Psikolojik Manipülasyon Nedir? Nasıl başa çıkabilirim ?

Özgüven problemleri nedir konusuna geçmeden önce özgüvenin ne olduğunu iyice kavramak gerekir. Özgüven, kişinin kendisiyle barışık olması halidir. Özgüvenli kişi kendini sever, pek çok konuda kendini yeterli görür, yapabildiklerinin farkındadır ve bu durumu davranışlarıyla da destekler. Özgüvenli bireyler kendileriyle barışık oldukları gibi çevreleriyle de iyi ilişkiler içerisindedir. Özgüven henüz bebeklik yıllarımızda ailemiz ile kurduğumuz iyi ilişkiler çerçevesinde oluşmaya başlar ve hayatımızın ilerleyen yıllarında da devam eder.
Fakat bazı kişiler kendilerine güvenme konusunda bazı problemler yaşarlar. Özgüven eksikliği ya da düşük özgüven olarak adlandırılan bu problemlerin nedenleri genel olarak çocukluk çağlarında çevremizin etkisiyle oluşsa da bir şok nedeni vardır.
Özgüven eksikliğinin nedenleri
Özgüven duygusu çocukluk yıllarımızda ailemizin ve çevremizin bize karşı davranışları ile oluşmaya başlar. Bireyler çocukluk yıllarında ailelerinden özgüvenlerini kırıcı davranışlar veya buna sebep olacak olaylar ile karşılaşırlar ise özgüven duygularında eksiklikler ortaya çıkar. Uzmanlar 2-6 yaş arasındaki dönemde ailelerinden sevgi görmeyen, vakit ayırılıp iyi ilişkiler kurulmayan ve devamlı olarak akranlarıyla kıyaslanan çocukların ileri yaşlarda özgüven sorunları yaşadığına işaret ediyor.
Özgüven sorunu yaşamamıza sebep olan nedenlerden bazıları şunlardır:
- Çocukluk yıllarında ailenizden devamlı olarak “sen yapamazsın, beceremezsin” gibi tepkiler alıp, sürekli olarak eleştirilmek
- Büyürken ebeveynleriniz tarafından aşırı korumacı tavırlarla karşılaşmak ve hareket alanınızın kısıtlanması
- Anne ve babanızın boşanması ile ortaya çıkan sorunlar
- Erkek/kız arkadaşınızdan ayrılmak, sevgiliniz tarafından aldatılmak
- Bir işte veya durumda başarısız olmanız sonucu oluşan başarısızlık korkusu
- Yaşadığımız hayat kırıklığı, ayrılık, başarısızlık gibi olayları fazla büyütmek ve bu durumlara takılı kalmak
- Kendimizi ağır bir şekilde eleştirmek
Bireyler çocukluk dönemlerinde gelen tepkiler ve eleştiriler ile yetişkinlik çağında yaşanılan başarısızlıklar ve olumsuz durumların etkisiyle başarısızlıklarının kendi kaderleri olduklarını düşünmeye başlarlar.
Özgüven problemlerinin belirtileri
Özgüven problemleri yaşayan kişiler yenilgiyi baştan kabullenirler. Özgüveni eksik kişiler yapması gereken bir iş olduğunda veya karşılarına olumsuz bir durum çıktığında başaramayacaklarını, yapmayacaklarını iddia ederler. Herkesin yapabileceği bir işi onların yapmaya becerileri olmadığını öne sürer, kendilerini geri planda tutarlar.
Kendine güven problemi yaşayan bireyler genel olarak kendilerine yapılan her eleştiriyi kabullenmeye meyillidir. Hatta onlar kendilerini başkalarından daha sert bir şekilde eleştirirler.
Karar almak özgüven problemi yaşayanlar için zordur. Karar vermek için kendi düşüncelerine değil çevrelerinin düşündüklerine daha çok önem verirler.
Özgüveni eksikliği yaşayan bireyler yeni ortamlara girmekten çekinirler. Yeni arkadaşlar edinmek, tanımadıkları bir ortamda söz almak onların için diğer kişilere göre daha zordur.
Özgüven problemlerini aşmanın yolları
Özgüvenimizi arttırmak için neler yapabiliriz?
- Öncelikle kendinizi daha çok sevmeye odaklanın. Her birey eşsizdir. Kendi değerimizin farkına varmak hayatımızdaki insanlarında bize verdiği değerin ve davranışların değişmesine sebep olur.
- Kendinizi devamlı olarak eleştirmeyin. Hiç kimse mükemmel değildir. Herkes hatalar yapabilir. Mükemmel ve hatasız olarak gördüğünüz kişiler bile ciddi hatalar yapabilir.
- Hatalarınızdan ders almaya çalışın ama bunu dünyanızı yıkacak bir mesele haline getirmeyin. İnsanlar hata yaparak ve bu hatalardan dersler çıkararak gelişirler.
- Kendinize küçük hedefler koyun. Büyük ve ulaşamadığınız hedefler koymak sizin başarısız olma oranınızı arttıracaktır. Bu başarısızlıklarda kendinize olan güveninizi düşürecektir. Ancak koyduğunu küçük hedefler sizi daha kolay başarıya taşır ve başardıkça kendinize olan güveninizde yerine gelir.
- Özgüven problemleri arkadaş çevremizden ya da özel hayatımızdan kaynaklanıyor olabilir. Belki de özgüveninizi düşürmenize sebep olan şeylerden biri de çevrenizdeki insanların size karşı olan olumsuz davranışlarıdır. Farklı insanlar tanımaya cesaret edin. Sizi aşağıya çeken insanları hayatınızdan uzaklaştırın ve size hak ettiğiniz değeri veren insanları hayatınıza alın. Size değer veren insanlarla birlikte olmak sizin de kendinize olan güveninizi arttırmanıza yardımcı olacaktır.
Psikolojik Manipülasyon Nedir?
Psikolojik manipülasyon, insanların düşüncelerini, davranışlarını veya duygularını kontrol etmek için kullanılan bir taktik yöntemidir. Bu manipülasyon yolları, insanların kendilerine dair bakış açılarını değiştirmek, onları farklı ve aslında istemediği kararlar almaya zorlamak ve hatta bazen kendi isteklerimize ulaşabilme amacını taşır.
Manipülasyon yetersiz, aldatıcı ve hatta taciz edici stratejiler yoluyla başkalarının algısını veya davranışlarını değiştirmeyi amaçlayan psikolojik ve sosyal bir etki türüdür.
