1. Uzman
  2. Özlem KIRAL
  3. Blog Yazıları

Özlem KIRAL - Blog Yazıları

İlişkilerde 4 Zehir ve PanzehriHer ilişkinin dinamiği, tartışma konuları farklı olsa da tartışmanın başlangıcı %96 oranında nasıl gideceğinin göstergesidir. Sert başlangıçlar sert bitişlerin habercisidir. Sert başlangıçların çoğu da 4 zehirli davranışı kapsar. Çiftler problem çözmeye yönelik tartışırken bu zehirli davranışları sürekli sergilediğinde maalesef ilişkilerin ömrü kısalıyor. Bu zehirli davranışlardan uzak durarak nasıl yumuşak bir tartışmaya başlayacağınızı merak ediyorsanız bunları deneyebilirsiniz;-Ne hissediyorsanız söyleyin.-Sorununuzu tarafsız olarak, suçlamadan tarif edin.-Neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin. ( Neye ihtiyacınız olmadığını söylemeyin.)1-EleştiriEşimizin özel alanına, onun bir hatasına dikkat çekerek yaptığımız eleştiriler şikayetler şeklindedir. Sözcük dağarcığımızda ‘’tembel’’, ‘’pasaklı’’, ‘’dikkatsiz’’ gibi sözcükler belirdiğinde eleştiri yaptığımızı fark etmeliyiz. Eleştiri yapmak için her zaman bu kadar açık olmak gerekmez üstü kapalı bir biçimde de eleştiri yapılabilir. ‘’Sen asla...’’ ya da ‘’Sen her zaman...’’ gibi sözcük öbekleri de üstü kapalı eleştiri cümleleri haline gelebilir. Bu gibi eleştirilerle eşimizin yetersizliklerini sıralıyor olabiliriz. Örneğin ‘’ Sen asla temizlik yapmıyorsun.’’ cümlesinin anlamı ‘’ Tam bir pasaklısın.’’’dır.Eleştirinin panzehriEleştirinin panzehri bir şikayette bulunurken duygularımızı tanımlamak ve olayı tarafsızca anlatmaktır. Örneğin ‘’Her zaman yemeğe geç kalıyorsun. ’’ demek yerine ‘’Birlikte yemek yiyemediğimiz için hayal kırıklığına uğradım.’’ Diyebiliriz.2-SavunmacılıkEleştirildiğimizi hissettiğimiz an söylemek istediklerimizdir. Böyle zamanlarda gardımızı almak çok normaldir. Karşı saldırı yaparak, masumiyetimizi kanıtlamaya çalışarak, öfkelenerek ya da kurban rolüne girerek savunmacı davranışlar gösterebiliriz. Bu savunmacılıkla üzerimize hiç sorumluluk almayız ve olayların üstünü örteriz.Savunmacılığın PanzehriProblemin çıkışındaki rolümüzün sorumluluğunu üstlenmek panzehirdir. ‘’ Üzgünüm, biraz geç kaldım değil mi ? ‘’ demek kadar basit olabilir. Hatalarımızı kabul etmekte ne kadar zorlansak da bu sorumlulukları almadan gerçek çözümlere ulaşılamaz.3-HorgörüBoşanmaların en büyük sebeplerinden biridir. Kendi yüceliğimizle eşiğimizi aşağılayarak eleştiriyorsak hakaret ediyoruz demektir. Hakaret ise saygısızlığın somut örneği demektir. Horgörünün en kötü hali sözel istismardır. Sözel istismar sadece ilişkimizi değil partnerimizin özsaygısı ve bağışıklık sistemini bile zedeleyebilir. ‘’ Her zaman geç kalmayı nasıl başarıyorsun?’’ gibi sözler hafif bir horgörü iken ‘’ Midemi bulandırıyorsun artık.’’ tarzı söylemler yoğun horgörülerdir. Çoğu zaman ise yüz ifadelerimiz ile, alaycı gülümsemeler ile horgörü gösterebilmekteyiz.Horgörünün PanzehriHorgörünün panzehri partnerimize her gün ufak fa olsa beğeni ve saygımızı ifade etmektir. Bu sözler içimizde kalmamalı ve sık sık söylenmelidir. ‘’ Bulaşıkları yıkadığın için teşekkür ederim. ‘’ gibi cümleler ilişkinize takdir etme kültürünü getirecektir.4-Duvar ÇekmeEşimizin söyledikleri hoşumuza gitmediğinde arada bir duvar varmış gibi davranabiliriz. Bazen de duvarın ta kendisi olup söylediklerine cevap bile vermeyiz. Çoğu zaman yüzümüzü oynatmaz hatta yüzüne bile bakmayacak nitelikte davranabiliriz. Heteroseksüel çiftler arasında yapılan araştırmalarda %85 oranında duvar çeken tarafın erkekler olduğu görülmüştür. Bu davranışları sakinleşmek için yaptığımızı söylesek de aslında bu partnerimizi suçlu ve dışarıda bırakılmış hissettirir.Duvar Çekmenin PanzehriEğer bunalmış hissediyorsak önce tartışmadaki payımızın sorumluluğunu üstlenip bir mola vermeliyiz. Dahası tartışmanın en başında sakin kalmayı denemeliyiz. Çiftlerle yapılan çalışmalarda tartışma konusundan çok tartışmanın şekli daha rahatsız edici bulunmuştur. Sinirlenmeye başladığımızda nefesimize odaklanmak büyük yarar sağlayabilir.Devamını oku

