruysa?” ya da “Beni başka kimse sevmez ki!” gibi zihninizden geçen bu düşünceler toksik ilişkiyi sonlandırmaya engel olabilir. Bu kaygı ve korku hissettirici düşünceler ilişkinin devam etmesine neden olabilir. Ebeveynlerimizle olan ilişkimiz veya ebeveynlerimizin birbirleri ile olan ilişkilerinden öğrendiklerimiz de yanlış bir ilişki dinamiği öğrenmemize ve yetişkin bir birey olarak toksik bir ilişkide bulunmamızın sebebi olabilir. Eğer mağdur taraf partneri tarafından tehdide maruz kalıyorsa, ilişkiyi sonlandırdığında fiziksel, maddi gibi açılardan zarar göreceğinden endişe duyuyorsa ilişkiyi sonlandırmaktan kaygı duyabilir.Toksik Bir İlişkideyseniz Ne Yapabilirsiniz?Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu düşünüyorsanız öncelikle değişimin mümkün olduğunu unutmayın. Bu konu ile ilgili güvendiğiniz bir kişi ile konuşabilirsiniz. Partnerinizle bu konuyu değerlendirebilir, birlikte değişim için çaba göstermeye karar verdiğinizde çift terapisine başvurabilirsiniz. Yıkıcı tartışmalar yerine yapıcı tartışmalar yapabilir ve duygu ve düşüncelerinizi ifade ederken “ben dili”nden yararlanabilirsiniz. Maalesef her birey değişime açık olmayabilir ve sorunları kabul etmeyebilir. Zihinsel ve bedensel sağlığınıza öncelik vererek kendinizi korumaya hakkınız var ve bunu mümkün olduğunda çatışmaya girmeden sağlıklı sınırlar koyarak ve kendinize güvenerek yapabilirsiniz.Toksik ilişkileri zamanında fark etmek ve ele almak kendinizi koruyabilmeniz için önem taşır. İlişkinizin toksik bir ilişki olup olmadığından emin değilseniz veya baş etmek için desteğe ihtiyacınız varsa bireysel terapi desteği alabilirsiniz. Terapi desteği sayesinde kendinizi daha iyi tanımayabilir, özgüveninizi kazanabilir, sınır koymayı öğrenebilir ve toksik ilişkinin olumsuz etkilerinden kendinizi korumayı başarabilirsiniz.Klinik Psikolog Pelin KABAR Yazıyı Oku

