1. Uzman
  2. Hakan KILIÇ
  3. Blog Yazıları
  4. CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI VE TEDAVİSİ

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI VE TEDAVİSİ

VAJİNİSMUS

Perine kaslarının bilinçdışı, istem dışı, refleks kasılmasına bağlı olarak vajinaya girişe izin vermeme durumudur. Kadın vajinaya girişi tehlike olarak algılar ve buna bağlı olarak korkar. Bu sürece fizyolojik tepkiler eşlik eder. Kalp atış ve nefes ritmi artar. Lokal olarak perine kasları ve vajina kasılır, vajinaya girişe izin vermez. Kadın bacakların bir birine yaklaştırır ve basenini arkaya çeker. Kendini koruma pozisyonuna alır ve vajinaya girişe izin vermez. 

Vajinusmus fobi olarak tanımlanır ve fobilere uygulanan tedavi teknikleriyle kişiye özgü ele alınır.

İlk aşamada kadına korkuya hakkı olduğu ve korku karşısında refleks davranışların olabileceği anlatılarak korkusunu ve refleksini sahiplenmesi sağlanır. Korkuyla baş edebilmesi için gerçeklik terapisi teknikleri kullanılır. Bilişsel-davranışçı terapi çerçevesinde sistematik duyarsızlaştırma ve bilişsel yapılandırma teknikleri kullanılır. 

Danışanın kendi vücudunu ve vajinasını tanıması ve sahiplenmesi çalışılır.

Parmak egzersizleri ve penisi vajinaya kabul etme ile terapi süreci bitirilir.

Örnek Vaka:

Kader, 3 yıldır evli olup cinsel ilişki yaşamamıştır. Çocukluğundan itibaren, annesi erkeklere dikkat etmesi ve kendini koruması gerektiğini söylemiştir. Eşi iyi eğitim almış, kadınlara saygılı ve çevresinde kibarlığıyla tanınan bir erkektir. Kader gerdek gecesi çok aşırı kaygılanmış ve vajinaya girişe izin vermemiştir. Eşi Kader'i üzmemek için 3 yıl cinsel ilişki talebinde bulunmamıştır. Kader “hep kendimi korumaya şartlandım, şimdi kendimi bırakamıyorum, hem de acı çekeceğimden korkuyorum” demiştir. 

Yukarıda aktardığımız temel bilgiler dikkate alınarak Kader’in vajinusmusu ele alınmış, Kader vajinaya girişe izin vermiş ve terapi 10. seansta sonuçlanmıştır. 


ERKEN BOŞALMA 

Erken boşalma temel olarak erkek ve partnerinin istediği zamandan önce boşalma durumu olarak tanımlanır (de Carufel, 2008). Temel işlevsel nedeni bireyin cinsel uyarılmayı yönetememesidir. Genel olarak ön sevişme ve vajinaya giriş veya girişten hemen sonra boşalma görülür.

Örnek vaka:

Ali’nin (35) eşi cinsel birleşmede orgazm olamadığını ve cinsel birleşmeyi orgazmla bitirmek istediğini söyler. Karısını orgazma ulaştıramadığını anlayan Ali cinsel terapiste başvurur. Evliliğinin başından itibaren çok hızlı uyarıldığını, aldığı hazzın hemen doruk noktaya çıktığını, ön sevişmeye 3-5 dakika kadar zaman ayırdığını ve vajinaya girerken veya girdikten birkaç saniye sonra hemen boşaldığını anlatır. 

Ali’nin cinsel uyarılma süreci, de Carufel’in (2008), M&J (1966) erkek uyarılma evreleri dikkate alınarak analiz edilmiştir. Bunlar (1) başlangıç, (2) plato, (3) boşalma bölgesine giriş, (4) orgazm-boşalma bölgeleridir.

Cinsel terapist erken boşalma tanısı koyar ve seksofonksiyonel terapi tekniklerine başvurur.

Terapide temel objektif boşalma refleksini geciktirme, yani cinsel uyarılmayı yönetebilme becerisi kazandırmaktır.

Seksofonksiyonel terapi yapılandırılmış 12 seanslık bir terapi programı sunar. Bu terapi programında her seans temel olarak cinsel bilgilendirme, vücudu kullanarak cinsel gerilimi düşürme egzersizleri ve ev ödevleri içerir.