Yayınlanma: 09.12.2020 13:03

Son Güncelleme: 09.12.2020 13:03

KADER MOTİFİNİZİ ÖRMEK VE DEĞİŞTİRMEKNeden sürekli aynı şeyleri yaşıyorum? Bu sıkıntılar neden hep beni buluyor? Ben ne yaptım da bunlar hep benim başıma geliyor? Şeklinde düşünceleriniz varsa belki de kader motifinizi keşfetme zamanınız gelmiştir.Bebekler dünyaya geldiklerinde iki önemli kodu da beraberlerinde getirirler;Bunlardan birincisi ‘’kendini koru, ölmemek için her şeyi yap’’ kodudur. Bunun için de bebek anneyle (birincil bakım veren) hemen bağlanır ve onunla ilişki kurmaya başlar.İkinci kod ise ‘’hayata uyum sağlamak için hemen kendine bir program çıkar ve dünyayı öğren’’ şeklinde açıklanabilir. Bebeğin tüm ihtiyaçları karşılanmasına rağmen ağlamasının sebebi ise güvenlik kaygısı ve korku duygusunu deneyimlemesiyle açıklanır çoğu zaman.İnsan doğduğu evde huzur varsa huzurlu olmayı sevgi varsa sevmeyi ve sevilmeyi öğrenir. Bakıma muhtaç büyüyen bebekler bencil olmayı kendine ait yaşamayı öğrenir. Unutulmaması gereken en önemli nokta bu kodların doğduğumuz evde bize işleneceğidir. Kader motifinin de açıklaması bu şekilde yapılabilir. Bebek doğduğu evde hayatta kalabilmek için iyi bir gözlemci olmak ve ne gördüyse öğrenmek zorundadır.Bu öğreniler sonrasında büyüyen ve yetişkin olan insanın tekrarlanan davranışı ve beklentileri haline gelir. Çoğumuzun hayatında temel inanç olarak yer etmiş bazı cümleleri vardır. Örneğin; ‘’ Beni zaten terkedecek, ben sevilmeye layık değilim’’ şeklinde inancı olan biri gerçekten de onu terkedecek insanları eli ile koymuş gibi bulur. Ta ki bu motifini keşfedip kendini sevmeyi öğrenene kadar.Bu inançlar hepimizin zihninde haritalar oluşturur. Bu haritalar çevremizden aldığımız verilerle pekiştirilir ve güçlenir. Güçlenen haritalar kendi damgalarımızı oluşturur. Üzerimize astığımız kendimize vurduğumuz damgalarımız ise bizim kader motifimizi örer.Kader motifinizi keşfetmeniz için 2 şeyi anlamanız gerekmektedir.1.Bugününüz. Ben nasıl biriyim? Bu soruyu irdelemek kim olduğunuz hakkında farkındalık kazanmanıza yardımcı olabilir. İnsan önce bugününü bilmelidir.2.Ben nasıl böyle biri oldum? Nasıl bir eve doğdum, nasıl bir çocukluğum oldu, ne acılar aldım ne tür yaralarım var? Bu sorular bizi bugüne getiren yaşantıların temellerini bulmamıza yardımcı olur.Başımıza gelenleri değiştiremiyorsak yolumuzu değiştirmeyi denemeliyiz. Eğer tek bir yolumuz varsa o zaman da kendimizi değiştirmeliyiz. Kendimizi değiştirmek ile ilgili anlatılmak istenen aslında kendimizi keşfetmek ve anlamaktır. Sonrasında ise kendimize göstereceğimiz iyileştirici şefkattir.Devamını oku

