1. Uzman
  2. Nihal ARAPTARLI
Nihal ARAPTARLI

Nihal ARAPTARLI

Uzman Klinik Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: Özgüven ve Yeterlilik Sorunları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk
Uzmanlıklar: Özgüven ve Yeterlilik Sorunları , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 1250
Yüz Yüze Terapi
süre 50 dk
ücret 1500

Hakkında

Kendi iç dünyanıza bilinmezlerle karşılaşıp onlara toslamanızı engellemek, değiştiremeyeceklerinizi kabullenip, değiştirebileceklerinizde destek olmak, ulaşmak istediğiniz hedefe kolayca ve keyifle ulaşmanızda size yoldaş olmak için sizinleyim. Siz de beni yoldaşınız olarak görmek isterseniz bekliyorum. -Ergen ve Yetişkinler için Bireysel Terapi (Depresyon, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Kaygı Durum Bozuklukları, Panik Atak, Özgüven Eksikliği, Sosyal Fobi, Sınav Kaygısı, Motivasyon Yetersizliği, Kariyer Danışmanlığı, Cinsel İşlev Bozuklukları, Vaginismus, Özgül Fobiler, Öfke Kontrolü, Kişilik Bozuklukları, Performans Kaygısı, Kişilerarası İlişki Bozuklukları, İlişki Sorunları ) Şişli ve Suadiye/Kadıköy Ofislerimde Yüzyüze ve online Terapi İmkanları ile destek veriyorum.

Çalışma Grupları

Yetişkin (65+) Yetişkin (18-65) Ergen (12-18) LGBT+

Terapi Yaklaşımları

Kabul ve Kararlılık(ACT) Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Bilişsel Terapi (CPT) Bütüncül Psikoterapi Davranışçı Terapi Bilişsel Davranışçı Aile Terapisi Danışan(Birey) Merkezli Terapi Gottman Çift Terapisi Hipnoterapi Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi (MBCT) Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi (SFBT) Duygu Odaklı Terapi

Eğitimler

İstanbul Üniversitesi - Lisans - Psikoloji İstanbul Üniversitesi - Yüksek Lisans - Klinik Psikoloji

Sertifikalar

Tıbbi Hipnoz - Yeditepe Üniversitesi - 1.5.2006 İleri Seviye Hipnoz - İstanbul Aydın Üniversitesi - 1.3.2007 Psikodrama Üst Seviye Terapistlik - I.p.i - 30.6.2005 Mediasyon - Academia Arete - 15.7.2008 Cinsel Terapi - Cinsel Terapi Derneği - 1.7.2010 Aile Terapisi - Gottman Aile Terapisi - 1.2.2012

Blog Yazıları

MÜKEMMELİYETÇİLİK SAĞLIĞINIZI NASIL ETKİLER?

