1. Uzman
  2. Hidayet ÇALIŞKAN
  3. Blog Yazıları
  4. Bipolar Bozukluk İlişkileri Nasıl Etkiler?

Bipolar Bozukluk İlişkileri Nasıl Etkiler?

Bipolar bozukluk bazen sadece teşhisi alan kişi için değil, arkadaşları, romantik partnerleri ve aile üyeleri için de zorlu ve zaman zaman da yıkıcı bir psikolojik hastalık olabilir. Bipolar bozukluk en genel anlamıyla, yaşaması zor olabilecek aşırı yüksek ve düşük seviyelerdeki ruh hallerine neden olan bir piskolojik hastalık olarak tanımlanabilir.

Bipolar bozukluk tanısı, günlük yaşam işlevlerini sürdürme mücadelesiyle sonuçlanabilir ve ilişkileri de etkileyebilir. Ancak doğru tedavi ile bipolar bozukluğunuzu ve ilişkilerinizi yönetebilirsiniz. Nasıl olduğunu öğrenmek için okumaya devam edebilir, siz de bipolar bozukluk yaşıyor ve bir terapiye ihtiyaç duyduğunuzu düşünüyorsanız, Psikologofisi üzerinden deneyimli isimlerle görüşmek için hemen iletişime geçebilirsiniz. Sesli ya da görüntülü gerçekleştireceğiniz online terapi seansları ile hayatınızdaki sorunlara çözüm bulabilirsiniz.

Bipolar Bozuklukla İlişkileri Sürdürmek Zor mu?

Bir ilişkiyi sürdürmek, bir partnerin bipolar bozukluğu olduğunda daha zorlayıcı görünse de imkansız değildir. İki kutuplu ilişkilerin her iki taraf için de tatmin edici olabilmesi için sağlıklı kalıplar geliştirmenin birkaç yolu vardır. Biraz çalışma gerektirebilir, ancak tüm ilişkiler çaba ve özen gerektirir ve bu da farklı değildir.

Bipolar bozukluk yaşayan biriyle işlevsel ilişkiler kurmanın en önemli kısmı, iletişim hatlarını açık tutmak ve bu ilişkiyi sürdürmeye istekli olmaktır. Dürüst ve açık sözlü olmak ve öğrenmeye çalışmak, olumlu ve güvene dayalı bir dinamik oluşturmanın temel bileşenleridir. Bipolar bozukluk yaşayan kişi siz olun ya da partneriniz olsun, aşağıdakiler akılda tutulması gereken önemli hususlardır:

  • Bipolar bozukluk için ilaç ve tedavi kombinasyonu tipik olarak çok faydalıdır.
  • Mani, hipomani, bipolar depresyon ve karışık duygu durum dönemlerinin semptomlarını tanıyabilmek çok önemlidir. Bipolar bozukluk ile depresyon arasındaki farkı veya borderline kişilik bozukluğu ile bipolar bozukluk arasındaki farkı öğrenin.
  • Tetikleyicileri gerçekleşmeden önce keşfetmek (ve hatta gerekirse aramak) oyunun kurallarını değiştirebilir. Tetikleyiciler, bir depresif ya da manik dönem olasılığını teşvik edebilen veya artırabilen durumlardır.
  • Bir destek planına sahip olmak, bipolar bozukluk semptomlarının yönetilmesine yardımcı olabilir. Destek planları, faaliyetleri detaylandırabilir ve gerekli kişileri listeleyebilir. Örneğin, manik veya depresif bir dönem geçirmeniz durumunda size yardımcı olabilecek bir terapist ya da psikiyatristiniz olmalıdır. Bir destek planı ayrıca her bir kişinin rolünü önceden belirleyebilir ve gerektiğinde günlük rutinleri nasıl değiştireceğiniz gibi ihtiyacınız olan anlık çözümlere sahip olmanızı sağlayabilir.

Birisi bipolar bozukluk semptomları yaşadığında, destek sistemlerinin sürece dahil olması ve bu sistemdeki kişilerle sık iletişim halinde olması önemlidir. Bipolar bozukluk teşhisi konan kişiler bir terapiste, psikiyatriste ve eğer bir ilişki içindeyseler bir çift terapistine gitmekten fayda görebilirler. Destek mekanizmaları hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için "Bipolar Bozukluğu Olan Sevdiklerinize Destek Olmanın 9 Yolu" içeriğimize göz atabilirsiniz...

Bir İlişkide Bipolar Bozukluğa Sahip Olmanın Zorlukları

Bipolar bozukluğu olanlar için, mevcut veya gelecekteki ilişkilerini etkileyebilecek içsel mücadelelerle karşılaşma olasılığı her zaman vardır. Bunların başlıcaları şu şekilde sıralanabilir…

Kendini Damgalama

Bipolar bozukluğu olan kişiyi ilişki kurma sürecinde zorlayabilecek ilk şey, kendini damgalamadır (veya içselleştirilmiş damgalamadır), bu da kendi kendine yarattığı izolasyona yol açar. Kendini damgalama, bir kişinin zihinsel durumu hakkında aldığı olumsuz mesajları içselleştirmesidir. İnsanların kendileri hakkında kötü hissetmelerine ve özgüvenlerinin düşmesine yol açan bir durumdur. Çünkü toplumun bipolar bozukluk ve diğer ruh sağlığı durumları hakkındaki mesajları oldukça aşağılayıcı olma eğilimindedir.