Genellikle ikili ilişkilerde daha çok kullanılır. İlişki içerisinde güçlü olan tarafın, zayıf olan tarafı manipüle etmesi sonucu ortaya çıkar. Manipülasyon, ses tonu, vücut dili, jest ve mimikler gibi birçok yöntem ile gerçekleştirilebilir.
Psikolojik manipülasyon diğer insanların duygusal ve fiziksel sağlıklarına zarar verebilir. Manipülasyon insanların özgüvenlerini bozabilir veya kaygı ve depresyon gibi duygusal problemlere neden olabilir. Manipülasyonun farkında olmak ve manipülatörlere karşı durmak önemlidir.
Psikolojik Manipülasyon Teknikleri Nelerdir?
Psikolojik manipülasyon teknikleri, bir kişinin başka bir kişi veya grup üzerinde kontrolü sağlamak için kullanabileceği taktiklerdir. Bu tekniklerin etkileri kişilerin duygusal ve zihinsel sağlıkları üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bazı yaygın psikolojik manipülasyon teknikleri şunlardır:
Duygusal Manipülasyon
Duygusal manipülasyon, bir kişinin başka birini kontrol etmek veya istediği şeyleri elde etmek için duygusal bağlılık kurmasıdır. Bu tür manipülatif davranışlar, genellikle karşı tarafın hislerini sömürerek, onda utanç, suçluluk, kaygı vb. olumsuz duygular hissetmeye zorlayarak gerçekleştirilir. Duygusal manipülasyon, sağlıklı bir ilişki kurulmasını engelleyebilir ve kişinin özgüven ve hayat kalitesini düşürebilir.
Gaslighting
Kişinin karşısındaki kişinin gerçekliği hakkındaki algısını bozmaya çalışmasıdır. Bu durum kafa karışıklığına sebep olarak kişinin istediği şekilde hareket etmesine neden olabilir.
Özgüven Eksikliğinden Yararlanmak
İnsanların kendisinde beğenmediği veya eksik bulduğu yönü muhakkak ki vardır. Bu eksiklikleri genelde saklamaya çalışırız. Ama kendinizde eksik hissettiğiniz yönleri öğrenen manipülatörler bunu size karşı kullanarak öz güveninizin daha da düşmesine neden olur.
Ego Okşama
Bir kişinin kendini iyi hissetmesini sağlamak için yapılan davranıştır. Bu davranış, bir kişinin kendine olan güvenini arttırmak ve onun kendini değerli hissetmesini sağlamak amacını taşır. Bu şekilde kişinin hayır diyememesini sağlayarak manipüle etmiş olur.
Pozitif Sağlamlaştırma
Pozitif sağlamlaştırma, bir davranışın tekrarlanma olasılığını artırmak için o davranışın sonuçlarını olumlu hale getirerek kullanılan bir tekniktir. İstenen davranışların tekrarlanmasını teşvik ederek olumlu sonuçlar elde etmeyi amaçlar. Övgü, ödüllendirme, gülümseme gibi olumlu etkilerle bunu sağlamaya çalışılır.
Duygu Sömürüsü
Kişinin duygularını göz ardı ederek onları kendi çıkarları için kullanmasıdır. Bu tür davranışlar genellikle insanların acılarını, endişelerini veya kaygılarını kullanarak kendi çıkarlarını elde etmek için yapılır. Duygu sömürüsü, kişinin duygusal sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Mahrum Bırakma Davranışı
Kişinin diğer kişiyi isteyerek sevdiği ve ihtiyaç duyduğu şeylerden mahrum bırakmasıdır. Böylelikle istediği davranışa yönlendirmeye çalışılır.
Negatif Sağlamlaştırma
Bir kişinin ya da gruptaki insanların olumsuz düşüncelerini veya davranışlarını değiştirmeye yönelik bir psikolojik tekniktir. Bu ses tonunu yükseltme, bağırma hatta azarlama şeklinde davranışlarla yapılmaktadır.
Cezalandırmak
Kişinin istemediği davranışını yapmaması için onu korkutmak, tehdit etmek veya ceza yöntemleri kullanarak yapmamaya zorlanmasıdır.
Küçümsemek
Kişinin başka bir kişiye veya gruba karşı aşağılayıcı, küçük düşürücü ve saygısız davranışlarıdır. Karşısındaki kişiyi değersizleştirmeye ve kendisini önemsiz hissetmesine neden olur.
Sorunlu Davranışlar Sergilemek
Kişinin diğer bir kişiye karşı sorunlu davranışlar sergilemesi ve sonrasında özür dilemesi ile gerçekleştirilir. Bu durum karşısındaki kişiyi suçluluk duygusuyla boğarak kontrolü elinde tutmasına neden olabilir.
Manipülatif Kişilerin Özellikleri Nelerdir?
Manipülatör kişiler, başkalarını istedikleri şekilde yönlendirmek için bilinçli veya bilinçsiz olarak manipülasyon tekniklerinden yararlanırlar. Bu kişiler genellikle kontrol etme ihtiyacı hissederler.
Manipülatörler sıklıkla yalana başvururlar, gerçeği çarpıtmak için uğraşırlar.
Genellikle başkalarının duygularına karşı duyarsız yaklaşırlar ve diğer kişilerin duygularını sömürürler. Kendi çıkarlarını her şeyden önde tutarlar ve diğer insanların hislerine pek değer vermezler.
Diğer kişilerin zayıf ve eksik olduğu noktalarını hedef alabilirler veya başkalarının güvenlerini kötüye kullanarak kendi çıkarlarını korumaya çalışabilirler.
Bu kişiler genellikle diğer insanları kendi kontrolü altında tutmak isterler. Başkalarına emirler vererek veya onların hayatlarına müdahale etmeye çalışarak bu kontrolü sağlamaya çalışırlar.
Kendi hatalarını veya sorunlarını başkalarının üzerine yıkmaya çalışırlar ve kendilerini suçsuz göstermek isterler. Hatalarını kolay kolay kabullenmezler.
Birinin Beni Manipüle Ettiğini Nasıl Anlarım?
Manipülasyon, başka birinin sizi istediği yönde hareket etmeye ve düşünmeye ikna etmek amacıyla kullandığı çeşitli psikolojik teknikleri içeren bir davranıştır. Manipülasyonun farklı türleri vardır ve bazıları oldukça açık olabileceği gibi, diğerleri daha zor anlaşılabilir.
