Özellikle de Orta Asya ve Malezya bölgesinde sıklıkla görülen Amok hastalığının sebebi tam olarak bilinmese de belli bir bölgede sıklıkla görülmesinden dolayı bu hastalığın kültürel bir sebebi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca dünyada pek çok farklı şekilde Amok hastalığının anılması da mümkündür. Örneğin “Running Amok” ya da “Mengamok” bunlardan birkaçıdır. Kişilik bozukluğu, şizofreni, bipolar bozukluk, obsesif kompülsif bozukluk gibi rahatsızlıklara oranla çok nadir görülme sıklığına sahip olan Amok hastalığı, sık görüldüğü bölgelerdeki halkın tabiri ile “öldürücü çılgınlık” olarak da adlandırılır ve gerçekten de bireylerin kendilerini çılgınca bir şekilde öldürmelerine neden olabilir. Bu hastalık çok nadir görülse de Amok belirtisi olan bireylerin çevresindeki kişilerin bireyin hareketlerine ve davranışlarına karşı çok dikkatli olması gerekmektedir. Bunun bir psikiyatrik rahatsızlık olduğu unutulmamalıdır ve bireylere buna göre yaklaşılmalıdır.
Ani bir şekilde gelişen bilinç kaybına ve ardından gelen cinnet haline neden olan Amok hastalığı, disosiyatif olarak bilinir ve hem çeşitli duygu durum değişimlerinin hem de ani bilinç kayıplarının yaşandığı bir durumu ifade eder. Bu da tam olarak Amok hastalığında görülen durumlardan biridir. Peki, Amok hastalığının belirtileri nelerdir?
Amok hastalığı, cinnet ataklarının ve bilinç kayıplarının öncesinde depresyon ile kendini gösterir. Bireyler depresyon durumu halindeyken yemek yemek istemeyebilir, sosyal ortamlardan kaçınabilir, duygu durum bozuklukları görülebilir. Bu durumlarda Amok hastalığının ilk evrelerinden biri olan depresyon görülmektedir.
Amok hastalığı kendini ayrıca depresyon ile birlikte gelen kaygı bozuklukları ile gösterir. Bu kaygı bozuklukları, kendine zarar gelebileceği ya da sevdiklerinin zarar görebileceği düşünceleri ile birleşir ve içinden çıkılamaz bir hal alır. Amok hastalığında şizofrenide olduğu gibi halüsinasyon görme gibi bir durum söz konusu değildir ancak kaygı bozuklukları gerçek zannedilebilecek kadar ciddi boyuta ulaşabilir. Birey kaygı duyduğu olayların gerçekten yaşandığına ya da yaşanacağına kendini ciddi ölçüde inandırabilir.
Birey ani ataklar sırasında anlık olarak gerçekleşen bilinç kayıpları yaşayabilir. Bu ataklar sırasında ne yaptığını hatırlamaz ve ne yaptığının farkında değildir. Bu nedenle de atak geçtikten sonra birey bilinç kaybı yaşamış şekilde kendine gelir. Bu durumda atakların önlenmesi ve bilinç kayıplarının da önüne geçilmesi gerekmektedir.
Ani şekilde gerçekleşen ataklar; bireylerin kendilerine ya da başkalarına zarar vermesine neden olabilir. Amok hastalığı, ait olduğu dildeki anlamı ile “öldüren, cani, hiddetli” gibi anlamlara gelmektedir ve bu nedenle de hastalığın aslında gerçekten farkında olmadan bürünülen bir cinnet hali olduğu söylenebilir. Bu cinnet hali içinde bireyler kendilerine farklı şekillerde zarar verme eğilimi içinde olabilirler ve bu durum intihara kadar yol alabilir. Ayrıca kişiler çevrelerindeki insanlara da farkında olmadan büyük zararlar verebilirler, hatta cinayet işleyebilirler. Bu gibi durumlar ayrıca bilinç kaybı ile birleştiği zaman kişi bir başkasının ölümüne sebep olsa dahi bunu hatırlamayacaktır. Bu nedenle de bireylerin Amok hastalığı içinde olması ihtimaline karşı depresyon, kaygı bozuklukları gibi durumlarda psikolojik destek alıyor olması önemlidir. Ancak bu şekilde kişilerin Amok hastalığı içinde ani ataklar geçirmesine engel olmak mümkün hale gelir.