Bir kişi kendisi hakkında kötü hissettiğinde, başkalarıyla bağlantı kurmak çok zor olabilir. Bipolar bozukluk yaşayan bir kişi, diğer insanlar için yeterince iyi olmadığını düşünerek ilişkilerden kaçınabilir. Bazen bu duygular beklenmedik bir anda hızlı bir şekilde ortaya çıkar ve psikolojik sağlık sorunları olanların mevcut ilişkilerinden partnerlerini uzaklaştırmalarına neden olur. Bu durum uzun vadede sosyal izolasyona yol açabilir.

Rutini Bozmamak

Bipolar bozukluğu olan bir kişinin ilişki kurma yeteneğini etkileyebilecek ikinci şey bağlı kalmak zorunda hissettiği rutindir. Psikolojik hastalık yaşayan kişiler genellikle hayatlarına sağlıkla devam edebilmek için bir rutine büyük ölçüde güvenirler. Belli bir rutine bağlı yaşamak şu anlama gelebilir:

  • Yatağa erken gitmek
  • Ortalamadan daha uzun uyumak
  • Her gün aynı saatlerde önceden planlanmış yemekleri yemek
  • Egzersizi atlayamamak

Katı bir program, bipolar olan kişiyi gece toplantılarından, partilerden, alkolün servis edildiği yerlerden ve zaman çizelgesine uymayan diğer etkinliklerden vazgeçmeye zorlayabilir. Bu katı kurallar da ikili ilişkiler kurmayı zorlaştırır.

Ruh Hali Değişimleri

Bir duygudurum bozukluğunun semptomlarının (kontrolsüz şiddetli duygudurum değişikliği dönemleri) ilişkilerde geçici veya uzun süreli kırılmalara neden olabileceğini hatırlamak da önemlidir. Bu da bipolar bozukluk yaşayan kişinin ilişki kurmasını büyük ölçüde zorlaştırır.

Bipolar Bozukluğu Olan Biriyle İlişki Yaşamak

Dikkat edilmesi gereken bir dizi iki kutuplu ilişki modeli vardır. Bunların her birinin, ilişkinizin sağlığı ve esenliği üzerinde doğrudan bir etkisi olabilir. Bipolar bir partneriniz olduğunda ebeveynlik sorunları, yakınlık ve iş süreçleri de bu durumdan etkilenebilir.

Ebeveynlik Sorunları

Ebeveynlik en iyi zamanlarda dahi stresli olabilir. Stres ruh halini tetikleyebileceğinden, bir ebeveyn bipolar olduğunda ebeveynlik çok daha zorlayıcı bir sürece dönüşebilir. Tetikleyicileri tespit etmeyi öğrenmek ve stresi yönetmek için bir plana sahip olmak, çocuklar denklemin bir parçası olduğunda çok daha önemli olacaktır.

Yakınlık Sorunları

Bipolar bozukluğun olduğu ilişkilerde yakınlık sorunları çok yaygındır. Bir manik ya da hipomanik dönem sırasında cinsel dürtüler önemli ölçüde artabilir. Aynı zamanda, birden fazla partnerle korunmasız cinsel ilişki gibi riskli davranışlarda bulunma dürtüsünde bir artış da yaygındır. Bazen bu, seks için ilişkinin dışına çıkma eğilimini bile içerebilir.

Diğer yandan, depresif ataklar ise cinsel istekte azalmaya neden olabilir. Bunu baştan anlamak, romantik ilişkide cinsel normlarda bir kesintiden sonra tipik olarak ortaya çıkabilecek bazı korkulardan kaçınmaya yardımcı olabilir. Son olarak, bazı duygusal düzenleme ilaçlarının cinsel dürtüyü de azaltabileceğini bilmek inanılmaz derecede önemlidir.

İş Stresi

Ruh hali değişimleri ve bipolar bozuklukla ilgili diğer belirtiler, çalışma ortamları ve ilişkiler üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Manik ruh hali dalgalanmalarına (dürtüsellik veya şişirilmiş bir öz-değer duygusu gibi) veya depresif dalgalanmalara (enerji ve motivasyon eksikliği gibi) özgü semptomlar, işte istikrarı korumada zorluğa yol açabilir. İşyerindeki bu tür stres nedenleri ayrıca hipomanik bir dönemi veya depresif bir dönemi tetikleyebilir.

Ruh hali değişimlerini ve diğer davranış kalıplarını anlamak, kişinin iş stresleriyle başa çıkmasına ve olumsuz benlik görüşlerini azaltmasına yardımcı olabilir. Ruh halinizi belirlemenin veya takip etmenin iyi bir yolu bir günlük tutmaktır. Duygularınızı, olayları, başkalarıyla etkileşimlerinizi, ilaçları ve yan etkileri yazın. Meditasyon, egzersiz, iyi bir diyet ve uyku alışkanlıkları sürdürmek de ruh halinizde fark yaratabilir.

Bipolar Bozuklukla İlişkiler Nasıl Yönetilir?

Bipolar bozukluk yaşayan birisiye bir ilişkiyi yürütmenin en önemli kısmı, durumu yönetmek ve ilişkiyi beslemek için zaman ve çaba harcamaya istekli olmaktır. Bununla ilgili birçok sağlıklı çözüm yolu da vardır. Aşağıdaki önerilerin tümü, her birinizin romantik ilişkilerinizi başarılı bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilecek stratejilerdir...

