1. Uzman
  2. Hidayet ÇALIŞKAN
  3. Blog Yazıları
  4. Psikolojik sıkıntılarım olabilir mi? Sorun olduğunu nasıl anlarım ?

Psikolojik sıkıntılarım olabilir mi? Sorun olduğunu nasıl anlarım ?

Psikolojik sorun belirtileri nelerdir? 

Gelişen problemin türüne göre belirti ve bulgular oldukça değişiklik gösterebildiği gibi birçok psikiyatrik problemde yaygın olarak gözlemlenen semptomlardan bahsedilebilir. Bunlardan başlıcaları: 

  • kas ağrıları
  • yorgunluk, halsizlik
  • umutsuz hisse kapılma
  • kişilerle iletişim kurmaktan kaçınma
  • duş almak ve yemek yemek gibi rutin işleri yapmakta zorlanma
  • iştahsızlık ya da iştahın çok fazla artışı
  • uyku düzeninde bozulma ve uykudan yorgun uyanma

belirtileri olarak sıralanabilir. Bunlardan birkaçı aynı anda gözlemlenebileceği gibi yalnızca bir belirtinin şiddetli şekilde gözlenmesi de mümkündür. Bu durumda kişinin psikojik olarak doğru biçimde değerlendirilmesi için psikolojik problemleri ortaya çıkaran nedenler ve psikolojik problem çeşitleri hakkında doğru bilgiye sahip olmak gerekir. 

Psikolojik problemlerin nedenleri nelerdir?

Psikolojik problemlerin gelişimi ve seyri kişinin algılama biçimine, geçmiş yaşam deneyimlerine ve beklentilerine göre fazlasıyla değişiklik gösterdiği gibi ortaya çıkış nedeni de kişiden kişiye farklılık gösterir. Ancak bazı problemlerin yaygın olarak belirli sebeplerden dolayı ortaya çıktığı ve benzer belirtiler ile seyrettiği söylenebilir. Örneğin; Mevsimsel Depresyon rahatsızlığı hemen herkeste sonbahar ve kış mevsimlerinde görülen, güneş ışığından mahrum kalmaya bağlı olarak geliştiği düşünülen bir problemdir. Kişilerde yaygın olarak gözlenen mevsimsel depresyon belirtileri genellikle iştah artışı ya da azalışı, uyku düzensizliği, kişisel bakımda bozulma, konsantrasyon bozukluğu ve uzun süreli umutsuzluk hissi gibi belirtiler olarak ortaya çıkar. Belirtilerin büyük oranda ortak olduğu mevsimsel depresyon problemi için en etkili tedavi yönteminin ise ışık terapisi olduğu söylenebilir. 

Psikiyatrik problem çeşitleri nelerdir?

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 250’ye yakın psikolojik sağlık problemi belirlenmişse de günümüzde en yaygın karşılaşılan psikolojik problemler panik atak, depresyon ve anksiyete bozukluğu olarak sıralanabilir. 

Depresyon nedir? 

Kişinin hem kendini hem çevreyi algılayış biçiminde meydana gelen bozulma, yaygın umutsuzluk hissi ve fiziksel güç kaybı gibi belirtilerin uzun süre gözlenmesi ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen sonuçlar meydana getirmesi depresif bozukluk ya da depresyon olarak adlandırılır. 

Anksiyete nedir?

Anksiyete kişinin sürekli stres altında olması, yoğun huzursuzluk, sinirlilik ve endişe halinin yaygın şekilde devamlılık göstermesi olarak tanımlanabilen psikolojik bir rahatsızlıktır.

Panik atak nedir?

Panik atak hemen her yaş grubunda gözlenebilen ve birbirinden farklı çok sayıda nedene bağlı olarak gelişebilen bir psikolojik problem çeşididir. Yaygın olarak görülen panik atak belirtileri çarpıntı, titreme, baş dönmesi, göğüste daralma hissi, hatta ölüm korkusu gibi bulguların yer aldığı nöbetler halinde gerçekleşir. 

Psikolojik sorunların tanısı nasıl konulur?

Psikolojik problemler kişiler arasında farklı belirti ve bulgular ile seyreden rahatsızlıklardır. Dolayısıyla tanı koyma işlemi uzman bir psikiyatr ya psikolog tarafından yapılmalı ve kişi, bu tanının konduğu diğer hastalardan bağımsız bir birey olarak ele alınmalıdır. 

Psikolojik sorunlar için uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir? 

Her psikolojik problem ve problemi yaşayan birey için uygulanacak tedavi yöntemi değişiklik gösterebilir. Ancak psikolojik problemler için en çok tercih edilen tedavi yöntemi psikoterapi ve ilaç tedavisidir. Etkili panik atak tedavisi için uygun sıklıkta tekrarlanan terapiler uzman doktor tarafından belirlenecek olan ilaç uygulamaları ile desteklenir ve bu durum yaşanan nöbetlerin şiddetinde azalmaya, dolayısıyla yaşam kalitesinde büyük oranda artmaya neden olur. 



Psikolojinin bozuk olduğunu nasıl anlarsın?

Bir süredir belki de kendini iyi hissetmiyorsun.

Güncel gelişmeler nedeniyle hayatının zor bir dönemindesin.

Ya da belki de ortada pek bir şey olmamasına rağmen, her şey yolundaymış gibi görünmesine rağmen içsel olarak böyle hissetmiyorsun.

Bir şeyler eksik gibi hissediyorsun.

İçsel olarak pek de huzurlu değilsin.

Bu noktada;

Acaba psikolojim mi bozuluyor?

Ciddiye almam gereken noktalar mı var? 

Destek mi almalıyım? gibi belli düşünceler içinde olabilirsin.