Birisi sizi manipüle ediyor olabilirse, şu işaretlere dikkat etmeniz gerekebilir:
- Size karşı söylemek istediği gerçekleri çarpıtıyor.
- Sizin duygularınızı kullanmaya çalışarak sizi suistimal etmek istiyor.
- Size karşı baskı yapıp, sizin kararlarınızı değiştirmeye çalışıyor.
- Sizi sürekli eleştiriyor ve kendinize olan güveninizi zedelemeye çalışıyor.
- Size karşı hep belirsizlik ve karmaşıklık yaratarak, kafanızın karışmasına sebep oluyor.
Bu seçeneklerden herhangi birini ya da birkaçını fark ederseniz, muhtemelen birisi sizi manipüle etmeye çalışıyor olabilir. Öncelikle neyin yanlış olduğunu anlamaya çalışabilir ardından sınırlarınızı belirleyerek, istenmediğiniz yönde hareket etmeye zorlanmanızı önleyebilirsiniz.
Manipülasyon Örnekleri Nelerdir?
Manipülasyon günlük hayatta birçok farklı şekilde karşımıza çıkabilir. Bazı örnekler:
Satış Taktikleri
Satıcılar, müşterilerin kararını etkilemek için manipülatif taktikler kullanabilirler. Örneğin, ürünün fiyatını düşük göstererek müşterinin daha fazla harcama yapmasını sağlayabilirler.
İlişki manipülasyonu
Partnerlerden biri diğerini kontrol etmek veya istediği şeyleri yaptırmak için manipülatif taktikler kullanabilir. Duygusal sömürü yaparak diğer kişiyi kaygılandırabilir veya suçluluk duygusu uyandırarak davranışlarını değiştirebilir.
Sosyal medya manipülasyonu
Sosyal medyada insanlar diğer herkesin davranışlarını manipüle etmek için çeşitli teknikler kullanabilir. Bu teknikler insanların ilgi alanlarına göre içerikler sunarak onların davranışlarını yönlendirebilir.
İşyerinde manipülasyon
İşverenler, işyerinde çalışanları manipüle etmek için çeşitli taktikler kullanabilirler. İşten çıkarılma veya terfi edilmeme korkusuyla çalışanları kontrol altında tutmaya çalışabilirler.
Manipülasyon Türleri Nelerdir?
Manipülasyonlar; psikolojik manipülasyon, saldırgan manipülasyon, duygusal manipülasyon, strateji ve kendini gizleme olarak farklı kategorilerde ele alınmaktadır.
Psikolojik manipülasyon manipülatörün rahatsız edici, aldatıcı yöntemler ile diğer bireylerin düşünce, algı veya davranışlarını değiştirmeyi, etkilemeyi amaçlayan bir sosyal etki türü olarak tanımlanırken, duygusal manipülasyon ise manipülatör bireylerin, kendine hizmet eden bir çerçeve içinde başkalarının duygularını manipüle etme kabiliyeti olarak ifade edilmektedir.
Bu tür manipülasyon ile manipülatörün diğerlerini bilinçli bir şekilde etkisi altına alarak, kendi isteklerine göre onları değiştirmesi ve duygusal istismara başvurmasından bahsedilmektedir.
Manipülasyonun bir başka çeşidi, strateji kullanma olarak isimlendirilmektedir. Bu tür manipülasyonda manipülatif kişilerin, bireysel çıkarlarını en üst noktaya yükseltecek stratejiler kullandıklarına dikkat çekilir.
Bir diğer manipülasyon stratejisi, manipülatörün kendini gizlemesidir. Kendini gizleme, bireylerin kendilerine dair tanımladıkları özel duygu, düşünce, deneyim ve eylemleri bilinçli bir şekilde diğer insanlardan saklamaya yönelik sürekli ve genel davranışsal eğilimler olarak belirtilmektedir
Manipülatif davranışların oluşmasında pek çok faktörden bahsetmek mümkündür. Bunların en başında aile ve yakın sosyal çevre sıralanabilir.
Sevgilim Beni Manipüle Ediyor Ne Yapmalıyım?
Manipülasyon ilişkilerde oldukça yaygın bir durumdur ve insanlar manipüle edildiğini fark etmeden uzun bir süre geçirebilirler. Eğer sevgilinizin sizi manipüle ettiğinden şüpheleniyorsanız, öncelikle bu durumu netleştirmek için kendinize birkaç soru sormanız gerekebilir:
- Sevgilim/Eşim beni nasıl manipüle ediyor?
- Manipülasyon benim üzerimde ne tür etkiler yaratıyor?
- Bu durum devam etmesine izin verirsem nelerle karşılaşabilirim?
Eğer ki sevgiliniz/eşiniz gerçekten sizi manipüle ediyorsa, bunu fark etmeniz zor olabilir ve zaman alabilir çünkü manipülatif kişiler genellikle karşı tarafın hislerini etkilemek için çok profesyonel davranırlar.
Ama ilişkinizde sıklıkla şunlara maruz kalıyorsanız:
Sürekli eleştirilme veya kötü sözler, hakaretlerle aşağılama
Sık sık kendinizi suçlu hissettirme
Duygularınız üzerinden sizin eksik ve zayıf olduğunuz yönlerden vurma
Hayatınızla ilgili her anı kontrol etmeye çalışma
Verdiğiniz kararlarınıza saygı göstermeme
Eğer sevgiliniz veya eşinizin sizin üzerinizde böyle bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorsanız, kendinizi korumanın en birinci yolu onunla bu durumu açıkça konuşmanızdır. Konuşmanızda ona sevgi ve saygı ile yaklaşıp, kendinizi nasıl hissettiğinizi anlatmayı deneyin ve bu durumun değişmesi için neler yapabileceğinizi konuşun.
Okul Hayatında Manipülasyon Yapılır Mı?
Okul hayatında da öğrenciler arasında manipülasyon yaşanabilir. Örneğin, bir öğrenci diğer öğrencileri kendi istediği gibi hareket etmeye ikna etmek için yalana başvurabilir veya gerçeği çarpıtmak için uğraşabilir. Bununla birlikte, okullarda manipülasyonu engellemek için birçok önlem alınabilir. Öğrencilere dürüstlük ve saygı gibi değerleri öğretmek, anlatmak onların doğru kararlar vermelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, okullarda öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için destekleyici bir ortam sağlamak da öğrencilerin manipülasyona maruz kalma ihtimalini ve manipülasyondan etkilenme ihtimalini azaltabilir.
