Empati kavramı genel olarak “kendisini bir başkasının yerine koymak” olarak tanımlanır. Bunun için karşımızdaki kişinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlamamız gerekir. Bu yönüyle empati belki de şudur: başkalarını “okuyabilmek”.
Empati kurmak sosyal ilişkilerde pek çok kolaylık sağlamaktadır. Empati, kişinin karşısındaki insanı anladığını ve onu önemsediğini gösterir ve bu sayede iletişim kolaylaşır. Yanlış anlaşılmalar azalır, samimiyet ve güven ortamı hızla gelişir, sorunlar ve problemler daha kolay dile getirilir ve bu sayede bunlara daha çabuk ve kolay çözümler üretilir. Daha yakın, anlamlı ve yardımı dokunan arkadaşlıklar oluşur.
Empati kurabilmek için gerekli olan kendini başka birinin yerine koyabilme yeteneği, kişinin gelişimiyle birlikte güçlenen bir yetenek olmasına rağmen, bu yeteneğin köklerinin doğuştan geldiğine inanılmaktadır. Başkalarının duygularını anlayabilme durumu küçükken gelişmeye başlayan taklit yeteneğiyle yakından ilişkilidir. İnsan doğuştan, belli vücut ve yüz hareketlerini belli duygularla ilişkilendirmeye eğilimlidir. 2 yaşındaki normal gelişimi içinde seyreden bir çocuk empati kurabilmek için gerekli davranışları sergilemeye ve bir başkasının duygularına duygusal olarak karşılık verebilmeye başlar. Empati bu kadar erken yaşlarda ortaya çıkan ve gelişmeye başlayan bir yetenek olduğu için ailenin çocuğu yetiştirme tarzı da empati gelişimini etkileyen faktörlerden biridir.
PEKİ NASIL EMPATİ KURARIZ?
Empati kurmak için karşımızdaki insana odaklanmalıyız. Her canlı empati yetisiyle doğar. Karşımızdaki insanı anlamak için empati yetimizi geliştirmeliyiz. Empati kurmanın yollarını öğrendiğimizde daha güçlü iletişim sağlayarak sorunları ortadan kaldırabiliriz. Karşımızdakinin kurduğu cümleleri anlayabilir empati yetimizle doğru şekilde hareket edebiliriz.
Bu yolda atılacak ilk adım iyi ve aktif bir dinleyici olabilmektir. Maine Üniversitesi'nde bir araştırmacı olan Dr. Marisue Pickering empatik dinleyenlerin 4 özelliğini şöyle sıralamıştır:
1) Kendi duygularını ve fikirlerini diğerine yansıtmaya değil diğerine yönelmeye eğilimlidirler.
2) Kendilerini korumaya ve defansif davranmaya çalışmazlar. Bu şekilde karşıdaki kişiye odaklanmak güçtür.
3) Karşıdaki kişinin rollerini, bakış açılarını ve deneyimlerini hayal etmeye çalışırlar, kendi yaşantıları ile benzerlik kurmaya çalışmazlar.
4) Bir eleştirmen gibi değil, bir alıcı gibi dinlerler. Bir uzlaşma ve anlaşma sağlamaya uğraşmazlar.
Bu da ilk olarak diğer kişiyi gerçekten merak etmeyi ikinci olarak ise dikkatli dinlemeyi engelleyen bir takım bariyerlerden uzak durmakla olur. İyi bir dinleyici anladığını belirtir tarzda uygun bir şekilde yanıt da vermelidir. İşte bu yanıt empatidir. Üzgün olduğumuz zaman duygularımızı tarif etmek ve paylaşmak için empati kurabilen bir insanla konuşma ihtiyacı duyarız. Buna göre empati kurabilen kişi karşısındakinin hareket ve koşullarına değil duygularına odaklanmalıdır. Üzgün bir arkadaşımız bizi aradığında onunla neşeli bir şekilde konuşmayız. Ses tonumuzu daha ciddi ve üzgün hale getiririz. Onunla aynı hisleri taşıdığımızı göstermek için empati kurmaya çabalarız.
Bununla birlikte tam olarak gelişmiş bir empati kurabilmek için kişinin karşısındakinin duygusal durumunu anlamaktan daha fazla şey yapması gerekir. İlk olarak duygular genelde bir objeye ya da olaya yönelik olduğundan empati kuran kişi bu durumun ya da objenin ne olduğunu anlamalıdır. Daha sonra, kişinin içinde bulunduğu duygu durumunun bu objeyi algılamasında ne tür bir etkisi olduğunu belirlemelidir. Son olarak da bedensel olarak neler hissettiğini fark etmeli ve bütün bunları bir araya getirerek karşısındaki kişinin bakış açısını ve içinde bulunduğu duygu durumunu analiz edebilmelidir.