Bu yazıda psikolojinin bozulmuş olabileceğini gösteren işaretlerden 7 tanesini seninle paylaştım.

Kendin olmasa bile, belki de yakınındaki birinin psikolojik olarak iyi hissetmediğinden şüpheleniyorsun. 

Bunu anlamak için seninle paylaştığım bu 7 işareti fark etmen, öğrenmen önemli olabilir.

(Psikolojik sıkıntıların işaretlerine karşı uyanık olma konusuna, ”Kendinin Terapisti Ol” adlı kitabımda detaylı şekilde yer veriyorum. Bilgi almak için buraya tıklayabilirsin.)

 

1.Duygusal Yoğunluk:

Psikolojik sıkıntıların önemli bir işareti duygusal yoğunluktur. Duygusal yoğunluk; ortadaki konuya, içinde bulunduğun duruma uygun olmayan şekilde fazla tepki vermektir ve duygular daha yoğun bir şekilde yaşamaktır.

Duygulardan kastettiğim sadece üzüntü gibi duygular değil.

“Ağlıyorum, ağlayan kişiler, kendini tutamayan kişiler sadece psikolojik olarak sorunludur.” dan bahsetmiyorum. 

Kızgınlık, kaygı, hayal kırıklığı birer duygu. Can sıkıntısı da belki bir duygu.

Dolayısıyla birçok duygu olabilir.

Eğer bu duyguları diğer birçok kişiden daha farklı yoğunlukta yaşadığını hissediyorsan,

Dışarıdan bakan birisi “Bu duruma bu kadar da tepki verilmez ki, neden bu kadar takıyorsun ki kafaya” tarzında bir şey söylüyorsa bu önemli bir işarettir.

Hatta küçük şeylere, normalde takılmadığın şeylere artık takıldığını hissediyorsan…

Diyelim ki; dışarıdan eve geldin. Zile basıyorsun ve kapının açılması birkaç saniye sürüyor. 

O noktada hemen içinde bir şeyler yükseliyorsa, tahammül edemiyorsan bu da psikolojinin bozuk olabileceğini gösteren önemli bir işarettir.

2.Katı Negatif Düşünceler:

Psikolojinin bozulmuş olabileceğini gösteren 2. işaret de negatif, çok rahatsız düşünceler içinde olmak.

Nedir bunlar?

Yetersizim

Başarısızım 

Beceriksizim

Zayıfım

Güçsüzüm

Çirkinim

Hiçbir işe yaramam

Değersizim 

Mutluluğu haketmiyorum

Suçluyum

Kötü bir insanım 

Cezalandırılmayı hakediyorum

Umutsuzum

Çaresizim

gibi çok rahatsız edici düşünceleri sık bir şekilde hissediyorsan ya da yaşadığın belli kriz durumlarında, olaylarda bu duygular eşlik ediyorsa o zaman içsel olarak çözümlemen gereken belli noktalar var demektir.

Bu duyguları, düşünceleri hissedip aynı zamanda rahat olmak mümkün değil.

Eğer bu düşünceler sana çok tanıdık geliyorsa ve bunlar artık senin için normalleştiyse,

“Hata yaptığımda kendime yüklenirim”

“İlişkilerimde belli sorunlar yaşadığımdan, ilgi görmediğimde hemen değersiz hissederim.”

“Kıskançlıklarım vardır.” gibi belli durumları kendi içinde yaşıyorsan ve yukarıda saydığım düşünceler içine yaşadığın herhangi bir konuda kolayca girebiliyorsan bu noktada da bu konuları çözümlemen önemli.

Çünkü çözümlemediğin için de bu çok rahatsız düşüncelere eşlik eden belli duygular, davranışlar olacak ve hayatını negatif olarak etkileyecektir.

Bir nevi hayatını sabote ederler ve kronik strese neden olurlar.

Bu kronik stresi de eğer uzun süre bastırarak yaşarsan -çoğu kişi bu düşünceleri genelde bastırıyor- bu durum farklı şekillerde kendini göstermeye başlar.

Hatta uzun vadede kronik stresin fiziksel sağlığını da etkilediğini gösteren birçok çalışma var.

Dolayısıyla bu 2. işaret de çok önemli.

3.Depresif Ruh Hali:

Psikolojinin bozulmuş olabileceğini gösteren 3. işaret de içe kapanma, keyifsizlik, isteksizlik gibi belli hisleri yaşamandır.

Bunlar aslında depresif bir durumun olduğunu gösterir.

Depresif bir durum varsa da muhtemelen çözümleyemediğin belli durumlar var demektir.

Tabi bu duyguları artık yaşamaya başlaman tükeniyor olduğunu gösterir ve bu da bizim için önemli bir işarettir.

4.Uyku ve Yemek Kalitesinde Belli Değişiklikler:

4. işaret, uykularında ve yeme davranışlarında belli değişikliklerin olmasıdır.

Normalden daha fazla uyumaya başladıysan

Günün önemli bir bölümü artık yatakta geçmeye başladıysa

Enerjik bir şekilde uyanmıyorsan 

İştahın değiştiyse, kilo aldıysan ya da iştahın kapanmaya başladıysan…

Belki de bunların dışında bir sorun olmadığını düşünüyorsun, belki de normal şartlarda bastırıyorsun..

Ama zaten bastırdığın için bunlar uykunu etkiliyor olabilir.

Yemek yiyerek bir şekilde kendini rahatlatmaya, iyi hissetmeye çalışıyorsundur.

Ya da artık yaşamda birçok şeyin tadı kalmamıştır ve o depresif hislerin bir uzantısı olrak yeme sorunların olabilir.

Bu da bizim için önemli bir işarettir.

Bazı kişiler; “Benim aslında kafama çok taktığım bir şey yok ama son dönemlerde daha çok uyumaya, yemeye başladım.” gibi bazı şeyler söyleyebiliyor.