Danışmanlık Almak

Çift danışmanlığı şeklinde yapılan terapi, bipolar ilişkilere rehberlik etmede son derece yararlıdır. Birbirinizin bakış açısını anlamak ve ikinizin de diğer tarafı görmesine yardımcı olabilecek tarafsız bir arabulucuya sahip olmak sadece yardımcı olmanın ötesindedir. Bu danışmanlık, başarılı bir şekilde bipolar ilişkileri sürdürmekle sürdürmemek arasındaki fark olabilir. Spesifik olarak, danışmanlık, geçmişte meydana gelmiş olabilecek incitici ve yıkıcı davranışları belirlemenize, bu davranışları affetmenin yollarını bulmanıza ve son olarak, yaşanan sorunları tekrar etmeye devam etmemeniz için kesin sınırlar belirlemenize yardımcı olabilir.

Kişisel Bakım

Kişisel bakım her ilişkide önemlidir, ancak bir kişinin bipolar bozukluğu olduğunda daha da gereklidir. Birbirinize zaman ayırmak, birlikte çalışmak, günlük tutmak, meditasyon yapmak, sağlıklı beslenmek, düzenli randevular almak ve sağlıklı bir uyku düzenini sürdürmek, bipolar ilişkiler de dahil olmak üzere herhangi bir çiftin yararına olabilecek şeylerdir.

Ek Tedaviler

Bipolar ilişkileri yönetmede tedavi almak çok önemlidir. İdeal bir durumda, her iki kişi de bir tedavi planına dahil olmaya motive olacaktır. Bipolar bozukluk tedavisine iki kişi birden yararlandığında, sonuçlar yararlı ve çarpıcıdır. Semptomların daha iyi anlaşılması, nasıl iletişim kurulacağına dair iç görü ve tetikleyicileri daha iyi görme yeteneği, birlikte tedavi aramanın olumlu sonuçlarıdır.

Bipolar Bozukluk İçin Hangi Tedavi Seçenekleri Mevcuttur?

Doğru bipolar bozukluk tedavisi ile günlük hayatın akışına uyum sağlamak çok daha kolaydır. İkiniz de tedavi ile birlikte bipolar bozukluk ve ilişkileri daha yüksek düzeyde ve daha iyi anlayabilirsiniz. Tedavinin tipik olarak devam eden bir taahhüt olması gerekir ve bir dizi farklı stil ve yaklaşımı içerebilir. Bazı durumlarda, tedavi tekniklerinin bir kombinasyonu en iyi seçenektir.

İlaç tedavisi: Bipolar bozukluğu ilaç kullanarak tedavi etmek için çeşitli seçenekler vardır. Antidepresanlar, her zaman etkili olmadıkları ve bazılarının maniyi tetiklediği bilindiği için dikkatli kullanılmalıdır. Lityum, bipolar bozuklukta yaygın olan iniş ve çıkışları dizginlemek için kullanılan etkili bir duygudurum düzenleyici olabilir.

İkinci nesil antipsikotikler (SGA'lar) de yaygındır ve tipik olarak duygudurum düzenleyiciler gibi diğer duygusal düzenleme ilaçları ile birlikte kullanılır. Manik dönem ve depresif dönem sırasında yardımcı olabilirler. Antikonvülzanlar, reçete edilebilecek başka bir duygudurum düzenleyici ilaç grubudur.

Herhangi bir ilacın dikkatli ve lisanslı bir psikiyatristin rehberliğinde kullanılması gerekir. Dikkat etmeniz gereken yan etkiler vardır ve bir doktorun gözetimi olmadan bipolar bozukluk tedavisi için ilaç almayı asla bırakmamanız gerekir.

Psikoterapi: Bipolar bozukluk tedavisi ararken psikoterapi neredeyse her zaman önerilir. Bilişsel davranışçı terapi, bipolar bozukluğu olan kişilerin, olumsuz düşünce kalıplarını tanımasına ve onları daha olumlu, etkili başa çıkma teknikleriyle değiştirmesine yardımcı olur.

Psikoeğitim ve aile odaklı terapi: Bipolar bozukluk hakkında bilgi edinmek için çaba sarf etmek, bipolar ilişki yaşayan her iki insan için de oldukça faydalı olabilir. Sadece durumun gerçekleri hakkında daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda sorunları daha hızlı tanımlamanıza da yardımcı olabilir.

Elektrokonvülsif terapi (ECT): ECT, beyne hızlı elektronik impulslar göndererek çalışır. Bugünlerde o kadar yaygın olmasa da, bazen ECT, diğer terapi ve ilaç türleri işe yaramadığında bipolar bozukluğu tedavi etmek için kısa süreli bir tedavi olarak hala kullanılmaktadır.

Bipolar Bozukluk İçin Yardım Almak

Bipolar bozukluğunuz olsun ya da bipolar bozukluğu olan biriyle ilişkiniz olsun, yardım bulmak işin en kolay kısmıdır. İlk adım, bipolar bozukluğun nasıl göründüğü hakkında daha fazla şey öğrenmektir. Ardından hem güvendiğiniz hem de tedaviye bağlı kalacağınız bir terapist bulabilirsiniz.

