ANKSİYETE

Anksiyete terimi, Latince anxius’tan gelir ve bu terim kaygı ve üzüntü hali  Olarak tanımlanmıştır. Anxious kelimesinin anx kökü Latince angere’den gelmektedir ve o da nefesi kesilmek ya da boğulmak anlamına gelir. Anxius terimi anksiyeteli kişilerin sıklıkla yaşadıkları boğulma hissine işaret eder (Öztürk, 2015). Anksiyete ‘tetikte olunması’ için gelen bir uyarıdır. Bilinmeyen, içten gelen, belirsiz ya da kökeni iç çatışmaya dayalı olan bir tehdide karşı gösterilen bir tepkidir. Anksiyete tanımlanması zor bir korku ve endişe duygusudur. Bu duyguya vücutta bir takım duyumlar eşlik edebilir. Göğüste sıkışma hissi, kalp çarpıntısı, terleme, baş ağrısı, midede boşluk duygusu ve hemen tuvalete gitme gereksiniminin doğması gibi duyumlar örnek olarak verilebilir. Huzursuzluk, dolanıp durma isteği de anksiyetenin sık görülen belirtilerdendir. Anksiyetenin ortada somut bir tehlike olmaksızın yaşanması, sık ve şiddetli bir biçimde ortaya çıkması ve kişinin olağan yaşamını etkilemeye başlaması bireyde bir anksiyete bozukluğu olduğunu düşündürür (Türkçapar,2004).

Klinisyenler için DSM-5, DSM-5 tanı ölçütleri ve Kolay DSM-5’e göre, 

Kaygı (anksiyete) bozuklukları betimlenirken, dikkate alınması gereken üç gerçekten bahsedilmektedir:

1. Normal düzeyde kaygıya sahip olmak bireyin uyum sağlaması, sağlığı, yaşamı, işlevsel olması için gereklidir.

2. Kaygı ruhsal hastalıkların birçoğunda kendini gösteren belirgin bir sendromdur.

3. Kaygı sorunları bazen madde kullanımını, bir ruhsal bozukluğu, tıbbi bir sorunu yansıtabilir.


Anksiyete bozukluklarında şu an ya da gelecekteki olan veya olacaklar için yaşanan sürekli kaygı ve bunun sonucu sergilenen kaçınma davranışı, olumsuz benlik algısı gibi bilişsel tepki ve kalp çarpıntısında, nefes alış-verişinde, titremede, kasların gerginliğindeki artış gibi fizyolojik tepkiler vardır (Ekemen, 2015). Yaygın anksiyete, bir durumu ya da birisini tehdit olarak algılayıp buna karşı uzun süreli ve yoğun bir şekilde endişe ve rahatsızlık duyma durumudur. Durumsal anksiyete, belli ya da anlık olaylarla ilgilidir (Ceylan ve diğ., 2003; akt. Kesen ve Deniz, 2015). Anksiyete; tehlikelere karşı uyum sağlayıcı bir işlev yetersizlik ve incinme duygularına karşı) sergileyebilirken, birey için yeni koşullara uyumu güçleştiren ve ketleyen bir durum da (sınav anksiyetesi) olabilir Fırat,2015).


Anksiyete bozukluklarının temel özelliği şu anki ve gelecekteki yaşanan ve yaşanacak olan olaylara yönelik duyulan sürekli kaygı ve kaçınma duygusu, olumsuz benlik algısı, kalp atışındaki ve nefes alış verişindeki artış gibi davranışsal, bilişsel ve fiziksel tepkilerden oluşmasıdır (Wilmshurst, 2005; akt. Ekemen, 2015). Kaygının temel işlevi, kabul edilemeyecek içgüdüsel dürtülerin bilinç düzeyinde algılanmasını engellemek,  bu dürtülerin uygun zamanda ve uygun yollarla doyurulmasını sağlamaktır. Ego savunma mekanizmaları, ego tarafından id, süperego ve dış dünyadan gelen tehditleri savuşturmak ve bu tehditlere eşlik eden kaygıyı azaltmak amacıyla kullanılır (Yazgan-İnanç ve Yerlikaya, 2013). Anksiyete, gerginlik arz eden duygusal bir durum olarak tanımlanır ve sık sık gerilim, titreme, terleme, çarpıntı ve yüksek nabız gibi fiziksel semptomlarla seyreden bir tabloya işaret eder.


