Alışveriş Bağımlılığı Nedir? Nedenleri ve Başa Çıkma Yolları
Alışveriş Bağımlılığı Nedir?
Alışveriş bağımlılığı, iyi hissetmenin ve kaygı ve depresyon gibi olumsuz duygulardan kaçınmanın bir yolu olarak kompulsif satın almayı içeren davranışsal bir bağımlılıktır. Diğer davranışsal bağımlılıklar gibi alışveriş bağımlılığı da hayatınızın diğer alanlarında sorunlara yol açan bir meşguliyet haline gelebilir.
Oniomania (kompulsif alışveriş veya daha yaygın olarak alışveriş bağımlılığı olarak adlandırılan şey) belki de sosyal olarak en kabul edilebilir bağımlılıktır. Bir düşünün etrafımız, satın almanın bizi mutlu edeceğini söyleyen reklamlarla çevrili.
Ekonomiyi güçlendirmenin bir yolu olarak politikacılar tarafından harcama yapmaya teşvik ediliyoruz. Ve bazılarımız için, herkesin sahip olduğu şeyleri istemenin cazibesi vardır. Tüketimcilik, kendi niyetimiz olsun ya da olmasın (ya da bazı kombinasyonlar), sosyal değerin bir ölçüsü haline geldi.
Son zamanlarda yaygın tüketim eğilimi artmış olsa da alışveriş bağımlılığı yeni bir hastalık değil. On dokuzuncu yüzyılın başlarında tanındı ve yirminci yüzyılın başlarında psikiyatrik bir bozukluk olarak gösterildi.
Alışveriş Bağımlılığının Belirtileri
Bir kişinin alışveriş bağımlılığına sahip olabileceğini gösteren işaretler şunlardır:
• Her zaman satın almayı planladıkları şeyleri düşünmek
• Kompulsif alışverişlerini durduramamak
• Bir şey satın aldıktan sonra büyük bir coşku yaşamak
• Satın aldıkları şeyler hakkında pişmanlık veya suçluluk hissetmek
• Mali sorunlar veya borçları ödeyememe
• Aldıkları şeyler hakkında yalan söylemek veya satın aldıklarını saklamak
• Mevcut kartların bakiyesini ödemeden yeni kredi kartı açma
• İhtiyaç duymadıkları şeyleri satın almak
• Stresli veya üzgün olduklarında alışveriş yapmak
Alışveriş bağımlılığıyla mücadele eden kişiler genellikle alışverişe karşılayabileceklerinden daha fazla zaman ve para harcıyor ve çoğu, aşırı harcamalar nedeniyle mali sorunlarla karşılaşıyor.
Alışveriş bağımlılığı, dürtüsel ve kompulsif harcamaları içerebilir ve geçici bir yükselişe neden olabilir. Alışveriş bağımlısı kişiler genellikle eve geldiklerinde kendilerini boş ve yaptıkları alışverişlerden tatminsiz hissederler.
Kompulsif bir alışveriş çılgınlığı sırasında satın alınan ürünler genellikle kullanılmadan istiflenir ve kompulsif alışveriş yapan kişiler bir sonraki harcama çılgınlığını planlamaya başlar. Çoğu tek başına alışveriş yapar, ancak bazıları bundan hoşlanan başkalarıyla birlikte alışveriş yapar. Genellikle bu tür alışveriş heyecanını paylaşmayan kişilerle alışveriş yapmak utanç duymalarına neden olur.
Alışveriş Bağımlılığının Nedenleri
Alışveriş bağımlılığının kesin nedenleri tam olarak belli olmasa da çeşitli faktörler rol oynayabilir:
• Diğer Ruh Sağlığı Koşulları
Genellikle ergenlik çağının sonlarında ve yetişkinliğin başlarında başlayan alışveriş bağımlılığı, sıklıkla duygudurum ve kaygı bozuklukları, madde kullanım bozuklukları , yeme bozuklukları, diğer dürtü kontrol bozuklukları ve kişilik bozuklukları gibi diğer bozukluklarla birlikte ortaya çıkar.
• Kişilik Özellikleri
Alışveriş yapma arzusunu kontrol etmedeki bu zorluk, alışverişkoliklerin paylaştığı ve onları diğer birçok insandan ayıran bir kişilik yapısından kaynaklanmaktadır. Çoğunlukla öz saygıları düşüktür, kolayca etkilenirler ve çoğu zaman yalnız ve izole olmalarına rağmen genellikle iyi kalpli, sempatik ve başkalarına karşı kibardırlar. Alışveriş onlara başkalarıyla iletişim kurmanın bir yolunu sunar.
Bazı insanlar özgüvenlerini artırmak için alışveriş bağımlılığı geliştirirler , ancak bu bu konuda pek etkili değildir.
• Materyalizm
Alışveriş bağımlılığı olan kişiler, diğer alışveriş yapanlara göre daha materyalist olma eğilimindedirler ve maddi nesneler aracılığıyla statü arayarak ve başkalarından onay arayarak kendilerini desteklemeye çalışırlar. Fantezilerle diğer insanlara göre daha fazla meşgul olurlar ve diğer bağımlı kişilerde olduğu gibi dürtülerine direnmekte zorluk çekerler.