Mevcut diğer birkaç seçenek, bir destek grubu bulmayı, bölgenizdeki bir akıl sağlığı kliniğine ulaşmayı veya yüz yüze veya online terapiyi düşünmeyi içerir. Doğru destek ve rehberlikle bipolar bozukluğa rağmen ilişkileriniz gelişebilir. Başarılı, sevgi dolu, birbirini destekleyen bir ilişki içinde her zaman istediğiniz hayatı yaşayabilirsiniz.

KAYNAK

https://www.psikologofisi.com/blog/bipolar-bozukluk-iliskileri-nasil-etkiler

Yayınlanma: 02.02.2024 17:47

Son Güncelleme: 16.08.2024 17:38

Psikolog

Hidayet

ÇALIŞKAN

Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Depresyon ve Mutsuzluk
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 1899
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
Hizmet vermiyor
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

Oyun Terapisinin Çocuk Gelişimindeki Rolü

Oyun Terapisinin Çocuk Gelişimindeki RolüÇocuklar, dünyayı yetişkinlerden çok farklı bir şekilde algılar. Onlar için oyun yalnızca eğlenceli bir etkinlik değil; aynı zamanda duygularını, düşüncelerini ve ihtiyaçlarını ifade etmenin en doğal yoludur. İşte tam da bu noktada oyun terapisi, çocuğun gelişimini destekleyen, duygusal iyileşmesini kolaylaştıran ve iletişim becerilerini güçlendiren önemli bir psikolojik destek yöntemi olarak öne çıkar.Bu yazıda oyun terapisinin ne olduğunu, çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini, hangi durumlarda tercih edildiğini ve ebeveynlere ne gibi katkılar sağladığını detaylı bir şekilde ele alacağız.Oyun Terapisi Nedir?Oyun terapisi, çocukların oyun aracılığıyla kendilerini ifade etmelerine, duygularını tanımalarına ve zorlayıcı yaşam deneyimlerini işlemelerine yardımcı olan bir terapi yöntemidir. Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun bir şekilde kullanılan oyuncaklar, figürler, resimler veya oyun materyalleri, terapötik bir dil haline gelir.Çocuklar çoğu zaman yaşadıkları kaygıyı, korkuyu ya da öfkeyi sözel olarak anlatmakta zorlanırlar. Oyun terapisi sayesinde bu duygular güvenli bir ortamda ortaya çıkar ve işlenir. Terapist, çocuğun oyununu gözlemler, yönlendirir veya yapılandırarak destekler. Böylece çocuk, yaşadığı duygusal yükten arınırken sağlıklı baş etme becerileri de kazanır.Oyun Terapisinin Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkileri1. Duygusal GelişimOyun terapisi, çocuğun duygularını tanımasına ve ifade etmesine yardımcı olur. Örneğin, öfke, kaygı, kıskançlık ya da üzüntü gibi zor duygular oyun aracılığıyla açığa çıkar. Çocuk bu duygularını tanıdıkça onları kontrol etmeyi öğrenir. Bu süreç, sağlıklı bir duygusal düzenleme becerisi kazandırır.2. Sosyal GelişimOyun terapisi, çocuğun empati kurma, sıra bekleme, paylaşma ve kurallara uyma gibi sosyal becerilerini geliştirmesine katkı sağlar. Grup oyun terapisi uygulamalarında çocuk, diğer çocuklarla etkileşim kurarak sosyal ilişkilerinde daha uyumlu hale gelir.3. Bilişsel GelişimÇocuk, oyun sırasında problem çözme, neden-sonuç ilişkisi kurma ve alternatif düşünme becerilerini geliştirir. Özellikle sembolik oyunlar, çocuğun hayal gücünü zenginleştirir ve bilişsel esnekliği artırır.4. Dil ve İletişim BecerileriOyun terapisi, çocukların sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini güçlendirir. Çocuğun oyun içinde kullandığı kelimeler, seçtiği semboller veya jestler, terapist için anlamlı ipuçları taşır. Bu da dil gelişimini destekler.5. Davranışsal DüzenlemeHiperaktivite, öfke nöbetleri veya saldırgan davranışlar yaşayan çocuklar için oyun terapisi etkili bir yöntemdir. Oyun ortamı, çocuğun bu davranışları güvenli şekilde boşaltmasına ve yerine daha uygun tepkiler geliştirmesine fırsat tanır.Hangi Durumlarda Oyun Terapisi Kullanılır?Oyun terapisi, çok farklı duygusal ve davranışsal