Anksiyete ve korku birbirlerinden, ilki duygusal bir sürece işaret ederken ikincisinin bilişsel bir süreç olması ile ayırt edilebilir. Korku tehdit edici bir uyarana karşı zihinsel bir değerlendirmeyi içerirken, anksiyete bu değerlendirmeye verilen duygusal tepkiyi içerir (Beck ve Emery, 2011) . Bir tehlikenin kendisine zarar vereceği korkusunun bireyde anksiyete yaratması mümkündür. Fiziki bir zarar, ciddi bir hastalık, ekonomik krizler, sosyal dışlanma gibi durumlar anksiyete üretir. Bireyin hayatında olan başka bireye yönelik bir tehdit de anksiyeteye neden olabilir. Zarara uğrama beklentisini korku, hoş olmayan duygusal reaksiyonları da anksiyetedir. Zararın ne zaman geleceğini bilememek anksiyete düzeyini artırır (Beck,2008).

Anksiyete ve korku birbirlerinden, ilki duygusal bir sürece işaret ederken ikincisinin bilişsel bir süreç olması ile ayırt edilebilir. Korku tehdit edici bir uyarana karşı zihinsel bir değerlendirmeyi içerirken, anksiyete bu değerlendirmeye verilen duygusal tepkiyi içerir (Beck ve Emery, 2011) . Bir tehlikenin kendisine zarar vereceği korkusunun bireyde anksiyete yaratması mümkündür. Fiziki bir zarar, ciddi bir hastalık, ekonomik krizler, sosyal dışlanma gibi durumlar anksiyete üretir. Bireyin hayatında olan başka bireye yönelik bir tehdit de anksiyeteye neden olabilir. Zarara uğrama beklentisini korku, hoş olmayan duygusal reaksiyonları da anksiyetedir. Zararın ne zaman geleceğini bilememek anksiyete düzeyini artırır (Beck,2008). Tehlike büyüdükçe tehlikeden kaçınma ve anksiyete düzeyi de artar (Varlık- Özsoy, 2015).

Anksiyete bir ruhsal bozukluk belirtisi olarak kabul edilebilir; öte yandan, bireyde büyüme ve gelişmeye bağlı yeni şeyler yaşamaya ve kimlik kazanmaya ve de yaşamın anlamını bulmaya çalışırken içinde bulunduğu durumda olabilir (Dağlar, 2016). Zaten kaygı ve depresyon sıklıkla eş zamanlı yaşanır. Kaygının duygusal tepkileri içeren duygu odaklı başa çıkma stilinden etkilendiği gösterilmiştir. Akademik performansı ve öğrencinin iyilik halini etkileyen eğitim sürecinde stres önemli bir psikososyal faktördür (Song ve Lindquist, 2015). Üniversite öğrencileri üniversiteye başlamayı kaygı ve stres verici bir durum olarak algılayabilmektedir. Akademik beklentilerin olması, ekonomik açıdan yaşanılan sıkıntılar, sosyal ortamın değişmesi gibi strese yol açabilen durumlar aynı zamanda üniversite öğrencisinin depresyon ve anksiyete yaşamasına sebep olabilir (Özdemir, 2013). Yeni bir hayata adım atan üniversiteli gençlerde içselleştirilmiş dört temel sorun olabilir: depresyon, anksiyete, sosyal geri çekilme ve somatik ya da fiziksel problemler (Merrell,2008). Bu sorunlardan ön plana çıkanlar depresyon ve anksiyetedir ki genelde gençlerde bu ikili birlikte görülebilir (Özdemir, 2013). Çözüm odaklı düşünce tarzını benimseyen bir bireyde bu problemler kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Çünkü bu birey için problemlerini içselleştirmeden çözüme giden yolları arayabilecektir. Diğer önemli bir nokta da, bireyin bardağın dolu tarafına yani olumluya odaklanarak depresyonu ve anksiyetesiyle başa çıkmayı becerebilmesi olur.

 

 

  

Yayınlanma: 01.06.2021 07:05

Son Güncelleme: 01.06.2021 07:05

Yasin KÖKMEN
Yasin KÖKMEN
Psikolojik Danışman
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri, Kişilerarası İletişim Problemleri, Depresyon ve Mutsuzluk
2019 yılında uşak üniversitesi psik Devamını oku
Online Terapi
süre 40 dk
ücret 95
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...
ask-acisi-nedir

