1. Uzman
  2. İlayda DEMIR
İlayda DEMIR

İlayda DEMIR

Uzman Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk , Obsesif Kompulsif Bozukluk
Uzmanlıklar: Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk , Obsesif Kompulsif Bozukluk
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 1500
Yüz Yüze Terapi
süre 50 dk
ücret 1500

Hakkında

Merhaba, ben İlayda Demir. Lisansımı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesi'nde tamamladım. 2016 yılından bu yana danışan kabul etmekteyim. Kendinizi yalnız hissediyor, hayatınızın kontrolünü kaybettiğinizi düşünüyor veya sorunlarınızla baş etmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Başa çıkmak zorunda kaldığınız sorunlar, hayatınızın her alanını etkileyebilir ve her günü zorlaştırabilir. Ancak, içinde bulunduğunuz durumdan kurtulmak için tek başınıza mücadele etmek zorunda değilsiniz. Psikoterapi, sorunlarınızla baş etmenize ve güçlü bir gelecek için yeni yollar keşfetmenize yardımcı olabilir. Sizi anlamak ve desteklemek için buradayım. Profesyonel bir psikoterapistle konuşmak ve size özgü bir tedavi planı hazırlamak yepyeni bir başlangıç olabilir. İlk oturuma başlamadan önce sizi terapiye yönlendiren nedenlerden kısaca bahsedebilir misiniz?

Danışmanlık/Terapi Süreci Hakkında

Terapi Süreci:


Terapi sürecindeki temel amacımız, bireylere kendi içlerindeki güçleri fark ettirmek ve hedefledikleri noktaya ulaşmalarında rehberlik etmektir. Terapiyi bir yolculuk olarak tanımlarken, sadece zorluklarla başa çıkmak için değil, aynı zamanda kendi özünü anlamak, yaşamı anlamlı kılmak, kişisel gelişim ve iyilik halini sürdürebilmek için de bir fırsat olarak görüyoruz. Bu süreçte bilişsel düşünceleri sorgulayarak daha sağlıklı düşünce kalıpları oluşturmayı öğrenmek ve olumlu davranış değişiklikleri yaparak hayatı daha tatmin edici hale getirmek hedeflenir.


Bilişsel ve davranışçı terapi yaklaşımı, bireylere kendi düşünceleri, duyguları ve davranışları arasındaki ilişkiyi anlama ve yönetme becerileri kazandırmayı amaçlar. Bu sayede bireyler, günlük yaşamda karşılaştıkları zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkabilir ve daha sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirebilirler.


Seanslar:


Terapi oturumları 50 dakika uzunluğundadır. İlk bir veya iki seans değerlendirme görüşmesi yapılır, birlikte sorun(lar)a ilişkin formülasyon ve tedavi planı oluşturulur. Danışana uygun olacak şekilde haftada ya da iki haftada bir olacak şekilde görüşmeler planlanır. Görüşmelerde gizlilik esasına dayalı yürütülmektedir. Danışan dilediği zaman süreci bitirme hakkına sahiptir. Psikoterapist gerekli gördüğü durumda sizi bir başka meslektaşına yönlendirebilir.



Çalışma Alanlarım:



  • Kaygı Bozuklukları
  • Panik Bozukluk
  • Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)
  • Majör Depresyon
  • Uzun Süreli Sağlık Sorunları Yaşayan Hastalar ve Yakınlarına Psikolojik Destek (Kanser, MS vb.)
  • Nörolojik Hastalıklar Mücadele Eden Hastalar ve Yakınlarına Psikolojik Destek (Epilepsi, Demans vb.)
  • Fobiler
  • Tükenmişlik
  • İlişki ve Duygusal Problemler
  • Kişilerarası İlişkilerde Bağlılık
  • Stres Yönetimi
  • Öfke Kontrolü
  • Çatışma Çözme Becerileri
  • Mükemmeliyetçilik
  • Özgüven Problemi
  • Yetersizlik ve Değersizlik Algısı
  • Ergenlik Dönemi ile İlgili Problemler
  • Negatif Tutumlar ve Düşünceler
  • İş Performansını Arttırma



Çalışma Grupları

Yetişkin (18-65) Yetişkin (65+) LGBT+

Terapi Yaklaşımları

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Eğitimler

İstanbul Üniversitesi - Yüksek Lisans - Nörobilim Ondokuz Mayıs Üniversitesi - Lisans - Psikoloji