sorunlarda etkili bir şekilde kullanılabilir. En sık başvurulan durumlar şunlardır:Kaygı bozuklukları (ayrılık kaygısı, sosyal kaygı)Travma sonrası stres (kaza, kayıp, boşanma, istismar)Davranış sorunları (inatçılık, öfke kontrol güçlüğü, saldırganlık)Özgüven eksikliği ve içe kapanıklıkOkul uyum sorunları ve akademik zorluklarBoşanma, taşınma gibi yaşam değişiklikleriKardeş kıskançlığıOyun terapisi yalnızca “sorun yaşayan” çocuklar için değil, gelişim sürecini desteklemek isteyen her çocuk için faydalı olabilir.Oyun Terapisi Süreci Nasıl İşler?Değerlendirme: Terapist, ebeveynlerle görüşerek çocuğun yaşadığı sorunları ve beklentileri anlamaya çalışır.Oyun seansları: Çocuk belirli aralıklarla (genellikle haftada bir) oyun odasında terapi seanslarına katılır. Seanslar yaklaşık 45–50 dakika sürer.Gözlem ve müdahale: Terapist, çocuğun oyunlarını gözlemler ve gerektiğinde yönlendirmeler yapar. Oyun sırasında ortaya çıkan temalar, çocuğun iç dünyasına dair önemli ipuçları verir.Ebeveyn görüşmeleri: Süreç boyunca ebeveynlerle düzenli aralıklarla görüşülür, aileye evde destekleyici öneriler verilir.Sonlandırma: Çocuğun hedeflenen kazanımları elde etmesiyle terapi süreci sonlandırılır.Ebeveynler İçin Oyun Terapisinin KatkılarıOyun terapisi sadece çocuğu değil, aile sistemini de etkiler. Ebeveynler, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını daha iyi anlamayı öğrenir. Ayrıca:Çocuğun gelişimsel süreci hakkında daha fazla farkındalık kazanırlar.Çocuğun ihtiyaçlarına uygun iletişim yöntemleri öğrenirler.Aile içi ilişkilerde daha sağlıklı bağlar oluşur.Bu nedenle oyun terapisi, aileyi de içine alan bütüncül bir iyileşme süreci sunar.Oyun Terapisinin Çocuk Gelişimine Katkısını Destekleyen AraştırmalarAraştırmalar, oyun terapisinin çocuklarda kaygı düzeyini düşürdüğünü, özgüveni artırdığını ve sosyal becerileri geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Özellikle travmatik deneyimler yaşayan çocuklarda, oyun terapisi güvenli bir alan sağlayarak duygusal iyileşmeye katkıda bulunur.Amerikan Oyun Terapisi Derneği (APT) tarafından yapılan çalışmalar, düzenli oyun terapisi alan çocukların okul başarısında ve sosyal ilişkilerinde belirgin gelişmeler yaşadığını göstermektedir. Bu bulgular, oyun terapisinin yalnızca kısa vadeli değil, uzun vadeli olumlu etkiler yarattığını kanıtlar.Sonuç: Oyun, Çocuğun Dili; Terapi, Onun KöprüsüdürOyun terapisi, çocukların gelişim sürecinde hem duygusal hem de sosyal anlamda önemli bir rol oynar. Çocuğun yaşadığı zorlukları oyun yoluyla ifade etmesine ve sağlıklı baş etme mekanizmaları geliştirmesine yardımcı olur. Bu nedenle oyun terapisi, çocuk gelişiminin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmelidir.👉 Eğer çocuğunuzda duygusal ya da davranışsal sorunlar gözlemliyorsanız, oyun terapisi profesyonel destek için güçlü ve etkili bir yöntem olabilir. Çünkü unutmayın: oyun, çocuğun dili; oyun terapisi ise bu dili anlayabilmenin en güvenilir yoludur.Eğer çocuğunuzun duygusal dünyasında inişler ve çıkışlar gözlemliyorsanız, oyun terapisiyle ona güvenli bir alan sunabilirsiniz. Unutmayın, çocuklar duygularını çoğu zaman sözle değil, oyunla ifade ederler; bu nedenle profesyonel bir rehber eşliğinde oyun, onların duygularını anlamak ve sağlıklı baş etme yolları geliştirmek için güçlü bir araçtır. Oyun terapisi, çocuğunuzun özgüvenini artırır, sosyal ilişkilerini güçlendirir ve davranışlarını olumlu yönde şekillendirir. Oyun terapisi sayesinde çocuğunuz, duygularını daha iyi tanıyacak, kendine güveni artacak ve yaşamındaki zorluklarla baş etme becerilerini güçlendirecektir. Siz de oyun terapisi hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz ücretsiz soru sorabilirsiniz.
Eda KALE 30.09.2025