• Reklamlara Maruz Kalma
Alışveriş bağımlılığı olan kişiler, her gün etrafımızı saran pazarlama ve reklam mesajlarına karşı daha duyarlı olabilirler. Reklamcılık genel olarak satın almanın olumlu sonuçlarını abartmak ve satın almanın hayatın sorunlarından kaçışa yol açacağını öne sürmek için tasarlanırken, bazı pazarlama hileleri anlık satın almayı tetiklemek ve özellikle alışveriş bağımlılığı olan kişilerin dürtüsel doğasını hedef almak için tasarlanmıştır.
• Perakende tedavisi
Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi alışveriş bağımlılığı da genellikle hayatın duygusal acıları ve zorluklarıyla başa çıkmanın bir yoludur. Ne yazık ki, alışveriş yapan kişi için işleri iyileştirmek yerine daha da kötüleştirme eğilimindedir.
Alışveriş yaparak keyif alan ve olumsuz duygulardan kaçan kişiler buna bazen “perakende terapisi” adını veriyor. Bu ifade, danışmanlık veya terapiye katılmakla alacağınız faydanın aynısını kendinize bir şey satın almaktan da elde edebileceğinizi ima eder. Bu yanlış ve yararsız bir fikirdir.
Yeni bir satın almanın bir sorunu çözebileceği durumlar olmasına rağmen, bu genellikle perakende satış terapisi olarak düşünülmez. Genellikle insanların perakende satış terapisine katılırken satın aldıkları şeyler gereksizdir ve buna karşılık gelen maliyet, diğer yaşam sorunlarını çözmek için gereken kaynakları azaltabilir.
Normal Alışveriş ve Alışveriş Bağımlılığı
Peki normal alışveriş, ara sıra yapılan savurganlık ve alışveriş bağımlılığı arasındaki fark nedir? Tüm bağımlılıklarda olduğu gibi alışveriş bağımlılığını da diğer alışveriş türlerinden ayıran şey, davranışın kişinin stresle başa çıkmanın temel yolu haline gelmesidir. İnsanlar, hayatlarının diğer alanlarına zarar verse bile aşırı alışveriş yapmaya devam edecekler.o
-Normal Alışveriş
Satın alınan öğelere ihtiyaç duyulur ve kullanılır
Zorlama hissi yok
Maddi sıkıntı yaratmaz
Ara sıra savurganlık
-Alışveriş Bağımlılığı
Satın alınan öğelere genellikle ihtiyaç duyulmaz veya kullanılmaz
Kompulsif alışveriş davranışı
Birey için maddi sorunlar yaratır
Sürekli aşırı alım
Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi para sorunları gelişebilir ve ilişkiler zarar görebilir, ancak alışveriş bağımlılığı olan kişiler (bazen “alışverişkolik” olarak da adlandırılırlar) harcamalarını durduramadıklarını, hatta kontrol edemediklerini hissederler.
Çevrimiçi alışveriş bağımlılığı bir tür internet bağımlılığıdır ve herhangi bir yüz yüze temas gerektirmediği için sosyal kaygısı olan kişiler bu türe karşı özellikle savunmasızdır. Diğer siber bağımlılıklar gibi, anonimlik hissi veriyor.
Kompulsif ve Dürtüsel Alışveriş
Dürtüsel satın alma, bir mağazada gördüğünüz bir şeye anında sahip olma isteğine tepki olarak, bir anda gerçekleşen plansız bir satın almadır.
Anlık satın alma, genellikle olumsuz duygulardan kaçmanın bir yolu olarak daha önceden planlanmış olan kompulsif satın almadan biraz farklıdır. Ancak yine de alışveriş bağımlılığı olan kişiler her iki bağımlılık yaratan satın alma türüne de katılabilir.
Alışveriş Bağımlılığı Gerçek Bir Bağımlılık mıdır?
Uzun geçmişine rağmen alışveriş bağımlılığı tartışmalı bir konu olup, uzmanlar ve kamuoyu alışveriş bağımlılığının gerçek bir bağımlılık olup olmadığı konusunda fikir ayrılığına düşmektedir.
Diğer davranışsal bağımlılıklar gibi bazı uzmanlar da aşırı harcamanın bir bağımlılık olduğu fikrine karşı çıkıyor. Birçoğu, bir aktivitenin gerçek bir bağımlılık olabilmesi için fiziksel tolerans ve yoksunluk gibi semptomlar üreten psikoaktif bir maddenin olması gerektiğine inanıyor.
Kompulsif alışverişin obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) , dürtü kontrol bozukluğu ( kleptomani veya kompülsif hırsızlık gibi), duygudurum bozukluğu (depresyon gibi) veya davranışsal bağımlılık ( kumar bozukluğu gibi ) olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda da profesyoneller arasında bazı anlaşmazlıklar vardır.
Alışveriş bağımlılığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (DSM-5-TR) ayrı bir durum olarak kabul edilmemektedir.
Alışveriş Nasıl Diğer Bağımlılıklar Gibi Olabilir?
Alışveriş bağımlılığının diğer bağımlılıklarla paylaştığı birçok özellik vardır. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi:
• Aşırı alışveriş yapan insanlar harcamayla meşgul olurlar ve bu aktiviteye önemli miktarda zaman ve para ayırırlar. Alışveriş bağımlılığında fiili harcamalar önemlidir; Vitrinlere bakmak bir bağımlılık oluşturmaz ve bağımlılık modeli, para harcama sürecinden kaynaklanır.
• Alışveriş bağımlılığı oldukça ritüelleştirilmiştir ve alışveriş ve alışveriş gezilerini planlamayla ilgili tipik bağımlılık yaratan düşünce modelini takip eder.