Bu da aslında içten içe bastırılan belli noktalar olabileceğini gösteren belli işaretlerdir.

Yaşamda görünmeyen stres kaynaklarının neler olduğuna dikkat etmek gerekiyor.

5.İlişki Sorunları ve Tahammülsüzlük:

Psikolojinin bozuk olabileceğini gösteren önemli işaretlerden bir tanesi de tabi ki ilişkilerde belli sorunlar yaşamaktadır.

İlişkilerde artık daha tahammülsüz hissetmeye başladıysan

Kendi başına kalma ihtiyacın daha ön plana geliyorsa

Bir arada olduğunda aradaki etkileşimi sürdürmekte zorlanıyorsan 

Belirli iletişim çatışmaları ortaya çıkmaya başladıysa

Arada duygusal kopukluk, mesafe hissediyorsan, bunlar da belirli psikolojik güçlüklerin olabileceğini bize gösteriyor.

Tabi ki psikolojik güçlükler de ilişkilere doğrudan yansıyor ya da ilişkideki güçlükler senin iç dünyana doğrudan yansıyor.

Dolayısıyla eğer ilişkilerinde kronik anlamda devam eden belli sorunların varsa o zaman kendine dönüp bakman ve iç dünyada nelerin ters gittiğini, bu konularda neler yapabileceğini düşünmeni öneririm.

İlişkiler konusu geniş bir konu.. Bu söylediklerimi direkt uygulamanın kolay olmadığının farkındayım.

Kendi içine dönüp baktığında “İlişkimde ne yapabilirim ki?” diye düşünüyor olabilirsin. 

Çok doğal.

Bununla alakalı başka birçok yazı paylaşacağım.

Şimdilik bu konu dahilinde ilişki sorunlarının da önemli olduğunu söylemiş olmam yeterli.

6.Stres ve Sorumluluklarla Başa Çıkmada Zorlanmak:

Psikolojinin bozuk olabileceğini gösteren bir diğer işaret de, gündelik hayattaki belirli sorumluluklarını yapmakta zorlanmandır.

Göstermen gereken performansları yeterince gösteremediğini hissedersin

Bunlar ev işleri olabilir ya da kendi işin olabilir.

Bunları yaparken daha az performansla normalde yapabileceğinden daha az iş yaptığını fark edersin.

Ya da yapsan bile zorlandığını, tükendiğini hissedersin.

Belki de içten içe potansiyelini yeterince kullanamadığını hissediyor olabilirsin.

O potansiyel belki de hiç ortaya çıkmamış, gibi hissediyorsundur.

Bu da aslında içten içe çözümlemen gereken bazı noktalar olduğunu gösteren önemli bir işarettir.

7.Kaçınma Amacıyla Zararlı Alışkanlıklar Geliştirmek:

Psikolojinin bozuk olduğunu gösteren önemli işaretlerden diğeri, çözümleyemediğin, seni sıkıştıran rahatsız eden durumlardan kaçma amacıyla belirli alışkanlıklar edinmiş olmandır. 

Nedir bunlar?

Alkol, sigara gibi belirli maddeleri yoğun bir şekilde tüketiyorsan ve bu son zamanlarda giderek artıyorsa,

Aşırı alışveriş yapıyorsan,

Gününün önemli bir miktarı bilgisayar oyunlarıyla, internete girmekle, sosyal medyayı takip etmekle geçiyorsa bu noktada yaşam kaliten verimsizleşmeye başlar.

Bu verimsizleşmeyle birlikte yeterince psikolojik olarak beslenememeye başlarsın.

Bu alışkanlıklar da beraberinde başka sorunlar getirmeye başlar.

Bunlar sağlığına, kariyerine belli zararlar verebilir.

Zamanını yeterince verimli değerlendirmediğinde potansiyelini yeterince ortaya koyamamış olursun.

Hayatında daha önce atman gereken adımları atmamış olursun ve bazı şeylere geç kalırsın.

Eğer bu tür bastırdığın noktalar varsa ve bunları bir şekilde başka noktalarla telafi etmeye çalışıyorsan, bu durum giderek artıyorsa bu noktada da uyanık olman ve kendi iç dünyana dönüp bazı şeyleri gözden geçirmen gerekebilir.

Buraya kadar anlattığım bu işaretler herkeste az ya da çok belli ölçülerde olabilir.

“Bu işaretlere baktığımda bende de bunların bazıları var.

Çevreme de baktığımda bu işaretlerin olmadığı kimse yok.

Herkesin mi psikolojisi bozuk o zaman?” deyip belki de bir sistem eleştirisine doğru gidebilirsin.

Bu yazıda ben oraya kadar gitmeyeceğim; ayrı bir yazı konusu olabilir.

Burada önemli olarak vurgulamak istediğim şey, bu işaretlerin biraz daha üst seviyede olması.

Bu sorunlar gündelik hayatı etkileyecek kadar, yaşam kaliteni kısıtlayacak kadar varsa eğer buna dikkat etmek gerekiyor.

Bu işaretlerin birden fazlası olması da bizim için önemlidir.

Bu işaretlerden bazıları da gündemden dolayı olabilir.

Salgın hastalık gibi belli durumlar nedeniyle bir süre evde daha çok zaman geçirmen gerekiyorsa,

Hamilelik, çocuk sahibi olma gibi özel bir duruma girdiysen ve bu durumun getirdiği zorluklar, kısıtlılıklar nedeniyle saydığım işaretler varsa -2. işaret hariç çünkü o işaret gerçekten iç dünyanda olan bir şey- bu işaretler olabilir.