TERAPİYE BAŞVURMAYI GECİKTİREN YANLIŞ İNANIŞLAR

Terapiye Başvurmayı Geciktiren Yanlış İnanışlarGünümüzde ruh sağlığı konusunda farkındalık artsa da hâlâ birçok kişi terapiye başvurmakta gecikiyor ya da ihtiyaç duymasına rağmen bu adımı atmaktan çekiniyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri, toplumda yerleşmiş olan bazı yanlış inanışlardır. Bu inanışlar, kişinin hem mevcut sorunlarını ağırlaştırmasına hem de destek alabileceği bir sürece daha geç adım atmasına yol açar. Oysa terapi, yalnızca “büyük” sorunları olanların değil, kendini tanımak, ilişkilerini geliştirmek, daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek isteyen herkesin faydalanabileceği bir destektir. Bu yazıda terapiye başvurmayı geciktiren en yaygın yanlış inanışlara ve bunların gerçeği nasıl çarpıttığına yakından bakacağız.1. “Terapiye gitmek demek, akıl hastası olmak demektir.”En köklü ve yaygın yanlış inanışlardan biri budur. Terapiye gitmenin yalnızca ciddi psikiyatrik hastalıkları olanlara uygun olduğu düşünülür. Oysa psikolojik danışma; kaygı, stres, takıntılar, öfke kontrolü, ilişki sorunları, özgüven eksikliği ya da kişisel gelişim gibi çok geniş bir yelpazede destek sunar.Terapi, ruhsal bozuklukların yanı sıra gündelik yaşamda zorluk yaratan duygusal durumlarla başa çıkmayı da kolaylaştırır. Örneğin, iş hayatında yaşanan tükenmişlik, ebeveynlikteki zorlanmalar veya yas süreci gibi durumlarda da terapi önemli bir rehberdir. Dolayısıyla terapiye gitmek “akıl hastalığı” değil, ruh sağlığını önemsemek anlamına gelir.2. “Terapiye gidersem zayıf bir insan olduğumu gösteririm.”Bir diğer yanlış inanış, yardım istemenin zayıflıkla özdeşleştirilmesidir. Oysa gerçekte yardım istemek bir cesaret göstergesidir. Kendi sınırlarını fark edebilmek, çözüm yolları aramak ve profesyonel bir destek almaya karar vermek, kişinin güçlü yanlarını ortaya çıkarır.Toplumda “kendi başına halletmek” erdem olarak sunulur. Fakat insan sosyal bir varlıktır ve hayatın zorluklarıyla tek başına başa çıkmak her zaman mümkün değildir. Terapi, kişinin kendi kaynaklarını fark etmesine yardımcı olur ve bireyin dayanıklılığını artırır.3. “Zaten zamanla düzelirim, terapiye gerek yok.”Birçok kişi, yaşadığı duygusal sıkıntının kendi kendine geçeceğine inanarak terapiyi erteler. Elbette bazı sorunlar zamanla hafifleyebilir; ancak çoğu durumda problemin kaynağı çözülmedikçe farklı şekillerde tekrar ortaya çıkar.Örneğin, sürekli ertelenen kaygı sorunu zamanla panik ataklara dönüşebilir. Çözümlenmeyen ilişki çatışmaları derinleşerek iletişimi tamamen koparabilir. Terapi, sorunların köküne inmeyi ve kalıcı çözüm yolları geliştirmeyi sağlar. Zamanı “beklemek” yerine terapiye başvurmak, süreci çok daha sağlıklı bir noktaya taşır.4. “Terapi çok uzun sürer, yıllarca gitmem gerekir.”Bir diğer yanlış inanış, terapi sürecinin bitmek bilmeyen bir yolculuk olduğudur. Elbette her danışanın ihtiyacı ve hedefi farklıdır. Bazı durumlarda uzun süreli terapi gerekli olabilir; ancak birçok kişi için birkaç ay düzenli terapi, büyük ilerlemeler sağlamaya yeter.Ayrıca günümüzde kısa süreli terapiler (örneğin bilişsel davranışçı terapi, çözüm odaklı terapi) oldukça yaygın şekilde kullanılmaktadır. Terapi, sonsuz bir yolculuk değil; kişinin ihtiyacına uygun şekilde planlanan, esnek ve hedef odaklı bir süreçtir.5. “Terapiye başvurursam insanlar hakkımda kötü düşünür.”Toplumun yargısı, birçok kişinin terapiye başvurmasını engeller. “Ailemin, arkadaşlarımın ya da iş yerimin bunu öğrenmesini istemem” düşüncesi oldukça yaygındır. Oysa terapi gizlilik esasına dayanır. Terapi sürecinde paylaşılan bilgiler, danışanın onayı olmadan üçüncü kişilerle paylaşılmaz.Ayrıca son yıllarda terapiye başvuran kişilerin sayısı hızla artmaktadır. Bu durum, terapiyi “farklı” veya “olumsuz” bir davranış olmaktan çıkarmıştır. Ruh sağlığını önemsemek, kişisel bakımın bir parçası olarak görülmeye başlanmıştır.6. “Terapist benim yerime karar verecek, hayatımı yönetecek.”Bazı kişiler, terapiyi yanlış bir şekilde “birinin hayatımı kontrol etmesi” olarak düşünür. Oysa terapi, danışanın kendi kararlarını daha bilinçli şekilde alabilmesini destekler. Terapist, yol gösterici ve kolaylaştırıcıdır; asla kişinin yerine karar vermez.Terapi süreci, danışanın kendi değerlerini, ihtiyaçlarını ve hedeflerini fark etmesini sağlar. Böylece kişi, daha özgür ve sağlıklı seçimler yapabilir. Terapistin görevi, bireyi yönlendirmek değil, ona içsel kaynaklarını keşfetmesinde rehberlik etmektir.7. “Terapi çok pahalı, karşılayamam.”Maddi kaygılar da terapiye başvurmayı geciktiren bir diğer faktördür. Terapi ücretleri bazı kişiler için yüksek görünebilir; ancak bu noktada birkaç noktanın altını çizmek önemlidir:Terapi, uzun vadede kişinin ruhsal ve fiziksel sağlığını koruyarak yaşam kalitesini artırır. Bu da iş hayatında, ilişkilerde ve genel mutlulukta büyük bir yatırım anlamına gelir.Günümüzde bazı kurumlar, dernekler veya üniversiteler daha uygun fiyatlı ya da ücretsiz psikolojik danışma imkânı sunmaktadır.Online terapi seçenekleri, ulaşılabilirliği artırarak maliyetleri düşürebilmektedir.Dolayısıyla terapi, yalnızca “lüks” değil, kişinin yaşam kalitesine yapılan bir yatırım olarak görülmelidir.8. “Benim sorunum terapiyle çözülmez.”Bir başka yanlış inanış, “benim durumum çok farklı, bana terapi fayda etmez” düşüncesidir. Oysa her bireyin yaşadığı sorun kendine özgüdür; ancak terapi, bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanabilir bir süreçtir.Terapistler farklı ekollerden ve tekniklerden yararlanarak kişiye özel bir yaklaşım geliştirir. Dolayısıyla kişinin yaşadığı sorun ne kadar karmaşık görünürse görünsün, terapi sürecinde yeni bakış açıları ve çözüm yolları mümkündür.Sonuç: Terapi Bir Lüks Değil, Bir İhtiyaçtırTerapiye başvurmayı geciktiren yanlış inanışlar, kişinin ruhsal iyileşme yolculuğunu zorlaştırır. Oysa terapi, hayatın her döneminde başvurulabilecek güvenli, gizli ve destekleyici bir alandır. İnsan nasıl beden sağlığı için doktora gidiyorsa, ruh sağlığı için de terapiye başvurmak son derece doğaldır.Unutulmamalıdır ki, terapiye başvurmak zayıflık değil; yaşam kalitesini yükseltme, kendini tanıma ve içsel gücünü keşfetme yolunda atılmış cesur bir adımdır. Yanlış inanışların gölgesinde kalmadan, ihtiyaç duyduğunuzda profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Çünkü sağlıklı bir ruh hali, hayatın tüm alanlarına olumlu şekilde yansır.“İyileşme yolculuğunuz, tek bir cesur adımla başlayabilir; belki de o adım bugün olabilir.”
Eda KALE 30.09.2025