Sertifikalar

• Travma Gruplarıyla Gönüllü Psikolog Olarak Çalışma Ve Bunun Yaratabileceği İkincil Travma - İzmir Ekonomi Üniversitesi - 21.8.2013 •dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu Eğitimi - On Dokuz Mayıs Üniversitesi - 18.12.2015 • Bilişsel Nöropsikolojik Değerlendirme - Türk Psikologlar Derneği - 25.3.2017 • Wisconsin Kart Eşleme Testi, İz Sürme Testi, İşaretleme Testi, Çizgi Yönünü Belirleme Testi, Raven Standart Progresif Matrisler Testi Puanlama Ve Uygulama - Ondokuz Mayıs Üniversitesi - 15.12.2019 • 18. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi - İzmir Ekonomi Üniversitesi - 15.8.2013 • 19. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi - On Dokuz Mayıs Üniversitesi - 28.7.2014 • Büdav 3. Psikoloji Günü - Boğaziçi Üniversitesi - 18.2.2017 • Roche Graduate 1 & 2 Studies Investigator Meeting - Roche - Italy - 12.6.2018 • 3. Nörorehabilitasyon Sempozyumu - Türk Nöroloji Derneği - 28.12.2019 • 13. Nöropsikiyatri Günleri - Türk Nöropsikiyatri Derneği - 13.8.2020 • Uluslararası Travma Sempozyumu - Sarı Psikoloji - 19.5.2021 • Psychologytalks - Çocuk Cinsel İstismarı - Terapiglobal - 27.11.2020 Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Klinik Değerlendirme, Vaka Formülasyonu Ve Seans Yönetimi - Datem - 30.10.2022 Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Temel Bilişsel Ve Davranışçı Terapi Yöntemleri - Datem - 27.11.2022 Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Panik Bozukluk, Agorafobi Ve Sosyal Kaygı - Davranış Araştırmaları Ve Terapileri Merkezi - Datem - 18.12.2022 Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Travma Sonrası Stres Bozukluğu - Davranış Araştırmaları Ve Terapileri Merkezi - Datem - 22.1.2023 Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Obsesif-kompülsif Bozukluk - Davranış Araştırmaları Ve Terapileri Merkezi - Datem - 19.2.2023 Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Yaygın Kaygı Ve Depresyon - Davranış Araştırmaları Ve Terapileri Merkezi - Datem - 12.3.2023 Bilişsel Ve Davranışçı Terapiler Eğitimi - Davranış Araştırmaları Ve Terapileri Merkezi - Datem - 12.3.2023 Braınterns - Lenox Hill Hospital - Department Of Neurosurgery - 28.7.2023 • Bilişsel Davranışçı Terapilerin Klinik Uygulamaları: Yeme Bozuklukları - Davranış Araştırmaları Ve Terapileri Merkezi - Datem - 21.7.2023