Seksofonksiyonel terapi çerçevesinde Ali’nin erken boşalma sorunu ele alınmıştır. Ali düşük uyarılma seviyesinde vajinaya girmeyi, mola vererek cinsel gerilimi düşürmeyi, vücudunu en az gerginlikte tutmayı ve gerginliği düşürme tekniklerini cinselliğe entegre etmeyi öğrenmiştir. Ali ve eşi ön sevişme süresini 20 dakikaya, vajinada kalma süresini 10 dakikaya kadar uzatmayı başarmışlardır. Eşi orgazma ulaşmıştır. Çift hayatında cinsel beklentilere bağlı rahatlama olmuştur. 


KADIN VE ERKEKLERDE İSTEK BOZUKLUĞU

Kadın veya erkek genel olarak cinselliğe karşı ilgi duymaz. Hormonlar, hastalıklar, madde bağımlılığı (biyolojik yapı ve işleyişi), kişinin ebeveyn ilişkileri, çift hayatı (ilişki), çevre ve kültür, cinsel bilgi eksikliği (cinsel boyut) ve cinselliği negatif kodlama, hayal dünyasının fakir olması ve fantezi eksikliği (biliş), kaçınma (davranış), benlik değeri eksikliği, performans kaygısı, psikopatolojiler, yaş (kişisel boyut) gibi faktörler temel nedenleridir (Trudel, 2000). Cinsel uyarılma ve devamında fizyolojik uyarılmanın başlaması için kişinin cinsel istek duyması gerekir.  

Örnek vaka:

Fatma (32) çocukluğundan belli yorgun olduğunu söylemiştir. 18 yaşında liseyi bitirir ve evlenir. 5 yıl eşinin ailesiyle yaşar, bu sırada bir çocuk dünyaya getirir. Maddi sıkıntılar nedeniyle bir temizlik firmasında çalışmaya başlar. 30 yaşında ikinci çocuğunu dünyaya getirir. Yorgunluğu artar. Genç kızlık döneminde ve evliliğinde cinselliğe karşı hep ilgisiz kalır. Son 2 yıldır cinselliğe hiçbir şekilde ilgi duymaz. Kocası yanına yaklaşınca işi olduğunu söyleyerek kaçınır. Kocası duruma kızar ve “yoksa başka birimi var” diyerek baskı uygular. Fatma kocasından korktuğu için mecburen cinsel ilişkiye girer. Fatma cinsel istek duymaz ve buna bağlı olarak cinsel ve fizyolojik uyarılma olmaz. Dolayısıyla vajina cinsel ilişkiye kendini hazırlamaz (yağlanma ve nemlenme yok) ve cinsel ilişki sırasında acı hisseder. Çift cinsel terapiste başvurur ve yardım ister. Fatma durumundan rahatsız olduğunu ve kocasının kendisini boşamasından korktuğunu, tedavi olmak için elinden geleni yapmak istediğini dile getirir.

Cinsel terapi çerçevesinde cinsel istek ele alınırken danışanın motivasyonu öncelikli olarak değerlendirilir. Eşin veya başkalarının zorlamasıyla terapiye gelen danışanlar terapiyi terk etme eğilimi gösterirler. Dolayısıyla terapi sürecinin başarısız olma olasılığı yüksektir. Terapi sürecinin başarılı olması danışana ve ortaya koyduğu motivasyona bağlıdır. Danışanın cinsellikten kaçınma davranışları ortaya koyma olasılığı yüksek olup cinsel ilişki baskısını kaldırmak için cinsel ilişki yasağı konulur. Eş (kadın veya erkek) danışan talep edene kadar cinsel ilişki talebinde bulunmaz, duygusal etkileşimleri ön plana çıkartır ve cinsel organa dokunmaz. Cinsel içerikli ve partneri aşağılayıcı konuşmalar yapmaz. Dolayısıyla danışan eşin cinsel uyarılmasından korkmaz.

Evlilik dışı ilişki olup olmadığı, uyku, yorgunluk, internet, televizyon bağımlılığı gibi konular çalışılır. 