• Alışveriş genellikle keyif verici, coşku verici ve olumsuz duyguları giderici olarak tanımlanır.
• Alışverişten sonra kişi hayal kırıklığı, suçluluk, pişmanlık, öfke veya utanç yaşar.
• Kompulsif alışveriş yapanlar, alışverişi depresyon, kaygı, can sıkıntısı, öfke gibi olumsuz duygulardan ve özeleştirel düşüncelerden kaçmanın bir yolu olarak kullanırlar. Ne yazık ki kaçış kısa sürüyor.
Alışveriş Bağımlılığıyla Nasıl Başa Çıkılır?
Herhangi bir bağımlılığın üstesinden gelmek, günlük varoluşun stresi ve sıkıntısıyla baş etmenin alternatif yollarını öğrenmeyi gerektirir. Bu bağımsız olarak yapılabilir, ancak insanlar genellikle danışmanlık veya terapiden faydalanır.
Bu arada kompulsif harcamaların zararlarını azaltmak ve sorunlu davranışları kontrol altına almak için yapabileceğiniz çok şey var. Kendi harcama planınızı geliştirmek iyi bir ilk adım olabilir.
Yardımcı olabilecek diğer adımlar şunlardır:
Başka başa çıkma stratejileri geliştirin : Boş zamanlarınızın tadını çıkarmanın alternatif yollarını bulmak, alışverişi kendinizi daha iyi hissetmenin bir yolu olarak kullanma döngüsünü kırmak için çok önemlidir.
Başkalarının yardımını alın : Ailenizden bir başkası yiyecek ve ev eşyaları gibi temel ihtiyaçlar için alışveriş yapma sorumluluğunu üstlenebilirse, siz yardım ararken bu sorumluluğu en azından geçici olarak ona devretmeniz faydalı olabilir.
Kredi ve nakit erişimini sınırlayın : Kredi kartlarından kurtulmak ve yanınızda yalnızca küçük bir miktar acil durum nakit parası bulundurmak iyi bir fikirdir, böylece satın alma dürtüsüne kapılamazsınız.
Diğer kompulsif alışveriş yapanlarla alışveriş yapmayın : Sadece kompulsif olarak harcama yapmayan arkadaşlarınız veya akrabalarınızla alışveriş yapmak da iyi bir fikirdir çünkü bunlar harcamalarınızı kısıtlamanıza yardımcı olabilir.
Ne Zaman Yardım Alınmalı?
Kompulsif alışveriş, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli tedavilere iyi yanıt veriyor gibi görünüyor:
İlaçlar
Kendi kendine yardım kitapları
Kendi kendine yardım grupları
Mali danışmanlık
Bilişsel-davranışçı terapi (BDT)
“Alışverişkoliğin” kişiliğinde bulunan bazı kişilik özellikleri, bağımlılık tedavisinde başarının en iyi göstergesi olan terapötik bir ilişki geliştirme ve buna iyi yanıt verme yeteneği için iyiye işarettir. Bununla birlikte, bazı ilaçların umut verici olmasına rağmen sonuçların karışık olduğu, dolayısıyla bunların tek veya güvenilir bir tedavi olarak düşünülmemesi gerektiği unutulmamalıdır.
Alışveriş bağımlılığınız olabileceğini düşünüyorsanız doktorunuzla olası tedavileri tartışın. Doktorunuz alışveriş sorununuzu ciddiye almıyorsa, bir psikoloğun size daha fazla yardımcı olmasını sağlayabilirsiniz (ve doktorunuzla olan ilişkinizi hep birlikte yeniden değerlendirebilirsiniz).
Psikoterapi
Psikoterapi, alışveriş bağımlılığınızın duygusal kökenlerini anlamanıza yardımcı olabilir. Ayrıca başa çıkmak için alışverişi kullanma eğiliminizin üstesinden gelmenin yollarını bulmanıza da yardımcı olabilir. Bunlar, bu kafa karıştırıcı durumdan kurtulmanın önemli yönleridir.
Aşırı alışverişiniz nedeniyle ilişkileriniz zarar görmüş olabilir. Psikolojik destek aynı zamanda düzeltmeler yapmanıza ve davranışlarınızdan zarar görmüş olabilecek kişilerin güvenini yeniden kazanmanıza da yardımcı olabilir. Ayrıca terapinin, diğer insanlarla para etrafında dönmeyen yollarla nasıl bağlantı kuracağınızı daha iyi anlamanıza yol açarak ilişkilerinizi derinleştirmeye yardımcı olduğunu da görebilirsiniz.
Mali Danışmanlık
Alışveriş bağımlılığınızın ciddiyetine bağlı olarak, özellikle kazandığınızdan daha fazlasını harcayarak borç aldıysanız, finansal danışmanlık almak da faydalı olabilir.
Kolay harcamalara erişiminizi kısıtlama seçeneklerini tartışmak, banka borçlarını ve banka masraflarını ödemeye yönelik stratejileri araştırmak ve alışverişi kesintiye uğratmanın bir yolu olarak daha az erişilebilir tasarruf hesaplarına para yatırmak için bankanızdaki bir mali müşavir veya danışmandan randevu alabilirsiniz. Bağımlılığı körükleyen nakit paraya kolay erişimdir.
Yayınlanma: 19.11.2023 17:05
Son Güncelleme: 19.11.2023 17:09

Bunları da sevebilirsiniz...