Blog Yazıları

OKB ve Cinsel Kimlik Şüpheleri

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), çoğunlukla şiddetli ve sürekli şüphe deneyimlemekle ilgilidir. Bu, kişinin kendisi hakkında en temel şeyleri bile sorgulamasına neden olabilir, örneğin cinsel yönelimini. Cinsel kimlik hakkındaki şüpheler, basit gibi görünebilir. Ancak kişide çok fazla sıkıntıya neden olurlar. Bu şüphe birkaç farklı şekilde ortaya çıkabilir.Başka Bir Cinsel Yönelime Sahip Olma Şüphesi:En sık görülen şekli, kişinin daha önce inandığı cinsel yönelimden farklı bir cinsel yönelime sahip olabileceğini düşünmesidir. Eğer kişi heteroseksüel ise, homoseksüel olabileceği yönünde şüphe ve korku yaşamaya başlayabilir. Öte yandan, eğer kişi homoseksüelse, gerçekte heteroseksüel olabilecekleri olasılığı üzerine sıkıntı yaratan düşüncelere kapılabilirler. Aşağıdaki sorular ortaya çıkabilir:Acaba homoseksüel (veya heteroseksüel) miyim?Gerçekten homoseksüel (veya heteroseksüel) olduğumu nasıl anlarım?Hiç homoseksüel (veya heteroseksüel) gibi hissetmeyip veya davranmasam da birdenbire homoseksüel (veya heteroseksüel) olabilir misiniz?Farkında olmadan homoseksüel (veya heteroseksüel) bir cinsel eylemde bulunmuş olabilir miyim?Homoseksüel (veya heteroseksüel) görünüyor muyum (veya davranıyor muyum)?Acaba farklı bir cinsel yönelimle birine dokunmuş, bakmış ya da beğenmiş olabilir miyim?Zıt yönelimli cinsel içerikleri izlerken cinsel duyumlar yaşıyorsam, bu benim homoseksüel (veya heteroseksüel) olduğumu gösterir mi?Bazen kişiler, düşüncelerinin üzerine eylemde bulunmuş olabileceklerini veya bu düşünceleri gerçekleştirebileceklerini söyleyen takıntılara sahiptir.Kendi Cinsel Kimliğini Bilmeyeceğini Düşünmek:Cinsel kimlik hakkındaki şüpheye bir varyasyon ise takıntılı düşüncenin kişinin cinsel yönelimini aslında ne olduğunu hiçbir zaman çözemeyeceği fikrine takıldığı durumdur. Hastalar bazen “Cinsel yönelimim ne olursa olsun başa çıkabilirim, ama aklım herhangi bir şeye karar vermememe izin vermiyor” inancını dile getirirler. Aşağıdaki sorular ciddi sıkıntı veren obsesif düşünceler olarak ortaya çıkabilir:Kadınları mı yoksa erkekleri mi tercih ettiğimi nasıl bilebilirim?Belki gerçekten ne olduğumu bilmiyorum. Belki de hiçbir zaman ne olduğumu bilemeyeceğim.İnsanlar gerçekten hangi cinsiyette olduklarını nasıl anlarlar?Yanlış bir seçim yaparsam ve gerçekten bana uygun olmayan bir yaşam tarzına sıkışırsam ne olur?Cinsel Kimliğinin İncelendiği ve Konuşulduğu Şüphesi:Bazı kişiler, diğer insanların cinsellikle ilgili kendi davranışlarını veya görünüşlerini incelediğini, analiz ettiğini ve hatta gözetlediğini düşünerek şüpheye kapılabilir.maşıklaşabilir.Problemin KaynağıCinsel yönelimleri hakkında homoseksüel düşüncelere sahip olan kişiler için yaşadıkları sıkıntının bir kısmının kesinlikle toplumsal kaynaklı olduğu söylenebilir. Gerçek şu ki, homoseksüel bireyler kültürümüz içinde her zaman baskı altında olan bir azınlık olmuşlardır ve birden bu pozisyonda olmayı düşünmek ve bu şekilde damgalanmak korkutucu olabilir. İnsanlar genellikle olumlu veya zevk aldıkları şeyler hakkında takıntı yapmazlar. Bu tür düşüncelerden en fazla sıkıntı yaşayanların, belki de başlangıçta daha güçlü homofobik veya ayrımcı tutumlarla yetiştirildikleri için mi, yoksa cinsel kimlikleri temel bir şüphe olduğu için mi böyle yaptıkları konusu hala araştırılması gereken bir soru olarak kalıyor.Kendiniz hakkında bu kadar temel bir şeyi sorgulamak kesinlikle çok sıkıntılı bir durum olabilir. Bu sorunları yaşayan insanlar, cinsel yönelimleri hakkındaki şüphelerine son vermek ve emin olabilmek adına her gün birçok saati kaplayabilen sayısız zorlayıcı (kompülsif) aktivite ile meşgul olabilirler.Bu tür zorlayıcı aktiviteler şunları içerebilir:Çekici erkek veya kadınları veya onların resimlerini incelemek veya cinsel içerikli edebiyat veya pornografi (hetero- veya homoseksüel) okumak, eğer cinsel olarak heyecanlandıklarını görmek için.Kendilerini cinsel durumlarda hayal etmek ve ardından bu durumlara verdikleri tepkiyi gözlemlemek.Sadece kendi tepkilerini kontrol etmek amacıyla tekrar tekrar mastürbasyon yapmak veya cinsel ilişkiye girmek (bu daha aşırı vakalarda fahişelere gitmeyi içerebilir).Kendilerini inceliyerek, başka bir kişi gibi homoseksüel veya heteroseksüel gibi görünüp görünmediklerine dair kanıt aramak.Geçmişte diğer erkekler veya kadınlarla olan etkileşimlerini sürekli olarak gözden geçirip analiz etmek, eğer homoseksüel veya heteroseksüel biri gibi davranıp davranmadıklarını görmek için.Diğerlerinin tepkilerini veya konuşmalarını kontrol etmek, eğer bu insanlar onların uygunsuz davrandığını veya garip bakışlar verdiklerini fark etmiş olabilirler mi diye belirlemek için.