Terapi sürecinde uyarıcılar ele alınır. Cinsel istek uyarıcıya bağlıdır. Uyarıcı ise çevre, partner ve kişinin kendisi olmak üzere üç alandan gelir.

Bununla birlikte, danışanın yaşam hijyeni, içinde yaşadığı ortam, sosyal çevresi, aktiviteleri, kendi benlik ve vücut algısı, vücudunu duyumlaması, partnerin uyarıcı olarak kodlanması ele alınır.

Çift olarak zaman geçirme, farklı ortamlara girme, tatile gitme, iletişim teknikleri, pozitif ve negatif duyguları dile getirme gibi konular işlenir. 

Son aşamada cinsel konular terapiye entegre edilir. Cinsle düşünceler ve fanteziler çalışılır. Cinsel konuları ve fantezileri konuşabilme, erotik masaj gibi tekniklere başvurulur. Danışandan talep gelmesi halinde cinsel ilişkiye girilir. Cinsel isteğin aktifleşmesiyle birlikte terapi sonlandırılır.   

Bu temel bilgiler dikkate alınarak Fatma’nın terapi süreci tanımlanmıştır. Cinsel uyarılma ve fizyolojik aktivasyon tekrar başlamış ve cinsel ilişki yaşayabilmiştir.

SERTLEŞME SORUNU

Sertleşme bozukluğunda penis vajinaya girecek sertliğe ulaşamaz. Sertleşme olsa da sertliğini cinsel ilişkinin başından sonuna kadar muhafaza edemez. Cinselliğin başlangıcından itibaren karşılaşılacağı gibi sonradan da görülebilir. Genel sertleşme bozukluğu olabileceği gibi bazı partnerlere karşı veya bazı ortamlarda görülebilir. Özellikle 40 yaş sonrası görülme olasılığı yüksektir.

Etiyolojisinde biyofizyolojik yapı ve işleyiş (hormonlar, diyabet, kan-damar hastalıkları), psikolojik (travma, depresyon, suçluluk) ve cinsel (bilgi eksikliği, performans kaygısı) nedenler gözlemlenebilir.

Ereksiyon sorunu yaşayan erkek cinsel uyarılma grafiğinin başlangıç noktasında veya plato evresinde kalır, uyarılmayı daha yukarı taşıyamaz. Eşinin tatmin olmama olasılığı yüksektir.


Hasta genç, sağlıklı ve sertleşme nedenleri psikoseksüel ise, cinsel terapi ön plana çıkartılabilir. Cinsel terapi temel olarak danışana göre 10-15 seans kademeli olarak yapılandırılır.

Danışana erkek uyarılma evreleri, sertleşme ve boşalma mekanizması hakkında bilgi verilir. Cinsel etkileşimin hangi aşamasında sertleşme sorununun görüldüğü tespit edilir ve kapsamlı olarak ele alınır.


Danışanın vücudunu duyumlamasına izin veren egzersizler verilir. Erkekle zorlayıcı “mecburi” olarak cinsellikle ilgili kodlanmış konular ele alınır. Danışanın mecburiyet baskısından çıkması sağlanır.


Erkek için önemli uyarıcılar, cinsel pratikler ve fanteziler ele alınır. Erkeğin evlilik hayatında güç oyunları analiz edilir. Çift hayatında olası denge ihtiyacı varsa tespit edilip çift hayatı desteklenir.


Erkek kendi ereksiyonuna odaklanmak yerine partnerin reaksiyonlarına odaklanır. Kadının haz aldığını gören erkek uyarılır.


Sağlıklı cinsel saldırganlığı ifade etmeyi öğrenir. Erkeğe güçlü vajinaya girme hareketleri gösterilir ve cinsel davranışına entegre eder. Erkek erkliğini, iktidarını cinsellik dışında alanlarda gözlemler ve geliştirir.

Erkeğin iyimserliğini geliştirmesi sağlanır. “Penisim yarı yumuşak” yerine “penisim yarı sert” gibi cümleleri kurma becerisi kazandırılır. Böylece erkek bardağın dolu tarafına bakmayı öğrenir.