Ama genel anlamda bunlar ön plana gelmeye başlıyorsa bu da aslında psikolojinin bozuk olduğunu gösteren işaretlerdir.

Eğer bu işaretlerin birçoğu sende varsa bir psikologtan ya da bir psikiyatristten, psikoterapi uzmanından destek almanı tavsiye ederim.

Bu hisler pek kendiğinden geçecek şeyler değildir; geçerse de çok zaman alabilir.

Kaynak

https://www.medicalpark.com.tr/psikolojik-sorunlar-nelerdir/hg-1769

https://www.cemgumus.com/psikolojinin-bozuk-oldugunu-anlamanin-7-isareti-nedir/


Yayınlanma: 26.11.2023 11:59

Son Güncelleme: 16.08.2024 17:41

Hidayet ÇALIŞKAN
Hidayet ÇALIŞKAN
Psikolog(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: İlişki / Evlilik Problemleri , Çocuk ve Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları , Depresyon ve Mutsuzluk
Merhabalar, Ben Psikolog & Psikoter Devamını oku
Online Terapi
süre 45 dk
ücret 1799
Yüz Yüze Terapi
Hizmet vermiyor
Bunları da sevebilirsiniz...
tukenmislik-sendromu-nedirbelirtileri-asamalari-ve-tedavisi