TAKINTILAR NEDİR VE İNSANLARIN HAYATINI NASIL ETKİLER?

Takıntılar Nedir ve İnsanların Hayatını Nasıl Etkiler?Hepimiz zaman zaman belirli düşüncelere, endişelere veya davranışlara takılı kalabiliriz. Bu normaldir; çünkü beynimiz riskleri ve olası sorunları sürekli değerlendirir. Ancak bu düşünceler, kişi üzerinde yoğun kaygı, stres ve tekrarlayıcı davranışlar yaratan bir seviyeye ulaştığında “takıntı” olarak adlandırılır. Psikoloji literatüründe takıntılar genellikle obsesyon ve kompulsiyon kavramlarıyla tanımlanır: obsesyon zihne istemsizce gelen ve rahatsızlık yaratan düşünce veya imgeleri, kompulsiyon ise bu kaygıyı azaltmak için yapılan tekrar eden davranışları ifade eder.Takıntılar, bireylerin yaşam kalitesini ve günlük işlevselliğini ciddi şekilde etkileyebilir. Basit bir düşünce ya da davranış biçimi gibi görünen takıntılar, zamanla kişiyi sosyal, akademik ve profesyonel alanlarda kısıtlayabilir, ilişkilerde gerilim yaratabilir ve ruhsal sağlığı olumsuz etkileyebilir.Takıntıların Temel Özellikleriİstem Dışı ve Tekrarlayıcı Düşünceler: Takıntılar genellikle kişi istemese bile zihne gelir ve tekrarlayıcıdır. Örneğin, kapının kilitli olup olmadığını sürekli kontrol etme düşüncesi, obsesif bir düşüncedir.Kaygı Yaratması: Takıntılar, kişide yoğun kaygı ve huzursuzluk hissi uyandırır. Kimi zaman bu kaygı öylesine güçlü olur ki kişi günlük yaşamına odaklanamaz.Kompulsif Davranışlar: Takıntıların yarattığı kaygıyı azaltmak için kişi belirli davranışları tekrar eder. Örneğin, el yıkama, kontrol etme, sayma veya belirli ritüelleri uygulama gibi. Bu davranışlar kısa süreli rahatlama sağlasa da uzun vadede takıntıyı besler.Gizleme Eğilimi: Kişiler genellikle takıntılı düşüncelerini veya davranışlarını çevrelerinden gizlemeye çalışır, çünkü bunların mantıksız olduğunu bilirler ve yargılanmaktan çekinirler.Takıntıların TürleriTakıntılar çok çeşitlidir ve farklı şekillerde ortaya çıkabilir:Temizlik ve Kontaminasyon Takıntıları: Mikrop kapma, kirlenme veya hijyenle ilgili yoğun kaygılar.Kontrol Takıntıları: Kapı kilidi, gaz vanası veya cihazların kapalı olup olmadığını defalarca kontrol etme.Düşünce Takıntıları: Kötü bir şey olacağına dair sürekli endişe, dini veya ahlaki saplantılar.Simetri ve Düzen Takıntıları: Eşyaların belirli bir şekilde olması, simetrik veya düzenli görünmesi gerektiğine dair yoğun ihtiyaç.Kompulsif Ritüeller: Sayma, dokunma veya belirli hareketleri tekrar etme gibi davranışlar.Bu çeşitlilik, takıntıların hem düşünsel hem de davranışsal boyutlarını kapsadığını gösterir.Takıntıların Günlük Hayata EtkileriTakıntılar, kişinin yaşamını farklı alanlarda olumsuz etkileyebilir:Zaman Yönetimi: Takıntılar çoğu zaman uzun süreli tekrarlayan davranışlar içerdiği için günlük görevleri aksatabilir. Örneğin, sürekli kapı veya ocak kontrol etme ihtiyacı, iş veya okul görevlerini tamamlamayı zorlaştırabilir.Sosyal Hayat: Takıntılı davranışlar sosyal ilişkileri zorlaştırabilir. Kişi, davranışları yüzünden arkadaşları veya aile üyeleriyle etkileşime girmekten kaçınabilir, izolasyon yaşayabilir.Ruhsal Sağlık: Takıntılar genellikle kaygı, stres ve depresyon ile ilişkilidir. Yoğun obsesyonlar kişinin kendine güvenini sarsabilir ve duygu durumunu olumsuz etkileyebilir.Fiziksel Sağlık: Özellikle temizlik veya kompulsif yıkama gibi davranışlar fiziksel rahatsızlıklara yol açabilir. Örneğin, aşırı el yıkama ciltte tahrişe ve yaralanmalara neden olabilir.