ORGAZM SORUNU(ANORGAZMİ)

Anorgazmi de kadın orgazm refleksini başlatacak düzeye kadar cinsel uyarılmayı taşıyamaz. Biyolojik yapı ve işleyişinde bozukluk anorgazmi nedeni olabilir. Endokrinopati, (şeker hastalığı, hiperprolaktinemi-doğum sonrası istek azlığı, hipertroidi), kronik hastalıklar (kalp-damar hastalıkları, kanser, nörolojik hastalıklar vb.), ilaç kullanma (nöroleptikler, projestatifler vb.) örnek verilebilir. Psikiyatrik hastalıklar (depresyon, travma, psikoz vb.) cinsel uyarılma bozukluğu nedenleri arasında sıklıkla görülür. Bunların dışında temel olarak cinsel bilgi eksikliği, vajinusmus, disparoni, istek eksikliği gibi cinsel bozukluklar, cinsel kimlik, benlik imajı, vücut algısı, partneri uyarıcı olarak kodlayamama, cinsel düşünce ve fantezilerin zayıf olması vb. durumlara bağlı olarak görülür.




Not: Kullanılan isimler gerçek danışan isimleri değildir. Hayali isimler kullanılmıştır.


SEKSOFONKSİYONEL TERAPİ ENSTİTÜSÜ 


Yayınlanma: 27.07.2021 06:49

Son Güncelleme: 25.10.2022 09:28

Hakan KILIÇ
Hakan KILIÇ
Psikolojik Danışman
Uzmanlıklar: Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Cinsel İşlev Bozuklukları, İlişki / Evlilik Problemleri
2016 yılında Rehberlik ve Psikoloji Devamını oku
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 1000
Yüz Yüze Terapi
süre 50 dk
ücret 1000
Bunları da sevebilirsiniz...
psikoterapi-nedir

Başa çıkılmaz bir stres, karmaşık ilişkiler veya kişisel gelişim zorlukları ile karşılaştığımızda, içsel dengeyi yeniden bulmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için psikoterapi sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Psikoterapi, duygusal sıkıntıları, zihinsel sağlık sorunlarını ve yaşamın zorluklarıyla başa çıkmak için kullanılan bir dizi terapötik teknikler ve stratejiler bütünüdür. Bu yazıda, psikoterapinin ne olduğunu, farklı türlerini, nasıl çalıştığını ve nasıl fayda sağlayabileceğini daha yakından inceleyeceğiz.Psikoterapi Nedir? 🧠Psikoterapi, bir terapist ya da danışman ile bire bir ya da grup terapisi şeklinde gerçekleştirilen bir tedavi sürecidir. Bu süreç, kişinin duygusal sıkıntılarını anlamasına, kişisel güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmesine, sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olmayı amaçlar. Psikoterapi, birçok farklı teorik yaklaşıma dayanabilir ve bireyin ihtiyaçlarına, terapistin uzmanlık alanına ve terapi sürecine özgü hedeflere göre şekillenir.Farklı Türleri Nelerdir? 🌟Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bu terapi, düşüncelerin, duyguların ve davranışların birbiriyle nasıl ilişkilendiğini anlamaya odaklanır. BDT, sorunlu düşünce kalıplarını tanımlamayı, sorgulamayı ve değiştirmeyi hedefler.Psikanalitik Terapi: Sigmund Freud'un kuramına dayanan bu terapi, bilinçdışı süreçlere odaklanır. Terapist, bireyin bilinçaltındaki iç dinamikleri keşfetmeye çalışır ve bu sayede duygusal rahatlama ve anlayış sağlamayı amaçlar.İnsan Merkezli Terapi: Carl Rogers'ın teorisine dayanan bu terapi, bireyin kendini gerçekleştirme güdüsünü ve içsel iyileşme kapasitesini vurgular. Terapist, bireyi kabul edici ve destekleyici bir ortamda anlamaya ve güçlendirmeye odaklanır.Psikodinamik Terapi: Freud'un çalışmalarına dayanan ancak daha modern bir yaklaşımı benimseyen bu terapi, geçmişteki ilişkilerin bugünkü duygusal sorunları nasıl etkileyebileceğini incelemeyi amaçlar.Grup Terapisi: Bir grup içinde terapi yapma yöntemidir. Bu terapi, bireylerin birbirlerinden öğrenmesini, desteklemesini ve paylaşmasını sağlar.Nasıl Çalışır? 🔄Psikoterapi, bireyin ihtiyaçlarına ve terapistin uzmanlığına bağlı olarak değişen çeşitli teknikler kullanır. Bir terapist genellikle bireye sorular sorar, dinler, refakat eder, destekler ve yönlendirir. Terapi genellikle belirli bir hedefe ulaşma çabasında geçer. Bu hedefler, duygusal rahatlama, daha sağlıklı bir düşünce yapısı geliştirme, daha sağlıklı ilişkiler kurma veya belirli bir davranışı değiştirme olabilir.Faydaları Nelerdir? 🌈Psikoterapinin birçok faydası vardır. Bunlar arasında şunlar bulunur:Duygusal Rahatlama: Terapi, duygusal yükleri hafifletmeye ve zihinsel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir.Davranış Değişikliği: Terapi, istenmeyen davranışları anlamaya ve değiştirmeye yardımcı olabilir.Öz Farkındalık: Terapi, bireyin kendi düşünceleri, duyguları ve davranışları hakkında daha derin bir anlayış geliştirmesine yardımcı olabilir.Daha Sağlıklı İlişkiler: Terapi, bireyin ilişkilerinde daha sağlıklı ve tatmin edici bağlar kurmasına yardımcı olabilir.Sonuç 🎉Psikoterapi, insanların zorluklarla başa çıkmalarına, içsel dengeyi yeniden bulmalarına ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olan etkili bir tedavi yöntemidir. Her bireyin ihtiyaçları farklı olduğu için, terapistin destekleyici, anlayışlı ve güvenilir bir ortam sağlaması önemlidir. Psikoterapi, birçok kişi için yaşam kalitesini artıran ve duygusal refahlarını geliştiren değerli bir kaynaktır.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 20.04.2024