Manipülasyonla Nasıl Başa Çıkılır?
Kendinizi tanıyın: Manipülatif davranışların genellikle zayıf noktalarınıza odaklandığını unutmayın. Kendinizi ve hangi durumlarda zayıf olabileceğinizi bilmek, manipülasyon yapmak isteyenlere karşı daha hazırlıklı olmanızı sağlar. Ayrıca, kendinizi güçlü ve özgüvenli hissetmek, manipülatif kişilerin sizi kolayca etkilemesini engeller.
Sınırlarınızı belirleyin: Sınırlarınızı belirlemek, başkalarının sizi nasıl ele alacaklarını kontrol etmenize yardımcı olur. Kendi değerlerinizi ve inançlarınızı koruyun. Birisi sizi manipüle ettiğinde, sınırlarınızı açıkça ifade ederek ve kendinizi olumsuz duygulardan koruyarak manipülasyonun etkisini azaltabilirsiniz.
Mantıklı hareket etmeye çalışın: Manipülatif kişiler genellikle duygusal olarak hareket etmenizi sağlamaya çalışırlar. Bu nedenle, mantıklı düşünmek, mantığı kullanmak kalmak ve duygusal tepkilere kapılmamak önemlidir.
İletişim becerilerinizi geliştirin: İyi bir iletişimci olmak, manipülatif kişilerle nasıl başa çıkacağınızı da öğrenmenize yardımcı olur. Kendinizi doğru ifade etmek ve başkalarıyla sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilmek, manipülasyonun etkisini azaltır.
Empati yapmayı ihmal etmeyin: Başkalarının duygularına ve ihtiyaçlarına saygı duymak, onların manipülatif davranışlarına karşı direnmenize yardımcı olur.
Sorular sorun: Manipülatif kişiler genellikle kontrolü ellerinde tutmak için ikili ilişkilerinde sohbeti yönetmeye çalışırlar. Onları sorgulayarak, onların gerçek amacını anlamaya çalışabilir ve manipülatif davranışlarına karşı koyma yolunu bulabilirsiniz.
Güvenli bir çevre, alan oluşturun: Güvenebileceğiniz bir çevreye sahip olmanız, manipülasyona karşı savunmasız hissetmenizi önleyebilir. Aileniz, arkadaşlarınız veya bir terapist gibi güvendiğiniz kişilerle konuşarak, manipülatif davranışlarla başa çıkmak için farklı bakış açıları ve tekniklerini öğrenebilirsiniz.
Manipülasyona Maruz Kaldığımda Ne Yapabilirim?
Manipülasyon, bir kişinin diğer kişileri kontrol etmek veya istediği şeyi elde etmek için bilinçli olarak yanıltıcı yönde davranışlarda bulunmasıdır. Manipülasyon konusunda terapi almak genellikle, manipülatif davranışların nedenleri ve bu davranışların nasıl değiştirilebileceği konularını ele alır.
Manipülasyonun nedenleri genellikle kişinin zayıf veya yetersiz olduğu yönleri, düşük özgüveni ve düşük özsaygısı ya da başka duygusal zorluklarından kaynaklanabilir. Manipülasyon terapisinde terapist ile beraber kişinin kendine olan güveninin artmasına ve daha sağlıklı iletişim becerileri geliştirmesine yardımcı olacak teknikler sağlanır.
Bu terapide, bireyin kendi düşünceleri, duyguları ve davranışları üzerinde çalışılarak, daha olumlu bir yaşam tarzı geliştirmesine yardımcı olunur. Terapi sürecinde, genellikle bireyin manipülatif davranışları fark etmesine ve bunları nasıl değiştirebileceğine odaklanılır.
Terapi süreci ayrıca, hayatınıza karşı müdahaleciliğe veya kontrolcü davranışlara karşı daha sağlıklı tepkiler geliştirilmesine de odaklanır.
Psikolog Enes Dinçer manipülasyona maruz kalanlar ve bu durumun kendisine zarar verdiğini düşünenler için terapi hizmeti uygulamaktadır. Eskişehir’de bulunan Psikoterapi Merkezinden randevu alarak değişime yeni bir adım atabilirsiniz.
Kaynakça
Yılmaz, H. “İnsan İlişkilerinde Manipülasyon Ölçeği”. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi 7 (2018): 0-0
Erden Çınar, S., Yazıcı, S. & Tekiner, B. (2022). BELİREN YETİŞKİN İLİŞKİLERİNDEKİ MANİPÜLASYONLARDA AİDİYET HİSSİNİN GÜCÜ. Toplum ve Sosyal Hizmet, 33 (1), 97-112
https://psikologenesdincer.com.tr/psikolojik-manipulasyon-teknikleri-ve-korunma-yollari/
Yayınlanma: 02.02.2024 17:42
Son Güncelleme: 16.08.2024 17:39

Bunları da sevebilirsiniz...