Uzman: Pelin KABAR

Yayınlanma: 17.02.2025

Bir yerinizi incittiğinizde, yaranızı temizleyip bantla sarmaz mısınız? O zaman, duygusal anlamda acı çektiğinizde de aynı şeyi neden yapmayasınız?Öz Şefkat Nedir?" Öz şefkat bir kabul etme şeklidir. Kabul etmek genel olarak deneyimlediğimiz şeyleri (bir düşünceyi ya da duyguyu) ima eder. Öz şefkat doğrudan bunları yaşayan benliğimizi kabul etme anlamına gelir. Acı çekme sürecinde kendimizi kabul etmemizdir.""Şefkat, yüreğin bir başkasının ıstırabına titreyerek yanıt vermesi ve bu ıstırabın hafifletilmesini istemesidir. Istırap çekerken kendimize yardım etmek istediğimizde deneyimlediğimiz duygu ise öz şefkattir."Öz şefkatin 3 anahtar özelliğiKendine iyi davranmakİnsanların ortak halleri olduğunu bilmekFarkındalıkKendine İyi DavranmakKendine iyi davranmak, bireyin kendisine karşı yargılayıcı olmasının tam tersidir. Kişinin kendi kusur ve eksiklerine karşı hoşgörülü olmasını içerir. Kendine iyi davranmak, öz eleştiri yerine kendini anlama ve destekleme yaklaşımını benimsemek demektir.İnsanların Ortak Halleri Olduğunu Bilmek“Deneyimlerimizi başkaları da paylaşır. İnsan deneyimlerinin ortak olduğunu anlamak, kişinin yalnızlık ve tecrit edilmişlik duygusundan kurtulmasını sağlar.”Hayatta başımıza talihsiz bir olay geldiğinde, sıklıkla bu acının yalnızca bizi bulduğunu ve sadece bizim bu kadar derin bir şekilde hissettiğimizi düşünme eğilimindeyiz. Bu durum, diğer insanların da benzer zorluklar yaşadığı gerçeğini göz ardı etmemize neden olabilir. Başkalarının da benzer mücadelelerden geçtiğini bilmek, kendimizi yalnız ve dışlanmış hissetme duygusunun hafiflemesine yardımcı olur.Farkındalık“Acı, algılamayı sınırlar. Bilinçli farkındalık ise ne vakit acı çektiğimizi, ne vakit kendimizi eleştirdiğimizi ve ne vakit kendimizi tecrit ettiğimizi fark etmemizi sağlar ve bize bir çıkış yolu gösterir.”Farkındalık, öz şefkatin temel unsurlarından biridir ve kişinin duygusal deneyimlerini yargılamadan fark etmesini sağlar. Öz şefkatte bilinçli farkındalık, kişinin acı çektiğini, kendine yönelik eleştirilerde bulunduğunu veya kendini yalnız hissettiğini fark etmesine yardımcı olur. Bu farkındalık, bireyin zorlayıcı duygularla yüzleşmesine ve onları kabullenmesine olanak tanır.Öz şefkat pratiği: Bir arkadaşına nasıl davranırsın?❤️🫂Hayatınızda hiç başkalarına gösterdiğiniz anlayışı ve sevgiyi kendinize göstermediğinizi fark ettiniz mi? Çoğu zaman sevdiklerimize karşı yumuşak, destekleyici ve sevgi dolu olabilirken, kendimize daha eleştirel ve sert olabiliyoruz. Bu alıştırma, bu farkı görmenize ve kendinize daha nazik davranmayı öğrenmenize yardımcı olacak.İhtiyacınız olanlar bir kağıt ve kalem 📃✏️1. Başkalarına Nasıl Davrandığınızı DüşününÖnce şunu hayal edin: Çok yakın bir arkadaşınız kötü bir dönemden geçiyor, kendini çok çaresiz hissediyor. Bu durumda ona nasıl davranırsınız?Ona neler söylersiniz?Ses tonunuz nasıl olur?Onu nasıl rahatlatmaya çalışırsınız?Bunları kısa bir şekilde yazın.2. Kendinize Nasıl Davrandığınızı DüşününŞimdi sıra sizde. Siz kötü bir dönemden geçerken, kendinizi başarısız, yalnız ya da üzgün hissettiğinizde, kendinize nasıl davranıyorsunuz?Kendinize neler söylüyorsunuz?İç sesinizin tonu nasıl?Kendinize karşı sert mi yoksa destekleyici misiniz?3. Farkları KeşfedinYazdıklarınızı karşılaştırın. Arkadaşınıza ve kendinize nasıl davrandığınız arasında bir fark var mı? Eğer bir fark görüyorsanız, neden böyle olduğunu düşünün. Kendi kendinize sert davranmanıza neden olan korkular, düşünceler veya alışkanlıklar neler olabilir?4. Kendinize Bir Arkadaş Gibi Davransaydınız…Kendinizi kötü hissettiğinizde, kendinize tıpkı yakın bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davransaydınız, hayatınızda ne değişirdi? Bu sizin için nasıl bir fark yaratırdı? Bu düşüncelerinizi de yazın.Belki de bugünden itibaren, zorlandığınızda kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:"Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?"Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin.İlk başta garip gelse de, kendimize daha nazik ve anlayışlı yaklaşmak, zihinsel ve duygusal sağlığımız için büyük bir fark yaratabilir. Öz şefkat, kişinin kendi acısını fark edip ona sevgiyle yaklaşmasını, kendini yargılamaktan çok anlamaya çalışmasını içerir. Kendimize karşı daha şefkatli olduğumuzda, daha güçlü ve dayanıklı hissederiz, zorluklar karşısında daha hızlı toparlanabiliriz. Ancak birçok kişi, kendine şefkat göstermek yerine kendini acımasızca eleştirir, hataları için kendini suçlar ve yaşadığı zorluklar karşısında kendini yalnız hisseder. Oysa, öz şefkat geliştirmek yalnızca bireyin kendisiyle olan ilişkisini değil, genel yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyen bir beceridir. Öz şefkatin en önemli yönlerinden biri, kendimize bir dost gibi yaklaşmayı öğrenmektir. Zor bir dönemden geçerken, bir arkadaşımıza karşı nasıl anlayışlı ve destekleyici oluyorsak, kendimize de aynı şekilde davranmalıyız. Ancak çoğu zaman, kendimizi desteklemek yerine sert eleştirilerle yargılarız. “Neden daha iyi yapamadım?” veya “Herkes başarıyor, ben neden bu kadar zorlanıyorum?” gibi düşünceler zihnimizde yankılanır. Bu tür düşünceler sadece kendimizi daha kötü hissetmemize neden olur. Oysa, zor bir durum yaşadığımızda kendimize nazik ve anlayışlı sözler söylemek, daha sağlıklı bir zihinsel durum geliştirmemize yardımcı olabilir. Öz şefkati günlük hayatımıza dahil etmek için bilinçli farkındalık geliştirmek önemlidir. Kendimizi yargılamadan, yaşadığımız duyguları olduğu gibi kabul etmek ve onlara anlayışla yaklaşmak, öz şefkatin temel taşlarından biridir. Gün içinde kendimizi eleştirdiğimiz anları fark etmek ve bu eleştirileri daha nazik, destekleyici sözlerle değiştirmek iyi bir başlangıç olabilir. Örneğin, zor bir an yaşadığınızda, kendinize içten bir şekilde “Şu an gerçekten zorlanıyorsun ve bu çok normal. Kendine karşı nazik ol” demeyi deneyebilirsiniz. Öz şefkat sadece bireyin kendisi için değil, çevresindeki insanlarla olan ilişkileri için de faydalıdır. Kendine karşı daha anlayışlı olan bireyler, başkalarına karşı da daha empatik ve sabırlı olabilirler. Çünkü kendimize nazik davranmayı öğrendiğimizde, başkalarına da aynı anlayışı gösterebiliriz. Bu da ilişkilerimizde daha fazla samimiyet, bağ ve güven oluşturmamıza yardımcı olur. Unutmayın, kendinize şefkat göstermek bir ayrıcalık değil, bir ihtiyaçtır. Kendinizi yargılamak yerine, kendinize bir dost gibi yaklaşmayı seçin. Çünkü en çok ihtiyacınız olan şey, kendinizle kurduğunuz şefkat dolu bağdır. Öz şefkat geliştirmek zaman alabilir, ancak küçük adımlarla başlamak mümkündür. Bugünden itibaren kendinize şu soruyu sormayı alışkanlık haline getirebilirsiniz: “Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?” Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin. Kendinize duyduğunuz şefkat arttıkça, hayatın getirdiği zorluklara karşı daha dayanıklı ve huzurlu bir bakış açısı geliştirdiğinizi fark edeceksiniz.Kaynak: Öz Şefkatli Farkındalık - Christopher Germer Yazıyı Oku

Uzman: Bersu DINÇ

Yayınlanma: 16.02.2025