Günümüzün rekabetçi ve acımasız iş yaşamı insanların giderek daha çok mükemmeliyetçi davranış biçimleri geliştirmelerine neden oluyor.Mükemmellik, kusursuzluk, dört dörtlükifadeleriçok sık duyduğumuz,kullandığımız ama gerçek anlamı üzerinde pekdüşünmediğimizkelimelerdir.Hepimiz çocukluğumuzdan beri hep daha iyisini yapmak, sürekli kendimizi geliştirmek için çabalıyoruz.Ancak "mükemmel olma isteği" ile "mükemmelliyetçilik" arasında büyük fark vardır.Mükemmeliyetçilik,obsesifkompulsifkişilik yapısının en önemli özelliklerinden biridir.Bir öğrencininnotlarınıbelli bir seviyeninüzerinde olması için uğraşması, ilgilendiği spor dalında başarılı olmaya çalışması mükemmeliyetçilik değildir. Bu davranış; performansı geliştirme isteğidir ve sağlıklı bir çaba olarak kendimizi geliştirmemizi, hedeflerimize ulaşmamızı sağlar. Ama mükemmeliyetçilik bu sağlıklı çabadan çok farklıdır.İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre, yaptıklarında sürekli olarak en iyiyi arayanlar büyük bir psikolojik baskı altında kalıyor ve bu tip baskılar da birtakım sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor.Bu araştırma,mükemmeliyetçi insanların kendilerini maruz bıraktıkları psikolojik baskı nedeniyle bazı sağlık sorunları yaşayabildiklerini ortaya koydu.Yani mükemmeliyetçi olmak yapılan işin sonuçları ve kalitesi açısından iyi sonuçlar doğursa da ruh sağlığı açısından o kadar da olumlu değil.Yapılan testlerdekusursuzluğu kendisine ilke edinenlerin daha fazla stres hormonu salgıladığı ortaya çıkmaktadır. Hep en iyisini yapmak gerektiğini düşünenlerin ayrıca daha çabuk yorulduğu, daha çabuk sinirlendiği ve morallerinin daha fazla bozulduğu tespit edildi.Mükemmeliyetçi bireyler,kendisi ve çevresindekidiğer insanlar için ulaşılması neredeyseimkânsızhedeflerbelirlerve bu hedefleri gerçekleştirme konusunda gerçekçi olmayan, çok yüksek performans beklerler.Bu kişiler sadece başarılı olduğunda, hiç hata yapmadığında kendini iyiHisseder ve kendine güvenebilir.Mükemmeliyetçiler, kusursuz olma konusundaki kararlılıklarının, kendilerini başarıya, kabul görmeye, sevgiye ve doyuma ulaştıracağıinancındadırlar. Ancak, kendilerine ilişkin kuşkuları ya da onaylanmama, aptal gibi görülme ve reddedilme korkuları yüzünden, yaptıkları işte yeterince etkili olamamaktadırlar.Başarıya ulaştıkları zaman bile kullanmış oldukları yöntem yüzünden, elde etmek istedikleri o sevgi ve onaydan yoksun kalırlar.Mükemmeliyetçi Kişilik Özellikleri:Hata ve başarısızlıklara karşı aşırı duyarlıdırlar.Katıve çokacımasız biçimdekendini eleştiripve cezalandırdığı gibi yoğun suçluluk duyguları da yaşarlar.Sürekliolarakyaptığıişin yeterince iyi olmadığından şüphe duyar,her yaptığı işte hata bulmaya çalışır,başarılarındanhiçbir zamantatmin olmazlar.Düzen, kontrol veplanlama konusunda hep aşırı uçlardadırlar.Mükemmeliyetçilerinçokkatıinanç ve kurallarıvardır.Örneğin“İnsanların bana değer vermesi, beni sevmesiiçin hiç hata yapmamam gerekir”, “İnsan bir işi iyi yapamıyorsa hiç yapmasın dahaiyi”, “Bir işte tümüyle başarısız olmakla yarı yarıya başarısız olmak arasındabirfarkyoktur”gibi.Ya hep ya hiç şeklinde düşünüp, performanslarıtamanlamıyla kusursuz değilse kendini başarısız olarak değerlendirirler.Aşırıgenellemeler yaparak tek bir duruma ya da davranışa bakarak kendisive diğerinsanlarla ilgili önyargılara sahiptirler. “Asla,her zaman, daima,hiç kimse,herkes, kesinlikle” gibi katılık içeren kelimeleri sıkça kullanırlar.Olumsuzlukları büyütüp, yalnızca olumsuz ayrıntılara odaklanabilir, bu sırada olumluolayları, gelişmeleri dikkate almayıp, onları yok sayarlar.Tüm bu düşünce hataları ve katı kurallar sonucunda daolumsuz duyguve durumlarlakarşı karşıya kalırlar. Yoğun suçluluk, utanç, kaygı, kararsızlık,çökkünlük, yetersizlik duyguları yaşayabilir, kendine olan güven ve saygılarıazalabilir.Mükemmeliyetçi