Tükenmişlik çok uzun süre fiziksel, duygusal ve ruhsal bitkinlik halini ifade etmektedir. Daha çok işle ilgili olsa da farklı konularda da kendisini gösterebilir ve sağlığı olumsuz etkileyebilir. Uzun süreli stres hissettiğinizde tükenmişlik ortaya çıkabilmekle birlikte, bu durum herkesin başına hayatının bir dönemde gelebilmektedir.Stresten kaynaklı olsa da tükenmişlik stres ile aynı anlamı taşımamaktadır. Tükenmişlik daha çok bir süre birikmiş olan stresin bir sonucu olarak deneyimlenir. Tükenmişliği bu nedenle stresin daha büyüğü ve var olmak için strese ihtiyaç duyan bir durum olarak düşünebilirsiniz. Stres geçicidir, stres faktörü ortadan kalktığında veya durumla baş edildiğinde problem ortadan kalkar. Tükenmişlik ise daha uzun süreli olabilir, stres sona erse de devam edebilir. Tükenmişlik üretkenliğinizi engeller, umutsuzluğa neden olur. Duygusal olarak daha tükenmiş olup neşe veya tatmin duygusunu deneyimleyemezsiniz. Ancak stres daha çok kaygı ve sinirlilik duyguları ile deneyimlenmektedir. Fiziksel olarak da etkileri farklı olabilmektedir. Stres daha çok kas ağrısı, baş ağrısı ve sindirim sorunlarına neden olabilirken tükenmişlik kronik yorgunluk, bağışıklık sisteminde zayıflama veya kardiyovasküler hastalık gibi problemlerle karşılaşmaya neden olmaktadır.Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri Nelerdir?Tükenmişlik sendromu zamanla ve aşama aşama ilerleyen bir süreçtir. Tükenmişlik sendromunun belirtileri stres, depresyon veya kaygı ile karıştırılabileceğinden fark edilmeyebilir ve ele alınamayabilir. Belirtileri tanımak için aşağıdaki kriterler size yardımcı olabilir:Fiziksel Belirtiler:Çoğu zaman yorgun veya bitkin hissetmekTekrarlayan uykusuzluk ve uyku bozukluklarıSık sık baş ağrısıKas veya eklem ağrısıMide bulantısı veya iştahsızlık gibi sorunlarBağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle sık sık hastalanmaYüksek tansiyonNefes alma sorunlarıDuygusal Belirtiler:Çaresiz, sıkışmış hissetmekKendinden şüphe duyma, başarısız veya değersiz hissetmeDünyada kopuk ve yalnız hissetmekBunalmış hissetmekMotivasyon eksikliği hissetmek, alaycı/olumsuz bir bakış açısına sahip olmakTatmin ve başarı duygusunun eksikliğiİlgi ve zevk kaybıSürekli korku, endişe ve kaygı duygularıDavranışsal Belirtileri:Erteleme ve bir şeyleri tamamlamanın daha uzun sürmesiKonsantrasyon zorluğuİnsanlardan, sorumluluklardan vb. uzaklaşmak ve izole olmakBaşa çıkmak için yiyeceğe, maddeye veya alkole bağımlı olmakSinirli ve çabuk sinirlenen, patlamaya meyilli ve hayal kırıklıklarını başkalarından çıkaranArtan geç kalma, işe geç kalma ve/veya daha yüksek devamsızlıkTükenmişlik Sendromunun Aşamaları:Tükenmişlik sendromu birden ortaya çıkmamakta, yavaş yavaş ilerlemektedir. İki psikolog Freudenberger ve Gail North başlangıçta tükenmişliğin gelişimini 12 aşamalı bir modelde özetlemiş olsalar da basitleştirilmiş 5 aşamalı bir model artık günümüzde araştırmalarda yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır:Balayı Evresi: Yeni bir işe, göreve veya role başlarken yüksek enerji ve coşku hissedebilirsiniz. Bu aşamada iyimser olmak daha kolaydır. İşe olan bağlılık, heyecan ve kendinizi kanıtlama isteği bazen daha fazla sorumluluk üstlenmeye ve daha fazla çalışmaya yol açabilir. Uykusuzluk, stres önemsiz görünebilir.Stresin Başlangıcı: Balayı aşaması azaldıkça bazı günler daha zorlu gelmeye başlar. İş hala ödüllendirici gelir ancak stres kendini göstermeye başlar. İyimserliğinizin üretkenliğinizin azaldığını fark edebilirsiniz. Bununla birlikte yorgunluk, sinirlilik, kaygı , odaklanmayı daha kolay kaybetme, iştahta değişiklikler, uyku sorunları ve baş ağrısı gibi hoş olmayan stres semptomlarını da fark edebilirsiniz . Bazı stresler sizi motive etmek ve harekete geçirmek için iyi olsa da, yönetmek için negatif başa çıkma stratejilerine başvuruyorsanız ve kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmeye başlarsanız, bu aşama bir sonrakine yol açabilir.Kronik Stres: Stres kalıcı hale gelir. Küçük şeylere öfkelenebilir, sürekli yorgun hissedebilir ve daha sık hastalanabilirsiniz. Kronik stres, ilgisizlik, kızgınlık, alaycılık ve güçsüzlük duygularına yol açabilir. Sosyal ilişkilerden uzaklaşabilirsiniz. Sorunu inkar edebilir ve tükenmişliğe doğru ilerleme görülebilir.Tükenmişlik: Tükenmişlik belirtileri kritik hale geldiğinde bu gerçekleşir. İş ve yaşam sorumlulukları ile başa çıkmak ve içinde bulunduğunuz koşullardan bir çıkış yolu bulmak daha zordur. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak bitkinlik hissedebilirsiniz. Hayata veya işe karşı giderek daha fazla karamsar olabilirsiniz. Boşluk hissi, kendinden şüphe etme ve başkalarından izole olma isteği artabilir. Fiziksel belirtileriniz de yoğunlaşabilir veya artabilir. Çevrenizdeki insanlar davranışlarınızda değişiklikler fark edebilir. Bu aşamada gerekli değişiklikleri yapmazsanız, belirtiler devam ettikçe iyileşmeniz daha da zor olabilir.Alışkanlık Halindeki Tükenmişlik: Tedavi edilmezse tükenmişlik belirtileri hayatınıza yerleşebilir. Kronik üzüntü veya depresyon gibi önemli ve devam eden zihinsel, fiziksel ve duygusal sorunlar yaşarsınız. Yaşadığınız kronik zihinsel ve fiziksel yorgunluk, çalışmayı ve kendinizi toparlamayı bırakmanıza neden olabilir. Bir uzmandan destek alma ihtiyacı meydana gelebilir.Tükenmişliğin Nedenleri Nelerdir?Olumsuz