İnternet üzerinde, bir bireyin kendi cinsel yönelimini nasıl anlayabileceğine dair makaleler okumak ve hangi gruba daha çok benzediklerini görmek için.Kendi deneyimlerine benzerlik bulup bulamayacaklarına dair “açıldılar” anılarını okumak için diğer insanların hikayelerini okumak.Cinsel yönelimleri hakkında sürekli olarak diğer insanlara soru sormak veya cinsel yönelimleri hakkında güvence aramak.Zorlayıcı sorgulama sıklıkla gerçekleşebilir ve genellikle kişiye yakın olan diğer insanları içerir. Sorular hiç bitmeyen ve tekrarlayan sorulardır.Bu şüpheleri yaşayan kişiler için en zorlayıcı durumlardan biri, uygun olmayan bir şeye cinsel bir tepki yaşadıklarında karşılaşırlar. Tipik bir örnek, homoseksüel erotik içeriklere bakarken ereksiyon yaşayan bir heteroseksüel erkeğin deneyimidir. Burada şu önemli noktayı bilmek gerekir, insanlar asla gerçekten katılmayacakları ancak uyarıcı buldukları sıradışı veya tabu niteliğinde cinsel davranışlarla cinsel olarak uyarılabilir ve/veya bunları fantezi malzemesi olarak kullanabilir. Bu çok yaygın bir durumdur. Aslında insanlar cinsel şeylere cinsel olarak tepki verirler. Burada sadece OKB’li insanlardan bahsetmiyorum, genel olarak insanlardan bahsediyorum. Ancak OKB durumunda kişi, düşüncelerinin gerçek içsel bir isteği yansıttığına ve farklı bir cinsel yönelime sahip olduklarının bir işareti olduğuna inanır. Bu inanç, homoseksüelliğe dair uyaranların heteroseksüelleri asla uyarıcı etmeyeceği yanlış inancıyla daha da güçlenir. Tüm bunları daha da karmaşıklaştıran bir başka faktör, bazı takıntılı düşünenlerin cinsel uyarılma hislerini anksiyete hisleriyle karıştırmalarıdır. İkisi fizyolojik olarak bazı yönlerden benzerdir.OKB’de görülen bir dizi bilişsel (düşünsel) hata, işleri daha da karmaşık hale getirir. Bu hatalar, OKB hastalarını düşüncelerine anksiyeteyle tepki vermeye ve ardından bu anksiyeteyi gidermek için zorlamalar yapmaya yönlendiren şeylerdir. Aslında obsesyonlara temel olan düşünceler hemen herkeste görülen normal, istenmeyen, ancak yine de ortaya çıkan düşüncelerdir. Bunları obsesyonlardan ayıran şey, OKB hastalarının düşüncelere yükledikleri anlamlar veya değerlendirmelerdir. Yani asıl sorun düşüncelerin kendisi değil, düşüncelere yüklenen anlamlar ve sonuç olarak ortaya çıkan kaygı ve kompülsif davranışlardır.OKB hastaları tarafından düşünceler üzerinde yapılan tipik bilişsel hatalar şunları içerebilir:Hayatta her zaman kesinlik ve kontrol sahibi olmalıyım (belirsizliğe tahammülsüzlük).Düşüncelerim ve duygularımın her zaman tam kontrolünü elinde tutmalıyım. Düşüncelerim kontrolüm dışına çıkarsa, bu kontrolü yeniden kazanmak için bir şeyler yapmalıyım.Bir düşünceyi düşünmek, onun önemli olduğu anlamına gelir.Zihnimden geçen bazı düşüncelere sahip olmak anormaldir ve eğer sahipsem, bu ben deli, tuhaf, vb. yapar.Zihnimden geçen bir düşünceye sahip olmakla onun önerdiğini yapmak, ahlaki olarak aynıdır.Zarar verme düşüncesini düşünmek ve önlememek, zarar verme eylemi gibi kötüdür (Düşünce-Davranış Birliği olarak da bilinir).Zihnimden geçen düşüncelere sahip olmak, onları gerçekleştirmeye meyilli olduğum anlamına gelir.Düşüncelerimin gerçekleşme riskini alamam.Kompülsif DavranışlarBazen kişinin aklından geçen düşünceler o kadar sıkıntı vericidir ki kişi bu düşüncenin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak ve onay aramak için etrafındakilere sorular sormaya başlar. Sorular sorma davranışının arkadaşlar ve aile üzerindeki etkisi genellikle olumsuz olabilir ve bininci kez sorduktan sonra birçok öfkeli tepki veya alayla karşılaşabilir.Tabii ki, kişilerin fikirlerine yanıt ya da onay bulmak için gerçekleştirdiği bu kompülsif davranışlar aktiviteler sorunu çözmez tam tersine daha da kötüleştirir. Çoğu zaman yapılan kontrol ve sorgulama ne kadar fazlaysa, kişi o kadar şüpheci hale gelir. Kişiler kompülsif bir davranışın sonucunda birkaç dakika daha iyi hissetseler bile, şüphe hızla geri döner.Obsesyonların neden olduğu korkularla başa çıkmak için hastaların uyguladığı bir başka yöntem de kaçınmadır. Cinsel kimliğine yönelik şüpheleri olan biri aşağıdaki kompülsif davranışları gösterebilir:Aynı cinsiyetten kişilere yakın durmaktan, dokunmaktan veya sürtünmekten kaçınmak (veya eğer kişi homoseksüel ise, karşı cinsiyetten kişilere karşı).Eşcinsellik veya diğer cinsel konularla ilgili herhangi bir şeyi içeren haber, kitap, video veya gönderi okumamak veya izlememek.