Aşk acısı, bir ilişkinin sona ermesi, terk edilme, reddedilme veya kaybı sonucu ortaya çıkan duygusal bir acı ve stres durumudur. Bu durum, kişinin yoğun üzüntü, çaresizlik, keder, özlem ve hatta fiziksel rahatsızlık hissetmesine neden olabilir. Aşk acısıyla başa çıkmak ve iyileşmek için bazı adımlar şunlardır:Duyguları Kabul Etme: Aşk acısını deneyimlemek doğaldır ve duygularınızı inkar etmek yerine kabul etmeye odaklanın. Üzüntü, öfke, kırgınlık gibi duygular normaldir ve geçici bir süreçtir.Desteğe Açılma: Aşk acısıyla başa çıkmak için duygularınızı paylaşabileceğiniz bir destek sistemi oluşturun. Aileniz, arkadaşlarınız veya bir terapist, duygusal destek sağlayabilir ve duygusal yükü hafifletebilir.Zaman Verme: Aşk acısı zamanla iyileşir, ancak süreç kişiden kişiye değişir. Kendinize iyileşme için zaman tanıyın ve sabırlı olun. Zamanla, acının yoğunluğu azalacak ve iyileşeceksiniz.Kendinize İyi Bakma: Kendinize iyi bakmak, duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve stresten uzaklaşmak duygusal sağlığınızı destekleyebilir.Olumlu Aktivitelerde Bulunma: Kendinizi olumlu ve keyifli aktivitelere yönlendirin. Hobiler, spor, sanat, müzik gibi aktiviteler ruh halinizi yükseltebilir ve duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir.Geleceğe Odaklanma: Geçmişi geride bırakın ve geleceğe odaklanın. Kendinize yeni hedefler belirleyin, yeni ilgi alanları keşfedin ve hayatınıza yeni deneyimler ekleyin. Gelecek planları yapmak, umut ve motivasyon sağlayabilir.Öz Bakımı İhmal Etme: Aşk acısı sırasında kendinize özen göstermek önemlidir. Kendinizi şımartın, dinlenin, kendinizi sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırın ve kendinizi olumlu şekilde motive edin.Başka İlişkilere Hazır Olana Kadar Bekleme: Aşk acısıyla başa çıkmak için zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Başka bir ilişkiye hazır olana kadar bekleyin ve kendinize zaman tanıyın. İyileşme süreciniz tamamlandığında, yeni ilişkilere açık olabilirsiniz.Aşk acısı, zorlayıcı bir duygusal deneyim olabilir, ancak zamanla iyileşir ve kişi daha güçlü hale gelir. Kendinizi iyileştirme sürecinde sabırlı olun ve duygusal destek almak için çekinmeyin. Unutmayın ki, aşk acısı geçicidir ve yaşamınızda daha fazla mutluluk ve tatmin sağlayacak yeni deneyimler sizi bekliyor olabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024

surekli-aglama-istegi-nedir-ve-nasil-gecer

Sürekli ağlama isteği, duygusal bir tepki olarak ortaya çıkan ve kişinin yoğun bir üzüntü, çaresizlik veya acı hissettiği durumlarda ortaya çıkabilir. Bu duygusal tepki, stresli olaylar, kayıplar, travmatik deneyimler, ilişki sorunları, depresyon, anksiyete gibi birçok faktörden kaynaklanabilir. Sürekli ağlama isteğinin altında yatan nedenler ve nasıl geçebileceği konusunda bazı öneriler:Nedenleri Anlama: Sürekli ağlama isteğinin altında yatan nedenleri anlamak önemlidir. Stresli bir olay, kayıp, travmatik deneyim veya duygusal zorluklar, ağlama isteğinin tetikleyicileri olabilir.Duyguları İfade Etme: Ağlama, duyguları ifade etmenin doğal bir yolu olabilir. Bununla birlikte, sürekli ağlama isteği, duyguları işlemekte veya ifade etmekte zorlanmanın bir işareti olabilir. Duygularınızı ifade etmek için yazma, çizme, konuşma terapisi veya sanat terapisi gibi yöntemler kullanılabilir.Destek Almak: Sürekli ağlama isteği, depresyon, anksiyete veya diğer ruh sağlığı sorunlarının belirtisi olabilir. Bu nedenle, bir sağlık uzmanından yardım almak önemlidir. Bir terapist veya danışman, duygusal zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmenize ve duygusal iyilik halinizi yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir.Stres Yönetimi Teknikleri: Stres yönetimi teknikleri, duygusal dengeyi yeniden sağlamak için faydalı olabilir. Derin nefes egzersizleri, meditasyon, yoga veya gevşeme teknikleri gibi uygulamalar, stres seviyelerini azaltabilir ve duygusal dengenizi korumanıza yardımcı olabilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı, duygusal iyilik halinizi destekleyebilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve sosyal destek ağınızı güçlendirmek, duygusal dayanıklılığınızı artırabilir.Olumlu Aktiviteler: Olumlu aktiviteler ve hobiler, duygusal iyilik halinizi artırabilir. Sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırmak, keyif aldığınız şeylere odaklanmak ve duygusal olarak besleyici deneyimlere katılmak, sürekli ağlama isteğini azaltabilir.Kendine İyi Bakım: Kendinize iyi bakmak, duygusal sağlığınızı desteklemenin önemli bir parçasıdır. Kendinizi şımartmak, dinlenmek, kendinize nazik davranmak ve kendi ihtiyaçlarınıza öncelik vermek, duygusal iyilik halinizi artırabilir.Sürekli ağlama isteği, altta yatan nedenlerin anlaşılması ve uygun tedavi veya destek alınması ile genellikle azaltılabilir. Ancak, ciddi veya kronik ağlama isteği durumunda bir sağlık uzmanından yardım almak önemlidir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024