duygu, düşünceler ve davranışlar stresin şiddetlenmesine neden olabilir ve bu da tükenmişliğe yol açabilir. Olumsuz içsel konuşma, gerçek dışı beklentiler ve mükemmeliyetçilik, sürekli bir baskı hissi yaratarak ve öz saygıyı zayıflatarak tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Yalnızlık ve sosyal bağlantı eksikliği umutsuzluğa ve yorgunluğa neden olabilir. Duygusal destek sunabilen aile üyelerinden, arkadaşlardan uzak kalmak tükenmişliğin tetiklenmesine ve sürmesine neden olabilir. Güçlü bir destek sistemi ise tükenmişliğe karşı koruyucu bir rol oynamada önemlidir. Yanı sıra gergin ilişkiler de tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Diğerlerinin ihtiyaçlarını düşünürken kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmek bir süre sonra yorgunluğa ve zamanla tükenmişliğe yol açabilir.İş yerinde mutsuz hissetmek kronik strese yol açabilmektedir. Aynı zamanda amaç eksikliği yaşamak, desteklenmediği ve değer görmediği düşüncesine sahip olmak tükenmişliğe neden olabilir.Sevdiğiniz birinin ardından üzüntü yaşamanız normaldir. Yas sürecinin depresyon, kendini suçlama veya kronik strese dönüşmesi duygusal ve fiziksel olarak yorucu olabilir ve tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Kronik bir hastalıkla mücadele etmek umutsuz ve stresli hissetmeye yol açabilir. Bu sebeple kişinin tükenmişlik sendromuna yakalanma ihtimali vardır.Tükenmişlik Sendromu İle Mücadele EtmekTükenmişlikle mücadele etmek için şu yöntemleri deneyebilirsiniz:Kendinize zaman ayırın, egzersiz, meditasyon, doğada yürüyüşe çıkmak gibi aktivitelere yönelebilirsiniz.Sınırlarınızı belirleyerek üstesinden gelemeyeceğiniz görevleri başkasına devredin veya hayır diyebilin. Gerçekçi hedefler belirlemek ve iş yükünüzü önceliklendirmek önemlidir.Biri ile nasıl hissettiğinizi konuşmak bazen iyi gelebilir. Bu nedenle sevdiklerinizle iletişim halinde olun.Yeterince uyumak, dengeli beslenmek, alkol ve kafeini sınırlamak gibi sağlıklı alışkanlıklar kazanmak ktükenmişliği önlemenize yardımcı olabilir.Tükenmişlik sendromu ile baş etmek için terapi desteği almak yardımcı olabilir. Psikolog ile sorunlarınızı konuşabilir ve üzerinde çalışabilirsiniz. Yazıyı Oku
Uzman: Pelin KABARYayınlanma: 03.03.2025

Sıkça partneriniz tarafından aşağılandığınızı hissediyor musunuz? Peki ya desteklenmediğinizi, değersizleştirildiğinizi hissediyor musunuz? Uyarı işaretlerini fark edip toksik ilişki içinde olup olmadığınızı anlamaya ne dersiniz? Duygusal, zihinsel ya da fiziksel olarak kendinizi koruyabilmek, toksik ilişkiyi fark edebilmek için gelin önce “toksik ilişki”nin ne olduğuna bakalım.Toksik ilişki, güven hissedemediğiniz, sıkışmışlık, ilişkinin istikrarsızlığı sebebi ile bunalmışlık hissettiğiniz bir ilişki türüdür. İlk kez 1996 yılında Lillian Glass tarafından “Toxic People” kitabında kullanılan bu kelime günümüzde de karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Sağlıklı bir ilişki yaşayabilmek için bu kavramı anlayabilmek önem taşımaktadır. Toksik ilişkinin özellikleri içerisinde genellikle şunlar yer alır:Sıklıkla değersizlik hissine rastlanabilir. İlişkide aldığınızdan daha fazla veren kişi olmak değersiz hissetmenize yol açabilir.Sıkça eleştirildiğinizi ve suçlandığınızı fark edebilirsiniz. Karşı tarafın hatası olduğunu düşünürken okların tarafınıza çevrildiğini ve suçlandığınızı görebilirsiniz.Güvensizlik hissi yaşayabilirsiniz.Karşı tarafı mutlu etmek için çabalasanız da mutlu edemediğinizi görebilirsiniz.İletişim sorunları sıklıkla yaşanabilir ve çiftler birbirini sıkça yanlış anlayabilir. Sürekli kavga çıkacağı ile ilgili tetikte hissedebilirsiniz ve kaçmak için çaba gösterirsiniz.Saygısızlık görebilir ve ihtiyaçlarınızın karşılanmadığını fark edebilirsiniz.Özgüveninizin zamanla zedelendiğini hissedebilirsiniz.Toksik İlişkiler Sadece Romantik İlişki ile Mi Sınırlıdır?Toksik ilişkiden bahsedildiğinde aklınıza öncelikle romantik ilişkiler gelebilir. Ancak toksik ilişki arkadaşlıklar, aile ilişkileri ya da iş ilişkileri gibi pek çok ilişkide kendisini gösterebilir. Örneğin toksik bir arkadaş sürekli sizi aşağılayabilir, sizi kendi çıkarları için kullanabilir. Aile üyelerinden birisi sizi manipüle edebilir. İster partnerinizle, ister aile üyenizle, ister arkadaşınızla ya da meslektaşınızla olsun, toksik bir ilişkiyi tespit etmek olumsuz etkileri ile baş edebilmek için oldukça önemlidir.Toksik Bir İlişki İçinde Olabilir Misiniz?Toksik bir ilişkide olup olmadığınızı anlamak için öz değerlendirme yapmanız ve duygularınızı fark etmeniz gerekmektedir. Örneğin iletişim sonrası bitkin, aşağılanmış hissedip hissetmediğinizi takip edebilirsiniz. Gerçek kendinizi ortaya ne kadar koyabildiğinizi düşünebilirsiniz. Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız “Bu ilişkide saygı görüyor muyum, duygularımı ne kadar ifade ediyorum ve duygularımı ve düşüncelerimi ilişkimde bastırmalıymışım gibi düşünüyor muyum?” sorularına cevap aramak da size yardımcı olabilir.Zehirli ve Sağlıklı Bir İlişkiyi Birbirinden Nasıl Ayırt Edebiliriz?Bir ilişkinin toksik mi sağlıklı mı olup olmadığını ayırt ederken ilişkide hangi davranışların sık sergilendiğini inceleyebilirsiniz. Sağlıklı bir ilişkide özgürlük, aidiyet hissetme, özerklik, sınırlara saygı, birbirinin ve kendinin ihtiyacını gözetme gibi konularda özen gösterilmesi gerekir. Ancak toksik bir ilişkide bunlar eksiktir. Bu konuların yanı sıra toksik bir ilişki ile sağlıklı bir ilişkiyi ayırt etmenize yardımcı olan diğer ipuçları şunlar olabilir:Toksik bir ilişkide güvensiz hissederken sağlıklı bir ilişkide güven hissedersiniz.Toksik bir ilişkide kıskançlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide sevgi dolu hissedersiniz.Toksik bir ilişkide bencillikle sıklıkla karşılaşırken sağlıklı bir ilişkide ihtiyaçların karşılandığını hissedersiniz.Toksik bir ilişkide saygısızlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide saygı vardır.Toksik bir ilişki taciz edici iken sağlıklı bir ilişki şefkat doludur.Toksik Bir İlişkinin Olumsuz Etkileri Nelerdir?Toksik ilişkiler hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. İlişki içinde genellikle mutsuz hissetmeye yol açar. Toksik bir ilişki diğerleriyle ilişkinizi de olumsuz etkleyerek sevdiklerimizden bizi uzaklaştırabilir ve yalnız hissetmenize yol açabilir. Hem yalnızlaşmak hem de toksik bir ilişki yeme sorunlarına, bağışıklık sistemi sorunlarına, iştah problemlerine ve depresif hissetmeye yol açabilir. Daha öfkeli ve mutsuz birine dönüştüğünüzü fark edebilirsiniz. Toksik ilişkinin getirdiği kaygı ve stres ile baş etmek için sağlıksız baş etme yollarının denendiği de gözlemlenmektedir. Zamanla kendinize bakış açınızda negatif değişimler görülebilir ve özgüveniniz ile öz saygınız olumsuz etkilenebilir. Duygusal yeme ile alkol ve madde kullanım bozuklukları bu sağlıksız baş etme yollar arasındadır.Toksik İlişkiler Neden Sürdürülür?Kendinizle olan ilişkiniz sizi toksik ilişkide kalmaya mecbur bırakıyor olabilir. Düşük öz saygı ve öz sevgi toksik ilişkiye bağlılığınızı korumaya neden olabilir. “Ya benim hakkımda dedikleri doğruysa?” ya da “Beni başka kimse sevmez ki!” gibi zihninizden geçen bu düşünceler toksik ilişkiyi sonlandırmaya engel olabilir. Bu kaygı ve korku hissettirici düşünceler ilişkinin devam etmesine neden olabilir. Ebeveynlerimizle olan ilişkimiz veya ebeveynlerimizin birbirleri ile olan ilişkilerinden öğrendiklerimiz de yanlış bir ilişki dinamiği öğrenmemize ve yetişkin bir birey olarak toksik bir ilişkide bulunmamızın sebebi olabilir. Eğer mağdur taraf partneri tarafından tehdide maruz kalıyorsa, ilişkiyi sonlandırdığında fiziksel, maddi gibi açılardan zarar göreceğinden endişe duyuyorsa ilişkiyi sonlandırmaktan kaygı duyabilir.Toksik Bir İlişkideyseniz Ne Yapabilirsiniz?Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu düşünüyorsanız öncelikle değişimin mümkün olduğunu unutmayın. Bu konu ile ilgili güvendiğiniz bir kişi ile konuşabilirsiniz. Partnerinizle bu konuyu değerlendirebilir, birlikte değişim için çaba göstermeye karar verdiğinizde çift terapisine başvurabilirsiniz. Yıkıcı tartışmalar yerine yapıcı tartışmalar yapabilir ve duygu ve düşüncelerinizi ifade ederken “ben dili”nden yararlanabilirsiniz. Maalesef her birey değişime açık olmayabilir ve sorunları kabul etmeyebilir. Zihinsel ve bedensel sağlığınıza öncelik vererek kendinizi korumaya hakkınız var ve bunu mümkün olduğunda çatışmaya girmeden sağlıklı sınırlar koyarak ve kendinize güvenerek yapabilirsiniz.Toksik ilişkileri zamanında fark etmek ve ele almak kendinizi koruyabilmeniz için önem taşır. İlişkinizin toksik bir ilişki olup olmadığından emin değilseniz veya baş etmek için desteğe ihtiyacınız varsa bireysel terapi desteği alabilirsiniz. Terapi desteği sayesinde kendinizi daha iyi tanımayabilir, özgüveninizi kazanabilir, sınır koymayı öğrenebilir ve toksik ilişkinin olumsuz etkilerinden kendinizi korumayı başarabilirsiniz.Klinik Psikolog Pelin KABAR Yazıyı Oku
Uzman: Pelin KABARYayınlanma: 17.02.2025
Bir yerinizi incittiğinizde, yaranızı temizleyip bantla sarmaz mısınız? O zaman, duygusal anlamda acı çektiğinizde de aynı şeyi neden yapmayasınız?Öz Şefkat Nedir?" Öz şefkat bir kabul etme şeklidir. Kabul etmek genel olarak deneyimlediğimiz şeyleri (bir düşünceyi ya da duyguyu) ima eder. Öz şefkat doğrudan bunları yaşayan benliğimizi kabul etme anlamına gelir. Acı çekme sürecinde kendimizi kabul etmemizdir.""Şefkat, yüreğin bir başkasının ıstırabına titreyerek yanıt vermesi ve bu ıstırabın hafifletilmesini istemesidir. Istırap çekerken kendimize yardım etmek istediğimizde deneyimlediğimiz duygu ise öz şefkattir."Öz şefkatin 3 anahtar özelliğiKendine iyi davranmakİnsanların ortak halleri olduğunu bilmekFarkındalıkKendine İyi DavranmakKendine iyi davranmak, bireyin kendisine karşı yargılayıcı olmasının tam tersidir. Kişinin kendi kusur ve eksiklerine karşı hoşgörülü olmasını içerir. Kendine iyi davranmak, öz eleştiri yerine kendini anlama ve destekleme yaklaşımını benimsemek demektir.İnsanların Ortak Halleri Olduğunu Bilmek“Deneyimlerimizi başkaları da paylaşır. İnsan deneyimlerinin ortak olduğunu anlamak, kişinin yalnızlık ve tecrit edilmişlik duygusundan kurtulmasını sağlar.”Hayatta başımıza talihsiz bir olay geldiğinde, sıklıkla bu acının yalnızca bizi bulduğunu ve sadece bizim bu kadar derin bir şekilde hissettiğimizi düşünme eğilimindeyiz. Bu durum, diğer insanların da benzer zorluklar yaşadığı gerçeğini göz ardı etmemize neden olabilir. Başkalarının da benzer mücadelelerden geçtiğini bilmek, kendimizi yalnız ve dışlanmış hissetme duygusunun hafiflemesine yardımcı olur.Farkındalık“Acı, algılamayı sınırlar. Bilinçli farkındalık ise ne vakit acı çektiğimizi, ne vakit kendimizi eleştirdiğimizi ve ne vakit kendimizi tecrit ettiğimizi fark etmemizi sağlar ve bize bir çıkış yolu gösterir.”Farkındalık, öz şefkatin temel unsurlarından biridir ve kişinin duygusal deneyimlerini yargılamadan fark etmesini sağlar. Öz şefkatte bilinçli farkındalık, kişinin acı çektiğini, kendine yönelik eleştirilerde bulunduğunu veya kendini yalnız hissettiğini fark etmesine yardımcı olur. Bu farkındalık, bireyin zorlayıcı duygularla yüzleşmesine ve onları kabullenmesine olanak tanır.