panik-bozukluk-belirtileri-nedenleri-ve-tedavisi

Panik bozukluk, beklenmedik ve tekrarlayıcı panik ataklarla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu ataklar, ani ve yoğun korku hissi, nefes alma güçlüğü, kalp çarpıntısı, titreme ve terleme gibi belirtilerle kendini gösterir. Panik bozukluğu olan bireyler, ataklarından sonra gelebilecek tekrarlayan ataklar korkusuyla yaşayabilirler, bu da günlük yaşam aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebilir.Panik Atağın BelirtileriPanik ataklar genellikle ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkar. Belirtiler şiddetli olabilir ve kişi tarafından kontrol edilemez. Tipik belirtiler arasında şunlar bulunabilir:Nefes Alma Zorluğu: Kişi nefes almakta güçlük çekebilir, hatta nefes alamayacağını hissedebilir.Kalp Çarpıntısı veya Hızlı Nabız: Kalp atışlarının hızlanması veya düzensizleşmesi, kişiyi daha da endişelendirebilir.Terleme: Eller, koltuk altları veya alın gibi bölgelerde aşırı terleme olabilir.Titreme veya Sarsıntı: Kaslarda titreme veya vücutta sarsıntı hissedilebilir.Baş Dönmesi veya Sersemlik: Kişi başının döndüğünü, sersemlediğini veya bayılacak gibi hissettiğini söyleyebilir.Mide Rahatsızlığı: Bulantı, karın ağrısı veya sindirim sorunları gibi mide rahatsızlıkları görülebilir.Gerçeklikten Kopma Duygusu: Kişi olayların gerçek dışı olduğunu veya kendisinin gerçeklikten kopmuş gibi hissettiğini belirtebilir.Ölüm veya Delirme Korkusu: Kişi, öleceklerini veya akıl sağlıklarını yitireceklerini düşünebilir.Panik Atak ve Panik Bozukluk Arasındaki FarkBirçok kişi zaman zaman panik ataklar yaşayabilir, ancak panik bozukluk tanısı, bu atakların sıklığı ve etkisiyle belirlenir. Panik bozukluk, tekrarlayan panik ataklarla birlikte, bu ataklardan sonra kişinin normal yaşamını etkileyecek derecede belirgin endişe, korku veya davranış değişikliklerini içerir.Panik Bozukluğunun NedenleriPanik bozukluğu karmaşık bir durumdur ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Potansiyel nedenler arasında genetik yatkınlık, biyolojik faktörler, kimyasal dengesizlikler, travmatik olaylar, stresli yaşam olayları ve beyin kimyası bulunabilir.Panik Bozukluğunun TedavisiPanik bozukluğunun tedavisi, birçok farklı yaklaşımı içerebilir ve genellikle kişinin bireysel ihtiyaçlarına ve semptomlarına göre belirlenir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:İlaç Tedavisi: Antidepresanlar, anksiyolitikler veya beta blokerler gibi ilaçlar panik atak semptomlarını hafifletebilir.Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi (BDT) panik atakları yönetmek için etkili bir yaklaşım olabilir. Bu terapi, kişinin düşünce ve davranışlarını değiştirerek anksiyeteyi azaltmaya odaklanır.Nefes ve Rahatlama Teknikleri: Derin nefes alma, kas gevşeme egzersizleri, meditasyon ve yoga gibi teknikler, panik atak sırasında kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stresten kaçınma, panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.SonuçPanik bozukluk, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen ciddi bir anksiyete bozukluğudur. Ancak uygun tedavi ve destekle, birçok insan panik ataklarını yönetmeyi ve günlük yaşamlarını daha iyi bir şekilde yaşamayı öğrenebilir. Panik bozuklukla mücadele eden kişilere destek ve anlayış göstermek, tedavi sürecinde önemli bir rol oynayabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 19.04.2024