anksiyete-bozuklugu-gunluk-yasami-etkileyen-korku-ve-endisenin-ic-dunyasi

Anksiyete bozukluğu, bireyin günlük yaşamını etkileyen aşırı korku ve endişe duygularını içeren yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Bu bozukluk, kişinin normal yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir, sosyal ilişkilerini zayıflatabilir ve işlevselliğini azaltabilir. Bu yazıda, anksiyete bozukluğunun ne olduğunu, semptomlarını, nedenlerini, türlerini ve tedavi seçeneklerini derinlemesine inceleyeceğiz.Anksiyete Bozukluğunun Tanımı: Anksiyete bozukluğu, kişinin belirli durumlar, nesneler veya etkinlikler karşısında aşırı endişe, korku ve gerilim hissettiği kronik bir durumdur. Bu endişe ve korku duyguları, kişinin normal işlevselliğini etkiler ve genellikle mantıklı bir neden olmaksızın ortaya çıkar. Anksiyete bozukluğu olan kişiler, endişe ve korkularının kontrolünü kaybederler ve sıklıkla bu duyguların etkileriyle başa çıkmakta zorlanırlar.Semptomlar: Anksiyete bozukluğu semptomları kişiden kişiye değişebilir ve genellikle fiziksel, duygusal ve davranışsal belirtiler içerir. Bu semptomlar arasında sürekli endişe, huzursuzluk, sinirlilik, uyku bozuklukları, kas gerginliği, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, mide rahatsızlığı ve panik ataklar bulunabilir.Nedenler ve Risk Faktörleri: Anksiyete bozukluğunun nedenleri karmaşıktır ve birden fazla faktörün etkileşimiyle ortaya çıkabilir. Genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki dengesizlikler, çocukluk travmaları, stresli yaşam olayları, kronik hastalıklar, yanlış öğrenilmiş davranışlar ve zorlu yaşam koşulları gibi birçok faktör anksiyete bozukluğunun gelişimine katkıda bulunabilir.Anksiyete Bozukluğu Türleri: Anksiyete bozukluğu, farklı alt tiplere sahip olabilir. Bu alt tipler arasında genelleşmiş anksiyete bozukluğu (GAD), panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve özgül fobiler bulunmaktadır. Her alt tip, belirli semptomlarla ilişkilendirilir ve farklı tedavi yaklaşımları gerektirebilir.Tedavi Seçenekleri: Anksiyete bozukluğunun tedavisi, bireysel ihtiyaçlara ve semptom şiddetine bağlı olarak değişir. Tedavi genellikle bir kombinasyon yaklaşımını içerir ve şunları içerebilir:Psikoterapi (bilişsel davranışçı terapi, kabul ve kararlılık terapisi, duygusal odaklı terapi)İlaç tedavisi (antidepresanlar, anksiyolitikler)Stres yönetimi teknikleri (derin nefes egzersizleri, meditasyon, yoga)Yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, uyku düzeni)Sonuç: Anksiyete bozukluğu, bireyin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve günlük işlevselliği azaltan ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Ancak, uygun tedavi ve destekle, anksiyete bozukluğu olan bireyler genellikle semptomları yönetebilir ve yaşamlarını iyileştirebilirler. Önemli olan, bireylerin bu konuda yardım istemekten çekinmemesi ve uygun tedavi seçeneklerini araştırmalarıdır.Bu yazı, anksiyete bozukluğunun tanımını, semptomlarını, nedenlerini, türlerini ve tedavi seçeneklerini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Ancak, anksiyete bozukluğu gibi ciddi bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalan bireylerin bir uzmana danışmaları ve profesyonel destek almaları önemlidir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024