Tükenmişlik çok uzun süre fiziksel, duygusal ve ruhsal bitkinlik halini ifade etmektedir. Daha çok işle ilgili olsa da farklı konularda da kendisini gösterebilir ve sağlığı olumsuz etkileyebilir. Uzun süreli stres hissettiğinizde tükenmişlik ortaya çıkabilmekle birlikte, bu durum herkesin başına hayatının bir dönemde gelebilmektedir.Stresten kaynaklı olsa da tükenmişlik stres ile aynı anlamı taşımamaktadır. Tükenmişlik daha çok bir süre birikmiş olan stresin bir sonucu olarak deneyimlenir. Tükenmişliği bu nedenle stresin daha büyüğü ve var olmak için strese ihtiyaç duyan bir durum olarak düşünebilirsiniz. Stres geçicidir, stres faktörü ortadan kalktığında veya durumla baş edildiğinde problem ortadan kalkar. Tükenmişlik ise daha uzun süreli olabilir, stres sona erse de devam edebilir. Tükenmişlik üretkenliğinizi engeller, umutsuzluğa neden olur. Duygusal olarak daha tükenmiş olup neşe veya tatmin duygusunu deneyimleyemezsiniz. Ancak stres daha çok kaygı ve sinirlilik duyguları ile deneyimlenmektedir. Fiziksel olarak da etkileri farklı olabilmektedir. Stres daha çok kas ağrısı, baş ağrısı ve sindirim sorunlarına neden olabilirken tükenmişlik kronik yorgunluk, bağışıklık sisteminde zayıflama veya kardiyovasküler hastalık gibi problemlerle karşılaşmaya neden olmaktadır.Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri Nelerdir?Tükenmişlik sendromu zamanla ve aşama aşama ilerleyen bir süreçtir. Tükenmişlik sendromunun belirtileri stres, depresyon veya kaygı ile karıştırılabileceğinden fark edilmeyebilir ve ele alınamayabilir. Belirtileri tanımak için aşağıdaki kriterler size yardımcı olabilir:Fiziksel Belirtiler:Çoğu zaman yorgun veya bitkin hissetmekTekrarlayan uykusuzluk ve uyku bozukluklarıSık sık baş ağrısıKas veya eklem ağrısıMide bulantısı veya iştahsızlık gibi sorunlarBağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle sık sık hastalanmaYüksek tansiyonNefes alma sorunlarıDuygusal Belirtiler:Çaresiz, sıkışmış hissetmekKendinden şüphe duyma, başarısız veya değersiz hissetmeDünyada kopuk ve yalnız hissetmekBunalmış hissetmekMotivasyon eksikliği hissetmek, alaycı/olumsuz bir bakış açısına sahip olmakTatmin ve başarı duygusunun eksikliğiİlgi ve zevk kaybıSürekli korku, endişe ve kaygı duygularıDavranışsal Belirtileri:Erteleme ve bir şeyleri tamamlamanın daha uzun sürmesiKonsantrasyon zorluğuİnsanlardan, sorumluluklardan vb. uzaklaşmak ve izole olmakBaşa çıkmak için yiyeceğe, maddeye veya alkole bağımlı olmakSinirli ve çabuk sinirlenen, patlamaya meyilli ve hayal kırıklıklarını başkalarından çıkaranArtan geç kalma, işe geç kalma ve/veya daha yüksek devamsızlıkTükenmişlik Sendromunun Aşamaları:Tükenmişlik sendromu birden ortaya çıkmamakta, yavaş yavaş ilerlemektedir. İki psikolog Freudenberger ve Gail North başlangıçta tükenmişliğin gelişimini 12 aşamalı bir modelde özetlemiş olsalar da basitleştirilmiş 5 aşamalı bir model artık günümüzde araştırmalarda yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır:Balayı Evresi: Yeni bir işe, göreve veya role başlarken yüksek enerji ve coşku hissedebilirsiniz. Bu aşamada iyimser olmak daha kolaydır. İşe olan bağlılık, heyecan ve kendinizi kanıtlama isteği bazen daha fazla sorumluluk üstlenmeye ve daha fazla çalışmaya yol açabilir. Uykusuzluk, stres önemsiz görünebilir.Stresin Başlangıcı: Balayı aşaması azaldıkça bazı günler daha zorlu gelmeye başlar. İş hala ödüllendirici gelir ancak stres kendini göstermeye başlar. İyimserliğinizin üretkenliğinizin azaldığını fark edebilirsiniz. Bununla birlikte yorgunluk, sinirlilik, kaygı , odaklanmayı daha kolay kaybetme, iştahta değişiklikler, uyku sorunları ve baş ağrısı gibi hoş olmayan stres semptomlarını da fark edebilirsiniz . Bazı stresler sizi motive etmek ve harekete geçirmek