Amok hastalığının nedeni tam olarak belirlenmemiş olsa da genel anlamda sosyal ortamın ve kültürel anlamda bireyin büyüdüğü ortamın koşullarına bağlı olarak şekillenen bir rahatsızlık olduğu düşünülmektedir. Bunun sebebi ise yaygın olarak Amok hastalığının belli bir bölgede görülmesidir. Dünyanın farklı pek çok bölgesinde görülebilen bu hastalık yalnızca Orta Asya ve Malezya bölgelerinde çok yaygın şekilde gözlemlenir. Bu durumda da uzmanlar kültürel ortam ve sosyal çevrenin Amok hastalığındaki temel belirleyiciler olduğunu düşünmektedir.
Bireyin doğup büyüdüğü ve yetiştiği sosyal çevre ile kültürel ortam aslında bireyin psikolojik durumunun ve farklı durumlarda ruh halinin de en temel belirleyicileridir. Amok hastalığı da olumsuz kültürel ortamda ve sosyal çevrede büyümüş ve yetişmiş olan bireyler için kaçınılmaz bir gerçeklik olabilmektedir. Vahşete tanık olmuş, canice davranışlar ile yakın temasta bulunmuş, aşırı derecede kültürel baskıya maruz kalmış kişilerde Amok hastalığının görülmesi oldukça sık rastlanılan bir durumdur. Bu da ayrıca Amok hastalığının sosyal çevre ve kültürel faktörlerin etkisinde geliştiğini gösteren en önemli durumdur. Çevreden sıklıkla baskı gören, şiddete maruz kalan, şiddet içerikli canice davranışlara tanık olan bireyler Amok hastalığına sahip olabilmektedir çünkü bu durum bireyin ani gelen bir atak ile saldırgan davranışlarını kontrol edememesine neden olmaktadır. Birey Amok atağı yaşarken hareketlerini kontrol edemediği gibi saldırgan davranışları da hiçbir sorgulama olmadan gerçekleştirir ve bu sebeple de hem kendine hem de diğer bireylere zarar verme olasılığı çok daha yüksektir.
Şiddet pek çok farklı psikiyatrik rahatsızlık için temel bir tetikleyici olabilmektedir ve bu tetikleyici zamanla kendini bireyde de şiddetli şekilde gösterebilir. Bu duruma verilebilecek en iyi örneklerden biri olan Amok hastalığı da genel anlamda şiddetin yaygın olduğu ve cani şekilde uygulanan şiddetlerin görüldüğü bölgelerde yetişen çocukların büyüdüğü yaşam alanlarında meydana gelmektedir. Bu ortamda şiddete tanık olarak ve belki de yaşayarak büyüyen çocuklar da zamanla şiddete eğilimli hale gelebilir ya da Amok hastalığı gibi beklenmedik bir anda gelen ani ataklar ile adeta şiddet atağı geçirebilirler. Şiddet atakları sırasında birini öldürmek, birine ya da kendine zarar vermek ve kendini öldürmek söz konusu olabilir. Bu nedenle de şiddetin önüne geçmek, Amok hastalığından uzak kalmak için en temel yöntemlerden biri olabilir. Bu hastalığın genel tetikleyicisinin şiddet olduğu ve içinde yaşanılan kültürel çevreye bağlı şekilde geliştiği düşünülürse ilkel kabilelerde ve şiddetin normal olarak görüldüğü şehir ya da ülkelerde ortaya çıkma ihtimalinin çok daha fazla olduğunu söylemek de mümkündür.
Amok hastalığı; bipolar bozukluk, kişilik bozukluğu, şizofreni gibi pek çok farklı rahatsızlığa benzer şekilde kendini gösterir ve bu nedenle de bu rahatsızlıkların tedavisinde uygulanan süreçlerin pek çoğu Amok hastalarına da uygulanır. Ani atakların engellenmesi, bilinç kayıplarının önüne geçilmesi, depresyonun olumlu yönde geliştirilmesi ve kaygı bozukluklarının kısa zamanda son bulması için psikiyatrik destek almak çok önemlidir. Tüm psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi erken tanı ve kontrol her zaman psikiyatrik rahatsızlıkların ilerlemesine ve gelişmesine engel olacaktır. Günlük hayatta yaşanabilecek olan sıkıntıların ve ani duygu durum değişimlerinin yaşam içindeki olumsuz yeri tartışılmaz derecede önemlidir. Bu nedenle de bireylerin günlük hayatlarında problem yaşamamak için öncelikli olarak psikiyatrik problemlere sahip olup olmadıklarının belirlenmesi gerekir. Sonrasında da bireyler sahip oldukları psikiyatrik rahatsızlıklara göre tedavi edilmelidir. Tedaviye başlanmazsa bireylerin yaşam kaliteleri ciddi anlamda düşebilir ve kendilerine ya da çevrelerine zarar verme eğiliminde de olabilirler. Bu nedenle bir uzman desteği almak her zaman psikiyatrik rahatsızlıkların başında gelir.