Yayınlanma: 09.12.2020 12:54

Son Güncelleme: 09.12.2020 12:54

ÇOCUKLAR İÇİN İYİLEŞTİRİCİ HİKAYELER‘’insanın büyümesi bir hikayedir.’’Eğer çocuğunu bazı durumlarda zorluk yaşıyorsa örneğin tuvalet eğitimi, okula veya kreşe başlama, annesiz bakıcı ile vakit geçirme, kardeş kıskançlığı gibi yaşantıları deneyimlemekte zorlanıyorsa sizin yapılandıracağınız hikaye ve oyunlar iyileştirici olabilir.Hikayenin iyileştirici yönü nereden gelmektedir? Öncelikle bu soruya cevap aramalıyız. Hikayeler çocukların dünyasının altın anahtarı gibidir. Çocuğun normal hayatta deneyimlerken zorlandığı durumları, anlamakta zorluk çektiği olayları metaforik anlatımlarla, nesnelerle çocuğa sunabileceğimiz uçsuz bir dünyadır.Hatta bu hikayelerde oluşturulan kahramanları hayatınızın içinden seçebilir, ana kahramanı çocuğunuz yapabilir, bu sayede kazandırmaya çalıştığınız davranışı hayalinde deneyimlemesine yardımcı olabilir, aynı zamanda pozitif motivasyon kazanmasını da sağlayabilirsiniz.Anlattığınız hikayelerle hem iyileştirebilir hem de sağlamlaştırabilirsiniz. Deneyimlerinizi çocuğunuza aktarmanın, ona farklı bakış açıları kazandırmanın en eğlenceli ve kolay yollarından biri olabilir. Sadece hikayelerle değil oynayacağınız yapılandırılmış küçük oyunlarla da çocuğunuzla etkili bir etkileşim kurabilirsiniz.Masallar ve yapılandırılmış oyunların en etkili olduğu yaş aralığı 2-6 dır. Yazacağınız hikayelerin kısa olması ve mesajını net olarak ifade etmesi en önemli faktörlerden biridir. Çünkü bu yaş aralığındaki çocukların dikkat süreleri uzun değildir ve dağılmalar yaşanabilir. Bu hikayeleri yazarken kimimiz kaygılı olup mükemmel ürünler çıkarmaya odaklanabiliriz fakat asıl önemli olan sabırlı olmaktır çünkü eğlence tüm hataları örter.HİKAYE YAZMA AŞAMASIBaşlangıçHikayeyi anlatmak için tercih edeceğiniz zaman çok önemlidir. Bölünmeler yaşanmaması ve etkililiğini artırmak için çocuğunuz ile yalnız kaldığınız anları tercih etmelisiniz. (Örneğin uyku öncesi)Ana hedefimiz kaygıyı azaltmak olacağı için çocuğumuzda kaygı yaratan durumun net bir şekilde belirlenmesi gerekir.Hikayeyi yazmadan önce vermek istediğimiz mesajı belirlemeliyiz. Hedeflediğimiz şey çocuğumuzun kaygısını azaltıcı ona pozitif destek sağlayıcı bir hikaye yazmak olmalı.Hikayenin bir başlığı olmalı. Başlık olayları özetleyen ve merak uyandıran bir yapıda olmalı.Hikayenin kahramanları gerçek hayattan veya kurgusal olabilir. Kontrolünüzün dışında olan unsurlar eklenmemelidir. Fakat önemli olan hikayedeki karakterlerin karıştırılmamasıdır. Hikaye anlatımına başlarken rutin hayat aktiviteleri ile başlanabilir. Bir varmış, bir yokmuş tarzında anlatımlarla da desteklenebilir.Odağımız güven duygusunu geliştirip kaygıyı azaltmak olmalıdır.OrtaHikaye detaylandırılır. Tehdit içermeyen hayat aktiviteleri ile zenginleştirilebilir.Hikayenin gidişine göre abartma ve ses tonlamaları eklenerek dikkat dağılması engellenebilir.Kontrol dahilinde olmayan unsurlar eklenmemelidir. Özellikle duyguları ifade edici olmaktan geri durmalıyız. Hikaye gerçekçi ve pozitif yapılandırılmalıdır.Kendi duygularınızı çocuğunuza aktarmayın. Annesi Ali’yi çok özlemiş, çok üzülmüş tarzı bir söylem kullanmamalısınız.Çocuğun veya karakterlerin gerçekten yapacaklarını anlatın. Gerçek hayatta yapılmayacak aktiviteler, beklentiler kurgulamayın.SonHikayelerinizi mutlaka bitirin. (Büyük bir sarılmayla veya bir öpücükle bitirebilirsiniz.)Mutlaka pozitif ve kontrol edebileceğiniz bit not ile bitirin.YAPILANDIRILMIŞ OYUNLARTıpkı hikayeler gibi belli bir amacı ve mesajı olan oyunlardır.Temel amaç çocuğun deneyimlerken zorlandığı yaşantıları oyun dünyasında deneyimlemesi için desteklemektir.Örneğin kreşe gitmekte zorlanan annesinden ayrılmak istemeyen bir çocuk için ana mesajımız ‘’Anne Ali’yi almak için günün sonunda geri gelecek’’ şeklinde olmalıdır ve çocuk oyun içinde bunu deneyimlemelidir.Ebeveyn oyuna başlamadan çocukla birlikte oyuncaklar seçer. Oyuncakların arasına korku ve kaygıları temsil edici büyük ve vahşi hayvan kuklaları veya oyuncakları mutlaka eklenmelidir. Oyunu daha iyi canlandırmak için ortamı temsil edici oyuncak figürleri de eklenebilir. (Ambulans, ağaç, ev)Peluş, bebek, kukla (kuklalar çok yararlı olabilir) gibi oyuncaklar seçilebilir.Ebeveyn çocuğa bana her bir karakter için oyuncak seçmeme yardımcı olur musun tarzında bir soru ile çocuğu sürece dahil eder. ( Kim hangi oyuncak ise unutulmamalı ve o isimle hitap edilmeli.)Devamını oku

Yayınlanma: 09.12.2020 12:52

Son Güncelleme: 09.12.2020 12:52