Sosyal ilişkilerde zorluk yaşayan, iletişimi zayıf ya da empati yeteneğini geliştirmek isteyen yetişkinler için uygulanan bazı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımların genel içeriği ise şu unsurlardan meydana gelmektedir:
-Kişiler arası algılama ve empati kurarak karşılık verme yeteneğini geliştirmeye yönelik alıştırmalar yapmak: kişiye empatinin ne olduğu ve nasıl geliştiğini, kişilerin farklı duygusal durumlarını nasıl fark edebileceğini ve bunlara nasıl pozitif karşılık verebileceğini öğretmeyi amaçlamaktadır.
-Kişinin ilk olarak kendi duygularına yoğunlaşmasını sağlamak: böylece kişi hangi duyguların hangi durumlarla ilişkili olduğunu daha iyi anlamaya başlar.
-Kişinin kendi ve diğerleri arasındaki benzerliklere odaklanmasını sağlamak
-Role bürünme, rol yapma çalışmaları: Kişinin farklı perspektiflerden bakabilmesini ve açık fikirli olabilmesini sağlar, problemlere yüzeysel çözümler getirmeyi ve inanç katılığını engeller, bilişsel ve kişisel esneklik kazandırır.
-Başkalarının bakış açısını hayal etmeye ve algılamaya çalışmak üzerine devamlı ve tekrar tekrar pratik yapmak
-Duygusal olarak uyarıcı bir olaya maruz kalmak: Bu sayede kişi aynı uyarıcıyla etkileşimde bulunmuş kişinin içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmektedir.
-Empatik davranışta bulunan bir modelin bulunması.
EMPATİ NE DEĞİLDİR?
İnsanlarla paylaştığımız her duygu empati değildir. Acımak, başkasının içinde bulunduğu durum hakkında kötü hissetmektir. Aynı şekilde kişisel üzüntü de empati değildir. Kişisel üzüntülerde başkalarının acısını paylaşırken içinde bulunulan durumun bizde ortaya çıkardığı rahatsız edici duygular bulunur. Bu hali yaşarken insanlardan uzak durmak isteriz. Böylece bizi rahatsız eden acıma gibi duygulardan kaçınmış oluruz. Sempati de empati ile karıştırılan tanımlardandır. Bir kişiye karşı sempatik olduğumuzda sadece o anki duygu paylaşımı gerçekleşmiş olur. Olay sona erdiğinde sempatimiz de kaybolur. Bu da gerçek duyguları anlamaktan çok uzak bir durumdur.
Son olarak şefkati ele alalım. Şefkatli olmak tek başına empatik olmak demek değildir. Şefkat hissi yardım duygularımızı harekete geçirir. Ancak bu sadece rahatsız edici durumlarda ortaya çıkar. Mutlu olan bir kişiye şefkat beslemeyiz.
Özetle empati “başkalarıyla hissetmek” demekken; sempati, şefkat, acıma gibi diğer kavramlar “başkaları için hissetmek” demektir. Empati kişi odaklı, diğerleri ise durum odaklıdır.
Son Olarak…
Empati kurabildiğimiz zaman; sadece aile ve arkadaşlarımıza iyi yoldaşlar olabilmenin dışında, insanlarla bağ kurarak “öteki” kavramının ortaya çıkardığı yanlış anlaşılmalar ve korkulardan da korunmuş oluruz. Sadece azınlık olarak bile empatik olabilsek başkalarını etkileyebiliriz. Karşısındakinin ona karşı olan empatik tutumundan etkilenen birisi de mutlaka başkalarını olumlu yönde etkileyecektir. Bu da “empatinin tarihçesi”dir. Empati bir insandan diğerine ve bir gruptan ötekine yayılmaya devam edecektir. Ta ki farklılıklar kaybolana ve “onlar” yerini “biz” kavramına bırakana kadar.
Uzmanlıklar:
İlişki / Evlilik Problemleri , Obsesif Kompulsif Bozukluk , Travma ve İlişkili BozukluklarObsesif-kompulsif bozukluk (okb): takıntıların pençesinden kurtulmak mümkün mü?
Taha Kasım BALER 10.05.2025
Etiketlenmiş Bir Kalp: Değersizlik Temel İnancı
Taha Kasım BALER 10.05.2025
Travmalarımız, Biz ve İyileşme
Pelin BAYIN 06.05.2025