Distimi, süreğen (uzun süreli) depresif bozukluk, kronik ama hafif bir depresyon türüdür. Kişiler en az 2 yıllık süre içerisinde zamanın yarısından fazlasında depresif hissederler ya da her zaman yaptıkları etkinlik ve eğlencelerden normal hallerine göre çok az zevk alırlar. Bu bozukluğun belirleyici özelliği kronik olmasıdır. Distimik hastalar depresyon belirtilerini daha belirsiz bir şekilde yaşar ve yeti eksiklikleri kolayca algılanmaz, enerjilerinin büyük bir kısmını işlerine verirler. Bundan dolayı hayatlarındaki sosyal kaynaklarına ayıracakları enerjileri çok kalmaz. Bozukluk en az 2 yıldır, hemen hemen her gün günün önemli bir kısmında depresif duygu durumunun olmasıdır. Normal duygudurum dönemleri kısa süreli olarak görülebilir ama bu duygudurum genellikle birkaç gün ya da hafta sürer ve 2 aydan uzun bir dönemin olmaması gerekir.
Günün büyük bir bölümünde yani yarısından fazlasında, en az 2 yıllık süre içerisinde depresif duygudurum görülmesi (ya da çocuk ve ergenlerde 1yıl).
Bu süre esnasında aşağıdaki belirtilerin en az ikisinin varlığı olması gerekir.
-İştahta azalma ya da aşırı yeme
-Neredeyse her gün çok fazla ya da az uyuma
-Kendine güvenin zayıflaması
-Düşünme, konsantre olma yeteneğinin azalması ya da karar almada güçlükler
-Bireyin enerjisinin azalması ve yorgunluk
-Umutsuzluk duyguları
Bu semptomların görülmediği 2 aydan daha uzun bir süre olmamalıdır.
Diğer psikolojik bozuklukların tek bir nedeni olmadığı gibi distiminin de tek bir nedeni yoktur. Psikolojik, sosyal ya da biyolojik etkenler bu bozukluğa sebep olabilir. Bu bozukluğun gelişiminde birden fazla faktör rol oynayabilir bunlar genetik faktörler, kronik fiziksel hastalıklar, nörolojik ve sinirsel bozukluklar, fiziksel travmalar, hastanın geçmişte veya halen devam eden başka ruhsal bozuklularının olması, ihmal, taciz ve erken çocukluk döneminde yaşanan travmalar distimiye neden olabilir. En sık rastlanan nedenler; bağımsızlık kaybı, kontrol kaybı, hareketlilik kaybı, bireyin toplumsal statülerindeki değişmelere bağlı olarak meydana gelen rol kaybı, aile ya da yakın çevreden bir kişinin kaybı, ekonomik ve sosyal çevre düzeyi, yaşanmış travmatik olaylar ve geçirilen hastalıklardır. Yapılan çeşitli araştırmalara göre kişinin istediği standartlarda yaşayamaması, düşük gelir düzeyi, genç yaştaki yalnız ve bekar olan bireylerin kronik depresyon hastalığına sahip olma ihtimali daha yüksektir. Bunun yanı sıra kişinin birinci derece kan bağı olan akrabaları majör depresyon geçirmişse, kişide distimik bozukluğun görülme ihtimali artış göstermektedir.
Depresif bozuklukların tedavisinde hastanın yaşına, kişilik ve düşünce yapısına, eşlik eden hatalıklarına, kullandığı ilaçlara, geçmiş ve mevcut tedavi yanıtlarına bakarak tedavi yöntemi belirlenir. İlaç tedavisi, psikoterapi, egzersiz, kombine tedavi ve Elektro Konvüziv (Elektroşok) tedavisi uygulanabilir. Ancak distimide ciddi bir özkıyım eğiliminin ortaya çıktığı durumlar dışında, elektroşok tedavisinin pek yeri yoktur. Distimik bozukluğun ilaç tedavisi mümkündür. İlaç tedavisi hastaların çoğunda belirtileri ve şikayetleri azaltır. İlaç tedavisi tek başına kullanıldığında uzun süren bir tedavi yöntemidir. Bu nedenle psikoterapiyle beraber uygulanır. Ayrıca, distimideki depresif belirtiler özellikle bilişsel hatalara dayalı olduğu için, ilaç tedavisinin yanında psikoterapinin önemi de artar. İlaç tedavisiyle birlikte yapılması gerekenler vardır ve bunlar; hastanın eğitimi, hastanın durumu ve tedavi süreci hakkında bilgilendirilmesi, hastanın ailesi ve çevresinin hastalık, hastalığın seyri ve hastalığın bireyde yarattığı işlev kaybı ve bunu kimin üstleneceği, nasıl destek verileceği hakkında bilgilendirilmesi yapılmalıdır. Hafif şiddetli depresyonda öncelikli olarak psikoterapi tercih edilir. Bilişsel terapi, davranışçı terapi, bilişsel davranışçı terapi ve kişilerarası psikoterapi türleri fayda sağlamaktadır. Terapi sürecinde hastaların farkındalığını arttırmak, duygudurumunda meydana gelen dalgalanmaları önlemek, olumsuz düşünceleri kontrol altına alarak olumlu düşünce, algı ve becerilerle yer değiştirmek, sosyal işlevselliğini ve insanlarla etkileşimini arttırmak, ilişkilerini güçlendirmek hedeflenmektedir.
Distimi bozukluğu ve majör depresyon bozukluğunun temel belirtileri benzerdir ancak şiddetleri açısından farklılık göstermektedirler. Distimik bozuklukta belirtiler ataklar halinde değildir, hafif ve orta şiddette ama uzun süreli haldedir. Ayrıca majör depresyonla kıyaslandığında distimide bedensel belirtilerden çok bilişsel belirtiler ön plandadır. Distimi bozukluğu olan insanlar kronik olarak depresiftir. En az 2 yıllık süre içinde (çocuk ve ergenlerde en az bir yıldır) aralıklı olarak normal duygudurum dönemleri görülebilir, distimik bozukluğu majör depresif bozukluktan ayıran en önemli karakteristik özelliktir. Yani özetleyecek olursak distimi (süreğen depresif bozukluk), majör depresyona göre şiddeti daha hafif ancak daha uzun süreli devam eden bir depresyon türüdür. Majör depresyon distimiyle en sık birliktelik gösteren hastalıktır, birlikte ortaya çıkma oranı %50’ye yaklaşabilmektedir. Çocuk ve ergenlik döneminde distimi belirtileri başlayan çocuklarda ileriki yaşlarda sıklıkla majör depresyon görülebilmektedir. Kişinin belirtileri hem distimik bozukluk hem de majör depresif bozukluk kriterlerini karşıladığı durumlara çifte depresyon (double depression) adı verilmektedir.