Davranışın Sonuçları:Bu olumsuz duyguların yanındamükemmeliyetçiliklebağlantılı birtakım sağlıksız davranışlar da geliştirirler.Bir ödevi/işidefalarca yapmak, doldurulanbir formu,sınavkâğıdınıdefalarcakontrol etmek,yapılacakher işi aşırı şekilde, en küçük ve basit ayrıntılarına kadarplanlamak, işi yaparken atılanadımları aşırıbiçimdetekrarlamakveya sürekli kontrol etme ihtiyacı duymak gibi.Ayrıca öncelikli ve önemli işleri sürekli erteleyebilir, başlamaktan kaçınabilir veyabaşlansa bile en ufak bir hatada vazgeçip,yarımbırakabilirler.Erteleme ve karar vermegüçlüğü yüzünden çok yavaş davranabilir, zamanı iyi kullanamayabilirler.İşleri iyive doğru şekilde yapamayacaklarını düşündükleriiçin diğer insanlara sorumlulukvermekten kaçınabilir, bu yüzden ekip çalışmalarında başarısızlık yaşayabilirler.Diğer insanlarla ortak çalışma yapmak zorunda kaldıklarında isesürekli onları izleyipkontrol etme ve onların davranışlarını değiştirmeye çalışlar ki bu durumda diğerleri ile sürekli çatışma yaşamaları nedeniyle sağlıklı kişiler arası ilişkilere sahip olamazlar.Mükemmeliyetçilik, kişinin başkaları ile olan ilişkisini genellikle istenmeyen bir biçimde etkiler.Tümbu olumsuz duygu, inanç ve davranışlar fiziksel ve psikolojik sağlığı, iş,okul ve ev hayatını, insanlarla ilişkileri olumsuz yönde etkiler.Mükemmeliyetçilik,getirdiği yoğun stresnedeniylesindirim, dolaşım, sinir ve bağışıklık sistemini etkileyerek birçok fiziksel sorunun, hastalığın oluşmasına neden olur.Mükemmeliyetçilik, depresyon, kaygıbozukluğu, yeme bozuklukları gibi çeşitli psikolojik problemlerede zemin hazırlar. Bunların yanı sıra okulve işhayatında verimsizlik, yaratıcılıkta düşüş, kişilerarası ilişkilerde yoğun çatışma ve güvensizlik, yakın arkadaşlıklar kuramama gibi tüm hayatı kapsayabilecek etkilere sahiptir.MükemmeliyetçilikleNasılBaşedilebilir?Mükemmeliyetçilik, hayatınpek çokalanını etkilediği ve tek başına üstesinden gelinmesi zor bir durum olduğundan bir uzmandan destek almak başa çıkmayı kolaylaştırır.Katı, kuralcı ve kontrolcü kişilik özellikleri değişime karşı da dirençli olmayı getirir.Mükemmeliyetçidavranışları sağlıklı çabaya dönüştürmek içinilk adımmükemmeliyetçiliğinistenmeyen,bireyezarar verebilecek bir durum olduğunu kabullenmektir.Sadece başarısızlık ve kendini küçümseme ile sonuçlanacak kadar yüksekbeklentiler yerinebireyselsınırlar, yetenekler,ilgi ve ihtiyaçlarla uyumlu,ulaşabilecekhedefler belirlemeye çalışılmalıdır. Bununiçinkoyulanhedeflerin ulaşılabilir, sözel olarak ifade edilebilir, belirli, net veölçülebilir olmasına dikkat edilmelidir.Sadece hatalara odaklanıp, yetersizlik ve suçluluk hissetmek yerine hataları kabul edip, onları bir öcü gibi değil, gelişmeyisağlayan deneyimler olarak görmeyi öğrenmek gerekir.Olumsuz olduğu düşünülenözellikler yanındaolumlu, iyi yanlarında görülmeye çalışılması, bireyin kendine birbütün olarakbakmayı öğrenmesi gerekir.Mükemmeliyetçiliğibesleyen, zarar veren düşünce ve davranışlardeğiştirilip, yerine daha uygun alternatifler koyma denenebilir.Yeni deneyimlerekazanılıp-kaybedilen durumlar olarak değil;öğrenmek, gelişmek için fırsatlar olarak bakmayaçalışılmalıdır.Bir işi planlarken;ne yapılması gerektiğinden değilneyapılabileceğinden başlamak gerekir.Yapılan heretkinliğinsadecesonucuna değil, bu etkinliği yaparken yaşananlarada odaklanmayaçalışılmalıdır.Mükemmel olmaya çalışmak normaldir, yaptığımız her işi olabilecek en iyi biçimde yapmaya, tamamlamaya çalışmak bizi başarıya götürür ancak mükemmeliyetçilik hayatı zorlaştıran bir kişilik özelliğidir, bu kişiler kendilerine koydukları yüksek standartlara çoğu zaman ulaşmadıkları için sürekli kendilerini suçlayıp, yargılarlar ve mutsuzdurlar. Böyle bir yapınız varsa uzman desteği alarak hayatınızı kolaylaştırıp, daha sağlıklı ve huzurlu yaşayabilirsiniz.