ask-acisi-nedir

Aşk acısı, bir ilişkinin sona ermesi, terk edilme, reddedilme veya kaybı sonucu ortaya çıkan duygusal bir acı ve stres durumudur. Bu durum, kişinin yoğun üzüntü, çaresizlik, keder, özlem ve hatta fiziksel rahatsızlık hissetmesine neden olabilir. Aşk acısıyla başa çıkmak ve iyileşmek için bazı adımlar şunlardır:Duyguları Kabul Etme: Aşk acısını deneyimlemek doğaldır ve duygularınızı inkar etmek yerine kabul etmeye odaklanın. Üzüntü, öfke, kırgınlık gibi duygular normaldir ve geçici bir süreçtir.Desteğe Açılma: Aşk acısıyla başa çıkmak için duygularınızı paylaşabileceğiniz bir destek sistemi oluşturun. Aileniz, arkadaşlarınız veya bir terapist, duygusal destek sağlayabilir ve duygusal yükü hafifletebilir.Zaman Verme: Aşk acısı zamanla iyileşir, ancak süreç kişiden kişiye değişir. Kendinize iyileşme için zaman tanıyın ve sabırlı olun. Zamanla, acının yoğunluğu azalacak ve iyileşeceksiniz.Kendinize İyi Bakma: Kendinize iyi bakmak, duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve stresten uzaklaşmak duygusal sağlığınızı destekleyebilir.Olumlu Aktivitelerde Bulunma: Kendinizi olumlu ve keyifli aktivitelere yönlendirin. Hobiler, spor, sanat, müzik gibi aktiviteler ruh halinizi yükseltebilir ve duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir.Geleceğe Odaklanma: Geçmişi geride bırakın ve geleceğe odaklanın. Kendinize yeni hedefler belirleyin, yeni ilgi alanları keşfedin ve hayatınıza yeni deneyimler ekleyin. Gelecek planları yapmak, umut ve motivasyon sağlayabilir.Öz Bakımı İhmal Etme: Aşk acısı sırasında kendinize özen göstermek önemlidir. Kendinizi şımartın, dinlenin, kendinizi sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırın ve kendinizi olumlu şekilde motive edin.Başka İlişkilere Hazır Olana Kadar Bekleme: Aşk acısıyla başa çıkmak için zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Başka bir ilişkiye hazır olana kadar bekleyin ve kendinize zaman tanıyın. İyileşme süreciniz tamamlandığında, yeni ilişkilere açık olabilirsiniz.Aşk acısı, zorlayıcı bir duygusal deneyim olabilir, ancak zamanla iyileşir ve kişi daha güçlü hale gelir. Kendinizi iyileştirme sürecinde sabırlı olun ve duygusal destek almak için çekinmeyin. Unutmayın ki, aşk acısı geçicidir ve yaşamınızda daha fazla mutluluk ve tatmin sağlayacak yeni deneyimler sizi bekliyor olabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024