“Eşcinsel,” “homoseksüel,” (veya “heteroseksüel”) veya cinsellikle ilişkili diğer terimleri asla söylememek.Eğer bir erkekse, kadınsı görünmeye veya davranmamaya çalışmak veya eğer kişi homoseksüel ise tam tersi bir şekilde davranmaya çalışmak.Eğer bir erkekse, kadınsı görünmeye yol açacak şekilde giyinmemeye çalışmak veya eğer kişi homoseksüel ise tam tersi bir şekilde giyinmeye çalışmak.Diğer insanlarla cinsel kimlik sorunları veya konuları hakkında konuşmamaya çalışmak.Eğer kişi heteroseksüel ise, homoseksüel olabilecek veya bu yönde eğilim gösteren herhangi biriyle herhangi bir ilişki ve iletişim kurmamaya çalışmak.Elbette ki, bütün OKB hastalarının anlaması gereken çok önemli bir şey, korktukları şeyden kaçınmanın mümkün olmadığıdır. Korktuğunuz şeyle yüzleşmek, gerçeğe daha da yaklaşmanın bir yoludur. Kompülsif davranışların amacı elbette ki obsesyonların neden olduğu anksiyeteyi geri almak, iptal etmek veya nötralize etmektir. Kısa vadede gerçekten işe yarayabilirler, ancak faydaları sadece geçicidir. Ayrıca, zorlamaların paradoksal olduğunu anlamak önemlidir. Çünkü“kompülsif davranışlar, önce obsesyonlara sahip olma sorununa bir çözüm olarak başlar, ancak kısa sürede sorunun kendisi haline gelir.”Kompülsiyonların başardığı şey, hastanın bu zorlamaları gerçekleştirmeye davranışsal olarak bağımlı hale gelmesine neden olmaktır. Aldıkları küçük rahatlama bile bu bağımlılığı başlatmaya yetecektir. kompülsif davranışlar sadece daha fazla kompülsiyona yol açar ve kaçınma sadece daha fazla kaçınmaya yol açar.OKB Tedavisiİnsanlar, OKB tedavilerinde herhangi bir yeni gelişme olup olmadığını sormayı severler. Son makaleden bu yana birkaç yeni ilaç dışında, tedavi temel olarak aynı kalmıştır. Bilişsel/davranışsal terapi ile birlikte ilaç (birçok durumda), hala geçerli bir yaklaşımdır. En etkili olduğu gösterilen davranışsal terapi türü, Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) olarak bilinir.ERP, katılımcıları obsesyonlarına maruz bırakmaları için teşvik eder (veya obsesyonları tetikleyecek durumlar yaratmaları için), bu sırada kaygıyı ortadan kaldırmak için zorlamaları kullanmamalarını sağlar. Korku veren düşüncelere veya durumlara, birkaç haftadan birkaç aya kadar değişen sürelerde giderek artan miktarlarda yaklaşılır. Bu, birey üzerinde “alışkanlık” olarak adlandırdığımız bir etki yaratır. Yani korktuğunuz şeyin yanında uzun süre kalırsanız, hiçbir zararın oluşmadığını hızla göreceksiniz. Bu süreci yavaşça artan miktarlarda yaparsanız, korku varlığına karşı bir tolerans geliştirirsiniz ve çekindiğiniz durumların etkisi büyük ölçüde azalır. Korkulan durumlardan sürekli kaçınarak sizi daha da hassaslaştırır. Ancak onlarla yüzleşerek, kaçınmanın kendisinin sizi tutsak tutan “gerçek” tehdit olduğunu öğrenirsiniz. Sonuç olarak, korkutucu ne varsa buna dayanıklılığınızı yavaşça artırdıkça, aynı miktarda anksiyetiyi tetiklemek için daha büyük ve daha büyük dozlarda korkutucu etkene ihtiyaç duyarsınız.Kaçınma davranışlarını azaltarak kaygıyı tolere edebilir hale getirmenin öneminden bahsettik. Bununla birlikte aklınızdan geçen düşüncelerin yalnızca bir düşünce olduğunu bir şeyi düşünmenin onu yapmakla aynı anlama gelmediğini, düşüncelerinizi kontrol etmek zorunda olmadığınız üzerin çalışmak da hayat kalitenizi arttırabilir.Terapi süreci uzun ve yorucu gelebilir. Davranış değişikliği yavaş bir değişikliktir. OKB’den kurtulmak kesinlikle kolay bir görev değildir. İstikrar ve kararlılık gerektirir, ancak yapılabilir. İnsanlar genellikle uygun yardım ve tavsiye ile, bunu her zaman yaparlar. Bu yazıyı okuyanlara kendi tavsiyem, kendinizi zorlamadan ve nitelikli insanlarla tedaviye başlamak olurdu.