Devamını Oku

İÇİMDEKİ BEN

Yaşamımızın çeşitli dönemlerinde kendimizi tanımaya daha fazla ihtiyaç duyup (özellikle ergenlik ile diğer yaş geçiş dönemleri ve sorunlarımızla başaçıkamaz duruma geldiğimiz, çıkış ve çözüm yolları aradığımız bazı kriz durumlarında) “Ben kimim?”“Neden böyle davranıyorum?” “Beni ben yapanlar neler?” gibi sorular zihnimizi tırmalarama cevabını bulmak hiç de kolay olmaz.Çoğunlukla diğerlerini tanımlamakta zorlanmaz, rahatlıkla onların kişiliği üzerine yorumlar, eleştiriler, öngörüler sıralayabilirken;kendimizi tanımlamakta oldukça zorlanırız.Başkalarınıtanımak akıllı olmayı yani doğru gözlem, değerlendirme ve yorum yapabilmeyi gerektirir. Ancak kişininkendini tanımasıiçindaha büyük meziyetlere sahip olmasıgerekir.Başkalarınındüşüncesini, gizlerini, sorunlarınıbilme arzumuz aslında kendimizibilmeyişimizdenya da bilmek istemeyip, kendimizden kaçmamızdankaynaklanır. Çevremizdeki sorunları çözümlemek, daha yaşanılır bir dünya yaratmak için hep diğerlerinideğiştirmeyi düşünür ve bunu savunuruzamaçoğumuz değişime önce kendimizden başlamamız gerektiğini düşünmeyiz.Çünkü diğerlerinin değişmesini istemek; savunma mekanizmalarımızı kırıp, kendimizle yüzleşmekten, eksiklerimizin ve hatalarımızın farkına varmaktan daha kolaydır.Yaşamdaki temel amacımız mutlu olmaktır. Ve en büyük mücadelemizi de mutluluğu yakalamak için veririz.Savunma mekanizmalarımızın desteğiyle oluşturduğumuz suni benliğimize sarılıp,ona sığınarakve kendimizi diğerlerine bu benlikçerçevesindentanıtarak;zayıflık, ihtiyaç ve çatışmalarımızı bastırıp yokfarz ederekmutlu olmayaçalışırya damutluluğuuzaklarda, hiç ulaşamayacağımız farklı şeylerde arayıp dururuz. Oysa ki gerçekmutluluk;ne çok uzaklardaaranacak,ne de büyük savaşlar sonucunda ulaşılabilecekbir şeydeğildir.Başkalarının davranışlarına değil,sadecebize bağlıolup, ilkadımıkendini tanıma ve bilmeisteğinden oluşanbir sürecin sonucudur.Yaşamın temel amacına ulaşmak için kendimizden, içimizin derinliklerindenyolaçıkmalıyız.Kendimizi tanımaya çalışırken belirli durum ve olgular karşısındaki duygu, düşünce, davranışlarımızla diğerlerinden aldığımız geribildirimleri dayanak alırız. Ancakbilinç düzeyindeki bu değerlendirme veyorumlarımız; içinde bulunduğumuz duygu durumunu ve davranışlarımızın nedenleriniçözümlemekte her zamanyeterli olmaz.Çünkükendimizle ilgiliherşeysadecebilincimizde değildir.Beyinhücrelerimizin ancak %28’lik bir kısmını oluşturan, üst beyin ya da korteks dediğimiz kısmı bilincimizi oluşturur. Bu sayede düşünür, felsefe yapar, diğer insanlarla iletişime geçer, okur, meslek edinip para kazanırız.Zekamızın ölçülebildiği, IQ dediğimiz bölümüdür. Oysa beyin hücrelerinin %72’likkısmınıoluşturan alt beyin dediğimiz çok daha büyük bir hazinemiz var. Burasıtüm duygularımızın ve içgüdülerimizin kaynağıoluprefleksifolarak iç organlarımızınçalışmasını sağlar.RNA yoluyla atalarımızdan gelen bilgi şifrelerini depolar.Beynimizin EQ (duygusalzeka) diye tanımlanan bölgesidir.İnsanlıktarihinin nekadar eskilere dayandığıve tek bir RNA molekülünün 20 milyon bilgi çipi taşıdığını düşünürsekalt beynimizinnasıl bir hazine olduğunuçokdaha iyianlayabiliriz.Bu hazineye ulaşabilmemiz, gerçek kendimize ulaşmamızdır.Bilinçaltı, bilincimizdekiherşeyin kaynağıvekökeni,geri plandadaimabizim için düşünen içimizdeki sesimiz, gerçek kişiliğimizdir.Unutmak istediklerimizi, yokfarz etmeyeçalıştıklarımızıattığımızbirçöp kutusudeğilgerçeközümüzdür.Bilinçaltınıtanımak için yapabileceğimiz en iyişeybilinçlenmek,bilinçlenmek için yapabileceğimiz en iyişeyise bilinçaltınıtanımakyanikarakutuyuaçmak, incelemeye almaktır.Bilinçaltı yalnızca unutmak üzere gömdüğümüz içsel