için iyi olsa da, yönetmek için negatif başa çıkma stratejilerine başvuruyorsanız ve kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmeye başlarsanız, bu aşama bir sonrakine yol açabilir.Kronik Stres: Stres kalıcı hale gelir. Küçük şeylere öfkelenebilir, sürekli yorgun hissedebilir ve daha sık hastalanabilirsiniz. Kronik stres, ilgisizlik, kızgınlık, alaycılık ve güçsüzlük duygularına yol açabilir. Sosyal ilişkilerden uzaklaşabilirsiniz. Sorunu inkar edebilir ve tükenmişliğe doğru ilerleme görülebilir.Tükenmişlik: Tükenmişlik belirtileri kritik hale geldiğinde bu gerçekleşir. İş ve yaşam sorumlulukları ile başa çıkmak ve içinde bulunduğunuz koşullardan bir çıkış yolu bulmak daha zordur. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak bitkinlik hissedebilirsiniz. Hayata veya işe karşı giderek daha fazla karamsar olabilirsiniz. Boşluk hissi, kendinden şüphe etme ve başkalarından izole olma isteği artabilir. Fiziksel belirtileriniz de yoğunlaşabilir veya artabilir. Çevrenizdeki insanlar davranışlarınızda değişiklikler fark edebilir. Bu aşamada gerekli değişiklikleri yapmazsanız, belirtiler devam ettikçe iyileşmeniz daha da zor olabilir.Alışkanlık Halindeki Tükenmişlik: Tedavi edilmezse tükenmişlik belirtileri hayatınıza yerleşebilir. Kronik üzüntü veya depresyon gibi önemli ve devam eden zihinsel, fiziksel ve duygusal sorunlar yaşarsınız. Yaşadığınız kronik zihinsel ve fiziksel yorgunluk, çalışmayı ve kendinizi toparlamayı bırakmanıza neden olabilir. Bir uzmandan destek alma ihtiyacı meydana gelebilir.Tükenmişliğin Nedenleri Nelerdir?Olumsuz duygu, düşünceler ve davranışlar stresin şiddetlenmesine neden olabilir ve bu da tükenmişliğe yol açabilir. Olumsuz içsel konuşma, gerçek dışı beklentiler ve mükemmeliyetçilik, sürekli bir baskı hissi yaratarak ve öz saygıyı zayıflatarak tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Yalnızlık ve sosyal bağlantı eksikliği umutsuzluğa ve yorgunluğa neden olabilir. Duygusal destek sunabilen aile üyelerinden, arkadaşlardan uzak kalmak tükenmişliğin tetiklenmesine ve sürmesine neden olabilir. Güçlü bir destek sistemi ise tükenmişliğe karşı koruyucu bir rol oynamada önemlidir. Yanı sıra gergin ilişkiler de tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Diğerlerinin ihtiyaçlarını düşünürken kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmek bir süre sonra yorgunluğa ve zamanla tükenmişliğe yol açabilir.İş yerinde mutsuz hissetmek kronik strese yol açabilmektedir. Aynı zamanda amaç eksikliği yaşamak, desteklenmediği ve değer görmediği düşüncesine sahip olmak tükenmişliğe neden olabilir.Sevdiğiniz birinin ardından üzüntü yaşamanız normaldir. Yas sürecinin depresyon, kendini suçlama veya kronik strese dönüşmesi duygusal ve fiziksel olarak yorucu olabilir ve tükenmişliğe katkıda bulunabilir.Kronik bir hastalıkla mücadele etmek umutsuz ve stresli hissetmeye yol açabilir. Bu sebeple kişinin tükenmişlik sendromuna yakalanma ihtimali vardır.Tükenmişlik Sendromu İle Mücadele EtmekTükenmişlikle mücadele etmek için şu yöntemleri deneyebilirsiniz:Kendinize zaman ayırın, egzersiz, meditasyon, doğada yürüyüşe çıkmak gibi aktivitelere yönelebilirsiniz.Sınırlarınızı belirleyerek üstesinden gelemeyeceğiniz görevleri başkasına devredin veya hayır diyebilin. Gerçekçi hedefler belirlemek ve iş yükünüzü önceliklendirmek önemlidir.Biri ile nasıl hissettiğinizi konuşmak bazen iyi gelebilir. Bu nedenle sevdiklerinizle iletişim halinde olun.Yeterince uyumak, dengeli beslenmek, alkol ve kafeini sınırlamak gibi sağlıklı alışkanlıklar kazanmak ktükenmişliği önlemenize yardımcı olabilir.Tükenmişlik sendromu ile baş etmek için terapi desteği almak yardımcı olabilir. Psikolog ile sorunlarınızı konuşabilir ve üzerinde çalışabilirsiniz. Yazıyı Oku