Devamını Oku

Epilepsi: Nöbetlerden Daha Fazlası

Epilepsi’yi duyduğunuzda, muhtemelen televizyonda veya filmlerde gördüğünüz şeyi düşünüyorsunuzdur: Bir tonik-klonik nöbet, yani birinin yere düşmesi ve sarsılması. Ancak epilepsi ile yaşayan herkes, bunun sadece o kadarla sınırlı olmadığını size anlatabilir.Öncelikle, tonik-klonik nöbetler tek tür nöbet değildir. Birisi siz fark etmeden günde yüzlerce kez farkında olmadığınız “absans” nöbetleri yaşayabilir. Nöbetlerin ötesindeyse epilepsi hastaları günlük hayatta mücadele ettikleri birçok başka semptom ve komplikasyonla karşı karşıyadır.Epilepsi ile yaşayan insanlardan daha fazla bilgi edinmek içinEpilepsyDisease.comtarafından “Epilepsi Amerika’da” adlı bir anket düzenlenmiştir. 415 epilepsi hastası anketi tamamlamış ve deneyimlerini paylaşmıştır. Aşağıdaki görsellerde anketin sonuçlarına ilişkin bilgileri bulabilirsiniz.Epilepsi ve Bellek ProblemleriBellek ile ilgili sorunlar yaygındır. Yukarıda bahsedilen anketi dolduran katılımcıların %88’i epilepsi nedeniyle bellek problemleri yaşadığını belirtmiştir. Katılımcılardan biri, “Zihinsel olarak diğerleriyle aynı seviyede olmadığımı hissediyorum. Konuşmamdaki hatalar diğerleri tarafından düzeltiliyor ve diğer insanlardan daha fazla unutkanlık yaşıyorum”.Bu sisli his, birkaç epilepsi hastası tarafından ifade edilmiştir ve katılımcıların %25’i bellek kaybını durumlarıyla ilgili endişelenmelerine neden olan birinci faktör olarak sıralamıştır. Ankete katılanların yaklaşık %14’ü de öğrenme güçlüğü yaşadığını belirtmiştir. Epilepsi İlaçlarını KullanmaEpilepsisi olan birçok insan için ilaç kullanmak günlük yaşamın bir parçasıdır. Doğru ilaçlar kişilerin nöbetsiz kalmasına yardımcı olabilirken, hala günlük yaşamı etkileyen veya daha ciddi olabilen yan etkilerle mücadele etmek gerekebilir.Anket katılımcıları ilaç yan etkilerinin şunları içerdiğini belirttiler:DepresyonBaş dönmesiBilişsel sorunlarYorgunlukUyku sorunlarıAnksiyeteKilo almaBir katılımcı şunları paylaştı: “Bu ilaçlarla kendimi aşırı yüklenmiş ve gerçek benliğimden uzak hissediyorum. Utanıyorum ve topluma bir yük olduğumu düşünüyorum.”Uzun vadeli güvenlik de bir endişedir; katılımcıların %50’si epilepsi ilaçlarının uzun vadeli etkileri hakkında konulardan ilgi duyduklarını belirtti.Psikolojik İyi Oluş ve EpilepsiBirçok epilepsi hastası aynı zamanda zihinsel sağlık sorunlarıyla da mücadele ediyor. Katılımcıların yarısından fazlası anksiyete veya depresyon teşhisi almışken, %9’u bipolar bozukluk veya borderline kişilik bozukluğu gibi bir duygudurum bozukluğuna sahip.Zihinsel sağlığı iyileştirmek ve duygusal desteği artırmak, epilepsi hastalarının %46’sının ilgi alanına giriyor ve %45’i Facebook destek gruplarını kullanarak epilepsi hastalarıyla bağlantı kuruyor.Bir katılımcının dediği gibi, “Benzer bir şeylerden geçmiş olan diğer insanlarla bağlantı kurmak, epilepsinin zaten başlı başına çok izole edici olduğu bir durumda, sizin de bu izolasyon hissinizden kurtulmanıza yardımcı oluyor”.Uyku, Migren, Bitkinlik… ve Daha FazlasıEpilepsiye ek olarak, birçok katılımcı başka sağlık koşullarını da yönetmektedir, bunlar arasında:MigrenUyku apnesiKronik ağrıÖğrenme güçlüğüDiğer nörolojik bozukluklarKatılımcıların yalnızca %15’i epilepsi dışında başka bir sağlık durumu olmadığını belirtti.“Kimse epilepsiyi anlamıyor gibi geliyor…”Birçok katılımcı için epilepsi, hayatları ve ilişkileri üzerinde büyük bir etkiye sahip olur ve bazen onları anlaşılmamış hissettirir. Bir katılımcının dediği gibi, “Arkadaşlarım gitti, ailem tarafından dalga geçildim.”Katılımcıların %49’u, epilepsiyi anlamak ve açıklamak önemli bir ilgi alanıdır. Benzer şekilde, yalnızca %56’sı çevrelerindeki insanların bir nöbet geçirirken nasıl uygun bir şekilde tepki vereceğini bileceklerini belirtti.2021 Epilepsy In America Anketi, Haziran ayından Ağustos 2021’e kadar çevrimiçi olarak yapıldı. Anket, 415 kişi tarafından tamamlandı.Epilepside Sosyal Anksiyete Yaşam Kalitesini NasılEtkiliyor?Son 28 yıldır, Mónica Patricia Molina nöbetler geçiriyor – bunların birçoğu halka açık yerlerde gerçekleşiyor. Şimdi, 42 yaşında, evinden çıkmaktan korkuyor. “Halka açık bir yerde nöbet geçirmek başıma gelen en korkunç şeylerden biri,” diyor Mónica. “İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çığlık atıyorlar, kaçıyorlar veya beni acıyarak izliyorlar.”Halka açık bir nöbetin ardından, Molina