kötülüklerimizin, zayıflıklarımızın bulunduğu yerdeğil, tüm hatıralarımızın ve duygularımızın ikamet ettiği, özlerimizin bulunduğu yerdir. Gerçek bize ulaşmak için bilinçaltını araştırmak zorundayız. Kendimizi ve diğerlerini kısaca insanoğlunu anlamanın en önemli ve temel yolu budur.Bilinçaltı olmasaydı yaşamın anlamı sadece gözle gördüğümüz şeylerle sınırlı kalır,herşeyisadece beş duyumuzun olanakları kadar algılardık. Takıntılarımız, içsel çatışmalarımız, bir türlü anlamlandıramadığımız sıkıntı ve sorunlarımız da olmazdı tabii. Psikolojik sorunlarımız olmadığı için psikolog ve psikiyatristlere de ihtiyaç duyulmaz, bu bilim dalları davarolmazdı. İçgüdülerimiz ve dürtülerimizle hareket eder, sığ ve yalın bir yaşam sürerdik. Tıpkı dünyamızdaki diğer canlı varlıklar gibi. Kısıtlar ve sınırlar içinde hareket edip, sadece mevcut olanakları kullanan, yaratmadan, üretmeden ve gelişmeden; doğar, yaşar sonra da ardımızda hiçbir eser, iz bırakmadan ölüpgiderdik...Henüz ana rahminde bulunduğumuz günlerdenitibarenbeynimiz bilgiyi algılar, işler ve kayıt eder. Bir anlamda bir bilgisayar gibi. Ancak üretilmiş mevcut bilgisayarların hepsinden çok daha kapsamlı, çapraşık, hızlı ve işlevsel.Bilgisayara bir bilgi girip, sonra bunu kullanmak istediğimizde kayıt ettiğimiz dosya ve klasörü açmamız yeterlidir. Artık bu bilgiye ihtiyaç duymayacağımızı düşünüp sildiğimiz zaman da bir daha ona ulaşamayız. Ancak bilgiler beynimize henüz çözümleyemediğimiz farklı kod ve şifrelerle kayıt edilir. İhtiyaç duyduğumuzda hızlı bir şekilde açılır ve işleme konur. Beyin müthiş bir bilgi yöneticisidir ve mükemmel bir dosyalama sistemine sahiptir. Sık kullandığımız bilgiler kolay ulaşılabilirbölgelerde muhafazaedilirken;sık kullanmadığımız, unutmak istediğimiz şeylerisebilinçli düşünme ve çabayla hatırlanamayacak kadar derinlerde arşivlenir.Tüm bu kayıtlarınarasına bir sınır çizip çizginin bir tarafına bilinçdiğertarafınabilinçaltıdiyemiyoruz.Çünkübilinç ve bilinçaltıçoğu yerde iç içe geçmiştir vesürekli olarakbirbirlerini etkilerler. Bu etkileşim sonucunda duygu, düşünceve davranışlarımız oluşur.Her ikisi birlikte yaşantımızı etkileyip,yönlendirmekle birlikte bilinçaltının gücü ve etkinliğisahip olduğu hücre sayısıyla orantılı olarakdaha fazladır. Yani çoğu zaman yaşamımızın kontrolünde ipler içimizdeki benin elindedir. Bilinçaltımızdaki duygular davranışa dönüşerek yaşamımızı etkilerken, önemli yaşam olayları da bilinçaltımızda yer edinir. Önemli olan tüm kontrolün bilinçaltının eline geçmesine fırsat vermemek, yaşamımızın kontrolünde bilinç düzeyinin etkisini artırabilmek, yaşamdaki olayların bizi nasıl ve ne derece etkilediğinin farkında olabilmektir.Çünkü yaşamın kontrolünün tamamıyla bilinçaltının eline geçmesi,psikozlarınyanipsikotikhastalıkdurumlarınınoluşmasıdemektir.Doğduğumuzda sadece içgüdülerimiz ve bilinçaltımız vardır.Yaşamın ilk aylarında tüm tutum ve davranışlarımızı bunlar yönlendirir. Bebekiçin evrenin merkezi sadece kendisidir, kendi ihtiyaç ve isteklerinin karşılanmasından daha önemli birşeyyoktur. Zamanladış dünyayı ve çevresindekileri algılamaya başlayarak yeni bilgiler kaydetmeye, diğerlerinin (anne, baba ve yakın çevrenin) kendinden farklı varlıklar olduğunufarketmeye, deneme ve taklit yoluyla öğrenmeye başladıkça beynin korteks dediğimiz bölümü yani bilinç oluşmaya ve gelişmeye başlar.