Uzman: Pelin KABAR

Yayınlanma: 03.03.2025

toksik-iliski-ne-demektir-toksik-iliskide-oldugunuzu-nasil-anlayabilirsiniz

Sıkça partneriniz tarafından aşağılandığınızı hissediyor musunuz? Peki ya desteklenmediğinizi, değersizleştirildiğinizi hissediyor musunuz? Uyarı işaretlerini fark edip toksik ilişki içinde olup olmadığınızı anlamaya ne dersiniz? Duygusal, zihinsel ya da fiziksel olarak kendinizi koruyabilmek, toksik ilişkiyi fark edebilmek için gelin önce “toksik ilişki”nin ne olduğuna bakalım.Toksik ilişki, güven hissedemediğiniz, sıkışmışlık, ilişkinin istikrarsızlığı sebebi ile bunalmışlık hissettiğiniz bir ilişki türüdür. İlk kez 1996 yılında Lillian Glass tarafından “Toxic People” kitabında kullanılan bu kelime günümüzde de karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Sağlıklı bir ilişki yaşayabilmek için bu kavramı anlayabilmek önem taşımaktadır. Toksik ilişkinin özellikleri içerisinde genellikle şunlar yer alır:Sıklıkla değersizlik hissine rastlanabilir. İlişkide aldığınızdan daha fazla veren kişi olmak değersiz hissetmenize yol açabilir.Sıkça eleştirildiğinizi ve suçlandığınızı fark edebilirsiniz. Karşı tarafın hatası olduğunu düşünürken okların tarafınıza çevrildiğini ve suçlandığınızı görebilirsiniz.Güvensizlik hissi yaşayabilirsiniz.Karşı tarafı mutlu etmek için çabalasanız da mutlu edemediğinizi görebilirsiniz.İletişim sorunları sıklıkla yaşanabilir ve çiftler birbirini sıkça yanlış anlayabilir. Sürekli kavga çıkacağı ile ilgili tetikte hissedebilirsiniz ve kaçmak için çaba gösterirsiniz.Saygısızlık görebilir ve ihtiyaçlarınızın karşılanmadığını fark edebilirsiniz.Özgüveninizin zamanla zedelendiğini hissedebilirsiniz.Toksik İlişkiler Sadece Romantik İlişki ile Mi Sınırlıdır?Toksik ilişkiden bahsedildiğinde aklınıza öncelikle romantik ilişkiler gelebilir. Ancak toksik ilişki arkadaşlıklar, aile ilişkileri ya da iş ilişkileri gibi pek çok ilişkide kendisini gösterebilir. Örneğin toksik bir arkadaş sürekli sizi aşağılayabilir, sizi kendi çıkarları için kullanabilir. Aile üyelerinden birisi sizi manipüle edebilir. İster partnerinizle, ister aile üyenizle, ister arkadaşınızla ya da meslektaşınızla olsun, toksik bir ilişkiyi tespit etmek olumsuz etkileri ile baş edebilmek için oldukça önemlidir.Toksik Bir İlişki İçinde Olabilir Misiniz?Toksik bir ilişkide olup olmadığınızı anlamak için öz değerlendirme yapmanız ve duygularınızı fark etmeniz gerekmektedir. Örneğin iletişim sonrası bitkin, aşağılanmış hissedip hissetmediğinizi takip edebilirsiniz. Gerçek kendinizi ortaya ne kadar koyabildiğinizi düşünebilirsiniz. Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız “Bu ilişkide saygı görüyor muyum, duygularımı ne kadar ifade ediyorum ve duygularımı ve düşüncelerimi ilişkimde bastırmalıymışım gibi düşünüyor muyum?” sorularına cevap aramak da size yardımcı olabilir.Zehirli ve Sağlıklı Bir İlişkiyi Birbirinden Nasıl Ayırt Edebiliriz?Bir ilişkinin toksik mi sağlıklı mı olup olmadığını ayırt ederken ilişkide hangi davranışların sık sergilendiğini inceleyebilirsiniz. Sağlıklı bir ilişkide özgürlük, aidiyet hissetme, özerklik, sınırlara saygı, birbirinin ve kendinin ihtiyacını gözetme gibi konularda özen gösterilmesi gerekir. Ancak toksik bir ilişkide bunlar eksiktir. Bu konuların yanı sıra toksik bir ilişki ile sağlıklı bir ilişkiyi ayırt etmenize yardımcı olan diğer ipuçları şunlar olabilir:Toksik bir ilişkide güvensiz hissederken sağlıklı bir ilişkide güven hissedersiniz.Toksik bir ilişkide kıskançlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide sevgi dolu hissedersiniz.Toksik bir ilişkide bencillikle sıklıkla karşılaşırken sağlıklı bir ilişkide ihtiyaçların karşılandığını hissedersiniz.Toksik bir ilişkide saygısızlık sıklıkla görülürken sağlıklı bir ilişkide saygı vardır.Toksik bir ilişki taciz edici iken sağlıklı bir ilişki şefkat doludur.Toksik Bir İlişkinin Olumsuz Etkileri Nelerdir?Toksik ilişkiler hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. İlişki içinde genellikle mutsuz hissetmeye yol açar. Toksik bir ilişki diğerleriyle ilişkinizi de olumsuz etkleyerek sevdiklerimizden bizi uzaklaştırabilir ve yalnız hissetmenize yol açabilir. Hem yalnızlaşmak hem de toksik bir ilişki yeme sorunlarına, bağışıklık sistemi sorunlarına, iştah problemlerine ve depresif hissetmeye yol açabilir. Daha öfkeli ve mutsuz birine dönüştüğünüzü fark edebilirsiniz. Toksik ilişkinin getirdiği kaygı ve stres ile baş etmek için sağlıksız baş etme yollarının denendiği de gözlemlenmektedir. Zamanla kendinize bakış açınızda negatif değişimler görülebilir ve özgüveniniz ile öz saygınız olumsuz etkilenebilir. Duygusal yeme ile alkol ve madde kullanım bozuklukları bu sağlıksız baş etme yollar arasındadır.Toksik İlişkiler Neden Sürdürülür?Kendinizle olan ilişkiniz sizi toksik ilişkide kalmaya mecbur bırakıyor olabilir. Düşük öz saygı ve öz sevgi toksik ilişkiye bağlılığınızı korumaya neden olabilir. “Ya benim hakkımda dedikleri doğruysa?” ya da “Beni başka kimse sevmez ki!” gibi zihninizden geçen bu düşünceler toksik ilişkiyi sonlandırmaya engel olabilir. Bu kaygı ve korku hissettirici düşünceler ilişkinin devam etmesine neden olabilir. Ebeveynlerimizle olan ilişkimiz veya ebeveynlerimizin birbirleri ile olan ilişkilerinden öğrendiklerimiz de yanlış bir ilişki dinamiği öğrenmemize ve yetişkin bir birey olarak toksik bir ilişkide bulunmamızın sebebi olabilir. Eğer mağdur taraf partneri tarafından tehdide maruz kalıyorsa, ilişkiyi sonlandırdığında fiziksel, maddi gibi açılardan zarar göreceğinden endişe duyuyorsa ilişkiyi sonlandırmaktan kaygı duyabilir.Toksik Bir İlişkideyseniz Ne Yapabilirsiniz?Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu düşünüyorsanız öncelikle değişimin mümkün olduğunu unutmayın. Bu konu ile ilgili güvendiğiniz bir kişi ile konuşabilirsiniz. Partnerinizle bu konuyu değerlendirebilir, birlikte değişim için çaba göstermeye karar verdiğinizde çift terapisine başvurabilirsiniz. Yıkıcı tartışmalar yerine yapıcı tartışmalar yapabilir ve duygu ve düşüncelerinizi ifade ederken “ben dili”nden yararlanabilirsiniz. Maalesef her birey değişime açık olmayabilir ve sorunları kabul etmeyebilir. Zihinsel ve bedensel sağlığınıza öncelik vererek kendinizi korumaya hakkınız var ve bunu mümkün olduğunda çatışmaya girmeden sağlıklı sınırlar koyarak ve kendinize güvenerek yapabilirsiniz.Toksik ilişkileri zamanında fark etmek ve ele almak kendinizi koruyabilmeniz için önem taşır. İlişkinizin toksik bir ilişki olup olmadığından emin değilseniz veya baş etmek için desteğe ihtiyacınız varsa bireysel terapi desteği alabilirsiniz. Terapi desteği sayesinde kendinizi daha iyi tanımayabilir, özgüveninizi kazanabilir, sınır koymayı öğrenebilir ve toksik ilişkinin olumsuz etkilerinden kendinizi korumayı başarabilirsiniz.Klinik Psikolog Pelin KABAR Yazıyı Oku