Öz şefkat pratiği: Bir arkadaşına nasıl davranırsın?❤️🫂Hayatınızda hiç başkalarına gösterdiğiniz anlayışı ve sevgiyi kendinize göstermediğinizi fark ettiniz mi? Çoğu zaman sevdiklerimize karşı yumuşak, destekleyici ve sevgi dolu olabilirken, kendimize daha eleştirel ve sert olabiliyoruz. Bu alıştırma, bu farkı görmenize ve kendinize daha nazik davranmayı öğrenmenize yardımcı olacak.İhtiyacınız olanlar bir kağıt ve kalem 📃✏️1. Başkalarına Nasıl Davrandığınızı DüşününÖnce şunu hayal edin: Çok yakın bir arkadaşınız kötü bir dönemden geçiyor, kendini çok çaresiz hissediyor. Bu durumda ona nasıl davranırsınız?Ona neler söylersiniz?Ses tonunuz nasıl olur?Onu nasıl rahatlatmaya çalışırsınız?Bunları kısa bir şekilde yazın.2. Kendinize Nasıl Davrandığınızı DüşününŞimdi sıra sizde. Siz kötü bir dönemden geçerken, kendinizi başarısız, yalnız ya da üzgün hissettiğinizde, kendinize nasıl davranıyorsunuz?Kendinize neler söylüyorsunuz?İç sesinizin tonu nasıl?Kendinize karşı sert mi yoksa destekleyici misiniz?3. Farkları KeşfedinYazdıklarınızı karşılaştırın. Arkadaşınıza ve kendinize nasıl davrandığınız arasında bir fark var mı? Eğer bir fark görüyorsanız, neden böyle olduğunu düşünün. Kendi kendinize sert davranmanıza neden olan korkular, düşünceler veya alışkanlıklar neler olabilir?4. Kendinize Bir Arkadaş Gibi Davransaydınız…Kendinizi kötü hissettiğinizde, kendinize tıpkı yakın bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davransaydınız, hayatınızda ne değişirdi? Bu sizin için nasıl bir fark yaratırdı? Bu düşüncelerinizi de yazın.Belki de bugünden itibaren, zorlandığınızda kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:"Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?"Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin.İlk başta garip gelse de, kendimize daha nazik ve anlayışlı yaklaşmak, zihinsel ve duygusal sağlığımız için büyük bir fark yaratabilir. Öz şefkat, kişinin kendi acısını fark edip ona sevgiyle yaklaşmasını, kendini yargılamaktan çok anlamaya çalışmasını içerir. Kendimize karşı daha şefkatli olduğumuzda, daha güçlü ve dayanıklı hissederiz, zorluklar karşısında daha hızlı toparlanabiliriz. Ancak birçok kişi, kendine şefkat göstermek yerine kendini acımasızca eleştirir, hataları için kendini suçlar ve yaşadığı zorluklar karşısında kendini yalnız hisseder. Oysa, öz şefkat geliştirmek yalnızca bireyin kendisiyle olan ilişkisini değil, genel yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyen bir beceridir. Öz şefkatin en önemli yönlerinden biri, kendimize bir dost gibi yaklaşmayı öğrenmektir. Zor bir dönemden geçerken, bir arkadaşımıza karşı nasıl anlayışlı ve destekleyici oluyorsak, kendimize de aynı şekilde davranmalıyız. Ancak çoğu zaman, kendimizi desteklemek yerine sert eleştirilerle yargılarız. “Neden daha iyi yapamadım?” veya “Herkes başarıyor, ben neden bu kadar zorlanıyorum?” gibi düşünceler zihnimizde yankılanır. Bu tür düşünceler sadece kendimizi daha kötü hissetmemize neden olur. Oysa, zor bir durum yaşadığımızda kendimize nazik ve anlayışlı sözler söylemek, daha sağlıklı bir zihinsel durum geliştirmemize yardımcı olabilir. Öz şefkati günlük hayatımıza dahil etmek için bilinçli farkındalık geliştirmek önemlidir. Kendimizi yargılamadan, yaşadığımız duyguları olduğu gibi kabul etmek ve onlara anlayışla yaklaşmak, öz şefkatin temel taşlarından biridir. Gün içinde kendimizi eleştirdiğimiz anları fark etmek ve bu eleştirileri daha nazik, destekleyici sözlerle değiştirmek iyi bir başlangıç olabilir. Örneğin, zor bir an yaşadığınızda, kendinize içten bir şekilde “Şu an gerçekten zorlanıyorsun ve bu çok normal. Kendine karşı nazik ol” demeyi deneyebilirsiniz. Öz şefkat sadece bireyin kendisi için değil, çevresindeki insanlarla olan ilişkileri için de faydalıdır. Kendine karşı daha anlayışlı olan bireyler, başkalarına karşı da daha empatik ve sabırlı olabilirler. Çünkü kendimize nazik davranmayı öğrendiğimizde, başkalarına da aynı anlayışı gösterebiliriz. Bu da ilişkilerimizde daha fazla samimiyet, bağ ve güven oluşturmamıza yardımcı olur. Unutmayın, kendinize şefkat göstermek bir ayrıcalık değil, bir ihtiyaçtır. Kendinizi yargılamak yerine, kendinize bir dost gibi yaklaşmayı seçin. Çünkü en çok ihtiyacınız olan şey, kendinizle kurduğunuz şefkat dolu bağdır. Öz şefkat geliştirmek zaman alabilir, ancak küçük adımlarla başlamak mümkündür. Bugünden itibaren kendinize şu soruyu sormayı alışkanlık haline getirebilirsiniz: “Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?” Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin. Kendinize duyduğunuz şefkat arttıkça, hayatın getirdiği zorluklara karşı daha dayanıklı ve huzurlu bir bakış açısı geliştirdiğinizi fark edeceksiniz.Kaynak: Öz Şefkatli Farkındalık - Christopher Germer Yazıyı Oku
Uzman: Bersu DINÇYayınlanma: 16.02.2025