İnsanoğlunun her anlamdaki değişim vegelişimi doğumdan ölüme kesintisizolarak devam etmesine karşınen az değişenşey bilinçaltının yapısal özellikleridir.Bebek doğduktan sonra belirli bir süre boyunca istek ve ihtiyaçlarının karşılanması için içgüdüsel olarak ağlamaktanve çoğu zaman anlamlandıramadığımız sesler çıkarmaktan başka bir dil bilmez. Tıpkı dilin keşfinden önceki devirlerde ilk insanlar gibi.Zamanla korteksin gelişmesiyle bu sembolik dilin yerini sözel dil alır. İlişkilerimizi bu sözel dille kurar, yaşamımızı bununla yapılandırırız. Ancak bilinçaltıinsanlığın en eski dili olanbusembolik dilikullanmaya devam eder,rüyalarımızda bizeresimler çizerek bizimleiletişim kurmayaçalışır. Tıpkı ilkel mağara adamının duvarlara resimler çizerek mesaj vermeye çalışması gibi.Psikolojik sorun ve hastalıklarda ortaya çıkan semptomlar dabilinçaltının sembolikdille ifadeleridir.Tümpsikolojik sorunlarzihnin bilinçaltıtabakasındaoluşur veya ilk kaynaklarıbilinçaltıdır. Budurumlardakişininkendi kendine yaptığıbilinçli çabalarve çevresinin yardımayönelikiyiniyetlitutumlarıgenellikle sorunlarıçözmekte yetersiz kaldığı gibi daha da kötüye götürebilir.İşte bu nedenle uzman desteği almak önemlidir.KarakutuyuAçmak; Bilinçaltına Yolculuğun Araçları:Bu yolculuk için en etkin ve güvenli yol, uzman bir terapist eşliğinde yapılan yolculuk yani psikoterapi sürecidir.Bu süreçte terapist,uzmanlık alanına göre serbest çağrışım, rüya analizi,hipnoterapi(hipnoz),psikodramayöntemleri gibi araçları kullanarakkarakutuyuaçmaya ve bilinçaltının içeriği ortaya çıkarmaya çalışır.Eğer herhangi bir psikolojik sorununuz (depresyon, panik atak, fobiler ve diğernevrotikrahatsızlıklar gibi) yok ve sadece kendinizi daha iyi tanımak ve anlamak için “İçinizdeki Ben” e ulaşmak istiyorsanız, kendi kendinize gerçekleştirebileceğiniz ve bilinçaltınız hakkında ipuçları yakalayabileceğiniz bazı pratikleri uygulayabilirsiniz.Bunlardan en önemlisi “Konsantrasyon” çalışmalarıdır. Konsantre olmak bilinçaltını, kara kutunuzu açmaya yardımcı sihirli bir anahtardır. Bunun niçin nefes egzersizleri, yoga ve meditasyon çalışmaları yararlı olur. Konsantre olduğumuzda istediğimiz önemli duygu ve düşüncelerimizi bilinçaltına gönderip, onu etkileyebilir ve oradakilerin de bilinç düzeyine yükselmesinikolaylaştırırız.Çok kızdığınızanları ve en sevdiğinizşeyinellinizden alındığı ya da çok istediğiniz bir şeye sahip olmanızınengellendiğidurumlarda nasıl davrandığınız, ne konuştuğunuzkonusunda sizi iyi tanıyan birinden geribildirim alın.Çünkü bu durumlardaki tutum ve konuşmalarınızgenellikle bilinçaltıiçeriklerdir.Bazen derin düşüncelere dalıp adeta içinizdeki diğer benile konuştuğunuzufark edersiniz. Bu konuşmalarınızı unutmadan kaydetmeye, not almaya çalışın. Çünkü o sizin bilinçaltınızdır. Bu konuşmalar bilinçaltınız hakkında önemli ip uçları verir.Konuşmalarınızdasık sık kullandığınızkelimelerbilinçaltınızhakkında fikir verir.Geçmişte yaşadığınız önemli bazıolaylarla,şu anda kiduygu, düşüncevedavranışlarınız arasındaki bağlar, benzerlikve ilişkiler bilinçaltının önemli oranda içeriğini oluştururlar.Monoton işler yaparken bilinçaltınabirkaçadım daha yaklaşırız. Bilinçaltının derinliklerindeki bir sürü düşünce, özel bir dikkat ve bilinç durumu gerektirmeyen işler yaparken su yüzüne çıkabilir. Bu durumların farkında olmaya ve nelerin çıktığına dikkat etmeye çalışın.Yine uğraşıp,uğraşıp da bir türlü bir işe konsantre olamadığımız anlarda aklımızagelen belirli belirsiz, saçma sapan düşüncelerdeaslındabilinçaltının ürünüdürler. Bu durumlarda ip uçlarını iyi değerlendirip, dikkatle analiz etmeye ve bağlantılar kurmaya çalışmak; kendini tanımak ve “İçimizdekiBen”eyaklaşmak için yapılabilecek pratik yöntemlerdir. Ancak bu yolculuğun risk taşımaması, fayda ararken çapraşık ve sorunlu yollara girerek zararlı çıkılmasını önlemek için bir uzmanın yönlendirmesi ile yapmak en doğru olandır. Çünkübilinçaltınınsembolik dili herkesin bilinç düzeyinde kolayca çözümleyip, anlamlandırılabileceği bir dil değildir.