Uzman: Pelin KABAR

Yayınlanma: 17.02.2025

Bir yerinizi incittiğinizde, yaranızı temizleyip bantla sarmaz mısınız? O zaman, duygusal anlamda acı çektiğinizde de aynı şeyi neden yapmayasınız?Öz Şefkat Nedir?" Öz şefkat bir kabul etme şeklidir. Kabul etmek genel olarak deneyimlediğimiz şeyleri (bir düşünceyi ya da duyguyu) ima eder. Öz şefkat doğrudan bunları yaşayan benliğimizi kabul etme anlamına gelir. Acı çekme sürecinde kendimizi kabul etmemizdir.""Şefkat, yüreğin bir başkasının ıstırabına titreyerek yanıt vermesi ve bu ıstırabın hafifletilmesini istemesidir. Istırap çekerken kendimize yardım etmek istediğimizde deneyimlediğimiz duygu ise öz şefkattir."Öz şefkatin 3 anahtar özelliğiKendine iyi davranmakİnsanların ortak halleri olduğunu bilmekFarkındalıkKendine İyi DavranmakKendine iyi davranmak, bireyin kendisine karşı yargılayıcı olmasının tam tersidir. Kişinin kendi kusur ve eksiklerine karşı hoşgörülü olmasını içerir. Kendine iyi davranmak, öz eleştiri yerine kendini anlama ve destekleme yaklaşımını benimsemek demektir.İnsanların Ortak Halleri Olduğunu Bilmek“Deneyimlerimizi başkaları da paylaşır. İnsan deneyimlerinin ortak olduğunu anlamak, kişinin yalnızlık ve tecrit edilmişlik duygusundan kurtulmasını sağlar.”Hayatta başımıza talihsiz bir olay geldiğinde, sıklıkla bu acının yalnızca bizi bulduğunu ve sadece bizim bu kadar derin bir şekilde hissettiğimizi düşünme eğilimindeyiz. Bu durum, diğer insanların da benzer zorluklar yaşadığı gerçeğini göz ardı etmemize neden olabilir. Başkalarının da benzer mücadelelerden geçtiğini bilmek, kendimizi yalnız ve dışlanmış hissetme duygusunun hafiflemesine yardımcı olur.Farkındalık“Acı, algılamayı sınırlar. Bilinçli farkındalık ise ne vakit acı çektiğimizi, ne vakit kendimizi eleştirdiğimizi ve ne vakit kendimizi tecrit ettiğimizi fark etmemizi sağlar ve bize bir çıkış yolu gösterir.”Farkındalık, öz şefkatin temel unsurlarından biridir ve kişinin duygusal deneyimlerini yargılamadan fark etmesini sağlar. Öz şefkatte bilinçli farkındalık, kişinin acı çektiğini, kendine yönelik eleştirilerde bulunduğunu veya kendini yalnız hissettiğini fark etmesine yardımcı olur. Bu farkındalık, bireyin zorlayıcı duygularla yüzleşmesine ve onları kabullenmesine olanak tanır.Öz şefkat pratiği: Bir arkadaşına nasıl davranırsın?❤️🫂Hayatınızda hiç başkalarına gösterdiğiniz anlayışı ve sevgiyi kendinize göstermediğinizi fark ettiniz mi? Çoğu zaman sevdiklerimize karşı yumuşak, destekleyici ve sevgi dolu olabilirken, kendimize daha eleştirel ve sert olabiliyoruz. Bu alıştırma, bu farkı görmenize ve kendinize daha nazik davranmayı öğrenmenize yardımcı olacak.İhtiyacınız olanlar bir kağıt ve kalem 📃✏️1. Başkalarına Nasıl Davrandığınızı DüşününÖnce şunu hayal edin: Çok yakın bir arkadaşınız kötü bir dönemden geçiyor, kendini çok çaresiz hissediyor. Bu durumda ona nasıl davranırsınız?Ona neler söylersiniz?Ses tonunuz nasıl olur?Onu nasıl rahatlatmaya çalışırsınız?Bunları kısa bir şekilde yazın.2. Kendinize Nasıl Davrandığınızı DüşününŞimdi sıra sizde. Siz kötü bir dönemden geçerken, kendinizi başarısız, yalnız ya da üzgün hissettiğinizde, kendinize nasıl davranıyorsunuz?Kendinize neler söylüyorsunuz?İç sesinizin tonu nasıl?Kendinize karşı sert mi yoksa destekleyici misiniz?3. Farkları KeşfedinYazdıklarınızı karşılaştırın. Arkadaşınıza ve kendinize nasıl davrandığınız arasında bir fark var mı? Eğer bir fark görüyorsanız, neden böyle olduğunu düşünün. Kendi kendinize sert davranmanıza neden olan korkular, düşünceler veya alışkanlıklar neler olabilir?4. Kendinize Bir Arkadaş Gibi Davransaydınız…Kendinizi kötü hissettiğinizde, kendinize tıpkı yakın bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davransaydınız, hayatınızda ne değişirdi? Bu sizin için nasıl bir fark yaratırdı? Bu düşüncelerinizi de yazın.Belki de bugünden itibaren, zorlandığınızda kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:"Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?"Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin.İlk başta garip gelse de, kendimize daha nazik ve anlayışlı yaklaşmak, zihinsel ve duygusal sağlığımız için büyük bir fark yaratabilir. Öz şefkat, kişinin kendi acısını fark edip ona sevgiyle yaklaşmasını, kendini yargılamaktan çok anlamaya çalışmasını içerir. Kendimize karşı daha şefkatli olduğumuzda, daha güçlü ve dayanıklı hissederiz, zorluklar karşısında daha hızlı toparlanabiliriz. Ancak birçok kişi, kendine şefkat göstermek yerine kendini acımasızca eleştirir, hataları için kendini suçlar ve yaşadığı zorluklar karşısında kendini yalnız hisseder. Oysa, öz şefkat geliştirmek yalnızca bireyin kendisiyle olan ilişkisini değil, genel yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyen bir beceridir. Öz şefkatin en önemli yönlerinden biri, kendimize bir dost gibi yaklaşmayı öğrenmektir. Zor bir dönemden geçerken, bir arkadaşımıza karşı nasıl anlayışlı ve destekleyici oluyorsak, kendimize de aynı şekilde davranmalıyız. Ancak çoğu zaman, kendimizi desteklemek yerine sert eleştirilerle yargılarız. “Neden daha iyi yapamadım?” veya “Herkes başarıyor, ben neden bu kadar zorlanıyorum?” gibi düşünceler zihnimizde yankılanır. Bu tür düşünceler sadece kendimizi daha kötü hissetmemize neden olur. Oysa, zor bir durum yaşadığımızda kendimize nazik ve anlayışlı sözler söylemek, daha sağlıklı bir zihinsel durum geliştirmemize yardımcı olabilir. Öz şefkati günlük hayatımıza dahil etmek için bilinçli farkındalık geliştirmek önemlidir. Kendimizi yargılamadan, yaşadığımız duyguları olduğu gibi kabul etmek ve onlara anlayışla yaklaşmak, öz şefkatin temel taşlarından biridir. Gün içinde kendimizi eleştirdiğimiz anları fark etmek ve bu eleştirileri daha nazik, destekleyici sözlerle değiştirmek iyi bir başlangıç olabilir. Örneğin, zor bir an yaşadığınızda, kendinize içten bir şekilde “Şu an gerçekten zorlanıyorsun ve bu çok normal. Kendine karşı nazik ol” demeyi deneyebilirsiniz. Öz şefkat sadece bireyin kendisi için değil, çevresindeki insanlarla olan ilişkileri için de faydalıdır. Kendine karşı daha anlayışlı olan bireyler, başkalarına karşı da daha empatik ve sabırlı olabilirler. Çünkü kendimize nazik davranmayı öğrendiğimizde, başkalarına da aynı anlayışı gösterebiliriz. Bu da ilişkilerimizde daha fazla samimiyet, bağ ve güven oluşturmamıza yardımcı olur. Unutmayın, kendinize şefkat göstermek bir ayrıcalık değil, bir ihtiyaçtır. Kendinizi yargılamak yerine, kendinize bir dost gibi yaklaşmayı seçin. Çünkü en çok ihtiyacınız olan şey, kendinizle kurduğunuz şefkat dolu bağdır. Öz şefkat geliştirmek zaman alabilir, ancak küçük adımlarla başlamak mümkündür. Bugünden itibaren kendinize şu soruyu sormayı alışkanlık haline getirebilirsiniz: “Şu an bir arkadaşım bu durumda olsaydı, ona nasıl davranırdım?” Sonra aynı nazikliği kendinize göstermeyi deneyin. Kendinize duyduğunuz şefkat arttıkça, hayatın getirdiği zorluklara karşı daha dayanıklı ve huzurlu bir bakış açısı geliştirdiğinizi fark edeceksiniz.Kaynak: Öz Şefkatli Farkındalık - Christopher Germer Yazıyı Oku

Uzman: Bersu DINÇ

Yayınlanma: 16.02.2025