hastanede, kafası karışmış ve acı içinde uyanabilir ya da yabancılarla çevrili bir şekilde uyanabilir. Mónica yalnız değil – çalışmalar, epilepsisi olan insanların %3 ila %7’sinde sosyal anksiyete bozukluğu olduğunu tahmin ediyor. Genel olarak, epilepsisi olan insanların yaklaşık %23’ü bir tür anksiyeteye sahip; bu, genel nüfusun iki katından fazla bir orandır. Sosyal anksiyete yaşayan kişilerin kim olduğuna bakılmaksızın, bu bozukluğun izolasyon, özsaygı kaybı ve sınırlı bir yaşam tarzı gibi birden fazla, dramatik sonucu olabilir, dedi W. Curt LaFrance, Jr.Sadece birkaç çalışma olmasına rağmen, son araştırmalar, epilepsisi olan kişilerde sosyal anksiyetenin daha önce düşünülenden daha yaygın olabileceğini ve bu durumun teşhis ve tedavisini engelleyebileceğini düşündürüyor. Hastanede tedavi gören 70 epilepsi hastasının yer aldığı bir çalışmada çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir. Yaşları 18 ila 74 arasında değişen hastaların %38’inin agorafobi ve %29’unun sosyal anksiyete bozukluğuna sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca, hastaların %53’ü depresyon kriterlerini karşılıyordu. Birçok hastada bu tanılar birlikte görülmüştür. Ancak çalışmada hastaların günlük yaşamını asıl etkileyen faktörlerin agorafobi veya sosyal anksiyeteye olduğu da belirtilmektedir.Yine aynı çalışmada nöbet geçiren hastaların, nöbet geçirmeyenlere kıyasla agorafobiye daha yatkın olduğu görüldü. Sosyal anksiyete bozukluğu, birden fazla antiepileptik ilaç alan kişilerde daha yaygındı.Sosyal anksiyete, diğer anksiyete bozukluklarından farklıdır. Bunun, nöbet kontrolüyle ve dış çevreyle – toplumun epilepsiyi nasıl algıladığıyla – çok ilgisi vardır. Molina, nöbet geçirirken insanların onu görmesini istemediği için dışarı çıkmaktan kaçınıyor. Çünkü daha önce halka açık yerlerde birkaç olumsuz deneyim yaşadı. İş ve uğraşı terapisi randevusunda yanında birkaç kişi varken nöbet geçirdi. “Uyandığımda utanmıştım çünkü herkes bana bakıyordu,” dedi. Molina dışarı çıktığında ailesinden birinin mutlaka yanında olmasını istiyor. Ancak yanında ailesi varken bile kendini güvende hissetmiyor. “Bütün bu yıllardan sonra bile, ebeveynlerim hâlâ nöbetlere alışamadı,” diyor. “Babam benimle yalnız kalamaz çünkü bir nöbet geçireceğimden korkuyor. Ve küçük yeğenlerim var, onlar korkuyor ve ağlamaya başlıyorlar ve bana ‘korkuyoruz çünkü ölüyormuş gibi hissediyoruz’ diyorlar.” Ne yazık ki Molina’nın deneyimleri alışılmadık değildir. Nöbet geçiren kişiler, epilepsiye sahip oldukları için farklı hissediyorlar. “Bende bir şeyler yanlış” diye düşünebiliyorlar ve rahatsızlık hissediyorlar.Sosyal anksiyete ve agorafobi için etkili tedaviler epilepsisi olan kişilerde sıkı bir şekilde araştırılmamış olsa da, genel olarak tedavi bilişsel davranışçı terapi, ilaç veya ikisini içerir. Ancak tedavi alabilmek için önce teşhis konulması gerekmektedir. Ve çoğu sosyal anksiyetesi olan insan, bunu doktorlarıyla konuşmaz.Nöbet geçiren birinin yapabileceği en iyi şeylerden biri, doktoruna sosyal anksiyetesini açıkça ifade etmektir. Halka açık yerlerde dolaşmaktan ve sosyal olarak yapmam gereken şeyleri yapmaktan korkuyor ve korktuğum için dışarı çıkmıyorsanız atmanız gereken ilk adımlardan biri, korktuğunuzu kabul etmek ve sonra bunun için yardım aramaktır.Diğer çalışmalar, sosyal anksiyetesi olan epilepsi hastalarının, halka açık yerlerde nöbet geçirmeleri durumunda başkalarının ne söyleyeceği veya düşüneceği konusunda endişeli olduklarını da göstermektedir.2015 yılında yapılan bir Kanada çalışması, epilepsileri hakkında daha fazla bilgi sahibi olan hastaların sosyal anksiyeteye daha az eğilimli olduğunu göstermiştir. Eğer epilepsi televizyonda vb. konuşulan bir konu olsaydı, belki hastalar kendilerini daha rahat hissederlerdi. Nöbet sırasında nasıl tepki vereceklerini bilen insanlar olsaydı, birini yardımcı etmek için, hastaların dışarı çıkması daha kolay olurdu.Molina da aynı fikirde. “Epilepsi ve nöbetler hakkında daha fazla bilgi sahibi olsalar ve bunlara nasıl tepki vereceklerini bilirlerse kendimi daha güvende hissederdim,” diyor. Farkındalığın az olması hastalıkla ilgili birçok yanlış inancı ve hatalı müdahaleyi de beraberinde getiriyor.Sonuç olarak, bir hastanın yardım araması hastanın kendi elindedir, ancak bir kişiyle epilepsi hastası biri karşılaşırsa ne yapacağını bilmek de hepimizin sorumluluğundadır.