Tükenmişlik çok uzun süre fiziksel, duygusal ve ruhsal bitkinlik halini ifade etmektedir. Daha çok işle ilgili olsa da farklı konularda da kendisini gösterebilir ve sağlığı olumsuz etkileyebilir. Uzun süreli stres hissettiğinizde tükenmişlik ortaya çıkabilmekle birlikte, bu durum herkesin başına hayatının bir dönemde gelebilmektedir.Stresten kaynaklı olsa da tükenmişlik stres ile aynı anlamı taşımamaktadır. Tükenmişlik daha çok bir süre birikmiş olan stresin bir sonucu olarak deneyimlenir. Tükenmişliği bu nedenle stresin daha büyüğü ve var olmak için strese ihtiyaç duyan bir durum olarak düşünebilirsiniz. Stres geçicidir, stres faktörü ortadan kalktığında veya durumla baş edildiğinde problem ortadan kalkar. Tükenmişlik ise daha uzun süreli olabilir, stres sona erse de devam edebilir. Tükenmişlik üretkenliğinizi engeller, umutsuzluğa neden olur. Duygusal olarak daha tükenmiş olup neşe veya tatmin duygusunu deneyimleyemezsiniz. Ancak stres daha çok kaygı ve sinirlilik duyguları ile deneyimlenmektedir. Fiziksel olarak da etkileri farklı olabilmektedir. Stres daha çok kas ağrısı, baş ağrısı ve sindirim sorunlarına neden olabilirken tükenmişlik kronik yorgunluk, bağışıklık sisteminde zayıflama veya kardiyovasküler hastalık gibi problemlerle karşılaşmaya neden olmaktadır.Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri Nelerdir?Tükenmişlik sendromu zamanla ve aşama aşama ilerleyen bir süreçtir. Tükenmişlik sendromunun belirtileri stres, depresyon veya kaygı ile karıştırılabileceğinden fark edilmeyebilir ve ele alınamayabilir. Belirtileri tanımak için aşağıdaki kriterler size yardımcı olabilir:Fiziksel Belirtiler:Çoğu zaman yorgun veya bitkin hissetmekTekrarlayan uykusuzluk ve uyku bozukluklarıSık sık baş ağrısıKas veya eklem ağrısıMide bulantısı veya iştahsızlık gibi sorunlarBağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle sık sık hastalanmaYüksek tansiyonNefes alma sorunlarıDuygusal Belirtiler:Çaresiz, sıkışmış hissetmekKendinden şüphe duyma, başarısız veya değersiz hissetmeDünyada kopuk ve yalnız hissetmekBunalmış hissetmekMotivasyon eksikliği hissetmek, alaycı/olumsuz bir bakış açısına sahip olmakTatmin ve başarı duygusunun eksikliğiİlgi ve zevk kaybıSürekli korku, endişe ve kaygı duygularıDavranışsal Belirtileri:Erteleme ve bir şeyleri tamamlamanın daha uzun sürmesiKonsantrasyon zorluğuİnsanlardan, sorumluluklardan vb. uzaklaşmak ve izole olmakBaşa çıkmak için yiyeceğe, maddeye veya alkole bağımlı olmakSinirli ve çabuk sinirlenen, patlamaya meyilli ve hayal kırıklıklarını başkalarından çıkaranArtan geç kalma, işe geç kalma ve/veya daha yüksek devamsızlıkTükenmişlik Sendromunun Aşamaları:Tükenmişlik sendromu birden ortaya çıkmamakta, yavaş yavaş ilerlemektedir. İki psikolog Freudenberger ve Gail North başlangıçta tükenmişliğin gelişimini 12 aşamalı bir modelde özetlemiş olsalar da basitleştirilmiş 5 aşamalı bir model artık günümüzde araştırmalarda yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır:Balayı Evresi: Yeni bir işe, göreve veya role başlarken yüksek enerji ve coşku hissedebilirsiniz. Bu aşamada iyimser olmak daha kolaydır. İşe olan bağlılık, heyecan ve kendinizi kanıtlama isteği bazen daha fazla sorumluluk üstlenmeye ve daha fazla çalışmaya yol açabilir. Uykusuzluk, stres önemsiz görünebilir.Stresin Başlangıcı: Balayı aşaması azaldıkça bazı günler daha zorlu gelmeye başlar. İş hala ödüllendirici gelir ancak stres kendini göstermeye başlar. İyimserliğinizin üretkenliğinizin azaldığını fark edebilirsiniz. Bununla birlikte yorgunluk, sinirlilik, kaygı , odaklanmayı daha kolay kaybetme, iştahta değişiklikler, uyku sorunları ve baş ağrısı gibi hoş olmayan stres semptomlarını da fark edebilirsiniz . Bazı stresler sizi motive etmek ve harekete geçirmek için iyi olsa da, yönetmek için negatif başa çıkma stratejilerine başvuruyorsanız ve kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmeye başlarsanız, bu aşama bir sonrakine yol açabilir.Kronik Stres: Stres kalıcı hale gelir. Küçük şeylere öfkelenebilir, sürekli yorgun hissedebilir ve daha sık hastalanabilirsiniz. Kronik stres, ilgisizlik, kızgınlık, alaycılık ve güçsüzlük duygularına yol açabilir. Sosyal ilişkilerden uzaklaşabilirsiniz. Sorunu inkar edebilir ve tükenmişliğe doğru ilerleme görülebilir.Tükenmişlik: Tükenmişlik belirtileri kritik hale geldiğinde bu gerçekleşir. İş ve yaşam sorumlulukları ile başa çıkmak ve içinde bulunduğunuz koşullardan bir çıkış yolu bulmak daha zordur. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak bitkinlik hissedebilirsiniz. Hayata veya işe karşı giderek daha fazla karamsar olabilirsiniz. Boşluk hissi, kendinden şüphe etme ve başkalarından izole olma isteği artabilir. Fiziksel belirtileriniz de yoğunlaşabilir veya artabilir. Çevrenizdeki insanlar davranışlarınızda değişiklikler fark edebilir. Bu aşamada gerekli değişiklikleri yapmazsanız, belirtiler devam ettikçe iyileşmeniz daha da zor olabilir.Alışkanlık Halindeki Tükenmişlik: Tedavi edilmezse tükenmişlik belirtileri hayatınıza yerleşebilir. Kronik üzüntü veya depresyon gibi önemli ve devam eden zihinsel, fiziksel ve duygusal sorunlar yaşarsınız. Yaşadığınız kronik zihinsel ve fiziksel yorgunluk, çalışmayı ve kendinizi toparlamayı bırakmanıza neden olabilir. Bir uzmandan destek alma ihtiyacı meydana gelebilir.Tükenmişliğin Nedenleri Nelerdir?Olumsuz duygu, düşünceler ve davranışlar stresin şiddetlenmesine neden olabilir ve bu da tükenmişliğe yol açabilir. Olumsuz içsel konuşma, gerçek dışı beklentiler ve mükemmeliyetçilik, sürekli bir baskı hissi yaratarak ve öz saygıyı zayıflatarak tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Yalnızlık ve sosyal bağlantı eksikliği umutsuzluğa ve yorgunluğa neden olabilir. Duygusal destek sunabilen aile üyelerinden, arkadaşlardan uzak kalmak tükenmişliğin tetiklenmesine ve sürmesine neden olabilir. Güçlü bir destek sistemi ise tükenmişliğe karşı koruyucu bir rol oynamada önemlidir. Yanı sıra gergin ilişkiler de tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Diğerlerinin ihtiyaçlarını düşünürken kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmek bir süre sonra yorgunluğa ve zamanla tükenmişliğe yol açabilir.İş yerinde mutsuz hissetmek kronik strese yol açabilmektedir. Aynı zamanda amaç eksikliği yaşamak, desteklenmediği ve değer görmediği düşüncesine sahip olmak tükenmişliğe neden olabilir.Sevdiğiniz birinin ardından üzüntü yaşamanız normaldir. Yas sürecinin depresyon, kendini suçlama veya kronik strese dönüşmesi duygusal ve fiziksel olarak yorucu olabilir ve tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Kronik bir hastalıkla mücadele etmek umutsuz ve stresli hissetmeye yol açabilir. Bu sebeple kişinin tükenmişlik sendromuna yakalanma ihtimali vardır.Tükenmişlik Sendromu İle Mücadele EtmekTükenmişlikle mücadele etmek için şu yöntemleri deneyebilirsiniz:Kendinize zaman ayırın, egzersiz, meditasyon, doğada yürüyüşe çıkmak gibi aktivitelere yönelebilirsiniz.Sınırlarınızı belirleyerek üstesinden gelemeyeceğiniz görevleri başkasına devredin veya hayır diyebilin. Gerçekçi hedefler belirlemek ve iş yükünüzü önceliklendirmek önemlidir.Biri ile nasıl hissettiğinizi konuşmak bazen iyi gelebilir. Bu nedenle sevdiklerinizle iletişim halinde olun.Yeterince uyumak, dengeli beslenmek, alkol ve kafeini sınırlamak gibi sağlıklı alışkanlıklar kazanmak ktükenmişliği önlemenize yardımcı olabilir.Tükenmişlik sendromu ile baş etmek için terapi desteği almak yardımcı olabilir. Psikolog ile sorunlarınızı konuşabilir ve üzerinde çalışabilirsiniz. Yazıyı Oku
Uzman: Pelin KABARYayınlanma: 03.03.2025
Sıkça partneriniz tarafından aşağılandığınızı hissediyor musunuz? Peki ya desteklenmediğinizi, değersizleştirildiğinizi hissediyor musunuz? Uyarı işaretlerini fark edip toksik ilişki içinde olup olmadığınızı anlamaya ne dersiniz? Duygusal, zihinsel ya da fiziksel olarak kendinizi koruyabilmek, toksik ilişkiyi fark edebilmek için gelin önce “toksik ilişki”nin ne olduğuna bakalım.Toksik ilişki, güven hissedemediğiniz, sıkışmışlık, ilişkinin istikrarsızlığı sebebi ile bunalmışlık hissettiğiniz bir ilişki türüdür. İlk kez 1996 yılında Lillian Glass tarafından “Toxic People” kitabında kullanılan bu kelime günümüzde de karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Sağlıklı bir ilişki yaşayabilmek için bu kavramı anlayabilmek önem taşımaktadır. Toksik ilişkinin özellikleri içerisinde genellikle şunlar yer alır:Sıklıkla değersizlik hissine rastlanabilir. İlişkide aldığınızdan daha fazla veren kişi olmak değersiz hissetmenize yol açabilir.Sıkça eleştirildiğinizi ve suçlandığınızı fark edebilirsiniz. Karşı tarafın hatası olduğunu düşünürken okların tarafınıza çevrildiğini ve suçlandığınızı görebilirsiniz.Güvensizlik hissi yaşayabilirsiniz.Karşı tarafı mutlu etmek için çabalasanız da mutlu edemediğinizi görebilirsiniz.