İş ve Akademik Performans: Takıntılar, odaklanmayı zorlaştırabilir ve performansı düşürebilir. Sürekli kaygı ve ritüellerle uğraşmak, verimli çalışmayı engeller.Takıntılarla Başa Çıkma YöntemleriTakıntılarla başa çıkmak, çoğu zaman profesyonel destek gerektirir. Psikolojik danışmanlık ve terapi yöntemleri, kişinin yaşam kalitesini artırmada etkili olur:Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Takıntılı düşünceleri sorgulama, alternatif düşünceler geliştirme ve kaygıyı yönetme tekniklerini içerir.Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP): Danışan, kaygı uyandıran durumlarla kontrollü şekilde yüzleşir ve kompulsif davranışı yapmaktan kaçınır. Bu yöntem takıntının şiddetini azaltmada çok etkilidir.Farkındalık ve Kabul Yaklaşımları (Mindfulness – ACT): Danışan, takıntılı düşünceleri “sadece düşünce” olarak kabul etmeyi öğrenir ve onlara kapılmadan yaşamaya devam eder.Stres Yönetimi ve Rahatlama Teknikleri: Nefes egzersizleri, meditasyon ve gevşeme teknikleri kaygıyı azaltır ve zihinsel esnekliği artırır.Profesyonel Destek Almanın ÖnemiTakıntılar, günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyebilir ve yalnızca kendi başına üstesinden gelmek zor olabilir. Profesyonel psikolojik danışman veya terapist, takıntının kaynağını anlamaya, uygun baş etme stratejileri geliştirmeye ve yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olur. Destek almak, takıntılı düşüncelerin sizi kontrol etmesini önler ve daha dengeli bir yaşam sürmenizi sağlar.SonuçTakıntılar, istemsiz ve tekrarlayan düşünce ve davranışlar olarak tanımlanır ve kişinin yaşamını hem zihinsel hem de fiziksel açıdan etkileyebilir. Günlük işlevselliği, sosyal ilişkileri ve ruhsal sağlığı zorlayabilir. Ancak doğru yaklaşımlar ve profesyonel destek ile takıntılar yönetilebilir ve yaşam kalitesi artırılabilir. Bilişsel davranışçı terapi, maruz bırakma ve tepki önleme, mindfulness gibi yöntemler, takıntıları anlamada ve üstesinden gelmede etkili çözümler sunar.Kendi yaşamınızda takıntılarla başa çıkmak ve daha özgür bir zihinsel alan oluşturmak, hem ruhsal sağlığınızı hem de günlük işlevselliğinizi güçlendirecektir. Takıntıları fark etmek, kabul etmek ve profesyonel destekle başa çıkmayı öğrenmek, uzun vadede daha sağlıklı ve dengeli bir yaşamın kapılarını açar.Takıntılarla Baş Etmenin Önemi ve Kişisel GelişimTakıntılar yalnızca rahatsız edici düşünceler veya davranışlar değildir; aynı zamanda kişinin kendini, sınırlarını ve kaygılarını tanıması için bir fırsat da sunar. Takıntıları fark etmek, onları bastırmaya çalışmak yerine anlamaya ve yönetmeye odaklanmak, kişisel farkındalığı artırır. Bu süreçte kişi, hangi durumların tetikleyici olduğunu, kaygı seviyesini ve zihinsel kalıplarını daha iyi anlar.Profesyonel destek almak, yalnızca takıntıyı azaltmakla kalmaz; kişinin stresle başa çıkma becerilerini geliştirmesine, problem çözme stratejileri öğrenmesine ve günlük yaşamını daha verimli sürdürmesine katkı sağlar. Ayrıca danışmanlık süreci, kişinin kendine karşı sabırlı ve şefkatli olmasını da teşvik eder. Kendine yüklenmek yerine takıntılarıyla barışmayı öğrenmek, uzun vadede ruhsal dayanıklılığı güçlendirir.Takıntılarla başa çıkmayı öğrenmek, bireyin özgüvenini ve öz-yeterliliğini artırır. Kişi, zihninde sürekli dönen rahatsız edici düşüncelere kapılmak yerine, daha bilinçli ve sağlıklı kararlar alabilir. Bu süreç, sadece takıntıları yönetmekle sınırlı kalmaz; kişinin yaşam kalitesini artırır, daha dengeli ilişkiler kurmasına yardımcı olur ve genel olarak ruhsal iyi oluşunu güçlendirir. Takıntıları anlamak ve onlarla sağlıklı bir ilişki kurmak, hayatın kontrolünü yeniden ele almak için atılan en değerli adımlardan biridir.
Eda KALE 29.09.2025