Devamını Oku

Adresi

Cevizli, Bağdat Cad., Maltepe/İstanbul, Türkiye

Uzmanin Adresi

Danışan Yorumları

teşekkür

(*)(*)(*)(*)(*)
... ... - 17 ay önce
İlayda hocamdan Allah razı olsun çok şükür ataklarla mücadelem çok iyi gidiyor. Artık dışarıya daha rahat çıkıyorum, eskisi kadar korkmuyorum. Yakında tamamen eskisi gibi olacağım inşallah.
Toplam 1 yorum.
Soru - Cevap

Seans saatleri

... ... - 12 ay önce
Merhaba ben Amerika’da yaşıyorum ve saat boşluklarınızda Türkiye saatiyle gece 2 ve 3 saatleri boşluk görüyorum ben uzun süreli seans gerçekleştirmek istediğim için ve her hafta bu saatlerde seans gerçekleştirmek istediğim için size uygun mudur sormak istedim
Yanıtları Göster (1)

kötü rüyalar

... ... - 17 ay önce
Kardeşim bi iki yıl öncesinfe kuzeni tarafından tacizr uğradı, olayı aşmakta çok zorlandı ve hâlâ da ilaç kullanıyor. Üniversiteye yeni başladı, yurttaki ilk gecesinden itibaren rüyalarında tecavüze uğradığını görüyor her gece iki üç defa. Ne yapmamız gerekiyor bu konuyla alakalı?
Yanıtları Göster (1)

Kendim

Ayşe - 17 ay önce
Meraba iyi günler 22 yasindayim ben ve 2 senedir hergun kabusa uyanıyorum sanki günlerim çok kötü geciyo insan içine çıkamaz hale geldim resmen çok mecbur kalmadıkça dışarı çıkmak gelmiyor içimden 18 yaşında o zman 12. Sınıfım sınava hazırlanıyodum dersanaye gidiyordum hemcinse karşı bişey hissetme durumu oldu bende sonra ben bunu neden çok kötü algıladım hayatımı resmen kabusa cevirdim agliyodum sürekli derse girmiyodum ve kalkıp bunu erkek bı hocaya anlattım rehberlik hocası oda kalktı annemi aradı anlatmayın dedim annem geldi beni hastaneye götürdü o gün bugündür annemle aram çok kötü herşeyden onu sucluyorym annem biraz baskıcı bı insan ilkokuldan beri bizi ders icn zorlayan bı insan hep arkadaş konusunda bize arkadaş boştur bilmem ne diyodu hiç arkadaşım olmadı iletişimim çok zayıftı insanlarla doktor ilaç verdi şuan ki aklım olsa hiç kullanmazdım üniversiteye geçtim sonra okulu bıraktım 3. Sınıfta ama bu sebebten dolayı değil daha çok o bölümü sevmedigimden bide istemediğim kisilerle arkadaşlık kurdgumdan konuşmak istediğim kişilerle konuşamıyodum derste genelde uyuyodum bıraktım ailemle çok kavga ettim tabi herşeyden annemi sucluyodum bize biseyler için baskı yapmasa diyodum belki şuan biyerlere gelirdim dedim ben okulu bırakıp ortaokul kppsye girip memur olcam hazirlandim çok duusuk bı puan aldım tabi o dönemde hep ailemle aram kötüydü hep onların tersi şeyler yapiyodum bı kişiyle birlikte bile oldum o dönemde hep erkeklerle konusydum eve geç geliyodum bazen dayak yiyodum şuan diyorum ben ozaman neden böyle şeyler yapmışım diğer kardeşlerim hiç böyle değil bide baba eksigi var bizde bugüne kadar var ama yok gibi yani sonra sınavdan sonra dedim bı ise gircem calışıcam aciktanda ünv okrum tabi babam her akşam kavga çıkarıyordu annemin yüzü bı karıştı nefret ediyordum millete bakıyordum nasil rahatlar benim ailem bı okul için psikolojimi bozmuştu resmen işe girdim insanlarla iletişim kuramadigimi farkettim sonra çok düşünüyorum eski dusunduklerim aklıma geliyodu çalışanlar benim hakkımda bu degisik kızfaln diyorlardı sonra biara psikolojimin bozuldgunu farketmistim eski yasadiklarim kafam o kadar dolmustiki artık bişey düşünemez duruma gelmiştim durup oldugm yerde gülme geliyodu baktım olmuyo sırf babamdan kurtulmak için okula dönme kararı aldım bı senem kalmis dedim döndüm ve pazartesi okul var bu sefer tüm bunlar aklıma geliyo alt sinifla derse girmek falan kendimi okadar kotu hisediyrmki eski siniftn kimseyle görüşmüyorym hayat o kadar işkence gibi geliyoki neden ben hem cinse karşı ilgiyi okadar kotu olarak algilamisim hep agliyodum bunun için ilaç bile icmisim annem benimle hastaneye geliyodu onun hayatını resmen işkenceye cevridim kendimi sucluyorym hep o hoca benim tm belki aklım basmiyodu bı. Kere güvenip söyledim o hocanın kalkıp annemi arayıp söylemesi çok saçma geliyo ben evde o zamanlar annemle kavga ediyordum hep çünkü ona lezbiyen diyr bagrdum hep sizn genlerinizden geliyo dedim abim de o sıra evdeydi herşeyi duydu ikiisnin de hayatını şuan karartmis gibi hissediyorum kendimi hep sucluyorym ben he bunları dusnmekten anı yasayamiyorum hep düşünüyorum kendimden alt sinifla derse gircem nasıl dinleyecem diye dusunuyorum yani küçükken de bide yine ilgi vardı hemcinsime karşı
Yanıtları Göster (3)
Toplam 7 soru. Tümünü Gör