İletişim sorunları sıklıkla yaşanabilir ve çiftler birbirini sıkça yanlış anlayabilir. Sürekli kavga çıkacağı ile ilgili tetikte hissedebilirsiniz ve kaçmak için çaba gösterirsiniz.Saygısızlık görebilir ve ihtiyaçlarınızın karşılanmadığını fark edebilirsiniz.Özgüveninizin zamanla zedelendiğini hissedebilirsiniz.Toksik İlişkiler Sadece Romantik İlişki ile Mi Sınırlıdır?Toksik ilişkiden bahsedildiğinde aklınıza öncelikle romantik ilişkiler gelebilir. Ancak toksik ilişki arkadaşlıklar, aile ilişkileri ya da iş ilişkileri gibi pek çok ilişkide kendisini gösterebilir. Örneğin toksik bir arkadaş sürekli sizi aşağılayabilir, sizi kendi çıkarları için kullanabilir. Aile üyelerinden birisi sizi manipüle edebilir. İster partnerinizle, ister aile üyenizle, ister arkadaşınızla ya da meslektaşınızla olsun, toksik bir ilişkiyi tespit etmek olumsuz etkileri ile baş edebilmek için oldukça önemlidir.Toksik Bir İlişki İçinde Olabilir Misiniz?Toksik bir ilişkide olup olmadığınızı anlamak için öz değerlendirme yapmanız ve duygularınızı fark etmeniz gerekmektedir. Örneğin iletişim sonrası bitkin, aşağılanmış hissedip hissetmediğinizi takip edebilirsiniz. Gerçek kendinizi ortaya ne kadar koyabildiğinizi düşünebilirsiniz. Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız “Bu ilişkide saygı görüyor muyum, duygularımı ne kadar ifade ediyorum ve duygularımı ve düşüncelerimi ilişkimde bastırmalıymışım gibi düşünüyor muyum?” sorularına cevap aramak da size yardımcı olabilir.Zehirli ve Sağlıklı Bir İlişkiyi Birbirinden Nasıl Ayırt Edebiliriz?Bir ilişkinin toksik mi sağlıklı mı olup olmadığını ayırt ederken ilişkide hangi davranışların sık sergilendiğini inceleyebilirsiniz. Sağlıklı bir ilişkide özgürlük, aidiyet hissetme, özerklik, sınırlara saygı, birbirinin ve kendinin ihtiyacını gözetme gibi konularda özen gösterilmesi gerekir. Ancak toksik bir ilişkide bunlar eksiktir. Bu konuların yanı sıra toksik bir ilişki ile sağlıklı bir ilişkiyi ayırt etmenize yardımcı olan diğer ipuçları şunlar olabilir:Toksik bir ilişkide güvensiz hissederken sağlıklı bir ilişkide güven hissedersiniz.Toksik bir ilişkide kıskançlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide sevgi dolu hissedersiniz.Toksik bir ilişkide bencillikle sıklıkla karşılaşırken sağlıklı bir ilişkide ihtiyaçların karşılandığını hissedersiniz.Toksik bir ilişkide saygısızlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide saygı vardır.Toksik bir ilişki taciz edici iken sağlıklı bir ilişki şefkat doludur.Toksik Bir İlişkinin Olumsuz Etkileri Nelerdir?Toksik ilişkiler hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. İlişki içinde genellikle mutsuz hissetmeye yol açar. Toksik bir ilişki diğerleriyle ilişkinizi de olumsuz etkleyerek sevdiklerimizden bizi uzaklaştırabilir ve yalnız hissetmenize yol açabilir. Hem yalnızlaşmak hem de toksik bir ilişki yeme sorunlarına, bağışıklık sistemi sorunlarına, iştah problemlerine ve depresif hissetmeye yol açabilir. Daha öfkeli ve mutsuz birine dönüştüğünüzü fark edebilirsiniz. Toksik ilişkinin getirdiği kaygı ve stres ile baş etmek için sağlıksız baş etme yollarının denendiği de gözlemlenmektedir. Zamanla kendinize bakış açınızda negatif değişimler görülebilir ve özgüveniniz ile öz saygınız olumsuz etkilenebilir. Duygusal yeme ile alkol ve madde kullanım bozuklukları bu sağlıksız baş etme yollar arasındadır.Toksik İlişkiler Neden Sürdürülür?Kendinizle olan ilişkiniz sizi toksik ilişkide kalmaya mecbur bırakıyor olabilir. Düşük öz saygı ve öz sevgi toksik ilişkiye bağlılığınızı korumaya neden olabilir. “Ya benim hakkımda dedikleri doğruysa?” ya da “Beni başka kimse sevmez ki!” gibi zihninizden geçen bu düşünceler toksik ilişkiyi sonlandırmaya engel olabilir. Bu kaygı ve korku hissettirici düşünceler ilişkinin devam etmesine neden olabilir. Ebeveynlerimizle olan ilişkimiz veya ebeveynlerimizin birbirleri ile olan ilişkilerinden öğrendiklerimiz de yanlış bir ilişki dinamiği öğrenmemize ve yetişkin bir birey olarak toksik bir ilişkide bulunmamızın sebebi olabilir. Eğer mağdur taraf partneri tarafından tehdide maruz kalıyorsa, ilişkiyi sonlandırdığında fiziksel, maddi gibi açılardan zarar göreceğinden endişe duyuyorsa ilişkiyi sonlandırmaktan kaygı duyabilir.Toksik Bir İlişkideyseniz Ne Yapabilirsiniz?Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu düşünüyorsanız öncelikle değişimin mümkün olduğunu unutmayın. Bu konu ile ilgili güvendiğiniz bir kişi ile konuşabilirsiniz. Partnerinizle bu konuyu değerlendirebilir, birlikte değişim için çaba göstermeye karar verdiğinizde çift terapisine başvurabilirsiniz. Yıkıcı tartışmalar yerine yapıcı tartışmalar yapabilir ve duygu ve düşüncelerinizi ifade ederken “ben dili”nden yararlanabilirsiniz. Maalesef her birey değişime açık olmayabilir ve sorunları kabul etmeyebilir. Zihinsel ve bedensel sağlığınıza öncelik vererek kendinizi korumaya hakkınız var ve bunu mümkün olduğunda çatışmaya girmeden sağlıklı sınırlar koyarak ve kendinize güvenerek yapabilirsiniz.Toksik ilişkileri zamanında fark etmek ve ele almak kendinizi koruyabilmeniz için önem taşır. İlişkinizin toksik bir ilişki olup olmadığından emin değilseniz veya baş etmek için desteğe ihtiyacınız varsa bireysel terapi desteği alabilirsiniz. Terapi desteği sayesinde kendinizi daha iyi tanımayabilir, özgüveninizi kazanabilir, sınır koymayı öğrenebilir ve toksik ilişkinin olumsuz etkilerinden kendinizi korumayı başarabilirsiniz.Klinik Psikolog Pelin KABAR Yazıyı Oku
Uzman: Pelin KABARYayınlanma: 17.02.2025
Bir yerinizi incittiğinizde, yaranızı temizleyip bantla sarmaz mısınız? O zaman, duygusal anlamda acı çektiğinizde de aynı şeyi neden yapmayasınız?Öz Şefkat Nedir?" Öz şefkat bir kabul etme şeklidir. Kabul etmek genel olarak deneyimlediğimiz şeyleri (bir düşünceyi ya da duyguyu) ima eder. Öz şefkat doğrudan bunları yaşayan benliğimizi kabul etme anlamına gelir. Acı çekme sürecinde kendimizi kabul etmemizdir.""Şefkat, yüreğin bir başkasının ıstırabına titreyerek yanıt vermesi ve bu ıstırabın hafifletilmesini istemesidir. Istırap çekerken kendimize yardım etmek istediğimizde deneyimlediğimiz duygu ise öz şefkattir."Öz şefkatin 3 anahtar özelliğiKendine iyi davranmakİnsanların ortak halleri olduğunu bilmekFarkındalıkKendine İyi DavranmakKendine iyi davranmak, bireyin kendisine karşı yargılayıcı olmasının tam tersidir. Kişinin kendi kusur ve eksiklerine karşı hoşgörülü olmasını içerir. Kendine iyi davranmak, öz eleştiri yerine kendini anlama ve destekleme yaklaşımını benimsemek demektir.İnsanların Ortak Halleri Olduğunu Bilmek“Deneyimlerimizi başkaları da paylaşır. İnsan deneyimlerinin ortak olduğunu anlamak, kişinin yalnızlık ve tecrit edilmişlik duygusundan kurtulmasını sağlar.”Hayatta başımıza talihsiz bir olay geldiğinde, sıklıkla bu acının yalnızca bizi bulduğunu ve sadece bizim bu kadar derin bir şekilde hissettiğimizi düşünme eğilimindeyiz. Bu durum, diğer insanların da benzer zorluklar yaşadığı gerçeğini göz ardı etmemize neden olabilir. Başkalarının da benzer mücadelelerden geçtiğini bilmek, kendimizi yalnız ve dışlanmış hissetme duygusunun hafiflemesine yardımcı olur.Farkındalık“Acı, algılamayı sınırlar. Bilinçli farkındalık ise ne vakit acı çektiğimizi, ne vakit kendimizi eleştirdiğimizi ve ne vakit kendimizi tecrit ettiğimizi fark etmemizi sağlar ve bize bir çıkış yolu gösterir.”Farkındalık, öz şefkatin temel unsurlarından biridir ve kişinin duygusal deneyimlerini yargılamadan fark etmesini sağlar. Öz şefkatte bilinçli farkındalık, kişinin acı çektiğini, kendine yönelik eleştirilerde bulunduğunu veya kendini yalnız hissettiğini fark etmesine yardımcı olur. Bu farkındalık, bireyin zorlayıcı duygularla yüzleşmesine ve onları kabullenmesine olanak tanır.Öz şefkat pratiği: Bir arkadaşına nasıl davranırsın?❤️🫂Hayatınızda hiç başkalarına gösterdiğiniz anlayışı ve sevgiyi kendinize göstermediğinizi fark ettiniz mi? Çoğu zaman sevdiklerimize karşı yumuşak, destekleyici ve sevgi dolu olabilirken, kendimize daha eleştirel ve sert olabiliyoruz. Bu alıştırma, bu farkı görmenize ve kendinize daha nazik davranmayı öğrenmenize yardımcı olacak.