Merhabalar, bugün her birimizin gündemini, hayatını sıkça meşgul eden bir konuya değinelim...
Sosyal medya, modern yaşamın vazgeçilmez parçası olsa da, kişilerin kendilerini başkalarıyla kıyaslamasına ve yetersizlik duygusuna kapılmasına yol açabilir (Vogel, Rose, Roberts & Eckles, 2014). Vogel ve arkadaşlarının (2014) araştırmasına göre, sosyal medyada sürekli başkalarıyla kıyaslama yapmak, benlik saygımızı düşürüyor ve yetersizlik duygularını artırıyor. Modern yaşamın vazgeçilmezi olan bu platformlar, faydalarının yanı sıra psikolojimiz için görünmez bir tehdit oluşturuyor: Kıyaslama Zehri.
Peki, neden Instagram kaydırmalarımız bir süre sonra bizi mutsuz ediyor ve bu zehirden nasıl korunabiliriz?
Sürekli “başkalarının hayatını izlemek”, kişinin gerçekçi olmayan standartlar belirlemesine, özgüvenin düşmesine neden olur. Bu durum, depresyon ve anksiyete riskini artırabilir. İnsan doğası gereği kendini değerlendirme ihtiyacı duyar. Psikolog Leon Festinger'in 1954 yılında geliştirdiği Sosyal Kıyaslama Teorisi tam da bunu açıklar. Kendimizi daha başarılı ya da mutlu gördüğümüz kişilerle kıyaslamaya "Yukarı Yönlü Kıyaslama" denir. Geleneksel yaşamda bu kıyaslamalar sınırlıydı; komşunuzun yeni arabası ya da iş arkadaşınızın terfisi gibi. Ancak sosyal medya, bize günde yüzlerce "ideal hayat" fragmanı sunuyor. Sonsuz tatiller, kusursuz evler, daima mutlu yüzler... Unutmayın: Vogel ve ekibinin (2014) bulguları, bu sürekli yukarı yönlü kıyaslamanın doğrudan düşük benlik saygısıyla ilişkilendiğini ortaya koyuyor. Başkalarının filtresini, kendi gerçeğimizle karşılaştırıyoruz.
Bu konuda ilgili diğer çalışmalar da benzer sonuçlardan söz ediyor;
Sosyal medyanın en büyük tehlikesi, sunduğu içeriğin seçilmiş ve düzenlenmiş olmasıdır. Hiç kimse sosyal medyada başarısızlıklarını, kavgalarını, yorgun günlerini ya da dağınık evini paylaşmaz. Paylaşılanlar, genellikle "pozitiflik önyargısı" taşıyan, hayatın en iyi anlarından oluşan bir kolajdır.
Sonuç: Sizin hayatınızın tamamı (zorluklar, sıkıcılık ve hepsi), başkalarının sadece en iyi anları ile kıyaslanır. Bu çarpık denklem, kaçınılmaz olarak gerçek dışı bir standart oluşturur ve şu duyguları tetikler:
Sürekli "yetersiz" hissetmek, psikolojik iyi oluşumuzu derinden sarsar:
Başka insanların sürekli eğleniyor, geziyor ve deneyim biriktiriyor gibi görünmesi, sizde huzursuzluk ve kaygıyaratır. Przybylski ve arkadaşları (2013) tarafından incelenen FOMO, telefonunuzu sürekli kontrol etme ihtiyacına yol açar ve mevcut anın tadını çıkarmanızı engeller.
Vogel ve ark. (2014) gibi birçok çalışma, sosyal medyadaki yoğun yukarı yönlü kıyaslama ile depresif belirtiler arasında bir bağ olduğunu gösteriyor. Öz değerinizi dışsal beğenilere ve başkalarının görünen başarısına bağladığınızda, kendi içsel yetkinlik duygunuz zayıflar. Yalnızca iyi anları görmekten kaynaklanan sosyal izolasyon hissi de bu durumu derinleştirir.
Sosyal medyayı tamamen bırakmak bir çözüm olsa da, gerçekçi değildir. Sosyal medyanın farkında olarak kullanılması, gerçekçi beklentiler oluşturmak ve kendi başarılarını takdir etmek, bu “kıyaslama zehrinden” korunmanın yollarıdır.
Eleştirel Okuryazarlık: Gördüğünüz her kareyi sorgulayın. "Bu fotoğraf ne kadar zaman ve çabayla çekildi? Arka planda ne yaşanıyor?" diye sorun. Unutmayın, bu bir hikaye anlatımıdır, tam bir rapor değil.
Sonuç olarak, sosyal medya bir araçtır, kimlik kartınız değil. O bir sergi alanı, gerçek hayatın karmaşık tiyatro sahnesi değil. Kendinizi, filtrelenmiş bir ideal ile kıyaslamaktan vazgeçtiğiniz an, kendi gerçek, değerli ve kusurlu hayatınızın tadını çıkarmaya başlayabilirsiniz.
Sizce sosyal medya kullanımı konusunda en zorlandığınız ve kendinizi kıyaslama zehrine en çok kaptırdığınız anlar hangileri? Üzerine düşünelim...
Kaynak
Verduyn, P., Lee, D. S., Park, J., Shablack, H., Orvell, A., Bayer, J., ... & Kross, E. (2015). Passive Facebook usage undermines affective well-being: Experimental and longitudinal evidence. Journal of Experimental Psychology: General, 144(2), 480–488.
Vogel, E. A., Rose, J. P., Roberts, L. R., & Eckles, K. (2014). Social comparison, social media, and self-esteem. Psychology of Popular Media Culture, 3(4), 206-222.1.
Zhao, S., Grasmuck, S., & Martin, J. (2008). Identity construction on Facebook: Digital empowerment in anchored relationships. Computers in Human Behavior, 24(5), 1816-1836.
BASTIRILAN DUYGULAR NE KILIĞA GİRER?
Bağlanma Stilleri: Hayatımızı Sessizce Şekillendiren Görünmez Dinamikler
Kendini Anlamanın Gücü: Terapiye Başlamayı Düşünenler İçin