Devamını Oku

Adresi

Mecidiyeköy, Mecidiyeköy Yolu Cd., 34381 Şişli/İstanbul, Türkiye

Uzmanin Adresi

Danışan Yorumları

Memnun kalmadım

(*)( )( )( )( )
Sed - 3 yıl önce
Nihal hanım ile tek seans online görüşme yaptık. Öncelikle terapi saatinde sisteme girmeme rağmen sistemsel bağlantı olamaması nedeniyle 10 dk geç başladık. Sonrasında bu geç başlangıç herhangi bir şekilde telafi edilmeden ya da herhangi bir şey söylenmeden seans erken bitirildi. Bunun dışında bana olumsuz gelen diğer durumlar şunlar oldu: terapi seansları dışında mail adresime göndereceği ve de benim cevaplamamı istediği sorulardan oluşan bir test için terapi seansına ek 400₺ talep edildi. Zaten terapi seanslarına ödediğimiz ücret bize uygulanacak olan tedavileri de kapsamaz mı? Ek bir ücret konuşulması ve de uygulama yaptığı tedavi biçimlerinden hipnoterapi uygulamasını online şekilde de yapabileceğini söylemesi gibi buna ek birkaç durum benim kendisine karşı güvenimi kırdı. Genel manada ben konuştum kendisi dinledi. Uyguladığı tedavi biçimlerinden bahsetti. Maalesef kendisinden tedavi olacağım enerjisini alamadım. Kendisinden şifa bulan, şifa olduğu danışanları muhakkak ki mevcuttur. Benim yorumlarım tamamen kişisel deneyimimi içermektedir. Ben psikoloğumda aradığım özellikleri kendisinde maalesef ki bulamadım. Yaptığı işe ve kendisine saygım sonsuz ancak param boşa gitti hissini yaşadım maalesef ki

Yoluma Işık Tutan Harika İnsan Nihal Araptarlı 💜

(*)(*)(*)(*)(*)
M... U... - 4 yıl önce
Kendisi ile 2012 Aralık ayında tanıştık .Çok zor durumdaydım yolumu bulamıyordum.İşten kovulmuştum.Tüm dünya aleyhime çalışıyordu sanki.Herşey üstüste gelir dedikleri bu olsa gerekti.Nihal hocam ile yolculuğum başladı .Her seansta kendime yolculuk yaptım her seferinde içimdeki kırık tarafı bulup onardım.Kendime yaptığım bu yolculukta O kadar doğru bir insan çıkardı ki karşıma Allah ,şükürler olsun diyorum çok şanslıyım hala kendisi ile ara ara çalışmalar yapıyorum ve hayatımda olduğu için çok mutluyum .İnsanın kendini bulma yolculuğu o kadar değerli ki, Her zaman acıma tecrübesi ile ışık tuttu.Beni o acılardan alıp zaten olduğum güzel insan ile buluşturan Canım hocam o ,iyiki var Daha nicelerine ışık olması dileğimdir .Ve İhtiyacı olanlar için paylaşıyorum Muhakkak bu yolculuğu yapın ,hayat yaşamak için çok güzel ve bizler çok değerliyiz .Kendimizi bir an önce bulup ,farkında olup harika işler yapmak dileğiyle ❤️hepinizin yolu açık olsun Ve En çok en önce kendimizi çok sevmek dileğim ,Herkesi ,Tanrının yarattığı herşeyi sevebilmek ,yargılamadan bakabilmek için 🎈✨

Tavsiye

(*)(*)(*)(*)(*)
B... O... - 4 yıl önce
Nihal hanımın uyguladığı teknikler ve bilgi seviyesinin yüksek olması sayesinde psikolojik sorunlarımdan kısa bir zamanda kurtuldum. Kendime olan nefretimin farkına varıp onun üzerine çalışmaya başladıktan sonra sorunlarım birer birer çözülmeye başladı. Teşekkürler
Toplam 7 yorum. Tümünü Gör
Soru - Cevap