İhtiyacınız olanlar bir kağıt ve kalem 📃✏️1. Başkalarına Nasıl Davrandığınızı DüşününÖnce şunu hayal edin: Çok yakın bir arkadaşınız kötü bir dönemden geçiyor, kendini çok çaresiz hissediyor. Bu durumda ona nasıl davranırsınız?Ona neler söylersiniz?Ses tonunuz nasıl olur?Onu nasıl rahatlatmaya çalışırsınız?Bunları kısa bir şekilde yazın.2. Kendinize Nasıl Davrandığınızı DüşününŞimdi sıra sizde. Siz kötü bir dönemden geçerken, kendinizi başarısız, yalnız ya da üzgün hissettiğinizde, kendinize nasıl davranıyorsunuz?Kendinize neler söylüyorsunuz?İç sesinizin tonu nasıl?Kendinize karşı sert mi yoksa destekleyici misiniz?3. Farkları KeşfedinYazdıklarınızı karşılaştırın. Arkadaşınıza ve kendinize nasıl davrandığınız arasında bir fark var mı? Eğer bir fark görüyorsanız, neden böyle olduğunu düşünün. Kendi kendinize sert davranmanıza neden olan korkular, düşünceler veya alışkanlıklar neler olabilir?4. Kendinize Bir Arkadaş Gibi Davransaydınız…Kendinizi kötü hissettiğinizde, kendinize tıpkı yakın bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davransaydınız, hayatınızda ne değişirdi? Bu sizin için nasıl bir fark yaratırdı? Bu düşüncelerinizi de yazın.Belki de bugünden itibaren, zorlandığınızda kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:"Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?"Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin.İlk başta garip gelse de, kendimize daha nazik ve anlayışlı yaklaşmak, zihinsel ve duygusal sağlığımız için büyük bir fark yaratabilir. Öz şefkat, kişinin kendi acısını fark edip ona sevgiyle yaklaşmasını, kendini yargılamaktan çok anlamaya çalışmasını içerir. Kendimize karşı daha şefkatli olduğumuzda, daha güçlü ve dayanıklı hissederiz, zorluklar karşısında daha hızlı toparlanabiliriz. Ancak birçok kişi, kendine şefkat göstermek yerine kendini acımasızca eleştirir, hataları için kendini suçlar ve yaşadığı zorluklar karşısında kendini yalnız hisseder. Oysa, öz şefkat geliştirmek yalnızca bireyin kendisiyle olan ilişkisini değil, genel yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyen bir beceridir. Öz şefkatin en önemli yönlerinden biri, kendimize bir dost gibi yaklaşmayı öğrenmektir. Zor bir dönemden geçerken, bir arkadaşımıza karşı nasıl anlayışlı ve destekleyici oluyorsak, kendimize de aynı şekilde davranmalıyız. Ancak çoğu zaman, kendimizi desteklemek yerine sert eleştirilerle yargılarız. “Neden daha iyi yapamadım?” veya “Herkes başarıyor, ben neden bu kadar zorlanıyorum?” gibi düşünceler zihnimizde yankılanır. Bu tür düşünceler sadece kendimizi daha kötü hissetmemize neden olur. Oysa, zor bir durum yaşadığımızda kendimize nazik ve anlayışlı sözler söylemek, daha sağlıklı bir zihinsel durum geliştirmemize yardımcı olabilir. Öz şefkati günlük hayatımıza dahil etmek için bilinçli farkındalık geliştirmek önemlidir. Kendimizi yargılamadan, yaşadığımız duyguları olduğu gibi kabul etmek ve onlara anlayışla yaklaşmak, öz şefkatin temel taşlarından biridir. Gün içinde kendimizi eleştirdiğimiz anları fark etmek ve bu eleştirileri daha nazik, destekleyici sözlerle değiştirmek iyi bir başlangıç olabilir. Örneğin, zor bir an yaşadığınızda, kendinize içten bir şekilde “Şu an gerçekten zorlanıyorsun ve bu çok normal. Kendine karşı nazik ol” demeyi deneyebilirsiniz. Öz şefkat sadece bireyin kendisi için değil, çevresindeki insanlarla olan ilişkileri için de faydalıdır. Kendine karşı daha anlayışlı olan bireyler, başkalarına karşı da daha empatik ve sabırlı olabilirler. Çünkü kendimize nazik davranmayı öğrendiğimizde, başkalarına da aynı anlayışı gösterebiliriz. Bu da ilişkilerimizde daha fazla samimiyet, bağ ve güven oluşturmamıza yardımcı olur. Unutmayın, kendinize şefkat göstermek bir ayrıcalık değil, bir ihtiyaçtır. Kendinizi yargılamak yerine, kendinize bir dost gibi yaklaşmayı seçin. Çünkü en çok ihtiyacınız olan şey, kendinizle kurduğunuz şefkat dolu bağdır. Öz şefkat geliştirmek zaman alabilir, ancak küçük adımlarla başlamak mümkündür. Bugünden itibaren kendinize şu soruyu sormayı alışkanlık haline getirebilirsiniz: “Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?” Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin. Kendinize duyduğunuz şefkat arttıkça, hayatın getirdiği zorluklara karşı daha dayanıklı ve huzurlu bir bakış açısı geliştirdiğinizi fark edeceksiniz.Kaynak: Öz Şefkatli Farkındalık - Christopher Germer Yazıyı Oku
Uzman: Bersu DINÇYayınlanma: 16.02.2025