Eşimin ailesiyle anlaşamama

S... ... - 5 ay önce
Merhaba hocam. Ben Azerbaycandan size yazıyorum. Benim 8 aylık süren bir ilişkim var. Ve bu ilişki evlilikle bitti. 3 aydır sevdiğim insanla evliyim. Eşimle çok iyi anlaşıyoruz, beni çok seviyor. Kıyamıyor, ne istesem yapıyor. Yüzümü güldürmek, beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyor. Onun ailesiyle birlikte yaşıyoruz. Bizim yatak ilişkimizden tutun her bir konumuza dahil oluyor. Ben evlendikten sonra eşim olarak kayınana ve kayınbabanı gördüm. Çünkü ne yapsam beğenilmemezlik, memnuniyetsizlik, her şeyimi eleştirme. Ve artık bu konular daha kötü bir hal aldı. Bana küfür ediyor, beddualar ediyordu kaynanam. Çok üzülüyor, ağlıyordum. Çoğu zaman eşime belli etmemeye çalışsam da, bir zamandan sonra tükenmeye başladım. Her gün bir korku, her gün bir heyecanla uyanıyordum ki, acaba bugün ne gibi kavga yaşanacak evde. Kayınanamın kızı 1993 yılında rahmetli olmuş. Ben gittiğim ilk günlerde bana kızım gibi ol derdi. Ben seni gördüğüm de kızımı göreyim diyordu. Bu sözlerinden bir süre sonra aynalardan beni birileri izliyor gibi geliyordu. Gözüme bir şey görünüyordu. Oğlunun yanında beni öpüyor, bana iyi davranıyordu. Ama oğlu olmadığı, evde tek olduğumuz zamanlar da bana "bak gör sana ne günler yaşatıcam" diyordu. Benim ona severek aldığım şeyleri kıymetsiz bulup başkalarına veriyordu. Kendime bir şey almadığım zamanlar da ona hep alırdım. Çamaşırlarını asar, toplar, ütüler hep odasına bırakırdım. Odasının önünden geçtiğim de sesini duyardım koşup masaj ederdim onu. Doktora ben götürürdüm. İkisi de yaşlı olduğu için eşimden çok onlarla ilgilenirdim. Eşim ise eve geldiğin de çok halsiz olurdum yatağa uzandığım gibi uykuya dalardım. O da hep bana keserdi, ben işten koşarak geliyorum seninle sohbet etmek, eğlenmek, güzel vakit geçirmek için. Sen ise hemen uyuyorsun bana zaman ayırmıyorsun diyordu. Bir gün kaynanam şehire gitti, bir kaç gün sonra döndü. Ve bu zaman içerisinde biz eşimle evde yalnızdık. O kadar iyi anlaşıyoruz ki, birisi bize müdahele ettiğinde, düğünde birisi böyle diğeri böyle yaptı gibi eskileri açtığında ister istemez eşim de sinirleniyor ve evde sürekli kavga oluyor, sürekli bir gerginlik oluyor. Bu şehirden döndü. Yine o gün evde büyük kavga başladı. Ben geldim çayımı getir yemeğimi getir. Ben de o gün çok hasta ve halsiz olmama rağmen çayları götürdüm, eşimin yanına geçtim ilgiye ihtiyacım vardı regl sancılarım çok kötüydü. Üzerinden 5 dk geçmedi. Kaynanam direk daldı odaya. Ne oturuyorsun gelmişim yemek yapmamışsın daha, bilmem daha neler neler. Bu oda da ne var böyle bir şey olmamış koşuyorsun hemen buraya dedi. Ben artık dayanamadım, sinirden, stresten dizlerimin bağı tutmuyordu, elim ayağım esiyordu. Babamı aradım gel beni burdan al, ben dayanamıyorum artık diye. Babam da geldi aldı. Şimdi eşimi bırakmıyorlar, kendisi nasıl gitmiş öyle gelsin diyorlar. Ben eşimi kibar bir şekil de nasıl ikna ede bilirim ayrı yaşamamız için? Lütfen, sizden çok rica ediyorum, bana yardım edin. Her gün dua ediyorum, ben eşimle ilgili tek bir sıkıntım yok. Onu çok seviyorum, hayallerimiz var. Ve bizimle ilgili olmayan konular yüzünden evliliğimizi bitirmek istemiyorum, bir hiç uğruna heba olmak istemiyorum. Bana yardım edecek, sizler bir de dualarımdır 🤍💐 Önceden her şey için teşekkür ederim, hocam.
Yanıtları Göster (2)

Aciliyet

... ... - 10 ay önce
Hocam iyi günler çok önemli bir durum var psikiyatrim ile paylaşsam birilerine mutlaka söyler ne yapacağımı bilmiyorum
Yanıtları Göster (1)

Kendimden nefret ediyorum

D... ... - 16 ay önce
Mutlu değilim bu ruh haline sahipken kendime zarar vermek gibi düşüncelerim oluyor hiçbir şeyimden memnun değilim kimse beni anlamıyor her şeyden yoruldum duvarlar üstüme üstüme geliyor ve ne yapacağım bilmiyorum
Yanıtları Göster (1)
Toplam 148 soru. Tümünü Gör